LAZIM-ÜL İMTİSAL BİR HARAKET Kıbrıs Ahali-i İslamiyesi geçende "Cemi'yeti Hayriye-i İslamiye" unvanı altında bir cemi'yeti hayriye vücuda getirdiler. Başlıca maksadları, adada Kıbrıslı olmak şartıyla fakir Müslüm çocuklarına ilim ve san'at öğretmek, onlardan hakimler, eczacılar, ebeler, dava vekilleri, san'at, zira'at ve ticaret erbabı yetiştirmek, hasılı bir kelime ile ni'met-i ma'ariften o biçareleri de hisse mend etmekdir. Bu güzel maksad ve niyetle te'sis edilen cem'iyet, a'zasına ayda kırk paradan ibaret gayet hafif bir sem teklif ediyor ki, müesseselerin dur-endiş, ahval-i zamana vakıf, ameli zatlar olduğunu gösteriyor. 74 maddeden ibaret olan nizamname-i cem'iyette esasen bu noktayı layıkıyla izhar etmekdedir. Dinimiz, bizi san'at ve ma'rifete her şeyden ziyade teşvik ettiği halde, giriftar olduğumuz san'at ve cehalet, meat-teessüf, dinin bu emrine o kadar riayet etmediğimizi gösteriyor. Alem değişti, kuvvet-i bazu hamallıktan, pehlivanlıktan başka bir şeye yaramaz oldu. Biz hala eski gidişimizde devam ediyoruz, ilme iştiyaka değil, adavet, hiç olmazsa kayıdsızlık gösteriyoruz. Kuru tafahurlarımızla yaşayarak ilmi, alimi mühimmemiyoruz. Fakat görmüyor muyuz, görmedik mi ki beğendiğimiz zulm ve cevrinden, haklı haksız tecavüzden her vakit şikayet ettiğimiz alem-i nasraniyet-i milel-i hristiyaniye, alem ile, san'at ile, ma'arifin o güna-gün tecellisiyle bulundukları derece-i satvet ve şevketi bulmuşlar, o bizi ezip bitiren kuvveti bu sayede elde etmişlerdir. Elbette bilenle bilmeyen bir olmaz. Biri parlar yükselir, kuvvetlenir, diğeri söner, alçalır, zaif düşer.. Bizim düştüğümüz dereceye düşer. Son bir kaç senenin vakayii bizlerde de biraz ibret ve intibah uyandırdı. Daha doğrusu feyz ve ma'arif son zamanlarda o derece şa'şaa ile gözlerimiz önünde parladı ki buna bu nura karşı artık biz de gözümüzü kapayamamağa başladık. Fakat bu kadar kifayet eder mi? Şurada beliren asar-ı intibah ve zeka, milel-i mütemeddinenin sönük bir aks-i ziyası, zıya [..] olmaktan başka bir şey değildir. Eğer bu alemde biz de bir mevcudiyet göstereceksek lazım-ı vechiyle o tarik-i ilim ve irfana dönülmeliyiz. Mektepler, medreseler açmalıyız. Gazeteler, kitablar neşr etmeliyiz. Bunları bi-hakkın ifa edebilmek üzere de taraf taraf cem'iyetler te'sis etmeliyiz. Evet, cem'iyetler, cem'iyat-ı hayriye vücuda getirmeliyiz. Şimdiye kadar görünen, fukaraya yalnız te'min-i nafaka eden cem'iyetlerin lütfu pek mahduddur. Maksadı, mekteb açmak, san'at, zira'at, ticaret mektebleri açmak, oldukça tahsil görmüş etfala da Avrupa Daru-l-Fünunlarında ikmal tahsil [-sayfa bitti-]