— 150 — Atosun evine gittikleri zaman Aramis ile Porto- i bekler vaziyette buldular su keudileri Cağım, elendimiz, konyalı büyük bir itimatla ce- Yap verdi: Rişelyo ciddi bir tavır takı- Aarak dedi ki: — İleride ve her hangi bir tamanda başına bir dert gelirse benim seni düşünmüş olduğu: mu ve bu derdin önüne geç Bek için elimden geleni yap- mış bulunduğumu hatırlayınız. Dartanyan elini göğsüne ko- yup iğilerek dedi ki: — Ne vukua gelirse, efendi- mizin bugün göstermiş bulun duğu teveccühten dolayı hisset- tiğim ebedi minnettarlığı he- men hatırlıyacağım. —Pekâlâ, dediğiniz gibi olsun, “ Mösyö Dartanyan; harpten son- ra gene görüşürüz; ben de ora- da bulunacağım için gözümü sizden — ayırımıyacağım, — diye Kardinal arkasına giyeceği gü- zel zırh elbiseyi parmağı — ile gösterdi; — Harptan dönünce, evet,... O zaman hesabımızı görürüz! — Abl Efendimiz! Beni ga- zabınızdan muaf tutunuz; benim bir asilzade gibi kahramanlık göosterebildiğimi görürseniz bi- taraf kalınız efendimiz, diye Dartanyan bağırdı. Rişelyo dedi ki: — Delikanlı, bugün söyladi- ğim şeyi bir daha söyliyebil- mek nasip olursa, öyle yapmağı vadederim. Rişelyonun bu son sözi deh- etki lli ellebamanandisisi, bu, Üdeta bir tahdit olduğu için, Dürtanyanı pek ürkütmüş- tüç Kardinâlin kendisini kor kutacak bir belâya karşı mu- hafaza çaresi - aradığı — anlaşılı: yordu. Ağzını cevap vermek için açacağı sırada Kardinal sert bir bakışla çıkıp gitti. Dartanyan da odadan çıktı, fakat kapının önünde kalbi hemen hemen cesaretini kaybe- decek bir hale girdiği için âde- ta geri dönecek gibi olmuştu. Ancak Atosun asil ve âori yü- zü gözünün önüne geldi; eğer Kardinalin teklifini kabul ede- cek olsa Atos artık ona elini vermiyecek, Atos kendisini red- dedecekti. İşte bu korku sebebile, mu- hitinin en yüksek siması olan bir zatın bu derece kuvvetli tesiri da ukavem ot Mmi. ETNE Dartanyan çıkmış bulunduğu merdivenden inince kendisini beklemekten canları sıkılmağa başlamış olan Atoş ile diğer dört silühşoru karşısında buldu. Dartanyan olan şeyi kısa, lattı ve Plânşe ise efendisinin Kardinal sarayından — selâmetle çıkmış bulunduğunu — görünce koşa koşa diğer postanın — ya: TAKVİM Rumi - 1354 | Arabi - 1357 Nisan 27 Rebiülerel 9 Mayıs e LN A Akşam 12, 19, 13 Yatsı 1,48 20,59)| İlmsak 7,35 2,6X nına giderek artık nöbet bek: lemelerine lüzum — kalmadığını haber verdi. Atosun evine gittikleri zaman Aramis ile Portos bu acayip buluşmanın sebebini merakla sormuşlardı; fakat Dartapyan onlara karş. M. dö R şelyonun kendisini kendi muhafızları üze- rine bayraktar yapmağı teklif etmek için çağırdığını ve fakat kendisinin — kabul etmediğini söyliyerek övündü. Aramis ile Portos bir dan bağırdılar: — Çok doğru yapmışsınız. Atos derin bir düşünceye di k hiçbir cevap vermemiş- H. Fakat yalnız kaldıkları za- man Dartanyana dedi ki: — Dartanyan, sen yapılması lâzimgelen şeyi yaptın..... Fakat, belki de yanlış yaptı Dartanyân içini çekti, çünkü, bu söz, kendi kalbinden geçen ve büyük bir belânın kendisini beklediğini hatırlatan, gizli sö- ze uygun düşüyordu. Ertesi gün tamamile sefer havpırlıklarile gaçirilmişti; Dârtan- yan, M. dö Trevile veda için gitti. O gün k eclisini top- hyarak ertesi günü sefere çık- mak — kararımı bildirdiğinden artık silâhşorlarla muhafızların bir zamanda yola çıkacakları ağız- muzları şıkirdiyor, ve kilici ara: metle topuklarını dövüyordu. Artık Portos ciddi bir. kulak kesilen vaziyetinde bulunduğu için bu sefer kâtipler gülümse: meğe cesaret gösterememişlerdi. Silâhşor M. Kokunara takdim edilince akrabasm Bütün yeni şeyler içinde gördüğ' için ufa- ek kurşunt renkli gözleri öfke ile büyüdü. Bununla beraber, bir şeydee teselli buluyordu; herkes harbin çok şiddetli ola- cağını söylemekte bulunduğun- dan sevgili akrabasının ölmesi ümidi kendisini teskin ediyorda. Portos, M. Kokunara hür- metler ederek veda etmişti; Mösyö Kokunar da ona stadet- ler temenni etti. Madam Koku- nara gelince gözlerinin yaşlarını zaptedemiyorsa dâ, onun akra- basına kârşı çok merbutiyeti malüm olduğu ve bu husustan dolayı her zaman çekişmekte bulunduğu — cihetle, — ağlaması fena bir fikir uyandırmıyordu: Fakat hakiki veda Madam Kokunarın odasında yapılmıştı; canları pek yanmıştı! ——— Alaçatı gençleri çalışıyorlar Belediye reisinden adlaşılmıstı. M, dö Trevil, Dar |Spor sahasının temiz. tanyana bir şey isteyip üötemes diğini sordu, fakat Dartanyan her şeyinin hazır bulunduğu cevabını verdi. —< gace, — birlikte . çalışmak âdetleri olan, M. dö Essart taburunun — bütün — muhafızları ile M. dö Trevilin tekmil silâh. şorları bir araya toplandılar. Allah nasip ederse tekrar bir arada buluşmak üzere biribirleri ile * vedalaşıyorlardı. Tasavvur edileceği veçhile o gece epeyce buhranlı bir gece idi; bu gibi hallerde görüşülecek şeyler hep kahramanca harbetmek sözlerine müohasır olur. Sabah borusunun birinci sesi işitikmce arkadaşlar ayçılarak silâhsorlar M. dö Trevilin ve muhbafızlar da M; dö Eesartın konağına koştular. Bunun üze- rine kumendanlardan - herbiri kendi taburunu alarak, kral ta- rafından görülmek için, Lavr sarayına götürdü, ral neşesizdi ve hâsta gibi göründüğü için mutadı olan vakur hali biraz düşmüştü. Ha- kikaten, bir akşam evel mec- liste müzakere esnasında ken” disine fenalık gelmişti. Hemen © akşam sefere çıkımak kararını vermiş ve kendisine karşı yapı- lan mümanaat teki flerine karşı askerleri teftiş etmek hususunda ısrar göstererek açık havaya çıkınca kendisine gelmekte olan hastalığa galebe etmek ümidi- ni izbar eylemişti. Teftiş bitmiş, muhafızlar yola gçıkmış ve silâhşorlar ise kralı beklemekte bulunmuş olduğu sırada Portos ta, mükemmel takımları ile boy göstermek için Ur sokağına gidip gelmeğe meydan bulmuştu. Avukat karısı onu yeni for- ması ve alı üzerinde geçer- ken gördü. Portosun bu mü- kemmel kılıkla vedaa gelmesi kadının pek hoşuna gitmişti; atından inerek içeriye gelmesini işaret etti. Portosun vaziyeti hakikaten mükemmeldi, mab- | |et irilmesi isteniyor Alaçatı, (Hususi) Alaçatı Gençlerbirliği, kendi — muhitin- de, maddi mahrumiyetlere rağ- men değerli başarılar temin etmektedir. Her — temsilinde alkış ve takdir toplıyan temsil kolu, son defa olarak “Atatür. ke ilk kurban, piyesini muvaf- fakıyetle temsil etmiştir. Birlik, bir de musiki kolu teşkil etmiştir. Şimdilik en bü- yük moksanı spor — sahasıdır. Bundan dört yıl evel belediye tarafını istimlâk — edilerek temizlenemeyip yarıda bırakılan geniş araziden istilfade edile- memektedir. Gençler, bu sahanın bir an evel temizlettirilmesini temmeni eylemektedirler. Teftiş Menemen Polis teşkilâtını tef- tiş eden şehrimiz emniyet mü- dürü B, Salâheddin Arslan Kor: kud, İzmire dönmüştür. Fransa ve İIngiltere arasındaki birliğin kuvveti. Lö Figaroda Vladimir Dorm son yazıyor: Londra görüşmeleri neticesin- de neşredilen tebliğ “İngiltere ile Fransanın biribirine sıkı bir menfaat birliği ile bağlı olduk- ları,, ni ilân etmektedir. Gene bu tebliğ iki hükümetin kur" mayları arasında Lokarao pak- fının çiğnenmesi ertesinde tesis edilmiş olan temaslara devam etmeğe karar vermiş olduklarını tasrih ediyor. Bundan böyle teknik sahada kara, deniz, ha: va ve ekonomi kuyyetlerinin biribirine bağlanmaları en tam bir şekilde tahakkuk edeceği umulabilir. lagiliz - Fransız birliği böy- lece —mühürlenmiştir. Londra konuşmalarından çıkan - bariz netice budur. Bunun manası ve şümulü azimdir. Gitgide daha sarihleşen te- zahürlerine rağmen Fransız » İngiliz anlaşmasının realiteden ziyade bir zevahirden ibaret olup olmadığı hariçte ekseriya sorulagelmiştir. İngiliz politikası bazan muhtelif temayüllerin te- siri altında görülüyordu; diğer taraftan Fransız politikası da zaman zaman içten ve d ştan ideolojik tazyiklere inkiyad eder gibi göründüğünden, ber iki ta- rafta da temevvüçler görüldüğü, hatta biribirine zıd istikametler tutulduğu ileri sürülebiliyordu. Bundan böyle her tarafta bakikat hakkinda bir fikir sa- hibi olunabilir ve — olunmalıdır da. Tam, mutlak Fransız- liz tesanüdü belirtilmiştir sarsılmaz bir varlıktır. Bu —te- iki memleketin politika- yen bir istikamet taahhüdü a tına koymuştur. Böyle bir ka- rarın akisleri yalnız Ayvrupaya inhisar etmiyecektir. Bu akis- lenme iki Amerik Uzakşarka kadar u: Bu haberlerin bize verdiği büyük sevinci gizlemiyeceğiz. Bize bu neticeleri getirm'ş olan İngiliz ve Fransız devlet adam- larını tebrik etmekte hasis dav- ranmıyacağız. Bu Fransız-İagiliz birlik pol sı bizim daima düşündüğümüz ve — müzaharet ettiğimiz — politika — olmuştur. Gerçi iki memleket te hatalar- dan masun olmamıştır. Bazı hallerde her ikisi de aldanmış- lardır. Esasen her biri için mantık? hareketin delili, kendi Şehir Gazinosunda Edvar Biyanko Dünyanın bu tanınmış ve ilmiş olan güzide FUAR GAZİNO- etmekte ve san'a! yüksek — zevk aile ve sosyetolerinin alkışla- rını toplamaktadır. E. Biyango Size en heyecanlı muzik ve dans zev. kini tattırir Pazar günleri saat 17 den 19 za kadar Matine Fiatlerde hiç bir zam yoktar. görüşlerini ve — mesuliyetlerini daha iyi hesaba katmaları de- ğil midir?. Londra tebliği İtalyaya karşı, son Roma anlfışmasının İngiliz: İtalyan münasebetlerinde husule getirdiği salâhi memnuniyetle kaydediyor ve bu salâhın Fran- s1z* İtalyan münasebetlerinde de busulü arzuşunu tebarüz ettiri- yor. Bu arzuya Fransanın bü- tün makul düşünenleri iştirak eder, İspanyaya karşı Fransız - İn- giliz durumu maküldür. Bu hu- hususta da iki memleket ara- sındaki görüş birliğinin macera- perest politikaların ortaya çe kardığı ve ideolojik ihtiraslarla yalanla dolu polemiklerin istis- mar ettiği mazik problemlerin halline yardım edeceğini düşü- nüyoruz. Nihayet orta Avrupa ve Çe- koslovakya bhususunda, Fransa ve İngiltreenin hukuki teahhüd- lerinin mabiyeti ayai olmasa bile, meselenin manevi tarafını iki memleketi birleştiridiği âşi- kârdır. Fransa ve İngiltere, ortadaki davaların sulhcu va mantıki bir surette hallini temenni etmek- tedirler. Bunu kolaylaştırmak için ellerinden geleni yapacak- lardır. Bu kayıdlara rağmen, Alı ya, Çekoslovakya — mesele: devletler ve âmme hukukunun ea mukaddes taraflarını ayaklar altına almak suretile halletmeğe kalkışırsa, o zaman, yirmi dört sene evel olan şey, tekrar önüne geçilmez bir surette vukua ge- lecektir. Kuvvet içinde mantık demek Fransız-İngiliz birliğinin Avru- paya itidal ve şuür telkin ede- ceğinini ve — böylece anlaşma fikrini ve daha iyi zamanları doğuracağını ummak istiyoruz. * Fransa ve ıırl;l.ııl arasındaki Fi nal Taymis yazıyor: *İngiltere ile Amerika üç te raflı para itilâfını ihlâl etmeden franga yenidea — kıymetinden düşmesine muvafakat etmişler- dir. Ehemmiyeti pek büyük olan bu hâdise icab ettiği za- man frangın Fransanın şerikle. rinden yardım gördüğünü gös: termektedir. Daladiye projesini Fransız halkına kabul ettirebildiği tak. dirde memleketten giden Fram 81z sermayesinin avdetini temin olacaktır ki, bu da sana- yün yeniden canlanması için elzemdir. Cesurane tedbirler Deyli Telegraf Eand Morning Post dıyor ki: *Daladiye enerjik tedbirler ittihaz edilmek suretiyle frangın istikrarı temin edileceğini be- yan etmiştir. Frank - İngiltere ve Amerika ile tam bir itil hasıl olduktan sonra düşürül- müştür. Daladiyenin eline Fran- sız iktısadiyatı ve maliyesinin daimi bir kalkınma temin el mek için bugin mükemmel bir fırsat geçmiştir., Deyli Meyi yazıyor: *Daladiye cesurane tedbirler ittihaz ederek Fransanın bütün dostlarının ümit ettiği - beynel- milel ehemiyeti yeniden tesis edecek vaziyettedir., Mtalyan deniz manevraları Bütün gazeteler, büyük İtal- yan deniz manevralarına geaiş “Menemende — ——— .. —- Z. Bank memurunun hatası Aldığımız bir mektuba göre, Menemende kredi Jkooperatili idare heyeti ile ziraat bankası memuru arasında bir ihtilâf çıkmış ve heyet, memurun ha: reketini al, arlara — şikâyet etmiştir. Nizamasme mucibince, kooperatif memurluğu heyetin inhası ve bankanın kabul ve tasdiki suretile olur. Banka, isterse reddebilir. F: hakkı, heyetinidir. Çünkü kasa: dan, paradan, muamelât, delter vesaireden heyet mesuldür, Bir müfettiş, mevcud ve vekil bir muhasebeci muhasebeci mua- vinine — ilâveten ortakların va muamelâtın artması hasebilo, Muhasebeci (tayini — zaruretini görmüş, heyet te bankadan bir muhasebeci tavsiyesi istemiştir. Bank memuru, kendi vezaeda: - | rının — kayınbiraderini edilmek üzere vel , fakat bu gencin, eski vekil muavin kadar muvaflakiyetini göreme: diği için heyet onu inha etmek istememiş, bilâkis eskidenberi orada genci daha mw vafiık görmüştür. Hatta, mura- kıp bile bu mütaleada bulun. muştur. Fakat bank memuru, israr otı heyetin karar ve muvalakatini almağa bile lüzum görmeden (45) lira maanşla tayinl yapmış ve muhasebeyi onun eline vermiştir, Ortada bir me- suliyet ve nizamname olduğu iç'e, bittabi heyet derhal hare- kete geçip — itirazda bulun- muştur. Doğrusu, biz de, mz- murun yaptığaa akıl erdireme- dik. Bana kotrolür, — tayinleri tasdik, istenmiyenler hakkındaki tecrübe tindir. Çünkü mesuliyet onun omuzlarındadır. Ortada inha olmadığına göre, heyete rağ. men ve onun rizası hilâfına böyle bir tayin” ol Biz de alâkadarların nazarı dikkatini celbederiz. Meseleain . rubu da bunu âmirdir. sütunlar tahsis etmekte ve bü- yük harflerle bu manevraların fevkalâde bir intiba bıraktığını kaydeylemektedir. Fölkişer Beobahter diyor ki * İtalyan deniz kuvvetlei insanın üzerinde büyük bir te- sir bırakan bir tezahürüne şa- hit olduk. B. Mussolini, İtalyan donanmasını, birinci sınıf - bir harp aleti haline getirmiştir. İtalya, deniz kuvvetleri muva- zenesinde ön safta yerini almış bulunmaktadır. Bunu artık kim- se inkâr edemez. Hiç bir kim se, diğer taraftan bu tezahürün politik mahiyetini de gizliye- mez, , Italyan donanmasının büyük — günü N Berliner Börsen Zaytung di- yor ki: *Faşist İtalya, Alman mille- — tinin şefi huzurunda disiplinli — ve önüne geçilmez bir kuvvet — tezahürü yapmıştır. Napoli ci- — varında gözüken bütün gemiler — faşist İtalyanın birer sembolü — idiler.. : Berliner Tageblat diyor ki:; *İtalyan harp donanmasının bu büyük günü, görülmemiş — bir ihtişam içinde cereyan et Miştir. yüksek noktasına varmiş bulu- nan bu genç ve kendisinden — emin donanmanın — kuvvetini gördük. Bu donanmanın subay- ları ile erlerinin bizlere karşı gösterdiği derin ve samimi ar. kadaşlık zihaiyetini de büyük — sevinçle müşahede etlik. Bu — arkadaşlık, Düçenin kurduğu — dostluğu teyid eylemektedir., — Modern - tekniğin en ——