ANADOLU Holivudun Esrarı Marlen tarafından yırtıldı setafi vül Ü az e n TU AA LA SAT e F O GGT LAMA ' CI A AA O UA LA ' Sİ ÇURE YU | Marlen, çocuklugunu, acılarını, mahrumiyetle- rini, ilk san'at hayatıni anlatıyor Nerde benim çocukluğum Bütün bu yaşayışta; tatlı ha- tıraların melcei, hayatın gül ve masumiyet devri sayılan çocuk- luk nerde? Bir bahar gibi, çiçeklerle do- natılmış bir evde bir annenin kahkabası nasıl olur bilmem. Hayalimde yaşattığım perinin gözleri, ağlamaktan daima kıp- kırmızı; sevimli — prensimin bir kirli sakalı, —sıtmalı gözleri, harpte giyilea bir miğferi var. İnsının coşmağa, sevmeğe, okumağa başladığı zamandan ve istidadının, hassasiyetinin uyandığı hararetli devirden, ba- nt yalnız korkunç ve zulmetle dolu bir boşluk - kaldı. Ben yalnız matemle geçen küçük kızlığımı ve zayıl, mab- zun ilk ğençliğimi hatırlıyorum. Mazinin bana yegâne hediyesi, çocukluktaki ıstırap ve — elemi- min yüzünde bıraktığı izlerdir, yani beni Marlen Ditrich yapan izler. Esrarlı tebessümüm eğer uzağı andırıyorsa, bunun sebebi, belki gülmesini yirmi yaşımdan sonra öğrenmemdedir. Herşeyi tek- mil olan bir. kız ve bahtiyar bir çocuk olsaydım, belki - bu- gün, Vaymarın — yuvarlak ya- naklı, gamsız gülüşlü yerlilerin: den biri olacaktım. Fakat hangi mukadderatı tercih edeyim bil- Mmiyorum. On yedi yaşında iken, ken- dimde gösterilmek istiyen — bir kudret, inkişaf vasıtası arıyan bir hassasiyet hissettim. Ber- linde meşhur bir musikişinastan keman dersi almağa başladım. Fakat ne çaâre? Bana tahsis ettiği yola girmem için, mu- kadderatımın herhangi bir va- sıtayı kullanması evelden ya. zılmış.. Bir otomobil kazasında bi- leğim — kırılıyor, parmaklarım âdeta kötürüm olmuş gibi, uzun müddet hareketsiz kalıyor, ke- man Ööğrenmekten vazgeçiyo- rum. Fakat, — kendilerinde artist olmak istidadı — bulunduğur iman eden arkadaşlarla müzik mektebinde geçirdiğim iki beni bı.kılısıîSını::m B Heyecanlanmayı, — şahsiyetin bütün uyanma — hamlelerini, is- tiklâle alışmayı, kısaca, kapalı ve ürkek geçen çocukluğumun benden — gizlediği herşeyi bu mektepte öğrenmiştim. Yegâne gayesi koca bulmak olan kü- çük burjuva kılığına tekrar gi« rebilmem için — vakit — çoktan geçmişti. Bir akşam anneme: *tiyatroda çalışmak istiyorum ve çalışmalıyım da, dedim. Komediyen Seyahâtimizin ikinci gecesi başlıyor, Sant- Fe ekspresi Eta dö Savayı geçti, Mazürinin yo: İunu tuttu; yeknasak, sssız ve sonsuz bucaksız “Maydi - Vist, ovasına çoktan girdi. Bazan kızıl bir inikâs trenin camları üzerinden geç yor, te- kerlekler dingiller üzerinde dur: madan dönüyor, gene bir çan sesi işitiyoruz. Yeni bir istas- yona gelmişizdir. Oradan, tek- tar kesif karanlığa dalıyoruz. Vagon - restoranda, yolcular yemeklerini çoktan yimiş bulu- ' * guyorlar, herşeyi tertip emek ve aei d sonra gdp yıımık istiyen garsonlar telâşh telâşlı bakımı- yorlar. Fakat; ne uçuk benizli, kırmızı mantolu kadın, ne de, bu saatte, süvare elbiseleriyle göze çarpan bay ve bayan Vayis - Köks yerlerinden kimil- dâamâk istemiyorlar. Bay Vayls- Koks, beyaz bit gömlek tedarik edemediği için, o akşam, simo- kinli olduğu halde, pek tuhaf görünen kırmızı ve yeşil kareli Marlen Ditrich bir kovboy mintanı giymişti. Büyük bir imparatorluk ta vad- edilse, kimse yerinden — kalk- miyacak. Masamızın üzerinde yarı ya. rıya solmuş bir çiçek büketile, dörtte üçü içilmiş bir beyâaz şa- rap şişesinden — başka birşey yok, Şişenin mütevazi etiketi üzerinde şu sözler yazılı: *So- termi hatırası, ... Marlen etrafını saran endişeli tecessüsten birşey anlıyamıyor. Başı açık, yanağı — avucunun içinde, dirseğini masaya daya- mış bir vaziyette duruyor. Bu akşam, soluk mavi gözleri, biç birşeye bakmıyor. O — kadar yavaş bir sesle konuşuyor ki, işitebilmek için eğilmek mec- buriyetinde kalıyorum: — Sâahne' hâlâ — hatırımda. Annem, saçlarını a ve matem olbisesile olduğu halde, teklifime itiraz etmedi, sesini çıkarmadı. Yüzüme baktı ve kederli, yorgun bir sesle: — İstediğini yap, Madlen, dedi. Bu tecrübeye de pekâlâ tahammül edebilirim. Fakat, dü- şün ki, baban aktris olmana müsâade etmektense, seni öl- dürmeği tercih ederdi. Bunun için, bari ismini değiştir. Ertesi- gün, Marlen Ditrich adile, Maks Rayahart dramatik san'at mektebine yazıldım. Sabneye ilk çıkışımda, Şeks- pitin "Münisleşen şirret, adın- daki eserinin - temsilinde rol aldım. Eserin bütün şahısları, Raya- hartın — talebeleri 'ahından temil edildi. Ağzında — sönük sigarasile kuliste duran kendisi hkareketler yaparak, bize, alçak sesle lüzüm eden talimatı ve- riyordu. Oyun çok güzel oy- nandı; yalnız. ben rolümü yapa- mamıştıı. — Raynhart benden memnun değildi. Eğilip bükü- lebilmek kabiliyetim yoktu. Ace- mi hareket ediyordum. Çok ya. vaş terakki ediyordum. Belki ©n defa, sahne hayatımı terket- memi tavsiye ettiler, İnad ediyorum. Ben - talebe mevkiinde sürtüp dururken, ar- kadaşların birkaç para bile ka. zanmağa başladılar. Anoem ses'ni çıkarmıyordu; fakat, kederli bakışları — beni . mütecessir ediyordu. Muvaflakı: yetaiz.ğimi itiraf etmektense, ölmeği terc'h etmek istiyordum. Geceleri, henüz daha uyumıyan annem , hıçkırıklarımı işit mesin diye, yastığımı — ısırıyordum. Hayatımı mutlaka — kazan- mam icap ediyor. Bir sabah, korkudan ve mahcubiyetten his- siz br vaziyette, figüranların bekledikleri U. F. A. Stüdya- larının kapısı önüne — dikildim; bana alaylı alayı bakan — eski pabuçlu, soluk yüzlü ihtiyar ak- kız. peşinde — koşan " sivri favorili hıyanetkârın, bir kütle halindekiaç ve zalim Rus generallerinin arasına karıştim., — Sonu Var — Alman tahtelba- hirleri İspanya kıyılarında Cumhuriyetçi Ispanya Müdafaa bakanı, neşrettiği bir notla malümat veriyor Barselon, 4 (A.A.)— Müda- fan bakanı neşrettiği bir notla 1937 Şubatındanberi İspanyol makamlarının İspanya — kıyıla- rinda Alman U-28 U-29 U-33 U-34 ve U-36 denizaltlarının faaliyetlerini kayıt ve — tesbit ettikleri bildirilmektedir. 937 yilinin ilk ayları zarfında bu denizaltılar birçok defalar Kadixde Sotada ve Balear ada- davında demirlemişlerdir. Vallinden başka Liselotte, Eserberg, Neptun ve Dugust Sultze gemileri İspanya kıyıla- rında çalışmışlardır. Geçenlerede Sota ve Kadixde bulunan Dugust Sultze birkaç defa açık denizde Alman deniz- Altılarına yiyecek ve malzema vermiş ve Birinci kânun sonun- 4 bağlamış da Vilhelshaven limanına gide- rek oradan 12 Şııbını tekrar Müâdafaa büdcesine 11 milyar 200 mil. yon frank ayırdı is, 5 (Raeyo) — Fransız âyan mı bugün milli mü- dafaa büdcesini müzakere ve ittifakla kabul etmiştir. Maliye Nazırı bir nutuk irad ederek Fransa için teslihat - bakımın- dan umumi gidşi — takip zaru. reti bulunduğucu, her yıl milli müdafaa —büdcesinin arttığını Ve artacağını, 1957 senesinde dokuz buçuk milyar frank olan büdcenin bu yıl daha fazlaya çıkarılarak 11 milyar 200 mil yon franga baliğ olduğunu söy- lemiş ve memleketin bütün kaynaklarının — milli müdafaa emrine âmade bulunması lâzım geldiğini bildirmiştir, Başvekil M. Şotan da mebusan mecli- sinde bu mevzua dair mühim bir nutuk irâd etmiştir. Belgrad otomobil sergisi Belgrad, 5 (Radyo) — Bu- gün Belgradda, ilk otomobil sergisi açılmıştır. Kral Piyer, Başvekil ve Vekiller, belediye heyeti merasimde hazır bulun- muşlardır. İktısad Nazırı, bir nutuk irad ederek otomobil sergsinin ehemmiyetini — anlat- mıştır. Zabıta —— 21 yaşında Fatı — 2 Pariste sokak- ta hay utluk! Tuzağı mükem- mel kurmuşlar Zavallı emanetçi bir po- lisle beraber Pariste ellerinde tabancalar bulunan haydatlar, Ranbuyyet sokağında, bir emanetçinin üze- rine hücum ederek emanetçi- nin, 43,000 frank bulı çan- tasını alıp kaçmışlardır. Vak'a şöyle olmuştur: Tan Panten isminde bir amole; o gün, 9,43 te Ranbuy- ye sokağından geçerken, itişip kakışan üç kişi görmüş. Bu üç kişinin az ötesinde de kapısı açık bir otomobil duruyormuş. Paten, evvelâ; bu adamların şakalaştıklarını zannetmiş. Fakat ansızın bir çığlığı müteakip, bir silâh sesi işitilmiş ve bu üç kişiden biri kaçmış, diğer ikisi de, kapısı açık duran oto- mobile atlıyarak aksi istika- mete doğru savuşmuşlardır. Meğer bu, bir tuzakmış. Ka- çan adam, üzerinde her zaman külliyetli para taşıyan bir emâa- netçidir. Ranbuyye sokağından geçerken, otuz yaşlarında bir adam karşısına çıkarak: — Çantanı! Derhal çantanı ver, diye bağırmıştır. Emanetçi, cesaretini muha- faza ederek: — Hayır! Vermem, demiştir. Fakat, emanetçinin — alnına derhal bir tabanca dayanmış- tır, Zavallı adam, mukavemet edemiyeceğini anlayınca, — çan- tayı vermiş ve ellerinden kur- tularak “İmdat, imdal!, diye ba- gırmağa, kaçmağa başlamıştır. Bu esnada, haydutlar, ema- netçinin arkasından bir iki el silâh attıktan sonra, otomobile atlayıp kaçmışlardır. Ateşe düşerek yandı Burnava — nahiyesinde Tepe mahallesinde Mehmed kızı 50 yaşında Huriye, - sar'a illetine mübtelâ kızı 25 yaşında Üm- miyi evde bırakmış, ocak ba- şında oturan Ümmi, hastalığı tutarak ateşe düşmüş, muhtelif yerlerinden — yanmıştır. Yaralı Ümmi, Memleket hastanesine kaldırılmıştır. Tehdit Dolma: t kulesi önünde Hüseyin oğlu Mustafa Hatay, Para meselesinden tramvay bi- letçisi Sabri oğlu B. Ahmedi silâhla tehdit ettiğinden, tutul- Muştur., Kadını dövmüş Bayraklı civarında Salhanede Mahmud oğlu çoban Kemal, para meselesinden Mehmed kızı yı dövmüştür. Beyanname defterleri Müesseşat ve oteller için po- lis beyanname defterleri Marifet matbaasında satılmaktadır. * kadla olüp bit Şikago mektupları: Dünyada emsali ol- mıyan otel Bütün luksune, guzellıgıne rag- yüzyirmi kuruş! Ncı,ııl:!ııı yazılıyor: len muhteşem binalarını g:rıdc bırakacak kadar muazzam bir otel inşa edilmiş bulunuyor.Bu otelde; her biri ikişer kişilik olmak üzere tam dört bin ya- tak odası, yüzlerce banyo, dört bin beşyüz kişi alabilecek ka- dar büyük bir salon, üç lokanta ve gayet geniş bir gazino vardır. Otelin on beş asansörü, mü> temadiyen misafir taşımakta ve herkesi kendi dairesine kadar isal eylemektedir. Diyeceksiniz ki: Bu kadar bü- Yyük bir otel, masraflarını koru- yabiliyor mu?. Bu ciheti tahkik ettim. Aldı: ğım malümata göre, hergün yüzlerce misafir reddedilmekte- dir. Zira otelin bütün odaları meşguldür! Nevyorktan bir görünüş.. Otelin içinde bir misalirin ihtiyacını temin edecek herşey mevcuddur. İnsanın en çok dikkat naza- rını çeken, otelin müstahdem- leridir. En büyüğü 15-17 yaşla- rında olmak üzere bembeyaz elbiseler giymiş çocuklar; güler misafirleri kabul etmekte, paltonuzu, kimi şemsiye- nizi ve kimi de şapkanızı ala- rak, büyük bir nezaketle sizi odanıza kadar sevkeylemekte- dirler.. Otele gelen her misafirin odası, birinci katta bir dakika içinde tefrik ediliyor ve tele- fonlarla yukarıya malümat veri- liyor. Bu münasebetle; gelen misafirler, kolaylıkla odalarına isal edilmekte, eşyaları da akar binde yetiştirilmektedir. Kolaylık, sade bu mu? Diyeceksiniz. Hayır, iş, bu kadarla bitmiyor. Odanıza gir- diniz mi, derhal kıpkırmızı elbi- seler giymiş bir güzel kız gelir ve kokulu bir su ile ellerinizi ve ayaklarınızı yıkadıktan sonra maniküre başlar. Bu ameliye, on di içinde biter! Bunu müteakıp, boyacı gelir ve ayak. kaplarınızı dört beş dakikada boyıı Bu iş de bitti mi, ber- ber gelir ve szi estantane bir tarzda tıraş ederi. — Saatime baktım, bütün bunlar 29 daki- islerd'r!. ; Binlerce - otomobil, Bütün izahattan soara, bu ötelde kalmanın kaça mal ol duğunu sormak hakkınızdır. de- gil mi? Bırakın bunu söylemi- yeyim.. Zira hayret edeceksiniz: | Bu kadar koafordan sonra bı muazzam otelde kalabilmek için ile gecede yüz yirmi Şikago; duııyın.n, her gün dolup boşalan en büyük şehir- lerinden biridr. Bu — itibarla buraya gelen insanların hesx- bini tutmak — biraz müşküldür. Amerikanın, Avrupadan ve dünyanın Ööbür — taraflarından farkı, - buhran olmadığı zaman- larda » fevkalâde kazanç tem'n eden bir yer olmasıdır. Ameri- kaya gelen bir insanın bolca para kazanmasına imkân ve ih- timal yoktur. Bu itibarla eğ- lence yerleri de çoktur. Akşamları Şikagoda gezmek, insana hayret veren bir şeydir. muazzam bir insan dalgası, gözleri ka- maştırmakta, akıllara — hayret vermektedir. Bu insanlar, ne- reye gidiyor? Velhasıl; biz, eski dünya sa- kinleri için Amerikada velev bir kaç gin olsun kalmak, mübaleğa sayılmasın. amma, bütün bir ömüre bedeldir, ka- nartindeyim.. ueti Yuanan milleti | Türk.Yunan muahe- desinden memnun Atina, 5 (Radyo ) — Atina ajansı bildiriyor: Bütün teşek. küller, Türkiye- Yunanistan ara- sında yeni bir muahede imza edilmiş olmasından dolayı Baş- vekile minnettarlıklarını b'ıldiı- mişierdir. Bir Japon gemîıı Amerikan kara sula. rında göründü.. Vaşington, 5 (Radyo) — Riyo dö Janeyro adındaki Japon ge- :ıı görümüştür. Deniz devriye — kolları, gemiye ateş açmışlardır. — Romanyada Devlet memurları âmirleri tarafından cezalandırılacaktır Bükreş, 4 (A.A.)— Memurla- rın azledilmemesi prensibi bir emirname ile kaldırılmıştır. İn- zibat komisyonları da lâğvedil miştir. Bundan böyle memurlar hakkında inzibati cezalar doğ- rudan doğruya âmirleri tarafın- dan tertip edilecektir. gönüllü kaydı Londra, 4(AA. ) — Deyli Telgraf gııeum_ İngiliz ordu- suna gönüllü krydı mes'elesin. de bazı endişeler göstermekte. dir. Gazete; 1936-1937 yılında yeni - kaydedilenlerin adedini yalnız 22,800 ve 1937-1938 yı- lında da 28,500 olarak tahmin etmektedir. Terhis edilenlerin adedi ise 32,000 dir. — 60,000 - askere ıh(ıylc olduğu halde benüz 30,(00 b'. salunama- Kişgat . Amerikan kara suları için? —— Ingiliz ordusuna Gittikçe azalmakta.., — ğ ğ