11 Temmuz 1939 SALI Eğer yaralarının bakıldığı tedavi edildiği, bir yere yatırıldığını ve bel- ki de hayatının kurtarıldığım gör- mek iştiyorsan, şu sualime — cevap ver; Kızı kim kaçırdı? Yaralı bir inilti halinde cevap ver- di: Süleyman bey.. Ömer paşanın oğ- lu., Yaralımın etrafını saranlar hayret ve dehşetle bağırıştılar... — Ömer paşanın oğlu ha!.. Bu al- çaklığı o yaptı ha? Yaralı gözleri — Eveti.. Nureddin, — Yeter! Diye bağırdı ve doğruldu. Deli- kanlı şimdi kudurmuşa benziyordu. Baş parmağmı kanatıncaya kadar ısırarak kısa bir müddet düşündü. — Yaralıyı Miracenin evine götü- Yünz. Sabah doktor gelinceye kadar onunla meşgul olunsun. İlk tedavisi- nİ yapsın, pâarasını ben vereceğim. Yaralı eski bir kapı üzerine konul- du ve kör fellâh Mehmed Alinin yar- dimiyle Miracenin kulübestne kal- dırıldı. Mirace kapıyı açarken: — Hayır ola -dedi- bu da ne?. — Size yaralı bir adam getirdik. Sabah doktor gelinceye kadar kanı- Di durdurmak için lâzım gelen teda- Viyi yapmanızı İstiyoruz. Hakkınızı Nureddin tediye edecek- İhtiyar sihirbaz, yaralının çehre- tini görmek üzere eğildi, — Bu adam da kim ve niçin yara- Tandı acaba?. — Ahmed Hayrın kızı Lâtifeyi ka- yaranlarla sahrada müsademe ol Anuş ve orada yaralanmış.. Mirace, başını iki tarafa salladı: —O menhus kızın eli konuşur Bibi olmuştu. Zaten bu yüzden daha çok kan dökülecek yavrum, daha pek çok felâketler olacak... İhtiyar sihirbaz bundan sonra, kim senin işitmediği bir şeyler kekeledi. Ve yaraya konacak merhemi hazır- lamağa başladı. Yaralı kulübeden ayrıldıktan son- Ta Ahmed Hayr kapıları açmış, Nu-. reddin ve arkadaşları içeriye girmişti Aralarında müsademeye iştirak etmiş olanlar da vardı. Nureddin ortaların- da oturmuştu. — İhtiyar babalık -dedi- dinledim Mİ; kızını, yani nişanlımı Ömer paşa Zade Süleyman bey kaçırmış. Kanun dinlemyen kum Sahrasının kayıdsız Ve şartaız olarak, adalet bütün şid- Getiyle mevki meriyete girecek.. Balat belediye reisi cevab verdi: — Yapılan haksızlık, affedilmiye- tek kadar büyüktür. Çünkü haksızlı- işliyen yahıs, bizim gibi babadan bedevidir ve bedevilerin içtimaf ha- Yatla takip ettikleri Prensipleri bi - Si kadar bilmektedir. Öyle değil ' Ahmed Hayr? dı.T Hakkımız var! Bilhasas Nured- 'N bu mevzu üzerinde inkâr ka- *tmez bir hakkı var. Allah rıza di lyeceği bir iş oldu mukad - ata karşı ne yapmak İâzimgolir? üreddin oturduğu yerden — kor Künç bir hiddetle ayağa kalktı: '“:dm hareketi mukadderata mı Allahış Tün.. Yani Süleyman - beyi tiyi m“;dılıuu mi terketmek is - ö Bu adalet beni tatmin ede- Ya bağınlm cintikam intikam> di u,_m"'"'— İntikamımı — almadan, m.u.ıb'!in bütün akrabalarının dan rah 1 Matem içinde bırakma- ğ "“ Oturamam, dir, u"- intikam almak, hakkınız- kımız ”i:':"lldın gevirmeğe hak. "lhllın bu sözleri söylerken Mehmed Ali falcı mirace- Aslere?kbş mbemb mbrab 'ordu. -7 — e (ANADOLU) öl Yıldızı Nakleden: *« Ihtiyar sihirbaz başını iki tarafa sallıyarak “o menhus kızın eli ko- nuşur gibi olmuştu. Daha bu yüz- (SAHİFE 8) Jolio Küri müessesesinde I saat Tabiatte mevcut olmıyan maddeleri yaratan modern kimya Fizik âleminde bir nuhut tanesi, bir trarsatlantik ve insanların eline geçecek olan cehennemi kuvvet Son yıllarda fen âleminde görülen Nureddin derhal gözlerini kör fel.- lâhın üzerine dikti ve: — O köpek nasıl dedi- mirace ne- ler söylüyor? — Doktorun gelmesine kadar ya- işaması imkân haricindedir. Meğer ömrü varsa!. Kurşun karnı içine doğ ru adam akıllı işlemiş.. — Yazık.. Gönlüm isterdi ki, tam sıhhatini bulduktan sonra onünla bir karşılaşayım. Sonra ihtiyar babaya döndü: — Ahmed Hayr ben merd bir a- dam gibi söz söyledim. Ve kararımı bildirdim. Yarından itibaren çöllere bir eşkiya ölârak atılacağım. İki ar- kadaşım Kahireye kadâr gidecekler Ye bu vaziyetimi Ömer paşaya bildi- recekler .Hatta bu dakikadan itiba- ven eşkıyalığa başlıyacağım. Ve araş- tırmalara girişeceğim, Sen ne fikirde sin, sen ne yapacaksın? — İnsaniyetin ve babalığın bana emrettiği hareketleri yapacağım. Bu dakikadan itibaren Lâtife artık be- nim kızım değildir. Onu evlâtliktan tardediyorum. Lâtife kızım olduğu zaman sana verilmişti ve n kâhı sa- na kıyılmıştı. Şa hale göre hüdise en çok seni alâkadar eder. Nişanlı ve nikâhlı olmamış olsaydı o zaman doğrudan doğruya mücadeleye ben girişirdim. Fakat seninle nikâhlan - dıktan sonra bu vazife sana — düşü - yöor. — Demek öyle ha? — Tabil değil mi?. Nikâhdan sön- ra kızın başına gelecek olan her bir. felüket ve hâdiseden sen mesulsün. Seninle evlenmeden Süleyman bey le evlenmiş olsaydı.Ve vaziyeti saray da geçimsizlikle bozulmuş olaa Idi a- lüka göstermek bana aitti. Fakat kız benden kaçırılmıyor, onu sen kaybe- diyorsun. Nureddin yelsini gizlemiyen bir te- easürle: — Mutabıkız, dedi. Nureddin bunun üzerine Ahmedin kulübesinden çıktı ve arkadaşların- dan birinin evine gitti. Bittabi bütün gece uyku gözüne girmedi. Güneş doğmadan bir saat evvel yatağından kalkmış, oda penceresini açmış sa- bah ezanını dinlemeğe başlamıştı. Misafir olduğu evin sahibi henüz uyanmamıştı. İster istemez bekleme- ğe mecbur kaldı. Pencerenin kena- rında bir sigara yakıp çekiştirmeğe başladı. Birdenbire ıasız ve tonha olan s0- kakta, kendisine doğru dikkatle iler- liyen birini gördü ve derhal tanıdı. Bu adam kör fellâh Mehmed Aliden başkası değildi. Mehmed Ali Nureddini pencerede görünce karanlıkta yaklaştı; selâm verdi: — Seninle mahremane görüşmeğe geldim. den çok kan dökülecek,, dedi yuag — Seninle konuşacağım şey ür. Bunları kimse bil. yecek, bizi yanyana kimse gürmiye- cek... Siz ne tarafa doğru çıkacaksınız? — Şimdilik aşağı Baladdaki evi . me gideceğ'm. — Geldiğimi kimseye söylemeyin. len evvel evinize varmış olacağım ve sizi bekliyeceğim, Kör fellâh derhal ayrıldı. İki saat sonraâ Nureddinle karşı karşıya gel- miş konuşuyordu. —Söyle bakalım Mehmed Ali. Fa- kat eyvelâ yaralının vaziyetini anlat. Sonra da söyliyeceğin ciddi şeylere göeçerain. — Herif, âhret yollarını boyla- dı. — Geberdi ha?. — Evet, sabaha karşı ölmüş. Za- ten yarası o kadar ağırdı ki mirace- nin merhemleri değil bütün Kahire- nin doktorları gelse idi onu kurtara. mazlardı. — Yazık oldu Mehmed Ali, o a- dam kurtulmah idi! — Allah büyüktür Nureddin, 0. nun için sen bigünah bir adamın ka. nına girmekten kurtarıyor. Çünkü on ların kabahatleri yoktur. Asıl inti. kam alacağın adam, sağdır. Ve bu- radadır. Nureddin yıldırim gibi yerinden fırladı ve kör fellâhı göğsünden tu- tarak bağırdı: — Ne demek — Hatır ve hayaline gelmiyen, sa- na çok yakın olan, itimad ettiğin a-. damlardan biri, sana hiyanet etti. — Bu adam kim, çabuk söyle!, — Ahmed Hayr, bizzat kayınpe- derin! — Giddi mi söylüyorsun!.. Lâtife- nin babası ha?, — Evet, O alçak herif sana hiya- net etti. Ve bunu ispat etmeğe gel- dim, Onun hainl'ğini ispat etimnezsem kellemi keserim. Evine - kadar gel- dim. Her halde bir suiniyetim olma- dığı âşikârdır. Arkadaş olarak gel-| dim ve hakikati ispat ettikten sonra da samimi bir dost olarak ayrılaca- gızt.. Nureddin o kadar asabileşmişti ki elinde tuttuğu sigarayı unutarak bir| sigara daha yaktı. — Mehmed Ali bu dakikada ken-| dini kurtarmak istersem söyledikleri ni ispat etmeğe çalış, çünkü karış- tiyorsun? — Devam edecek — Eleksir Şahap Basur memelerini gi- derir, Kuvveti, Erkek- yenilikler, cidden üzerinde durulma- ğa şayandırlar. Pariste Sirbona mer- but olarak açılan yeni lâburatuarlar- da, maddenin cevheri aslisinin araş- tınlması huşasunda Adeta yarışa çı- kılmiş gibidir. Bu lâboratuvarların mühim bir kıs- mı, meşhür Fransız âlim; jolio Kurl ile karısının idaresi altında bulun - maktadır. Jollo Kuri ve arkadaşı, yalnız a- tom'un asli maddesinin mürekkeba- tiyle değil; bu mürekkebatın en kü- çük parçalarının tahlil ve tetkikiyle de uğraşmaktadırlar. En modern teczihatla süslü olan bu yeni lâburatuarlar önünde, zavi h Piyer Kuri ile Madam Kuriyi tırlamamak mümkün değildir. Onlar, bugünkü keşiflerin ilk ana hatlarını basit bir hangar içinde meydana getirmişlerdi. Binsenaleyh onlar şimdi sağ olup da kendi kızla- riyle damadlarının böyle mükellef ve zengin lâburatuarlarda çalıştık- larını görmüş olsalardı elbette sevi- nirlerdi, İki yıldanberi Atom nazariyesine dair yapılan keşifler, bu müessesenin adını dünyaya yaydığı gibi, yeniden inşa edilmekte bulunan kimya lâbu- ratuarları da görülmeğe değer eser- lerdendir. Yeni kimya Dünyamızda beş yahud altı âlim vardır ki yen; kimyanın mübeşşirleri olarak gerek Avrupada, gerek Ame- rikada ayni ideal etrafında çalışmak- tadırlar. Aralarındaki memleket hudutl rını kaldırarak tek bir vücud halin- de çalışan bu âlimler, sonsuz mesai- leri neticesi elde ettikleri keşiflerini viribirlerine tebliğ etmekte ve ayni fikir etrafında münakaçalar yaparak yeni yen; meçhul ufuklara doğru gitmektedirler. Jolio Kürinin lâburatuar mesal- sini yakından görmek, ve onun Sor- bonda verdiği dersleri dinlemek ve- silesiyle, her yıl dünyanın dört tara- fından Parise güzideler akın etmek- tedirler. Profesör jolio Küri, henüz kırk yaşına girmeden hem Nobel mükâfa- tımı kazanmış, hem de Kollej de Fransa hoca olmuştu. Genç âlime lâburatuarları gez- mek istediğimizi söylediğimiz vakit, © derhal büyük bir nezaketle bizi karşıladı. Ve çok sevdiği mesai arka-| daşlarından birisini refakatimize ve-) rerek kendisi gene ilmi tecrübeleri- nin içine daldı. İsimlerini dahi yeni duyduğumuz alelacaip bir dünya içinde mütema- diyen ilerliyoruz, Her tarafta maki- meler, motörler ve elektrik lâmbala- rı dolu.. Rehberimiz, bizi epey bir müddet gezdirdikten sonra Nihayet durdu; ve, — Maddenin asli şeklini değiştir- mesine dair ilk defa yaptığımız ame- Tiyeyi anladımız. Bundan sonra yük- bir gram uraniumdan iki ton mikta-| rındaki kömürün hararet derecesine muadi! bir enerji alıyoruz. Eğer bu enerjiyi muhafaza etmek ve icabın-' da kullanmak imkân dahiline giror se, en küçük bir atom parçasından elde edilecek olan harikulüde kuvve. ti muhayyilenizde — genişletebilirsi - niz. Yakında büyük bir üraniüm kütle- si üzerinde yeni bir teerübe yapaca- giz. Öyle umuyoruz ki bu tecrübeler- den sonra yeni yeni neticeler elde e- deceğiz.. Atom'un parçalanması hüsusünda fizikçilerin gösterdikleri faaliyet şa- yanı hayret bir şekil almaktadır. On. lar, istedikleri gibi maddeleri kırıp yeniden yapmakta devam ederfen bir gün kendi kendilerini parçalıya- , rük enerji İstihsal eden yeni madde-| ler yaratacaklardır. Eğer seyyaremiz üzerindeki bütün mevadda böyle bir infilâki sirayet Jolyo Küri #tölyesinde Maamafih bugünkü tetkikatımız- dan anlıyoruz ki, atom parçalandık- tan sonra, hari üdahalelerle onu hâkimiyet altına da almak mümkün oluyar. Mademki yoniden maddeler iptaı- na muvaffak oluyoruz. Meselâ, dün- yamızda gittikçe mevcudu kalmıyaş fostoru modern kimya kendi başına yapabilecektir. Bundan başka uzvi sahada da yep. yen; nesicler yaratacak olan yenf kimyanın istikbali hakikaten muaz. zamdır. Bir nohüd danesi , bombardımman edilip de içindeki enrji tatbi bir sahaya ifrağ edilirse, onun kuvveti koca bir transatlantiği -kömürsüz , mazotsuz, benzinsiz, elektriksiz ol duğu halde - İngiltereden Afrikaya götürebilecektir. Masal gibi bir iddin! Lâkin hakl- kat olması için gece gündüz durma- dan üzerinde çalışılan ve büyük se« verdirilirse o zaman arzımızın müd- hiş halini şimdiden düşünebilirsiniz ! mereler alman büyük bir iddia., ol ÖO00 —————— Italyan palavra ve he- - zeyanı devamda! Güya Türk hilâfetinin himayesi al. tında bir Arap devleti kurulacakmış (Novoııı'—ZıznpR » 29;6.,23.9) gbıı tesi aşağıdaki Roma rini bi ı'erme'.ı—hilninde ve bilhassa tebarüz | ettirerek vermektedir: nin Berlini ziyaretinin ve Hitler ta- rafından huzura kabul edilmesinin sebebi budur. Roma mahfilleri, İn- Riltere ve Fransanın himayesi altın- — Mahremahne mi, pek âlâ... Mi. safir olduğum evin sahibi uyandıktan sonra konuşuruz. Çünkü sokak kapu. liği, istihavı arttırır. sek c i-| «<Türk hilâfetinin himayesi altın-/'da bir Arap devleti teşkili plânını â- miz v'.’..'î.'.'îiîî"h.'f M m::;:;m da ve İngiltere ile dostluk çerçevesi / lâka ile mevzuu bahis etmektedirler. başka başka maddeler haline inkılâ-|içinde büyük Arap imparatorluğu> ! Romada tebarüz ettirildiğine göre, bını temine muvaffak oluyoruz. Hat-||bnissuudun mümessilinin — Berlini |P" Plân, balifenin ingilizler elinde ta biz, yeni ameliyelerimizdeki tabi-| ;i yaretinin ehemmiyeti> serlevhaları olmasından dolayı Atatürk tarafın. atte meveut olmuyan - hiç olmazsa| kında neşredilen bu haberde denili- | dan 1924 senesinde lâğvedilen hilâ. seyyaremizde- unsurlar meydana ge-| yor ki: fetin ihyası demektir. Bundan maa- aa kilitlidir sanıyorüm. Bir dolaş, m a O İ İthlüt, ihracat ve komüsı İstanbul Cağaloğlu ı ':'k 'ı','i"*"; "hfı_':"'”'”'" | — Sıhhat Yurdu ip iş arıyor. —— | Sahip ve müdürüManisa- |.92" m’;'nmlf'; &t || H operatör Orhan Ünalan 'tün €n yakın ve ucuz, husust bir hastahanedir. Erkek İkadınlara aid her nevi ameliyatlarla| idrar yolları, bağaz, burun, kulak | (göz hastaıkları ve ameliyatları has-) taların arzu ettikleri yüksek müte- İhasmalara yaptırılır. Hiç bir vasıta. İ rsentaten tam merkernde v |S. Ydiğim Adam,, Roman YAZAN ORHAN RAHMİ GÖKÇE Fiatı 50 kuruş Yeni çıktı. Çok nefis, edebt bir eserdir. Bütün kütüphanelerde bulunur tiriyoruz. Amerikan âlimlerinden ilham alan jolio Küri, Siklotron namiyle icat et-| İngi tiği bir âletle on milyon voltluk bir. cereyan istihsaline muvaffak olmuş tur, Bu makine ayn; zamanda Rdi- um şuamma meşih şuallar neşretmek- tedir. FRSEM ır. Bütün dünyadaki hua_ anelerde| — Her şeyde Bi Hi 'dost meveut bulunan radlum miktarı, Üç- |) p '_ı:'îım“ '(:'ı:l ı:â'::l:i"aım u yüz, yahud dört yüz gram olduğuna | devletin bağna, Maverayı bezla Etnis göre, Siklotronun bir kaç saat içinde| ; Abdullah gtclecektie. kilolarca radlum temin ettiği düşü-| — İbnissuud bu plâna muhalefet et- nülürse bu jeadın ehemmiyeti yekna- | mekte olduğundan Roma - Berlin zarda belli olur. mihveri devletleri ile ittifak akdine Size bir misal vermek Üzere şunu | karar vermiştir. Bugün Romaya mu- «Roma, 28 haziran — İtalyan si-da Roma, elde ettiği son siyast mu- asi mahfilleri Kahireden gelen ve| vaffakıyetlerin tesiriyle Ti illefG. F_raıını, Türkiye ve Mısı-|eski kuvvetli devirleri düşünmeğe rin, Tüxk hilâfetinin himayesi altın- | başladığı dikkat nazarına konulmak- da büyük bir Arap devleti - teşkili|tadır.» hakkında anlaştıklarına dair olan ha-| — Şam, 28 haziran — Önümüzdeki ber ile çok yakından alâkadar olmuş| hafta buraya gelecek olan Maverai Şeria emiri Abdullahın muvasalâtına burada büyük bir alâka ile intizar o- lunmaktadır. Fransa ve Lübnan max, kamatı bu ziyaretin tarihini henüz ilân etmemişlerdir. Matbuat en ziya- de, Suriye ile Maverayı Şerlanın bir- leştirilmesine mütenİlik olmak üzene Fransa ile İngiltere arasında aktedil. diğinden bahseden anlaşma ile mep- söyliyeyim, “Yeni makinelerimiz!e vasalât eden İbnissuud mümessili - İ güldür. eee ĞÜ Ü ea ll di KDĞ dt ü Bd