<.Sabile —? Yazan Fransız ırklnıbrp kaymakamlarından Jorj Londen Hizmetçi kız bizim gel.eceğimizî tahmin etmiş Gökten üm yağıyor Verdun kalesi Almanlara karşı nasıl durdu? ANADOLU rl:y çıvıı: A, Kâmi Oral olacak ki, bizi sokak kapısında karşıladı Yemekte, üçümüz samimi bir Surette dereden tepeden konu- Şüyor ve en çok, ansızın patlı» Yân umumi harbin neye müncer olacağından bahsediyoruz. Evanın, dayım diye takdim ettiği adam, saf görünerek, aa keri harekâtı soruyor, ârasıra da, Fransanın haşmetinden tak- dirkâr bir lisanla bahsediyor. Ben, bütün bunlardan kötü bir mana çıkarmıyarak, tam manasile samimi idim. Yemek bittiktan sonra, Evayı apartımana kadar teşyi ederek, dayısile başbaşa bıraktım. Ve ben de vazifeme döndüm. . Erkânıharbiye dairesine gek dikten yarım saat sonra, Eva karşıma çıkmasın mı? Kadın- cağız, yüzü sapsarı bir halde: — Size çok istirham ederim, Nişanlıma telgraf çekiniz der- hal gelsin! Dedi ve ağlamağa başladı! Şaşırdım! Neden icap edi- yordu? Ne olmuştu? Biraz düşündükten sonra: — Onun gelmesine imkân yoktur. —Acele birşey varsa, bana söyleyiniz; ne yapmak lâzımsı yapalım., Dedim. (Eva), sözlerimi duy« muyor gibi hareket Gediyor ve mütemadiyen: — Aman! Çok rica ederim hemen telgraf çekiniz gelsin, aman o gelsini,, Diyor, ve mütemadiyen kıy- ranıyordu. Tekrar ri Ti “ll giÇA ettim ve arı her sırrını bana aöi zımgeldiğini ilâve ettim. (Eva), birkaç saniye düşün- dükten gonra: — O halde, size söyliyebi- lirim. Ben hamileyim. Sıhha- timden şüpheleniyorum. Onun için yalvarırım; vaziyeti kendi- sine bildirdiğinizde gelsin.., Dedi. (Eva) nin bu sözleri üzerine, kendisini teskin ettim ve kapı- ya kadar uğurladıktan sonra vaziyeti tolgrafla —arkadaşıma bildirdim, hemen izin alıp ge- mesini ilâve ettim.. Dört gün sonra, arkadaşım kaymakam, —ansızın — karşıma çıktı. İstasyondan, doğru bana geliyordu. Heyecanlı idi. Ken- disile kucaklaştıktan sonra: — — Amanl ( Eva ) ya tebşir edeyim!, Dedim ve tolefonu açtım. Tolefon mütemadiyen çalıyor ve fakat, mukabil avrular İzmir ilk mıb;.ıx:;j “hıı&hplın'ıın M Halkevinde tertip edilen müsa mere çok parlak ve güzel geç- Miştir, Hakikatan büyük bir emek ve İnce bir zevkle hazırlanan ço- -41 - vap gelmiyordu! Birdenbire: — Allol: Ben hizmetçil Diye bir ses geldi, Arkadaşım, heyecân içinde Evanın sesini beklerken, hizmet- çinin çıktığını anlayınca sıkıldı. Doğrusu, ben de sıkıldım. ve: — Madam nerede? Diye sordum. Hizmetçi, Eva: nin, dayisile beraber - iki üç saat övel çarşıya çıkmış oldu- ğunu ve henüz avdet etmemiş bulunduğunu bildirdil! Mikrofonu bıraktım ve arka- daşımın karşısına geçerek, h disatı olduğu gibi anlattım. O, başına geleceğini evelden his- setmiş gibi: — Hemen eve gidelim! Dedi, İkimiz, kolkola erkânı harbiye dairesinden çıktık.. Dünyanın altüst olduğu bir zamandayız. Cephelerde bin- lerce insan ölüyor ve seneler- denberi binbir külfetle vücude gelen mamureler, bir an içinde harabeye dönüyordu. Hal böy: leyken, biz birşey düşünmüyor, muttasıl Evadan bahsediyoruzl.. Arkadaşım, heyecanlı idi. Ben gayri ihtiyarı Eva- nin oturduğu apartmana bir an evel ulaşmak için acele ediyo- rdum.. Apartmanın merdivenlerinden çıkıyoruz. İkimiz de, Evanın, o vakite kadar çarşıdan dönmüş bulunacağı kanaatindeyiz. Ne bilelim ki, Eva, bize bir daha görünmemek üzere çıkıp git: Mişti? Hizmetçi kız, — geleceğimizi tahmin etmiş olacak ki, sev.nçli birhalde kapıda bizi bekliyor. Arkadaşım, içeriye girer gir- mez: — Eva, hâlâ gelmedi mi? Da: yısı olduğunu söyliyen herif nasıl adamdır? Ben yokken o, buraya gelip gider miydı?. Diyerek, hizmetçi kızı - istin» taka başladı. Birkaç saniye evel, — bizi güler yüzle karşılıyan — zavallı hizmetçi, arkadaşımın bu sert sualleri karşisında sapsarı ke- sildi ve, hiçbir. şey saklamak fikrinde olmadığını & eden bir tavırla: — Evet mösyö; —madamın dayısı dödiği adam, çoktan- beri buraya gelip gidiyor. Siz gittikten sonra sık sık gelmeğe başladı. Bazan saatlerce müna- kaşa İkisi de Yavrulardan üç grup. cuklar, beyeti umumiyesi itiba- rile birer revü olan "Notaların dili, ve “Nisan yağmuru, ile *Hollanda revüsü, vesairede çok muvaffak olmuş, çok alkış- lanmışlardır. Yaâvrular, — sanki rakseden, şarkı söyliyen ve her- Üç dört gün evel, fena halde atıştılar. O adam, resminizi alıp parçaladı. Madam, ağlıya- rak resminizin parçalarını yer- den topladı ve öpmeğe baş- ladı.,, — Ben burada bulunmadı- ğım zamanlarda madam ne ile meşgül olür? — Ekseriya odasına girer ve kapıyı kilidledikten sonra sa- atlerce yazı yazar. Yazdıklarını büyükçe bir zarfa kor ve çek- meye kilitler. — Sana, postaya göndermek üzere hiç mektup verdi mi? — Hayır, kendisi götürür., Hizmetçinin verdiği cevaplar, ikimizi de düşündürecek mahi- yette idi.. Arkadaşım, bir kere yüzüme baktı ve sonra: — Çekmeyi kıralım mı? Diye sordu. Ben, hiç tered: düt etmeden muvafakat ettim. Hizmetçi kızından bir demir parçası istedik. Kız, koşarak demir aramağa giderken, ikimiz de derin bir beyecan içindey dik. Arkadaşım, salonda aşağı yuya'ı geziniyor ve bıyıklarının ucunu dişlerinin arasınâ sıkışt- rak; âdeta titriyordul.. Acaba çekmenin içinden ne çıkacak? Bu sual ikimizi de düşündü- rüyor, sabırsızlandırıyordu. Hizmetçi kız, elinde bir de- mir parçası olduğu halde - ko- şarak geldi: “Arkadaşım, demir parçasını aldı ve iki darbe ile çekmeceyi açtı. Çekmecede ne bulacağımızı tahmin edersiniz? Üzeri, (sevgilime) kelimesi taşıyan kapalı bir zarf.) Arkadaşım, başka — birşey aramak ihtiyacını hissetmeden bu zarfı açtı ve okumağa baş- ladı. Ben, karı koca arasındaki hususiyet ve mahremiyet per- desinin dışında kalmağa mec bur olduğum için arkadaşımın yanından bir kaç adım uzak- laştım. — Sonu var — AO GAKETNA SÜY AEEN Dr.Behçet Uz Çocuk hastalıklar: mütehassısı Hastalarını 11,30 dan bire kâr dar Beyler sokağında Ahenk matbaası yanında kabul eder. Muayenehane telefonu 3990 Ev telefonu 2261 kese zevk ve takdirin en kuv- vetlisini veren birer çiçek de- meti gibiydiler.. Çocukları ha- zırlıyan mektep başmuallim ve muallimlerile mintaka müfettişi Bay Refeti tebrik ederiz. Eser- leri, cidden güzeldi. İlmi bahisler: Nisan 24 Dünyanın büyük zelzeleleri Feci neticeleri olmasaydı, zelzele temenni edi- lirdi. Fakat insanlık o kadar kurban vermiştir ki... — e— Zelzele Kaç çeşiddir? Lire coğrafya muallimi Hüznü Hun ai ği c Bu hâdiselerin sebebi, Japon- lara göre, denizaltı zelzelelerin- den ileri gelmektedir. ve çona« mis (tsunanus) denen bir su baskınından başka birşey de- gildir. 15 Haziran 1896 daki büyük çonamis dalgası hükü- metçe kabul edilen resmi ka- yıtlara göre 700 mil mesafelik bir sahil boyunca tahribat yap- mış ve 30 bin kurban vermişti. Bu gibi sallantılar daima büyük felâketler getirmezlerse de mad- di zararları her vakit büyük olur. Sarsıntlar önce evlerde çatlaklıklarla başlar, sonra da yıkıntı ile nihayetlenir. Titreme- nin dikkatle muayenesi ölümün natıl olduğunu anlatır. Bazı ci- simleri yukarı fırlatır ki buna amudi titreme veya silkme sus- sultoire denir. En çok zelzele- ler düzlemesine (ufki ) olur ve muayyen istikamet takip Yazan: ir ederler. Bu da binaların ne su- retle yıkıldığında görünür, Bi hassa çan kuleleri, sütunlar ve- sairede daha iyi göze çarpar. Buna rağman birçok hâdiseler- de bir binanın muhtelif sütun- larının — muhtelif — istikametlere düştüğü de görülmüştür. İstika- met tayini hususunda bu gibi nümuüneleri yani binanin yıkıl- dığı istikamete ve verdiği za- rarlara ehemmiyet verilmemesi lâzım olduğu gibi bunu gören- lerin şahsi mütalcalarına da dikkat etmek doğru değildir. Çünkü F. A Forelin dediği gibi onlar ekseriya duvarların cephe istikametlerinden müte: €essiren aldanırlar. Halbuki zel- zele istikameti 9 sokağın isti- kametine ya muvazi veya amud olarak görülmüştür. Birçok de- falar alimler dön hâdisesi üzerinde durmuşlardır. Doğrusu da bazı obeliskler ve heykel kaidelerinin dönerek devrildiği görülmüştür. Bunların (mütekattı darbe- ler) kesik vuruşlardan ileri ge- diği kabul edilebilir. Filhakika patlayıcı — maddelerin t vücude gelen hareketler üz! de yapılan tecrübelerde görül- müştür ki; bu vuruşlar düşünü- lemiyecek kadar karışık istika- metler vücude getiriyorlar. Asılı cisimler daha düşmeden ilk bu- lunduğu vaziyetten birçok muh- f istikametlerde — oynârlar, (rtaksederler.) (Oynama ve tit- reme halinde olan küçük par- çalar istirahatto bulundukları vaziyetten gayri — muhtolif isti- kametler takip ederler. Yalnız tanınmıştır ki: Asılı bir cismin azami uzaklaşması, titreme va- a 13 Ağustos 1868 de cenabt Amerika sahillerinde Orlılı başlıyan ve Homosistes denilen zelzele dalgası, bü gör- düğünüz şekilde büyük Okyanusu baştan aşağı katötmiştir sıtasile müteaddit rakıslara se- bep oluyor ve umumiyetle az çok kat'ı nakısa yakın bir kav- sin büyük mihverinin bütün mahrekeleri ufki bir istikamette sarsılırlar.) 15 Kânunsani 1887 tarihinde Tokyo zelzelesinde — profesör Seikei Sekiya fından yer yüzünün bir noktasının çizmiş olduğu mâhrekin ne kadar ka- rışık olduğu görülür. Montesos tarafından en iyi isbat edilen bu azami mesale istikameti (Chap ll 20 Kitap) harap edilmiş bir şehrin ayni istikamette bulunan birçok cep- helerinden bazılarının yıkılmış ve bazılarının yıkılmamış, olma- sını kolayca izah » Çünkü noktayı ihtizazdan azami mesa- fede bulunanlar az tahribe uğ- ramıştır. Bazan ayni mevzide: Yalnız mütemadi zelzelelerde değil, uzun zaman ayrılıklarile olan zelzelelerde de bu istika- met ayni kalmıştır. Bu bilgi harap bir şehrin tamirini üze- rine alan bir mübendis için de pek kıymetli malümattır. Yer sallanması pek az mevzü olabilir. Umumiyetle onu birçok bareketler takip eder. Bunlar az çok muntazam fası- lalı vuruşlarla kuvvetten düşer- ler. Fasılalar aylarca devam edebilir. İlk vuruşların bazıları ziyan yapabilirler. Bunlar yer titremesini gösteren daha evelki alâmetlerle görünür ki — bu işaretler harekâtın devamından daha büyüktür. Bazan birinci büyük zelzeleler olmıyabilir. Fa- kat birçok vurmalar ârasında büyük bir vuruşta bulunabilir. Kuvvetliler daima kuvvetsizler arasında gelir ki bu gibi hare- kel zelzele sürüsü (essems) denir, Bazan yer titremeleri boğuk seslerle gelir, Bunlar uzaktan gelen top sadasına veya gök gürültüsüne benzerler. Bunlara cenubi Amerikalılar (Retumbos) mütevi Son Kırşehir, Yozgad zelzelesinin feci cilvelerinden. lılar, enkaz altında kalan çoluk çocuklarını arıyor İtalyanlar (Rombos), Hollanda- hlar (Mistpoeflers), Hind İagi- lizleri de (Barrisal guns) derler. Zelzele bazan ilk büyük-vuruş lardan ön bazan da sonra ge- lirler. Kuvvetleri çok değişiktir. Kuvvetli vuruşu duyan - memle- ketlerde sık sık görülür ve der yulabilir. Gürültülerin hava' vas sıtasile mi, veyahut ta yerde mi intişar ettikleri pek malüm de gildir. Bu husus üzerinde' bazı Japon alimleri - tetkiklerini de rinleştirmeğe uğraşıyorların da çalışmaları henüz başlangıç ha- lindedir. Vuruş (darbe) eğer sahil kenarında ise desizi de mütcessir ederler. Bu takdirde Çonamisler teşekkül eder - va uzak mesafelere kadar - gidebi- lirler. Cenubi Amerikada Şili sahik lerindeki (İguigue ve Arica) ha. reketinde hasl olan Çonamis dalgaları büyük bir - süratle Okyanusu bir taraftan diğer tarafa geçmiş katolunan mesafe bi olduğu için dalgaların'sa- niyedeki — süratleri de — ölçük Müştür, Geinitz ve Hochstettere bu su hareketleri sahil h= rınâ mütesadif idi. Zelzele en çok insanların yaptıkları evlere » Bazun yeryik zünde göze çarpar bir' hal alırlar. Bazan çöküatü (nbidam) veya az çok çukurluklar açarlar. Kara ve denizlerde olduğuna göre i teşekkül etmiş arazi üzerinde çakıllık veya kumla dolmuş do'ma yerlerdeki binâ- lara daha ziyade dokunurlar, Genç dağlarda açılan çükür- lar çok defa vadinin istikame- tine muvazi açılırlar, Bazan bu istikametler şuai şebekeye ben- zerler. (PL XXXID 1,2) (P XXXU, 1) Eı.ı:. zelzeleden çukurl gre veya kum ları çîleı(olı.uîı a vıkî:(.[;ı; kes) denen lâvlar tarafından vü. cuda getirilmiş bir nevi duvara benzer bir teşekkül hasıl olur. Aksi olarak üzerinde bulunan çamur kümeleri dişarı atılarak diğer çukurlar üzerine dolarsa “salçamsı bir yığın gib- vokan bacası (Crater) halini — alırlar. Bazı yerlerde zelzelelerle hyd- ".’gupll“. değişmeler de ola- bilir. (Su membalarının tahav- vülü) gibi, — Sonu var — ——— sonra / bu Yaralamak Karşıyakada Ahmed Mehmed ve kardeşi ga ederek - biribirini | dan yaralamış:a.dır. oğlu başların: Cafer kav. OŞ