Zelzele karşısında Saime Sâdi Zehirli gaza karşı durabiliyoruz: Çünkü, zehirli gaxı atacak olan tayyareye karşı tayyare de var- dır, top da, sığanaklar da, maske de... Yangınlarla gerine gerine boğuşuyoruz. Hatta seylâba karşı bile göğsümüzü geriyoruz. Zâlman oluyor okyanutlar örtâsında batan bir geminin bütüü tayfaları da kürtülabiliyor.. İhsan öğlu fennih kudreti üzerihde bir sihirbaz gibi, tabiatın veya korkühç düşmüâü p. :nlelluinin kârşisında rahat rahat boy ölçüşebiliyor. Fakat Bize bütün varlığım, bütün dehşetini, bütün hüküm ve - şidde- tini histettirebilen ea korkunç kuvvet, sadece odut. ; Yoku var, varı da bir hamlede yok eden zelzele kârşısında, şaptığımız, yapabildiğimiz ve galiba da yapabileceğimiz yegâne şey, ancak ve ancak, onun şiddet ve kahrı altında ezilmiş olan- ları bağrımıza çekmekten - ibarettir. Zelzele, zaman oluyor, koskocü şehirleri, bütün medeniyetleri, bütün saadetleri, bütün ümidleri ve güzellikleriyle yakalıyarak ölüm gibi açılmış olan toprak çatlaklarının en derinliklerine atı- | yor. Orada küçışmak nafiledir, bağrışmak nalile, gözyaşı natile, | yalvarış, herşey herşey nafile, | Zelzele, zaman oluyor ki, nihayetsiz görünen bir denizin orta- sından size, başından duman esen, ağzından ateş üfüren adalar çıkarıp geliyor. Onun kanun veya kanunsuzluğu, dünyâ - dediği- miz bu ihtiyar yuvarlağın tam göbeğinde, kitapların bahsettiği eehennemler halinde yanıp duruyor.. Sesimizi oraya dinleteme- yiz. Böütün zekâmız, enerjimiz, teknik kudretimiz, — vasıta ve mü- dafaalarımız, toprağın kalın kışrı üstünde kalmağa mahkümdur. Ve, dediğimiz gibi, yegâne tesellimiz de, zelzeleden — artakal- mış biçare vatandaş ve insanları kurtarmak, yıkılmış, — çatlamış, — harap olmuş çatıların üstüne baykuş kondurmamaktır. Tabiatın zelzelesinden sonra içtima? ve vicdani başka bir zelzele de lâ- zımdır. Yıkan, öldüren, mahveden değil, ferd ve cemiyetleri sal- — dayıp, kımıldatıp uyandıran ve onlara, vazifelerini hatırlatan bir — zelzele... V HWT A .-:â!îıı—*:â y îâ&â 1 KZamanımıza ifttira etmiyelim — Hersüman, dünya tersine — döndü, der daruruz. Bu zama» için âdeta bir iftiradır. Ammerikahlar, dünyada ilk — B#igara İçenin bir kadın ve ev- KÜ Bi SA diğenz G bit dir. Şu balde, dün- ga gi de eskidenberi Yessine dönmüş gidiyor. Kocasına sormadan saçla- — Pini sarıya boyatan kadının çezasıl l — Kârnmaval bayramı , — mmen hemen bir ay oldu. Buna Tağmen, a — Livarno gehrinde yeni evlenen bir İtak -— yan genci, hâlâ maskeyi yüzün — den çıkarmak istememekte ve karısının karşısına, mütomadi- yen yüzü ıı:rıli çıkmakta imiş! — Genç kadın, zevcinin bu ha- linden artık bizar olmuş ve — geçen. hafta mahkemeye mü- /— raçaat ederek, kocasından ayı — tılmak istediğini bildirmiştir. - Mahkeme, bu müracaat üze- rine tarafeyni davet etmiş ve kocaya şu sualı irad etmiştir: — Karnaval bayramı geçeli bir ay olduğu halde maskeyi — neden atmıyorsunuz? Genç koca, mahkeme reisinin bu sualine şöyle mukabele et- miştir: kuzgünt siyahtı. Ben — onu, sırf bunun için sevdim ve aldım, Fakat, karnaval bayramından evel, bana sormadan saçlarını sârıya boyadığından, artık kem dislak savmiyarmmi — —.. — 4 Hissiyatımı zevceme apaçık söylemeğe cesaret edemediğim. dendir ki, kendisini talâk da- vası açmağa icbar için maskeyi çıkarmağa karar verdim! Mahkeme, kocasına danışma» dan saçlarını sarıyâ. boyade ğından dolayı, zevceyi haksız görmüş ve bir aylık çifti ayır» mağa karar vermiştir. Evvelâ can sonra canan Cenubi Alrikada balıkçılık edenlerin gayet tuhaf âdetleri vardır. * Meselâ; sabahleyin ba- hk avlamağa çıkan balıkçılar, ilk tuttukları balıkları gemilerine alırlar va çarçabuk pişirerek kendileri yedikten sonra tekrar ava çıkarlar. Balıklar, gemiye alınırken, her ne sebepden olursa olsun bir tarafı kanıyan balıkçı, o gün balık yimekten mahrum kalır. Cenubi Afrika balıkçıları, bu âdetlere harfi- yen riayet ederler. Zra, aksi halde, bir daha balık tutamı- yacaklarına kanidirler!, K TAYYAR WB U G-ÜN Zeytincilik istasyonunda 330,000 Fidan yetiştirilmiştir.. “bakılması için iyi çalışılıyor. TÜRKÇE ŞARKILAR ALATURKA RAKSLAR NİHAYETSİZ ZEVK ve NEŞ'E ; E SİNEMASINDA Ayrıca: MİKİ ve JURNAL T U Tayyare model- cilik kursu —— -4 .—— İkinci tip tâyyareler yapılıyor Mekteplef müzesinde açıları tayyare — modelcilik kursunda derslere devam edilmektedir. Kursa müdavim — öğretmenler, birinci tip tayyare modeli imü- lini öğrendikleri için şimdi ikinci tip tayyare modellerine başlamışlardır. Bu modellerde, tâyyarenin gövdesi de — vardır. Yakında — tayyare — modelcilik kursunu bitirecek öğretmenler, uzun emek sarfile hazırladıkları modelleri uçuracaklardır. Bornovada tesis edilen zoy- tincilik istasyonunda zeytinleri- mizin ıslahı ve Ffenni şekilde İstasyondaki mütehaı rile dağlardan — söktü bin delice fidanı ve cins zey- tinlerin çekir deklerinden :0,(:00 lik yetiştirilmiştir. Bu fidanlar, ::lıoı’: yıl halka dağıtılacaktır. Hareket günü Hazırlıklarına ehem- miyetle devam ; ediliyor 19 Mayıs hareket günüdür. Mekteplerde 19 mayıs günü için hazırlıklara — bâşlanmıştır. O gün İise ve ortaokul talebe- .ı.ı—,ımmıhw geçid resmi —yapacaklarından askerliğe hazırlık dersi — öğret- mealeri, talebelerine yürüyüş tatbikatı göstermekte ve yap- tırmaktadımar. * Pamuk işleri İzmirden nümuneler gönderilecek Vilâyetimiz dahilinde yetişen pamukların ticaret — tiplerinden kolleksiyonlar vücude getirile- rek Ziraat Vekâletindeki daimi meşherde bulundurulması mu- vafık görülmüş ve nümunelerin hazırlanarak gönderilmesi Ve- kâletten vilâyet ziraat müdürlü- ğüne bildirilmiştir. Polonyalılar pamuklarımıza iyi müşteri ok dulanı için Vekâletin emrile Polonyanın Lodz — şehrindeki Ticaret odasında da daimi bir pâmuk meşheri tesisi kararlaş- tırılmıştır. Ba meşhere gönde- rilmek üzere de pamuk nümu- neleri ha macak, — Vekâlete gönderilecektir. —e ANADÖLÜ <— ehir Dahili Haberleri ) ]Müstakbeı ızmir ıimanının risteyiz. Gökyüzü, siyaha yatkığ | inşası meselesi. | ddi AAN aat eili | görülmedi, yakında İzmire bir heyet gelecek Müstakbel İzmir limanı hak- |—EEEE G Z kında evelce tetkikat yapan İn- ı giliz mütehassısların hazırladık- Mallye ları iki avanprojeyi — İktisad memurlar( Vekâletine vetrdiklerini ve bun- Tarın Vekâletçe Denizbank umum müdürlüğüne devredildiğini yaz- mıştık. Bu projelere göre müstakboel mir limanı yâ dört buçuk veya altı milyon İirâya çıkacaktır. Türkiyenin en mühim bir ihraç Timanı olan İzmir için ikinci ve altı milyon liralık projenin mu- vahık görüleceği tabi adde- dilmektedir. Denizbank umum müdür- lüğü fen heyeti tarafından bu Defterdar B. Nafi Demirka- yanın teşebbüsü ile maliye me- murları için kurulan (Sağlık ko- rauma sandığı) işe başlamıştır. İlk zamanlarda sandığa üye ol- mak istemiyen bazı memurlar, koruma sandığının büyük fay- dalarını anladıktan sonra bu mühim sandığa iştirak etmişler ve kısa zamanda onun dokto- projeler üzerinde yapılan etüd- rundan, muhtelif yardımların- İer meticesinde — antrepoların | dan ailece istifadede — bulun- yerleri ile istiap hacimlerinin | muşlardır. Ş muvafık görülmediği haber alın- mıştır. Fen heyetinin yakında İzmire gelerek bu hususta tet- kikler yapması muvafık görül. müştür. Antrepolar zaten Güm- rük ve İnhisarlar Vekâleti tara- fından inşa ettirilecektir. Bun- ların, müstakbel İzmir limanı- nın fevkalâde inkişaf edeceği göz önünde tutularak ona göre ve geniş mikyasta inşası tensip edildiği öğrenilmiştir. Üç kişi- den mürekkep olan fen heyeti gelip tetkiklerini yaptıktan son- ran antrepoların yerini tayin edecektir. Yeni limanın inşasına Sandık, maliye memurlarının aylıklarından pek cüz'i bir ai- datla sermayesini temin etmiş- tir. İş bankasında bir kumbara hesabı açtırılmış, sandık namı- na tayyare piyangosu biletleri satın alınmıştır. Piyangodan bir menfaat temin edilecek olur- sa sandık için memur maaşla- rından âidat kesilmesinden de sarfınazar edileceği baber alın: mıştır. Kurumun doktoru, maliye me- murların — ve onların bütün ailesi efradını parasız muayene ve tadavi etmektedir. 23 Nisan Prangalar kırıldı, zincirler parçalandı. Tutsak yaşıyan ulus, gerinerek uyandı. Karanlıktı her taraf, kapkaraydı gökyüzü. Siyah korkunç bulutlar örtüyordu gündüzü. Derin bir yas içinde bunalıyordu vatan, Müthiş bir düşman seli geliyordu batıdan. Uflukları sarmıştı topların uğultusu Kurulmuştu Türklüğe bir değil, binbir pusu. Kalplerde bir yaraydı hayattan hoşnutsuzluk. Ruhları pençösine almıştı umutsuzluk. Yalnız kendi canımı düşünüyordu Sultan. Müthiş bir düşman seli geliyordu batıdan, Gidiyordu yurt elden hergün bir parça daha. İşte böyle bir günde çıktı bu oşsiz deha. Mukaddes “Ankara, da açarak kamutayı Yükseltti tâ göklere yine yıldızla ayı. Döndü geldiği yere korkunç düşman selleri Bügün Cumuriyetin atıldı temelleri, Yapılan devrimlerin bugündür başlangıcı, Bugünden başlamıştır dinmeğe binbir acı. Bugünden armağandır egemenlik, erkinlik Bugünden armağandır ruhlardaki serinlik. Bugün kurtardı desek doğrudur bizi Ata Bugün açıldı gözler yepyeni bir hayata, Ey ulusal kahraman, ey sevgili Atatürk Ey on sekiz milyonun gözü, dili Atatürk. Sen kurtardın Türklüğü ve göne sen yükselttin. Medeniyet yolunda ilerlettin, yücelttin. Bizler senin dehanın birer özgür kuluyuz. Büyük emanetinin tunç bilekli koluyuz. Onu koruyacağız sağ oldukça cihanda. Uyanıktır gücümüz kalbimizdeki kanda. Yurttaşım bu varlıkla öğün ve iftihar et Bin yaşasın Atatürk, yaşasın Cumuriyet. “Ahsen Gürtin Projedeki antrepo yerleri muvafık Sağlık koruma sandığı 23 ü Nisan 23 — Avrupada talebelik h:ılırıla"] 1- Bir Yara- — mazlık : 1931 Yılı Şubat ayında Pa koyu kül renkli alçak bulutlarlâ dolü. Rutubetin nemi her yere sinmiş. Otuz, otuz beş arkada$ LouitL&Grand lisesinin yatak* hanesinde üyüyoruz. Vakit gece yarısılı iki saat kâdar geçmiş- ti. Tatlı uykumuzdan birdenbhire infilâk seslerine benzer müthiş bir gürültü ile sıçrıyarak uyanıe — yoruz. Talebenin hatırına ilk gelen şey Almanların şehri bombardıman etmeleri ihtimali — oluyor. Gecenin derin sükünetini bo- zan bu gürültü üzerine, yatak: hanenin elektrikleri yanıyor ve talebe arasında husule — gelen paniğin — teskinine — çalışılıyor. Soğukta - Fransada liselerde umumiyetle taleboe yatakta yabk nız gecelik giyer - gecelikleri- miz üstüne attığımız palto, çıp- lak ayaklarımıza geçirdiğimiz ayakkaplarla hemen bir araya toplanıp hâdisenin ihtimallerini münakaşa ediyor, diğer — taralf- tan da hakikati öğrenmeğe ça" hşıyoruz.. — Bir kısmımız — aşağı koridorlara inmeği kararlaştır- dık ve bu kararımızı - derhal — tatbik ettik. Aş'ğıda elektriği — yanan sınıfa doğ u ilerliyoruz. Başka meraklılar bizden evel oraya gelmişler bile. Karanlık ve soğuk bir gecenin üzerimize göktürdüğü kasvet, hâdisenin heyecanı, mektebin disiplinine aykırı bir hareket yapmaktan mütevellit korku ile —mevzuu- bahs elektriği yanan sınıfa gi- riyoruz. Mektebin müdürü pi- jamalarının Üzerine paltosunu giymiş, başında melon şapkası ile o da sınıfta. Yerde kürsü- nün yanıbaşında ağzı kapalı, kabarık bir çuval ara sıra ol« dek ziplayip büşka yere düşüyor, Sınıfın içinde he pimizde gözler Jal tam- gi açılmış; bürün — dikkati çuval üzerine teksif ediyoruz. İçimizde, acaba çuvaldaki şey patlar mı diye de müdhiş bir korku var.. Bir iki dakika bu vâziyette kalıyoruz. — Nihayet müdür garsonlardan birine çu- valı yakalaması için emir ve- riyor, Emri yerine getiren adam- cağız, titrek eller.yle çuvalı ya- kalıyor, ağzını çözüyor, içinden beklenmiyen ve umulmıyan bir şey, bir ördek çıkıyor. İşin şa- ka olduğu anlaşılınca müdürün tebessümünden cesâret alarak gülüşerek, konuşa konuşa ya« taklarımıza dönüyoruz. Ertesi sabah bir de ne gö- relim? Mektebin dört paratoner direğine sarı karantina bayrak- ları çekilmiş. Hava tehlikeli ok duğu için bayrakları indirmek cesaretini de kimse göstermi- yor. Öğleye kadâr onlar da serbestçe dalgalanıp durdular. Mesele şudur: Ecole Poly- technigue — talebelerinden bir grup gece yataklarından kalk- mışlar. Mekteplerinden gizlice sıvışmışlar. Kimse görmeden teaha olan arka sokaktan du- vara merdivea dayayarak bizim | mektebe girmişler. Gece bek- çisi tabit girenleri görmemiş ve en ufak bir gürültü bile işitmemiş. Bahçeye patlayıcı maddeler yerleştirmişler. Örde- | gi çuvalın içine sokmuşlar, Pa: ratoner direklerine sarı bayrak: ları da çekmişler. Bahçeye yerleştirdikleri mad- deleri de patlatıp tekrar kaç mışlar. — Mekteplerine - gizlice girmişler, yataklarına yatmışlar: Bu talebelerin yakalanamami olduklarını da bilhassa kaydot” mek isterim. Fransada liselerde talebe bar yatı çok eğlencelidir. Bazen dt böyle tehlikeli olurlar, GÜ Bülend ü—ady