Sabhile İ ANADOLU Gökten ölüm yağıyor Verdun kalesi Almanlara karşı nasıl durdu? Yazan Fransız erkânıharp kagmakamlarından Jorj Londen Türkçeye çeviren A, Kâmi Oral Bir gün, gazetelerde şu haber okunuyordu: Paris civarında ve bir yolun kenarında, başından üç kurşunla vurulmuş genç ve güzel bir kadının ce- sedi bulundu. Bu, Evanın tâ kendisi idi! — Bu iki zabit, makı cebir - istii e Kendilerini tevkifhaneye sevk- ediniz. Ve ihtilâttan menediniz, ikisi de Alman casuslarile teş- rikimesai etmekten müttehem- dirler. İkimiz de, tabancalarımızı çek- mek istedik; fakat gizli zabıta memurlârı, yıldırım süratile kok larımızdan yakaladılar. Biraz sonra, arkadaşımla, ayrı aynı odalarda mevkuf bulunur yorduk. Biribirimizi göremiyo- ruz. İki gün, iki gece bu vaz- iyette kaldık. İki gün sonra, erkânıharbiyel umumiye dairesinin kapısından içeriye giriyoruz. Merdivenler- den çıkarken, gizli zabıta teş- kilâtının başında buluman mahut müdür de arkamızdan geliyor! Yukarıya — çıkınca, — derhal erkânıharbiyei umumiye reisinin odasına — girdik. Verilen emir üzerine, müdür de bizi takip etti. Kapılar kapandı. Erkânı- harbiyoi umumiye reisi, arkada- şımın yüzüne baktı ver — Kaymakaml -dedi- akade- mide muallimlik —etmiş bir erkânıharpsiniz. Bu itibarla bir zabitin; yabancı bir kadınla düşüp kalkarken, © — kadının, mutlak sürette casus — olabile« ceğini nazarıdikkate alarak ona hareket etmesi lâzmgele “Şü Hatdey sevdiğiniz kadına neden dolayı bu derece itimat beslediniz? Arkadaşım derhal cevap ve. rerek dediki: — Reisim, bütün bu cihetleri takdir ederim. Şu anda da, ne derece ağır bir itham — altında olduğumu da idrak ederim. Şu kadar var ki, maiyetinizde ça lıştığım bunca zamandanberi elbette beni anladınız. Sizi mu- kaddesatımla temin ederim ki, ben, tamamen masumum. — Bu, bir gün bötün vuzuhile anlaşe lacaktır. Esasen, şu anda eli- mizde bulunan mektup ta, benim hiçbir şeyden haberdar — olma- dığımı lüzumu kadar ispat ede- bilir kanaatindeyim. Bunanla beraber emir, gene sizindir. Erkânıharbiyoi umumiye reisi, vaziyeti etrafile tetkik etmiş, arkadaşımın tamamen masum olduğunu ve benim de, onu müdafaa etmekten başka hiçbir suçum mevruu bahsolamıyaca- fını anlamış bulunduğu - için, gizli zabıta teşkilâtı müdürü ile kendi yaverini ve askeri istih- barat şebekesinin başında bur lunanları tardetmiş ve bizim de, derhal vazifelerimiz başına dön: memizi tensib eylemi; Biz, biraz daha reisin karşı- sında durdük. O, bazı evrakı tetkik etti ve sonra emirlerini tobliğ etti.. Bir sant sonra, Paris istas- yonunda arkadaşımla vedalaşı- yorduk.. O, umum!? karargâha gidiyor ve ben de fırkaya ilti- hak ediyordum.. Şa maceraları hikâye etmek ten maksadım, umumi harpte; Alman casuslarının, Fransanın kalbigâhına kadar nasıl sokul- dukları ve neler muvaffak ok dukları hakkında okurlarıma bir fikir vermektir. Arkadaşımdan — ayrildıktan dört gün sonra, gazetelerde bir haber okudum. Bu haberde Paris civarında ve bir şosenin kenarında, başından üç kurşunla vurulmuş, genç bir kadın cese- dinin bulunduğu bildiriliyordu. İşte Eval.. ı.ı Almanların, Düomon istih- kâmları ünde — başladıkları taarruz, bütün şiddetile devam ediyor. Fırkalarımız, hep bir den mukabele etmektedir. Askerlerimiz, göğüs güğüse harp ediyorlar ve Almanlara Müthiş zayiat verdirmeğe mur vaffak oluyorlar.. Alman umumi karargâhının plânı aşikâr: Duomon istihkâm- larını ele geçirmek ve kolaylıkla Verdun ovasına inerek, i son kapılarını tehdide başlamak. Fransiz umumi karargâbı, bu- nu bildiği için,Alman taarruzu- çalışmakta ve bu uğurda bütün kuvvetlerini sarfetmektedir. Harp, geceli gündüzlü devam ediyor. Kan ve âteş içindeyiz. Cephe, baştanbaşa cehenneml. Almanlar, taktiki değiştirdiler. Gündüz taarruzundan sarfına- zar ederek, gece karanlığından iştifade etmeğe — çalışıyorlar. Gündüzleri, yalnız top ateşine devam etmekte ve geceleri, bütün kuvvetlerile — yüklenmek: tedirler. — Devam edecek — Ka amamamamemmaz Çocuk yıldızlar Nasıl istis- mar edilir? Çocukları hima- ye için kanun çıkıyor. Zavallı Çeki Kogan, çocuk. ken milyonlar kazanıyordu. Ko« ga delikanlı oldu, şimdi de beş parasız... — Göçenlerde aanesi aleyhine dava açtığını yazmış- tık. Bu, bütün Amerikada be- yecan uyandırdı. Küçük artisti vaktile —Amerikada sevmiyen var mıydı? Bu dava derhal ha- fızalarda uyuyan eski hatıraları canlandırdı. O vakitler Ceki gangaterler tarafından kaçırılır, açlıktan ölüme mahküm olur, fakat her defası son daki- kada Aannesinin müdahalesile kurtulurdu. Bugün Ceki artık çocuk de- gildir. Fakat etrafında gene fe- lâketler dolaşıyor - ve bu defa disi o felâketlerin müsebbibidir. Eğer bu davada hüküm ver- eti Amerika efkârı n elinde olsaydı Ceki davasını çoktan kazanmış bulunacaktı. Halk sonu iyi bi- ten maceraları sever. Gazeteci- lere gelince, onlar da şöhretli san'atkârla beraberdir. Bütün gazeteler bir ağızdan Cekinin annesine ve babalığına hücum ediyorlar. Fakat bu dava bu bakımdan da Ceki Kogana ait bir mesele olmaktan çıkıyor. Amerikada çalışan küçük sinema san'atkâr- larının kazancı ve bu kazancın istismarı meselesi halini alıyor. Amerikalılar küçük yıldızların akrabasını onların haklarını ça- lan adamlar gibi telâkki etme- ge başlıyor. Holivud, ümitsiz bir mücar dele ile birkaç defa bu işil önüne geçmeğe çabalamış, far kat muvaffak olamamıştı. Bu defa bu mesele ile devamlı surette uğraşılacağı anlaşılıyor. Hatta Kaliforniya parlâmento- suna çocukların kazıncından ebeveyninin i hakkını tahdit eden bir ka: teklif olundu. Bu meselenin ehemmiyetini göstermek üzere, Holivuttaki neşriyat acentaları, çocuk yıldızlar hakkında me- raklı hesaplar yaptılar. Bu hesaplara göre Ceki Ko- per beş yaşında iken haftada 1300 dolar kazanıyordu. Anne- si, büyük âaanesi ve amcası ta- mamen bu para ile geçiniyor- lar. Hem de hayli muhteşem ve masraflı bir hayat — sürerek. Bu çocuğun serveti milyon ları bulması icap ederken ban- kadaki hesabı carisi 40,000 do lara çıkmışlır. Halbuki — san'at- kâr son günlerde çevirdiği iki filimden her birisi için 21,000 dolar almıştır. Bundan üç sene evel Fredi Bartolomef halasile beraber İn- giltereye gelmişlerdi. O vakit David Koperfild - filmini çevir- mek için hafta 175 dolar alıyordu, Halasına da ayrıca menajer sıfatile haftada 100 dolar veriliyordu. İnsaflı bir kadın olan halası bu 100 dolarla hem kızı, hem kendisini idare ediyor ve 175 doları kız namına bankaya ko- yuyordu. Sonra Fredinin kıymeti yükseldi. Haftada 1100 dolar almağa başladı. O vakit o gü ne kadar kızla hiç meşgul ol- miyan annesi ve babası kızın kazancından büyük bir parça koparmak için kızı yanlarına aldılar. 1937 de Fredi 98,000 San'at: Halkevi resim sergi- sini gezerken.. Kültür kaynağımız olan Halk- evinin dördüncü resim sergisini geziyoruz. Elimizde sergiye işti- rak eden ressamları ve eser- lerini gösteren bir kataloğ var, Bu kataloğun rehberliğile eser- leri kolavca tetkik etmek ka- bil oluyor. On ressamın iştirakile açılan bu sergide 110 parça eser teş- hir edilmekte ve ayrıca ama- törler kısmında da 37 parça eser görülmektedir. Ziyeretçiler üzerinde bedil heyacan ve san'at zevki uyan- dıran bu güzel eserler, umur miyetle tekâmüle doğru ümttli adımlar atıldığını gösteriyor. Bili Celâl Uzel ve Kadri: nin imzaları, tekaik ve usulün birer canlı ifadesidir. Ressam Nazminin de birkaç resmini bunlar arasında Reossam Celâl mesile yeni bir klâsizm yap- mak istiyor. Diğer eserlerinde, bilhassa portrelerinde ve so- kak mlerinde nist fırça hâ tabiat dekoratif bir mahiyet almıştır. Ağaç bildiğimiz ağaç değildir. Stilize motifler tab- loyu yer yer dolduruyor. ve kompozisyon üzerinde çok uğ: raşıldığı anlaşılıyor. Gene Celâl Uzelin papye engir üzerine yap- tığı peyzaj desenleri büyük bir yenilik ve f taşımaktadır. Ressam Ka orjinal pre- pon renklerile göze çarpmak- tadır, Eserlerinde kuvvetli bir renk armonisi hâkim olduğu görülüyor. Füzen ve pastille yaptığı resimleri serginin en güzel örneklerindendir. Bu san'atkâr portre resimle- rinde çok kuvvetlidir. Nazmi Çeklinin eserlerinde iki hususiyet göze çarpıyor: 1 — Oldukça güzel çalışıl- miş eserler. 2 — Bu eserlerin yanında asılmağa hiç lâyık olmıyan ve üdeta başkası tarafından yapıl- mış hissini veren resimler. B. Nazmi daha az, fakat key- güzel eser- ler teşhir etseydi imzası etra- fında daha yerinde takdirler toplamış olurdu. Ressam par- lak renklere kendisini çok kap- tırmıştır. Bu .bir kusur değildir; fakat ayni tabloda bir çizgi hatası, göze çarpan yanlış bir desen bütün bir tabloyu harap etmek için kâfidir. B. Nazmi eserleri üzerinde daha fazla du- rur ve daha düşünceli fırçalar vurursa çok muvaffak olacaktır. Diğer — ressamların — eserleri meyanında — İlhami Dalmanın *Mehtapta K ka, sı, Rağıp Erdemin “Bir köy akşamı, Ka sım Boyar, ın matür mortları göze çarpmaktadır. Zekinin fü- zenle yapılmış Antik bir başı, Reşat Köstemin afişleri serginin güzel resimlerindendir. Amatör talebe sergisini de hiç fena bulmadık. Bilhassa mortları âmatörler kısmını zenginleştirmektedir. Bu vesile ile bize parlak ümitler veren kıymetli san'at- kârlarımızı candan takdir eder, Halkevimizin değerli çalışma- larını alkışlarız. Vehbi Evinç dolar kazandı ve ancak 33 de- lar sarfedebildi. Demek olu- yor ki kızın bu kazancı ailesi, menajeri tarafından — artmıştı. — Sonu 8 inci sahifede — Yamyamlar, KK *Vu et Lu, mecmuasının bir muharriri Yamyamlar memleketi ve onların hayatı - hakkında mecmuasına yazdığı bir yâzıda hulâsatan diyor ki: Seyahatlerim esnasında gerek Amerika Hintlilerinde, gerek Malezya ve Gine adalarında gördüğüm baz: âdetlere, bilhas- sa Guaharibos yamyamlarına dair duyduklarımı ilâve etmek isterim: Birkaç yıl oluyor ki Guahri- boslular, şehir kıyısında bazı nebati tetkiklerle iştigal eden bir seyyah grubuna saldırdılar. Seyyahlar, zaten az oldukları için vahşilere karşı gelemedi Nehir istikamatince kaçma; başladılar. İçlerinde genç bir kadın da vardı. Kadın, erkek ler gibi kaçmasını beceremeyince yamyamların esiri oldu. Bütün tedbirlere ve küçük mikyasta yapılan — tavassutların çokluğun rağmen kadın: vahşi- ler teslim etmediler. Bir gün vahşilerin dulunduğu yerde ses:- ler kesildi. Her zamanki bay- ramlarından, şenlikleinden eser kalmadı. Cildleri süslenmiş, iki yam- yam kadın. Ne olmuşlardı? İçlerinden en cesaretli olan- lar, vahşilerin kampına gittiler. Hakikaten onlar burasını ter- ketmişlerdi. Ancak, henüz sön- müş bir ateşin üzerinde taze ve narin insan — kemikler le, beyni boşaltılmış gözel bir k tası durüyordu. Seyyahlar, yü- | yayılıyordu, Mavıs 4 Yamyam Ve biz beyazlar insan etini niçin yerlermiş? Bir kadını, bir erkeği nasıl yidi- ler ve bir yamyam ne diyor? Yamyam çocukları dans halinde. rekleri burkularak buradan ay- rıldılar. Çünkü bu kemiklerle kafatası, arkadaşları genç — ka: dına aiddi. Yamyamlar, onu güzelce pişirip lerdi. Boros yamyamlarına dair şu vak'a da heyecanlıdır: Bir Avrupalı ile karısı, kau- çuk aramak için bu taraflara gelmişlerdi. Kendilerinin yam- yamlara sid hemen hemen biç bir fikirleri yoktu. Bu zavallı- lar başıboş bir surette ormanda gezerken, anlamadıkları dillerle etraflarında çağırışıp bağırışan birçok vahşilerin belirdiğini göre düler, Karı koca onlara yanaşmağa ve nazikâne hareketler sarfede- rek kendilerile dost olmağa ça- lışırlarken birdenbire şilerin üzerlerine - saldırdıklarını - göre düler. Eşyalarını bile almağa mu- valfak olamadan bu iki — Avru: palı yamyamların kampını böy- ladılar. İlk günlerde - karı " koca bu kamp içinde tamamen serbest yaşadılar. Fakat bir gün geldi, bütün yerliler geniş meydaü. lıklarda oyaamağa, zıplamağa başladılar. Orta yere üzün &- rıklar koydular.- Nihâyet' Avru- palı koca, yamyam — reisi' tara- fından çağırıldı. Yüzü gök yü. züne gelmek şartile toprağa ya- tırıldi. Neden sonra - kalın sırıklâr. dan birisi adamın üstüne kondu. Bütün yamyamlar bu sırığın üstüne Bastılar. Adamın göğüz kafesi kırılıncıya yani ölünciye kadar sırık üstündeki yamyam dansı devam etti. Kadının Çğ! ği bu vahşilere hiç tesir etmiyordu. Erkekler, sırıkta uğraşırken — yerli kadın- ler da elele tutuşarak zıplayıp sıçrıyorlardı. Bundan sonra büyük bir aleş yakıldı. Kadının gözleri önünde kocası lokma lokma parçalandı. Artık izgara kokulari — etrafa Hatta — kocasının etinden karısının da yimesi için * kendisi mütemadiyen tazyik edi- liyordu! Kocanın sağ eli kesldi; Bi. lek taratından kesilen : bu el, kepçe makamında kullanılacak ve bundan sonra kesilecek olan kurban için, mukaddes su bu kepçe vasıtasile ahnacıktı. Yamyamlar, insanın barsak- ları v> dabanları müstesna ol- hi yiyörlür; — Sonu 8 inci sahifede —