Sir Çarl Grevil, biraz / süküt ettik-| Sonra yerinden kalkmş, — köşke u Yol almıştı. Emma, bu hareketi | ne Sir Çari Grevilin arkasından hüş ve kendisini çevirmeğe te- etmişti. Sir Çari Grevil, çok gücenmişti. ba , dmuştu? Hiçbiri bunun farkına Armamıştı. Yalnız; Emma, güzel yoldanlıya — yaklaşarak, — kendisini ündan çevirmeğe — koyulduğun- &4, Sir Çarl Grevil: — Sen de, şimdiye kadar tanıdığım S& kadınlar gibi rezilsin!> Diye haykırmıştı. delikanlının Te bakmıştı. Sir Çarl Grevil, daha fazla hiddet- ı_—'" Emmanın ne - söyliyeceğini | yüzüne hay- “ Evet, rezilsin! En aziz arkada- W mahvettin. Beni de sürüklemek “SYorsun !> Diyerek hakaret etmişti!. h:l; Çari Grevli, ertesi gün alelâcele İraya hareket etmişti.. Yaz, çabuk geçmiş ve Sonbahar, un çehresiyle gelip çatmıştı. —| _:lı Harrinin köşkünde kış geceleri KaIAI tertibat alınmıştı. - Misatir leri, biribirini takip ederek k;'.d'"' akın etmeğe başlamışlardı. h havalarda, hizmetçiler, sabah- r #kşama kadar köşkün dahili işle- tiyle meşgul olmağa koyulmuşlardı. | Aşçı yemek pişirmekten ve çiftlik | :ne».ı. sobalar için odun tedarik et- h““uı ve servitarlar da, sofraları Azırlayıp kaldırmaktan baş alama- 'k vaziyetine düşmüşlerdi. j sahibi, gece yarısından sonra- | 4 kadar misafirleriyle meşgul olma- ödet edinmişti . Sabahları, kahvaltıdan — sonra at- İla kahle halinde giyik avına çık- *ak, mutad olmustu. ara, ' Sürü erkek ve kadın, akşamları idan dönünce köşkün geni, D doldürmağlü ve yvı'm!ıı“i:şimz.: linceye ve kadar poker oynamağa | Tişlardı. Gece eğlenceleri çoğalmıştı. Köş- veç Yegüne yıldızı Emma, mütemadi- Ç " İşliyen bu değirmenin suyunu 40- P tedkik etmeğe lüzum görmemişti. umğkt gelmiş, aylar geçmişti. Sir ı.."" bir gün yataktan kalkmış ve I:—ı“-mm üzerinde duran kamyal- .” gözden geçirdikten sonra, kasa- Ni açmış ve fakat, o gün ödenecek yaller için kendisine lâzım olan ıîııı yüzde beşini daha bulama- a Zavyallı Sir Harri, kafasim iki avu- Sinun içine almış ve hayli düşündük- sonra, Emmayı kendisine devret- Teti için kaptan Con Peyne son defa lemiş olduğu sözleri hatırlamıştı! Sir Harri, o dereceye - gelmişti ki, masraflar için parası kalma- Taş, hatta malikânesi bile ipotek edil- Niştir, Bmma ve Sir Harri; bir sabah ya- faktan kalktıktan sonra, iyi gün dost- İndan tekini bile görmemişlerdi. r; yimişler, içmişler - ve ellerini kamadan, Sir — Harriyi derdlerile Yağbaşa bırakıp gitmişlerdi! Nİlxnıı-ıi we gevgilisi Emma için Yaziyetten sonra Ap Parkta ya- Tek imkâni kalmamıştı. Emma, Sir Harrinin — kumarda zwnıiı olduğu — paraları için bü- N Mmücevheratını satmak mecburi- Bitinde kalmıştı. — Fakat iş, bununla k'lııı_ işti: Aylıklarını — çoktanberi =_—ıış olan hizmetçiler de para is- dı ğe ve sızlanmağa başlamışlar- & Çiftliğe erzak veren müteahhid krediyi kesmişti. Sir Harri, cidden acmacak bir ,_""h.vo düşmüştü. Kendisi, vakti- mete gayan gördüğü kap- “ı Con Peynden çok fazla zavallı uştut Si ba da ir Harri, nihayet herşeyini satma- Ve Emma ile bir arada olduğu hal- Mesud günler geçirdiği cennet gibi ikânesinin aristokratlara mahsus Bi gçıkarmağa — mecbur M' elden Güzel atlar, huanat arabalar ve her * satılmişti. bu kararlarını tatbik - etmişlerse de' Londrada kimseden iltifat görmemiş. ve Sir Harrinin geç kalmasından mü- tevellit teesaürle nefesinin tıkandığı- nı hissetmeğe başlamıştı NADOLU g |B.r Fransız alim:, vedi bin metre ç yükseğe nasıl çıktık'arınıyazıyor: 7000 metre yükseklikte Yemek yimek ve” Öa Bi HARtL ruma müşkül ve ayni zamanda sevgilisini bir aile evine götürmek 12- acınacak-bir hale düşmüştü! Kendi- tırarında kalmıştı. sine teselli verecek kimse kalmamış- Emma, aile evinde odadan çıkma- tı! Bir anda; henüz bir yaşına girmiş mağa başlamıştı. çocuğunu, ona, büyük bir sadakatle Sir Harri, Londrada ne kadar | merbut kaldığı halde, kendine iha- varsa, hepsine müracaat et.|net ettiği kaptan Con Peyni ve ana- miş, yardım iİstemişti; fakat, heyhat |sınt düşünmüştü. Bütün bu düşünce- kimse onu yüz vermemişti!. İerden sonra, tuvaletinden kalabilen Akşamları melül ve mükedder bir ufak tefek kostümlerden birini giy- halde sevgilisine kavuşan Sir Harri, | miş ve başını sade bir şarpa ile özte- artık ümidsiz kalmıştı. rek, hemen sokağa fırlamışt Emma bir gece odada yapayalnız|hayli geç İ kalmıştı. Sir Harrinin, kendisine ge-| duğundan alle evinin k. tirmiş olduğu İlkbahar gülü, elinde zel' kadına bir araba tedarikine şi- solmağa başlamış ve fakat, vakit geç tap etmişti. olduğu halde sevgilisi heni görün-|) — Araba, aile evinin - kapısı önünde memişti. Acaba ne olmuştu? tevakkuf eder etmez; güzel Emma, Gece yarısmdan -sonra, Londranın | kaptan Con Poynin adresini vermiş velvelesi, Emmanın kulaklarını git- Ve acele, arabaya atladıktan sorra tikçe daha fazla doldurmağa başla-| — Çek arabacı!t» mişti. Güzel kudın, binbir mahrümi-| — Emrini vermişti. yalnızlığını düşünmeğe | — Son Daniyel Dariyö ve koc riyö ve kocası Parise döndüler Güzel yıld:z, Ho ivudd'a h ıyatın çok sık:cı olduğınu söylüyor.. nörle beraber bir film çev Sonra Royondaki ufak evimizde is- tirahate çekileceğiz. İslirahatimizi ikmal ettiktan sonra tekrar Ameri- kaya döneceği; Günah _;: kartma şehadetnumesi Mün ee Müt c;ıı m ha gösteriliyor İzvestla — gazetesinin 14 1938 tarihli nüshasında — gazetenin Cenevre muhabirinin «mütecavizle- re yapılan müsamahalar yolunda yeni bir adım> başlığı altında bir. yazısı İntişar etmiştir. Muhabir bir enformasyon turzında — yazilan — bu yazısında; Cenevrede müzakere ve müsakaşa mevzuu olan Habeşistan şineselesi hakkında ezcümle - şöyle |demektedir: | gu. Roma, Cenvrede olup biten- lerin kendisince <hiçbir. ehemmiye- 'ti> olmudığına iknaa çalışmaktadır. Roma, İngiliz ve F soliniyi tatmin edebilmek için her- şeyi yapabileceklerinden “ümidvar Milletler cemiyeti etmekte olan iç- timamnı — <farketmekı" bile isteme- Daniyel Da>'yö mektedir. Şonu söylemek — lâzımdir. Güzel yıldız Daniyel Dariyö, Ho- Ki, Romanın — tahminleri — şüphesİz livattan Parise dönmüştür. O, Ho-; doğrudur ve oynanmakta olan oyu- livutta bulunduğu sıralarda Fransız tun hiçbir zararı mucip olmaksızın zarafet ve güzelliğinden bir zerre biteceği muhtemeldir. bile kaybetmemiş; — Amerikalılar, | — -- Halifaksın Habeşistan —mese- onu değiştirmeğe ve xeudilenn:h"i etrafında söylediği uzun nutkun benzetmeğe muvaffak nlnmnmışlur-wmerhum“ aşağı yukarı — şöyledir: dır. |Evet ben, bir cürüm işlemekte bu- Daniyel Dariyö ile kocası Hanri|lunduğumu itiraf ediyorum. Maa- Döküre Holivutta devamlı bir mü-|Mafih, heyeti hâkime olan sizler| eadeleden sonra oranın sırrına — nü-)|de, cürmü tahfif ettiren keyfiyete fuz — edebilmişlerdir. — Kaliforniya, | &tfinazar ediniz. stüdyolarının mükemmel teşkilâtmı| Bu mesele etrafında — söylenen medhetmekle bitiremiyorlar. nutuklardan konsey, reikinin — İatih- Fakat, stüdyoda geçen u: raç ettiği, evelce tesbit edilen, rezü- atler müstesna, oradaki, menin esas mefhumu, konsey — aza- sıkıcı olduğunu Daniyel Dariyö larının ekseriyetinin her bir cemiyet le anlatıyor: azasmın Habeşistan ilhakını tam- — Holivutta hayat yeknasaktır.|mak meselesini kendi — menfaatleri Fakat, şunu da itiraf edeyim ki, ek-|icabıma göre halletmelerinde — ser- seriya sabahin saat beşinden, akşa-|best olmaları lehinde fikir beyan mım sekizine kadar stüdyoda çalış-|ettiğini tebarüz ettirmekten — ibaret tığım için, esasen geri kalan zama-|olmuştur. Negüsün —ilhakın tanın- nımı uyku İle geçirirdim. ması meselesinin halli için asamble- Daniyel Dariyö ile Hanri Döku-|nin içtimna davet edilmesi hakkın- mayıs '|tayyare müm ir. | istaavonun vanın istikbale aid birçok projeleri yardır. Santa Manika - plâjlarında yaptıkları güneş banyolarile vücud- leri bakır rengini alan — bu artistler, gamsız ve neşeli idiler. Pransz filmlerinin Amerikada oldukça rağ- bet bulduğunu iddia ediyorlar, Hanri Dökuvan da kendileri hak- kında şunları söylüyor: daki talebi reddedilmiş - değildir. Reis, çıkardığı rezümenin asamble- nin içtimaa davet edilip edilmemesi meselesini kestirip atmamış olduğu- nu beyan etmiştir. Reisin rezümesi Çemberlanin elinde bir <günah çı- kartma şehadetnamesi» - dir. Çem- berlayn bu kâğıdı, Habeşistan ilha- kını istenildiği anda tanımak hak- — Bize gelince, iste projeleri-|kım kendisine veren bir vesika ola- miz: L müddet sonra Dariyö Tur-İyak parlâmentonun önüne koyacak-İadım atmıştır.> istedik Adeta maskara- ya döndük Yazan: D. Rişu Burje tayyare istasyonunda, Pol- Bert paviyonunun zemininde, — gri venkli bir fiçinin etrafında birkaç adam toplunmışlardı. fıçi, çok- tanberi Avrupada bahsedilen, içeri- sine hava nıyacak — bir şekilde imal edilmiş, büyük bir kasadır. Bu kasa ile, Doşlukta, pek yüksek — bir irtifada yaşama şeraitinin imkânını Bramak kabildir. Uzun mesafeye gidecek olan bir olduğu kadar yük: sekten uçmada muhtuç olduğu için Radece toprak —üstünde — yaşıyabilen merhametsiz beşeri — vücudun, bin- lerce metre yükseklikteki hava ta- bakaları dahilinde kaç asat yaşıya- bileceğini tetkik etmek ihtiyacı ha sıl olmuştur. Bu sebeple, 7,000 metre irtifad bu yüksekliğe uygun gelen atm ferik bir tazyik — içinde, bu kasanın dahilinde bulunarak, 48 saat — kual- mağa teşebbüs ediyoruz. Burjenin muavini olan ve tayyare kumandanı — bulunan T.| Artola, büyük memnuniyetle bana re-| fakat etmeğe karar verdi. Birkaç ar- kadaşımızın ellerini sıkıyoruz. Bilhas- sa, üstadım doktor Goronun elini çok büyük bir hürmetle aıkıyoruz. Sivil tayyarecilik teşkilâtının baş doktoru olun üstadım Göorso, bize teerübeleri- ne istinaden nasihatler verirken ka- İki - ton ağırlı- Z :re mü <.|pasdı. Yukarı çekici makineler işlemeğe başladı; dikleme olarak yükselmeğe yirişük. Bereberimizde iki kanarya, bir hind domuzu ve üç kırmızı balik götürüyoruz. Kasanın dahilinde, bu canlı mah- lâklarla bizden başka, şişelere döldu- rulmuş 35,000 Hitre oksijen ve. — yap- lacak tecrübeler için elzem olan âlet- lerle doldurulmuştur. Dahu 4,000 metreye çıkar çıkmaz, yere ineceğimiz dukikaya kadar yü- zümüzden — çıkarmıyacağımız oksi- jen maskesini taktık. Henüz iki #at geçmeden, bu maakeler -bizi râhatsız etmeğe başladı. İki gün içinde halimiz nereye varacaktı? İlmi - çalışmalarla bölüntülere ayrılan zaman, yeknasak bir şekilde işlemeğe — başladı. İşimiz. gücümüz kan tahlili yapmak ve şah- daman gerginliğini tedkik etmekten ibaretti. Akşam yemeği yaklaşınca, bizim için yeni bir mesele çıktı. Ağr maske He kapalı iken nasıl yemek y yebilecektik ? Dudaklarımızla maske arasından ye- meği çatalla sokmağı tecrübe ediyo- ruz.. Fakat, yemek derhal maskoeye te- mas edip yanaklarımıza dökülüyor. Öyle ki, birkaç dakika — içinde, yü- zümüz apokreo maskaralarına döndü. Biraz sonra gece başladı. Suyun için- deki balıkların — karınları — havaya doğru döndü; yani öldüler. Mükem- mel bir radyo ile Amerika ve Japon- yada verilen konserleri dinledik. Bi- -— tır. Parlümentoda — muhalif böyle bir jest esnasında, Edenin vaktile hükümet namma ilhakm Milletler cemiyetinden hariç olarak tanımaması hususunda verdiği vaidi ileri sürecek — olursa, Çemberlayn konseydeki münakuşaların rezüme- sini havi kâğıdı havada sallıyabile- cektir. Bu rezüme hakikati halde ne Milletler cemiyetinin ne de Millet- ler cemiyeti konseyinin bir kararı. dır. Lâkin, bu yurustik «incelikler> in İngiliz halkının orta tabakasına 'kadar varmasına imkân olmadığı da bedihidir. Dünkü içtiman neticesi siyast ci- hetten şu süretle tasrih edilebilir; Milletler cemiyeti, mütecavize mü- samaba gösterme yolunda gene bir| grup | oktor Rişo ve arkad. sonra, bir mikrofon — vasıtasiy| uşuğıda bizi tarassutta bulunanlarla konuşmağa başladık. Uykumuz gelince yâtmak — istedil 48 sanrti nasıl geçirdik? Uykusuzluk ga- lebe çalınca —— Iskambil oyunu- na başladık Fakat, oksijen tüplerine lüstik “boru- — larla raptedilmiş maskelerimiz buna — da mani oldu. Bu boruları biraz gere direcek olsak, derhal rahatsızlık du- . Nihayet, uykumuzu — avut- iskambil oyununa başladık. Bu kâğıd oyunu bize aabahı ettirdi. Gündüz geceye nazaran daha şen geçiyor. Sabit dürbünlerle bizi zeyredenleri ve yerde gezinenleri görüyoruz. İkine ci gece daha uzun göründü. Herhalde bulunduğumuz vaziyet bizi smıkmağa bi nş ola Sabahın seat dördü- ne doğru, uykusuzluğumuz tahammil edilmez bir hale geldi. Şafak söktüğü zaman bitkin bir halde bulunuyor- duk.Aşağıdan — bize cesaret veriyor- Tardı. 48 saat hitamında aşağı inip te isamın kapısı açıldığı zaman bütün #tlar etrafımızı — Bararak bizi âe- amladılar, Yaptığımız — teşebbüsten pek memnun kaldık. İkinci — teşebbü. sümüzde daha yükseğe çıkmağa ça lışacağız. £ Casuslar faaliyette — Şüpheli bir Amerikan ka- dını İngiltereye giremedi Mis Bikforelin esrarlı Casusluk vak'aları Avrupa mem- leketlerini bugünlerde çok meşgül ediyor. k'aların kahra- manları da ekseriya kodın: Amerikada, Almanların — <Avru- pa> Transatlantiğinde tevkif edilen berber kadın, son defa olarak Bo linde müebbed hapse mahküm olan Lehli kontes bunların arasındadır. Bugün de, İngilterede Amerikah bir kadın şüpheli görülmüş ve mem- lekete sokulmumıştır. - Mis Bikford ismindeki bu kadının casus olduğu henüz tesbit edilmemişse de bu - şüp- he hâkim, Yirmi beş arında, güzel ve sarışın bir kadın olan Misis Bikford mütekaid bir Amerika generalinin karısıdır. General Bikford — Ameri- kanın İş hayatında tanınmış simala- rından biridir. Bilhassa ağır sanay işlerile meşgül olmaktadır. Generalin karısı birkaç ay evel İngiltereye gelmiş ve Londrada kal- mıştır. Misis Bikford — Londraya bundan evel de sık sık gelir ve uzun müddet kalırdı ve kocası Nevyorkta nasıl meşhursa, kadın da Londranın kibar muhitinde tanmmış bir sima idi. Hatta bir müddet evel, kadınla, İngiliz siyasi mehafiline mensop bi- risi arasında bir aâşk macerası geç- tiği şayi olmuş, fakat mesele bir skandal halini almadan kapatılmış- tır. Son hüdise dolayısile, bu mesele gene hatırlanmış ve onunla bir alâ-| kası olup olmadığı suali sorulmağa başlanmıştır. Son hâdise şudur: Misis Bikford son defa Londrada birkaç ay kaldıktan sonra- geçen gün tayyaresile Berline gitmiş ve cuma ile pazarı orada geçirdikten sonra, gene tayyaresile İngiltereye dönmüştür. Fakat, Kroydon tayyare meyda- mina geldiği zaman polisler kadınm İngütereye ayak — basarmyacağını disine bildimişlerdir. Misis Pikford şiddetle itiraz etmiş fakat kedisine, dahiliye nezaretinin emri böyle olduğu, derhal ts le Berline dönmesi lâzımgeldiği söy- lenmiştir. Amerikahı kadın o sırada tayya- re istasyonundan kalkan tayyare ile Almanyaya gönderilmiştir. gene pe hayatı, İngiltere mu. Bu huber Londrada büyük - bir hes — yecan uyandırmış ve merakla kar- şılanmıştır. Resmi makamlarda ka- dinim casuslukla itham edildiği söye leniyorsa da, kendisini uzaktan ta- nıyanların birçoğu böyle bir güphe- nin Mevzuubahs olabileceğini ileri sürüyorlar. Diğer taraft . arkadaşları: kadı nn masum — olduğu kanaatindedir ve Londraya sokulmamasının sırf kedisini sevmiyen — bazı kimselerin Teşviki ile olduğunu söylüyorlar. Misis Bikford ekseriya Londra- nin eğlence muhitlerinde, balolarda, barlarda görülürdü. Kendisinin ar- — tistlerden ve varyete - kızlarından arkadaşları vardı. Berline de Ame- © yikah varvete artistlerinden — Nina Peirson “ile beraber gitmişti. Nina geçen ay Corc Kirke ieminde bir. İngilizle evlenmişti. AM Misis Bikfordun — Londrada otur- duğu — apartmanda.. ayni katı İşgal" eden bir kadın, kendisi hukkında — pek fazla bir bildiği olmadığımı söye lemiş, yalmız : «— Berlindeyken — benden — para istedi, demiştir. Bana telefon 4 ve orada parasız kaldığını söylüye. rek derhal para istedi. Ben de men telgraf havalesiyle kendisine para gönderdim.., Kt İngiliz polisi, general Bikfordüm karısını Londraya sekmadığımı Ame- rikan sefaretine de bildirmiştir. Bergama kermesi Vali ve konsolosla cöndüler Vali B. Fazlı Güleç, - işleri müdürü B. Seyfi Kut ve Emniyet müdürü B. Salâheddim Arslankorkut dün — Ber, z kermesinden dönmüşlerdir. Va daveti üzerine Borgamı ve Kozak yay asına giden rimiz - konsolosları da gelmişlerdir. Haber aldığımıza göre ko soloslar kern.esi, bühassa Ko- zak çamlığını çok beğenmişler, Kozağın güzell klerin' gezdikleri memleketlerden hiç birinde mediklerini , söylem şleri ı':(ı,-vrııeıi bu akşam