-vuklar gibi boğazlanıyor. Türkiye hükümeti ise bunlara mani' olmuyor. Bulgarlığını, milliyetini seven bundan böyle Rum ismini lanetle ansın. Bu alçakların memleketimizde bundan böyle kanını, sülalesini bile bırakmamalıyız. Bu alçaklar hala memleketimize yerleşmeğe bakıyorlar. Hükümetimizin mühim memuriyetlerini ele aldılar. Bunları birer birer koğmalıyız. Hatta Rumları mekteblerimiza bile kabul etmemeliyiz...." Bundan sonra ahali yaşasın Bulgarya, deli Rumlar diye bağrışarak büyük caddeye doğru yürümeye başlayınca Garadi Naçalnik, jandarlar, askerler sardı. Ahaliyi dağıtmağa hayli çalıştılarsa da kanı galeyana gelen ahali ne jandar, ne asker kimseyi dinlemiyordu. Nümayişçiler evvela Filibe'nin en mu'tena ve en güzide bir çarşısı olan merkez yolu caddesinden başladılar. Rumların en zengin, en meşhur mağazalarını, malifatura, bakkal, tuhafiye dükkanlarını, hele merkez yolundaki Rum eczahanesini Rum kıraathanesini, Rum matbaasını müehharan Filibe etrafında ne kadar Rum dükkanları varsa kaffesini mahv ve perişan ettiler. Bunların sahipleri ve vak'anın hudusünden bir gün evvel haberdar bulunduklarından çoğu şehirden köylere kaçmıştı. Bu yüzden ahalice sabahdan bir ziyanlık olmadı. Bundan sonra nümayişçiler Rumların İsvetti Marina nam büyük kilisesini zapt ettiler. Ahali kiliseye girdikleri zaman Veladika'nın kardeşi içeride bulunuyormuş. Ahalinin bu galeyan ve hücumu üzerine birdenbire şaşıran bu zatın müehharan korkudan fec'eten vefat ettiğini söylediler. Kilise zabt edilir edilmez acı acı kampana vurmağa ve kampana sesleri Filibe'yi inletmeğe başladı. Kampanalar şehri inlettiği bir esnada idi ki Rumların tepe altında bulunan büyük mekteblerine hücum edildi. Bu mektebin içindeki alat ve edavat-ı hikemiye ve kimyeviye, o kütüphaneler, o yüz yüzellişer napolpondan aşağı tahmin edilmeyen piyanolar parça parça sokak ortalarına döküldükden sonra mektebin i'malat dahiliyesi mahv ve perişan edildi. Bundan sonra vukuat ahşama kadar bitüb tükenmedi. Sokaklar nümayişcilerin gürültü ve hücumumndan toz duman içinde idi. Ahali ne Naçaliki, ne jandari, hattasüvari müfrezelerini bile tanımıyordu. Bu hal ta alafranga saat dörde kadar böylece devam etti. Ahalinin bu heyecanına karşı polis ve asker pek şiddet gösteremiyordu. Saat dört raddelerinde Hacı Hasan Mahallesinde Malyadi isminde bir Rum avukatının hanesinde bir ta'riz vuku'bulur. Avukat dışarıdan kazma ve baltalarla yarılan kapu deliğinden doğru tüfengini boşaltınca kurşun bir Bulgar gencine tesadüf eder, derhal vefat eder. Doktor Malyadi kendisini polise teslim eder. Süvari jandarları ve müfrezeleri Malyadi'yi sarmış oldukları halde karakola götürürlerken galeyana gelen ahali süvarileri dahi yarub geçer ve Malyadi'yi taşla, sopayla pestil gibi deverdiler. Vakıa bu suretle dehşetlenmeğe başlar başlamaz hükümet-i mahalliye mu'amelesini der'akab değiştirdi ve artık polis idaresi yerine doğrudan doğruya örfi, askeri bir idare başlamıştı. Filibe ve cenubi Bulgarya umum kumandanı Çanral Yovanof büyük caddede askeri kulübenin önünde duruyor rengi sararmış, hırslanmış olduğu halde muttasıl şiddetli emir veriyordu. Tam bu esnada idi ki bir cem' gafir kurşunluhane kapusuna doğru yine hücuma, taşlar, sopalar, baltalar yağdırmağa başladı; bir süvari müfrezesi cem' gafir üzerine yürüdü, fakat ahali bu sefer süvarilere de şiddet göstermeğe başladı. Bunun üzerine vakı'anın elli adım [-sayfa bitti-]