ol Yıın Fsız erkânıharp lw'ngk...",.d,,. Jorj Londen Umumi harpten birkaç yıl evel, Fransa Erkânı Tçıga çeviren: A. Kâmi Oral harbiyei umumiye dairesine kadar sokulmağa muvaffak olan güzel kadın Üa Almanyada bizim de casus- larımız vardır. Bununla beraber memleketimizdeki Alman casus- larının gösterdikleri cesaret ve muvaffakıyete, hiç bir zaman erişemezler.. Mevzu ile alâkadar olduğun- dâan 1914 senesi Martında baş- hyan bir macerayı misal olarak zikredeceğim: 1914 senesinde, yani umumi harpten birkaç ay evel, Pariste erkâaıharbiyei umumiye daire- sinde calışıyordum. Kaymakam rütbesinde geaç ve emsâli ara- sında yıldız. gibi - parlı bir arkadaşım vardı. Bu arkadaşla çok samimi konuşurduk. Ak- şamları, diğer bazı erkânıharb zabitlerile çıkar, kâh tiyatroya, kâh sinomaya ve kâh da bara giderdik. Çok samimi arkada- şın kaymakam « ki, şimdi sağ olduğu için onun İsmini gizli tutmak mecburiyet adeyim- uzun müddet devam ettiğimiz kaba- relerden birinde danseden gü- zel bir kadınla uk sık konuş- mağa başladı. Bu kadın, Ru- yalı olduğanu ve bir Rus zabiti tarafından (iğfal edildiğinden, ailesince kovulduğunu söyler, tazallümü hal ederdi. hepimize hakikaten mazlüm olduğu kanaatini ver diğinden, ve ayai zamanda kâye makam arkadaşımıza fevkalâde bir sadakatle bağlı göründü günden, arkadaşımızın fikrini tasvip ettik ve hatta alkışladık. İki genç arasındaki sevgi, gittikçe artıyor, Eva adını taşı. yan ve arkadaşımızın müstak- bel zevcesi sayılan kadın da bize karşı saygısını fazlalaştı. myordu. Çok sevdiğimiz bir arkâda: şın yarınki eşine karşı hürmet- kâr bulunmak, bizim için bir vazifeydi, Merbutiyet ve alâka. mızı o derece artırdık ki, Evayı yalnız bırakmamak - için kendi- sini büromuza davet ediyor; Rusca, İngilizce ve Almancayı fevkalâde —güzel bildiğinden, gündelik işlerimizde ondan ir tifade etmekten çekinmiyorduk. Artık Eva, arkadaşımız kayma- kamın müstakbel zevcesi ve bizim de hemşiremizdi. Bazan, tercümelerimizi bile ona yaptr rırdık. yetle kabul eder ve derece merbutiyet ve mu! gösterirdi.. Bir gün, umum? harp patladı. Arkadaşımız umumi karargâhla Paristen gidecekti. Ben de, em rim gelince, fırkama iltihak edecektim. Eva, sevgilisinin Paristen ay” rılacağını anladığı gün, târif edilemiyecek derecede mütees- sir oldu ve arkadaşımın ayakla- rına kapanarak: — Beni de beraber götür! Ben sensiz burada nasıl kalabi- lirim! K Diye yalvardı ve saatlerce üngür hüngür ağladı. Kıyıııııı.ıîıl,ı ni%deu möşkül Vaziyette idi, zira, (Eva) yı be- Taber götüremezdi. Erkâdıhar- —- 3: biye, esasei buna muvafakat edemezdi. Nihayet, bunu (Eva): ya söylemeğe mecbur oldu, far kat o, buna da kolaylıkla, ce- vap verdi: — Ben hastabakıcı olurum. Lâkin, sentiz Pariste kalamam!. Kaymakam, (Eva) yı ikna et. mek için, Umumi karargâhtan yirmi dört saatlık bir mezuni- yet âldı. Bu müddet zarlında, biz de kendisine yardım ettik. Ne Pariste, hiçbir zamar. yalnız kalmıyacağına, her türlü ko- laylık ve yardımlara mazhâr olacağına dair (Evi) ya temi- nat verdik. Kadın, müstakbel kocasının yalvarışlarına dayanamıyarak ve bizim sözlerimize kanarak Pa- riste kalmağı kabul etti.. İki gün sonra, kaymakam, umumi karargâhla Parisi terke- diyordu. Eva, birkaç gün, âdeta yas tuttu. Biz, sık sık kendi- sini aret ediyor ve ona te- selli veriyorduk. Dört gün #sonra bir sabah, sevinçle erkânıharbi yei umumiye dairesine geldi. O gün, mür- takbel zevcinden mektup ak- mıştı. Bütün arkadaşlarla ko- (Eva) kimdi? nuştu. Biz de sevindik. (Eva), büroda — birkaç saat kaldı ve hatta bize yardım da etti. Daha evel, bazı arkadaşlarla (Eva) hakkında konuştuğumuz- da; onu, sıkılmamak için erkânı harbiyeye daktilo almağa ve bunun için teşebbüs etmeğe karar verdi idik. (Eva) yı öğle yemeğine al- koydum. Niyetim, arkadaşlarla verdiğimiz kararı kendisine aç: maktı. Kadın; beni öğleye ka- dar bekledi. Vakit — gelince, Erkânıharbiyeden beraberce çık- tık. Yavaş —yavaş yolumuza devam ederken (Eva), ansızın sevinçle ve hürmetkârane - bir tavırla, 50-55 yaşlarında bir adama koşlu ve elini sıktıktan sonra bana dönerek: — Bugünlerde Moskovadân gelen dayım! Diye takdim etti ve fakat isim söylemedi. Ben, bu takdim merasiminde Evanın, isim zikretmemesinden kuşkulanmıyarak, ilk defa gör- düğüm bu adamı da yemeğe davet ettim. — Sonu var — Liyonda esrarengiz Gece yarısı otomobile atlıyan bir bir hâdise.. kadın, tecavüze uğrayınca tabancasın Fransanın Liyon şehrinde, bundan birkaç gün evel, gece- yarısına doğru esrarengiz bir vak'a olmuştur. Genç bir kadın, gecenin saat birinde bu şehrin Tero mey- danından — Golitzinski isminde bir şoförün taksisine atlıyarak, Takalin denen semte gitmek istemiştir. Otomobile atlar at- lamaz, yakın bir tehlikenin tehe didi altında bülunuyormuş gibi, şoföre: — Ah! Çabuk gidiniz; çabuk gidiniz! Diye bağırmağa başlamıştır.. Hakikaten, hareket etmek üzere bulunan oto in basar mağına bu sırada bir adamat- lamiş ve kapıyı açarak içeri girmeğe çalışmıştır. Bu vaziyet karşısında kadın: *— İmdat! İmdat!, diye fer: yadı basmıştır.. Kadının bağırıp çağırmasına rağmen, otomobile bir kişi daha ı Çekti ve.. Z a atlamış ve şoföre otomobili sür- mesini emretmiştir.. Şoför bu vaziyet karşısında verilen emri dinlememiş, ot mobili durdurmuştur. Bu adamlardan pek ziyade korkan genç kadın, çantasın- dan bir tabanca çıkararak, ikinci olarak gelen adamın üze- rine ateş etmiştir. Fakat; ikinci defa ateş etmeğe vakit bulma- dan, tabancası bu iki meçhul şahis tarafından elinden alın- mıştır. İşin sarpa sardığını gören otomobil şoförü, oradan geç mekte olan iki — arkadaşına, polise telefon etmelerini söyle- miş bunun üzerine, iki adam ve genç kadın aksi istikamet- lere doğru kaçmişlardır. Otomobilin içerisinde kan izleri bulunduğuna göre, adamr lardan birinin yaralandığı zan- nolunmaktadır. Liyon polisi, bu esrarengiz dramın faillerini aramaktadır. ANADOLU üm yağıyor — Verdun kalesi Almanlara karşı nasıl durdu? İlmi bahisle ”) Nisan 23 KSBT —<— Dünyanın büyük zelzeleleri Feci neticeleri olmasaydı, zelzele temenni edi- lirdi. Fakat insanlık o kadar — e— Zelzele Kaç çeşiddir? — Lise coğrafya muallimi Yazan: Hüznü Hun Birkaç çündür — meml. M mizde acık> haberlerii işit- mekte olduğunmuz — zelzeleler, dünyanın her tarafında hemen hergün vukua gelmektedir. * Bir çok yer değişmelerine sebebi- yet veren bu hâdise tarihin kaydettiği zamanda ve yerlerde insanları daima - korkutmuş sayılmıyacak kadar kurbanlar verdirmiştir. Feci neticeleri olmasaydı, zel- zele temenni edilirdi. Çünkü yer titremesi arzın henüz haya- tiyetini kaybetmediğine işl- rettir. Memleketimizin iç kır minı madiren ve sabillerini sık sık ziyaret eden bu âfetin bi- lânçosu yalnız insanlığın başla- >I7807 da Jepongadaki Bir zelzelede bir Japon alimi tarafından tesbit edilen bir noktanın çizdiği muhtelif mahrekler dığı günlerden bugüne kadar © kudar çok sık cereyan etmiş- tir ki akıllara Hhayret verir. Birçok — defalar anların bir yerden diğer bir yere hicretle- rine ve © memleketi ebediyen terketmelerine bile sebebiyet vermiştir. Tarihte okuduğumuz Ege medeniyeti ve Ege şehir- lerinin hemen çoğu zelzeleler yüzünden harap olmuştu. O vaktin insanları bunu ilâtıların gazabına hükmederek böyle bir felâket vukuun: in, mabudların ol saade etmedikleri yerler oldu- gunu sanırlardı. Giriddeki Knor 808, Örhomenos gibi medeniyet merkezleri karşılarındaki bir kü: çük adada vukua gelen infilâkin vücude getirdiği sarsıntılarla has bir kısmı Anadoluya bir kısmı da Yunanistana hicret etmişti. Bundan birkaç sene evel Bu- lücistan zelzelesinde 50 — bin kurban gitmiştir. Bu gibi bü.- yük felâketler merede olursa olsun -daha evelki bir felâketi daima unutturmazlar. 1928 Ni- sanının birinde vukubulan İz- mir zelzelesinin acılıkları hâlâ hatırımızdadır. Bundan biraz evel de Erzu- rum felâketi pek kederli oldu. 1933 senesinin 23 Nisan saat 8,30 unda Ege denizinde İstan- köy adasındaki büyük sarsıntı- da (Cos) şehri baştan aşağı yıkıldığı gibi 3-4 sene evel de Marmara adalarının geçirdiği büyük tehlikeleri biliyoruz. Tarihte memleketimizi altüst etmiş büyük zelzeleler pek çok- tur. Hele misallerimizi yabancı memleketlerden alırsak - sayısı binleri geçer. Ben zelzelenin vücude — getirdiği — tahribattan bahsetmeden ve memleketimiz- de bilhassa bugünkü zelzelenin sebebini aramağa girmeden evel zelzele ve darbenin (debrenme ve vurma) miü masıl vücude ve | | 1883 de Kasamicciolada vukubulan zelselenin tahribatı T v ma>r geldiğini ve bu uğurdaki çalış- mâA ve müşahedelerin neticole- rini kaydetmeği faydalı buk dum.. Yer debrenmesi: Yeryüzünde dağların teşek- külü, meydana gelmesi hâlâ bitmiş, sönmüş değildir. Bolli- dir ki; yerii yüzünün, yani kabuğunun her gün hafif veya ağır dobrenme- lerle çeşitli ke yafetlere gir daima gö- Ze I| ıılmdıı.“ â bize — gösteri- yor ki: Önüne geçilmesi kabil olmıyan dağ- ların meydana gel mesi hâdi- sesi, her nok- tasında kabili temsil olan — aizıu — kabuğu: nun oynamasından başka bir- şey değildir. Esasen bu fikir yeni olmayıp tâ 1563 de Ber- nart Pallissy tarafından şöyle anlatılmıştı: “Ateş yerin altında vârdır ve faaldir (I). Bazan sık sık, ba- zan uzun zaman İasılalı zelze- lelerle dağlar vadi haline ge- lecekler, dağ eteklerindeki ma- denler ve taşlar şiddetli ateş- lerle er'yerek meyillenecek ve düşecekler, bu suretle yeni dağ- lar vücude getirerek — yüksele- ceklerdir. Bu vaziyet madenlerin altüst olmasına ve yeryüzünde çoğalmasına yardım edecektir. Bir arazi parçası aârsıntılarla ilir veya yutularak geri kalan 'ar dağlârı vücude getirir. hareketler bir nevi zel- zeleledir.., Demişti. Bu anlatış oldukça doğ udur. Çünkü iltiva (Bükül- me), inhidaâm (Çökme) sarsın- tıları arasındaki — münasebeti bulmuştur. Benim burada yapa cağım iş birçok tarafından bi- linmiyen bu münasebeti göster- mektir. Ondan sonradır ki yer debrenmesini daha toplu ola- rak mütalea edebileceğiz. Çün- kü bu işi şimdi hususi bir bilgi (İlim) araştırmaktadır ki ona da (Sismologie) derler. Bu bilginin neticeleri ve üsulleri -(Montes- sus) un 7, 8, 10, 11, 15, 16 ncı kitaplarında pek uzun yazılmıştır. Birinci sıra; Montessus de Ballore) ün iki kitabını ( 17, 20 inci kitaplar) koymalıyız. Bu kitaplar gerek tabakatçılar (ye- ologe) ve gerek fizikciler (Phy- sicien) için çok bilginli ve lâ. zım kitaplardır. İzahatımız için. de bu kitaplardan bazı Parça- lar bulunacaktır. Dünyanın deb. renmesinden bahsetmeden önce bu sallantının en göze çarpan hâdiseler yazacak ve bu hâ- (1 Yer alındaki ateş meselesi ayrı bir yazı ile anlatılmağa değer, kurban vermiştir ki... diselerin nasıl meydana geldi- ğini, usulünün kanunlarını gör tereceğim. Daha sonra da bü. tün bunları ( geologie ) ile biri likte mütalca — edeceğim. Yer sallantısının görüne- bilen hâdiseleri: Yer debrenmesi insanların daima gözünden kaçmamıştı, Zira bu titremeler batzan büyük zararlar vücude götirmiştir. Mi lüdın 526 sonesinde Akdenlu kıyılarında meydana gölen tite reme veya sallantıda — 100-200 bin kurban vermişti. Tiber z manında Tasit, Pelin, Straboa gibi o zaman yazıcılarının hep: * sinde meş'um hatıralar bırakan büyük zelzele bütün Anadolu sahillerini istilâ etti. Anadoluda 12 büyük şehir bir gecede ha» rap oldular. Ogüst zamanında Aydın (Trallia) büsbütün harap olduğu gibi Milâdın 115 inci senesinda Trayan samanında Antakyada (Antiokos) mahvol. du. Bu felâkette Konsül ( Pe. don) da ölmüş, Trayan mucize şeklinde kurtulmuştu. 238 .- 244 de cenup sahillerimiz büyük ve kanlı ziyanlar verdi. Milâddan önce 145 te Antonen zamanın« da Rodosa çarpan felâket Grat» yen zamanında burasını tekrar ziyaret etti. Hele bunların içine de yazmağa en değeri olanı 527 deki Antalya zelzelesiydi. Bunun titreme dalgası gene Ak- denizin doğu cenubunda fazla iz bıraktı. Bizanslı müverrih Agazyasın söylediğine göre, bu titremede Beyrut baştan aşağı harap o müş - ve tabayyül edilemiyeck kadar insan ölmüştür. Ö'mi. yenler Saydaya nakledildi. Na sıl ki İstanköy zelzelesindeki yaralılar Rodosa, Bulücistanda güzel bir göl kenarında olan Güetta felâketinden kalanlar da Pischine, Siliye nakledild'ği gibi, bu korkunç titrame sahilleri tamamen düz ovalardan ibaret olan — İskenderiyeden bile duy. yuldu. Halbuki A nin şimal sahillerinde bilhassa bu kısım- larda hiç zelzele olmamıştır. Ve gene talihsiz İstanköy adası bf.t_ıu aşağı silinip süpürüldü, S:mı Aâııyııtın dinliyelim: enderiyeden Bizansa pi ken (Cos)a uğradık. Bu ıd'ı:ı.: acıklı manzarasına şahid oldum, Sokakların ve umumi A satın yerlerini tanımak mümkü, değildi. Zelzeleden ıoıır:ı:ıî: yük bir deniz dülgası — herşeyi denize süreklemişti., 175S te mevzit olan Lizbon zelzelesinde 30 bin, 1693 te Sic'lyada 60 bin kişi ölmüştür. 1835 Kayseri 1852 Bursa zele zeleleri buna yakın fenalıklar yaptı. Japonyada vücude gel titremeleri 416 ıencsâıee:ığ:: ortalama olarak “her altı buçuk mücsse- seneya bir büyük titreme düşer, — Sonu var —