Sınan Paşa, butun süratile Kayseriye doğru yü- rüyordu. Bunu yalnız Yavuz biliyordu Yazan M. Ayhan - W Sinan paşa güldü: — Zati şahane merak etme- sin.. Orta Anadoludan Halep, Maraş taraflarına ineceğim.. — Fermanım gelmeden, yı- hud bizzat ben yetişmeden kat'iyyen harekâta girişme.. Bu mükâlemenin ertesi günü Beylerbeylerine, valiliklere fer- manlar çıkarmış ve kendiler.ne düşen asker hissesinin derhal yola çıkarılması bildirmişti. Bu askerler, muayyen yerlerde buluşacak ve sadrıâzamın em- rine gireceklerdi. En ileri, en büyük merkez Kayseri idi. Sinan paşa, Edirne ve İstanbuldan aldığı kuvvet- lerle, fakat bütün sürati ile Kayseri yolunu tutmuştu. Her- kes merak içindeydi: Kime harp açılacaktı, tekrar şah İsmaile mi, yoksa Misır sultanıma mı? Sarâya mensup zevat - bile buna lâyıkile cevap varemiyor- lardı. Gerçi Mısıra hücum, esas itibarile malâm olan bir şeydi. Fakat Şah İsmaili lâyıkile or- tadan kaldıramıyan Yavuzun, ona karşı harekâta geçmesi de Tam bu sırada sarayda bir hâdise oldu ve ortalık, |bu hâ- disenin heyecanı ile âdeta dini ve ilâhi bir vecde, bir hayrete düştü. Bu, bir rüya hâdisesiydi. Fa. kat bu hâdiseden epeyce evel, divanda geçen bir münakaşa da vardı: Sinan paşa, divanın - toplan: tısındaki müzakeraler — esnasın- da derin bir süküta dalmıştı, düşünüyordu. Yavuz: — Paşa »dedi- sen Ççok dü- şünüyorsun? Sadrıâzam: — Beli padişahım, düşünmek isterim -dedi- çünkü böyle bir geferde zatı şahanenin şereli, haysiyeti, devlet ve milletimizin hayat ve bekası meselesi - var- dır. Ben düşünmeyim de kim düşünsün? Sadrıâzam, o günlerde gene Yavuzun gözüne girmişti. Esa. sen, onu tehdit etmekle, öldür- meğe kalkmakla kendi kendine üzülen Yavuz: — Söyle bakalım! -dedi- ola ki, bizim hatırımıza — gelme- miştir? Sinan paşa sadece şunu söy- ledir dığı aşağı yukarı pek az görül- müştü. Böyle bir hal, ancak fevkalâde ahvale delâlet edebi- lirdi. Yavuz, itidaline hâkim görünüyordu. Bu fevkalâde içti- maa, bütün alâkadarlar ve sa- lâhiyettarlar davet — edilmişti. Padişah, beşuş bir çehre ile müzakereyi açtı; mevzuu izah ettikten sonra: — İşte İran şahı, işte Mısır sultanı, işte vaziyet-dedirne dü- şünüyorsanız, gayet açık söyli yeceksiniz. Fikrini gizliyen, Al lahın emrine karşı gelmiş olur. Hersek Ahmed paşa da orada hazır bulunuyordı. Vezirler ara- sında, en son vezir olan Hoca- oğlu Nişancı Mehmed paşa da vardı. Mehmed paşa, alim, fazıl bir adamdı. Padişah ona çok hürmet ediyordu. Esasen onun vezirliğe getirilişi de bir mühim hâdize olmuştu: İlim ve dinle iştigal eden bir köşe adamı için, Vezirliğe gel- mek doğru görülmüyordu. Hoca oğlu ilk defa bu teklifi reddet- mişti. Fakat Yayuz ısrara var.- mıştı. Bunun üzerine Hoca oğlu: — Padişahım -demişti- emri kat"i lâzım, beni, Allahın nez- — Vakit gelmiş midir, geb | muhtemeldi. d'nde muatep olmaktan — kür- memiş midir? Bir akşam vakti, sadrığzamın | tarın! Yavuz, kimsenin müdahalesiâe| arizesini hâmil dört süvari,Edir- Yavuz bunun üzerine yerin- vakit bırakmadan şu cevabı | neye geldi ve huzura kabul | den fırlamış: edildi. Bu arizade Sinan paşı, Misir — sultanının — vaziyetinden şüphelenerek kuvvetli bir ordu- yu hududa sevkettiği bildirili- yordu. Sinan paşa, padişahın emri üzerine düşmana saldırma- mış olmaktan başka, bazı endi- şeler de gösteriyordu: Yavuz, hiddetinden deli ola- caktı: — Köpek -diye bağırdı- ba- na meydan mı okur? Ve derhal divanın toplanma- sını emretti. Divanın, gece vakti - toplan- verdir — Paşa, vakit gelmistir. Fa- kat sana da hak veriyorum. Şimdi yapacağımız şey, düş manı tehditten ibarettir. Evvelâ sen ordu ile Anadoluya geçe- ceksin. Altvale- göre hareket, kararımız olacaktır. Yani, bir- denbire harbe girmiyoruz. — Şu halde mesele yoktur padişabım.. Kulunuz, barekete hazırım.. Yavuz, gene başkalarının söz söylemesine imkân bırakmadan atıldı: — Şu halde -diye bağırmıştı- ben de sana emrediyorum. Ve bununla beraber Hocaoğluna bir tokat atarak: — Yarından itibaren vazifeye başlıyacaksın, her günah bana aiddir Diye ilâve etmişti. — Devam edecek — Sarhoşluk Kemerde Sürmeli sokağında Abdullah kızı Selime, sarhoş olarak gürültü yaptığından za- bıtaca tutulmuştur. AESOA e.;ü*.î:î"an:;“':_ıî'fğ- Ç İMDİKLER rimce, şah İsmail de maz olmuştur. Ona satveti kah- gımı, (üzumu halinde tekrar göstermek isterim.. Yavuz o gün, divanda âdeta emrivakiler yaratıyordu. O, şöy- le düşünüyordu: Hele bir kere, ordu yola çıksin.. Divan akşamı Yavuz, Sinan paşayı hususi olarak — çağırttı.. Artık eski dostlukları iyice ta- zelenmişti: — Bak paşal Şerelimi, şa- mımı senin dirayetine, kahra> manlığına — veriyorum.. — Bahar aylarında yolculuk da iyi olur.. Şimdi hangi yolu tutacaksın., ANADOLU gazete . . : Musiki ve insanlar Bazı müzik parçaları vardır. Bunlar çalınırken, herkes sanki blir elektrik düğmesine dokusmakla ayni zamanda harekete gelen makine parçaları im'ş gibi, derhal harekete gelir ve © parça ar- tık, yalnız Şunun veya bunun değil, bütün dinliyenlerin mah olur. Meselâ, alaturkadan — şu şarkı: Biz Heybelide lıı' gece mebhtaba çıkardık dalardık Bu şarkı söylenirken, gayri her insan içini çeker ve sonra derin derin, biraz da melâl içinde boşanır, Herkes Hey- beliye gitimniş midir, herkes orada cananı, udu, sazı alarak, ay ışığında aşk ve zevki tatmış mıdır? Hayır, hayırl. Bütün bııılu yoktur. Var olan şey, sadece mazi İşti akidir. Uzaklaşan, tatlı, acı hatıralarla dolu bir mazi ki,. Bir firari buse, kalbe sap- lanmış bir çift güzel bakış, bir çift söz ve bütün bunların, gelip geçmesine muadil, insandaki iştiyakın, hasretin dile gelerek: — Şöyle yapardık. Bana bir akşam şöyle demişti, böyle se- vişmiştik, bana şöyle bakmıştı. Diye mırıldanması.. İşte iştirak noktası.. Dün Bayraklı vapurunda radyonum öğle neşriyatında " Ah bu deli gönül, şarkısı çalınmağa başladı. Birdenbire, ihtiyar, genç, kadın, erkek herkes, dudaklarını kımıldatmağa, ayaklarını halif hafif vurmağa başladı. Yani, ayıp sayılmasa, herkes ayağa kalkıp “Ah bu deli gönül, diye bağır.cak, Bunda da öyle bir iştirak var ki, sormayın.. Çünkü herkes, ondan bir masip, bir hisse almıştır. Ya ağlamıştır. ya gülmüş, ya sevinmiştir. Bazan ümtsiz ve meyus, bazan ııliı ve kahhar, bazan neş'eli, merd ve herşey olmuştur. Her insanın başı, hiç olmazsa bir kere gönül denen bu nesne- ye çarpar. Gönül bazan bir deli kesilir, ne kanun dinler, ne ferman, ne akıl, ne de irade. Zaman zaman, gönül hıdığııııdu da şikâyet ve isyan ederiz. Tıpkı bir şairin söylediği gibi: Gönül elindeodir feryadü ıkılı Ba uankör aşkımdan ben de bizarım Rubum azâd olur belki mesarım Ayaklar altında dümdüz. olucca. Gönlük siyasal Satıb e Baçmuhazmırı Haydar Rüşdü ÖKTEM Ümuml peşriyat ve yam işleri müd& M Bemdi Nözhet ÇANÇAK zz İDAREHANESİ Trir İkloci Beyler sokağı CLalk Furtisi Binas içinde Telgrek İsmir — ANADOLU Telelom: 2776 « Fosta katasuı 403 Aböne çeraiti Yükya 1<00, elt aylağı 800 kuruştur Yalancı sremleketler için — venelik |) adexe tczeti 27 liradır #RALULU BAILAASINDA SILMIŞTIK Fa Çimdik öi ANADOLU Bergama, (Hususi) — Son kabul edilen esaslara yöre 44 l bin lira sarfedilerek meydana gelen Bergima cezaevinin bü. tün noksanları tamamlanmıştır. Yüz on mahküm için yapılan bu bina, icabında iki yüz” kişi alacak vaziyettedir. Mahküm ve mevkuflar için daireler, yemek- hane ve bahçeler tamamen ayrı olup yekdiğerlerile temaslarına müsaade edilmemektedir. Bun- dan başka hapishanenin ço cuklara ve kadınlara mahsus kısımları da da vardır. Herkesin eşyası ayrı ayrı yerlerde ve dolaplara yerleşti- rilmiştir. Her taraf temiz, her iş mun- tazamdır. Mahkümların — çalış- ması için tertibat alınaktadır. Hapishanede terlik, papuç yâ- pıldığı gibi, bir çorap makinesi de faaliyettedir. Mahkümların feranslar verilmektedir. Hâpishanenin uzun korido- runa birçok veciz ve — ahlâki levhalar — asılmıştır. -Halkevi tarafından temin edilen kitap- larla bir de mahkümlar kütüp- hanesi açılmiştır. İlbay Fazlı Gülecin de yük- yaptıkları İşler piyasaya çıka- rılmıştır. Diğer taraftan beş öğretmen Bergamanın modern cezaevi ——— — ——— ——— — -- ———0 —— — — Mahkümlar çalışıyor, kundu- | ra, çorap imal ediyorlar Yeni cezaevinde bedbaîıî. insanların istirahatlerine azami itina gösterilmekte; ahlâki konferanslar veril- mekte, kendilerine ökuma yazma öğretilmektedir. Bergama cezaevinde mahkümlardan birkaçı terlik, pabuç yapıyorlar. Mavıs sek alâkasile 65 kişilik karyola ve ufak tefek eşyaları koymak için her koğuşa komodinler te- min edilmiştir. Ayrıca, koridorda bulunan büyük dolaplara diğer eşya ve ptpuçlar konmaktadır. — Sonu 8 inci sahifede — mahküm kurslarında çalışmak- tadırlar. Hiç okumak, yazmak bilmiyenlerle bilenler arasında aym ayrı durülmaktadır. Bu suretle kendilerine sık sık kon- Karapınar gü- Manisa, (Hususi) — Halkevi . reşleri başladı. —ç— çamlığında —güzel bir yazlık sinema yert yapılmıştır. Baskat- TRAKYA bol -ve tenis sahaları — yanına Bölge lik maçlarına| yapılmış olan sinema yeri şeh- da devam edıhyor. rin bu husustaki mühim - iht- | Takımlar ubqı çıkarlarken.. Edirne, ? (Hususi) — Esirgeme Kurumu ııuhıtiıı tertip olunan Karapınar büyük pehlivan güreşlerine dün baş- lanmıştır. Müsabakalar üç gün sürecek, Pazar günü final ya- pılacaktır. Pehlivanlara muhtelif hediyelerden başka parti na- mina birer altın saat de verile- cektir. Güreşlerde Kırklareli saylavı Şevket Ödel ile Tekirdağ say- vi B. Rahmi Apak ta bulun: Lik maçları Lik maçlarına geçen hafta devam edilmiş, yağmur altında ve çamurlu sahada oynanmıştır. Yavuz-Kırkağaç' takımları 1-1 berabere kalmışlar, Edirne-Uzun- köprü maçı, Edirne 1-0 galip vaziyette ikea yağmurun şidde- tinden yarıda bırakılmıştır. Bisiklet müsabakalarının altın- cısı da Edirne yolu üzerinde ve yağmur aitında yapılmıştır. yakında bir geziye (fçıkacaktır. Manisa - Balıkesir telefon hatti konuşmaya açıldı. Manisa kupa maçları devam ediyor. Bir yazlık sinema yapıldı. Tire gençlennın muvaffakıyetli müsameresi. yacını tamamen karşılamış bu- lunmaktadır. Binden fazla se- yirci alabilecek olan saha mun- zam bir surette çiçek tarhlarile bezenmiş olup gündüzün gazino ve gece sinema işletmeğe mü- said bir şekilde yapılmıştır. Sinema ve gazinonun idare- sini sekiz on senedir bu işler. de — çalışan — B. İhsan Otku derühde etmiştir. Sinema 19 mayı gençlik ve spor bayramın- da faaliyete geçmiş buluna- caktır. Manisa-Balıkesir telefon hattı Yapılmakta bulunan Manisa- Balıkesir telefon hattı tamamen ikmal edilmiş ve mubhaberata açılmıştır. Ekonomik bakımdan çok faydalar temin edecek olan bu hat üzerinde Balıkesir vilâ- yetinin bütün kazalarile muha- — Son 8 inci sahifede — Tire, (Hususi) — Tire Halkevi temsil kolu, (Ana) piyesini Şe* hir sinemasında büyük bir muvaffakıyetle temsil etmiştir. Müsa- mere çok alâkah olmuş, 600 kişi bulunmuş, mıştır. Temsil kolu ayni piyesi köylerde de temsil etmek üzöre gençler alkışlan« aa ranneça bi