Sahile — 7 * ANADOLU | — Gökten ölüm yağıyor Vercan kalesi Almanlara karşı nasıl durdu? Yazan: Fransız erkânıharp kaymakamlarından Jorj Londen Türkçeye çeviren A, Kâmi Oral Mareşal (Peten), sol cenahın cesaretsizliğinden dolayı çok müteessirdi. Paniğe sebebiyet veren zabitlerin, derhal kurşuna dizilmelerini emretti. Firka kumandanı, mik:ofonu bıraktı ve bana teveccüh edee rek: — Mareşal, vaziyetten son derece müteessirdir. Artık, s0! cenaha emniyeti kalmadı. An- ladığıma göre, bundan sonra çok şiddetli davranmağa başlı- yacaktır. Hatta, sol cenahta pa- niğe sebebiyet veren zabitlerin derhal — kurşuna - dizilmelerini emretmiş. Fırka kumandanının bu söz- leri üzerine: — Keşke «dedim- bu tedbir- lor daha evel alınsaydı. O za- man, bigünkü feci akıbetlere gahit olmıyacaktık, — Tayyareler hakkında bir muhavere geçti, ne idi? — Evet; Alman tayyareleri, Programlarında muvaffak ola- madılar, Maahaza, bazı köprü- leri tahrip ettikleri söyleniyor.. — Mareşal, topçu fırkasının şimdiki mevzilerinde kalmasına Muvafakat etti mi? — Tabii; çünkü kendisine te- minat verdim ve topçu eski Mmevzilerine çekilirken, düşma- nın Piyadesine karşı duracağı- mMizi, gayrimuntazam — bir hale mani olacağımızı söyledim. Bu- nun üzerine, topçu fırkasının, şimdiki meyvzilerinde kalmasını ve bizi him.y, etmesini tasvib etti. Fakat, biz de, düşma- nın, ÖDi “bir hücumuna ma- rez kaldığımız takdirde alaca- ğgimiz tedbirleri şimdiden dü- şünmeli ve gafil avlanmamağa çalışmalıyız. — Bu hususta tamamen müs- terih kalmalısınız kumandanım. Biz; hiçbir zaman yerlerimizi mke(miyu,i,,_ Kumandanımla bu konuşma» lardan sonra topçu fırkası kü- mandanını bulduk ve Mareşal Petenin emrini telefonla bil dirdik. Topçu fırkası — kumandanı, emri tebellüğ ettikten aZ Sonra, düşman hatlarını şiddetli bir surette bombardıman — etmeğe başladı. Bombardıman, düşmanı şaşırttı ve hatlarımızı tazyik et- mekten — derhal vazgeçti. Bu- nunla beraber, biraz sonra, düşman topçusu da mukabele- ye başladı ise de, açlığı ateş, tamamen tesirsiz. — kalıyordu. Bu esna bir tayyare gürül. tüsü işitildi. İki üç saat ev. geçen ve batlarımıza beyanna- meler atan düşman tayyareleri artık yerlerine dönüyorlardı. Düşman tayyareleri, tam hat- larımızın üzerine geldiklerinde, manevra yaparak alçalmağa baş- ladılar. Bize mitralyözlerle hü- cum etmeğe hazırlanıyorlardı. Derhal Jlâözimgelen — tedbirleri aldık. Ve yedi mitralyözün bar TAKVİM Rumi- 1354 p Arabi- i3id Mart 27 Safer 8 NİSAN 9 Cumartesi Evka 4a Vada Klşamı T Tü, g0 Ydit A,88 20 15) İmaak — 9,09 3,49 1 9 3 8 BEvkat Ecan Vasat Gükeş 1054 5,3â Üğle — 5,35 14ç16 Yilk A5,55 — Fenerbahçe gelmiyor Paranın geç gönderildiğini beha- ne ederekhareketten vazgeçm'ş d G2 ae şına, en nişâncı neferlerimizi dikerek ateşe başladık. Topçu da bizi takip etti. Düşmen tay- yareleri, tehlikeyi anlayınca, tek- râr yükselmeğe koyuldular. Ba sırada, bizim yapamad ğımızı topçu yaptı. Düşman tayyare- lerinden biri, alevler — içinde hatlarımıza doğru yuvar'anıyor: du. - Askerlerimiz, — tayyaren n düştüğü yere — koştular. Ve mümkünse tayyarec leri kurtar- mağa koştular, Bu sırada, tayyareden bir si- nin, paraşütle atladığı görüldü. Derhal bir süvari zabiti koştu. Braz sonra, biri sapasağlam ve diğeri yaralı gâyet genç iki Alman tay; i mevzilerim ze getirildi. hemen revire gönderildi. İkisi de, zabit vekili rütbesinde idiler. : Paraşütle inmeğe — muvaffak olan Alman tayyarecisi, vazizet alarak, nazık bir lisanla; —Almanya imparatorluğunun, (Rıhthofen) in kumandasındaki tayyare filosunda zabit vekili bulunduğumu ve ismimin, Erik | Nevadrih olduğunu beyan et. mekle şeref duyarım. Bulundu- ğum tayyareye düşman topçu- sunun atlığı mermilerden biri isabet etti. Tayyaremiz — sakat- landı. Bunun üzerine tayyareyi rmeğe mecbur olduk. Ölüm | tehlikesi muhakkak olduğundan, paâraşütle atlamak ıstırarında kaldım. İ T tayyarecisinin bu leri üzerine fırka kumandanı: — Fedakârlığınızdan dolayı sizi tebrik ederim. Bu dak ka- dan itibaren, harb sonuna ka- dar bizde esir kalacaksınız. As- kerce, kaçımnıyacığınıza dair sz- den namus sizi isterim. Kaç: mağa teşebbüs ettiğ niz anda, derhal kurşuna dizleceksiniz. Dedi, Fırka kumandanının - söyle- diklerini Alman zabitine kendi lisanil» harfiyen aclattım. Hay- rete şayan bir ciddiyetle: — Size ededi., kaçmağa te- şebbüs etmiyeceğime dair na- mus sözi veremem. Zira ben, bilâkis kaçmağa ve silâh arka- daşlarıma tanım — için burum.» gencinin bu cesareti, bayreto düşürdü. Fır- ka kumandanı, düşman zabitini takdir nazarlarile bir kere daha süzdükten sonra: — Cesaretinizden dolayı sizi tebrik ederim. Kaçmanıza mey- dan verilmemesi; hakkında vere- ceğim emirde; ayai zamanda merd ve kahraman bir asker hakkında mümkün olduğu ka- dar m'safirperverlik gösterilme- sini de tenbih edeceğim. — Sonu var — Pazar günü muhtelit maçı var maa Üücre'ini geç behane ederek son dakikada İzmir maçlarnı yap- maktan sarfınazır etmiş ve ha- reket etmem ştir. Halbuki öğrendiğimize göre, futbol federasyonu, Fenerbah- çenin deplasman ücretini Pazar- tesi ginü telgraf havalesile İs- tanbul bö'gesi emrine gönder miştir. Salı 've Çarşamb günleri Feaerbahçe murahhasları İstan- bul bölgesine müracaat ederek parayı almadıkları için bö ge Fenerbahçe kulübüne bir yıldı- rım telgrafla parayı - almasını bildirmesine rağımnen Fenerbahçe erkânı parayı almaktan imtina etmişler ve bir taraftan da fe- derasyonun bu parayı geç gön- derd.ği behanesini ortaya at- mişlardır. Fenerbahçenin bu tarzda ha- reketi ihtiyar etmiş olması, İz- mirde de teessürle karşılanmış- tır. Fatbol ajınlığı, yarın gaze- telerevereceği tebliğ ile Viyana maçları içir hazırlık mahiyetinde olmak üzere İzmir muhtelit tar kun kadrosu oyuncalarına bir antreman maçı vaptıracaktır. Karşıyakalıikleri baş'ıyor Karşıyaka Yamanlarspor ku- lübü, kendi oyuncularından beş takım teşkil etmiş ve bunlar arasında bir (Karşıyaka şampi- yonluğu liki tertip eylemiştir. Bu beş takıma, Alaybey, Bay- raklı, Bostanlı, Yıldırım, Çamr hk maballe isimleri verilmiştir. İk müsabaka Pazar günü Karsıyaka stadında Bayraklı - Alaybey ve Yıldırım - Bostanlı arasında yapılacaktır. Likler üç hafta devam edecek, bu wıellf her hafta 40 - SO sporcu yeni statta top oynamak imkânını bulacak, Karşıyakalılar da, yine kendi kulüblerinin oyuncularını, mahalleli olarak seyredecek» Ferdir yalvarıyordu: — Babama merha. met ediniz Sinyo- rina! 1587 Yılının Biriaciteşrininde, Romada* Ghetto adı - verilen Musevi mahallesinin demir par- maklıkları ağr ağır açıldı. Her akşem bu demir. pi klıklar kapanırdı. Çünkü bütün Muse- vier oraya hapsed lir, dışarıya çıkmalarına müsaade olunmazdı. Kap'nın önünde uzua boylu, siyah mantolu bir adam belir- di. Yanında ihtiyar bir kadın da vardı. Demir parmaklığı geçen — mantolu — mütekebbir adam birden durdi — Portia, dedi, birşey be cerebildin mi? Güzeller güzeli Beni İsrail dilberinin gönlünü fethedebildin mi? İhtiyar kadın azıcık durdu; başını yukarıya kaldırarak ce- vap verdi: — Hayır, Jesika bütün rica. larıma nasıl kulak asmadı ise, tehditlerime de aldırış etmedi. Ona dünyayı versem gene umur- lamıyacaktı. Düşününüz, yorgun ve bitkin bir halde ayaklarıma kapanıp, gözyaşları içinde ben- den çek lip gitmemi yalvarırken beni bile müteessir etti: *— Babama merhamet ediniz, merhamet ediniz Sinyorinal, Diye mütemadiyen bağırıyor, saçını başını yoluyordu. Kont Zavellol) Vallahi istediklerinizin hepsini yaptım. Ezberlediğim rolümü kelime kaçırmadan ifa ettim. Gençliğinizden, asaleti- nizden, servetinizden, iyen bahisler aç- tım, Eğer szinle kapanmağa razı olursa baban Shylckun nasıl ve no şerefli itibarlar ka- zanacağını sayıp döktüm. Sonra Shylockun size olan borcunu söyled.m. Borcunu ver- imediği takdirde düçar olacağı ce- zanın dehşetini kendisine anlat- tm. O, gene ayaklarıma kar pandı: — “Merhamet, Diye inledi. Güzel ve iace parmakların- dan geçmiş olan elmas yüzüğünü ânide parmağından çıkararak bana verdi. Bu yü- zük annesinin yadikârıymış. Ba- na bu hediyeyi niçin veriyordu bilir misin'z? Hemen evlerini terk etmekliğim ve sizin adınızı anmamaklığım içiadi, anlıyor musunuz Comte Zavellol Benim bediyelere aldırış et- mediğimi gören kız bu defa birden ayağa kalktı: — *“Şu halde hemen dışarı çık! Sefil, alçak! Daha bir da- kika evimde durursan başına felâket getiririm., Dedi. Hemen oradan âyrıldım. Çün- kü, güzel Musevi kızı artık de- lirmişti. Gayri tabit hereketle. tile, darmadağınık saçlarile onun behemehal birşey yapacağına inandım. Koşarak işte yanınıza ge dim. —Bu güzel ve nefis avı nasıl| elimden kaçırırım, — söylesene Portial — Bilmiyorum Antoinol Yal- nız anladığım birşey varsa, ©o da bir daha bu Musevi evi- ne adım atmağa cesaret ede- memekliğimdir. Bu hususta si- ze de teenni tavsiye ederim. — Teenni mi? Beni bir Ya- hudi kızı mı korkutacak — sani- merhametl, Tarihi Beniisrail hikâyesi: Papa Sikste Kente Dilber Yahudi kızı | (Yüz dirhem et) —- met ediniz; merha- | Öyerreme T $ Ghe'tanun kapısı ağır ağır açıldı Irfan Hazar yorsunl Bu zamana kadar — is- tediklerimi yapmıyan o iblisi, ben ( yola getirmesini bilirim. Göreceksin Portial Roma - hal- kımın D ocletien zamanında bile görmediği şenliklerden birini yakında onlara göstereceğim. Servetimin mühim bir kısmını © gün fkr fikaraya, dosta ah baba dağıtacağım. Bütün bu bayramın sebebini tek birşey teşkil edecek! O şey, bir he ristiyanın bir Yahudiye galib- ini eden Roma mah- n âdil kararı! — Mahkeme lehinizde karar verdi demek? — Ona şüphe mi var! Acıyorum - Antoniol Bir kaç yüz lira için, güz3l yahudi kızı Jessicanın — çıldırasıya — sevdiği babasını ağır bir cezaya uğrat- mak çok ağır geliyor banal Compte Atoniyo, Portianın söylediği bu son cümleye ehem- m yet vermedi.Her de ağır ağır Ghetta mahallesinden uzak- laştılar. Vicdanının — temizliği ve in- sanlık duygularının derinliği iti- barile papa Sikte-Knte bütün Romada adalelin tam bir sen- bolü gibi telâkki ed lmekte idi. O, arasıra geceleri tebd li kıya- fet ederek dilenci elbisesi giyer, şehrin en ıssız köşelerini dola- şır, memleketin hal ve ahvaline dair f.kirler almağa çalışırdı. İşte Comte Antonio ile Por- tia, Beni israil mehallesinin demir parmaklıklarla çevrilmiş kapısı özunde konuşurlarken, garib kıyafetli bir dilenci de onların bütün mükâlemelerni * kelime kaçırmadan - can ku- lağile dinlemişti. İki gün sonra halk, büyük meydana akın ediyordu. Dilen- ciler memnun, esaaf memnun, çocuklar ve kadınlar memnun- du. Çünkü Conte Antonionun günlerdenberi devam eden da- vetleri ve hediyeleci herkesi meserrete garketmişti. Bu sırada iki dilenci — yıkık bir binanın duvarları #&rasında konuşmağa başladılar.: — Ne güzel çosbal İçdikçe içesim geliyor! — Evet hakikaten nefisl — Her zaman yor ki? — Nödün? böyle olmu: — Ay, siz, Romaya yeni m geldiniz? Buranın âdetini bik miyor musunuz? — Evet dün geldim. Âdetle- rinizi bilmiyorum. — O halde ey dilenci kar deş, bilmiş ol ki her zamaa Romada böyle nefis çorba İçil. mez!| Bugün hepimiz Romanın büyük ve asil zengini Compte Antonionun misafiri bulanuye- ruz. Onun cömert va iyi elidir ki bize böyle güzel tanmlar sunüyor. Ântoniyonun- ömrüne dua edelim! — Antoniyo, hervakit iyilik yapmağı sevsr mi kardeş? — Her vakit değilse de yık da bir iki kerel. Davadan el- bette haberin var? — Hayır, haberim yok. Ba dava nedir rica ederim? — Anlatayım: — Shylock adlı bir Yahudi Antoniyodan ikiyüz ” j lira kadar borç bir par. tır. Vakti merhunu geldiği hal- de Yahudi parayı Antoniyaya vermemiştir. Parayı vaktinde vermemek onun için ölüme Yi kın birşeydir. Cünkü Aatoniye rehin olarak Shylocktan garip birşey istemiştir. — Ne? — Kalbinin - üzerinden dirheme yakın ell ’- — Ne söylüyorsun kardeş? — — İaanmıyor musun? — Hayırl — Şı halde yarın alessabah (Mücrimler meydanına) gel!Öra. da kalbin üzerinden alınacak olan et parçasını görl — Fakat bu ameli le Mu- sevi mezarı boylamış e cak mı? ST — Eh. Onu Allah bili; hudi değil mi canım! BEğr — Sonu yarın - ——— Kemalpaşada yangın Kemzlpaşa kazasında Yeni ınılılıll'-de belediye z murlarından B. Hüse! l ü yin oğlu Münir Öztürkün 17 Tali evinde yangıa çıkmışsa da ha'k tarafından söndürülmüştür. angın, evde k mse bulunma» d ğ sırada mektepten dösen 13 yaşında Hikzinin — kibritle gazete parçalarımı ateşlemesin: den çıkmıştır. Mahkümi yet Torbalı 1 yünde me- Hüsnü nümaâe Osmar kız Emineyi His'yin oğlu Veb Ağırcezada s kz ay ağır hapse Dğdilmişer. nahsün kazasının Demil İgs. ü k zorla kaçırmağa teşebbüs eden —