ANADOLDU #T ŞT İktısadi ve siyasi Bir Ingiliz gazetesinin Sağlık — bahisleri| Cami avlusundaki muazzam fıskiye, görenleri Yavuz, huzuruna gelen alim ve şeyhlerden birine socdu: — Emeviye eamii hakikaten söylendiği gibi dünyanın en güzel, hatta Endülüsteki Kur- taba caminden dalia — muhte- şem midır? — Evet Hanımız, hakikaten güzeldir. — Size birşey daha sora- gağım. Ben bu şehre nasıl gir- gun? Alimlerden biri cevap verdi: — Hem peygamberin asha- bından kahraman Seyfullah ve yahut Halid, hem de Ebu Übey- detülcerrah gibi. Malümu şaha: nenizdir. Padişahımız, bu iki büyük kumandan hıristiyanlar zamanında a hücum etmişe ler, Ebu Übeyde: — Ben oalara itaat telkin ve teslimiyetlerini kabul” ederim. Halıd buna yanaşmamış: — Hayır, demiş, ben, kıl- eimin zoruyla gireceğim; müza- kereye yanaşmam. Bir müddet sonra her ikisi- nin kuvvetleri Şama gelmişler. Ebu Übeyde şehrin bir tara- fandan, içerdekilerin hıristiyan beyi ile müzakerede bulanup açılan kale kapılarından şehre girerken, Halid de diğer taraf- tan kala — düvarlarını — zorla- yıp aşarak ayni şeyi yapmış. Yani her ikisnin de dediği ol- muş. Şam devletlümüze teslim oldu, Fakat siz harbi kazaaa- rak girdiniz. padişahım. Yavuz güldü: — Hakkınız var, ben tber ikisini birdea yaptım. Emeviye gamiini görmek isterim, derhal oraya gidelim... Yavuz, büyük tezahürat ara- 'sında bu câmiye gitti ve "iayrete düştü. Bu, hâkikaten muazzam bir eserdi. Yavuz mırıldandı: —- Tekin yere, “cennet Şa- mın ya altında, ya üstündedir. dememişler. Evet, hakkı da vardı. Yavu- zun: O da biliyordu ki, peygam- ber, Şam şehri için “çoc me- sud bir şehir, demiş ve bunun sebebini soranlara da: — Tanrıma inelekleri bu şe- hir üzerine kanat germiş ola- caklar. Demişti. Yavuz, evvelâ, caminin tari- hini karıştırdı; ona şunları söy- lediler: — Bu cami üzerinde İslâm. larla Hıristiyanlar arasında uzun ihtilâlar geçmişti. Her iki taraf caminin — kendilerine aidiyeti Üzerinde ısrar etmişlerdir. Ni Haydar Rüşdü OKTEM Ümumi veşriyat ve yazı işleri müdâ vi bamdi Nüzbet ÇANÇAK İDAREHANESİ İreir İkimci Beyler sokatı C.Balk Fartisi binası içinde Telçref İzmir — ANADOLU Talktonı 2776 » Fosta kutusu: 403 Abone çeraiti Yallığa 2400, aüt aylığı 800 kuruştur. Yabaccr memleketler için — senelik abene Gereti 27 hizedir | şaşırtacak kadar güzel ve nefisti. . Yazan: M. AYHAN — 186 — hayet şöyle bir şek | bulunmuş- tur: Bnayı ortadan ikiye duvâr çekmek, yarısını yarısını kilse olarak mak. Bu şekil kabul edilmiş ve tatbika başlanmış. Fakat elli sene sonra Emevilerin beşinci halifesi Abbas, Hiristiyanların ruhani reislerini va ileri gelen- lerini çağırarak iknaa muvaffak olmuş ve bu yarı hissanin ter- kine mukabil şehir haricindeki bir kiliseyi onlara bırakmış.Bu kilisenin adı bir rivayete göre Meryem kilisesi, bir — virayete göre Hazreti Yabya, diğer bir riyayete göre de Sen Tomas kilisesidir. Bu suretle cami, ta- le İstâmlar elinde kalınca b tevsi edilm ş, tezyinatı kemmel bir hale getirilmiş- bölüp cam kullı y lı.ıu Camün içinde ve etrafında blâm ve din tarihlerinin çok büyük simaları yatıyor. İbrahim Peygamber bu şehirde doğuntuş- tur. Kız kardaşini almak istiyen H.bi, kıskançlık — yüzünden kardeşini bu şehirde öldürmüş- tür. Âdem ve Havva buralarda yaşamış ve eğlenmişlerdir. Üçüncü Halfe — Osman'n, hançerlenip öldürüldüğü srada elile yazmakta bulunduğu ve kanlarının üstüne damladığı kuran bu camidedir. Peygam ber Yahyanın başı burada imiş, sonradan Roma imparalorları tarafından — kaldırılmış. Ebu Übeyde, Halit, Halife Abbas, oğlu Velid, Salâheddini Eyyübi, Musul — Atabeklerinden Nured- din, daha çok, pek çok büyük şahsiyet ve kumaadanların tür. beleri buradadır. Hatta Peygamber Hud ile hizirin da — kabri — buradadır. Keza, Peygamber Muhammedin müezzini Bilâl Habeşi ile Ebüd- | dürdanın kabirlerini de unut: mamalıdır. Yavuz, bu kadar tarihi, ayni zamanda dünya üzerinde güzel- i ile şöhre: bulmuş bu kadar büyük ve zeogia bir şebri zabi. ettiği için çok mesuttu. Heye- ÇİMDİKLER , Gazete serlevhalari ile muhavere Araplar, İngiliz | raki giydikleri bu nesneden kuptu!. Bizim gazete — askerlerinin çadırlarına hücum et- tiler.. — Onlar çadırda doğmuşlar, ça- dırları çok severler. Belki de evle- Fini yıkıp çadır kurmak iİstemişler- dir, Bizim gazste — Çekoslovükya meselesi bir harbe sebebiyet — vere- bilir.. — O kadar uzağa gitme; bir ka- riş toprak üştünde bütün dünya bomba gibi putlıyabilir, Murad Çınar - (Yeni Asırda) — Edep yahu!, — Edep yal., Ne zannettin bira- der, var mıdir. alıp satan bu nesş- neyi!. vetil « tüy dikmiştir değil mi? — Bildirdiğine bakma, ne âlemde; önü araştırmalı. nildiği Alsancağı İstanbulda yendi. ötermiş, ne de doğru!. * — Her höroz kendi çöplüğünde can nı zor zabtediyordu. Bütün kışı burada geçirmek ve baharla beraber Mısır üze- rine yürümek istiyordu. -Emeviye camüi, “beş milyon aitın dokaya çıkmıştı. Ramazan gecelerinde, üç m naresinde ve içinde yakılan kandil adedi 12 bindi, kandiller, muhteşem İtin ve gümüş zea- mıştı. Her - taraf yeşil, kırmızı, beyaz somaki, mormer ve granitten ibaretti. Yalnız m.hrablar cıhetinde biri kırm zi, biri yeşil olmak üzere sıra ile krk tane sütun vardı. Dört mezhebin dört sınıfına mahsus olmak üzere on altı mihrabı vardı. On altı imam, bu dört mezheb üzerine namaz kıldırırdı. Camiin dört kapısı bulunu: yordu. Bunlardan bilhassa Ba: bülberid çok meşhurdu ve ca- mün en büyük, en işlenm ik direği bu kapıda idi. Ca tezyinatını tamamlamak için İskenderiyeden bile — sütunlar getrilmişti. Cami avlusundaki — muazzam fıskıye, görenleri şaşırtacak ka: neks şeydi. — Fiskiyenin ağzına büyücek bir karpuz ve ya kavun konulsa, havaya fır- İatıyordu. Suya bu kadar kuv- vet ve tazyık verilm ş.i. Manarelerde müteaddid mü- ezzinler ezan okur ve sala ve- rirlerdi. Numaz için camiye in- diklerinde, ikinci ezan için de onlara hususi yerler ayrılmıştı. İşin şayanı hayret görülen ve pok haklı olarak izam edlen diğer bir ciheti de, Timurlen: gin şel işgali zamanlarında çıkan büyük yangında birçok abşıp minareler yanıp kül ol dukları halde bu camiüin bir minaresinin yanmaması idi, Büyük birkaç sütunun, tarihi kıymeti de ayn nisbette idi. Sonu var — YETATE MAD Dr. Behçet Üz Çocuk hastalıkları mütehassısı Hastalarını 11,30 dan bire kar gar Beyier sokağında Ahea« matbaası yanında kabul eder. Muayenehane telefonu 3990 Ev telefonu 2261 salar, Tan — Tehlike atlatıldı.. — Amma da söylüyorsun ha, bay birader?. Bu taraftan atlar, öbür ta- vafa konar, Bugüu — atlatılır, yarın herkes utlanır. Tan— İki spor kulübüne hediyeler. —Sopa ve biçak mı — verdiler acaba? hi Kurun — İki yıldtz birbirini arıyor. — Mestanelerin biribirine arzı hu- lüsu yaklaşıyor desen e! Kurun — İstanbulun doğru! —Kâfirler, keseri hep kendi tarafı» niza — yontarsınız. — Bize birşeyler imarına Cumhuriyet — Fransızların şeka-|yok mu? Son Posta (Roman başlığı) Bvlild- — Meşhur medeniyetlerin üstüne|lar büyüyünce.. — Dinle sen gümbürtüyü, neler ge- Cumhuriyet — Almanya, istilâ |tirirler başımıza !.. İİemelleri beslemediğini hlldlrd;n G Haber — kızlar neden evlenmiyor- — Evlenmiyorlar değil, evleniyor- Ulus — Galatasaray İzmirde ye-|lar, fakat çabuk ayrılıyorlar.. Onlara «neden evlenip niçin ayrılıyorlar> di- ye sormak daha doğru!.. Haber — Serseri çocuklar için ban- Akşam — Bir giyişto yırtılan ka- |Y0 duı çorapları, bir derd halini aldı.. — Hay şu çorapları giymeseler yatif lüzım, pürgatif ! de erkekler masraftan , onlur da zo-| —Yanlış bir şey.. Banyo değil, pür- Çimdik yaptığı neşriyat Haa Maema ae | Türkiye yalnız bir dost değil, âti Asabi I";'Id" hastak için de bir müşteridir, diyor BŞ *Evening Standard, gazete- sinde “Elden kaçırılan bir mu- kavele, başlığı altında çıkan bir yazıda Türkye hüküme- tinin dört milyoa İngiliz liralık demiryola malzemesi siparişini Krupp fabrikasıza vermiş oldu- ğu kaydedilerik bu betle Kırım muharebesi za larından başlamış olan - İngiliz- Türk dostluğunun takviyesi lü- zumnu üzerinde duruluyor, bugüa iki milletin menfaatlerini bir Teştiren âmiller tebarüz ettirili- yor ve şöyle deniyor: *Mlletler arasında dostluk ticaret — vasıtasile — perçinlenir. İngilterenin Türkiye ile ticare- tini arttırması her bakımdan teşvike değer. Birçok senelerdenberi Alman: ya Türkiyenin en mühim ecae- bi müşterisi olmuştur. Hitlerin iktidar mevkiine gelmesi üzeri- ne Dr. Sehscht tarafından te- sis edilen mütekabil kliring an- laşmaları mucibiace Almanya- nn Türkiye dış ticaretindeki hisseleri evelce yüzde 37 iken 1936 da yüzde 49 a çıkmıştır. Nazi hükümeti, ticari bağla- rını küvvetlendirmek — suretile, güne daraldığına şahit oldağur muz bu devirlerde yukarıda gösterilen terakki rakı ri çok büyük bir mana taşımaktadır. Türkiye ile İngiltere arasın- daki klring anlaşması muci- bince İngiliz ihracatının, bil- hassa mensucat, çelik ve me- kine ihracatının — genişlemesi, yepmakta olduğumuz Türk malı M ubayaatının arttırılmasına bağ- lıdır. Türkiyeden —satın aldığımız mallar arasında bâşlıca yeri özüm, İacir, fındık, tiftik ve halı işgal ediyor. Sigara kul- lanan İngilizlerin zevkinde harp- hasıl olan bir deği- şiklik dolayısile İngiliz piyası- larında Türk tütünü ehemmi- yetsiz bir miktara düşmüştür. Türkiyeden daha fazla ala- bileceğimiz mallar için de pek tabit olarak bir hudut vardır. Bu' böyle olmakla beraber Lon- drada açılacık kredilerin İn- giz malları mübayaasındı kulk: Tanılmısı şartile Türkiyeye ser- maye yatırılması İngiliz meha inde kuvvetle terviç edik mektedir. Bu rahatsızlıkta en ehemmi- yetli nokta, midedeki ağrılardı!. Ba ağrılar, hissi sinirlere attir. En ziyade genç ve orta yaşlı kimselerde görülür. Bilhassa kadınlarda zuhur eden ve nö bet şeklinde vukua gelen, mi- de yerinden başlıyarak karımıt muhtelif yerlerine kâdar — yayır lan şiddetli ağrılar çok ıstırap" hdır. Bu mide nöbetleri bazatt birdenbire başlar, hatta bulantı ve kusmalar da bunu takip eder, M.de elemi birkaç saat sürdüğü için, hastaları pek zi- yade telâşa düşürür ve korku içinde bırakır. Ağrılı nöbetler bazı defa ruhi heyecanlardar sonra şiddetli bir suretta kenr dini gösterir. Bu ağrılar geç! tikten sonra günlerce ve bazan da haftalarca aralık - verirlar. Ağrılar esnasında hastalar yumruk” larile midelerini tazyik ederler ve ağrıları tahfife çalışırlar, Asabi mide hastalıklarındt en ziyade dikkate alınacak mesele, bünyenin nevrestenik ve histerik haline karşı birçok tedbirler almaktan ibarettir. Bu hastaların yaşayışlarını mun” tazım bir hale sokmak icap u « Şurası kayda değer ki, yuka- | eder. Yemek Tl'dklr—d:hıkwd- nüfuz saba | oida bahsettiğimiz. demiryolu | rahatlerini, sında ari payımı temin et | Dukavelesini Aalabilmek için | müddetlsrini düzenli bir şekilde Krupp Türkiyeye sekiz senelik | tertip etmek lâzımdır. Eğer bu | için de en büyük rolü oy- namayı ümit etmişlerdir. Almanya bu ümitler nde kıs- men hayal inkisarına uğramış- tır. Almaaya ila van: mış olduğu kliring anlaşmasının kendi zararına işlediğini ve kendi ihracatına mukabil aşağı kalitede ve fahiş fiatlerle Ak man m İlarını kabul iatırarında olduğunu anlamıştır. Turkiye bir sene kadar evel Almanya ile ticaret anlaşmasını sona erdirmiştir. Bunun net cesi olarak 1937 de Almanyanın Türk ticaretindek h ssesi yüzde 38 e düşmüş ve buna mukabil lagilterenin Türkiye ile ticareti 2,441.000 — İngiliz lirasından kredi açmıştır. Türkiye son zamanlarda hw giltereden tayyare alm ştır ve bundan sonra da almak — tale- DİNTE OMUNALARUN. — wuwrane başka Türkiye hükümeti demir ve çelik dabrikası inşaatı gibi mühim bir işi lagliz müessese- sine havale etmiştir. Türkiye endüstriyel faaliyetine diğer İn- giliz firmalarımın iştirakiai müm- kün kılacak istikrazları memnu- niyetie karşılıyacaktır. Türkiye- nin tabil maden membıları çok geniştir. ve Türkiye hükümetinin bütçe vaziyeti ve kıedisi mun- tazam bir terakki göstermekte- dir. hastalığın sebebi uzvi bir takım hastalıklar neticesi tevllüt edir yorsı, oalara karşı da — tedbir ve tedavi şekillerini tatbik et" —a şraaerlu APMLKATTIT ” y iaE ması için mütehassıs bir dok” tora müracaat şarttır. Yalnız tinel ve sinir hallerin" den mütevellid olduğu zamam larda gıda meselesi mühimdir. Bol bir gıda tertip etmeli, bun” dan başka vücude — masajlâr yapmalıdır. Serin sularla du$ yapmak suretile uzv yet kasılar rını ve sinitlerini takviye etmer lidir. En ziyade nebati gıdalar” la beraber bir besi tedbiri te mamile iyi netice vermektedir. 3,180,000 İngiliz lirasına çık- Türkiye İngiltere için sadece G 'SON 3 Beynelmilel — ticarelin | kiymetli bir dost değil, ayni | milli varlıklarla geçinme poli- | zamanda âti için büyük bir Nöbılçi eczaneler tıkası tesri altında ginden ÇALEALIRARA müşteridi! Bir Bulgar gazetesi yazıyor: Balkan Balkanlılarındır! Sotyada çıkan Kampana ga- zetesi “Balkanlar, Balkan mik- letlerinindir, serlevhası altında diyor ki: *Kambana gazetesinin Bel- grad muhabiri yazıyor: Berlin- Roma mihverini gözönünde tu- tan Yugoslav politikacıları bir Belgrad - Ankara mihveri mey- dana getirmek fikrinde bulu- nuyorlar. Bu fikir, burada çok sarih bir surette hemen bütün politik mahfellerde söylenmekte ve şu suretle izah olunmaktadır: — Türkiye ve Yugoslavya Balkan — devletleri içinde en kuvvetli dev.etlerdir. Bu dev- letlerin diş siyasaları da Bal- kaaarda en salâhiyetli bir rol oynamaktadır. 1937 de Şark paktımı vücude getiren Türkiya bu itibarla Balkan paktını kâfi derecede kuvvetlendirmiştir.Bu- gün Türkiyenin yalnız boğazları değ.l, Süveyş kanalı kapandığı takdirde, H.ndistana giden ka- ra yolunu da kontrol etmek mevküade — bulunduğu, inkâr edilemiyecek olan bir hakikattir. Yugoslav ricalinin kat'i ifade- lerine göre son günlerde Ati- nada imzalanan Türkiye- Yana- nistan munzam paktı, Belgrad- da tıpkı Ankaranın Bulgar Yu- goslav ebedi (paktını karşıladığı sempatile kabul edilmiştir. Tür- kiye ile Yugoslavyanın gayesi, Bulgaristanla Yunanistanda Bal- kan paktının müsaadatı nisbe- tinde bir işbirl.ğinin meydana gelmesi merkezindedir. Gospodin Stoyadinoviçin pro- jelerine göre Belgrad - Ankara | mihveri, bir Balkan ittifakı ya- ratmağa muvaffak olacak ve bu İttifak İagiltereye istinat ede- cektir. Bu mihverin gayesi, Bal- kanları harici nülfuz ve tesir- lerle müdahale ve inhisarlar- dan korumaktır. Aakara - Belg- rad mihverinin teessüsü ile Yugoslavya, aynı zamanda, Ma- garistanı da Küçük Aatanta sokarak bunu bir. “Tuna An- tantı. yapmak fikrindedir. F>- | —Sosu Binci Sah.icde— Eczanelerin bir haftalık Pazartesi: