SAHİPE 8 (ANADOLU) YAZAN: Kadircan Kaflı Bir Levend bıçağı Herek reis böyle söylerken Karaca Hasan bey de onun yüzüne hayret ve merakla bakıyordu Malimud paşa gidince yalnız kal-|tersane çavuşu gelerek üç gün önce dı. Şimdi de Levent reisinin sevgili- hın onu istediğini, gelir ge- sini hatırladı. Acaba nasıl bir kızdı? |mez huzura varması için emir verdi- Sahiden güzel midi? kini söyledi. Ayvuçlarını biribirine vurdu. Karaca Hasan relis leventlere de- Harem ağası geldi. Ona gu emrildi ki: verd — Burada bekleyin! Umarım ki — Tersane kühyası Hasan beyin|uzun sürmez dönerim. İşi anlar, ça- getirdiği kızlar arasında Tinos ada.|resine bakarız. #ından Halki adında - birisi varmış.| İnce Ali ollerini oğuşturarak Onu görmek istiyorum: yalvardı: Bu haber hareme gittiği ortalık çalkandı. Acaba hangi harem ağası, hangi balayık Mihridilin güzelliğini padi- şaha methtmişti? Mehpare sevinçten yerinde dura- mıyordu. Bervinaz kızgınlığından çıldıracak | gibiydi. Mihridili süslediler padişahım ya- nina soktular. Bu çağırışım - sonunu herkes merak ediyordu. | Onbeş yirmi dakika sonra genç| kız geri döndü. — Ne oldu?.. Ne dedi sana?.. Diyen Mehpareye şu cevabı verdi: | — Bana. güldü. Bazı şeyler söyle- Sahiden güzelmişsin, dedi. an zaman lasın. Le- Bir del aç gündür n çektiğimimizi iz biliriz bir de Allah.. Aradan üç saat kadar geçmemişti ki tersane kâhyası Hasan bey - ter- Raneye döndü. Beraberinde Herek reis te vardı. İnce Ali ile arkadas reislerini ıldıl. görünce — onun yollarına Kara Musa hemen silkindi: n gidiyorum, Levöntlere « Reis kurtuldu. Karaca Hasan bey onun ark de vereceğim. dan seslendi: — Hemen yola çıkılacak. Hazırlı- di. Baş- İşa başlayın. Biraz sonra hep beraber geliyoruz. Sizi uğurlıyacağım. Herek reis İnce Aliye döndü: — Sen de git. Benim kamaramda başucumda asılı bir levent — bıçağı var. Tinosta aldığımız kadın vermiş- ti. Üstünde tersane kâhyasının adı yazılıdır. Sıyırır bakarsın! — Başüstüne rola... Herek bu sözleri söylerken Kara- 'ca Hasan bey onun yüzüne hayretle bakıyordu: Bir levent bıçağı.. Tinostan aldığı kadın.. Kendisinin adı Bütün bunları biribirine karıştıra. rak bir mana çıkarmağa çabalıyor- du, Fakat çıkaramıyordu. Yalmız kaldıkları zaman rojs sert bir sesle dedi ki: — Beni kurtardın. Beni hemen bu- radan göndermek için de söz verdin Kefil oldun. Lâkin benim gitmeğe hiç niyetim yok. Sevdiğim kızı padişah ta olsa bir yabanemın elinde biraka mam, Zaten o benim sevi dan önce senin kızındır. Sen kızının orada kalmasına razı olur musun? Ona kavuşmak, kollarına almak, za- vallı ve gözü Yaşlı anasına — vermek İ ? Anasına karşı gös- ka aö: 4 anlamadım. Çenemi tu- rak yüzümü kaldırdı ve gözlerime baktı. — Baş — Hiç tını, — İşte bunu iyi yapmadın? Aptal İçiz, ayağına gelen devleti.. Genç kııı çıkışıyordu. Lâkin sözü yarıda kaldı. Çünkü harem ağası gel miş, kara yüzünün ortasında büxbü- tün beyaz görünen bir dizi güzel d lerini göztererek Mehpareye şunları söylemişti: — Padişahımız, efendimiz Mihri- dili pek beğendiler. Biraz daha ter- biyesine dikkat edildikten ve Türk- çe öğrendikten son”a takdim etme- nizi irade buyurdular. Mehpare sevinçten yerinde dura- miyordu. Harem ağasının boynuna atılmış onun zift renkli yüzünü öpü- cüklere boğmuştu. Şimdi xenç kıza Padişaha karşı çok ik ve uysal olmasını, onunla yal- niz kaldıkları sırada söyliyeceği söz- leri, takmacağı halleri öğretmek için büyük bir çalışma başlamıştı. Üç gün sonra tersane kâhyası pa. m huzuruna giriyordu. boludan döner dönmez tersa-|! nenin önünde İnce Ali ile Kara Mu-|Ve ılumıırlqrııııin senin kanın olan bir saya rastgelmişti: genç kızı soyu sopu belirsiz bir sü- — Vay, siz burada ne ararsınız? İrünün.. Hoş geldiniz!. Diyerek içeri götür-| Karaca Hasan bey her dakika hay- müştü. retten hayrete düşüyordu: Daha çok Fakat Herek reisin başına gelen-|dayanamadı. Herek reisin omuzları- leri duyduğu zaman — yüzü gerildi.|mi kuvvetli ellerile sarsarak bağırdı Büyük bir meraka düştü. O sırada| — Neler söylüyorsun? Anlamıyı »« Başka ne yaptı. Ondan korktum ve kaç- Herek Nakleden' Vâlâ- Nuremn «e19-- <- 'Aman anne... Ortalığı kapkara görüyorsun, ne bedbinsin... — Ah yavrucuğum ah.. Anne olduğumu ünütüyorsun galiba... Hem, düşünsene şayed hoşuna giden bir kadına rastlarsan niçin evrlenemi- yeceksin? — Çok hoşuma gitmesi lâzım gelir. — Peki amma, çok hoşuna gideceğini bulamıyacağın De malüm? Hele bırak, bikaç kişi çağırayım. Gör bakalım. No diycceksin. Mezelâ komşumuz Mehmed paşanın kızı. Sonra avukat Bedri beyin hemşiresi. Bu hanım, yirmi dört yaşındadır. Kocasından boşandı. Gayel güzel, gayet akıllı bir taze. Evlendiğinden sonra herif onu hizmetçisi ile al- datmış: Tabii boşanır. Sonra merhum Hamdi beyin haremi var. Senin için büyük sayılır amma. Kalbi çok güzel. Hasta kocasına #enelerce baktı. Etli, canlı, sarı saçlı bir hanimefendi. — Fıçı gibi desene. — Yok, yok şişmanca, altın gibi kalbi var. Senden on beş yaş kadar büyük olmasına rağmen, bance çok münasip, oıı , anne gibi bakmasını, seni yormamasını, müşfik olmasını Bir gün ölecek olursam, gözüm arkada kalmaz. Kocasma hmıııjı zamanında — dok- *orluğa da merak etmiş. Şw &lîl" okumus.. w o IHIII | İyanında un | | rum. Yoksa çıldrdın mi?.. Cellâı'l.çırağı Karaca Hasan bey on beş yıllık ha- tıralarını şimdi bütün inceliklerile |kafasında işlenmiş buluy ordu. Üzeri n bir kabukla örtülmüş ve büs- bütün kapanmış sanılan yarası, bü- tün derinlik ve açıklıği mıştı. Bunun deşilip açılmasında o korsan bıçağının rolü ©O bıçak kendisinindi v dön: ti. Şimdi ne yapmalıydı — O kadın, gene eskisi'gibi güzel Diye Herek reise sordu. — Güzeldi. Lâkin kızı için çok ağ-| ona kavuşur- 1 olacak! mi manlık hi üşk, bir tufan Heme — ©O benim kızımdır.. rdığı eski Dü yüyordu. padişi Onu bağış- Demek istedi. * Fakat genç kızlara düşkünlüğü padisşahın ü çok iyi k uzak bir me miydi? İnan ne ihtimaldi. Acab maz ve razı olmi yüzle herkesin önünde xgezecekti? Eski bir aşk bahset. mek te önun için ağır olurdu. Belki padişah ba yüzden onu da bir tarafa sürdürür, yahud boynunu vurdurar- du, Bu en sonraki çare idi. Hatta bu- bu Herek reisin dileğini ) uydurulmuş bir masal sanılması da-) ha çok akla geliyordu. Herek reisi kaptan paşaya götür- dü: — Bağışlandığı için teşekkür edi yor. Fermana uyarak gidecektir. Lü- kin sevgilisinin de verilmesile bir kat daha sevindirilmesini yalvarıyor. Pa- dişahımıza bir defa arzedilsin. Dedi. Mahmud paşa o akşam - döndüğü zaman Karaca Hasan beyle araların- da şa kıta konuşma geçti: — Söylediniz mi? — Söyledim. — Ne buyurdular? — Da gitmedi mi 0? Levent relalerinin kızla oğlanla uğraşmala- görmüyorum, Ciye bana çı- asup çıktım. Karaca Hasan beyle Herek reis Kaptan paşanın yanından - çıktılar. Eminönüne doğru yürüdüler, Herek reis dedi ki — Arkası var — —— ——— ——— Çocuk yurdun direği, yuvanın işenliğidir. Çocuğu sev. Yılda bir a ver. Çocuk kurumuna üye o! o zaman macerasından PORTRELER Yeni Çekoslovak- ya Reisicumhuru Emil Haşa Kimdir? Neler yap- mış, nasıl çalış- mıştır? Yeni Çek Reisiczumhuru M. Emil Haşa Çekoslovakyanın parçalanmasın- dan sonra eski cumhurrcisi doktor Beneş Amerikaya gitti. Yerine ge- |nıılrn doktor Emil Haşa bir devlet reisinin malik olması icap eden bü- tün hasletlere sahiptir. Bahusus ki, Çekoslovakya gibi yeniden kurularak beynelmilel siya- si hayattaki mevkiini tayin edecek bir devletin başında çok dirayetli bir. zatın bulunması lâzımdır. Hariciye nazırı Havalkovaki — namzetliğini koymadı ve yerini bu zata bıraktı. Bütün Çekoslovak partileri daktor Heaşanın namzedliği üzerinde itti- fak ettiler Çünkü doktor Heaşa yal- nız kendi memleketinde değil, bütün dünyada meshur bir hukukçudur. Bu itibarla Çekoslovakya hakkında olduğu gibi, çok iyi tanıdığı İngilte- re hakkında da bir çok eserler mey- dana getirmiştii Hukuku düvele ait eserleri muh- telif lisanlara çevrilmiştir. Prağ üni- versitesindeki kürsüsünde senelerce talebe yetiştiren profesör, devletin hukuki bir mes'ele hakkında zorlu- ğa uğradığı günlerde daima aranıp bulunmuştur. Uzun yıllar (Modern Galeri) nâ- rilen Pragdaki güzel san'atlar nin de genel sekreerliğini ifa ve bir çok eserler tercüme etmiştir. Cekler doktor Heasayı cumhur- reisliğine seçerken onun hukuki ih- tisaslarını da gözönüne alarak yeni devletin bu bilgili adamdan istifade edeceğini hesaplamışlardır. Çek par- lâmentosu — herşeyden önce, yeni cumhurreisine fevkalâde salâhiyet- ler verilmesi için yeni bir proje ha- zırladı. Bundan başka yeni kanunu esasinin — hazırlanmasında — doktor ANKE KADINLAR- _Muı 1938 Pu“ı'ıı_nliı TİMİZ ERKEKLER Kadını lâkaydi de düşü- rür, kıskançlık ta.. Erkek anud, nobran, hodbin, ukalâ kadınlardan hoşlanmaz On üç Bsene evvel İzmirin şik ve genç zabiti, askeri kumandanlıkların adli müşaviri, az bir müddet sonra bo- ronun gene genç ve faal bir uzvu, ha- yır cemiyetlerinin başında, öksüzlere yardım cemiyetinde müsbet ve ameli bir organizatör olarak tanınan Şeref Kâzım Tutaş şimdi idarei hususiyenin hukuk müşaviridir. Anketin daha ip. tidasında kendisini aramağa başlamış- tık. Arkadaşımızı bürosunda bulmak epey müşkül oldu. Sabahleyin bir ka- zada davası vardır. Öğleden — sonra İzmirde mahkemededir, akşam tetki- kat ile meşgul veya vilâyetten her hangi bir işi için yardım istemeğe ge- len bir vatandaşı dinliyor. Tevekkeli İzmire geldiğinde nazarı dikkati celbeden gür ve kıvırcık saç- larından eser kalmamış. Her anı bir. heyecan , bir di bir çalışma, Nihayet müsait- vaktini bulduk, maksadımızı anlattık. Memnuniyetle karşıladı. Kahvelerimizi içerken: — Oldukça mühim bir mevzu, de- Evli bulunan arkadaşımıza; — Hem de tehlikeli, diye takıldık. — Hayir dedi, hiçbir tehlikes yok. Benden istediğiniz bir mütaleadır. Çok iyi anlaştığımız aramızda hiçbir! noaktol nazar ihtilâfı olmıyan eşim böyle umumi mütalealardan alınacak derecede basit bir kadın olmadığı gi- bi tabii ben de görüşmemizde hususi-| yetimizden Yenk verecek değilim. Sa. dece umnum! bir görüşme değil efen dim. Soyfuk — Kadını düşüren ve küçülten hal. ler nelerdir? — Kıskançlık. Fakat sevimli olan, hoşa giden, erkek için hemen hemen bir ihtiyaçtır diyebileceğim makul ve mütedil kıskançlığın çok üstünde, ah-, lâk kaidelerini cemiyet — nizamlarımı, kanunları ayaklar altına aldırtan bir humma halindeki kıskançlık. Kadım düşüren ve küçülten bunun kadar mü- him, esaslı bir hal tasavvur edemiyo- rum. Kadını, lâkaydi, evine, kocasına, çocuklarına, cemiyete karşı kayıtsız- hk, mübalâtkâr hareketler ve « -| sızlık ta düşürür ve küçültür. — Erkeği sinirlendiren nasıl bir kadındır, erkek nasıl bir. kadından hoşlanır? — Erkeği sinirlendiren anut, nob- Heaşa büyük hizmetler ifa edecek- tir. Şimdilik yeni reisicumhur, mem- leketin idari taksimatı hakkında doğ- rudan doğruya iradeler çıkarmak sa- lâhiyetini haizdir. Doktor Heaşa kanaat itibariyle! demokrat düşünceli bir zattır ve ev- veldenberi böyle tanınmıştır. eden bir kadın. — Anla #İtimna derece koyucak. — İlâhi Adnan ne tuhafan... im, anladım. Her akşam, sevişmeden evvel. Koltuğumun ran, hodbin, ukalâ, müdahale lardır. Hoşlanmakla fizik münayı kastedi. yorsanız - yakın akraba ve — dostlarla yaşlı teyze, anne, nine mertebesinde olanları müsteana bakiye bütün ka - dınlardan erkek hoşlanır. Erkeklerin asıl aradıkları kadınlar — ekseriyetle züppelik haddine varmıyacak derecede zarif, evci, bir cemiyetle de nazarı dikkati celbedebilecek derecede zeki, sıhhati yerinde sözü'sohbeti çekilir ka- dınlardır. — Ailede kadın mı, erkek mi ge « dun- .İmeleri B. Şeref Küzım Tutaş imsizdir? — Bu hu oldukça yakın bir müt kân yoktur zannederim. Ancak bo - şanmak için dâvücı mfatile bana mü- racaat edenlerin ekseriyetini kadınla. rın teşkil ettiğini görüyorum. Evvelce erkeğin boşsun başlarını örten kadımlarımızın düvücı olup kocalarını boşamak izte- hesiz ki sadece bir reakaiyon değildir, geçim, sevgi ve saygı ile be. raber biraz da tahammül ve sabır işi- dir. Bu tahammül ve sabırı kadınlar erkeklerden daha az gösteriyorlar ka- nsatindeyim. a kat'i veya hakikâate 4 serdine im- demesile imdi — Hangi kadın cemiyte faidelidir? —Ev kadım, çocuklarına anne olan kadın.: — Zeve veya zevce kendi arkadaşı- nın hiyanetini görürsa ne yapmalıdır? — Bunda o anın yarattığı teedsüre (göre tecelliyat değişir. Teessür de bir bünye ve terbiye meselesidir. Böyle bir vaziyette ne yapmak lâzım geldi- Ki evelden tayin edilemez. — Aile sasdetinde yalan lüzmmü. dir? Yalan cemiyetin ve ferdin haya- a mikrobudur. A an bir ihanetin te için kullanıldığında — böyledir.... Ancak alle hayatında oyalamak. ba » zan bir ç olur ve bazan bir ha- kikati ani olarak söylemekte mahzur görülür. Bu hallerde ümit vermek acı hakikatle yüz yüze getirmeği bir za. man için tehir etmek makaadiyle, iyi niyetle söylenilen sözleri yalandan u- yırmak lâzımdır. Bunlar esasen bence bir şefkat nişanesidir. Şu haldoe hayatında yalana değil şefkata lü- nara aşk mi, alışkınlık mi — Bence cevval insanlara hâükim o lan aşktır. Çünkü aşk ümittir. hareket. tir, onsuz yaşanamaz, Alışkımlık za - if ruhlu, * içindeki sürükler, onların ni tü, kâl lirken ©6 derhal işine dönmüş- pe soruyordu: dâvâ için hazırladığım ce- vap tabedildi mi? - — Anneciğim şaka ediyorum. Gelsinler de bir görelim, Davette ne- dimen hanımefendi de bulunacak mı? — Tabit yanımda olacak. Bana yardım edecek, Misai edecek, hem onunla alâkadar olan biri de var. — Kim 0?.. — Bir zabit Binbaşı Rehçet bey. Güzel birlekâk bu xat Naciye ile evlenmek niyetinde gibi görünüyor. — Vay haspam, Cariyeniz kalpler fethediyor demek? — Olamaz mı? — Aman anne sen böyle şeylere nasıl müsamaha ediyorsun? — A oğlum bu genç kadının bana yapmadıkı fedakârlık yok. Hayırlı bir kısmeti çıkarsa niçin mani olayım, Hem o zaten yalnız Behçet be- yin değil bir çok erkeklerin hoşuna gidiyor.. Şeker tücearı Mehmed efendiden kaç kere bana <«Hanımefendi Naciye hanım tenezzül etsa hiç durmaz kendisile evlenirdim» dedi. Sorma, sorma bizim ihtiyar doktor Tabir beye varıncaya kadar. — Demek #enin Naciyeni böyle beğenenler oluyor ha?. — ÜÖyle olacak. Hem bunda ne fenalık görüyorsun? Onun şirin, se- vimli bir kadın olduğu zaten meydanda, kendisini intihap etmekle ya- nılmadığım anlaşılıyor. — Allah versin. Maamafih ben hayret ettim. Sana birşey söyleye yim mi! Belki fikrim tuhafına gidecek. Fakat dünyada iki kişi olsak beşer nesli o günden itibaren zürriyetsiz kalırdı. Zira ben bu kadına bir lâhza tahummül edemiyorum. Annesinin hoşuna gitmiş olmak için Adnan misafirlerile meşgul olu> — yordu. Maamafih içlerinden hiçbiri rahtnu okşamamıştı. Hepsini mâ- nasız, yapmacıklı, soğuk buluyordu. Erkeklerden - birile konuştuğu sırada, Bedin hanımın o gün misafir gelen hemşiresi birdenbire yan- larına yaklaşarak sordu: — Naciye nerede? — Nerede olduğunu ne bileyim teyzeciğim. Kendisind. dunuz? — Bana lüzumu yoktur. Annen istiyor. Başı ağrıyormuş, aaprinleri- nin yerini ancak o biliyormuş. — Peki gidip bulayım. Adnan koşmağa başladı. Genç kadın ne salonda, ne yemek odaar «da ne bahçede bulunmadı. Kütüphaneye kadar gitti. Fakat gene beyhüde, geri dönerken sabır- sızlanan annesine rastladı. İhtiyar kadın bu sefer ona sordu? — Kuzuüm Naciyeyi görmedin mi? Bir çeyrekten fazla bekliyorum nerede acaba? — Üzülme anne... Şimdi bulurum. Delikanh tekrar bahçeye çıktı. Ağaçlarla kapalı h ru yürümeğe başladı. Yolun nihayetinde bir sıra v ile binbaşı Behçet bey oturmuşlar. — Şakalasıv kahkahalarını deke yestk z ne İstiyor- uz başına doğ- Burada Naciye ardı. Yakınlastıkca *