KÖTÜ HALLERİMİZ Aman Yarabbi! Halimiz yevm-i mahşerden numune dense becadır. Koca Bulgaristan'da hangi kasabaya, hangi beldeye, hangi köye, hatta üç evli bir karyeciğe git, on müslüman görürsek bunlardan mesela üçü dördü bir taraf, beşi altısı bir taraf veya sekizi dokusu bir taraf biri ikisi bir tarafdır. Bizim amucalarımız bu aleme partiyacılık diyorlar. Hem daha tuhafı var. Bunlardan hangisine sorulsa kendisine karşı olan tarafa "ne o kara partiyadır" dediği zaman biçare amucanın uruk ve a'sabı titriyor. Canım bu partiyacılık ne olur, nereden geliyor? Bu partiyacılığın başlıca sebebi post kavgası ve kafalara sen hükmedeceksin, yok ben edeceğimden hep hayat, para kavgasından başka bir şey değil. Bu gibi ihtilaflar her yerde, her memleketde olur. Ticaret alemindeki büyük büyük rekabetlerde bundan başka bir şey değildir. Fakat şu bizim partiyacılık pek garib. Herif bir kere kara partiya imiş dediği o noktada ne Allah, ne peygamber, ne Kur'an, ne iman hiçbir şey düşünemiyor bile.. Bunların bir çoğu da künhünü zerre kadar bilmediği ne olduğunu ne olacağını düşünemediği halde biri "abe ben Ahmed ağamdan diğeri abe ben Veli ağamdan ayrılmam" diyor, bir gürültüdür gidiyor. Bu gürültüler ise neye müncer oluyor? El hükmü limen galib. Kimin sopası kalın, kimin cebi doluca ise posta oturuyor. Bundan sonra ise vakıf su-i-isti'malatı feryadı bir yandan, millet birbirini yemekde devam eder bir yandan! Şimdi bizim Bulgaristan'ın heman her yerinde, bila istisna gördüğümüz kötü hallerin menba'ı budur. Lakin ey din kardeşler! Biliyor musunuz bu halin sonu neye varacak? Bunun sonu mahv-ı ebedidir. Bu hal ile Bulgaristan'da müslümanlar gün be gün mahv olacak, perişan olacak, belki kırlarda, haymelerde sürünen zavallı Kıptilerden bedbeter bir haale düşecekdir. Tutduğumuz, gettiğimiz yol budur. Buna çare herkesin kendi menfa'atini milleti menfa'atiyle bir tutarak, Allah'ı, dini, namusu unutmayarak, kemal-i adalet ve insaf ile bütün millet işlerini güzelce, kendisine kadar düşünerek, bu partiyacılık denen murdarlıkdan tamamıyla tecerrüd ederek, her müslümanı, her insanı bir kardeş add ederek kendi millet işlerimizi, millet hayırlarını, milletin terakkisi, selameti çarelerini düşünmeliyiz. Milletin hayrı, terakkisi, selameti esbabı nedir ki? Bunun ilk çaresi kendimizi cahillikden kurtarmak. Bunun içün ise mekteblerimizi i'mar ve ıslah etmek, evladlarımızı tuz yiyüb, soğan yiyüb behemehal okutmakdır. Mekteblerin i'mar ve ıslahı ise, fakir evladlarının