Dartanyan, M. dö Trevi'den aldığı nasihatleri Yazan: Alzksanr âma tamamile tatbik etmeğe karar verdi xxlV/ Portos (Porthos) Dartanyan doğru evine gide- ceği yerde M. dö Trevijin ka- pısında atından inerek merd - venleri koşa koşa çıktı. Bu se- fer olup biten şeylerin hepsini anlatmağa karar vermişti. Bü- tün işler hakkında onun iyi nas'hatler — vereceyiae — şüphe yoktu, Bundan başca M. dö Trevil kra! çeyi hsmen her gün gördüğü için velinimstine karşı sadakati şüphesiz çok pahalı ödenmekte bulusan zava'lı genç kadın hakkında kraliçeden bir malümat edinmesi de mümkün- dâ, NL dö Trevilin delikanlıyı pek büyük bir alâka ile dale- mesinden bu macerada aşk meselesizden başka bir şey gör- mekte olduğa — anlaşılıyordu; çünkü, Dartanyan sözünü bitir* dikten sonza dedi kir — Haml! Kardinal bu işleri bir fersah uzaktan idare etmek- ten zevk ahyor. Fıkat şimdi ne yapmalı? Diye Dartanyan sor du. — Size söylediğim — veçhile hemen Paristen çıkıp gitmekten başka şimdiki balde yap lacak bir şey, hiç bir şey yok. Ben kraliçeyi görürüm; bu zavalhı kadının başına gelen ve kendi- sinin bilmediğine şiphe o mı yan felâketleri kendisine bütün ilâtile-anlatırım, Bu talsilât onun | açacağı için avde- tinizde ihtimalki sze bazı iyi haberler de ve:ebilirim. Dartanyan, M. dö Trevilin Gaskotnyalı olmak itibar le, va- itte bulunmak âdeti o'mamakla beraber, vattte bulunduğu tak- . dirde sözünü tutacağını biliyor du. Bunun — içia, Dartanyan, geçmiş ve gelecek meseleler hakkında çok müteşekkir - olar rak boyun kırmış ve değerli kumandaa ise bu cesur vaazım sahibi delikanlıdan pek hoşlan- dığı iça muh>»bbetle elini sı- karak hayırlı seyahatler temen- mi eylem şti. M. dö Trevilden aldığı nasi - batleri tamamnile tatb.k etmeğe karar vermiş olan Darlanyan yol çantasını hazırlatmak için Fossoyö sokağı yolunu tuttu. Evine yak'aşınca M. Bonasyö- nüa sabahlık elbises'le kap sır- da dırduğunu görmüştü. Basi- ret sabbi Piaaşerin bir - gün evel kendisine söylemiş olduğu şeyler Dartanyanın aklına gel- diği için ona eskisinden daha dickatli bir göz atmışlı. Haki- katen, Dartanyan, bu adamın yüzüşdeki kan bozukluğuna de- lâlet eden ve - ihtimalki mu- vekkat olan sarlıktan başka çebresindeki kırışıklar aras nda gaddari ği göseren bazı alâ- metler farketmişti. Fena bir adamın namuslu br kimse g- bi gülmez; bir mürainin ağlar yışı cddi bir kimsenin — gözle- rinden döktüğü göz yaşlırına benzemez. Rivakâ'lık bir mas- kedir ve bu mis<e, ne derete mabaretle takınılmış olursa ol sun ufak bir dikkatle ciddi bir yüzden farkımı göreblirz. İşte bunun için M. Bonasyö- nün yüzünür de maske altında o'duğunu ve bu maskerin ba- kılamıyacık kadar girib bü- lunduğunu Darlanyan farket- mişti. Hissetliği bu nefret sebebile ona h çbir söz söyiemeden yas mndan geçmel ediği sırada M. Bonasyö güa evel yap- tığı gibi gene kejdisinin yaaı- na sokulmuştu. — Vay delikanlı, d'ye lâl di attı, galiba eğlenceli bir ge- ce geçirdin. Sast & bahin ye- dis. Yaramaz yeni âdetler ç- kardığınız, herkesin sokuğa çık- tığı zamanda eve gediğ.niz gö- rülüyor. Delikanlı cevzp verdi: — Sizi kimse böye tenkid edemez. Mösyö Bonasyö; sz muJtazam yaşıyan adamların br nümunes siniz. Genç ve gür zel bir karısı olan bir -adamın başka bir saadet aram ğ doğrudur, saadet onun ayağına gelir. Öyle değil mi Mösyö Bo- nasyö? Bonasyönün yüzü sapsırı ke- sildi ve zorla gü ümsedi. “Ahİ Ahi, dedi, “çok şaka- cısınız! Fakat sabah'ara kadar ne şeytanlıklar peşiade koştu- nuz, genç kiracım? Sapa 380 kakların pek temiz omadığı atlaşılıyor.. Dartanyaa çizmelerine baktı, çamurlara — bulaşmıştı;. — fakat gözleri karaaşç aın - kundaraları ile çozaplarına da kaydı, ön ların da aysi çamura battıkları söylenebllirdiş;her. ikisi ları da ayni cinsten çamurla leselenmişti. Bunun üzerine Dortanyanın aklından br fkir geçti. Şu kü- Ççük şşman adam, şu kısa boylu yaşlı adım, şa hzmetçi gbi siyah eib.seli ve kendisine ke lıçlı arkadışları tarafından kıy- met verİmiyen adam Bonasyö olmasındı; kadının kaçırılma- sına kocası yardım edebilirdi yal Bu anda Dartanyanda ku- maşçının boğazıudan yakalay p BoLaAN gi eli bir e aa uyandı; fakat, evelce söyedi- ğmz veçhice, ibtiyatlı bir genç omasından kendini tuftu. Ar €ık bu düşüscesi sebeb le çeh- reşi, 6 kadar korku1ç bir de- ga klik Hasil etmişti. ki, Bo nasyö korkusundan bir iki adım geriye çekilm ş ve k palı bulu- nan kapsiniı açp — kıçmağa meydan bulmad ği için yerinde ka'mağa mecbur olmuştu. Dortanyan d di ki: “Ahi Ahbl Değerli adamım, şaka etmel Benim çzmelerim sü gerlenmek istı Or amma sis za kurduralar.nız'a - tozlukl. nız da frçalanmak “âzım. —Sa- kın sz de bir az ayak sürtmüş o mıyasınız, Mössö Bonasyö? )| C Ala 256 Tahisar ida. 1-3.938 Üzüm — satışları K, S. 9 50 91 Ş. RizaH. 12 625 68 K. Taner 13 70 Paterson 13 25 63 A'yoti bil. 12 50 23 J. TarantoM. 13 18 Y.EBencuya 11 6D. Aditi 12 50 606 Yeküân 323)4,5 Eski Yekün 2910,5 Urmum yekün Piyasa Hiallari 13.938 çekirdekcsiz orta fiatleri: K. 8. 138 15 S0 15 50 üzüm 22 M. D. 151 Kent Pa'amut 370 495 158 B. Pamuk n 4 120 Susam 15 7 | Avl Şeytaal Dozusu #dzü - yar şınızda ve sizik gibi genç ve yözel karısı o an bir adam af folunmaz!, “Ol Hayır, hayr! Dün bir h zine;çi aramak için Sest Man- deye gitmiştim de yoların fes nalığından battığım çamurlarla buraya geldim ve temizemek için daha vakit bu'amadım.,, Bonasyörün gittiğim — söyle- diği yerin ismi Da:tanyandı kanaati kuvvetlendirec-k — yehi |" bir delilâi. Bonasyö Mande is- mni söylemişti k, burası Si Klodun tam karşısına tesadül ediyordu. 'Bu ihtimal, bendin- deki esk kanaali —kuvvetlende r.yordu. Eğer Ponasyö karıs'nın nerede olduğuna bil yorsa, ne zaman olsa şddetli - vasıtalara müracaat ederek ağzını açltır- mak ve sırlarım — söyletmek mümkün olabilirdi. Ancak bu ihlimalın hakikat olduğunu bil- mec lâzımdı. Dartanyan dedi “Alfedersniz, azizim Mösyö Bonasyö, tekl İsizliğim hoş gö- rünüz amma insana uykusuz uk çok hararet verip susatıyo ; h- —Sonu var — Inkılâb katıralarından ülhamid hal' kararını sükünetle dinlemiş ve kararın tebliği biter bitmez heyecanla hayatının emniyetini sormuştu Beyan'dda Harbiye Nezareti- nih Üçüncü katında — hüsasi bir daire vardır. Bu aya Hüngâr dairesi derler, Beşinci Sutan Mehmede biat ba dairede ya- pılmişt. Sıltan Mehmed R> i" gad bisdiği saltanat arabasının Şt $ ç !t* İç 1 — düğü için uçuk benzi he Cetrafı Niyaz. beyin — tabu'u tarafından — kuşatılmış — oldu- halde binlerce halkın iş ak ertiği bir alayı vâğâ e tam zeval vakti Harbive Nezı- eti meydanlığına gelmişti. Yar gin külesine padışaha mahsus bayrak çek İmekle beraber mey- danda m-vzi alan batarya ta- rafından yüz bir pare top at- mağa başlanmıştı. — İs'anboalan diğer mevkilerine konulan ba- taryalar da ba bataryaya imti- salen yüz bir pare top atmış" lardı. - İşte böylece tcp sesleri arır Bında, Harbiye Nezaretine ge- len yeni padişah binek taşında yere inmiş ve merdivenleri çık- mağa başlam:ştı. Beşinci sultan Mehmed de bulunduğu dairede İhemen bir mahpus hayatı sür a veren bugünde — büsbütün — sar rarmışlı. Hiakâr dairesndeki salona taht nami verlen iki basa- maklı büyücek bir koltuk üze- Ene oluran pidşahin evve â tahifi y p n şı. Mebusan mec: Ksi re'si Ahmzd Riza bey ta rafından abdast almaları tekif edilmiş ise de padişahin ceva. | bea abdesil - olduğunu — ifade etmesi Üzerine Muvacehel umu- miyede avağa kalkan pad.şıha kanunı esasiye ve — Meşrütiyeti ayrılım « yacığına dair yemin e'tirilmişti. Yeminden sonra ilk biat âyan azasından ve şürefadın Şerif Ali Haydar bey tarafndan ifa edimiş ve müşarileyhi takiben heyeti vükelâ ve badehu Gyan ve mebusan biat — etmişlerdi. Biat merasimi bittikten sona millet namına idarei kelâm eden Ahmet Riza beyin sözerine gevaben: Hiç kimseyi — tanımadıkları cihetle misetin intihap edecrği zevatı Tmaalmemnuniye kabul edeceklerine ve böylelikle ma- beyn başk tabetine ve gerekse başnabeye liğe tayin hakkını miLete terkattiklerini besan ve su'tanı mabiâ Abdülhamıt hak- kındaki istizaaa da: Hayatlarına sukast edilme- mec üzece miletin arzusu da- hlinde tensip edilecek bir ma- hade ikameti mürasp olacağı Cevabını verm ş'erd. Hamidin Solânikte ikametleri karar'na karşı da bu kararın muvaf k gö üklüğü teb iğ edi- mş ve Badehu Tevfik paşa kabinesinin alesusul verdiği i$- tifa dahi kabul edilerek otuz bir Martta iskat edi'en H iseyin Hilmi paşanın kabine teşkil et- mesine ve teşkil ett ği kabine- nin de kabulünü nahık iradci seniye sudur etmiştir. Br müddet sorra Dolma: bahçe sarayına avdet buyuran Sultan Reşadı mütecakıp mebu- san tarafından intihap ve Yıl. dıza gönderilen bir heyeti me- busa hal'a dair yazılan fetvayı okuyarak bermuc:bı fetvayi şe- rife Osmanlı tahtından hal" edildiklerini ve yerlerine de kü- G de A ” —— çük kardeşleri R-şad efendinin tahta cülüs ettiklerini tebliğ etmişlerdi. Kazıl sultan adile tarihe mal olar Abdühamid hal" kararını süküsetle dinlemiş ve kararın tebüği b.ter bilimez pek büyük telâş ve heyecanla hayatından emin olup olamıyacağını anla- mak istemişti. Heyet tarafından: Hayat arının müemmen ve mahfuz, olduğuna dair verilen teminat üzerine teâs ve heye- canı zail o'an ikinci Abdük- hamid sarldıkları tahtı ve bin- lerce kanlı hâdsıta sahne ve ş hd oan Yıdızı âkibet terke- derek bakiyei ömürlerini hiç sevmediği ve hiçe saydığı mil- letinin har mi merhametinde ge- çirmek Üzere © gece tahrik edi- len bir treni mahsusla erkânı harbiye binbaşısı Fetbi beyin (Eski Başvekil veşimdi Londra sefri) nezaretleri altında Selâ- viğe gönderilmiş ikametlerine tahsis kılınan (Alatin ) köşzkünün 4$€s82, sâdasız çidarları arasına tevdi edilmişti, — Sonu garın — O —HASREDDİN. HOCADAN — | ah iret — VyYazın: Şayh ekt upıarı_ b — 38 — Bir gecede üç hıyanete uğramak .. .. : büyük bir Ne anlatıyordum; — evet, Ne« dim Zanbur “Döktür, döktür, diye kivirtirken evvelâ: — Otur Uleeceenl.. Diye bir nâra koptu, arks. sadan da: — Elendiler, müsarde bu- yurun da dün akşamki müce- ramızı anlatıyım, Hitable Niyazi masanın üs- tüne fırladı. Şimdi herkes susmuş, bütün gözler, masanım üstündeki, bay Niyaziye çevri'mişt ; N.yazi an- latmağa başladı: — Ben boşboğaz değilim, bu sebeple şimdi anlatacağım ma- cerayı ne sz duymuş — olunuz, ne de ben söylemiş olayım. Nedimin: — Allâsen sus. Dem-sine ve eyak cıyak bar ğirin sına rağnes Niyazi anlat- masında devam ett: — Arkadaşıım Nedim müthiş bir. hiyanete uğradı, — ciğer lerim hünimun odu. Her gin yanaklarımızda sakal bitmesin: den da beli ki bizerkeğiz, bu hiyanete - tahammül edemeyviz. Bize hıyanet öden Milenin kas nnti delerek bağırsaklarımı da- dan dala gerer, tanbura gbi çalarız. Öyi> değil mi ulen?. — Yaşşa ulen Niyari:. — Evet; bu ailenin de kar- nni dekneğe karar verdic. He- men kakıp yanına gittik. Ne dim hüngür, hüngir ağladı, kendimi yerdea yere çarparak! — Beni affet. edi. Hiyanet eden aile de bu kadar göz yaşına tahammül edemiyerek bizi affetti. Nihayat söz eştik. Artık bir barış zyafeti vermek vacp ob muştu. Saat yedide buluşacak, hep beraber — eğlenecektik. Vakit geçirmek üzere ötede, beride dolaşırken ne görelim?. Başka bir erkeği koluna takan Nedimin dildadesi önümüzden geçiyor. Kaa beynimize fıriadı. Kamı beynimizden indir p tek- rar vücudumuzda dolaştırmak için üst üste ik şerlimonata iç- tktea soara yoa revan olduk ve heme&a : ilk - rargeldiğimiz meyhaneye daldık. Üçüncü ka: dehleri çekmişlik ki bır piripey- ker peyda ocarak Nedime hi- tap e tu — Ev benim ruhu revanım, neden böyle kederlisin? Nedim ağlıyırak cevap verdi: — Nasıl mükedder olmam ey güzel kadın ki, hiyanet de- nilea zehirli şerbeti ben de iç tim, şu gördüğün bale geldim. Yer yüzürde tek kaldım. Bu cevap üzerine ol duhteri nazik eda, Nedimin boynuna atıldı: — Bu kulun sana feda olsün ey beaim nevcivanım, dedi. Hemen oracıkta mey- haneciyi imam, garsonları ş hit yaparak nikâh kıymak isterkea bu aile namzedi: — Müsaade buyur, ded, eve kadar varıp iki rikât namaz kk dıktan soara tövbe istiğfar ede- yim ve bu suretle nikâh cemi- yetine kuş gibi günahsız geley m. İzin verdik, gitti. Yimi tera- vih namazı kılınacak kadar bir zaman bekledik; gidiş hââ o g diştir. Bunun üzerine “üzülme Ne- dimcığ'm, —Allah büyüctür , diyerek kolura grdım ve Ne- dimciğimi — “Taflan, — denilen felâkettir gızinoya gö'ürdim. Oradaki aileler bizim bu hulimizi gö rünce © kadar ağladılar, o ka- dar ağ'adılar ki, gazinoyu su bastı ve müşterilerin bacak'arı, diz kapaklar.ına kadar, su için de kaldı. N hayet içlerirden biri daya- namadı. Yernden — fırlıyarak Nedime hitaben: — Eyvah benim c'ci yayrum, eyvah benim talihsiz N-dimci» ğim; bu tan sana feda olsun. Dedi. Gene sev'ndik ve he- meh orackta n.kâhini kıymak istedik, Ba seferki aile dahi: — Bana izin verin, - sizinle beraber Karşıyakaya varayım, | nikâhımı Orada eski muhtar A. Kenan kıysin. Dedi. Bu teklifi bütün mem- leket halkı alkışladı, — UÜen, bütün —memleket gaznoda mıyd?. — Sen sus be.. Sonra efene dim, yirmi otombil olduk, ge- lin alayı tertip ettk. Önade sazlar çılıyor, köçekler göbek akıyordu. Bu mnvalüzere Karşıyakaya vardık, Kapnın önüade nikâhı kayıp şerbetleri içtik ve — iki fevdılı genci başbaşa bırakmık, içn oradan ouzaklaşmağa baş lârken bir gürültü işittik. Dö: nüp bakınca arkadaşım Ne dimin: — Aman etme! îye bağırd ğını, nermin vü. cudiu. * Başını GöRdaydaa ge aa tam Arkadaşım Nedim, bir şamda üç bıyanete uğramıştı. Bu hale hangi yörek dayanır efendiler?. Bızim de yürekleri» miz parça, parça olduğu için dana yüreği mezesile racı kararını — verdik. Şimdi suyamuz rakı, mezemiz — yi- reklir. Çok şiddetle alkışlanın bu nutku müteak p Noayazi masar dan indi ve eile verdiği bir işaret üzerine saz heyeli: — Ağlama Nedimakim ağ lama, nafile kareleri bağlama.. Türküsünü terennüme başlar d. Herkes hüngür, hüngür ağr liyor ve ağlıya, ağıya masala- rna yaklaşarak Nedime: — Geçmiş olsun! D yordu, Bu hicranlı merasim bittikten sonra saz heyetine şöyle bir bokayım dedim, meded Allah., Kemani Relet, kabahat — işlir yormuş gibi, kadınların arkar sına saklaamış.. Kanuni Fethi, p âv içia piriaç ayıklıyor gibi ap $ınış, akordla mesgul.. Panço Manduhu gören tekaüde sevk edilmiş evkaf kâtıbi — sanır. Okuyucu Selim maüm: 25 kuruşluk köy ho ozu gibi. ku- rulmuş. Piyanoda da, — incil, tetkik eden bir rahbe gibi, bayan Neriman... Bayan âra gelince: Osuyucu hemen tahlil etmek kabil değil.. Değil amma o kadar zıd okuyaslu şeyler ki.. Ne ise... Srası gelince gze onların okuyaş — tarzlarını da anlatırım. — Sonu var — ——— Limanda bir kaza Lmanda denir-i İta.yan ban. dıralı Selsya vapurunda Os- man oğlu Ma<astala, idare ettiği viaç demirini dikkats'zl ği — yü- zünden amele Demir oğ'u Mus« tafanın göğsüne çarptırmış ve yaralanmasına sebebiyet — ver — miştir.