MEVLÂNA CAMİ Veliler hâlkasına ait en itibarlı bk lardan yn çiisi (Nefahat p ın .muharri ri... Küç i Ahmet. Der ii — Allah bana 22 nci yaşımda tövbe nasip etti; kırkına girdiğim zaman da be- ni vie, içine gönderdi. Şu ânda 62 ya- e emriyle bu kitabı (Nefahat) emi Elimde, bu kitap yüzün. len yüz seksen bin 2 tövbeye erişti. İHâzreti Ebubekir'e ait bir hırka nö- betle bir takım veliler âra'ında elden ele teslim basa Bu hırka nihayet Mev- âna Cami'ye nâsip 2 ve ondan sonra kime gittiği belli olmad ve Tövbesini şöyle anlat;yor: — Gençliğimde bir tâkım uygunsuz - kale düşüp kalkıyordum. Arkadaşlardan her biri, sıra kendisin e gelince öbürleri- miz biri şârap getirmek üzere mah- WEKEDİMİİN >öepmi İimdesi ESRAR İhata edilen bii şey, ihata edenin es. rarı içindedir. “Her şey Allah YE id ihata edil. miştir, * #* 'Böylece insan ruhunu, hayranlık, vecd ve aşka sekan, esrardır; ve esrar Allah - tan gelir. » Ham softada ii idraki yoktur. Bütün tasavvuf ik Akıl esrarı sıyırmak ister, bal esrar daha ziyade kesafet bağlar. Bugün müsbet bilgiler bu'noktaya kadar gelmiş.) - * #* Allaha esrar yolundan bağlanınız! * #* Esrrı anlamak, anlamamayı anlamak. Her şey Ke yâni anlaşılamı- yanı anlamak... Şeriat, dış pi ei billâr gibi vuzuhunâ rağmen içiyle bütün'bir esrar - dır, . Garp Yine sila b batıl ve sun'i taraflariyle avladılar ve avlandılar. Güzellik esrardır. e Adıdeğmez ei zene indi. Fakat elleri bomboş döndü ve şarap küplerinde tek dam kebi önüme katıp dürte dürte yürütmeğe başladım. Bir ân evvel onlara yetişmek sevdasındaydım. Fakat merkebin Elimdeki değnekle omerkebi insafs;zca döğmeğe ko m. Ben döğ & mer- kebin inad; bir. kat sertleşiyor, ona ileri- ye doğru tek adım attırmak kabil yn yordu. Döğdüm, döğdüm, döğdüm! B den kulağıma bir ses çarptı: «Ahmet bu hayvanı nicin incitiyorsun? Farkında ol - muyor musun ki, biz ona yürümek ferma. nını vermiyoruz? Eğer ey senin özrünü kabul Mele. biz kabule ha- Wzi» Hemen topra Bed ha şa rap iç uliliaslaki gü kapandım ve hay- ei bodim böyle bir da. söz veriyor ve gü - ediyorum! Emret, merkep yürüsün, o insanlara iri mah - cu: Merke eği e rabları arkadaşların önüne 6 la um. Ka- sl 2 Biri. bana da bir kadeh uzatıp bağırdı: «Haydi, sen de bir kadeh ic!» «Olmaz, ben bir daha "şarap içmemeğe ahtettim, tövbem var!» dedim, Katı'i katıla Pülmeğe basladılar. «Kendinle mi alay ediyorsun, bizimle mi?» dediler. Yine bir ses duvdum: « met, tat bu insanların elinden? Onlara da tattırIn Hemen elimi k aldim ve tattım." İetiğim soran değildi; garip bir ” lar da şi ve ye icinde kaldılar: Her biri ayrı ay- tövbe etti ve başını alıp gitti. tövbe Evinin avlusunda oturuyordu. e a yakınlarından bir çok insan vufun strlarından balamiie reel Birden içeriye bir kadın girdi. Kadin, on; on iki yaş'arında, fevkalâde güzel bir çocuğun elinden tutuyordu. o Çocuk kördü. Kadın seyhin ayaklarına kapanıp hıçkırmağa başladı: — Çocuğum Türkmen * hevlerinden cok zergin hi» baban oğlur: fak» "e kö rk Bas vurmadığım ve a ve doktor ka İnn. dı. Bu derde vede baska derd, bulacak ve yolemus lah senin duanı gerive irmezmis... va sevh, çocuğumu iyi et: sokak buradan bir adım calikkel Burada, çocuğumla heraber ayaklarına kapanıp 8. lünceye kadar ağlamaktan ve yalvarmak- tan a işim olm Şeyh bu sözleri msi erk ve ayağa kalktı. v dediğini duydul n İsa pevgamber miyim ki, k leri gözünü açabileyim, ölüleri dirilte. bil iş Ve şeyh, çehresi üzüntü dolu, arkası. nı dönüp avlu bovunca içeriye doğru vü- rümeğe basladı. Tam o ânda bir ses du: vuldu. Anlatılmız e bir ses... Sesi Herkes duydu: ya >> —a Ş ADI DEĞMEZ muydu, o muydu körlerin göz'i- bü” ği açan ve ölüleri inilen! Bizdik, Bi.! Birdenbire şeyhin pi döndüğü gö. rüldü. Yüzü görülmemiş bir ışık içinde çocuğa doğru ilerledi, iki baş par. ağını çocuğun gözlerine dayadı ve sesini yük- seltti: — Allahın izniyle görmeğe başla! çocuğun, içinde bin bir renk ve ini Kayi ağ açıl:verdi.. id Tefsirci: — Mevlâna Cami, veliler menkibele- rine dair kaleme aldığı (Nefehat) isimli eseriyle bu yolda yazılmış kitapların en ışıklısını ortaya koydu. Kendisi de bu halkanın en büyüklerinden biri... Mevlâ- na Cami'den, bir nisan bulütunun damla. ları kadar hârika ve keramet görünmüş- tür. Bu kerâmetlerin belki en büyüğü, o- nun pek genç yaşında tövbesine vesile o- lan müthiş hâdisedir. Bir çok bü hak ve mârifet yoluna. girişi, temizlik ve günahsızlıktan başlamak verine, ii ktan dönmek seklindedir. Bu ha. kımdan günahın; insanı kücülten, utand'- ran, Af ve Setrediciye sığındıran günahın hileli, büyüktür. İste büyük velilerden birinin düsturu: «ve mâsiyet ki insanı kü. çü' 'tür ve Allaha sığ” 'ndr TIr; ten ve kibre sürükleyen ibadetten daha hayırlıdır.» Yine büyük velilerden biri, kendisine fevkalâde methedilen ve hic bir fena hale düşmediği söylenen. bir veli i- çin «keşke fena hallere düşseydi de son- Ta utanıp dönseydil» demistir. Günah!.. O da birden aksine döndürülmek şartiy- çeken saiklerden bşlieileme. ml Ni 77 7d | di AZRETİ Ömerin sözlerinden: .— «Sırrını saklayan kendisine hâkim olur.» pislik ve — «Kalblerinizin tiksindiği insanlar- dan sakının!» — «İnsânların en: akıllısı, işlerini değerlendirenlerdir.» insanların —u« Bugünün işini yarına bırakma- yınız!» ç — «İşir dee geri kalınca hiç bir va- kit ilerliyemez — «Köt eölüğü bilmiyen, onun tuzağına düşer.» — «Süal doran adamın e şey- ten, onun 8kıl sevivesini anlar Bir gün Hazreti Ömer vaaz veren bir şahsa dönerek şöyle dedi: rını (o düzeltebilmek için evvelâ kendinizi düzeltmeniz icap eder.» NE | Böyleyken? disi ş Adıdeğmez Ss