(SAHİFE 6 Mihver de vletleri bir harba giremezler Almanya ve İtalyanın ham madde- si, altın ihtiyat parası ve nihayet | Hırsı iç istikrarı yoktur Mihverciler, demokratlarla bir asâb maçına girişmişlerdir. Karşı koymak kâfidir. Mihver muhakkak olarak geriliyecektir Aradan — on gün geçtikten sonra| oundan bahsediyorum, Düşünmek i- çin vakit bırakmak istedim. | 80 haziranda, akşama doğru, şim- dilik daha ziyade taarih etmiyece ğim bazı kimseler, Pariste, o gece Danzig yüzünden harb çıkacağı ha-| berini yaydılar. Başkumandan Gamelin Nisdeydi. Acele Paris oçağırdılar. Geldiği za- man yeni hiç bir şey olmadığını gör - dü. Ayni telâş verici haberler geçen eylül ve martta da Fransanın üzerin deh eserek düşmanın işini kolaylaş - tırmıştı. Buna artık bir nihayet vermenin arâasıdır. Dört aydanberi harekötleri isbat ediyor ki düşman harbetmek iste - miyor, harbedemez. Ham maddesi yoktur, All yatı yoktur, Serveti ve parası Zahiri kuvvetine rağmen iç istikrar dan mahrumdur. İşte dört aydan beridir ki bütün bunlardan mahrum olmasına rağmen blöf sayesinde işin içinden sıyrılmak tadır. Blöf sayesindedir ki askeri mü - kellefiyeti tosis etti (1985) ; Ren mın takasını işgal etti (1936); Avustur - ya ile Südetlere el koydu (1938), Bohemyayı, Maorı 1, Slovakyayı Memeli ve Arnavudluğu ilhak etti (1939), Bu blöfler, Fransa ve İngiltere - vin, parlamenter sebeblerle deniz, kara ve hava kuvvetlerini, iki mem leketin topyekün kuyetini hiçe indir| miş olmları sayesinde muvaffak ol-| du., Berlin - Roma mihveri ancak kim senin kendisine cevab vermiyeceği âşikâr surette muhakkak olduğu za- man tehditlere girişmiştir. Yazan: Andre Tardiyö Fransız - İngiliz birliği mutlaktır. İngiliz harbiye nazırı Pariste bir nu- tu ksöylemeğe geldiği zaman şunları okuyorum — Biz de ayni fikirdeyiz.... Biz ar- kadaşça yaşamak ve ölmek istiyo - birlikte aşmak mevzubahistir. Ve sözlerini bitirirken, çok ehemmiyetli bir Jestte olarak, bizim general Ga - melinimiz var diyor. Şartlar böyle olunca, 30 haziran- daki gibi panikler ahmakça ve ca - niyanedir. Yalnız bu paniklerdir ki, karşı - mızdakilere kor! vererek ve işsi ber edilmiş 8 milyon askerlerinin bi. zi dehşete düşürdüğünü sandırarak, bize bir harbe mal olabilir. Mihvereiler bizimle bir âsap ma - çına girişmişlerdir. Karşı koymak "İkâfidir, mihver geriliyecektir, Çünkü onun kat'i kararı kaybede- ceği bir harbi yapmamak ve bize korktuğğumuzu — düşündüğü zaman harbetmek istediğini bize sandırmak tır. Gazetelerimizden pek çoğunun çözmeğe çalıştıkları B. Hitlerin mu- amması, budur ve yalnız budur. Kav gadan korunmak için yüksek sesle tehditler savuran bir firarinin mu - amması. Fransızlar bu tuzağa kapıldıkları zaman safiyatin Esasen bu tuzağa Ihtimal geçen harbı geri hizmetlerinde yapmış olan bir mütehassıslar azlığı düşmekte - dir. Siperlerde harbetmiş olan tâuaz- zam kütle mükemmelen sakindir. Onun içindir ki geçen 30 haziran da vuküa gelen dehşete tekrar düş- memeliyiz. Bu asabi buhranlar Fransaya lâ - Ancak harb tehlikesi olmadığını bildiği zamandır ki harb tehdidleri savurmuştur. Bu dört sene zarfında ne Londra, ne de Paris bunu lanladı. Ve 1938 sonbaharı onların sukutlarını tamam ladı. Ayni esnada, B. Daladierin 27 ha zitânda yaptığı fenalıkları — itirafa mecbur kaldığı yabancı propaganda sı aramızda yerleşmişti. Altı aydanberi , büyük bir deği: Hik hüsule gelmiştir. Bu değişikl tam değildir. Fakat gerçektir. 'Tam değildir. Şu itibarla ki sistem değişikliğine kadroların değişmesi refakat etmemiştir ve yarının muka- vemetçileri olmak vazifesi dünün tes limiyetçilerine terkedilmiştir. Gene şu itibarla tam değildir ki, Fransız hükümeti reisi «hile, casus- luk ve daha kötülük ağlarısndan bahsederken, içimizden kimse ona kimden bahsettiğini aormıya cesaret edemiyor. Nihayet tam değildir, çünkü, si - ik ik yik değildir. Le journal ——'ssassss Artistik eşya Slovaklar tarafından mı çalındı? Budapeşte, 18 (A.A.) — Kassa ki- lisesinden çalınmış olan artistik eşya. 'nın beş Slovak tarafından çalınmış ol düğü zannedilmekter Bu sirkatin esrarengiz siyasi sa- ikleri bulunduğu, çünkü çalınan eş - yanın menşelerinin Slovakya olduğu tahmin edilmektedir. kcekkır Istanbulda Bir katil asıldı İstanbul, 18 (A.A.) — İki kişiyi taammüden öldürmüş olduğundan dolayı İIdama mahküm edilmiş olan ve hakkındaki karar, temyiz mahke- mesiyle büyük millet meclisi tarafın- ruz.... Tarihin yeni bir merhalesini | lâhlı olduğu kararname -kanunlara| v L N A LN Catalcalı rağmen, hükümetimiz. Akasda Ve | kuçük Ali, bu sabah saat üç buçuk- Bretagnede, tiraj azlıkları muhtari- | gö Ahmed meydanında asıl - yetçi zihniyetlerini maruz gösteremi | , x suretiyle idam edilmiş ve cese- yen gazetelerin yaşamasına müsaade| g; şaat sekize kadar asılı bırakılmış- etmektedir. ç Bununla beraber değişiklik her iki memlekette ve ayni zamanda her iki hükümette hakikidir . B. Çemberlayn haftada üç defa ' Terki vanma koşmaktan vazgeç- Bir Arap köyü basıldı miştir. B. Daladier, korucularından | Kudüs, 18 (A.A.) — 30 asi dün biri ve üç sene müddetle değişmez | gece Gazze civarında bir Arap kö nazır olduğu halk cephesini lânetle yünü basmıştır. Mütecavizlerden ik;. kaydetmektedir. köylülerden de iki yaralı vardır. Bu baylar artık kusursuz nutuklar| Komşu yahudi kn!on!dne yardım söyliyorlar. Harb fabrikalarında a - |ettiği için bu köyü tecziye etmek is- meleleri haftada 40 veya elli saat ça- ' tedikleri anlaşılan asiler köyden 5 ki- |giyi beraberlerinde götürmüşlerdir. Diğer taraftan Telâvivde vukubu- ——— Kudüs'te lıştırıyorlar. Ordularımız, donanmalarımız ve hava filolarımız mücemmel şartlar|lan müsademede yedi içinde bu!ıınıa başlıyor. maş'ır. (ANADOLU) Fransada mühim bir hırsızlık ' Yarım milyonluk mücevherat Z altı ay sonra meydana çıktı Suçlu yüksek bir aileye mensup imiş. Fransada, dört beş ay evvel mü- im bir hırsızlık vakası — olmuştur. Parisin en meşhur otellerinden biri- ne inen Belçikalı zenginlerden Van- der Haydenle karısı, madam Matilt geldikleri gün otelin civarında bü - yük lokantalardan birinde yemek yu meke gitmişlerdir. Madam Hayden, yarım — milyon franktan fazla değeri olan bütün mü tevherlerinin içinde bulunduğu çan- tasını, yemek yerken yanındaki İs- kemleye koymuş ve karı koca, neşe içinde, yemeklerini bitirmişlerdir. Sıra gitmeğe gelince, Madam çan. tasını almak üzere elini uzatmış fa- kat biranda beyninden — vurulmuşa dönmüştür. Çantanın yerinde yeller esmektedir. Karı koca büyük bir telâşe düşe rek hemen polise haber vermişlerdir. Polisin tesbit ettiğine göre, çantada, mavi bir meşine sarılı olarak 10 bin Belçika, 5000 fransız frangı, üzerin de dört büyük taş bulunan bir bilezik bir kolye velhasıl yarım — milyon frank kıymetinde muhtelif mücev her bulunmaktadır. Fransa emniyet — teşkilâtının en kıymetli müfettişleri günlerce tahki. kat yapmışlar, fakat bu kibar lokan tada, sahibinin yanında duran, çan- tayı kimin çaldığını bir türlü mey - dana çıkaramamışlardır, Mösyö ve Madam Hayden nihayet memleketlerine dönmüşler ve kaybe! tikleri büyük servetten artık ümid - lerini kesmişlerdir. Fakat Fransız polisi vakayı — bir haysiyet meselesi yapmış ve arama- 7 TT Y ŞU e Çenlerdi çalındı 'ehrhaslâr arasındi bulunan parçalardan biri satılırken yakalanmış ve bu ipucundan, iş mey dana çıkmıştır. Emniyet müfettişleri takip ettik - leri izler, asıl hırsızın şahaiyetini ta- kip ettikleri zaman şaşa kalmışlar- dır. Çünkü bu genç memleketin en yüksek ailelerinden birine mensup tur, Müfettişler yamılıp, yanılmadıkla- rını bir kere daha kontrol etmişler, ve nihayet gencin evine ani bir bas- kın yaparak girmişler ve arama so - nunda çalınan mücevherlerin hep- si bulunmuştur. Suçlu mahkemeye verilirken Bel çıkaya, elmasların sahibine telgraf çekilmiş ve aylarca sonra bütün ü - midlerini kestiği sırada — mallarına tekrar kavuşmak sevinciyle Müsyö Hayden bir tayyareye b'nip Fransa- ya gelmiştir. Bu hâdisenin dedikodusu gimdi Pa- riste günün başlıca mevzuu olmakta - dır. Viyana'da Ingiliz tebaasından 2 kişi tevkif edildi Londra, 18 (A.A) — Butler a - vam kamarasımdaki beyanatında, Vi yanadaki konsolos vekilinden gelen 12 temmuz tarihli bir raporda iki İngiliz tebaasının tevkifi hakkında malümat verildiğini bildirmiştir. Mis Church ve B. johnn Lennet, işde 40 kişi medhaldar olduğu için bunların tevkifi sebebi ilân edilmemiş ve ken- dilerini ziyaret için mezuniyet veril- memiştir, Harciye müsteşarı bu hususta to- şebbüste bulunduğunu bildirmiştir. 4 cekkr —— İlkokul şahadetnameleri Şehrimizdeki ilk okullardan bu se- ne mezun talebenin mezuniyet şaha- detâameleri kültür direktörlüğünce tamamen hazırlanmış ve - vilâyetçe tasdik edilmiştir. Ald olduğu mek - teplere gönderilen bu şahadetname- ler, okul baş öğretmenleri tarafın - kişi yaralan -| dan talebeye tevzi edilmeğe başian- mıştir. ğ HÇU AF TEĞLR « . . « . gö Hizmetçinizle ya evlenirsiniz, ya- hut onu geri yollarsınız,, Oklahoma yerlilerinin garip âdetleri. Tulsa şehrinde eriyen servetler ve zengin olanlar Amerikada bir seyahat yapmış ve mühtelif yerlerde konferanslar ver- miş olan meşhur Fransız romancı ve muharrirj Andre Maurois, seyahat in tibalarını naklederken Kızılderililer arasında gördüklerinden de bahse - diyor. Amerikan yerlilerinin meraklı ha- yatları hakkında türlü şey yazılmış ve anlatılmıştır. Fakat onların ara- sında en son bulunmuş olmak sifa- tiyle Andre Mauroisnin anlattıkları şüphesiz büyük bir kıymeti haizdir. Bu itibarla, yazıyı nakletmeyi fay- dalı bulduk. Konferans vereceğim yerler ara- sında Oklahoma ismini görünce ©- rada garip şeylerle karşılaşacağımı zannetmiştim. İşte şimdi Oklahomanın Tulsa şehrinde, bir otelin on altıncı ka - tındayım. Pencereden bakıyorum; 'Tâ ufukta Fransanın Romen tepele- rine benziyen tepeler var. Sonra kumlu bir nehir. Arkansas nehri... Büyük bir fabrika, «Mid Continent Refinery»> Baharın - tatlı yeşili ü - zerinde göze çarpan kırmızı damları ile alçak alçak evlet. Parlak mavi boyalı köşkler ve her tarafta, bah- çelerde, meydanlarda, binaların et - rafinda safı harp şeklinde sıralan- miş binlerce otomabil, 'Tulaa büyük bir şehir. Nantes ve ya Le Havre kadar bir nüfusu var. Fakat plân) hiç de bizim bu şehir- Oklahoma Yerlileri Andre Morua'nın güzel bir röportajı doluydu. 19056 de şehrin hükimi, petrol -| kuyularının cazibesine kapılıp Tul - saya gelenlere, yanmızda getirdiği- hizmetçi kadınla ya evlenirsini: ya geldiği yere yollarsınız, diyordu. Bu suretle, şehirde evlenenler çoğal- dı ve 1901 de bin kişi olan şehrin nü- fusu 1905 de yirmi bini buldu. Bu - gün ise 150 bin.. Burada bir iki ay içinde servet el de edenler var, servetlerini arttıran- lar da var, Biri,-bakıyorsunuz, on milyonlarca dolar kıymetinde petrol lera bonzemiyor. Göklere baş çek- YŞ AYT UTÇAN YA “VEŞAN SEVUTE K Yera Ce etrafinda <Rski> Tulsa var. — Eski dedikleri, daha otuz sene - lik şehir.. Burasını adi evler, ben- zin - depoları, lokantalar - teşkil edi yor, Bunun etrafında oturma — mahal- lesi.. Burada bahçeler içinden ye- ni ve güzel kır evleri yükseliyor.. Bahçeler, parklar o kadar çok ve ge- niş ki insan hayrette kalıyor.. Fransada, bir şehir civarında bir iki büyük malikâne bulunur, bura- daki g'bi milyarderlerin bahçe şe- hirleri yoktur. Tulsadaki zengin evler - bana bi- raz, Balzacınm «Modeste Mignon>- unda bahsettiği, Le Havrenin Göte'in ceki hallerini veya Saint Malo gemi sahiplerinin> çılgınlıklar» 1mı hatır- Jatıyor. Fakat, bir kara şehri olan bura- daki servet denizden değil, pet- roldan geliyor. Tulsa dünyamın petrol merkezi. Şehre şu üniversileyi, bu orkest- rayı, şu konferans cemiyetini kazan- dıran hep petrol olmuştur. Burada petrol demek asalet demek. Tulsa prensji, buranın — Rockefelleri - olan, petrol kralı, P... Bu havalide başlıca göze çarpan şey nüfusun şimşek sürati ile artma- sı. Daha bundan altmış sene evvel Ok lahomayı Birleşik devletler hükü- meti son kalan biriki Amerikan yer- lisj aşiretine, oturacakları yer ola- rak göstermişti 1882 de M. K. T. «Missuri - Kan- sas - Teksas) deniyordu. Mühendisleri Krikler aşiretinin topraklarında bir sol jistasyon yap- mağa karar verdiler. Zira bunlardan başka bir kızılderili aşireti kendile- rinden olmiyanları topraklarına a - şak bastırmıyordu. İşte, Tulsa şehri bu suretle -ku- ruldu. Şehrin ilk senelerj Amerika- hların bugün o pek bayıldıkları ve Arap havalisini gösteren filmlerde görülenleri hatırlatıyordu. 1889 da Amerikan hükümeti Ok- lahomayı yerlilerden Para iİle —abp böş toprakları işletmeye çalışanlara verince Tulsa büyüdü. 1894 de yerliler barut depolarını havaya uçurmakta devam ediyorlar. .di ve şimdi otelin penceresinde gör- bulıış'or; biri de bu kadar bir 5ı pPe gonp p ETAS VUTYUK, HaT gidiyor. Henüz kırk yaşında bile olmuyan ve bir yerli köyünde mucize ile mey- dana gelen bu şehrin bugünkü 1989 genesinde bir mimari şaheseri olun büyük bir kilisesi, mütemadiyen işli- yen bir tayyare meydanı, iki bin ta- lebenin okuduğu bir üniversitesi var, Golf aahalarında, elbiselerini Pa- riste yaptırmış, fakat damarlarında bu toprakları işleten ilk Avrupahla- rin kanına karışmış Amerikan yerl kanı taşımakla gurur düyan güzel güzel gönç kadınlar joycoden Clau- delden bahsediyorlar. Tulsadaki ahbaplarım: — Yerlileri görmek ister misiniz diye soruyorlar. — Tabii, diyorum, yerliler var mı daha Amerikada?. — Şuracıkta, Pavhuskada, Ösage- ler aşiretinin son efradı bulunuyor. 1871 de hükümet Kansastaki toprak. larını para verip aldığı zaman onlara Oklahomada eyedek» bir yer ayır- mıştı. Sonra, siz de bilirsiniz ya, bu Arasında Afrika yerlilerinden bir kaç tip... düğüm şu karşıdaki tepeler eşkiya| topraklarda petrol olduğu meydana çıktı ve oradaki yerliler birdenbire zengin oldular. — Bunlar ayrı ayrı kimseler mi yoksa bir aşiret mi?. — Aşiret. Bizden evvel onların o- lan bu memlekette, yerliler madenci sayılıyor ve malları aşiretlerine men- sup kimselerden bir meclis jle bura- daki hükümetin bir mümesdili tara - tından idare ediliyor. Bugün Osage- lerin, iki milyar franktan fazla bir servetleri var ki bu para onların hep &inin müşterek malı. — Ne kadarlar?. — Ozage kanından olanlar üç bin kişi kadar, fakat halis nAmerika yerlisi kanından ancak ;iki, üç yüz kişi var, Aşireti teşkil edenler ve ser- veti ellerinde bulunduranlar bunlar. Güzel evleri var, köleleri var, mü - kemmel otomobilleri var. Aşiret rel. si, allesi ve bir ik! (htyar müstesna olmak üzere, hç bir artık milli kıya- fetleri ile gezmiyor. — Aşiret reisini kim seçer?. — Aşiret reisin? dört senede bir saçerler, ve hemen daima ayni sülü- leden seçilir. Bugünkü reis, Pred Lo-. ohout, akıllı ve zeki bir ihtiyar. 19 Temmuz 1939 ÇARŞAMBA nnn eşeeke e BN ekaeneüüm Pavhuskaya gitmek Için bir petrol sahasından geçiyoruz. — Etraf sade, * sinal bir manzara arzediyor, Her ça« yırda bir petrol kuyusu... Üzerinde. ki tahta çatısı ile papazları giydiği kukulâtalı elbiseye benziyor. Müde hiş bir böcek ordusu toprağın bare saklarını çıkarmakta.. Şurada burae da daha yüksek binalar ve gaz fab« rikaları, Otlar sarı ve yanmış. Parhuska civarında, bir ormanın yanıbaşmda, vaktiyle joyn Stinkin oturduğu kulübeyi gösteriyorlar. Bae na, john Stink dedikleri bu adam bif Amerikan yerlisi imiş, Kardeşleri os) D Gi MN IRİRE arminlani , mışlar, götürmüşler bir ağacın tepe. Bine bırakmışlar, Yerlilerin âdeti böyle imiş: Ölüe leri, sükünet içinde çürürsün, yırtıcf kulşar yesin diye ağaçların üzerine koyarlarmış.. Meğerse john Stink ölmemiş.. Bif müddet sonra uyanıyor, üzerindeki kefeni sıyırıyor ve ağaçtan iniyor. Fakat, aşiret halkı onu görüncü dehşet içinde kalıyorlar. Hortlak di* ye aralarına almıyorlar. O da mec* bur oluyor, gidiyor, o ejvarda kendi sine bir kulübe yapıyor ve buradtr bir tek kişi ile bir kelime konuşma* dan, daha tam yirmi sene yaşıyofe Canlı hayalet., Edgar Poe için ne gü* zel bir hikâye mevzuu olurdu bul: Pavhuska bu tarzdaki bütün diğef Amerikan şehirlerine benziyen çük bir Amerikan şehri, lerinde dondurmadan tutun da aspi” rine, resimli mecmunlara kadar hi şey bulursunuz. Kırmızı tulumbal$” riyle benzin depoları, berber dükkâf” ları... Fakat Yamapta yerlilerin mümef” silliği, bir de Oseya aşiretinin bütüf yadişürlarımı bir araya toplayan müze var: Bunlar, yerli elbiseleri inciden ve küştüyünden yapılmış © ya, yatak, yorgan gibi şeylor.. Aşiret relsi ile burada görü, ğiz.. Müzenin müdürü Mis Mattevs İ7 minde biri. O da yarı Ozagelerd! yarı beyaz ırktan.. Bir erkek ka şi varmış, Amerikan yerlilerinin yatı hakkında güzel bir kitap ; Mis Mattevsun hem asil, hem Ü biraz vshşi bir hali var ki, kendili, ne büyük bir sevimlilik veriyor. buki saf yerli kanından olanlar o kadar cazip değil. ”| Aşiret reisi, karısı ve — oğlu ', kıyafetleriyle, bir. otomobile l;’ uşlar, geliyorlar, Bunların Yi M deki hatlar çok #ert ve keı“”'v merikan yerlilerinin Asyalı bif vim oldukları belli.. Her halde ©0 den ton derece şiddetli insanlarP'il, Selâmlaşıyoruz. Gulnmıil!"'y Sonra bir «Povpov> başlıyor. bana Osage diliyle çok uzun b tuk veriyor. Lâkırdıları arasındi — Devamı 10 nsncu sahil K ) -i