Cvmhariyet 6 Haziran 1930 Kenan Bey dün ifade verdi EIi çenesinde, gözlerini kapıya dikmiş, dalgm dalgın oturuyordu. Evvelâ hasta zannettim; omuzları düşük, yorgun ve durgundu. Ne den sonra uyanır gibi oldu, tatlı bir sesle garsonu çağırdı, soda ile konyak ısmarladı. Gözünii, kapıdan ayırmıyordu. Gazinoya girenlere öyle dikkatle süzerek bakıyordu ki, birini beklediğinde hiç şüphe bırakmıyordu. Acaba kimi bekliyordu? Haline, tavrına, kıyafetine dikkat ettim. Göz kenarlarındaki derin çizgiler, vakitsiz çökmüş bir ihtiyarlığın nişanelerine ve şakaklarındaki saçlar da mevsimsiz ağarmışa benzemiyordu. Giyinişi, babayani idi. KravatıBin bağlanışında, bir; adam sen delik göze çarpıyordu. Bu yorgun bakışlı, babayani kıyafetli, dalgın adam, kimi bekli yordu ve kimi bekliyebilirdi? Oturuşunda, beklemekten yorulan, sinirlenen, hiddetli bezginlik yoktu. Saate, dakikaya ehemmiyet vermiyor gibi idi. O kadar emin bir tevekkülle, o kadar huzur ve sükunla bekliyordu ki, ümitsizliğe düşecek bir sebep olmadığını telkin ve ifşa ediyordu. Bir ara göz göze gelmiştik; aşina bir bakışla gülümsedi: Dünya! Der gibi başını salladı. Ben de gülümsedim; gayriihti yarî dudaklarının arasından: Dünya! Dedim, basımı salladım. Galiba, bir dert ortağı arıyor muş. Kapıya karşı olan vaziyetini değiştirmeden, iskemlesini masa ma doğru yanaştırdı: Birini mi bekliyorsunuz, efendim? Merak etmeyin, ümidinizi kesmeyin; mutlaka gelir. Evet, hayatı geniş bir gözle görün. Bedbin olup, her saatinizi, her dakikanızı, kendinize zehir etmeyin... Bedbinlerin sözüne de kulak asmayın. Nikbin olun... Gelir, elbette gelir... ( Sanki hakikaten bir beklediğim vannış ta, biraz gecikmiş gibi telâşa düşmiiş ve bu teselliden adeta memnun olmuştum: Teşekkür ederim, efendim. Bendeniz, halden anlarım. Siz de birini bekliyorsunuz, zannedersem? Yanakları pembeleşti, yüzü, bir kaç yaş gençleşti: Benim Seniha'yı bekliyorum. Sabah erken evden çıkmıştım. Hava da güzel, şöyle parka kadar bir uzanayım, dedim. Yalnız şunu zatı âlinize arzedeyim ki, bendeniz, öyle aşk ve alâka çekmiş, kadın ve kız peşinde sürtmüş, dolaşmış bir a dam değilimdir. Maksadım, ciddî bir izdivaç!.. Parkta, bir kanapeye oturdum, gelen geçenleri seyredi yordum... Yanıma bir genç kızcağız geldi, oturdu.. Aman, ne güzel, ne şirin şey, tahmin, tasavvur bu yuramazsınız... Ne de kanı sıcak canım! O, bana: Hava güzel! Dedi, ben de: Evet dedim. Başladık öteden beriden konuşmağa. Derken efendim, anlaştık, ahbap olduk. Tam istediğim, senelerdenberi a radığım kızı bulmuştum. KenrUsine fikrimi açtım: Evlenelim! De dim... Tuhaf tuhaf güldü. Ne ise efendim, aldım, buraya getirdim. fzdivac hakkındaki niyetlerimi, tasavvurlarımı anlatmağa başladım. Vakit vakit gülerek, kuzu gibi, beni dinliyordu. Gazinoya iki kadınla üç erkek girmişti. Kadm'ardan biri: Seniha! Dive, benim kızımı çağırdı. Seniha, kalktı, onların yanına gitti. Bir şeyler konuştular. Sonra bana döndü: Müsaade eder misin? Dedi. Şimdi arkadaşlanm haber verdiler, eski bir mekteD arkadaşım çok ağır hasta imiş. Hep birlikte, onu ziyarete gideceğiz... Durdu, kollarını açtı: Bu kadar nezih ve insanî bir arzuya müsaade edilmez mi? Tabiî efendim, düşünülmez bile... Müsaade ettim, gitti. Şimdi burada, Seniha'yı bekliyorum. Ne vakit gitmişti? Gazinonun büyük duvar saatine baktı: Bundan tam on sene evvel... Saat dördü çeyrek geçiyordu!.. Nakleden Mahmut Yesari VUKUAT Kadın yüzünden Istanbul müdde!umumîsi, naklidava kararını ben değîl makamım verdi, diyor! Adliye Vekili tarafmdan Haydar Rifat B. aleyhine açüan ve Ankara asliye mahkemesinde rüyet edilmekte bulu nan davada, Adliye Vekili bazı müdafaa şehadetleri göstermiş, bu meyanda İstanbul müddeiumumisi Kenan B. de vardır. Ankara mahkemesi, Kenan B. in, İstanbul Birinci ceza mahkemesi tarafından istinabe suretile ifadesinin alınmasma karar vermiş, istinabe evrakını evvelki gün mahkemeye göndermişti. Dün Kenan Beyin ifadesi ahnmıştır. Kenan B., sabahleyin mahkemenin davetine icabet ederek birinci ceza mahkemesine gelmiştir. Mahkeme salonu, Haydar Rifat Beyin müdafaa şahitleri din lendiği gün kadar kalabalık değildi. Makamı riyasette Vasıf, iddia makamında da Ragıp Beyler bulunuyorlardı. İstinabe ifadesi alınırken gerek Haydar Rifat Beyin, gerek Adliye Vekilinin vekille rinden kimse bulunmamıştır. Makamı riyaset, usulen evvelâ Kenan Beyin hüviyetini tesbit ve kendisini tahlif ettikten sonra Ankara mahkemesinden gönderilen sualleri sormağa başlamıştır. Dk sual şudur: Adliye Vekili Mahmut Esat Beyin İstanbul tevkifanesini hini teftişinde kendisine, irtişa davasından maznunen mevkuf bulunan Jak Basad'ın tahliy edildiğini kendisine tebşir ettiniz mi diKenan B. ifade verirken ye bir söz söyleyip söylemediğiı.ı. diğl zaman, Jak Basat hakkında tahli Kenan B., bu suale cevap verdi: ye kararı verildiğini bildiğim halde, Bir defa Adliye Vekili Beyin «teb kendisinin mevkuflar meyanında bu şir ettiniz mi?» sörühü hasbelmemurive lunması şahsan ve sıfatı memuriyetim altı senedir kendisile olan temasunda, itibarile nazarı dikkatimi celbetti. O sıJak Basat hakkında değil, başka mua rada, ya kendisi»den, ve yahut tevkimeleler dolayısile diğer kimseler hak fane müdüründen tahliye kararmın kında bile istimal ettiğini hatırlamıyo kendine tebliğ edilip edilmediğini sorrum. dum. Tebliğ edilmiştir. Yalnız kefalet Jak Basad'ın tahliyesi, esbabı kanu muamelesi ikmal edilemediği için he niye tahtında memuriyetimizce talep e nüz tahliye edilemediği cevabını aldı dilmiş ve tahliye olunmuştur. Adliye Ve ğımı hatırlıyorum. Olbaptaki dosya tetkili Beyin, berayı teftiş İstanbul'a gel kik edilirse tahliyenln karar tarihinden dikleri zaman refakatinde olarak ekser bir veya iki gün sonra icra edilmiş ol mehâkime olduğu gibi tevkifane ve ha duğunun görüleceği tabiidir.» pisaneye de gidilmişti. Mevkufin ko Makamı riyaset ikinci suali sordu: ğuşlarmı dolaşırken bittabi Jak Basat İstanbul'daki gazeteler davasmın Bur ve rüfekasımn bulundukları koğuşa da sa mahkemesine nakli hususunun Ad gidildi. Burada Adliye Vekili Beye mevliye Vekili Beyin müdahalelerile vaki okuflardan biri bir istida verdi. Vekü Bey de istidanın kanuni muamelesi ya lup olmadığı. pılarak neticenln kendisine tebliğ edi Kenan B., cevap verdi: leceği cevabmda bulundu. Bunun hari İstanbul'daki gazete davalarınm cinde ne maznunlara, ne de refakatin Bursa'ya naklini temin için 31 kânunude bulunan bizlere tek bir kelime söy sani 930 tarihinde Ankara'dan İstan lenilmiş değUdir. bul'a gelip 1 şubat 930 tarihinde baş Yalnız Vekil Beyin diğer koğuşa gir müddeiumumilik memuriyeti aliyesine müracaat eylediğim ve 3 şubat tarihinde de başmüddeiumumilikçe nakil ta lebinde bulunulmuş ve 4 şubat 930 tarihinde de Mahkemei Temyizden nakil kararı verilmiş olduğu ifadei kat'iyye ile, bu işte maznun Haydar Rifat B. tarafmdan Reisicumhur Hz. ine takdim edilen mektupta muharrer bulunduğunu gazetelerde görmüş ve hilâfı hakikat ve uydurma olan bu keyfiyeti derhal ve gene gazetelerle tekzip eylemiştim. Çünkü Ankara'daki müddeiumumiler kursuna iştirak etmek üzere 19 kânunusani 930 tarihinde İstanbul'dan hare ket ve 7 şubat 930 tarihinde İstanbul'a avdet etmiştim. Binaenaleyh bu tarih lerde vazife başında bile değildim. An cak nakli dava talebi dairemizin kanaatine muvafık olarak mahkemei Temyiz başmüddeiumumiliğine arzediimiş ve talebi vaki mahkemei müşarünileyhaca kabul olunarak nakle karar verilmiştir. Bunun için yazılacak her hangi bir müzekkereye, resmî kayıtlara müstenlden cevap verileceği gibi, keyfiyet suveri aharla da kabili tahkik ve tetkiktir. Reis Vasıf B. üçüncü ve son suali sordu: İrtişa maznunlanndan Basat'tan gayrisinln Ankara'dan gelen emirle tahliye edilip edilmedikleri. Kenan B., bu son suale de şu cevabı verdi: Bu sualin müddeiumumiliğe tevcihine imkân göremiyorum. Çünkü irtişa maznunlanndan Basat'tan gayrisi hakkındaki tahkikatta bazı nukatın ta vazzuhu için, maznunlar tarafmdan verilmiş olan tahliye istidalarının reddi ile ademi tahliyelerine karar itası müddeiumumilikçe talebedilmiş ve tahliyeleri muvafık görülmemiştir. Maznunların kefaletle tahliyeleri, tahkikatın tekemmül ettiği kanaatinde bulunan mahkeme riyasetinin müstantiklikçe müttehaz tevkifin devamı hakkındaki kararın tasdik edilmemesi dolavısile icra edilmiştir. Farzı muhal olarak bu bapta bir emrin geldiğini bir dakika için kabul edecek olsak bile bu emir müddeiumumiliğin mütaleasına müessir olmadığı ne ticesi tezahür etmiş bulunuyor. Maruzatım bundan ibarettir.» İstinabe evrakı bugünkü posta ile Ankara asliye mahkemesi riyasetine gönderilecek, Ankara'daki muhakeme nin cumartesi günkü celsesinde oku nacaktır. iki Harun'dan biri diğerinı yaraladı Sirkeci'de Demirkapı'da kahvecillk yapan Harun isminde biri seyyar satıcı Harun ile bir kadın mes'elesi yüzünden kavgaya tutuşmuşlardır. Neticede kahveci Harun seyyar satıcı Harun'u bıçakla ağır surette yaralamıştır. Yaralı hastaneye nakledilmiş ve carih te yakala narak hakkında tahkikata başlanmıştır. Limanda bir korsanlık teşebbüsü Galata polis merkezi mürettebatından (2721) numaralı İsmail Efendi, dün gece saat (2) de deniz devriyesi vazifesini ifa etmekte iken denizden müteaddit defalar istimdat düdüğü çahndığını işitmiş ve bir kaç memur ile birlikte sandalla denize açılmıştır. Yapılan taharriyata rağmen hiç bir şey görülememiş yalnız bir korsan sandalının bir yelkenliyi soymak istediği, ancak vaki olan istimdat üzerine Eyüp cihetine kaçıp gittiği anlaşılmıştır. Firarî korsan sandalı zabıtaca takip edilmiş, Nihayet Ayakapı civarında boş ve metruk bir halde bulunmuştur. Korsan sandalı yedeğe alınarak sa hile gütürülmüş ve tahkikata başlan mıştır. 7 seccade çalındı Sirkeci halı antreposundan (2000) Hra kıymetinde 7 seccade çalınmıştır. Tahkikat yapılmaktadır. Seyyar bir fotografçı yaralandı Dün sabah saat 9 da Unkapanı köp rüsünden geçmekte olan seyyar foto ğrafçı İbrahim oğlu Mehmet Ali Efen diye 1739 numaralı bir otomobil çarparak ağır surette mecruhiyetîne sebebiyet vermiştir. Kavga etmişler, sonra da polise bıçak çekmişler Tarlabaşı'nda 14 numaralı evde oturan Arap Onnik ile arkadaşı Sami, ve Aram, dün gece saat (2) de Papağan gazinosunda çalgı çaldınp kadın oynatmaktalar iken aralarında bir münazaa çıkmıştır. Sami hâdise mahalline gelen polis memurunun boğazına sarılmış, Aram da bıcak çekip tehdit etmiştir. Neticede bu üçü de yakalanarak polis merkezine götürülmüşlerdir. SERBEST SÜTUN: tcra ve iflâs kanunu Bir karimiz diyor ki: İcra ve iflâs kanunununda yapılan taTaksim âbidesinin etrafına bir dilâtı havi lâyıhanın B. M. M. ine tevdi bahçe yapılmakta olduğu malum olunduğunu gazetelerde okuduk. Barçlunun beyanatmın hilâfı sabit olursa ceza dur. Tesviyei türabiyesine baş kanununun 343 üncü maddesile tecrimi lanılan meydanın Türk tarzı mimatemini maksada hâdim olamaz. Çünkü risinde ve âbidenin şeref ve ihtişaborçlu alacaklısını binbir türlü surette mile mütenrsip bir şekil ve güzelaylarca süründürerek izrar eylediği halde ceza görmez. Binaenaleyh tadilâtı ce likte tarh ve tanzimi şayanı temendide borçlunun beyanatından bir zarar nidir. Ezcümle yazın güneşe, kışın hâdise olsun, olmasm ceza göreceği de da soğuk hava cereyanlanna mamuaddel maddeye ilâve olunmasına el ruz bulunan bu meydan, ayni zabette daha müessir olur. Bizim halkımız manda tozların mecmaıdır. Bunun İsviçre'linin seviyesine gelmemiştir. için buraya dikilecek fidan, çiçek Hapsin iade ve ipkası zarureti vardır. ve çemenlerin fennî olarak derecei Bir ihtiyar ana için mahkeme oğlunu tahammül ve kabiliyetini tesbit ve nafaka tedyiesine mahkum ediyor, icraya müracaat ediliyor, mahkum malı ona göre intihap etmek lâzımdır. ve kudreti olmadığını beyan ediyor. bir Âbide yerinin mâraz itibarile aciz vesikası veriliyor. Fakat bu vesikayı vaziyeti tabiiyesinin vaktile tetkik alan âciz mahkum meyhanelerden sine edilmemesi yüzündendir ki istimal malardan dışan çıkmıyor. O biçare ihtiyar anne de aç ve sefil bir halde dile olunan taşlar güneş ve hava cereniyor. Eğer hapis maddesi ilâve edilirse yanlanna tahammül edemiyerek mahkum keyfinden kesecek ve anasına döküntüler hasıl etmiştir. Meydana bakacaktır. Hapis fena ve asrın telâk dikilecek olan fidan ve sairenin de Hlerine uygun değilse yol parasmı ve intihabında isabet olmazsa burada, remiyenler ne için hapsediliyorlar. Bir kelleşmiş bir çemenlik, kanburlaşprensip halk için başka hükumet için başka olmamalı mıdır? Binaenaleyh ka mış, yaprakları yanık solmuş f idannunun müzakeresinde bu cihetler, se ları cami bir bahçe göreceğiz. viyye, âdetler, an'aneler düşünülmelidir. Bu itibarla hem masrafa yazık, Hüseyin oğlu Mustafa hem de âbideye hürmetsizlik olmaKonya'da Hikmet Abdi Beye mak için bahçeyi fennî bir etüt neGezetemizin edebiyat kısmı olmadığından ticesine göre tanzim ettirmelidir. yazınızı koyamıyacağız. Makamı aidinin nazarı dikkatini Ayvalık'ta dökmeci Ali Ef. ye Gazetenln numarası bildirilmedikçe ara celbederiz. Bahçivancılık mühendisi dıgınız havadis bulunamaz. İstanbul'da Fort fabrikası müdiriyetine bir mektup yazar da LÛtfi Arif sorarsanız belki onlar size istediğiniz malumatı verirler. sine taalluk ettiğinden işinizi oraca taZiraat böyle mi terakki edecek? kip ediniz. Gaz mes'elesinden dolayı hâlâ nadas yatzmitten bir şikâyet pamadık, elimiz bağlı kaldı. Anadolu'nun Izmit Vilâyetinde birinci nevi ekmeğin zahire amban olan Çumra'mızda traktörlerimlz atıl vaziyettedir. Şubattan hazirana kıyyesi (12) kuruş olduğu halde aışçı, kadar tahakkuk eden gazlerimizin ancak kebabcı, helvacı ve sair dükkânlarda peyüzde 27 si verilecektir Bu kadar az gaz ile hiç bir iş görülemiyeceğini anlıyarak eli rakende olarak dörtte bir kısmı beş kubağlı ve mütereddlt bir vaziyette bekliyoruz. ruşa alınmakta olduğuna nazaran yirmi Esasen bu traktörlerin mevcudiyeti sebebile kuruşa çıkıyor ki bir kıyye ekmeğin (8) çift hayvanlarımızı elden çıkardığımız için tnaalesef şu mevsimde tek bir dönüm nadas kuruş temettü bırakması kabili tecviz ofapamadık . lamaz. Maatteessüf bu hale belediye biHükumet ya bu bize aldırdığı traktörleri gâne kalmaktadır. Kesirilnüfus olan vilâe'imizden alarak vereceği bedel ile çift hayTanatı tedarik edelim, sapana sarılalım ya yetimizde aşçı ve saire dükkânlarında hut ta traktörlerin lâyıkile faaliyeti temin gıdalarını almak mecburiyetinde olan meolunsun. mur, bekâr ve diğer halkın daha fazla Çumra kazası zürramdan ve karileriniz mutazarnr olmamalannı temin maksadile den Hacı Hüseyin oğlu Rakım Bursa'da îsmail Kenan Efendiye pek aşikâr olan şu müfrit ihtikârın izalesi Sizin Avrupa'ya tahsile gidebilmeniz lâzımdır. Karilerinizden îdarei Hususiyenin tahsisatınızı vermesiKâmil ne mütevakkıftu. Mes'ele Vilâyet bütçe' Taksim âbidesineden harap oldu? H. Rifat Bey, Müddeiumuminin verdiği ifade hakkında ne diyor? Basat'ın tahliyesi mes'e/esi Diğer maznunlar Gazeteler davası ve şifreli telgrafın numara ve tarihi "24421 şubat,, {Müddeiumumî Kenan B. in yukarıda münderiç ifadesi üzerine bir muharririmiz Haydar Rifat Beyle görüşmüştür. Haydar Rifat B. demiştir ki:~[ c Ben; müdahale icra eden Mahmut Esat Bey, üzerine müdahale icra edilen müddeiumuml Kenan Beydir, demiştim. Müdahaleyi isbat için şahitlerimi söyledim, o şahitleim elyevm beklemekte ve kendilerine hiç bir şey sorulmamaktadır. Şimdi Mahmut Esat Bey Ankara mahkemesine bir arzuhal vererek cbu hususu Kenan Beyden sorunuz» diye rica ediyor ve Ankara müddeiumumisi de bu talebi terviç ve mahkeme de kabul ederek buraya bu istinabe varakası geliyor. Kenan Beyin ifadesinin zerre kadar kanuni kıymeti olup olmadığını erbabı takdlr etsin. Kenan Beyin ifadelerlne gelince: Basafın tahliyesi bahsında Kenan B.: [Vekil Beyin «tepşir ettiniz mi?» sözünü memuriyet dolayisile altı senedir kendisile temasımda Basat için değil, diğer kimseler için de söyledlğini hatırlamıyorum] diyor. Bu çıkan suale cevap değildir. Onlar söylenmiş olmak için söylenmiş destek sözlerdir. Basat'a müteferri kısma gelince: Vak'a Kenan Beyin dediği gibi cereyan etmemiştir. Adliye Vekili tevkifaneyi teftiş ettiği sırada Basat'ın bulunduğu koğuşa gelmiştir. Yanında Müddeiumumî Kenan, tevkifane müdürü Ziya Beyler vardı. İçeri girer girmez flk sözü şu olmuştur: « Basat Efendi kimdir?» Müddeiumumî Kenan Bey Basat'ı göstermiştir. Sonra müddeiumumiye hitap ederek: c Basat bugün tahliye edilecektir. Kendisine söylediniz mi?» Demiş, Kenan Bey de: « Evet efendmiz, biliyorlar.» Cevabını vermiştir. Bunu müteakıp koğuştan çıktılar. Sokak kanısma ilerlerHler. Vekil kanının önünde iken tekrar Müddeiumumî Kenan Beye dönerek: « Yukarı git Bp^at'a bueün tahliye edileceğini benim tarafımdan tekrar sövle!» Demiştir. Ve filhak'Va Basat'ın tahl'vesine o gün karar v»»"nmis4'r B'n^°""i»vİ1 Kenan Beyin [bunun haricinde ne maznunlara, ne de refakatlerinde bulunan bizlere Vekil Bey tek bir kelime söylemiş değildir] sözü hakikate mugayirdir. Buna da ayni koğuşta bulunan bütün mevkuflar şahittir. Ve zaten bunu isbat edecek olan benim ve benim gösterdiğim şahitlerdir. Yoksa Kenan Bey değildir!. Gene Kenan Beyin ifadesnide [yalnız Vekilin diğer koğuşa girdiği zaman Basat hakkında tahliye kararı verildiğini bildiğim halde kendisinin mevkuflar meyanında bulunması şahsan ve memuriyetim itibaile dikkati celbetti] demesi de hilâftır. Çünkü Vekil, bu koğuştan ayrıldıktan sonra doğru çıkıp gitmiştir. Bunu da isbat edecek benim ve benim şahitlerimdir. Saniyen Basat'ın gayri mevkuflann sureti tahliyeleri hakkındaki suale Kenan Bey [maznunların kefaletle tahliyeleri tahkikatın tekemmül ettiği kanaatinde bulunan mahkeme riyasetinin müstentikçe müttehaz tevkifin devamı hakkındaki kararı tasdik etmemesi dolayisile icra edilmiştir] diyor. İşte aradığımız hakikat budur ve bu da intakı haktır. Maznunlar hakkında üç defa duruşma olmuştur. Her defasmda idamei mevkufiyet kararı verilmiştir. Müteaddit resmî taleplere rağmen hiç birisi riyasetin tasdikına arzedilmemiştir. Sonuncu idamei mevkufiyet kararı 16 teşrinisanide verilip tevkifanede mevkuflara tebliğ edilmiştir. 17 teşrnisani sabahı maznunlrdan Lutfi Beye Adliye Vekilinden telgraf gelip tahliyesi temin ediHiH israD edilmiştir. Haremi bu telgrafı hamilen hemen Müddeiumumiye müracaat etmiş ve müddeiumumî bu telgrafı görür görmez «ay size de mi bildirilrli?» Demiş ve hemen müstantık Nazım Beyi çağırarak tahliye için ne yapabileceklerini ortaya atmıştır. Nazım Bey bir gün evvel idamei mevkufiyet için kara verdiğini ve bunun tebliğ edildiğini, ve yeni duruşmanın yirmi gün sonraya muallâk bulunduğunu bildirerek apışmış vaziyette kalmıştır. Bir hayli müzakerelerden sonra üçüncü ceza reisi Kudret Efendi görülüp kararın tasdiki arzı ve tasdiksiz reddi suretile tahliyenin temini miimkiin olduğu noktasında ittihaz edlmiş ve o suretle işe netir" verilmiştir. Böylece ilk günden son güne kadar idamei mevkufiyet kararları tasdiksiz icra edilmek suretile hilâfi usul hapsi eşhas cürmü irtikâp edildiği dahi vazihan sabit olmuştur. Binaenaleyh iş, hem Müddeiumumî Kenan Beyin dediği gibi değildir, ve bunu isimleri verilmiş olan şahitlerimle isbat ederim. Hem de bu vak'anm zımnında Müddeiumumî ve Adliye Vekili yeni bir cürme agâh olmuş ve kulaklarım tıkamak suretile bu cürmün müsavi bir sıkletini de kendi üzerlerine almışlardır. Salisen: Gazeteler davasımn Bursa'ya nakli hususunda Gazi Hz. ne yazdığım veçhile tstanbul müddeiumumiliğinden Başmüd • deiumumiliğe 1 şubat tarihli şifreli telgraf çekilmiştir. Şimdi ilâve edeyim ki bunun numarası da 2442 dir. Başmüddeiumumilik 3 şubat ta temyize müracaat etmiştir. Temyiz 4 şubatta malum olan karan vermiştir. Binaenaleyh Kenan Beyin bu tarihlere dair tarifi tama men hilâftir Kendisi kurslarda bulunduğundan bahsediyor. Hem kursa citmiş görünmüş. Hem de tstanbul ile Ankara arasında mekik dokumuştur. Esasen müddeiumu milik bir vahdet arzeder. Kendisi sifre telgrafı imza etmemiş olsa da Türk hâkimlerine ve mahkemele rine o derece büyük bir tabkiri tazammun eden sakim mütaleaya karşı sükutu dahi bir cürümdür. Hem biz, bunu Adliye Vekili emretti de Kenan B. yaptı, nerede de mişiz? Laf kalabahğı bir faide vermez. Bizim dediğimiz şudur: Bu nakil talebi Türk adliyesine azim bir taarruzdur. Adliye Vekili bunu dünya ile beraber duydu ve bunun mes'ulünü aramadı. Mes'ele budur. Binaenaleyh tavazzuh decek nokta şudur: Adliye Vekili bu büyük ve tamamen gayri lâ yık taanı duyup bir harekete geldi mi? Vazifesini ifa etti mi? etmemiştir, binaenaleyh mes'uldür!» Zavallı adam ! Dün bir tüccar birdenbire delirdi Dün akşam Babıali'de Vilâyetin karşı sında bir adam birdenbire deliriver miştir. Bir kaç gün evvel İzmir'den şehrimize gelen Tüccardan Hasan Efendi isminde otuz yaşlarında bir genç dün akşam Babıali yokuşunu çıkıp Vilâyetin önüne geldiği esnada delilik asan göstermeğe ve etrafındaki adamlara saldırmağa kollarını ısırmağa başlamıştır. Sokakta tehlikeli bir vaziyet alan ve gittikçe tecavüzlerini artıran Hasan Efendi polis ve bekçiler tarafmdan zorla tutularak doktor Mazhar Osman Beyin muayenehanesine getirilmiştir. Yüzlerce halk ta Mazhar Osman Beyin muayenehanesi önüne toplanmıştır. Mazhar Osman B. birdenblre deliren adamın mudavatı evveliyesini yapmış ve Hasan Ef. polis ve bekçilerin kolları arasında bir otomobile yerleştirilerek timarhaneye sevkedilmiştir. Sokakta toplanan halk birdenbire deliren bu adamı «Voyvo!» diye bağırarak teşyi etmişlerdir. Bu adamın bir kuduz köpek tarafmdan ısırıldıktan sonra kudurmuş olması da muhtemeldir. Hüsnümansur*da trahom hastalığı Tribune de Geneve gazete sinin elimize geçen bir nüshasında memleketimiz hakkında şayanı dikkat bir haber gördük. Bu gazetenin verdiği habere göre Anadolu'da Hüsnümansur'a tabi Adıyaman karyesinde halkın yüzde 97 si trahum denilen hastalığa müptelâ olup gözleri kısmen veya tamamen kör olmuştur. Bu kasabanın mecmu nüfusu 7000 kişiden ibarettir. Bunun 6,791 i göz hastalığına tutulmuş tur. Hastalık civarda bulunan 42 köye de sirayet etmiş ve bu havalinin mecmu nüfusunu teşkil eden 155,144 kişinin muayeneden geçirilmesi takarrür etmiştir. Tribune de Geneve gazetesinin pek mübalâğalı olduğu şüphe olmıyan bu haberi şayanı dikkattir. Hüsnümansur'da ahalinin yüzde 97 isinin trahum hastlaığına müptelâ olduğuna inanmak istemiyo • ruz. Sıhhiye Vekâleti bu hususta tahkikat icra ederek bu haberi tekzip etmelidir.