de cahil kalmaması içün ise ne lazım? Mekteblere para, para, para!...Yardım budur. Bu paralar nerden çıkabilir? Gördünüz mü şimdi mesele nereye dayandı? Bizi bu kadar partiyacılık belasına sokan, birbirimizi hayvan gibi ezdiren evkaf-ı islamiyenin, ecdadımızın bırakmış oldukları o mebani-i hayriyenin birini, masruf-u aleyhini? Şimdi insan gibi düşünüb, Allah rızası içün düşünüb de şu'urlu hareket idersek yukarudan beri saymış olduğumuz kötü haller ortadan kalkmış olmaz mı? Ne olur, ne olur be aziz kardeşler, şu dünya tam'ını bir tarafa bıraksak da, istikbalimizi, evlad ve ahfadımızn sonunu olsun düşünsek de cümlemiz şu söylediğimiz kötü hallerden nefret idersek? --------ooo-------- MUSAHABE Tutrakan müftüsi ile muma ileyh aleyhinde neşriyatda bulunan zat ve bir misafir arasında: Müfti: Efendim bu zat bila fasıla gazeteler ile benim [..]mi nefsim içün ashab-ı mesalihden para aldığımı, diğer müsavimi neşr ediyor. Artık halkdan hicab ediyorum, sokağa çıkacak yüzüm kalmadı. Misafir: Bu neşriyatdan maksadınız nedir? Naşir: Meb'uslarımız fikirlerine hizmet ettiği içün müftüyi muhafaza ediyorlar. Me'murin-i hükümet de meb'uslar ile geçinmek hatırıçün sükut ediyorlar. Başsız, badiriksiz ahalinin şikayatı ministerlik nezdinde müsmir ve şayan-ı iltifat olmayub binaenaleyh uyubunu ilan edivermeğe utansun da isti'fa iderek def'i tegallüt buyursun. Misafir: Beş on frank nefsi içün para almak kendisine hürmet lazım iken bilakis itale-i lisanda hadd-i ma'rufu tecavüz edenlere şetm etmek, şamar ile itüb kakmakla terbiye vermek bir müftüye şübhe verir. Müsaveden midir? Öyle bile olsa müsavisini muhsenata bağışlayub sükut etmek münasib değil midir? Bakınız etrafa müftüleri hakkında senin gibi ilan-ı müsavi edenler meşhud mudur? Halbuki hacı efendi civardekilere nisbetle ehven bile. Ben geçenlerde Arslan köyüne uğramıştım. Oranın hatibi bu duyumlarla kara leke kabdığı içün Şumnu müfettişi tam altmış frank aldığını söylediler. Daha buna benzer kim bilir ne kadar ashab-ı müraca'atı şetm ve tekdir iderek mahkemeden koğmuştur. Bunu misli olarak söylüyorum. Hazargrad, Ruscuk, Silistre ve sair mahaller müftüleri de hep bu müsaviyi haiz oldukları şübhesizdir. Ma'mafih sizin gibi müftülerini fenalamak, bu memleketlerin hiçbirinde görülmedi. Çünkü memleketlerine yaptıkları iyilikler, fenalıklarını setre sebeb oluyor. Naşir: Bizim faziletmeabın uyubunu setr idecek şimdiye kadar bir hayrı görüldüğü yokdur. Komşumuz bulunan Ruscuk müftüsinin icraat-ı hasenesi numune-i imtisal etseydi ve sair müftülerin muhsenatından olsun ibret alsaydı biz de işi bu merkeze vardırmaz idik. Misafir: Hangi icraat-ı hasene ve hangi muhsenatı murad ediyorsun? Naşir: Hangisi olacak. İstikbal-i milliyemizi te'min içün ve kafhurlar(?) ellerinden müstağlat-ı vakfiyeyi cebren kahren alub vakıf komisyonlarına teslim etmek, kıllet-i cemaate ma'ruz ma'mur camileri yıkub yemerub(?) yerlerine akaret bina etmek icraat-ı haseneden sayılamaz mı? Bir müftünin uyub-u sairesini unutdurmak içün millete bu kadar hizmeti görülmeli değil midir? Misafir: Bu kadar hizmetle memnun olacaksanız müftü efendi de diriğ itmezler. Siz de komşularınız gibi cebr edüb meseleyi ayyuka çıkarmayınız. Müfti: Evet, sükut etseler her istediklerini yapmağa müheyyayım. Zaten ahalimizin kısm-ı ekseriyesinden namaz afv olunmuştur. Bir değil kaç cami yıkar, yerlerine mağaza, dükkan, karhane yaparım. Misafir: Gördün mü işte matlub hasıl oldu. Zaten hacı efendeden iyisini de bulamayacaksınız. O halde