anonın İs-| panya temasları Kont Ciyano İspanyada çok bul görüyor. Fakat oradan bir fakla mı dönecek? Bu başka — Koni Ciyano İspanyadan, iltifat, te. bessilim ve çiçekten başka bir şeyl dönm'yecek. ; yi ka F ti Lspanyollar ahmak değildir. İtal. iyada Kont Ciyanonun İspanyadan bir ti iddia ediliyor, İs-| panyada ise bilâkis, İtalyanların F - rankoya medyun olmaları lâzım gel- söyleniyor. İspanyollar diyorlar ki eğer Cumhuriyetçiler galib zelsey di Mussolini de onunla beraber kont Ciyano da yuvarlanacaklardı. şeylerle dönece Bana sorarzanız ben birşey bilmi yorum amma, İspanyollar seferi hale gelen milliyetçilerin — 750.000 küş olduğamu saymasını - biliyorlar. Asıl galebe çalan da bu milliyetçiler. dir. Cihan harbında, 1914 ün yetinden it'baren saflarımız arasın- da 40.000 yabancı yer aldı. Bu yaban cilara biz müteşekkir olduğumuz gi- bi, İtalyanlar da mettardır. Fa * - kat Marn meydan muharebesini saf- larımız arasında bulunan bu yaban - cılar kazanmadı. Bu muharebeyi ken di cenerallerimizle kendi askerleri - miz kazandı. İşte İspanyollar da ayni şekilde harbı kazandılar. a » | Çok söyledim, gene her gün de | söylerim ki, İspanya ne yeni bir har- be girer ne de yeni bir harp tehlike- sine... e GAT Mihver politikasiyle — İspanyanın yapacağı iş nedir? Evet, »ir çok fa- lanjlstler var ki, ırkçılk ve faşistlik İle falanjlık arasında bir temas ve mü| , mnasebet vücuda getirmeğe çalışıyor- lar. Hesap etmiyorlar ki bu benzeyiş zahiridir. Falanjlık yani Katalonya istiklâlini istemek ve ırkçılık, bir Al- manla bir İspanyol kaadr ayrı prensiplerdir. İspanyada kato- Tiklik her şeyi değiştirir. Katoliki karşı Alman nefret duyduğu halde, endan gıdalanmakla beraber bir İs irbirinden Panyol nasyonalisti katoliğe hürmet | © eder. Piyer Dominik —H -0 Almanya nereye gidiyor? — Devamı 6 nci Sahifede — fütuhat harbine girişti. 1056 da Cer- Men imparatorluğu devresine varmıştı. Fakat ancak iki asır devam etti. S Pa Ve asil yedildi. O zamandanberi Almanya müte- madiyen )uhı'mwş çalmıştır. “İmprator Vilhelmin idaresi zamanır da 1914 te ekm bir itilâ d Dört sene sonra birde: e düştüler, kargaşalık ve inhit: 'a Pa- adeler tarafından mal Bu inhitat dı devri geldi zarfındaki Alman söyliyecek, olursak gene bir k. lik, sonra bir kalkınma d diyeblüriz. Hükümet ge! paratordan ra cumhuri huriyette nsonra Hitler. Hitlerden Bonra? — Bugün henüz bilmiy Fakat şu heme nheme nmuh oruz. kkak Jar, seyyahlar gider, bir 7 Yer, Hitlerin köpeğinin kamçımım ve Mmaziye karışmış bi rmaceranı ndah Bairçok hatıraların 1seyrederler. ——— Himalaya dağla- rında Polonya heyeti seferi- yesinden bir kişi öldü Lueknow, 29 (A.A) — Himalaya dıllnnrı iş olan I'uln heyu ıl-ınnrl:n diğer b İkaç defa tekı bir imparatorluk | - ,Jiçin tenbihlenen şişman bir tren me- (ANADOLU) Yo! No | YAZAN: Tuğruü! Deliorme çöktü ca salınarak z bir uykunun zev tek başıma ol rlü bur arına yem Ki s“l binmedim yal.. — Nasıl olur; vagonlar dezenfek- te edilmez mi? Diyerek sabırsızlık göstermeyin. kü, benim son Hatay ve Anado- Tu seyahatimde tahta kurularından t fayı, evliler bayanların -| dan bile görmem — Yarebbi sen bilirsi Diye yerimde - sızlanırken, şef dötren kapıda göründü. Kendisine: — Aman, dedim; kompartiman da uyursam, Eloğlu — istasyonunda memurunuz beni uyandırsın!. Ve unutmaması için bu ricamı bit rladım. Artık, her tehlikeyi göze alarak |lâmbayı söndürecek ve vücudüm ameliyat masasına yatırır gibi tahta kurularının aç ağızlarına teslim ed> cektim, Yorgunluk, olanca ağırlığı ile ©- muzlara uyku arasında eşek arısı da soksa, insan, kolay ko- lay uyanmıyor. Fakat, vücud biraz rahatlandıktan ve uykuyu aldıktan sonraki m ra feci oluyor. Mübarek hayvanlar, başka açık yer bulamadıkları için bü- tün kuvvetlerile yüze saldırmışlar ve abanırsa, | nza- tahrip etmedik hiç bir yer bırakma- mışlar. Artık, ne burun, rundur, ne de dudak dudaktır ve ne çene çeneye, kulak kulağa ben - zer. O mahmurlukla aynaya bakmak nı çil Patlıcan burun, çarpıl bir ağız, Ermeni dudularının göz paklarındaki tomurcuk et benleri gibi muhtelif nahiyelerde şişkinlik Yalnız bunlarla kalınsa rabbime bin şükür... Fakat vücudün her ta- rafından hüdainabit tarzda bitiver-| miş fasulyeye benziyen kabarcıkla rın da aynaya bakmağa en kendileri, tmeleri bilinen bu- ü bir ler. n sinirlenmek — içir yeni bir vesile, Çare: Si su banyosu,.. Fakat, unutmıyalım ki, trendi Diğer hatlardaki seyaha ta kurularından böyle endişelenme- miştim. Caziantep sınırlarında bu- lunmaklığım, takım şüp- Jerin doğmasına da sebep - oldu. nda, çenemdeki gayri ta yumrüyu uzun boylu yokluyor ve kendi kendime — Sakın, diyorun banına başlangıç olmasın. Biraz sonra içimdeki bu endişe banını fırlatıp atmak için: — Adam sen de; bi ; bu Antep ç- yüzümü pencere yapıştırdım. Henüz güneş doğmamıştı. Kirli bir aydınlığın içinde, irili ufaklı çıp- lak tepeler yüzerek gözden kaybolu- yorlardı. Kapı açıldı. Uyandırılmam muru: — Sabah şerifleriniz hayrolsun. Diyerek içeri girdi. — Sizi uyandırmağa gelmiştim Lüzum kalmamış. Yalnız hazırlanın, yaklaşıyoruz. — Teşekkür ederim. Kapıdan çıkıyordu. — Eloğlundan Maraşa ne kadar sürer? Diye sordum. Gözlerini kıpıştıra- tak yüzüme bakmağa başladı: — Eloğlundan mi) — Evet, Eloğlundan... — Fakat Eloğlunu geçtik, qım «Narlı» da inece, vniııi sefdötren.. Gülümsedim: — Desenize, «Eloğlu», ellerde ka! bevim, zi söyle kadem irtifaaında bir çığ altındı darak ölmüşlerdir. — dı. Peki, çare?.. Tekrar içeri girdir a cesaret |k İrasından gide gele otobüsler ve kam İyonların açtıkları tekerlek izleri Jilâve etti Diyerek ayna karşısından ayrılıp Not arından MARAŞ YOLUNDA — Çaresi dan ota talih Gaziantepe gi sin talihim — açıkmış istayonunda, Gaziantebe 75 |1 () götürmesi için şoförle|! zarlığa giriştiğim bir sırada, kar tepe tepe sandık yükletilmiş bir m bel irm Marasşa gitmek ist bilen iyi dan biri: — Şu garşıdan gelen gamyon Ma. raşa gidecek. Diye kulağ Pazarlık- 'tan vaz geçtim ve demindenberi k- lık kıyafetime bakarak benden 50 kuruş fazla kopartmak istem nlar ma fısıldadı. yim, senin dediğin ol- yetmiş beşe götürürüz. Demesine ve hatta ayni para «şoför mevki> inde oturabileceğ ylemesine kulak asmıyarak, git - tikçe yaklaşmakta olan kamyonu beklemeğe koyuldum. il ile imi Narlı ile Maraş arasındaki yol 50 kilometredir. Yol değil, tarlalıklar a- İşte bu, üzerinde Hindistan ceviz büyüklüğünde taşların — bulunduğ yol üzerinde zıplayarak ilerlemektr olan kamyon, bize bir hayli korkulu dakikalar yaşattı. Kamyonun ark. tarafı da dağ gibi... Şoför yaradana sığınarak içeri bir vagon üzüm sandı- ği doldu: bir mağa kâfi geliyor. — İx.ıçın modeli bu makine? Diye sordum. — 939 kur'ası.. Cevabını alınca hayretle döndüm: — Peki neye bu kadar Küçük bir taş veya az raj, yan tekerlekleri havalandır. şoföre kıcırdı « Şoför, halk nüktedanlarındanmış — Yollar sıtmalı, beyim... Ve önümüzdeki taşhk yolu, sonra da sarsılmakta olan tıkabasa yüklü makineyi gözleri ile işaret ederek — Bu sıcağa kar mı dayanır? Çok uzaklarda başı dumanlı dağ nünce, şoför, bütün dikkatini direk- ve alçaklı yüksekli yollarına sarfederek, dudak ucun - dan söylendi: &— İşte Maraş! — Güzel bir ş rası — Evet, güzeldir. uzaktan hoş gelir. Ye lmış Akçay köprüsün den geçtikten sonra Maraş, kırmızı topraklı ev ve dükkânları ile daha fazla netleşti Burada, yollardan mi, yoksa kar- imdaki Maraşın toprak damlarından mı, hedir, Faruk Nafizi edebiyata mal eden «Han duvarları> ni hatır m. siyo e benziyor, bu- Davulun sez kiden üç ayda gidilemiyen yer. mdi üç günde, hem de taban tepmeden, evimizde imişiz igibi tiğimiz halde, 50 kilometrelik Narlı Maraş yolu <bozuktur» diyen şikâ yetli satırlarımdan utandım. Bizden evvelkiler, ancak harp ve askerlik zoru ile evlerinden ayrıldı- lar mı, tekrar hasretliklerine kavuşa- bilmek için yılların geçmesi lâzımdı. On yıl var ki ayrıyım Kına da- Zından Baba ocağından, yar kuca- ğından Bir çiçek dürmedim sevgi ba- Zından Hududdan hududa atılmışım ben... (DD — Gazianteple istasyonu Narlı arası 60 kilometre kadardır.| Ve istasyondan Gaziantebe gidebil- mek içii förle çingene pazarlığı vapılmazsa 50 kuruş yerine 150 ku- reti vardır. Ezeli ve nen bir sey amma, burada tokrar-| ndimi alamadım. we vermek 7a $ olan|* tekerlek | ; ” | ÇİMDİKLER Ucuzluk (!) olu Kemaraltında, rili uf; Ma iriliyor ve » oruz; tr görülüyor. hep nafile Ucuztuk... İyi amma, n er değ hal ucuzluk ilânları hamam - T gene e& Belediye memurları en aşağı satanlı tana , bir fi d adan kendi mal re ikra ol lik yap ve renleri ba ndirirken, Nİ resmen kapı ranlara h zluk» e ve tum anlattı rini çık arm altın pıştiriyol Dosturm fakat hiç bi â $i ret a bakmış, lamamış, aT — Bu ttiketler belediyenin midir? Relediyenin ise, hangi $ oluyor. Şu hülde Dostuma, hiç bir ce aları be - aşalık u- n diği i malı daha a: mak kabil midir? Kabilsi çin daha önceden vaziyet böyle de- Hdi? O takdirde de satış k idi? ıtrolü ne &- emde Çimdik Bu hududdan hududa atılışlar so ha erse bile «baba ocağına», kucağına» kavuşmak imkânsız gibi idi: Gönlümü çekse de yarin ha- yali Aşmaya kudretimiz yetmez cibali Yolcuyum bir kuru yaprak misali Rüzgârın önüne - katılmışım| bur ben.. O yorgun vücudle karlı dağlarda, | t samyelinin dolaştığı kum çöllerinde aylarca yol yürümeğe çelikten vü- cudler bile dayanmaz. Hele, ruh, onsuz bir aşkın ateşi ile dağlanmak- ta i86.. Garibim namıma Kerem di- yorlar Aslımı el almış harem di- yorlar Hastayım, derdime verem di-| yorlar ayyen fi- || ç birşey | eyar | , İ —e Nevyorkta yerleşmiş bir Yu 30 Temmuz Pazar 1939 )Nevyork - mektupları : Türkiyenin dostları vardır Bir Hind mihracesi ve Amerikada nanlı ailenin gös- terdikleri heyecan ve alâka Ulus refikimizden; Nevyork, — (Hususi muhabirimiz- den) — Kapurthala de ilk olarak Türk p: igara aldı Jzakta iken sizden bahsedildi- mek, yakınınızda iken ara- mza karışmak benim en büyük zev- ahracesi onunu gez- kimdir, dedi. Bir kaç gün sonra, sergide büyük mera; apıldı; kara, deniz asker- leri geçit yaptılar, İngiliz pavyonu- |uun önünde yin r pare top atı! dı, mahrace İngiliz pavyonunu res - et e velki gün (6 iğim za temmuz) pavyona man mahrace lokantada nek yiyordu, beni görünce; Varlığınızı canlı bir surette tem bu gü izle sergide- ük bir boşluğu doldurdunuz! dı, rk Mmemleketlerinden, zdan, mü: de temsil edilme sizin n eksikliği unutturdu evcudiyetiniz En mühim; siz rinden biri oldı tiniz, şik olduğu , imar ve mü flarının bütün dünyada arttığı bir devirde sizin se: en milletlerden başh başına iktidarımı-| zın bir ispati telâkki ed lebilir, Mahrace, birincisi kırk, ikincisi on Hkpyıl Gnea İki Gafn mer nuzu bu kada oluşunuz bile yon devrini dikkatle takip Atatürkün büy Türkiye bu sefer sağlam ve fa- bir at üzerinde bahse girişti , daha parlak 'a pavyonu dola na yanmdaki, ingiliz, öteki genç ve galib. kuah iki inı gösterdi ZN teryatlilü, tü İ y nizin size ve'al - m. O kadar çok plâv ve yediler ki. İki kadın deforme olacağız diye gikâyet ediyorlar, kahkahalarla zülü yorlardı. Mahrace ayrılırken elimi sık y — Bir haftaya kadar Avrupaya dönüyorum, fakat hareket etmeden önce sizi tekrar görmiye gelirim, ser giye İlk defa pavyonunuzu görmek n gelmiştim, giderken de öyle ya- pacağım, ben bunüu kendim için bir telâkki ederim dedi. |tatih açıki Maraşlı Şeyh oğlu Satılmı-| gım be! Kimbilir kaç yiğit, Maraşlı Şey ü şu yollarda kalmıştır. — Beni, üç günde Maraşa getirmiş| olan tren yolları içime soğuk su serpilerek boylu boyunca uzan lar. Kamyonun seke seke İtaşlı izlerde Şeyh oğlunun s: yar gi waslı vollar. Tuğrul DELİORMAN! Dönmiyen yolculara ağlıvan| Yunan p: nun açılış merasi- inde, tmiformaları ve silâhları ile Amerikada yerleşmiş, umumi harp » de Amerika ordusunda vazife almış eski Yunanlılar da iştirak ettiler, nu- tuklar, müzik, dans... Ve metrasim d Rü> önt geldi arken bay slim hadan ayrıldı, bizim pav Ge , konüştular, © ariım Ve silâhlarını ikalılara mi efikleriniz| bu| dik-| Dünyanın bu| , birl |£ istikbal- | “|Janalığımı h Yazan: N. H. ATAY Jarasındaki dostluğun derinliğin; gös- termek İstiyoruz, sancağımızı ve jlâhlarımızı size bırakıyoruz! Dedi - ler, İ —— Flushingde oturduğum apartma altında büyük bir kürkçü mağa- zası var. Bir gün bu mağazanın Jiderine kışlık elbiselerimi bırakmak için girdim. Elbiseleri saydılar, tes « lima aldılar, iş bitti, parayı alacaklar ve makbuzu dolduracakları sarada n Mağazamn arkasındaki atölyeden genç daha sonra iki kadin başı Benim- eyecandan ne ya- zandı. konuşan a Dıma geldi, akladı, kollarını açtı niz beyim, safa geldi. di. kırk dan fazla olmuş. Londrada da bir Ayrılırken Nnd"—' 'evyorkun eğle! rm: biz gezdirelim, € ondan sanra hi telefonla , büroda beni arayıp buldualar, — Oto alıp gelelim mi? Hayır işim var! Desem bile ge ne, plâja, türdüler. Bir gün İhep beraber bizim p yemek 1) mobili avyondi yiyorduk, |kı htiyar kadın — (anal: hdini tutamadı ağ dilinizin mrku zin ve mi rsunuz, ne niyorsunuz di Türi erle dolu n bile ge ıma bi ı Tü bi Güldüler: — Haydi anne seni Çeşmeye gön- apmazsanız size m | Bir Alman ga- zetesi Rus donanması için bir haber uydurdu Moskova, 29 (A.A) — Tas ajan- &, bahriye halk komiserilginden ab İdıği malümata istinaden, Sovyet şi- mal donanmasının geçit resmi çana- sında bir deniz üstü gemi ile bir de- nizaltı gemlsinin çarpıştığı ve denize altı gemisinin yaralandığı hakkındâ Völkiseher Beobahterin 27 temmuz tarihli nüshasını verdiği haberi kat't surette yalanlamakta ve'ne Şi" mal filosu mıntakasında ne de hef hangi bi ryerde büyle bir çarpışma Yolmadığını ve şimal filo: tamamen hâdiaesiz cereyan eyledir iini tasrih etmektedir. o0vcA——— Hersizlik Kahramanlar mahallesinde AP med oğlu Hüseyin Hapkaçar, HüsP yin oğlu Ahmed C kkânın” 4 Hra parasını çaldığı — sikâiyi taca tutulmuştür rin dül