Sahife —7 Vercdun kalesi Yazan: Fransız ırl:ııulıı kııııııkııılııııdın Jorj Londen Açlık ve beklenen takviye kıtaatı. Şu emir veri- Gökten ölüm yağıyor Almanlara karşı durdu? Türkçeye çeviren A. Kâmi Oral nası' liyor: Hiçbiriniz mevkiinizi terketmiyeceksiniz Düşman tayyareleri, vazifele- rini ikmal ederek karargâhlar mına: dönmek üzere istikametle- rini değiştirdiler. İstihkâm müfrezeleri, iki mü- lâzimin kumandası altında me- zarlar kazarak ölülerini defnet: mek etrini aldılar. Kısa bir zamanda ve karan- hk basmadan, ölülerin künyeleri tesbit edildi ve mezarları h- zırlanarak cesedleri gömüldü. Düşününüz; yüzlerce insanın künyeleri, bu gece bir delftere yazılacak ve hizalarına (Harpte öldü) cümlesi, yüzlerce dela yazılacak?. Ölenlerin defteri, on beş gün içinde, kolordu ve ordu kuman- danlıklarından geçerek Harbiye Nezaretine ulaştırlacak ve bu hedbahtların aileleri, kendile- rinden mektup beklerlerken, Harbiye Nezaretinin, kenarları siyah bir zarfa konmuş taziyet mektuplarile karşılaşacaklardır!. Harp demek, ölüm demek- tir. Düşünüyorum: Sıra- bana ne zaman gelecek?. Artık karanlık basıyor. Ne sağdet? Çünkü karanlıktan isti- fade ederek zayiatımızı telâfiye çalışacağız.. Fakat, kar fırtınası hâlâ devamdal. Kumandanla birlikte bir ka- yanın arkasındayız. — Telefon $ yanıbaşımızda. - Birdenbire kuvvel umumiye cetvellerini hâmil — postaların “Kıtaat kumandanları: — Efrad, yirmi dört saatten- beri açtir, biz de ayni halde. | Diye haykırıyorlar! Kumandanım, derhal telefo- Ha geçiyor ve güç halle (Lu- vemoa) menzil kumandanlığile temasa geliyor. Münakaşa uzun sütüyor; kumandan, ateş bat- tıada bulunan — kıtaatın, yirmi — ört saattenberi neden — dolayı “erzaksız — birakıldığını - sorüyor ve şiddetle protestoda bulunu: yor. Menzil cevap veriyor ve bir saat zarfında iki günlük er- zakı hâmil kamyonların, fırka merkezine vasıl olmuş buluna- caklarını bildiriyor. Gece yarısı olüyor. Birden. bire erzakla dolu kamyonların Mmuvasalatı haberi — veriliyor. Erzak bol.. Konservalar nefis, fakat kimin iştihası var? Gerek kumandan ve gerek ben, bir zinir bubranı ve teessür içinde- yiz. Yirmi dört saat evel ha- 'yatta olan yüzlerce silâh arka- daşımızın, şimdi yok olup git tiklerini düşünüyoruz da, aklı- mıza yemek gelmiyorl.. Bütün hıııwüuhtını da ayni hak- de.. k matem tutuyor.. “ *Kümandanla I:uuuıuyoıf(ıı Bir türlü da gelmiyor. Kuman- d..'z::ı düzı:ndıyı ve sonra: — Haydi teftişe çıkalım. * Dedi: Hemen yola koyulduk. 0 T ben âyn kıtaata gide- Çalıların arasından kuvvetli bir ses: — Durl * Parolayı verdim ve geçtim. Biraz ilerledikten sonra kada- ld"ıı ayak sesleri duyuldu. iki saniyeyi mütcakıb de kısa bir münakaşa ve arkam dan-iki silâh sesil Kıtaat ihti- oyatlı bir vöziyette... Şifak söküyor; fakat vadolu- nan takviye kıtaatından oser —A— Silâh sesleri devam ediyor. Bir kayanın arkasında yirmi dakika kadar uykuya daldım. Uyanınca, karargâha doğru yol aldım. Düşünüyorum: Bir taar. rüz vukuunda, takviye kıtaatın- dan mahrum olduğumuz halde düşmana mukabele edeceğiz. Esasen, ön safta bulunan on dördüncü fırkadan birşey um- mak doğru değildi, bu fırkanın elradında kuvvei müneviye çok sarsılmıştır. Birkaç defa harbe girmiş ve çıkmış, hiçbir. mu- vaffakiyet gösterememiştir. Sabah oluyor. Bugün, müthiş bir harbin arefesine benziyor. Kumandan, emrindeki kıtaat kumandanlarına yeni emirler veriyor ve: — Hiç birimiz, — mevkiinizi terketmiyeceksiniz, takviye kıta- atı yoldadır. Diyor. Harp, bir saat “sonra başlı- Zabıta ——— Kemerde bir vak'a Kemerde Yeni mahallede sa- bikalılardan | şerbetçi Sadüllah ve Mehmed oğlu Yusuf, csrar sattıklarını zabıtaya ihbar eden Hasan oğlu Sıdkıyı çakı ile şol omuzundan yaralamışlardır. Sadullah kaçmışsa da Yusuf tutulmuştur. Araştırmaya devam ediliyor. . *i £ Nınuıihwm& Mus- Mustafa oğlu Hasan, sarhoş olarak — Mustafa oğlu — İsmaili, Çorakkapıda Tahir sokağnda Mehmed kızı Nah de para mes- elesinden Mehmed kızı Fatmayı döğmüşler ve zabıtaca yakalan- mışlardır. * Menemende yangın Menemen kazasının Aliağa nahiyesinde nalbaot B. Tahirin avinde yangın çıkm'ş, ev tamar men yanmıştır. Tahkikata göre yangın, B. Tahirin karısı Fatma tarafından mangaldan alınan ateşli küllerin bir tenekeye ko- nurken dolabın ateş almasıdr. Evdeki eşyadan bir kısmı kur- tarılmıştır. Yangından müte- vellid zarar 1150 liradır, Çeşmede bir ölüm Çeşme kazasında Sakarya mahallesinde oturan Zaim oğlu Mustafa Denizli, evinde ölü bulunmuştur. Üzerinde hiçbir cebir eseri görülmemiştir. He- nüz 27 yaşında bulunan Mus- tafa Denizli, akıl hastalığına müptelâ imiş. Müddeiumumilik- çe tahkikata başlanmıştır. Kuduz mu acaba? İkiçeşmelikte Yüzbaşı Hasan ağa sokağında Çakır Söüleyma- nn 18 numaralı binek arabası hayvanlarından birisi, Murad oğlu beş yaşında Şükrüyü göğ- sünden ısırmıştır. Hayvan, mü- şahede altına alınmış, Şükrünün tedavisine başlanmıştır. Eşrefpaşada Bo. Hayriyenin köpeği de Abdurrahman oğlu 13 yaşında İslâmı #yağıadan ısırmıştır. 35 çift ayakkabı yandı Evvelki gece Keçecilerde Ko- lancılar çarşısında B. Halilin kira' ile tuttuğu 3 numaralı kon- duracı dükkânnda yangın çık miş, epey zarara sebebiyet ver. i Yapılan takkikata göre yangın, ayni dükkânda çalışan konduracı Hüseyin ve Yusufla yor. Tarassut mevkiinden hare- kâtı takip ediyoruz. Topçumuz, henüz faaliyete başlamamıştır. Kıtaatımızdan ufak bir mülre- zenin esr düştüğü anlapılıyor. On dördüncü fırkadan aldığ- mız bir telefon haberinden an- hyoruz ki, harp, olanca şidde- tile devam ediyor. Alman süvarisi, (Bezonva) is- tikametini tutmuş bulunuyor, Bize gelen kemirde, bu süvari kuvvetine bir alayımızın karşılık vermesi bildiriliyor!. Saniyeler, asırlar kadar uzun görünüyor. Saat 5,30, taarruz — başlıyalı yarım sâat oldu. Buna rağmen Almanlar, hâlâ belli başlı bir muvaffakıyet elde etmiş değil: lerdir. Zira kıtaatımızın göster- diği fedakârlık, onların ilerle- mesine mani oluyor, fakat ne vakte kadar dayanabileceğiz? *Sonu var- Laval Fransanın İtalya ile sıkt temasta bulan. masını istiyor! Paris, 17(Radyo) — Hariciye encümeninin bugünkü içtimaın: da, sabık Başvekillerden Laval bir nutuk irad etmiş ve merkezi Avrupa ile Akdeniz meselele: rinde Fransa ile İtalya arasında sıkı temas ve münasebat tesisi lüzumunu ileri sürerek nutkunu bitirmiştir. Protesto için Yugoslavyaya hiçbir teklif vukubulmuş değ İdir. Belgrad, 16 (A.A.) — Gerek Hariciye Bakanlığında ve gerek Belgraddaki Fransız elçiliğinde Yugoslavyanın Anşlus aleyhin- deki Fransızİngilz protesto'a: rına iştiraki reddettiği hakkında Romadan gelen — telgrafin - hiç br suretle doğrüu — olmadığı bildirilmekte ve böyle bir işti- rak kendisine teklif edilmediği içn Yugoslavyanın reddetmiş olmasının da- varid — olmadığı ilâve edilmektedir. İngiltere - İtalya Müzakerelari de.- vamda Roma, 16 ( A.A. ) — Lord Pert, dün akşam Kont Cisno ile uzun bir mü'âkatta — bulun- muştur. Bu görüşme, büyük elçinin Romaya dönmesinden- beri yaptığı üçüncü görüşmedir. İngiltere Hariciye Bakanlığı yakın doğu işleri eksperi B. del de müzakerede hazır bulun- Mmuştur. UA BTAR A SRRAA | YA el ŞAG HLAMAT L LN Bahri ve Aiberto birlikte rakı içerken mezeleri ısıtmak - için kullandıkları ateşten — sıçriyan kıvılcımdan — çıkmış, 35 çft ayakkabı ve bir miktar deri yanmıştır. İtfaiye yetişerek yan gini — söndürmüştür. Dükkân Anadolu sigorta şirketine 1500 Hiraya sigortahdir. Müddeiamu- milikçe yangın tahkikatına el koamuşlur. ANADOLU Harp tarihimizin en şerefli, destani bir yapra- ğıniı hürmetle bir daba çevirelim Mart 18 Çanakkalede 18 mart 1915 Şafak sökerken itilâf devletleri donanması gözüktü. Tam 4260 parça topları vardı. Bizim ise.. Çanakkale harbi hatıralarından bir düşman sırklısı istihkâmlarımıza atleş-açar ve dngiliz kuvvetleri bir ihraç hareketi yaparken. Türkün merdlik, kahramanlık ve hamaset dolu tarihindeki sayısız zaferlerin başında Ça- nakkale müdafaası gelir. Bu Aziz toprağa, taribin seyrini değiştirmek istidadını gösterir- cesine, denizden ve karadan vaki olan düşman savletini, Türk oğlu, yalnız imanlı çelik göğsünü siper ederek durmuştur. Bugün yirmi üçüncü yıldö- nümünü idrak ettiğimiz bu çe- tin harbin sahaesi olan Geli- bolu yarımadasında, hâlâ kan- ları kurumiyan, — her biri bir kaleye bedel nice kahramanlar kaybettik. 18 Mart 1915 günü başlayıp akşam, gün batıncaya kadar devam eden ve düşmanın he zimetile neticelenen büyük de- niz taarruzu, tarihin kaydettiği | en kanlı boğuşmalardan biridir. İtilâf donanmasının adedi ve cesamet itibarile, karadaki ba- taryalarımıza çok faik olan de- niz silâhlarını ve onların ce- hennemden nişan veren yakıcı ve öldürücü ateşine mukabele eden kahramanlar ancak her vakitki gibi gene vatan aşkile gçırpınıyorlardı. Kendilerini ölü: me atarak bugün bizi şerefli bir millet halinde yaşatan şe- hidlerimizi saygı ve minnet his- lerile anarız. . .. 18 Mart 1915 Çanakkale mü- dafaasında, Hamidiye bâtarya- sındaki toplarımızdan - birinin başında bulunan - ihtiyat zabiti bir arkadaşımız, o güne aid ha- tıralarını — bize anlattı. Biyük zalerimizin yildönümüne raslı- yan bugün, o hatıralarla bir- likte, harbe iştirak etmiş bir lagiliz zabitinin iki cildlik ese- rinden hulâsa olarak çıkardığı- miz intibalarını — karilerimize veriyoruz: 14 Mart 1915 sabahı, Alman istihbarat şefliğinin bir şifresi, itilâf devletleri donanmasının 18 Mart günü, yani dört gün sonra boğazı yarmak için büyük bir taarruza geçeceklerini bize haber verdi. Bundan maksad, şüphesiz ki düşmana karşı ha- zarlıklı bulunmamız, müdafaa hatlarımızı — takviye etmemiz, harbi vermeğe âmade bir vazi- yete girmemizdi. Fakat harbe, mevcut müdafaa silâhlarına ea ufak bir ilâve bile yapamadan girmek — mecburiyetinde idik, Çünkü gerden top değil, cep- hane getirtmek imkânı - bile yoktul. 2 Büyük barbin başlıyacığı bu sıralarda, boğaz kumandanı Ce- vad Paşa (geçen hafta ölen Or general Cevad), topçu kuman- danı da o zaman Miralay olan Talât bey idi. (Talât bey Kunr kaledeki namlusu kırılmış yirmi dörtlük Türk topa ile bizzat düşmana ateş açmış değerli ku- mandanlarımızdan biridir.) Yab nız boğazın en küvvetli - batar- yasını, yani Anadolu Hamidiye bataryasını kaymakam Vasidlo bey isminde bir Alman binba- şısı idare ediyordu. Vasidlo bey, Çingtaoda 70 muharebe görmüş, yetmiş bi- rinci - muharebesini 22 - Şubat 1915 te Çanakkalede yapmış ve yetmiş ikinci harbe gene 18 Ma:tta Çanakkalede girmiş fevkalâde sakin ve kahraman bir zabit idi. O geceyi hepimizde heyecan içinde geçirdik ve mevcut mü- dalaa silâhlarımızı mümkün mer- tebe hazırlamağa çalıştık.. 18 Mart 1935 te daha şaiak sökerken, hepimiz- gözlerimizi enginlere dikmiş, bekleşiyorduk. Gün ilerledikçe, uzaklarda 3- yah duman sütunlarının arttığı görtüldü.. Düşman fi'osu, Alman istihbarat dairesinin haber ver- diği gibi taarroza geçiyordu. Casus - teşkilâtının — istihbaratı doğru çıkmıştı. tilâf donanması, kırk parça- dan ibaret zırhlı, kruvazör, tor- pito, muhrip, mayn gemisi, top- çeker ile saat dokuüz buçuk sularında Boğaza doğru gek- meğe başladı. Bu zırhlılar ara- sında İngilizlerin Gün Elizabet, laftexible, Ağamemnun, Triumph, Canvallis, İrveisestible. Albion, Vengeane; Fransızların Su fren, Boüvet, Goulmis ve Chârle- magae zırblıları bulunuyordu. Belki 60 tan fazla nakliye ye- misi de, bu haşmetlü donan- maya refakat ediyor, sağ, sol ve arkalarına dağıları ca- larından koyu dumanları — salı- yorlardı. Bu suretle aklı sıra kuvvei maneviyelerini bozmağa çalışıyorlardı. Saat on buçuğa yaklaşırken, düşman artık Boğazda idi. Dört büyük zırhl (Güin Elizabet, Ağamemnun, Lord Nelson ve İnflexible), önlerinde ufak muh- ripler olduğu halde Boğaza sarktılar.. Düşmanın en büyük veen küvvetli zırhlısı olan Gün Elizabet, Kumkale ile Seddilbahir arasında — demir- ledi, Düşman gemilerinde 460 top mevcultu. Bizim ise bunlara karşı koyabilecek ancak 23 to: pumuz vardı - diyoram, çünkü mantelli, Bulgar on ikiliği, on beşlik obüs toplarını hesaba katmamak lâzmgaliyordu. Dik mahrekli, mukavves - endahtlı topların gerek mesafe kısalığı bakımından ve gerek atış kabi- liyetleri bakımından zırhlılarla muharebeye germeleri mümküa değildi. Asıl müdafaayı yapa- cak taplarımız. şöyle taksim edilmiştiz | Yedi yirmi dörtlük, iki otoz — beş buçukluk olmak üzere 9 ’ toplu Anadolu Hamidiye ba- — taryası, 4 yirmi dörtlük topla — Rumeli Hamidiye bataryası; üç seri ateşli on beşlik toplu Bay- kuştepe bataryası yani ceman, zırblılarla mubarebe kabiliyetini ha'z yatık mahrekli 23 tapl Saat on buçuğu beş dakika geçmişti ki, düşman ilk mermi- sini savurdu ve bu suretle bü- yük harb başladı... - İtilâf dev İ letlerinin muazzam ve muhteşem —— donanması Çanakkale sırtlarına mermi yağdırıyor, durmadan ateş ediyordu. Biz de bunlara mukabele edi. yorduk. Fakat mermimiz az ol- duğu için 35,5 luklarla, 24 lüle lerin kumandanlarına (yakın su- kut veya isabet ihtımali gördü- ğünüz takdirde ateş ediniz! ) Emri verilmişti.Bu itibarla mer mi kusan bu çelik kalelere aç- tığımız ilk ateş hiç mesabesinm de idi. Gü'n Elizabetin dehşet saçan topları, ilk iki mermiyi Çanak- kale üzerine fırlattı, şehirde yangın çıkardı.. Bu. geminin — üçüncü büyük mermisi de, Ana- — dolu Hamidiye — bataryasının — sekizinci topu olan yirmi dört- — lüklerden birine isabet etti. Bu — top kırılmış, hareketten sakıt kalmıştı. Bu suretle muharebe- nin daha ilk anlarında yekünu yirmi üçten ibaret olan topları- mız yirmi ikiye inmişti. Anadolu Hamidiye batarya- sında bir tabur Türk topçusu — ve bir tabur da Alman bahriye topçusu vardı. Harbin başlan- giıcinda vaki olan bu isabet, Alman askerlerinin - maneviya- tını- bozmuştu. Bir tabur, zabit- lerile, neferlerile birlikte top başını terkederak siperlere çe- kilivermişlerdi. Hepsi de: — “Bz Türkiyede, Türkler için ölemeyiz!,, Diye bağırışıyorlardı. Batarya — kumandanı Vasidlo beyin, ku. — manda mevkiinden inerek on: lara nasihat etmesi, Vvazife ve mesuliyetlerini hatırlatması üzer- — lerinde en ufak bir tesir bile icra etmemişti. c Vasidlo bey bu vaziyet kar- şısında Almanca olarak: — “Knder, Kiaderl - İmmer glukliş blayben!, ei 4 Yani (çocuklar, çocuklar! Drı ima şen ve mes'ud kalınız!) — Dye Türk askerlerine sarılmş, bizlerle birer birer mussfıhaya mecbur kalmıştı.. Alman asker- lerinin boş <alan yerlerini da bizler do:durmuşstuk . h — Arkas. vör —