B | j | | | VCîe elebi, Yavuzun heybet ve gururunn ifa-| Yeni hastanemiz 150 yataklı, L | -l den eden bir zafername hazırlamıştı M sr saltanına hediye! Fakat, bu ne olabi! Ya. yaz, ona pp hediye göndere- — cekti? Baozıları şöyle düşün- © düler: Galiba, yatışt racak vuracak.. Halbuki, bu düşünce ve tah- — minler, Yavuzun tab'ına hiç de — Hüvalk değildi.. sultanın şüphelerini ve onu hazırlıksız Ü — Yavuz, ertesi gün Cafer Çe- lebiye şa emri verdi: B — Haydi bakalın Tacibey B zadel. E | Mısir sultanı olan dos- tumuza, bir zafername yazkim, begayet beğeneyim.. — Bu bıtta- O min, arlık şah İsmailden, onun avenesindeo ve bize karşı sinsi sinsi düşmanlık edip iki yüzlü- — lük gösteren bülün güruhtan, Zülkadir ağullarının da cezayi sçezalarını bulduklarından — ba- — bisle.. Zafernamem, yarın yola gıkırılacaktır, akşama — hazır olsun. Cafer çelebi, akşama kadar, — padişahın istediği şekilde par lak, şaşaalı, Yavuzun heybet ve — gürürünu ifade edan bir zafer: — mame hazırladı,, Padişah, beğe- — mip imzasını attıktan sonra: — — Alâüddevlenin başını da, — İranın kıymetli şallarına sarınız. - Kendsine, hediyei — şahanem olsun! Dedi.. Bu fermana kimse ses / çıkarmadı. Yavuz, Misir sulta- — pına ea beliğ bir ihtarı yapı« yordü: — Bugün ona, yarın sana... Senin de akıbetin budur, İşte, camiünde namına butbe okuttu- — ğun, parasına adını yazdırdığın adamın başını sana gönderiyo: rum. Ona göre seo de hazıroll. vet, ona, bir müttefiğinin kel- Tesini göadermek, ancak bu demekt . — Zalernameyi ve bu tarihi he« d taşıyan elçi, ertesi sabah, kafila ile hareket etti. Elçi a kara düşünüyordu: — Acaba, Masır Sultanı hiddet- İgnerek kendis'nin da - başını / kopartmıyacak miydi? — Gerçe, elçiya zeval yoktu — ymma, bu kaideyi bizzat kendi Bultanı bozmuştu. Elçi, nibayet “yolda vasiyetnamesini yazmak kararını vererek uzaklaştı, gitti. — Yavuz son kararını verdi: Buradaki işleri, en emin, ea cesur adamlarından birine ve rip derhal İstanbul yolunu tut mak, İstanbul vaziyetini ve di- ğer işleri tedkik edip Mısıra doğru harekele hazırlanmak.. — Şehsuvaroğlu Ali beye, yeni bir vezirlik ihdas ederek “Üç ' tuğlu vezir, unvanile, bütün bu havalinin beyliğini verdi, Or - ANADOLU Günlük siyasal — gazete Sabib ve Başmaharrlr | —Hagydar Rüşdü ÖKTEM Ümuml neşriyst ve yazı işleri müdü a1 Hamdi Nüzhet ÇANÇAK İDAREHANESİ İmir İhinci Beylee sokağı (CHalk Fartisi binası içinde | Telgrat İsmir — ANADOLU | Telelan: 2776 Fosla kutusu: 408 Abone şeraiti Yullağa 1<00, alt aylığı 800 kuruştur. Aıj.ıîm mexlekeler için — senelik Ş sbene Ücreti 27 İiradır | T aDAkKGLU MaTBAAŞIADLA — | BASILMIŞTIR | tediği v »0 «0— GA Yazan M Apkan duya bahşiş çıkarttı.. -Derbal Kayseriyea geçti, burada da A- nadolu, Karaman askerlerini ter> his etti ve İstaabul yolunu tattu.. Bir gece, karanlıkta çadırın- dan çıkarak, efradın çadırları arasında dolaşıyordu. Kıyaeftini de — iyice — tebdil etmişti. Bir çadırın önüne ge- lince, içeride neferlerin, kendisi için dikkate şayan bazı şeyler konuştuklarını duydu ve derhal durdu. Muhavere, aşağı yukarı şu şekilde idi: — Evet, Dokakin Ahmed paşaya yazık oldu. Günahı pa- dişabın boynuna,, — Marifeti yapan, bizim ar kadaşları kışkırtıp ta Piri paşa ile hocası Haliminin de - evini bastıran © doğildi ki.. .Ben kur laklarımla işittim: İskender paşaydı.. Yavuz, dışarıda yumruklarını sıkıyordu: w Hayret » dipordu' - İsken- dor paşa ha?. O — nankör, o hain herifi bütün Yeniçerilerin kumandanı yapayım da bu işi © yapsın hal.. Çadırda başka bir ses dw yaldü: — İskender paşayı kışkırtan da Kadıaskerdir. — Evet, evet, Cafer Çelebi, esaşen ne Piri paşa ile, ne de padişahımızın hocası ile seviş- meziniş.. — Kellemi kestiririm. Eğer onun pârmağı yoksa.. Yavuzu, şüpheler iyice sar mıştı. Dokakin Ahmed paşsyı idam ettirdiğine yanmıyordu. Ordunun içinde böyle fesad- ların ve dedikoduların hâlâ dolaşmasına kızıyordu. Sonra, işte, Cafer Çolebiden de, İ- kender paşadan da — şüpbelem mişti. Bu şüpbe ise, Yavuzu çıldutmak için kâli idi.. — Hele hele İstanbula va- rahml Diye mırıldandı ve filbi İstanbula varıp da biraz istira- hat ettikten sonra besmele çe- kip işe başladı. Padişahın dü- şünceli vaziyeti ve Cafer çele- biye, İskender paşaya karşı ta- kındığı vaziyet, esasen nazarı dikkati celbediyordu.. Piri paşaya şu emri - verdi: — Çaldıran muharebesine iş- #rak eden, en sadık, en zeki yeniçeri kullarımdan birkaç ta- nesini gotirt.. Fakat kulağı de lik, az çok paşaların, bizim et- ralımızda — dolaşmış, — görmüş olanlardan seç.. Piri paşa, padişahın maksa- dını anlıyamamıştı.. Gelenler, ihtiyar bazı yeniçe- rilerdi.. Padişahin - keadilerini niçin çağırdığını bilmiyorlardı. Yavuz, bunları birer birer hu- zuruna çağırıyor ve sonra, Ayrı ayrı odalarda beklemelerini em- rediyordu.. Sualler gayet kurnazca geçi- yordu. Va onlar da, hakikaten ardu arasında yayılan — bu, şt- yiayı teyid ediyorlardı.. Yavuz, hepsine ısrarla soruyordu: — İyi dikkat et!, Caler çele- binin de ismi geçiyor değil mi?. — Evet padişahım, geçiyor.. — O da teşvik etmiş efradı ha?,.. — Evet... — Vebali boynuna olacak.. İyi düşün... — Düşündüm padişahim... Yoksa bütün kullarınız; yolunuz- da seve seve ölmeğe hazırdırlar. — Yeniçerilerden biri, bir isim daha vermişti: — Sekban - başı, Osmanl, Yavuz, onu tanımıyordu. — Bu da kimin adamı.. — Cafer Çelebinin.. Bu ifşaat üzerine, — Yavurz, onun hakkında da yeniden sual açtı. Aldığı cevap, bunu teyit ediyordu. Yavuz, evvelâ İnken der paşa ila Balyemez Osmanı çağırttı. Dik dik yüzlerine ba> kıyordu. Onlar da — şaşırmış- lardı. Yavuz, sadece: — Yağma hal., Yağma hal, Diye bağırdı. İdam farmanını bu dafa kendi elile yazmıştı. Ayağını şiddetle yere vurdu: — Götürün bunlarıl, — Atıa bunları.. Atın bunları cehen nemel Eski sarayın iki bahçesi arar sında bir bekleme odası vardı. — Sonu var — Esrar Çorakkapıda Hüseyin oğlu arabacı Hasanın, üzeri zabıtaca aranmış, on gram esrar bulun- muştur. Balyemez ÇİMDİKLER Nerdesin ey ehli vatan! Arkadaşımız Saime dünkü fıkrasında, yer debrenmesini müteakıp, insanların içtimai, vicdani hüviyetlerinde de bir zelzele olması ve böylece herkesin uyanarak, doğrularak felâketzedelere yardıma koşması lâzımgeldiğini ime, cdden çok doğru yazmış. söylüyor. Muhterem Bayan Sa- Öyle bir zelzele ki, gazete okumayıp ta dünya ile alâkasını kesmiş adama: — Behey vatandaş, yeter bu gallet, biraz etrafını dinle de üııııııııehııııs. Desin. Öyle bir zelzele ki, cebinde dolgun cüzdanı, köşeye — Haydi davrani. | çekilmiş, tıs tıs soluyan zenginin tam burnuna bir tekme atıp: Desin. Öyle bir zelzele ki bizim meşhur ve muteber tacirle» | rimizin kasalarını devirip, onlara, * kazan, fakat vermesini de ı.b'il düsturunu “Öyle bir zelzele ki, meyhanede: — Canım, şurada başımızı dinlendiriyoruz. Bırak, böyle fena | fona şeyler söylemel, Diyerek kadeh toküşturup, kala tütsül'yen zevk — erbabınıa gırtlağını yerinden oyaatsın, keyillerini burnundan getirsin. Evet, öyle bir zelzele kiş sinirleri felâket haberlerine taham- mül etmiyaa aziz ve muhterenm Bayanın dudaklarına sürmek is- bir kımıldanışta burnunun dibine kadar yerleştirsin. Dünkü listeye baktım da, arkadaşımıza hak verd.wm: Nerdesin ey ebli vatan, be:desin? L Çimdik FW meli atıldı güzel bir eser olacak. — Başı J inci sahifede — Belediye reisinin nutku: — Aziz ilbayım, muhterem komutanım ve davetliler! Bu büyük günde İzmirin ve İzmire yakın, uzak - vilâyetlerin h iyacına cevap — verebilecek Çaocuk hastanesinin temel atma törenine geldiğinizden dolayı çok müteşekkirim. 18 yıl içinde bu memlekette hakikaten pek çok büyük işler başarılmıştır. Bunların arasında sıhhat mües- seselerimizin yeri büyüktür. Yan: gin yerinde 150 yataklı Çocuk hastanesi inşa etmek memle- kete medeni bir eser kazandır- mak demektir. Hastane yerini niçin burada intihap ettik. Bu- nun efkârı umumiyece bilinmesi Tâzımdır. Bir hastane inşa edileceği zaman istikbal gözönünde tu- tularak geniş ve yeşillikler için- de yerler aranır. Hastanelerin, Bıhhi ve ruh? vaziyetler nazarı dikkate alınarak daima park- lar içinde yapılması lâzımdır. Bu geniş yer 100-150 sene son: raki neslin de ihtiyacını karşır lamak için müsaid görülmüştür. Çocuk hastanesinin ehemmiye- tini, Çocuk hastalıklarile meşgul olan doktorlar çok iyi bilirler, Hatta diyebilirim ki memle- kette çocuk hastaneleri — inşa- sında geç kalınmıştır. İzmir vilâyet ve belediyesinin yar dımlariyle vücud bulacağını 'dü- şündüğümüz çocuk hastanesi, Türkiyede bu sahada ilk defa İzmirde temin edilmekle kal- miyacak, ayai zamanda şimdi 100-150 yataklı olacak bu eser istikbalde her chetçe genişlir yecek, büyüyecektir. Bunun için ayrı bir plân da ortaya atılmıştır. Nüfusumuzun artırılmasına, çocuk vefiyatının önüne geçilmesine hükümetimi- fzin verdiği büyük ehemmiyet hepinizce malümduür. Burada geniş bir park — içinde kurulan bu sıhhat — müessesecesi — her - taraftan gelecek balkın ucuz ve ehemmiyetsiz. nakil vasta- lariyle kolayca — gidebileceği, çocuğunu gelirebileceği bir yer- de inşa edilmektedir. — Yane başında bir belediye sarayı yaptırılacak, Cumhuriyet mey- danından - Kültürparka — giden iktisadi caddelerim'zden - biri üzerinde olacak, mustarib her hangi bir ana, vasıtasız fakir bir baba, bu şefkat ve sıhhat yuvasından kolayca istifade ede- goktir. Hastanenin inşaşı -mes> elesi düşünülürken bütün bua: lar göz önünde tutulmuş, çok isabetli — bir burası seçilmistir. Biraz şonra hasta- , nenin plânı hakkında mühendis arkadaşım sizlere izahat vere- cektir. Bu izahatı dinledikten sonra anl yacaksınız ki ı hazırlı: yanlar hak katen Pı..ııııı Süren araştırma ve çalışmalardan son- ra modern bir esere yakışacak bir plân vücude getirmişlerdir. Reis, geceli gündüzlü çalışan mühendislere teşekkür ettikten sonr demiştir. ki: — Hastanenin plânını hazır: ladıktan sonra — inşaatını 3. 4 senede yaptırabileceğ ğimizi dü- şünmüştük. Fakat çok değerli İlbayın yüksek yardımları, vi- lâyet umumi meclisi ve şehir meclisi sı arkadaşlarımızın delâletler.le geçen sene ayrılan yirmi bin liradan başka bu se- we de bükümetin büyük yardr mina mazhar olduk. Hastane etrafna duyar çektirdik, tesviye yaptırdık, ağaçlar — diktirdik, Hazirana kadar da 15,000 liralık temel aksamı tamamlanmış ola.» caktır. Cumhuriyetin aziz ve kudretli Şefinin idaresinde ta: savvurlarımız, — işlerimiz. daha seri yürüyor. Büyüklerimiz, İz mir vilâyetine yüksek yardımla- rını ümidimizden fazla bahşet- tiler. Burada çok değerli, Sayın Başvekilimize, Maliye Vekili- mize ve Sıhhat Vekilimize bu yardımlarından dolayı huzuru- nuzda teşekkür etmekle büyük bir haz duyarım, ün edile- cek yüksek yardımlarla 938 senesi - ortalarında bu büyük şelkat yuvasını açmakla bahti- yar olacağımızı ümid ediyorum. Daim? yardımlarından, vukuflu idarelerinden çok istifade etti- gim değerli — ilbayın esas resmini yapmasını rica ederim. Bundan sonra — vali temel önünde şu nutku vermiştir: — Bu işlerin mütehassısı ve bir hekim olan sayın şarbayı- mız Behcet Uzdan sonra eserin ehemmiyeti hakkında benim fazla söz söylememe lüzam yok- tür. Yalnız şunu söylemek iste- rim ki çocuk hastanesinin te- melini bugüa yapacağımızı hiç te ümit etmiyordum. Bu eserin çocuk bayramında — temelinin atılması çok manalıdır. Bunu bir uğur addediyorum. Temenni ederim ki, Türkiyede ilk defa İzmirde kurulan bu eser gibi memlekette — daha — birçokları yükseksin. Arkadaşlar! Çocuk işi devlet ve milletlerin kuvvetlenmesinde, nülusun artmasında ea mühim bir meseledir. Miletler nüfusla- mını artırmak için çeşit çeşit ted- birlere baş vuruyorlar. Bunların başında çocuk işi gelir, Mem- leketimizde iki dela yapılan nü- fus tahriri meticesinde — hasırlar nan istatistiklerin bize verdiği netice, milletimizin çoğalma nis- betinin dünyada en yüksek mil- letlere muadil olduğudur. Geçende çocaklarımızın umu- mi tabsil vaziyeti üzerinde ted- kikler yaptık, bu tedkikten gü- zel bir net'es çıktı. Bütün düs- |" yada vasati itibarile ilk tahsil çağındaki çocuklar umum? nü- fusun onu nisbetinde olduğu halde bizim - vilâyette en az yüzde 12 bulundu. Bazı küme lerde on altıya çıktı. Bu, beşar retli ve göğüs kabartıc: bir hâ- disdir. İmparatorluk idaresinin teseyyübü yüzünden kâybettik- lerimizi, bu feyizli devirde te- lâfi etmek için fazla çalışmak, her milletten ileri gitmek, ve hepsinden yüksek nisbette ço galmak ve bunun için de ço- cuk siyasetine herşeyden fazla ehemmiyet vermek mecburiye- tindeyiz. Burada temelini attı- gımız bu mübarek eser bize bu yolda en büyük kuvvet ola- caktır. Bu da muhterem Şarba: yımızın fikrinde doğmuştur. Bu eserin İzmirliler için çok hayırlı olacağını söylerken yurd için daha birçoklarının kurulmala- nm dilerim. Ve kurulacağını da vadederim. Vali, nutkunu müteakıp - te- mele ilk harcı koymuş, malayı Komutan General Rasim Ak- Çocuk-hastanesi te-/ 5: bahisleri Dabil hastalıklar mütesasımm: Dr. M Şerki Uğut diyoe &ü Şişmanlık a Üzviyet için müsait olmıyan fazla yağ birikmesinden doğan anormal şişmanlık, vücut ma- kinesinin adale faaliyetini art- tırarak yorulmalarına en büyük bir sebep teşkil etmektedir. Vücut — makinesinde — yağ- ların en ziyade teraküm ettiği yerler dikkat nazarı celbetmek- tedir. Bu meyanda en fazla göze çarpan kısımlar vardır. Karın, yağın birikmesi için en büyük bir depo halindedir. Bundan sonra kaba et mahal- leri gelir. Buralarda da yağ terakümü pek f lur. Bun- dan başka kollarda, memeler- de, bel hizalarında ve bacak- larda ziyadesile yağlar birike mektedir. Bununla beraber vü: cudün dahili kısımlarına da yağlar yığılır. Böbreklerin etras fına, kalbde, göğüs mü: fında ve karın boşluğu mü: kasında, kalb örtüsünü raklarında yağlar — düşi günden farla depo edilebilir. Bu hususta karaciğer örgü- sünde yağ birikmesi çok defa daha fazla olmaktadır. İnsanın sağlam bir vücut taşıması için, her halde tabit bir taklitte ol- ması lâzimgelir. Bu tabii vezir- den fazla olan ağırlıkların o vücut için pek işkenceli olduğu her; ördüğümüz — vak'alar uıfıaındı K bul“ıî:ıııklıdu. Şu hale göre tabil vezinden on on beş kile fazla olanlarda bile anormal bir şişmanlık var- dir ki; bu da hayat noktasın- dan cidden mühim bir mesele teşkil etmektedir. İnsanlarda yüz kilo, yüz elli kile sıklet tesbit edildiği gibi, akıllara hayret verecek derece lazla ve- zin taşıyan vücutler de bulun- muştur. Bu meyanda iki yür elli, üç yüz ve üç yüz elli ayni zamanda dört yüz elli kilodan fazla gelen insanların vücütleri görülmüş ve — kaydedilmiştir. On bir yaşında bir çocukta bile yöz kilodan fazla bir vücut ağır- bğı hayretle müşahede edildiği de vardır. -Arkası var- Esrar Çorakkapıda Hüseyin oğlu arâbacı Hasanın üzeri zabıtaca araamış, on gram esrar bulun- muştur. SACERET AAT TU NT Z TI BT Dedikten sonra temele hârç koymuştur. Sonra belediye reisi de harç koymuş ve inşaat ba- rakasının önüne gidilmiştir. Bu- rada davetliler için sandalyalar hazırlanmıştı, barakanın temiz duvarına müstakbel hastanenin muhtelif plânl sıralanmış ve önünde belediye inşaat mühen- disi B. Cahid yer almıştı. Da- vetliler, buraya gelince mühen- dis tarafından hastanenin muh: telif tesisatı hakkında verilen izahatı dinlemişlerdir. Bu izahata gore, hastane 150 yataklı olacak, elli yatakhı kıs- mı doğum evi halinde olacak, hastane kısmı da hummı e hummasız çocuklar için ayrı ayrı 1 ihtiva edecek, doğum evinde Boklar bulunacak, hastanenin eczanesi, bakteriyo. loj ve kimyabaneleri, lâburatu- varı, rontken dairesi, banyoları, çocuklarından uzun zaman ayrı kalmak istemiyen annelere mah- sus koğuş, güneş banyosu sa- Tonu, memur ve müstahdeminle hemşirelere aid kısımları vesai: reyi de ihtiva edecektir. Bu izahat dinlenirken tören de bulunanlara Tariş mücssese- sinin itina ile işlettiği ve am- balâjlattırdığı incirlerimiz dağı- tılmıştır, y