©. 410 aamam— Yazan M. Ayhan İ Lâkin padişah öyle yapmadı: | — 98 — — Söyle defterdar efendi ne düşünüyorsun? Harbe mest olarak — girsinler. Dedi, Defterdar bundan cür'et | Zafer b zimdir. alarak: İrsn Şahı bunda başka — bir — Oğlum, dedi, malümu şa- | maksat taşıyordu: haneleridir ki, akıncılarınızdan Asker, sarhoş olduğu takdir- bir kısmı gizliden gizlye Şi ve Rafızidirler. Bunların bizimle — bulunuşları, eskidenberi asker- — lerimiz arasında mevki almalar rından — ve korkularındandır. Şimdi eğer gene yirmidört sa- atlik mühlet verirsen Kızılbaş mel'unları bu zaman zarfında ber çareye baş vuracak, on- - larla temasa geçeceklerdir. On- — larki me'unane maksatlarında belki muvaffakıyet elde ed-rler ve askerlerimiz darasına -Allah korusun bir fitne düşer, bir hal olur. Böyle olmasa bile m o kavsmet ve taarıuzları azar kr, çünkü iyice düşünüp taşınıp belki içlerindeki gizli temayülk- lere kapılırlar ve maazâllah mağlüp oluruz. Padşah duramadı, yerinden yladı: — Yışa Pit efendil Diye bağırdı, al, elimi öp... Ba ka« dar kişinin içinde reyini en iyi kullanan sen - oldun. — Senin gekâ ve ferasetin daha üstün gıktı. N> çare ki sen bir Dek terdar olmuş. Vezir olamamış- sın, saker olamamışsın.. Zaten ayni fitir ve endişe, Padşahı da — rahatsız etmişti. — Şimdi de bu dişürc:s'nde yalb- mız olmadığını anlımıştı. — Öyle is fecirle beraber ileri! Ku Biraz sonra kesif bir karanlık Çaldıran ovasını başmıştı, Her iki cephede meş'aleler'yanıyor, askerler kısmen dinleniyor, kıs- — mmen eğleniyorlardı. — Şah İsmail de mükellef ça- he | gırinda karısı Taçlı hatunu kar- — gisına almış, şarap içiyordu. | Taçlı hatun, güzelliği dillere düşmüş, Şarkın bütün haşme- tini üstünde taşıyan bir kadındı. bi gözlerinin insam çıldırtan bakışları ile kocasına bakıyordu: — Ne dersin Şabım, harbi kazanacak mıyız? Şah İsmail, karısının beyaz — kollar ve pembe, lâtif ellerle — menttiği şarap dolü altın tası, — kimbilir kaçıncı defa — olarak — gene boşaltti: R — Kazanacağız derim, kaza- nacağız. Sultan Selim denilen adamın gürürünü mühakkak ki- racağız. Gece ilerliyordu.. Şah İsmail, ertesi gün için yeni bir emir verdiz O — Kullarma harbe girme den evel bol bol şarap veriniz. ANADOLU Gönlük siyasal — gazete bib ve b Haydar Rüşdü ÖKTEM Ümum pefriyot ve yazı işleri müdü L hamdi Nüzbet ÇANÇAR -— İDAREHANESİ İemir İkinel Beyler sokağa CEsİk Fastisi binam içinde Telgrafi İsmir — ANADOLU de, tereddüd, korku bilmiye- cekti.. Ölüm endişesi hâkim ol- mıyacak, asker göğüs gere gere boğuşab lecekti. Şahın diğer bir tedbiri daba vardı: İran askerleri, harb yerine kadınları, çoluk çocuklarle be- raber sevkedilmişlerdi. Ardında namusunu ve en kıymetlilerini bulunduran insanlar, daha ce surane ve daha barbarca harbe girer, mutlaka muzalfer olmağı düşünür. Aksi takdirde gerideki kadınlarının, çocuklarının düş- man eline, süvari atlarının ayak- ları altına düşeceklerini ba- tırlarlardı. Geceyarısım biraz geçmişti. Şah İsmailin Çadırı önünde bir gürü tü oldu ve Şah siçradı — Ne oluyor? İçeriye bir. zabit girdi, Şahı selâmladı: — Bir Oşmanlı süvarisi ya- kaladık. Eari şahaneniz? Şab, çadirin kapısına doğru yürüdü: — Huzuruma getirin.. Osmanlı süvarisi, bir akıncı müfrezesine mensuptu. Karam tan sa bunu yapan görmesi *Tepecikte, umumhanede Şr ziment isminde genç bir kad- nın yüzünü jıletle baştan aşağı kesmek suretile yüzünde da.mi bir mayabiyet bırakan, çehresi- nia şeklini değiştiren Pınarbaşı köyünden Mustafanın muhake- mesine dün nakzen şehrimiz Ağırceza mahkemesinda devam edilmiştir. Bu enteresan dava, evelce Ağırceza mahkemesinde görülmüş, Mustafa iki sene, dört ay bapse mahlün edik mişti. Temyiz mahkemesi, bu hâdiseye aid raporların - süret- leri çıkarılarak Adli tıp işleri meclis ne gönderilmesi ve çeb- redeki yaranın sabit bir eser mi sayılacağı, yoksa daimi de- gişikliği muc p bir yara olarak mı kabul edileceğinin tesbiti noktasında İzmir Ağırceza mah- kemesinin kararını nakzetmiştir. Okunan dava evrakına göre Şaziment, evelce Mustafaya üç ay metreslik etmiş, sonra Mur tafa tarafından kovulmuş ve tekrâr umumhane hayatına dön- müştür. Bir akşam Mustafa, umumhaneye gitmiş: — Sen evimden kaçtın ha? Bu akşam benimle kalacaksın! | — Demiş, kadın, buteklifi red> detmiştir. Bundan hiddetlenen Telelem: 2776 — Fosta kutasm 405 || Mustafa, kapıyı kapatarak elin- Abone çeraiti | de tuttuğu bir jilet bıçağını Yallığı 3400, elt aylığı 800 kadının gözü altından yanağınaâ kuruştur. bastırmış ve çenesinin altına Yabaneı gemleketler için —senelik sbene ücreti 27 Hiradır — | ADALGIU MATBAASINDA z BASILMIŞTIR kadar çekmiştir. Açlan derim yaradan kadının çehresinde da« || imi bir iz kalmıştır. Davanın dösyasında bulunan ve mahke- mede okunan Adliye dokloru» * İran askerleri, harp yerine kadın:arı, çoluk ço- cuklarile beraber sevkedilmişlerdi lıkta her nasisa düşman pusur suna düşmüş ve yakalanmıştı. Şah onu uzüü Hzadıya ist cvap ettikten sonra zabitlere emretti: — Kendisini muhafaza ed- nizl — Hayatına — dokunmayınız! Gene İâzin olür, Sabaha karşıydı.. Karşıki te- pelerde Osmanlı ordusu, yavaş ve gzak gürültülerle kımıldama» ga başladı. Tanyeri de, tedri- cen karanlıklardan sıyrılıyordu. Hakan arduya hareket emri verm'şti. İran ordusu da ayak- lanmıştı. Güneş, Osman'ı ordusünün ineceği sutların arkasından do- gacaktı. Nitekim ufukta biraz sonra şeffaf bir renk doğmuştu. Bu parlaklık gittikçe artıyordu. Padişah merkezde — bulunu- yordu. Rumeli ordusu s0l ce- nahta, Anadolu ordusu da sağ cenahtı idi, Bu bir usuldü, Ve- rilen muharebe Anadoluda olur sa sağ Cenahta Ahsadolu kuüv- vetleri balunurdu. Şayet muha- rebe R melide geçivorsa sağ cenahta bulunmak, Rumeli or- dusunun hakkı idi. Şıhta uyanmıştı. Yanında vezirleri ve akrabalarından bir- çok emirler, himayesindeki bazı küçük devletlerin beyleri vesaire vardı. Gözlerini karşıki dağa dikmiş, ebedi düşmanının 2r- velerde kayvay:p sırtları inmeğe başlıyan ordusuna bakıyordu. — Sonu var — Davarın son girdiği safha Gençliğini, güzelliğini sa- adın Yaralar yüzünde daimi bir iz bırakır- adamın ne ceza lâzımdır? nun raporunda şu mühim mü- talca vardır: *Eskiden kendisine bakıldığı zaman yüzünün her iki tarafca müsavi olan tenasüb ve tena- zürü sayesinde kazandığı tak- dire bundan sonra pek noksan bir şekilde mazhar olabile- cektir. lasanlar için yalnız fizi- yolojik olan kuvvet, hareket gibi — kabil yetler — ile ky verİmez, hüsün ve lıııı“ı’b.: bilhassa bir kadına — taallük edince şahsı — kiymetlend ren başlıca anasır arasında — gelir. Bu cihetten vaki olan mühim bir ziya da bizce bir uzvun zıyat kadar ehemmiyetlidir.. myiz mahkemesinin naks kararı okunduktan sonra dava dosyasındaki raporların — suret- lerinin — çıkırıla ak İstanbulda adii tıp işleri mecl sine gönde rilmesine ve oradan kat'i rapor .;;::ıuın karar verilmiş, mu- hakeme, aN DER başka bir güne bıra. Mazot kaç kuruşa? , Belediye sıtma mücadelesi için halka ve otellere sattığı mazotun pahalılığından şikâyet edilmektedir. Dışarda tonu beş buçuk liraya, yani kilosu 5,5 k!ııuıl satılan mazot, beled ye- nin anlaştığı mütaahhit tarafın dan kilosu 9 kuruştan tevzi edilmektedir. - Hükümetçe hayatı ucuzlatmak için tedbir alındığı sırada st- ma mücadelesi için dağıttı. Mazotu da en ucuz bir uh“kre verilmiştir. T* İ & Borsada vaziyet üzüm, pamuk fiatle- rinde tenezzül var! Almanlarla müzakerelere başlana- cağı haberleri piyasada müsaid tesir husule getirmiştir Şebhrimiz Vcaret ve gzahire borsasında muhtelif cinsler üze- rindeki muamelât bu hafta da biraz durgünci geçmiştir. Üzüm fiatlerinde sukut devam etmiş, zeytinyağı üzerine ancak iki gün satış kaydedilmiş, pamuk fiatlerinde de birkaç kuruşluk satışlarında fazla bir noksanlık olmamakla beraber, piyasa bi- rür . İncirde yalmız hurda satış yapılmıştır ki, bu da mevsimin geçmesinden ileri ge- miştir. Palamut satışlarının tamamen borsaya ahaması bu haftâ da tesirini göstermiş, fiatler müsait bir suürette inkişaf etmiş, talep artmiştır. Mabhsullerimizin ayrı ayrı durumlarını şöylece tetkık edebil'riz: Üzün: Haftalık satış 2746 çuval ol- masına rağımca - fiatlerde hafta sonuna doğru gene bir tenez- zül görülmüştür. Üç haltadır devam eden sukut, hemen he- men bütüe numaralar üzerinde bir kuruşluk fark tevlit etmiştir. Gazetelerde çıkan bir Alman ticaret heyetinin Mayıs ayında müzakerelerde buluamak üzere Ankaraya g#ııı haberi, üzüm piyasasını füğaid bir tesir husule getirmiştir. Ancak resmi bir malümat alınamadığından satışlar üzerinde fark görüleme- miştir. Mevsim bidayetindenberi bor- sada satılan üzüm, — 235,650 çuvaldır ve bunun —mühim bir kısını da ihraç edilmiştir. Stok Palamut: Palamut — satış'an tamamen borsaya alındığından, iki hak tadır satışlar çok artınıştır. P: yasa sıcaktır. Fiatlerde geçen haftaya nişbetle tebeddül yok> far. 3478 kentâl palamut 270. 510 kuruştan satılmıştır. Buğday - Arpa: Buğday ve arpa satışları bu bafta biraz noksandır. Maama- fih Hatlerde değişiklik olmamış- tır. 2260 çuval buğday — 5,75- 6,187,5 kuruştan satılmıştır. Arpa —üzerine — müsmeleler 584 çuval, 3 vagondur ki 4-4,125 kuruştan kaydedilmiştir. Zahireler: Bu haftaki zabire satışlarının yeküru ve vasali fiatleri şöyledir: 4375 kuruştan 111 çuval çavdar, 5,375 kuruştan 86 çu- val burçak, 15,75:16 kuruştan 583 çuval susam, 2,75-3,25 ku- ruştan 589 çuval kepex, 6,50 kuruştan 146 çuval nohud, 7,875 kürüştan 12 çüval - fasulya, 10 kuruştan 14 çuval börülce, Dünya: Umumi iktisadi vaziyet Llöyd's Bank tarafından neş- redilen bültenlerin sonuncu nüs- hasında, geçea sonbahardan- beri İngiltere ticaretinde bir yavaşlama belirdiği ve fakat bunun pek mutedil ve — kismi imaktadır. yazılm e. Bitçok ;.LF :ıiyı:h .mı et mektedirler. İkincikânunda ti- tamamile mev- caret Son. haftamın — vasati fiatleri | l y aN a lana şöyledir: yüz tatmuş gibi görünüyorsa da Nü 7 1150 | 5a galâbin müddeti hakkında 8 1200 — | Çimdiden hiçbir tahminde bu- N 9. 1250 lunulamaz. — İogiliz dominyon * 10 1350 larında ve İskandinavya mem- K n 16 00 leketlerinde vaziyot şayanı mem- ::“’f ö ğ nuniyet bir haldedir; Cenubi evsim geçmiş olduğundan, | Amerikadan gelen haberler ise satışlar tab atile — durgundur. e Mi T R Bd odit üre | eT L ee GN mele yapılmamıştır. 1731 çuval hurda, 3,50-4,7$ — kuruştan sa- tılmıştır. Bu senenin borsadaki incir satışı yekünu — 130,080 çuvaldır. Zeytinyağı: Geçen hafta zeytinyağı üze rine hiç bir muamele olmamış ve evelki hafta da ufak bir parti satılmıştı. Bu hafta ise 325,380 kilo zeytinyağı satılmıştır. Fiat- ler biraz düşüktür. Bu partiler, 26,75-35,50 kuruştan muamele görmüştür. Alâkadarlar, piyasa vaziyeti hakkında mütalca be- yan etmemektedirler. Pamuk: Birkaç haftadır devam edea hararetli satışlar, bu hafta biraz gevşemiştir. Bununla — muvazi olarak fiat düşüklüğü de gö- rülmüştür. Bundan evel bazı cinsleri 46 kuruşa kadar yük selmiş olan pamuğun bu hafta en yüksek değeri 34,75 kuruş- tur. Vasat? fiat 33,50-34,75 tir. Pamukçekirdeği satışı - 2,60 dan 24 tondur. tan da pamuk ekili sahalar artmaktadır. Ekim — tahdidatı beklenilen neticeleri vermedi muk ekim tahddıtına girişil- miyecektir. 1937/38 dünya pa- muk rekoltesi, 1936/37 deki 30.9 milyona karşı 38.1 mil- yon balyadır. Suriyede: Şam belediyesinin ihkracatçı- larımızı alâkalandıran bir kararı içi rüsumu ihdas etmiştir. İhraç maddelerimizi alâkadar eden bu rösum şunlardan ibarettir: Ton başına 100 Suriye kuruşu. Kömür, odun kömürü, kereste, patates, soğan, debağlanmış deriler, kavun. Toön başına 200 — Soun 8 inci sahifede — (Sağlık — TİSAD- | Pamuk istiksat ve istihlâki || Bir taraftan dünya pamuk || istihlâki gerilemekte, bir taraf- | için 1936 yılında tatbk olunan || *Toprağı muhafaza, programı | ğinden bu sene Amerikada pa- | bahisleri Debili hastalıklar mütoğamımnir Dr. M. Şerki Utut diyar kü Raşizm - kemik hastı'ığı $d Bu hastalığa en ziyade ço- cuklarda tesadüf edilmektedir. Bilhassa sun'i olarak beslenecn çocuklarda daha fazla görül- mektedir. Çocuklarda dördüncü aydan ikinci seneye kadar pek çok müşahede edilmektedir. Bahusus hastalığın ağır şekil- leri bunlarda ziyadesile husule gelmektedir. Bu bastalığa 'an ük- lar zayıf bir vılcuuı;o"ıılı:;ler. İskeletleri ince kalır; hastalığın şiddetine göre de kemiklerin vaziyeti ve hastalığın hali de- gişmektedir. Raşizm dediğimiz ba kemik hastalığına uğrıyan çocuklarda; yaş terleri başlar. Kaburgt kem klerinde tesbih danesi gibi çıkıntılar zubur et mektedir. Ve uzun kemiklerin vihayetlerinde şişlik vukun gelir. Ağır vak'âlarda göğüste ka- burga kemiklerinde eğrilik büğ. tülük te görülür ve göğüsün şekli bozulu. Dişer ekseriya geç çıkar. Ayni zamatda dü- zenli bir şekilde de çıkmaz. Çıkan dişler girint li ve - çıkın- tıh olur, çoğu da çürüktür. Baş kemiklerin'n arası kapân- maz bir hale girer, veya pek geç kapaamış olur. Bu hastalığa yakalanan ço- cuklar zamanında yürüyemer ler, hatta pek geç yürürlerken bile bacaklarında bozukluklar görülür. Ayakta duramazlar, koşamazlar. Bu hastalıkla ma- i isieietüe5 Tülüe :?,.':."Ğ" heti bozarlar ve eğri bir şekil alım lar, kemikleri de çabuk kırıla> bilecek şekildedir. Kasılarda bir gevşeklik ve süpüklük hali vardır. Bu çocuklar daima has- tadırlar, çabuk ve sık - sık bir çok hastalıklara yakalanırlar. Vücutleri küçük ve ufak kalır, umumt halleri de pek düşkün bir vaziyettedir. Hda Gözelyalış Tililkikte Faik; İki çeşmelikte Türkpaza: mada Abdüsselüm. &ııhıdı Bizlik: K aranti- mada Eşreki Kemerde — Ali Haysed: İf “in. Eşrefpaşada Eşrofpaşa. t E:refpayada Eşretpaşa; Alsaa. cakta Ahmed Lötfi. e