(SAHİFE 2 ) FIKRA ——— a Kitaplar arasında: “Sevdiğim Adam, Aferidenn ruhunda doğuştan bir ol güunlük bulunduğunu kabul — etmek lâzım. Bir güneş damlası ile kemale eren harikulâde meyvalar gibi o da küçük ihsas ve tenebbühlerle olgun- laşıyor, Nasıl ve neden? Bunu bil- miyoruz. Zaten muharrir başka yer- lerde do bu gibi izahlar yapmaktan kendin; vareste kılıyar, O sadece bu tipi «şöyle bir tiptir» diye empoze ediyor ve biz onu böyle kabul ediyo- ruz. Böyle kabul ettikten sönra da mesele kalmıyor çünkü o tipin bun- dan sopraki hayatını artık bu güzel. Tikle daha yakından ve daha içten takip edebiliyoruz. Muharririn ka- çındığı fakat böyle bir izah yapma- mak, kazandığı nokta usta bir ka- lemle bi: yle bir empoze yaptık- tan sonra t'pini daha kolaylıkla bize kabul ettirmek.. Güzideye gelince, romana bütün vaka akışını veren hemen hemen Gü. zidedir. Roman Aferide ile Hüsnü a. üabeyin ruh macerasının ifadesi ise de vaka, entrik bakımından da Gü- zidenin hayatının tarih'dir. Güzide- nin sukutları, kendini — toplayışları, tekrar düşüşleri ve hatta nihayet ö. lümü Aferide ile Hüsnü Aağabeyin deruni tahlillerini yapmağa yarayor. Adetâ denebil'r ki, vakayı yaşıyor. Fakat ro malı oluyor. Onun için vaka bakımın dan muharrir, Güzideyi çok bes- lediğji halde ç benlik bakımından © kadar işlememşitir. Ona vakayı ya- şamak kâfidir. Bu arada Aferidenin dili ile onun da ruhi hayatının kısa tahlillerine rastgelmiyor değiliz. Fa- kat gene insana öyle geliyor ki, A feridenin dahi Güzide hakkındaki düşüncelerinde fazla bir sarahat yok tur. Bu öki kardeş romanın bir çok yerlerinde zannettiğimiz kadar biri- birine düşman gözükmüyorlar. Hat- ta bazan Güzide, Aferideye karşı bir ablalık bile yapabilecek vaziyot- Nitekim Hüsnü ağabeyle olan ilk #eyahatinden sonra Aferidenin kal-| bi dolu olarak geldiğini ilk hisseden gene Güzide olmuştur, Güzide mütendd't defalar düşme- e kabiliyetli bir kadındır. Fakat de- dik ya, TMmubarrir onu süslemiştir. Fakat onu iç benliğini fazla ele almamıştır. Bu sebeple biz onun bu kadar kolay düşüşlerini bi- raz yadırgayoruz. Vakıa biliyoruz ki etin ve cinsi zaafların esiri -olan bir Güzide, ahlâki kıymetleri tered- diye uğramış bir Namık, bir Sedad karşısında düşebil'r. Fakat ne de ol- sa bu düşüşlere, bilhassa ilk seferki- ne şahid olmağa cpeyce hazırlanmış değiliz. Yalpız şurasını itiraf edelim ki Güzidenin bu sukutlarından sonra Aferidenin kafasını, gönlünü kaplı- yan tereddüd ve ıstırapları ahlâk ça- tısının zelzeleler'ni, muharrir çok güzel bir tahlile yükseltmiştir. Hüsnü ağabeye gelince: Bu adam €en karışık muhtevalı en zengin kali- teli bir şahıstır. Onun mazisi acılıdır. Ve © #n küçük hâdiseler karşısında bedbaht olmağa namzeddir. Nitekim oluyor da.. Fakat kend'sini nihayet kurtaracak bir kadın buluyor. Aferi- de içim o nasıl bir sevd'ği adam ise o- nun için de Aferide bir seveceği ka- din olrmaştur. Bu sebeple en kuv- wetli tarafı Hüsnü ağabey - Afer'de| li, sempatik ve de- vakalarla eterin i, |Raifin annı “bunların ikisinin de iç benlikler'nin ılnyııı. intiba, felsefe ve hınket tel. üzerinde esen bir his ve tesir rüzgü- rı diğerinde de ayni feryadı, ayni e- D'ni çıkarmaktadır. İkisinin de ma- nevi varlıkları ayni akorda sahiptir. Muharrir bu noktaları güzel canlan- dırmıştır. Bu sebeple ayni şüpheler, ıstıraplar içinde yüzen bu iki insanın karşılıklı münasebetlerini hikâye &- den sahifelere düşürücü bir zev- tikçe ink'şaf eden berraklığı ile dahyoruz. Esere hususiyetini veren noktalar. dan birisi de; muhtelif kahramanla- ra, muhtelif dor'selerle muhtelif me- 2 — seleler hakkında ve bazan da bir kadar doyurucu sözler şöyletmesini, jestler yaptırmasıdır. Bunların esas entrikle, tahkiye zaruretleri ile alâkası pek sıkı olmasa bile mühtelif — mü- nasebetlerle böyle fikirlerle karşı mak karil hafif bir filozofik zevkle doldurmak oluyor. Şimdi — bu kahramanların müşte- rek bir noksanını mevzuu bahis ede- im. Kahramanların — hemen hepsi, hâdiselere hâkim insanlar değil.. On- lar, bilâkis hayatın cereyanına ka- düşü şündürücü ür külyası verecek esas meselâ Aferide bir türlü kondi haya- tını çizemiyor, Hüsnü ağabay iyice tanımadığı yapıyor. Hem de nasıl; mesud olmak hülyaları kurarak.. Sonra trende rast layıp ta gi zli sevmeğe başladığı nişanlısının kardeşi ol- duğunu öğrenince bu izdivaçtan zeçebilirdi. Fakat Hüsnü ağabay bu- nu yapmıyor.. Çünkü o da diğer kah- re yürütmek de bir adam değil.. Eserde biraz da Anadolu var.. Dı ha doğrusu Ege var.. Zeybeği, hâl ölen kocasını seven dul kadın, güzel beraber bir Anadolu, bir Ege.. Fakat bu mahalli kısmı eserin içi olmak- tan ziyade esrin bir süsü olmakta.. Bu sebepledir ki bu eserlerdeki Ana- dolu hep güzeldir. Muharrir bazan dışarı dünyanın, harici muhitin port- resini çizmeğe uğraşıyor. Bu sebeple -|bazan en ince teferryata bile iniyor. Fıkıl bu harici manzara tablolarını, rinden ziyade, muha daki subjektif — telâkkiler şeklinde kabul etmek lâzım. © tabiatı daimı yar, Romanda temiz, akıcı bix kiel) raştlıyoruz. Bu tam bir tahkiye üslü- büdür. Yani neyi anlattığını bilen ve | bu anlattığının — hudutları içindeki muhtelif istikametleri zamanına gö- re aydınlatan bir üslüp. Bu Üslübun senelerçe piştiği anlaşılıyor. Fakat romanın siir yapmak ihtiyacı, ara- bu Üslübu fazlaca alıp sürükle- mese.. ir gözü ile görü- Şimdi eseri bir tarafa bırakalım ve muharriri hakkında konuşalım: Her şeyden önce şunu görüyoruz kiş Orhan Rahmi Gökçe bir müptedi değildir. O artık çıraklık deyresinin yolunu arıyan — yalpalamalarından kurtulmuştur. Kendisi bu çıraklığı be nim okuyamadığım diğer eserlerinde İmi geçirmiştir; yoksa, olgun doğuşlu bir san'atkâr gibi kendi içinde perde arkasında geçirmiştir; bunu bilmi- yorum. Yalnız son çıkan eserlerinden anladığıma göre o san'at kalitesini yükseltmiş ve bir edebi hüviyet ol- mak haysiyetini kazanmıştır. Bu söz. in son halka- #ma varmıştır. Artık — bu balkanın kendisine çizdiği daire içinde kala- cağı yer, manasında değildir. San'at. ta hangi san'atkâra bir son sınırı var. dır? Hangi — san'atkâr ise benim tam kadrom budur diyebilir ? — Ve biz hangi san”atkâra «sen artık busun, senin artık öten yoktur, diyebiliriz. Şimdiki Reşad Nuri ile | pılmış kimselerdir. Bu sebepledir ki € ir kadın ile bir izdivaç | " iktidarında | : Anadolu çocuklarını, ağacı, suyu ile | j (ANAL Fuar Sergi sarayı bina Belediye ye fuar ko fuar davetiyelerini dağıtmağa miştir. Cumhürrelsimiz, Milli Şe miz İşmet ve başvekilimiz Dr. a, geçenlerde Ankaraya e ve fuar komitesi isi Dr. B. Behçet Uz taralından iz- Oonal fuarına davet e- Ayrmıca — davetiyeler de ir. Belediyece — hazırla- eler husüsi olarak vekil- dilmişleri gönderi nan daveti muza İştirak eden devletlerin sefir, miştir, Trakya umum! — müfettişi| neral Kâzım Dirik, Burşa mel İzmir eaki valisi B. Fazlı Güleç ve Kastamuni valisi, izmir eski başkamı B. Avni Doğan ile ist valisi Dr. B. Lütfi Kırdar ve civar ali ve belediye relsleri, a- eri, Türk ve ecnebi na törenine asimine aiL prog Açılma mer Kaza ahasında — inşa edilen binası üzerinde bayrak direğini yerine yerleştrimeğe çalı- an Mehmed — admda bir işçi, düşmüş ve bir ayağı kırılmıştır. İ: memleket hastahanesine kaldırılmı tıp. ; sergi saray Tirç hüdcesinin y Sıhhat ve İç avenet Vekâle- ince tasdik edilmiştir. kıma göre de romanın — asıl san'at fi ve ruht tahlilci görünüşün muhar- ririn edebi hüviyetinde, her şeyin üstünde, hâkim olmasını temenni et- mek lâzım. Onun romantizmi — şiir yapmak ihtiyacınddan doğuyor. Fa- kat Orhan Rahmi Aferidenin ve Hüs- nü ağabeyin şahsında az çok yarat- tğn düşünücü, tahlilci ve daha rea- Nist felsefeci san'atkâr tezahürlerini daha galip mevkie çıkarırsa bu şiir yapmak ihtiyacı da daha hendeseli bir bediiyata yükselebilecektir. Bugün — Orhan Rahmi, bir idrak ve duygu ölçüsünde, alelâde halk ta- bakasından çıkıp münevverliğe doğ- yu sivrilenlerin romancısı kalitesin- dedir. Bu smıf okuyucuyu şöyle bir düşünelim: Bu şınıf okuyucu duygu zenginliği bakımından — basit halk hassasiyetinin çok üstüne çıkmıştır. O, insan gönlünün zekâ ve yeni ce- miyet şartları içinde inceleşmiş, vüs'- at kazanmış derinleşmiş, bütün his çalkanışlarını — özlü bir kavrayışla içinde duyabilen bir insandır. Kafa meselelerine gelince: O belki ağır - |Felsefi #pekülüşyonların durgun ve daki Reşad Nuri Bakkalın Tatarcığın Halide Edibi i rasındaki Halide E- dip arasında çok mesafeler vardır? Binaenaleyh Orhan Rahmi Gökçe de daha zengine doğru tekâmül ede- cektir. Hayat değişiyor, san'at tı kileri değişiyar. Hatta san'at tem- lerinin veçheleri değişiyor. Binaen. aleyh mayası olan her san'atkâr gibi Orhan Rahmi de tekâmül edecektir. Çünkü onda bu değişmelerin, bu te- kevvünlerin dinamik mihrakını ken- di benliğinin özü içinden — geçirten bir haslet vardır. Yalnız bu hasleti bir romantizm örtmektedir. O bu romantizmi ile, erginlik rü- yalarını gören okuyucularını kaza- macaktır. Fakat san'at kazansa daha iyi değil mi? Bunun için de, ramanda yer yer kendisini gösteren, ve bir ba-, i|mücerred muhtevasını in kalıp- larına dökmeğe uğraşmamaktadır. Fakat insan yormanın her türlü mahsullerini, ken di kafasının felsefi tefekkür kımılda- nışları içinde bir düşünce — ihtiyacı ile duymak ve yakalamak arzusun.- dadır. İşte bu Orhan Rahmi okuyucunun — koluna hafif bir temasla giriyor ve onu bu iki sahanın — yollarında yormadan, fakat duyurarak — ve düşündürerek dolaştırıyor. Amma şunu da itiraf et- meliyiz ki, muharrir henüz kifayet hissimizi tam doldurmıyor. — Böyle noktalara gelince: «Bak, bu iyi.. Fa- kat daha ilerde, daha güç, fakat da- ha iyi bir başka güzel var. Muharrir | onu da bize verebilire diyoruz. Ve lanmıştır. Eserlere dercedilmek üze- muharrire haber verelim ki bekliyo- | rua lerimize ve ayrıça mebuslara, fugrı- | erine ve izmir konsoloslarma gönde-| —*krk muhtevasının özünü tekil eden felse-| düşüncesinin, kafa | DOLU) Şehir Dahili haberleri azırlıkları Komite, davetiyeleri 'göndermeğe başlamıştır sı ay sonunda be- lediyeye teslim olunacaktır Jesi, 20 Ağustos Dazar günü akşamı a-'saat 18 de fuarın Basmahane semtin- ylül kapısı önünd. kür. Merasime | başlanacak, komitesi r Dr. B. Bö fından bir nutuk irad |ba dan irad olunacak mühim nutuktan istiklâl marşiyle edilecek sonra başvekilimiz kapudaki kurde- lâyı keserek fuarı açaeğktır. Bu me- rasim Ve natuklar, şehirdeki hopar- lörlele her tarafa neşredilecektir. Fuarın açıldığı gece, kültürparkta fevkalâde t t ve mehtap eğlen- celeri tertip edilecektir. ar sahasında inşa edilmekte o- bu ay sonun- arak fuar komitesi re-|l kelitine teslim edilecektir. Sergi sara- , bu seneki fuğrın en güzel, mü - el ve muazzam bir eseri olmuş- İstiyen ekapozanlara rleri e başlamaları imkânı ve- Zavallılar Kuyuya düşerek boğulmuşlar |Yukarıdağ köyünde Mustafa Ali a. dında 4 yaşında bir çocük, evinin av- lasunda oynarken üzeri açık bulu- Tet ow Kuyusuna weşerek DöRÜtmüye ) Ödemişte Kiraa nahiyesinin Ka- rayurd köyünde de Karabaş oğulla- rından Mehmed oğlu düört yaşında nünde oynarken su kuyusuna düş - Her i |da cesedler; kuyulardan çıkarılmış- müş boğulmuştur. çocuğun tır. — — v0ca—— Moahsul nümuneleri tayyarelerle de gönderi'ecek Deovlet hava yolları umum müdür- lüğü, İzmir - Ankara ve İzmir - is- tanbul arasında yapılan ve yapılacak f Avrupa ve A- telif mahsul nümu- neleri kâbul edeceğini ve bunları en anda, süratle yerlerine gön 3 şehrimiz ticaret ve sana- vi odası reisliğine bildirmiştir. Bu su- etle ihracat mahsullerimizu nümu- neler üzerinden zamanında ve seri giparişler temin edilebilecektir. Vebayı bakari: Bundan evvel ingiliz sudanında çift tırnaklı hayvanlarda vebayı ba-. kari görülmüş ve hükümetimizce bu memleketlerden Türkiyeye hayvan ve hayvan maddeleri ithali yasak e-|! te bildirildiğine göre şimdi vebayı bakari hastalığı Mısır hayvanlarına da sirayet etmiştir. Vekâlet, Mur- dan Türkiyeye hayvan ve hayvan maddeleri ithalinin de yasak edildi- ğini bildirmşitir. ecckakı Bir eser hazır'anıyor Ulusal ekonai İmu tarafından eyur mu sev> başlıklı memleketi halka J8- yikiyle tamtacak eserler baştıracak- t mat için yedi mıntaka — üzerinden memleket dahilinde tetkiklere baş. ve vilâyetimizden de bazı malümat istanmiştir. yapıla- sonra belediye ve fuar ve kilimiz Refik Saydam tarafına| d teslim edilecek ve deko - ö LA SESORE NL ÇUA | gaü aFüsaDiRaNar B imee G lerie hı.-( Bergamada — Kozak — nahiyesinde | , Mustafa Kocaoğlu, tütün çardağı ö-|” i ve artırma kurü- Sunu tanı, yurdü- Bu eserlere dercedilecek malü- ocok hastanesi inşaatı Son kısım eksiltmeye çıkarıldı İzmir belediyesi tarafından inşa ettirilmekte olan çocuk hastahanesi binaşının 85,000 liralık son kışmı, be- Tediyece — eksilümeğe Dün toplanan belediye encümeni, bu ,hufuslı karar almıştır. Haştahane- nin dört katı şimdiye kadar Ikmal edilmiştir. 85000 lira sarfiyle bina- nin sıya, ahşap kısımları, dabili böl. meleri, elektrik ve kalorifer tesisatı İle çatısı tamammlanacaktır. B. Dr. Behçet Uz, hanesi inşaatının son safhasını tetkik etmiştir . Çocuk hastahanesi, Türkiyede ilk defa İzmirde kurulan bir sihhat mü- saseşesidir. Ve her türlü ihtiyaca ce- wap verecek temmotliyette ola- caktır. Hastahane, yalmız İzmir vilâ- yetinin değil, bütün Ege bölgesinin ihtiyacına cevap verebilecektir. —i — Avrupaya 5 memur gönderilecek Dahiliye vekâleti, dahiliye memur-; arı kanunu müucibince bu sene staj için Avrapaya beş memiur gönderile- cektir. Gönderilecek memurları seç- mek için 15 eylülde Dahiliye vekâ-İn letinde bin müsabaka imtibanı açıla- len kaymakem veya kaymakamlık yapmış dahiliye memurlarından ol maları, yaşlarının otuzdan yukarı ol. mamsı, Avrupa stajını müteakip mü- nasip görülecek vazifeler sitajın en az iki misli müddetle yapacakların: taahhüd eylemeleri lâzımdır. Müsa- baka imtihanı, hukuku idare, maliye, iktışad, giyasl tarih ve lisandan yapı- lacaktır. Benebi dilleri Almanca, İn- gilizce ve Fransızcadır. Odalar kongres ne hazırlık|» Bir müddettenberi Ankarada bu- lunan ve ticaret vekâletinde Türkiye ticaret ve sanayi odaları umumt kour resi mevzuları üzerinde çalışan şeh- ticaret ve sanay; odası umumt tibi B. Turgut Türkoğlu, dün ak- şamki ekspresle Ankaradan — dön- müştür. B, Turgat Türkoğlu, *.icaretı vekâletinci araya davet edilmiş odaları umum! — kâtiplerile birlikte umumi kongre hazırlıkları üzerinde çok faydalı şekilde çalışmış, tiçaret ve sanaylimizin istikbal hareketle- rin! çizmişlerdir. Dün Buca civarında bir yangın gıkmıştır. Yetişen köylüler ve darmalar tarlarlada bir miklar ot ve az miktar da bağ yandıktan sonra yangını söndürmüşlerdir. I Anadolu Hiçbir kılavuz veya mümasil eserlerle alâkadar değildir İki senedenberi «Bgo kılavuzu», «Ege almanağı» veya bunlara ya- kın isimler altında — mevzuubahis olup çıkmış veya çıkacaği İddia olu- 'nan eserlerle «Anadolur gazetesi- nin hiçbir alâkası yoktur. Tavzihe sebep şudur: Bazı şahıslar, muhtelif )'rlırdo bu eserin güya bizim gazetemize! 'nisbeti olduğunu ileri sürmüş, hatta greklâm ücreti> namı altında para tahsil etmişlerdir. Hiç şüphesli gibi hüdiselerden de herhangi bir mesuliyet kabul etm'yoruz. Herhan- gi şahıs çıkarırsa çıkarsın, gazete-| mizin bu ve emsali eserlerle müh sebeti olmadığını, böyle bir esor çı-, karılmasını memlekete fayda bakı.' mindan muvafık gördüğümüz l dirde bunu önceden bildireceğim: maamaf'h şimdilik — böyle birşey düşünmediğim'zi okurlarımıza ar- zederiz. 1 | İ| | çıkarılmıştır. | olan diğer bülgeler ticaret ve sanayi| 248 TEMMUZ CUMARTESi 1939 Doktorumuzun Köşesi Ne kadar vita- min lâzım? Yazan: Dr. G, A. Bu mevsimin yemişlerini, sebzele- birer birer yazdığım sırada, her birinde bulunan vitaminlerin sayısını okudukça, belki düşünmüşsünüzdür: — Şu yemişte şu vitaminden şu ka- dar var, iyi arama, her birinden gün- de ho kadar yemeli Z lüzumlu vitaminler Böyle düşündünü: yerden göğe kadar hakkınız var.. Her yemekte ne kadar vitamin bulunduğunu öğren- mek yetişmez. Vücude v her birinden bir günde ne kadn zumlu olduğunu bi lâzım iyeceğini, heşaplı ve fence yemek isterse, ona göre tanzim eder, Bugün © eksikliği tamamlamıya çalışaca - ğım: İlkin çocuklara, bir günde: A vita. mininden — 26500, B 1 vitamininder 460, B 2 den G00 ölçüye, C vitami: ninden 40 miligram, D vitamniinder T50 ölçüye, Olgun kişilere; A — vitamininden 8000, B 1 vitamininden 400, B 2 den 600 ölçü, » 5 miligram, D vita- mininden 200 ölçüye lüzum”vardır. Fakat gebe bayanların vitamin ih- tiyacı bunlardan çok ziyadedir ean besliyecek, hem de de besliyecek de; de Iıı:_» ütecek. : A vitamini riz amin| len 4200 ölçü, B1 B 2 den 600 ölçü. n'iııııııl"n 100 miligram, D vi. larır. lerinden gebe b: goklüğuna elbi dir. Bunu tabii nelsiniz: A vitar mini iki esni birden miktoplardan koruyacak ve çocuğu büyütecek, € vitamini çocuğun kemiklerini kuvvet- lendirecek, D vitamini de kemikleri hastalıktan, çarpıklıktan kurtara - cak.. Şimdi, bu kadar bir günde, lüzumlu olan itaminin nereden buluna« ee Saşlin liğim adllin eçi ni şeyler; yiyemez, Sonra da bir tün 1 yemekte bir vitaminden lüzümu kadar bulunur da ötekilerden bulun. maz, Ondan dolayı vitaminlere göre bir yemek cetveline de ihtiyaç varm dır. A vitamininden 100 ölçü verecek kadar miktarda yemekler: En iyişi maydanoz, 0.17 gramda © kadar bu- ynursunuz. Sonra spanak 0.20 gram irayla: Karaciğer 1. yeşil salata, marul 2, kırmızı biber 8, yumurta saraı d gram, peynir 2 den ö grami kadar, tereyağı 6, kayısı Ö, havuç ( domates 10 gram, bu mevsimde mh sır buğdayı 66 gram, süt 44, sığır el 200 gram. B 1 vitamininden 100 ülçü bulmak için: 40 gram bezelye, 50 gram yük murta sarısı, 50 gram karaciğor, 50 gram istiridye, 66 gram kuru fasul- ye, 75 gram un, 100 gram mercimek, 200 gram pirinç, 260 gram patates, 500 gram süt, B 2 vitamininden 100 ölçü veren » ler: 10 gram karaciğer, 80 gram bek zelye taneleri, 100 gram küçük lâh- na, 200 gram un, 200 gram ispanak, 288 gra myumurta sarısı, 330 gram patatos, 660 gram süt, ©C Vitşm'ninden 1 miligram bul « Yarım gram maydanoz, İ gram kırmızi biber, 2 gram limone yahud portakal süyu, 2 gram ispü> nak, 1,5 gram mandarina, 2 grani | domates, 2 gram yeşilsalata, 2 grami lâhna, G0 gram süt, Dvitaminini yemeklerden bul * mak çok guçwr. B.x.uan yüz ölçü bulabilmek için murtâ | sarısı, 200 gram lzıvu'ıl gram tereyağı yahud 8 litre süt lâ* gım olur, Bunları yemek, yahad İl” mek çok güç alduğundan bu vita için en kolayı balıkyağıdır. RiNSÂ balığı bulursanız;'o da balık yağlı yerini tular. Bizim yoğurdun ileri he * minleri Bö 7 | NÜZ tamgını tamamına ü.gülmü! iilse de onda da A ve B 1 vitamii den bolca bulunur. Bir de birâ ;“ İyasının 10 gramı B 1 vitaminih 6 gremi da R 2 vitamininden ir stesi: B de — Daha kısa bir vitamij »— Dovamı 4 ncü Sabi &,