MİLAN'DA SULH KONFERANSI Dünya acayibdir. İnsanlar minel-ezel hem birbirini yer hem de bir yandan türlü türlü acibeler gösterirler. Mesela bakarsın, dünyanın bir ucundan, mesela garbdan bir Napolyon Bonapart'dır doğar, dünyalara sığmaz, dünyaya istilayı düşünür. Bütün alem-i nasraniyeti aiz-i hüküm ve istilasına alır, dünyaları titredir, gözü yine doymaz da müslümanların halifesi bile olmağı kurar, Suriye'ye, Mısır'a hücum eder. Napolyon'a birisi kalksa o zaman sorsa idi ki, yahu bu kadar hırs ve tama'a sebeb ne? Koca Fransa'ya ve hatta bütün Avrupa'ya hükmün yürüyor; Asya'da, Afrika'da işin ne? Size Napolyon'un vereceği cevab hiç şübhe yok ki: "Benim muradım hakim olmak değil, dünyayı esaretden kurtarmak; Asya milletlerini de adam etmekdir. Onların esaretine yüreğim tahammül etmiyor" gibi bir lafz-ı siyaseden ibaret olacakdı ya?! İşte dünya hep bu lisan-ı riya ve siyasetle dönüyor. Bakınız birkaç vakitden beri Milan'da bir sulh kongresi teşekkül etti. Bu kongreyi Avrupa'nın en faziletli, en alim, en hayırhah en mu'teber adamları teşkil ediyor. Maksadları Avrupa ve Asya'da yaşayan bütün milletleri bir daire-i insaniyetde yaşatmak, onları kardeşleştirmek, dünyadan harb ve cidali kaldırmakdır. Maksad-ı siyasi bu! Bu kongre içün vaktinden beri devam ediyor. Hayli müzakereler ettiler, hayli insaniyetden, faziletden bahs ettiler. Geçen günkü ictima'larında netice-i mukarrerat olarak ne yapsalar beğenirsiniz? Kongre bu ictima'daki kararıyle küçük ve zaif olan hükümetlerin, büyük hükümetler tarafından ezilmekde olduklarını protesto ediyor, ve Berlin Muahedesinin imzalayan düvel-i mu'azzamadan Makedonya ve Ermenistan'a dair olan mezkur mu'ahedenin 23 ve 61 inci maddelerinin mevki-ı tatbik ve icraya vaz' olunmasını istiyor. İnsaniyete hizmet kisvesi altında toplanan şu Avrupalı, mösyö diplomatların insaniyetine bravo ya! Berlin mu'ahedesinin mezkur bendleri Türkiye'de yalnız Hıristiyan teb'anın mazlum ve muhtac-ı hamiyet olduğunu iddi'a ediyor. Berlin mu'ahedesini imzalayan devletler, o zaman Türkiye'de yalnız Hıristiyanların insan olduğunu düşünerek yani Türkleri, Müslümanları insan yerine saymayarak böyle bir mu'ahede imzalamışlar. Fakat şimdi yirminci asır medeniyetde insanları kardaşlaştırmağa azm etmiş, insaniyetperver, insanlık iddi'asında gezen sulh kongrecisi mösyö diplomatların da aynı teraneyi çalmaları garib ve acayib değil mi? O mösyö diplomatlar ki fart-ı insaniyetlerinden bugün Avrupa'da hayvanatın bile hukukunu muhafazaya çalışacak cem'iyet-i hayriyeler te'sis ettiler. Ya o o insan yerine saymadıkları zavallı Müslümanların, zavallı Türklerin, hürmet-e şayan hayvanat kadar da mı hukuku yok acaba?