Suhife 6 P? “aor Ingiliz Başvekiline Italyan cevabını kim verdi? Bn. Osten Çem- berlayn ne rol- ler oynamış? YAZAN: . Fernan Muliye Vü dergisinden Avam kamarasında hükümete itimad reyi verilerek nihayet le- Hen ıunıKıulü müzakereler so- nunda Bay Herbert Morrison İspanyada harbeden gönüllüle- rin geri çekilmesi hakkındaki bogiiz plânına karşı - İtalyanın müsait davranacağına dair ken- disine, geçen Pazar günü, kimin “malümat vermiş olduğunu Baş- bakandan sorduğu zaman Bay Nevil Çemberlayn cevap ver- medi, Bay Morrison, bu dostun Başbakan ile İtalya hükümeti arasında, B. İdinin malümatı haricinde, sık sık mutavassıtlık edip etmed ği sualini de Başba- kan cevspsız biraktı, B. Çemberlayn, 24 saat eve- imden bu kadar iyi haberler veren ve Başbakanca da “gayet emin bir kaynak, tabiri ile tav- sif edilenm — meçhul — şahsiyet kimdir?... Bugün, bu esrarlı mesele bahse konuldukça dudaklarda Lir isim dolaşmaktadır: İngiliz hükümeti reisinin yengesi, yani yeçenlerde ölen İngiliz devlet adam Östen Çemberlaynın ka- rısı Ledi Çemberlayn... Hakikat şudur ki, harp son- rasının dikkate İâyık şahsiyet- lerden biri olan Ledi Osten Çemberlâyn, 1925 de, Lokarno görüşmelerinin kesilmesini ön- leyebilmiş olduğu gibi bu se- ter de, İngiliz-İtalyan yakınlığı- manın — dostlarındandı, bugün Musso! ninin dostlarındandır ve Ledinin nüfuzunu ihsas etme- diği hiç bir Avrapa devlet merkezi yok gibidir. Yarı resmi elçi Ledi Çemberlayn 18 aydanberi Romadadır. Uzun boylu, zari: mMmünevver, yaşının ancak izlerini taşıyan ince çehreli, tatlı ve mukni sesli bir kadın olan Le: di, karşılaştığı herkesi - tesiri altında bırakır.Ledi Östen Çem- berlayn, kocası ve birçok İngi- liz politika adamları gibi lâtin zihniyet ve kültürüne hayrandır; politika kadar resim ve heykel- traşlığı da er. Londralı her hangi bir kibar kadından fazla olarak salonunda politika ve sanat güzidelerini toplamanın usulünü bilir. 1925de başlamış olan Mussoli e dostluğu ona Romada bütün kapıları açmış her türlü teşebbüslere imkân vermiştir. Bir İtalyan diplomatının dul karısı olan Bayan Yulya Bram- na her bangi bir diplomattan fazla hizmet etmiştir.. Lokarna andlaşmasının mahud 16 ncı maddesini Almanlara kabul et- tiren, B. Mussolini nezdinde bü- tün nüfuzunu kullanarak Lon- drada İtalyan san'at sergisini tertib eden, 1926 da Osten-Mu- solini mülâkatını hazırlıyan hep Ledi Çemberlayndır.Geçen tem- müzda İagiliz ve İtalyan hükü- met reisleri arasında mektup- laşma fikrini ortaya atan da ©- dür. Nihayet, İhgiliz - İtalyan göorüşmeleri hazırlıklarında ehem * miyetli bir rol oynamış ve oy- nâamakta bulunmuş olan gene Ledi Çemberlayadır. “Ah, bu gönül,, billa, Ledi Çemberlaynın baş- hea İtalyan şahsiyetlerile tanı- şabilmesi için parlak kabul re- simler: hazırlamıştır. 1936 Ma- yısında kaynı, Bay Boldvine ha- lef olduğu zaman, Ledi, İagiliz hükümetinin Kigı sarayında yarı resmi elçisi vaziyetine geimiştir. Ledi Çemberlen daha geçenler- de: “Zannedersem kaynım bir realisttir, diyordu. Geçen hafta Led, İtalyan dış bakanı Kont Ciano ş-refine bir yemek vermiş ve bu yemekte İngiliz elçisi Lord Pert de ha- zır bulunmuştur. Ev sahibi, diş bakan ve elç uzun zaman ha- raretli hararetli görüşmüşlerdir. 3Yıızım: Saime Sadi — Şaka, dedi, şakal. Ne söylediğimin farkında değilim. Merdivenlerden — birisi — çıkı- yor. Bu gelen ablası idi. Bizden, şöyle böyle, beş yaş kadar büyük.. Güzide, sesli, cânlı, kahka- halı, renkli, zeki, haris ve gü- zel bir olgun -kızdı. Beni gö- rünce, yanaklarımı okşadı: — Ne o Salme, kumrular gibi düşünüyorsunuz? Aferide, gözlerinin — aralığın- dan, dalgın dalgin ona bakı- yordu: düşünmek ne demektir biliyor musunuz? Güzide omuzlarını silkti: — Çocukl. Dedi. Anladım ki, ayni kan- dan gelen bu iki iç ve dış kalıbın ııhiyetlıriudı_hl"b: lanın alamıyacağı büyük ayrılık, büyük bir zıddiyet ve hatta, biraz da anlaşamamaz- hklar vardı. Her ikisi de ayni kandandı, evetl.. Anaları, babaları ğı(, muhitleri, terbiyeleri, aynı idi. Fakat yaradılışının zorlu — ve esrarlı kanunları, bunların rüb: Bayan Osten Çemberlayn M. Massolini ile konuşuyor LedifÇemberlayn,vaktile Strez-| Ertesi gün, Ledi Çembe'ayn kay nına bir mektup göndererek İtalyanın Akdenizde, Afrikada ve yakın şarkta İngiliz menfaat- lerine karşı mütecavizane hiç bir niyet beslemediğini ve Mus- solininin de, kolayça kabul edi- lebilecek "şartlarla, İngiltere ile dostluk münasebetleri tesisine hazır bulunduğunu bildirmiştir. B. Nevil Çemberlayn işte bu mektubu alır almaz — İtalya bü- yük elçisi B. Grandiyi davet ederek Roma ile müzakereye başlamak Aarzusunda bulundu- ğunu — kendisine - tebliğ etmiş e İngiliz dış baka- nı olan Osten Çemberlaynın hayranlarından olan Mussolini Ledi Çemberlaynı 1925 sonla- rında tanımıştır, ve aralarında yılların bozamadığı bir dostluk teessüs etmiştir. 1926 da Habe- şistanda zuhur eden bazı hâdi- seler İngiliz-İtalyan münasebet- lerini soğuttuğu zaman Ledi Çemberlen kocası ile Mussolini arasında bir. mülâkat hazırla- mıştır. Bu mülâkat Dolfia ya- tada, Livornada vukubulmuş, ve iki memleket arasında yeni dostlukların tahakkukuna imkân vemiştir.. Ledi Çemberlayn, o zamandan- beri muntazam surette Romaya gitmiş, Mussolini ve Ciano ile görüşmüştür... Östen Çemberlayna büyük iti- madı onün karısına karşı da beslemektedir. İddia olunab lir ki Ledinin Kigi sarayında her hangi bir dipiomattan fazla nü- fuzu vardır. *« Tagiliz dplomatının karr sının iradeli ve becezikli karak- terini biraz daha izah etmiş o et vermişlerdi. Aferidenin babası, — ihtiyar bir mülkiye kaymakamı idi. Tekaüdiyesi, Çamlıcadaki iki evi ile Yeşilköydeki büyük bir konağının ve hatıramda - yanık- miyorsam, Beyoğlu — pasajların d.ıı. birindeki mağazısının va- "d'_*' ile geçiniyordu. Orta halli, idaresi mazbut bir aile.. Bu evin içini sıcak, bol güneşli bir odaya benzetebilirsiniz. Dur varları bembeyaz, pencerelerin- den . çiçekler sarkan - bir oda.. Bu havayı değiştiren, ancak Güzide idi., K Kendisi evin içinde, İakat gözü ve ruhu dışarıda bir kzl. Güzide Fransız kollejini - bitire Mişti. Mükemmel Fransızca bi- liyordu. Ve bu evde onun en bol misafirleri, o kollejde ye- tişen kızlardı. Alferide, onların temposuna uyamıyordu. İsi ak- ANADOLU Lord Antoni Edernin istifasında-bir kadın parmağı var! 10 Mart Milan Stoyadinoviç Yugos- İavya gazetecilerine mühim beyanatta bulundu Türkiye, Yunanistarı ve Yugoslavya arasındaki aostluk ve sami- Belgrad, 9 (Radyo ) — Yu- goslavya Başvekili M. Stoyadi- noviç, gazotecilere beyanatında demiştir. ki: — Yugoslayya, Balkan an- tantına büyük bir ehemmiyet atfetmektedir. Balkanlara aid barış, refah ve anlaşmalar, sul- hun teminine azami şekilde yardım etmiştir. —Yunanistan, Yugoslavya ve Türkiye birleş- miş ve Aanlaşmış vaziyettedir. Bu üç millet arasındaki dost- luk ve samimiyet çok yüksektir. İspanya ihtilâlinin mlli he dutlarını aşmasına mani olmak için Uluslar sosyetesi çerçevesi dahil ve haricinde yapılan te- şebbüsler malümdur. Bu ihtilâ- lin bran evel sona ermesi ve İspanyada sükünun hemen te- Yessüs etmesi, bütün milletlerce istenen ve beklenen bir hâdi- sedir, Akdenizin selâmeti için akd- edilen Niyon muahedesine Yu- goslavya da — iştirak etmiştir. Bundan aksad — Akdenizde korsanlığın imhasıdır. Bu hu- susta şimdiye kadar İngiltere ve Fransa çok çalışmışlardır. Yugoslavya dış politikasının mücerreb ve ananevi esası, hiç —HA— mak için kaydı Şıkago enternasyonal sergisi komiseri, sergiya, bazı Avrupa milli mü- zelerinden tablolar gönderil: <Bctj hususunda delâlette bur lunmasını Ledidöâ Yit vtaiy ve müli müzelerden hiç bir ese- rin dışarı çıkarılmasını meneden talimat hükümlerine rağmen Ledi Çemberlayn Fransadan bir Miyye, İtalyadan bir Rafael, İspanyadan bir Velaskez, Ho landadan bir Van Dik göndert- meğe muvaffak olmuştur. İşte, hiç durmadan 13 yıldan- beri, kendini belli etmiyerek milletleri biribirine yaklaştırma- ga çalışmakta olan Ledi Çem- berlayn böyle bir kadı .dır. — Ledinin muvaffakıyet sırrı nedir? — Politik ve diplomatik mes- eleleri, kocası gib. insani tara- fadan ele almasıdır. “Ledi, * Avrupa kıt'a z.haiyeti , hak- kında daima geniş bir anlayş göstermiş ve i k ettiği bü- tün resmi müzakerelerde müsait bir hâava yaratmanın yolunu bulmuştur.. — Sıkılıyorum Saime.. Dok- tor, beni çok zayıf buluyor. Bu sene mektebe gidem'yeceğim. Fakat evde nasıl kalacağımı, nasıl yaşıyacağımı düşünüyor da şimdiden kâbus geçiriyorum. — Niçin Aferidel. — Böyle niçin düşünüyorsun? Yatağından halifçe doğrul- muştu: — O var-dedi- ol.. Bilmez- sin ki.. Ve o akşamdan itibaren ar- tık bu iki kardeş arasındaki gizli mücadelenin ve gzli düş- manlığın bütün vuzuhunu gö- rüyordum. Bir cuma günü, Aferide artık nekahat devresine girm'ş - ve ağır ağır, bize kadar gelmişti, Zaten çok yakın — oturuyorduk. Dudaklarında, narin, bevaz bir çiçek gülüşü vardı. — Gözleri, çoktandır. güneşe — çıkmadığı bir vakit sarsılmıyan Fransız dostluğuna istinad etmektedir. Birinceteşrin ayında yaptığım Paris zi; ümde Fransa * Yu- göoslavya anlaşması beş sene müddetle temdid edilmiştir. B. İvan Delbosun Belgrad ziyareti mühim görüşmeler te- min etmiş, faydalı efkâr teati ve tesisine âmil- olmuştur. Bü- tün bunlar, Fransz ana s'ya- setinin sarsılmaz şekilleridir. Yugoslavya krallık hükümetinin ehemmiyet verdiği siyaset, İn- gilterenin An'anevi ve sarsılmaz s yöşetidir. Geçen sene son Altes ruvayal perns Pol Londrayi ziyaret et- B.Milan Stayadinoviç miştir. Yugoslavya - İngiltere dostluğu, bu ziyaretle takviye ae KB e AD edilmişti ""'ç.ff:;: ir. barışını muhafaza için tarzını büyük bir dikkatle göz önünde tutuyorz. Muayyen bir emele hizmet eden küçük antantın yaratıcı vaslı malümdur. Küçük antant devletlerinin muvafa katile Ma- cüristanla olan münasebatımız tebellür etmiştir. Çekoslovakya ile daimi bir doştluk halinde bulunuyoruz. Cumhurreisi M. Benesin geçen sene memleke- timizi ziyaretleri esnasında ne kadar büyük tezahüratla kar- şılandığı malümdur. — Yugor- lavya, dostlarına karşı daima dosttur. M. Tataresko, — Antonesko, Miçesko ve Komnenle ğım temaslarda aramızda hiç bir ihtilâf bulunmadığını gör düm, aramızda tesanüd ve ahenk vardır. Türkiyenin eski Başvekili Ek- selâns İsmet İnönünün geçen se- neki Bolgrad zyareti ve Bak vakur bir kız ağırlığı, bazan da uysal, nazik ve mahcup bir çocuk - saffeti beliriyordu.. Gözlerinden anladım ki, tey- zemin bulunmayışı, onu sevin- dirmişti. — Oh oh, diyordum, Aferi- de, taze pastalarım, — meyvala- rım, tatlılarım Kolıu)ı yavaş yavaş - oturus yordu: — Pasta ve meyva «dedi: başka birşey istemem. Hem senin pastaların başka bir lez- zet taşıyorlar. Evde yiyemiye- rum.. Yesem bile zorla.. — Neden *dedim- Aferidel.. Halbuki pasta yapmağı - ben daha yeni öğrendim. — O yapyor da - ondi Galiba, muvafiak ta olamıyar.. Gel, şöyle yanıma otur, mek- tepte ne var, ne yok, anlat.. Fizik hocasına hâlâ düşmanlık |İmiyet, yüksektir. Bu üç millet, temamen birleşmiş ve anlaşmıştır kan antantı daimi konseyi — zi- yareti sebebile Yunan Başve- kili Ekselâns M. Metaksas ile Ankarada görüşmelerim Balkan fikir - birliği mevcudiyetini ve hiç bir - ihtilâf bulunmadığını meydana koymuştur. Almanya il, laşma ve ya- kınlaşma yolundayız. Fon Noy» ratın geçea seneki - Belgrad ziyareti bunun parlak bir deli- lidir. Bu sene Almanyayı — ziyaretimde —bana gösterilen samimi tezahürattan mütehassisim. Bütün bunlar bü- yük Almanya ile anlaşmamıza âmildir, y Ahval, bugün İtalya ile Yu- goslavya anlaşmasını İüzumlu gösteriyor. Bundan evel bazı hâdiseler, bu büyük esere devam imkâ- nni maalesef imkânsız bırak- mıştı. İtalya Hariciye Nazırının Belgradı ziyareti, iki hükümet arasındaki siyasi ictısadi anlapı maları temin etmişti, Geçen ilk kânunda yaptığım Roma ziya- reti, iki memleket arasında ha- kikt bir anlaşmaya âmil olmuş- tur. Cihan barışının takviyesin- de komşularımızla iyi geçinme- mizin ehemmiyeti aşikârdır. Bu anlaşmalara sadık kalacağımız tabitdir. Japonlar Rüsya için vap )mpıfı:':i-a mileri vermiyorlar.. Tokyo, 9 (Radyo) — Sovyet- ler Birliğıle Japonya arasındaki gerginlik sebebi:e Japon tezgâh. larında Sovyet Rusya hesabına inşa edilmekte olan 3 geminin Sovyet hükümetine teslim edik memesine karar verilmiştir. Bombay meclisinde gürültü çıktı Bombay, 9 (Radyoj — Hin: distan meclisinde büdce müza- keresi esnasında bazı gürültüler olmuştur. Muhalif aza, vaziyeti protesto etmek. için, müzakere salonu terketmişlerdir. A Yagoslavya İngiltere. ye gemi ısmarladı rovnik seyrisefai umpanyası yölcu nakline tahsis edilmek üzere İngiltereye 10,000 tonluk bir vapur ısmarlamıştır. nin hastalığı nasıl oldu? Hiç durmadan — soruyordu. Birdenbire sesi alçaldı: — — - — Senden bir ricada bü'un- sam Saime.. * — Söyle, dedim, her “ne is- tersen yapmağa hazırım. | | — Fakat aramızda kalacak! Her hafta Zekiye için bir- zarf vereceğim, onu götürmek zahr metine katlan... Kızcağız bana çok geldi. Bazı notlar için söz vermiştim de... Aferide beni — aldatıyoraı Nitekim, sonradan - anlamı - tm. , Zekiye, Kastamonulu fakir bir kızdı. Aferide; kendi harçlığının yarısım ona gönderiyordu. Se- nelerce, hiç birimizin ruhu bile hissetmemişti bunu.. — Peki, dedim, olur, yaz, ben geçer alırım.. Sevinmişti. Bu kadarcık şey — Kumrular değil, —insanlar | larına, zevklerine, "h'"ü'I_"i" şam sonra, bana şöyle de- | için, ışığa zorla bakıyordu. var mı sınıfta? Edebiyat mu- | onutasavvur edilemiyecek kadar gibi düşünüyoruz abla «dedi- | ne, herşeylerine ayrı ni birer | mişti: Halinde, bazan olgunlaşmış, | allımi uyukluyor mu?. Şayeste- — Devam edecek —