Z Temmuz 1939 Fazar Hükümdarları bile mağ- lüp eden bir mahlü k SİVRİSİNEK Kudüs kapılarında yüz bin Asuri askerini öldüren melekler değil, sivrisineklerdi 'Yaz geldi, bir çok yerlerde aha-| malı kimselerin tedavisi U sivrisinekle mücadele ediyor, ilüç-|lâ 7 gün zarfında günde 1,30 gram| | ekli. ile süngü tak vaziyetinde yer almış- lar sıkiyorlar, cibinlikler kurüyor -| kinini almaktadır. h_:b__ Sizbal yöl el tı. Evvelâ Atatürk heykeline müte- MA Şüphesiz Asüri hükümdarı, zama-| , /çtn neler kaybettiğini, bugünü vej-ddid sükran çelenkleri konduktan Fakat sivrisinekle mücadele eden|nında kinin keşfodilmiş olsaydı, 8- sade siz, biz değiliz.. Koca devletler kerlerini Kudüs meleklerinin elin - bu mücadelede milyonlar harcıyor -| den kurtarabilirdi. lar, Hakikaten sıtma ve onun küçük fakat kanatlı bir hizmtekâr olan siv-| umumt harb esnasında, 1916 senesi risinek asırlardan beri insanları meş-| temmuzundan kânunünevveline ka- gul etmiş, bir çok hükümdarlar bu| dar altı aylık bir müddet zarfında hastalığa ve muzır sineğe — mağlüb| Makedonya ordusundan 60 bin Fran- | ih$ ve an'anevi dostluğu bütün dün- T a Sül, sız aakeri sıtmaya tutulmuş, 20 bin y_tmin,g,,; çok iyi ğm,ı"_ Fîî:ı zel bir nutuk irat etmiştir. Milâddan 700 sene kadar evvel| kişi Fransaya gönderilmiş ve cephe- Asüri hükümdarı Senneşerib Kudü -| de yalnız 20 bin kişi kalmıştı. Gene- se yürümüştü. Kuvvetli bir ordunun | ça| Sarrail harbiye nezaretine gön- düşmüştür. başında bulunuyordu. O devirdeki or di dularda bugünkü ordularda bulunan | *” ilâçların hiç biri yoktu. Onun için, askerlerin sıhhatini muhafaza etmek, | Yordu. ve büyük mevcudlu orduları uzak mesafelere eriştirebilmek kolay bir iş değildi, Sennaşerib devrinde, hattâ ondan gönra asırlarca, insanlar sıt. Maya kargı mücadele edecek bir ça- re bilmiyorlardı. Bununla beraber , Cenubi Amerikada kına kına nebatı mebzul bir şekilde yetişiyordu. F kat o zamank! insanlar bundan, sıt - maya karşı ilâç, yani kinin çıkarılaca #ımnı bilmiyorlardı. Sıtmaya karşı kınakınadan - ilâç yapılabileceği ondan sonra da daha asırlarca insanlar için meçhul kalmış lan canbazıdır. Bu vahşi hayvanları tır. Biz gelelim hiküyemize: terbiye ederek onları elinde terbi; şeribin ord isi-|! maymun gibi oynatan bu ada ni geçiyor, Yuda dağlarına doğru i- lerliyor ye Kudüsü muhasara ediyor. Hiküyesinin bundan sonrasını ef- sane tarihlerinden okursanız Kudü- eden — meleklerin bu düşman orsdusunu bozguna uğrattık larımı, bir gece içinde Sennaşeribin yüz 'bin askerinin birden telef oldu - ğunu öğrenirsiniz. Her helde meleklerin böyle bir şey yapabileceğine iİnanmazsınız. Hayır, Yalan değil: Hakikaten bir gece içinde Kudüs kapılarında yüz bi nAsurf askeri ölmüş olabilir. Fa - (kat bu, meleklerin öseri değilse bile sineklerin eseridir, Hakikaten, © gece ne olmuştu? Bunu Şennaşerib — anlıyamamıştı. Fakat biz anliYoruz. Etdün vadisitin sivrisinekleri bu- &ün de orası için bir afet teşkil et - mektedir. Vadi, denizden 300 met. re alçak bir soviYededir ve kışın bile Sicaktır. Onun İÇİN, sıtma sineği ora- da kendisine çok İyi bir yer bulur ve yumurta mevsiMi olan kışı orada geçirerek yumurtlar. Kudüs ise denizden sekiz yüz met re kadar yüksektir Ve iklimi yazın bi le nisbeten serindir. Asüri askerleri Erdün vadisinden geçerken sıtmaya tutülmuşlar ve Ku düse kadar gelip bu Yüksek mmta - kanın soğuk rüzgârlârını yedikle! Kibi, sıtma ile halsiz dişen vücudlar tahammül edememiş ve binlercesi bir den ölmüştür. Aradan asırlar geçtikten — sonra, umumi harbde İngiliz ardusu Erdün göllerinde ayni tehlike ile karşılaş - mış , fakat sıtma ile mücüdele usul- leri anımızda çok ilerilemiş ol - duğu için yüz binlerce Kisinin öl Ardıçın kardeşi Baha Ardıç, e Mü gibi felâketlerin öni -İvelki günden itibaren ortadan kay- tir. Bununla beraber, İngiliz ordusu | bolmuş ve ağabeyi, vaziyetten endi- Suriye çöllerinde şe ederek zabıtaya başvürmüştur. birçok zayiat vermeitir. Baha Ardıç, kimyadan ikmale kal- 2600 sene evvel Asürj ordusundan | mıştı. Dünkü taharriyattan bir neti- yüz bin kişinin kurban gittiği bu sa-| çe almamamıştır. Kendisini görenle- hada bugün şiddetli bir — siWrisinek | yin gazetemizi haberdar etmeleri tak mücadelesine girişilmiştir. dirinde minnettarları olacajıız. Milletler cemiyetinin sıtma Müca- Eleksir Şahap dele komisyonu, her tarafta olduğu gibi, orada da geniş bir faaliyette bülnüyor. Basur memelerini gi derir, Kuvveti, Erkek- liği, iştihayı arttırır. nin önüne geçmişlerdi. mak kabil değil: ve sivrisineklere mağlâb oluyor, kalanıp yatan jak Hovard o civarda çalışan milletler cemiyı cadele heyetinin yardımı ile iyi olu- yor ve aslan avından da vazgeçerek kendisini Amerikaya atıyor. Onunla: — Aslanlardan korktun da kaçtın, değil mi? Diye şaka eden arkadaş- larına : — Hayır, diyor, aslandan - değil ama, sivrisineklerden korktum. Siv-| risinek aslandan daha müthiş bir hayvan, azizim! Aslanlarım benim şimdiye kadar ancak bir kaç yerime çizik yaptılar, halbuki sivrisinekler az kalsın mez ürüklüyorlardı!» —— 0000—— Kaybolan genç Kaybolan Baha Ardıç İkinci Lise üçüncü sınıf talebesin- den ve arkadaşımız muallim Nured- tma mücadele komisyonunun sıt malı mıntakalarda halka tavsiye et- tiği usul sıtmaya tutulmamış bulu - nanlar için günde 0,40 gram, sıt - in-de ö İ- Hakikaten — sıtmanın, ordularda | gilinden konuşarak Türklerin şark- istikl MEş maz yaptığı' telafat Bek çoktur. 'Meselâ;İ ça Fransa ve inmniyet için an büyük | mare-ile bıd;;îîıgnüsnîıîı .:ıl:ı:lı:: SA : dost olduklarını göstermeğe çalışa-| “Ren marşı z gi : b : 5 Yeni gelen (M: tesin- n a ği bir telgrafla: «Akeri terhis| | p l6 ea (mî'_ğ'::)k:;: ;:ı"ı: Atatürkün heykelini ve heykel önün ettik, hastanelere gönderdik!» di » de bulunan zevatı selâmlamışlardır. Bunun üzerine Fransız hükümeti oraya doktorlar göndermiş ve bun -|manlarında Figaro gazetesinde neş- lar, askerlerle her gün mecburi ola- rak kinin yutturmak suretiyle salgı- Sıtma ve sivrisineklerden bahseder |dım. Bu suretle Fransanın şarkta ne- ken meşhur bir vahşi hayvan mü -|ler kaybettiğini daha iyi anladım. Biz rebbiyesinin bir sözünü de hatırlama | Türkler Reval mülâkatından evvelk jack Hovard ismindeki bu adam bir gün Afrikaya aslan avma gidiyor| ” sıtma mü-; (Fransa ve Biz) Yirmi yıl sonra hak yerini buldu. 'Yazan: $. Şükrü Pamirtan Figaro gazetesinin biz onlara ne yapıyoruz?) - başlığı| V© altında neşrettiği mühim bir yazı; hâlâ saklıyorum. Gene bu tarihlerde (Fransa şark- yarını iyi gören temiz duygulu Fran-| #onra askert muzika takımı, nan bayraklarla süslü kurıüy_ıe Frahsa ile Türkler arasındaki ta-|devlet deniz yolları işletm her nedense gene Fransız muharrir- lerinden bazıları bu dostluğu incit- mekten gari kalmadılar. sonra deniz kıtaları erleri bir selmiş olan Mösyö (Taro) nun Ha- tay davamız için yazdığı çirkin ya- zılar karşısında aklıma mütareke za- Deniz işçileri de geçide iştirak miştir. İdaki merasim sona ermiştii Karşıyakadaki merasim: redilen makale geldi. Hemen kollek- siyonlarımı karıştırdım. 1939 yılın- daki Maryan gazetesi ile 1919 yılın- daki Figaro gazetesini - karşılaştır- ve müsabakalar davetlileri: bile çiğnemiye uğraşan Fransız mu-|mıştır. harrirlerine artık ebedi ve samimi| — Sonra kürek yarışları, onu ir dostluk tavsiye ediyoruz. ben de 50 ve 100 metre sürat, Büyük Fransız muhaftrirleri ayni zamanda Frunsanın büyük diplomat- Mubarrirlik hayatında Türkleri sevenlerin, siyasi hayatta da bize dost kaldıklarını görüyoruz. Bunun nun geniş trasasında bir açık için şarkta Fransız dilinin ve Frans'z|deniz balosu verilmiş, geç vakte ka- dar çok güzel ve nezih bir şekilde kültürünün en çok kıymet kazandığı bir memleket aleyhinde yazı yaz- mak Fransız muharrirlerine yakış- lenilmiş! yüktür. Biz Türkler Fransız edebi -|edilmişlerdir. yatını ve Fransız kültürünü kendi > kültürümüz kadar iyi biliriz. Istanbulda: Bu itibarla Fransızların da biz| — Istanbul, | (Hususi) — | Türkleri bir tüccar gözü ile değil, daha ziyade milli ve ablâki karakte- rimizi ve insanlığın iftiharla baka- tüd ederek bizimle ebedi bir dostluk | direğine bayrak çekilmiş, şehir kurmalarını di'iyoruz. dosunun çaldığı milli marş dinlendik ten sonra deniz ticaret mektebi ta- lebesinden B. Ali Güner, Süreyya kaptan, emekli general Mehemed| piposu asla eksik olmaz. 1919 yılında (Türkler bize ne yap tı, biz onlara ne yapıyoruz?) başlığı altında Figaro gazetesinin neşrettiği şu yazıları bir gözden geçirelim: li taraflarından nutuklar irad anevi dostluğunu kazanmış - ola: ran duygularını ifade eden Türkler, dün Çunıkll:a::: imle zim telgrafları çekilmiştir. asil bir düşman olaral ettiler. Bütün bir muharebe esnasında Samsunda: Fransız askerleri Türklerden hiç bir —— fenahk görmediler. Hatta Türkiyede kalmış olan sivil - vatandaşlarımızla esirlerimiz ve yaralılarımız Türkler- den yalnız kardeşçe ve dostça mua- mele gördüler. n Türkiyedeki tatlısu frenkleri ile 'Türk olmıyan diğer unsurların 'lîm'k- ler aleyhindeki iftiralarını tekzip e- den bir Fransız amiralinin resmi ra- poru ile Türkiyedeki Fransız tebaa- sının hiç bir fenalığa maruz kalma- dıkları tamamiyle anlaşılmıştır. Şu halde mütarekenin bu karışık günlerinde perişan ve acınacak bir halde bulunan Türklere yardım et- LT mek vazifemizdir. e " Bazı Fransız gazetelerinin Türk Telefon: 4115 düşmanı insanlara yaranmak - için yaptıkları neşriyat doğru değildir. Eğer Türkler Almanlarla birleşerek bize silâh atmışlarsa bu kabahati kendimizde aramak lâzımdır. Büyük harp Fransız milletine şarkta neler minnet ve Hokrtor Bakteryolog A. Kemal Tonay Bulaştcı, salgin — hastalıklar mütehasısı (Verem ve saire ) Satılık Ev klerin en seni düşmanlarımız- otollls Denizciler Bayramı —Baş tarafı 1 inci sahifede — K müstahkem mevki komutanı namı- na kurmay başkanı yarbay Asım Ak- saçı, belediye reisi Doktor B. Behçet Uz, deniz komutanı ve maiyeti er-| , 1919 yılında ( t kânı, mıntaka ticaret m , sıhhat| * olduğu halde deniz ameleleri ve halk heykelin önünde toplanmışlardı. A- tatürk heykelinin tam ön cephesinde sırtlarını denize vermiş bir deniz kı- tası bembeyaz, temiz ve şık elbiseleri vazife sız muharrirleri yazsınlar. ile başka bir yerde bulunduğundan ü Köiselerin| Kutlulama merasimine deniz erleri- Biz yalnız zaman ve hâdiselerin| ZÜYAm n D e ea vapurları servis şefiB. Süleyman gü- Alkışlarla karşılanan nutuktan dan denizciler marşını söylemişler, idaha sonra bir geçit resmi yaparak balama yarışları yapılmıştır. En son Afrika ormanlarında sıtmaya Ya -İlayı olmuşlardır. varışlar ördekkapma ve yağlı direk Ü gibi çok cazip ve eğlenceli şeylerdi. Cece Karşıyaka deniz banyosur| # İAZ. Hava fişekleri yakılarak ortalık Medent milletler için tarihi ve kül | Sündüze çevrilmiştir. Deniz müsaba- İtürel münasebetlerin kıymeti pek bü-| kalarında kazananlar takdir ve taltif muz kabotaj bayramı, burada fevka- lâde parlak merasimle tesit edilmiş- d tir. Taksimde Cumhuriyet âbidesina cağı yüksek ve temi varlığımızı e- | müteaddid çelenkler konmuş, şeref «Şarkta Fransanın tarihi ve an -İmiş, büyüklerimize denizcilerimizin Samsun, | (Hususi) — Denizci- imuşta. ler, Atatürk anıtına çelenkler koy - ? duktan sonra bir heyet valiyi ziya- ret etmiş ve Türk denizcilerinin Bazmahane polis karakolu ya iman ağız- eyle- Bu suretle Cumhuriyet meydanın larından güzel İzmir, hükümet önün Yole yarışların dan bir intiba den sant 14,30 da aldıkları merasim saat 15 de Karşıyakaya irmüşlerdir. Karşıyaka rıhtiımı önünde deniz yarışlarına aaat on beşte başlanmış-| , tır. Evvelâ yole ve şarpi yarışları dünyaca tanınmış bir aslan ve kap-|Büyük Türk milletini her firsatta | Yapılmıc, birinci gelenler Uyanık ge- rencide etmeğe ve insanlık haklarını | misinin tiz sesli düdüğü ile selâmlan- taki- kür- hava Kıhrııı bıhrimqyimh Sundan- Çemberlaynın şemsiyesi, Her. yonun piposu eseserı tem- Birkaç sene eyvel memleketimizi ziyareti esnasında çok müsbet İnti balar bırakmış olan Türk dostu Mösyö Edvard Heryo, geçenlerde ilk defa olarak Fransada bir edebiyet jüri heyetinde bulunmağa mücbur kalmıştı. Fakat Mösyö Heryonun bundan daha büyük bir derdi vardı: O gür piposunu unutmuştu. S ban- Malüm olduğu üzere Fransız meclis reisi Heryonun dudaklarından edil- O gün nasılsa piposunu unutmuştu. Hem de işin tuhafı nerede unüte a |Ut olduğunu bilmiyordu. İ M. Heryo, jüri heyetindeki arkadaşlarının sözlerini dinlemekteyken bir yandan da acaba nercde unuttum, diye düşünmekteydi. Bu sırada M. Leon Berard geldi ve He B KT ğ e Heryonun rahat ol ketti. Kendisini oyalar ümidiyle bir elPEri vekli ahat olmadığını far. Heryo, dalgın dalgın sigarasını yakarken piposunu da halırladı. Mebuslar meclisinde unut- .Bır postacı Heryonun meşhur piposunu resmi lıir zarf içinde getir. di. Muhterem meclis relsi piposuna kavuştuktan sonra, arkadaşlarını tanlarını bildirmistir. | &ha rahatça dinledi, eserleri daha dikkatle tetkik etti ve nemzedlere den jan Polu tuttu. n M. Heryonun piposu kaldığı bir gün onun en rahatsız olduğu gündür, Balıklar nasıl sevişirler Yalız insanların âşık olduğunu zannedenler muhakkak aldanırlar. Memeli hayvanların birçok hislere sahip oldukları muhakkaktir. Hat» ta balıklar da bile sevgi ve sevişmek vârdır. Sond adaları civarında yaşıyan ve Güurami tesmiye olunan bİF cin$ balık sevgi bakımından hemcinslerine nümune olacak vaziyettedir. Gurami balıkları fevkalâde lezzetlidirler, Yalnızca Guramilerin l_:zzetlî olduklarını bilmek onlarmtanımağa kâfi gelmez, Bu balıklar rukılü_de hassastır da., Bilhassa yumurtlama zamanında dişi er- kek büyük yuvalarını zevkle hazırlarlar.. Bu balıkları tetkik ettiğimiz takdirde daha enteresan neticelere vâarınz. Yuvalartnı hazırlayan Guramiler derhal biribirlerine doğru gelir ve ağız ağıza birleştikten İsonra bir müddet bu şekilde yüzerler. kaybetmiş olduğunu pek iyi göster- |No, lu ev satılıktır. Müracaat yeri Fakat uzun müddet bu vaziyette kalmağa tahammülleri olmyan i 20 | balıklar birkaç dakika sonra birdenbire ayrılır, bir müddet sonra da | yeniden birleşirler. undani hELAAN YENe KU b eASLA SA REDUeAesnsKAnUrdaN