Ka e/ f n K | ve anlaştı. Artık mesele kökünden halledilmişti. Hayrbay gittikten söonra “Yavuz, Sinan paşayı çağırttı ve meseleyi ona anlattı. Sinan paşa da butu çök güzel bulmuştu Ve ona yol güğtermek için önden — Yalnız -demişti- — itimadın Büs| yürüyordu. Halbuki Hayrbay — sâra- dudlarını pek geniş tutmuyalım! yın içini çok iyi biliyordu. — Büyük X Haklısın. Pakat ben öna Şüve-İmermer bir salonu geçtiler. Muhte- BiyOruün.. şem tavallardan parlâk avizeler sars Filhakika Halep valisinin — Mısırlı|kıyordu. Nefer parmağı ile ilerideki kumandanla bir anlağıma yapabilme-|bir daireyi işaret etti: si takdirinde netlce, dahâ kölay, das| —— Burada!. ha telefatsır ve daha çabuk âlmabilir.| ——— Yalmız mı? di. Daha doğrusu, Kale içinden fethee| — Evetl dilmiş olurdu., Nefer geriye döndü, o da Gazalinin Onlar, senelerce — elele - vermiş iki|oturduğu kapının topuzunu çevirdi arkadaştı. Yekdiğerinin mMevkl ve've içeriye girdi. menfsatlerini duima' beraberce dü-| Gazali onu gürünce, şaşırdı, Hayr- şünmüş Ve ana göre çalışınışlardı.. Yavuz, bu küdisede de her- ikisinin elele verecekleriden emindi. Hayrbayın, kendisine ihanet etme- sine de imkân göremiyordu. — Çünled Hayybayı iltifeta , ve — teveccühlere| Biribirinin kucağına gürketmişti. Hayrbay ise bu kadarını | sonra ötürdüler, Ş hiç tahayyül etmemişti. Aralarında uzün — bir mübahâse Hayrbay karış karış bildiği bu &fa-İgeçti ve Hayrbay mükâlemenin - s0- zide, en is$ız ovalardan geçerek ve|munda sordu: kıyafetini tamamen değiştirmiş, iââ-| — İyice biliyorsun değil hi? l:lt:ty:ııhı:iııbedm kılığına gizmiş| — Ona ne şüpbet. , kolaylıkla — ilerliyorda.| — Demek toplar oraya yerleşecek? Hiç kimse ondan şüphelenmemişti. — Evet!. Ben, ıullı: 'l',omı::m Kâhire kâapılarından bir kalabalık ' süphesini eşlbetmemek İçin elimden arasından girmeğe muvafak olmuştu.İgelen! yapıyorum. Hatta, soh muha- Fakat yolda hazarı dikkatini celbe-|rebede Sinati Puşüya kargı — epeyce den birşey oldu: mukavemet de gösterdim. Fakat Su- Toplar geçiriliyordu.. riye valisi, öyle zannediyorum ki; be- _Bıı da ne demekti?.. Bir müfrese-|nin aleyhimde soltana epeyce — şeyler nin en sonunda yürüyen bir neferine | söylüyor. Diğer rakipler de keza !.. yaklaşti: — Neyse, bunlardan çabuk kürtü- ğ Oh oh, dedi, bizim sultanımız da | hırsun.. Her halde sultan Selim, bu top-imej ettirmiş. O sultarı Selim de- | hi£metlerini ünutmıyacak ve sarin lâ- milen sözüm yabana kahraman, şi- | Yık olduğun mevkil verecektir.. di dayansın bakalışş. — Neyse, bu geceyi burüdü - geçir: Nefer de güldü: mekliğim lâzım. Bana biyaş yiyecek - Tabii -<dedi- Türkler bizden kah.| getirt, —sabahleyin erkenden çıka. raman, bizden akıllı mıdırlar ki?.. — İrım.. — Peki, hetede yerleştireceksiniz | Ertesi sabah, — ezân okünürken bunları! B Hayrbay da Gazalinin — sarayından — Onu biz bilemieyiz, büyükler bi | Sikmiş ve yola düşmüştü. — Yollarda lir.. daha erkenden faâliyet —başlamıştı.. Her tarafta asker kalabalığı ve ha- Yazanı M. AYHAN — V9İ'a — Giriniz, sizi bekliyor! bay, şehadet parmağını dudaklarına götürdü: — Sus?.. — Gelli Gel!. Sen ha? — Evet, benim!. atıkdilar ve — Neyset. Düşmanın kafasına gll le yağdıracağız ya; ona bak.. reketi görülüyordu. Filhakika Mısir - sultam, Haytbây, sessizce süzüldü, Kahire her iki muharebede oynadığı büyük kaplarından çiktıktan sonra, son sü: rolü düşünerek ne kadar müfnkünse | "Atiyle ovalara daldı.. © kadar süratle ve gene ne kadar| Güzeliden aldığı malümat ve onun mümkünse o kadar büyük toplar dö- | tvsiyeleri çok mühimdi: emretmişti.. “—Binlerce Galebe, artık — katileşmişti. Ga- bu iş üzerinde uğraşıyordu. Kısa 2a- |Zali, keridi ordusuna müdhiş bir hiya- manda de; Östtanlı toplarına tekâbül |net işlemiş ve topların kurulacağı ye- edecek toplar hazırlanmıştı ve gimdi|ri söyleyip buna ilâveten Türk otdü- bunlar cepheye sevkediliyordu. sunun geçeceği yeri işaret — etmiş ol Misırhlar, Kahireyi bütün kuvyete| ması, meseleyi kökünden halletmişti. leriyle, “ölüncüye kadar — müdafı Yavuzun dediği gibi, kale — içinden karar vermişlerdi. Bu uğurda da hiç| fethedilmişti. * bir seyi Çünkü nis| Hayrbay, Osmanlı ordusuna kısa hayet son kozlarımı oynuyorlar de-|zamatdâ mülüki oldu ve döğrüca pa- Mmuw A dı.yıhın huzuruna çıktı. ğ , endişeye düşmekten r ü ı._:vıu önü görünce yerinden BSüratli adıilarla Gazalinin — sara: yına doğru yürüdü ve kapıdaki mu: hafız memlüklerle haber gönderdi: — Uzaktan bir akrabasının mek.| — Padişahim, düşman da - toplar, tubunu getirdim, haber veriniz. İmal ettirdi ve bize karşı * cepheye Memlük neferlerden — biri, bima|sevketti. #onra geldi: — Bize, bizim silâbimızla tüukabele| — Nasıl, haberler iyi mi? — Hem de çok iyi padişahım.. — Otur, çabük otur ve anlat!.. Kanlı Mendil Kiedim Ağulleş Hşibele M0i he ÜN Na Tekrat kaaçofulun sesi dur — Yürüyelim! Her ikisi de bu ince yoldan davarlara tutuna tutuna - yürü- meyo başladılar. Kançof arasıra — durüyor; bir yey dinler gibi kulak —kâbartı- yorda. Hakikâten, ta uzaktan gelen bir su sesi Stefandür'un mazarı dikkatını çekti. Bu su sesi nereden — geliyor. du? Kançof, Stefandüre dördü. —- Sen nehrinin ta altında bulunuyoruz, dedi, 42 numaralı yer altı İstasyonundan on met- re daba derindeyiz. Yolumuzun * /— Öyle sanıyorum ki patroa, Hayrbay gizlice Mısıra giderek Gazaliile görüştü | kapı olacaktır. edecekler demek. Sonra?. — Topları — Ridaniyo — civarında kümluük G&razide saklıyacaklar. — Burası vereye düşüyor!. — Birketülhacltan Kahireye giden yöl üzerindedir. Tam geçid.. Maksad- ları, Osmanlı ordüsünü barada böz- makmış.. Filhakika burada, bu görün: miyen yerden açılmcak — şiddetli bir top ateşi, bizi fena mevkide bilirdi. — Aferin Gazaliye!, Demek ana da güvenebilirmişiz.. Pakat evvelâ — sen tukdir ederim Hayrbay, ları sen temin ettin.. Son biraka- bütün bun- Kuşadasında Doktor ve eczaha. ne yok. Kuşadasından bir kariimiz yazıyor: Kasabamızn iki büyük derdi ve ihtiylcı vardır: 1 — Doktorsuzluk, 2 — Eczahanesizlik. Kuşadasında doktor olarak, yâlnız bir kşi vardır. Hikümet tabibi. Oa yedi binden farla nüfuslu bir yerde tek bir dolk tor, şüphesiz ki, ihtiyaca yet memektedir. Hükümet tabibi Çılşkan br zattır, fakat yalnız olması vaziyetini müşkülleştir- mektedir. Belediyenin, büdce- sinde de doktor tahsisatı ayrıl- dığına göre, bu işle alâkadar olması (zdir. Eczahane vaziyeti de aynidir. Bir seaedeaberi Kuşadası ecza- hanesizdir. Hastalar - ilâçlarım ya Sözeden veya İzmirden ge- tirtmek mecburiyetindedirler ve tabitdir ki, ilâç hastalık geçtik. ten sonra, yahat hastadan har yar kalmad.ktan #sonra gelmiş bulunmaktadır. 17 bin nüfuslu bir kasabanın doktorsuz. ve eczahasesz kak ması çok acı birşeydir. Alâkee darlarır nazanı - dikkatini cek belmenzi yalvarırız. Yeni Neşriyat: “Arkitekt Bu aylık Degnin 85 1mci sar yısı zengin münderccat ile çık- mıştır. İçinde Mimar Celâl ve Re- şadın polis, jındarma mektebi, İzmir paraşüt kulesi, Kadıköy Halkevi müsabakası projelerile mühendis. Wagaerin cadde im şası, mimar Zeki Sayarın yerli ve ecaebi mimar yazılarile baş- ka memleketlerde mima.? faa- liyetlerden bahsetmektedir. Mi- marlara, mühendislere ve bele- dyelere tavsiye ederiz. şu gördüğünüz çimentolu yer Kançof, — ayaklarının ucana _Iııııhıı. hpıl._ bulundağu yöre gitti> Fakat, kapının yerinde yeller esiyordu. Dehlizin iç taraftından da ka- mükemmelen örülmüştü. bu esnada - kalbi ezildi. _Cülhlu—ıııı dehlizde yerler gözteriyor, patrona izahat veriyordu: İN eee da ı.l'ııldn ile Evrüç urkada idi- —. Dehlise girdikten kaç de kika sonra elektrik careyanına tutuldunuz? — Ylrmi dakika sonra.. — Paskiye ile Evrüç nerede — İşte burada üstadım. İkisi de yere iğilerek ölen Allahdiyende.. Ki Ilbay, Halkevi gençleri Salihli, (Hasusi) — llbayımız , Dr. Bay Lütfi Kırdar, berabe- riade Nahamüdürü ve - defter- dar olduğu halde, Demirciye gtmek üzere cuma günü bura. ya gelmiş ve ayni gün Demir- ciye gitmiştir. Cumartesi günü Demirciden avdet eden ilbayımız, geceyi Kurşunlu banyolarında geçirmiş tir. R Pazar *günü Salihli Halkevi- nin tertip ettiği geziye ilçeba- yımız Kemal Aral, belediye baş- kanı, halkevi başkamı ve ban- do dahil olmak üzere 118 kişi iştirak etmiştir. h saat beşte otomobik ler, Bisiklet ve araba ile AF lahdiyene bareket eden kafile; Kurşunlu banyolarında, banyo- ların yeni müsteciri ve Halxe- vi Spor - Kolu başkanı Sami Soyakın verdiği çayda — bulun muş ve saat dokuzda ilbayda dahil olduğu halde köye gidil- miştir. Kafile, köyde yapılan ve cid- den görülmeğe değer güzellik- te olan Dr. Lütfi Kırdar Çeş- mesi yanında, büyük — ve güzel çınarların. süslediği meydanlık ta konuklamıştır. Orada - Köy- cülük Kolu Başkanı ve Sıtma Mücadele reisi Dr.. Osman Hayri, dört kö/den gelen fakir hastaları meccanen — üitayene etmiş, Belediye Doktoru Kadri Ergin hastalığa tutulmamak iç'n ilınması icabeden tedbrrleri, ve Zraat Fen memuru da mey- ve yetiştirmeğe çok müsaid p.an bu köylerde meyve ağaçları ye- tiştirme usullerini anlatınışlardır. Bundar soara hep birlikte Çeşme, Çımak, ve Dere gezil- miş ve yemek yinmişir. Bıraz istirahatten sonra İlbay oto mobille — Allsh iyen - Ödemiş genç arkadaşlarından orer ha- tıra bulmağa çalıştılar. Fakat hiç mi hiç, ne duvarda, ne d, yerde bu iki ölüden küçük bir esşer olsun bulamadılar. — Döğâelüm?. Kançof büzin bir sesle Ste- — İşte, dedi; şimdi asıl sa- lona yaklaşıyoruz. Lâkin gene gizli bir kapak bulmak mecbu: riyetindeyiz. Bunu- çabuk bu. lursak meseleyi hallederiz. Elinde çekiç olduğb halde, Kançof duvar taşlarına birer birer vurmağa başladı. Bu vürma ameliyesi ön da. kika sürdü. Hiçbir yerden bir ses gel- zaviyeler dahilinde behemahal D aeti dÜd aei Ü et a l Y aai adD Ca n Bu geziye Manisa valisi de iştirak etti. Yol inşaatı ilerliyor yolunun yapılmış ve yapılmak: ta olan kısımlarımı tetkik et miştir. Yolun Salih'i kısınının bitme- sine iki kilometre küdar - kak m ştir. 200 amelenin çalışmakta olduğu bu yolun haziran sonları na doğru biteceği ve temmuz eyi içinde açılacağı — kuvvetle umulmaktadır. İlbay, Ödemiş kısınını dâ tetkik etmiş ve bir aralık Bozdağ köyüne kadar giderek General Kâzım Diriğin yaptırdığı Mermeroluk — çeşme sini ziyaret etmiş ve köyü ger- iştir.. Oradaân — Allahdiyene dönen İlbay, kendisine katılan halkevllerle birlikte Kurşunlu banyolarına avdet etmiştir. Ge- ceyi geçirmek üzere İlbay ban- yolarda kalmış, halkevliler de geç vakit Salihliye dönamüşler- dir, Bu geziden çok memnun kalan Hbayılmız Büyün sabatle yin Manisaya dönmüştür. —— * .. Fabrikatörler Tarsusta hastane Tarsus (Hususi )— Şehrimiz- deki labrikatörler İş kanununun kendilerine tahmil — ettiği revir açmak mecburiyetini ifa için bir araya gelerek büyük bir hastane inşasını taahhüt etmiş ve işe başlamışlardır. Hastane Memleket hastanesi bahçesi içerisinde olacak ve bütün âsri konförü havi bulu- nacaktır. Buraya yalaız fabrika- lardan gelecek işçiler değil, di- ğger Mmüracsat edenler de kabul ve tedavi altına alımacaklardır. Fabrikatörlerimizin yaptıracağı yeni hastane ile şehrimiz mem- leket hastanesi daha ziyade genişlemiş olacak ve büyük bir iht vaç karşılanmış bulanacaktır. gıl bir kapak bulunduğucu gösteriyordu. Kançof ansızın duvarlara bak- gu Biraz şaşırmış gibi - Stafan- dür'ün kolunu tattu. — Yarık, dedi; bütün emek- lerimize yazk! Boşuna alın te- rl dökmüş bulunuyoruz. Çünkü ( Çıplak Kadınlar mücssesesi ) haydutları, buradan başka yere taşınmış olacaklar! Bak! Dikkat ediyormusun? sari — tehlike tek leri ve zil cihazları duvarlardan sökülmüş! Ayni zamanda gizli salon kapısına gidecek gizli ka- pak ta ortadan — kaldırılmış! Yoksa, en ince ihtimamlarımı- za rüğmen biz de alektirik cer- yanile boğuşmak mecburiyetin- de kalacaktık Bu sırada Kançof elini cebine götürdü. Cebinden not defterini çıkardı. Parisin meşhur kanal- larıcı su gibi ezberden - bilen polis hafiyesi, Stefandüre yak- laştı: Haziran 3 Dahili hastalıklar m Mezasal t? Du M Şevki Üğar diyse && Böbrek hastalıklar! P Derki güdde hastalıklarınd böbrek bozuklukları olduğu gibi şeker hastalığında dahi böbrek” lerde tegâyyürler husule gel" mektedir. Muhtelif sebeplerden vukua gelen bu hastalığın, bâ? defalar neden ileri geldiği meç” hul kalmaktadır. Her ne olursü olsun, böbrek haştalıklarının şekilleri muhteliftir. Umumiyetle hastalarda yorgunluk, halsizlik ve neşesizük görülür. Yüzleri solar, renksiz kalır, Hastalarıli göz kapakları, yüz ve vücüdüü diğer kısımlarında hafiften baf' hyarak gttikçe artan ağır $*” killerde şişlikler içinde bunalıP kalırlar. Vücutleri gerilir ve bi" çitmsiz şekillere girer. Şu halt göre hastanın ağırlığı çok ârt* mıştır. Banlarda ağırlık yirmi kilo ve dahâ ziyade artabilif Hatta karın ve göğüs boşluk larında fazla miktarda su toplanı! Bu şişlikler ve ağırlık dolayısilt hastalar harcketlerinde güçlük çekmektedirler. Hastalarda iştihasızlık olduğu gibi, ishaller de çek görülür Bir kisımı böbrek hastal klarığığ seyri çok muanniddir. Haftalart' ve aylarca devam eder. Yapt lan tedbirlere rağmen muanni" dane bir mukavemet gösteref bu şekiller büyük tehlikelert meydan verir, idrar tesemmüiü zuhur eder. Bazı böbrek hasta' hıklarında ateş olmakla berabef böbrek yerlerinde nahoş ezici bir ağrı meydana gelir; mâ&' mafih ağır şekillerinde hararei derecesi çok yükseldiği gibi “pefer dariikları, Kr'pre nrtttill bir. sıkıntı ve tazyik başlafr Ayni zamanda kilye nahiyesiti' deki vecalar tahımmül edile* miyecek derecede şiddetli ol" duğu müşâhede edilmektedir: Kızıl hastalıklar esnasında 30" hüra geleü bü şekil - böbrek hastalıkları çok ciddi ve tehli kelidir. Burada şişlikler olmıy$* bilir. Bundan başka harp mey" danlarında kilye ilt hapları görülmüştür. Burada birçok 9#" beplerin tesiri vardır. Bun* başka bahusus bademcikleri? iltihabı meticesi böbrek hasti” lıklarınıa zuhur etmesi dikkat€ alınacak derecede çoktur. H# fif boğaz ağrılarında ve sık sık tazelenen müzmia bademcik tihaplarında böbrek hastalıklâr! pek fazla görülen âfetlerdendir Bunun için boğaz ve badel iltihaplarına çok ehemmiyet V# mek icap eder. —Sonu var — İşer çok çatallaştı d0f tum, dedi, bütüa hafızamı toP' liyorum ve notlarımı gözdeğ ğ giriyorum da gene bir li;ıı akıl erdiremiyor acaba berifleria- hnkn“_ğıyıpı götür dükleri yeraltı - dehlizi ner dir? İhtlâlıkebirdenberi, bif $? şakilere yataklık eden bu e nallardan tekrar yeni' açılan hııbı?lıkı.' vâr ıııâıı def gin? Bilhassa demin — açtığım” kapak ile şimdi arayıp ta b'h__ madığımız kapaklardaki ": yollar, (Çplak kadınlar M0ft sevesi) hayduadiarının eserle Herifler, oa sekiz aydan aliyet ettikleri halde, kayı ele vermediler. umum müdürü ile bu kiget yaptığım temaslar, hep_ ne' P“' siz kaldı. Size verdiğim di ide maatteessül iyi hpîb'k a lemedi. Velhasıl benim oli ka seyahatim her işe e989 — — du., — Sonu "1_,4 ü ü vt ai ati