— J7 Şabat — ARÂDOLÜ KADİM TARİHE MÜS ENİD T. Süleyman Peygamberin Aşkı Yazan: A. Kuprin Süleyman peygamber, kır çiçeğini andıran tunç Çnırın. AÂdam Hasib Adamoğlu renkli Sulamitin ayaklarına kapanıyor, ayaklarını öpüyordu Süleyman Peygamberin bu gözlerine, genç kır güzeli ya- naklarını dudaklarına götürerek: — Ben, senin esirin olmak isterim, ey büyük Süleymanl. diyo cevap verdi. Bak, kulakla- Tni duüvara dayıyorum, — sen beni kulaklarımdan odanın du- warına çivilel Musa peygambe- rin aşkına istediğimi yap! Süleyman bunun üzerine iki elini biribirine vurdu; hemen gelen bir du! yerde, bir du- dağı da gökte, div gibi bir zenci köleye: — Git, dedi.. Hazinedarıma en kıymetli kâpeleri burayaâ ge- tirmesini söylel. Zenci gittikten biraz sonra, hazinedar Süleyman Peygam- bere bir çift kırmızı taşlı küpe getirdi, Bu küpeler, zamanın ea kıymetli ve sanatlı mücev- herlerinden birisi demekti. Ve Süleyman Peygamber bu çok kıymetli küpeleri kendi ellerile Sulamitin kulaklarına taktı. Ve: — Sevgilim, bunlar senindir. Nasıl ki ben de seniniml dedi. Süleyman Peygamber, genç kızı elinden tuttu, ve bitişik odaya aldı. Burası büyük ve süslü bir sa- londu. Burada mükellef bir zi- yafet hazırlanınış ve Süleyman Peygamberin en kıymetli dost- ları, vezir ve kumandanları bu ziyafette yer almaşlar ve Süley. man ile yeni zevcesini bekliyor- lardı. Sulâmitin Süleyman peygam- berin sarayına ayak bastığı sa- bahtan itibaren yedi gün geç- mişti. Yedi gün ve yedi gece Süleyman peygamberle yeni zev- cesi Sulâmit balayının en tatlı, en hararetli gün ve gecelerini yaşadılar| Süleyman peygamber, Sulâmi- tin, aşkına bir |türlü doyamı- yordu. Bazı, sevgilisini - baştan ayağa kadar en kıymetli taşlarla, elmas, pırlanta ve yakutlarla süslemeğe kalkışıyor; sonra: “ — Saçların ne kadar güzel ve göz alıcıl.. — Ayakların ne kadar güzel, miniminil. — Yanakların, rengin beni çıldırtacak kadar güzel! — Senin güzelliğin bana Yeh- vanın en büyük nimetidir! — Senin güzelliğin, Yehvanın m&h güzel şeylerin en güze- eviren: 'aya Dilimize Şükrü Diyordu. Ve... çok defalâr, ins ve cinne hâkim - olan kudretli, azametli Süleyman - peygamber, bu kır dilberinin önünde diz çöküyor, bu kızın ayaklarını öpüyordu! Süleyman, cihanın hâkimi Sü- leyman peygamber, bu kır çiçe- ginin karşısında bir köle, bir esir olmuştu! Mücevherleri genç kıza verirken, ateşli dudaklarını Sulâmitin kulağına kadar değ- direrek ve yavaş bir sesle bun- ların her birine mahsus kıymet ve kudreti de anlatıyordu: — Bunu görüyorsun, Sulâm t? Buna Antraks derler. Ofir diya- rının mukaddes - taşıdır.. Hem ratıb, hem de sıcaktır. Buna baktığın vakit, kan gibi kırmızı, güneş gibi yakıcı ve parlak, ateş gülü gibi güzel ve — göz alıcı görünür. Kısa bir tarifle dudaklarının aynidir. Şafak kı- zıllıklarımı andıran kırmızı ve ateşli dudaklarına ancak bu kiymetli taş benzerl Bu taş aşk, kan ve hatıra taşıdır. Kimin üzerinde bulu- mursa, on cihanı âşık kılar! Şu zümrüd taşına bak, Sulâ- mit, sevgilim! Bir sonbahar gök yüzünü andırmaz mı? Parlak ve soğuktur. ve saf ve bakir kalplerin rumzudur. Çöllerde yapılacak uzun ve müşkül —seyahatlerde, bu taş ağza konursa, yorğunluğu ve susuzluğu giderir, cüzzam — ve miskin illetlerini iyi eder! Şü elmasa bak. Taşların ma- bududur! Bunun kadar sert bir madde arz üzerinde yoktur. En büyük ateş içinde bile kıyme- tini ve şeklini zerre kadar kay- betmez. Güneşin nurundan doğ- muş ve arzın göbeğinde yüzler- ce asırda sertleşmiş ve — soğu- muştur! Bu bir damla su gibi parlak taş içinde göklerin yedi rengi de mevcuttur! Karanlıklarda da parlar. Fakat bir katilin par- maklarında gündüz dahi parla- maz! Zehire yaklaştırılırsa âdeta terler! Elmas taşları ya erkek, yahud dişi olurlar! Toprağın derinliklerinde çoğalmak hassa- sına maliktirler! Bu donuk ve beyaz renkli *Ay taş, Babil ve Asuri ruhs- nilerinin mukaddes taşıdır. Bu- nu dili altına koyan insan ist.k- bali görür denilir. Bu taşı üze- rinde taşıyan kadın, her zaman Yazan: Hanri Bero SAA TUNCAR şakaklarındaki — zülfleri — ka: barttı. Bana uzun uzadıya baktı ve hiç bir kelime söylemiyerek soyunmağa başladı. Bülüzünü çıkarınca ötesi uzun sürmedi. Zaten kalçalarının üzerinde etekliğini yalnız üç sustalı düğ- me tultuyormuş, gözlerim M Karyolaya dayandım tit- um: Sararmış olmalıyım. Pıoiektorlıı elektrik ziyası ab tında rengini — değiştiren bir aktör gibi renkten renge gir- dim. Sevdiğim kadın tek bir göm- '*k hilııdı dııııyovdm Gör lerimi dikmiş bakıyordum, sıkıldı, Mmahcubiyetinden - göğsünü iki elile tuttu. Pançurun aralıklarından ziya giriyordu. Bunlardan birisi tam odanın ortasına düşüyor sevgi- limin vücudüne temas ediyor, kalçalarına, arkasına altın bir tül örtüyordu. Eski moda möbleli ve keçeli oda pek sıcaktı; - odanın rakit havasında dolaşan koku bana sarışın bir kadın kokusu geti- riyor ve ağır bir süküt her iki- mizi de aşk ve - sevdaya sevk- ediyordu. genç ve güzel kalır. Bu - taş, kadınların (ruhunu kötülüklere karşı muhafaza eder! — Sonu var — Kazmakürek Te n Para cezasına çarptırıldı Bayramdan kalma ve meşhut cürümleri yapılan bazı sarhoş luğa ait davaların hepsi de dün neticelenmiştir. Bu davalar erasında Misırlı caddesinde sarhoş olarak rast- lanan Kazmakürek ismindeki suçluya hâkim dedi ki: — Müdalaanı yap? — Ne yapayım bayım, şara- ben tahuren, bir bayram yap- tım amma neticesini getireme- dim, sizden ricam şudur: Sabı- kam yoktur. Aklım da başıma geldi. Bana azami bır insaniyet yapınız. Suçlunun — vaziyeti — nazara alındı. Bir lira hafif para ceza- sile tecziyesine karar verildi. Halkevi köşesi 1 — 20/2/938 pazar günü saat 14 de Halkevlerinin ye- dinci - yıldönümünü kutlulama töreni yapılacaktır. Bu törene bütün yurddaşlar davetlidr. 2 — Fikirler dergim zde genç- liğe bir sahife açtık. Maksadı. amız, bugününün - kapasitelerini yyarına daha kuvvetli bir şekilde hazırlamaktır. Yazı vermek isti- yen gençlerin yazılarını (Halke. vinde Fuat Edip ) adresine yol- lamalarını bildiririz. 3 — Evimiz salorunda her hafta perşembe günü akşamları saat 2) de bütün yurddaşlara Karagöz oyunu oynanacaktır, Parasız olan bu karagöz oyu- nuna bütün İzmirliler davetlidir. 4 — Halkevimiz Müştahkem mevki bando şefi Bay Galibin idaresinde bir Halkevi bandosa teşkil edecektir. Devamlı ve hevesli çalışmak istiyen” müz $- yenlerin kayıtlarını yaptırmak üzere evimiz sekreterliğine baş vurmaları bildirilir. S — 17/2/938 Perşembe gü- nü saat 16 da Köycüler komi- tesi ve saat 16,30 da Kitapsa- rây ve Yayın komitelerinin haf- talık toplantıları vardır. Bayrağa .ıaygı Okullara bir bildirim| gdnderı!dı Bayrağa huvmeı borcu her an karşılaştığımız bir vaziledir. Bilmeden herhangi lığa düşülmemesi kanun ve nizamnamesinin hü- kümlerinden okullarımızı p dar eden maddeler ayrılmış ve kültür direktörlüğünden bütün okullar direktörlük ve başöğ- retmenliklerine — gönderilmiştir. Bu tamimi aşağıya yazıyoruz: 1 — Okullara alınacak Türk bayrağının 2994 No.lu kanuna bağlı örnekte gösterilen şekil ve nisbetler dahilinde olmasına ve Türk bayrağı nizamnamı nin tarif ettiği şekildeki gön- dere (direğe) asılmasına dikkat edilecektir. 2 — Okullarda bayrak umu miyetle mahalii vakitle sabah saat sekizde çekilir ve grup anında indirilir. Ancak Ulusal bâyram, genel tatil ve hafta tatil günlerinde bayrak; bayram veya tatilin baş- ladığı saatte çekilir ve devam ettiği müddetçe çekili kaldıktan sonra bayram veya tatilin bite- ceği günün grubu zamanında indirilir. 3 — Türk bayrağının çekiliş ve indirilişinde okullarda yapı- lacak tören, bayrak çekmeğe memuür edilen kimsenin başı açık olduğu halde gönderin (direğin) dibinde mevki alarak, bayrağı çekmesi halinde çektik- ten sonra, indirilmesi halinde indirilmeden evel, bayrağı se- laâmlamasıve talebenin okulda bulunması — halinde, — bunların saygı vaziyeti k iştirakleri ve milli marşı söylemeleri — su- retile yapılır. z İlkokul — talimatnamesi bayrak ı i maddesi bük- mü cumartesi günü içn yürü- mesine devam edecek, nizam- name çekilen bayrağın tatilin bittiği günün akşamı gün batar- ken indirilmeyi âmir — bulundu- ğundan ve bu emir mucibince cumartesi günü çekilmiş bayrak pozar akşamı — öğrencilerin ge yabında indrilmiş bulunacağı için pazartesi sabahı bayrak indirme töreni diye yapılacak bir iş kalmıyor, damektir. 5 — Çoekilecek bayrak çabuk çabuk çekilir ve indirilirken ağır ağır indirilir, 6 — Bayrak çekilmeden evel veya indirildikten sonra mah- sus bir hürmetle getirilip götü- rülecektir. 7 — Bayrak şereli muhil bir tarzda örtü, perde ve bunlara berzer alelâde ihtiyaçlar karşı- lığı olmak üzere kullanılamaz. B — Bayrak yırtık, sökük, Onu ©o kadar arzu ediyor- dum ki, böyle önümde, elimin altında görünce kendimde hay- vani bir hirs düydüm. Tibki susamış bir çöl seyyahının sular çağlıyan bir vahaya yaklaştığı zaman olduğu gibi. Ona şid- detli ihtiyacım benim de dudak- larımı — kurütüyor, - vücuduma sıtmalar veriyordu. Ellerim tit- riyor, saçlarımın dibinde iğneler hissediyordum. Aşkın mucizesi sayesinde ken- dimde annesinin — arkadaşile tahsilini ikmal eden genç bir idaci elendisinin tatlı ve unu- tulmaz heyecanlarını duyüyor- dum. On beş sene bar, kafeşantan ve gece İlokantalarından sonra ben yaşta bir adam için bu heyecan hayret - edilecek bir şeydi. Maatteessüf kadınlar tek bir gömlekle dahi Iıılıılıı sükütun kıymetini k* | değil öğrene- miyecekler. O da dayanamadı, söyledi. Hiç olmazsa o zamana kadar leke olmıyan — mazisni övünmek istese yahud kendisini bilâhare fena kadın zânnetme- mi yalvarsa veyahud kendisini ölünceye kadar seveceğime ye- min ettirse ne ise nel Bu yol- daki — sözlere hiçte — hayret etmezdim. Hatta bunları bekli- yordum bile. Cevablarım yerli yerinde sırasile hazırdı. Hatta mukavemetsiz. yemin bataryaları ile ebedi vaid ta- burlarile son hücuma hazırlan- Mıştım. Birdenbire sevgilimin sesini işittim. Bu ses; u—Alı şişkocuğum gel mesud ol Diyordu. Ne bir kelime fazla, ne bir kelime eksik. Oca ormanı harab eden yangını söndürmeğe kısa bir sağnak dalgası kâfi geldiği g bi ııüıı . * | IKTISAD I Borsa satışları : Bayram münasebetile piyasada ' fazla hareket görülmedi Bayram münasebetile borsa üç gün kapalı bulunduğundan, bu haftaki satışlar durgun geç- miştir. Üç gün zarfında pala- mut ve zeytinyağı Üüzerine ya- pılan muameleler hararetli geç- miştir. Zeytinyağı fatlerinde bir, iki karuşluk tenezzül vardır. İncir üzerine hiç bir iş yapıl- mamış; üzüm, eski fiatlerle iki bin çuvaldan fazla satılmıştır. — ——— delik, kirli, soluk Vve buruşuk bir halde kullanılamaz. 9 — Türk bayrağı süs için de kullanılabilir. Satın acak veya derslerde yaptırılacak süs bayrağı, bayrağın esas unsur ve nisbetleri muhafaza ediimek şartile, şaliden gayri kumaşlar- dan ve diğer maddelerden de yapılabilir. 10 — Türk bayraklarının süs için kullanılması nizamnamede tayin edilen —milli bayramlarla umumi tatil günlerine münhasır olup bunun haricinde herhangi bir sebeple kullanılması mahalli en büyük mülkiye âmirinin iz- nine bağlıdır. 11 — Bayrak için olduğu g.bi vatandaşların sancağa karşı saygı göstermeleri de milit ve medeni bir ödevdir. Bu saygının şekli şöyle olacaktır: Sancağı selâmlamak iki türlü olur. Dururken, yürürken. A — Dururken sancağı selâm- lamak: Sancığın geçeceği tarafa dönülür, şapka ve kasket çıka- rılır, Sancak on adım kadar yaklaşınca muntazam - bir vazi- yet alınır. Eller aşağı salıveri- lir, vücut düzgün tutulur ve k- mıldatılmaz, ancak altı adım yaklaşınca baş sancağa çevrilir. Baş ile gözler sancağa bakmak üzre sancağı üç adım geçinceye kadar takip eder, badehu baş ileri döndürülerek selâma ni- hayet verilir. B - Yürürken sancağı se'âm- lamak: Sıncağa 10 adım kadar yaklaşınca evvelâ durmak bade- hu (A) bendinde yazılı olduğu üzere resmi selâmı — ifa etmek lâzımdır. 12 — İcabında tariflerine gö- re amel edilmek üzere Türk bayrağı nizamnamesi açık ve ha-| zır bulundurmaktadır. 13 — Bayrak mevzularında İzcilik - faaliyetlerinde, bayrak merasimi — sıralarında — talebeye bu cihetlerin anl. ası, Öğre- tilmesi dileğindeyim. hiç bir şey olmıyan bu küçük cümle de tam yüz yedi kilo sekiz yüz gram ağırlığındaki bir vatandaşın ateşini söndürdü. Bir saniye; fazla değil! Soğu- dum. Bu, “şişkocuğum,, her şeyi bozdu. Şübhesiz bu kelimeler izzeti nefsimin hassas noktasına dokunduğu için değil. Beni o kadar abdal zannetmeyin, fakat bu kelime maatteessüf bana letafetsizliğimi hatırlattı. Aksi ve menhus bir hayal bana, ken- dimi tıbkı bir ayvada görüyor- muüşüm gibi sşk ve şehvet oyunundaki mevkümi, şahsiye- timi gösterdi. Şişmanlıklarımı başkalarından g zliyen örtüler- den siyrilmiş — zannediyordum. Hu kııııııeı ve kalçala- rımda yırtılacak kadar gergin duran mor renkli donumu gö- rünce maşukamın düşecaği hay- retten -hele gülmesinden- çekin: dim. İşte bunun için alelâcele yele- ZHM Üç günlük satış 2264 çuval- dır. Fiatlerde geçen haftaya nis- betle “h'ç bir “değişiklil dölkee mıştır. Mevsim bidayetindenberi Borsada vaki satış 224459 çu valdır. Zeytinyağı: Yukarıda da kaydeylediğimiz veçbile ik: gün zarfında iki ib- racatçı firma tarafından müba- yaat yap Imıştır. Satışların faz- — laca olmasına rağmen fiatlerde iki kuruşluk bir düşüklük kay- dedilmiştir. Alâkadarlar, önü- müzdeki hafta zeytinyağı üze- rine hararetli satışlar yapılaca- ğin ve bu aradi gene iki hatta üç kuruş kadar yükselmesi ihtimali mevcud bu- lunduğunu beyan qknıkh i dirler. y Bu hafta satılan 242851 kilı — zeytinyağının 18130 kilosu 32,75- 35; 224721 kilosu da 24,50- 35,50 kuruştan muamele gör müştür. Palamut: Bu hafta en fazla satış pala- mut üzerine olmuştur. Fiatlerde fark yoktur. Piyasa müstakardır. 2466 kental palamut 250:$00 kuruştan satılmıştır. ' Pamuk; Pamuk satışları 813 bılyıü. F atlerde geçen haftaya nisbetle — değişiklik yoktur. Piyasa sıcak ve iştahlıdır. Bu hafta mühim muamelelere — intizar — edilmi tedir. Fiatler de 3146 arasındadır. Zahire satışları: Üç günün zahire satışları — şöyledir: j 5,625-6,125 ten 370 çuval buğday, 4,125 ten 840 çuval — arpa, 4,75 ten -3 vagon çavdar, 4,715 ten 133 çuval mısırdarı, 4 kuruştan 5 çuval börülce. —— Liman faaliyeti Dün limanımıza gelen Roman- ya bandıralı Sucava vapurile 15 seyyah şehre çıkmış ve muhte- lf yerleri gezmiştir. Mersin-İstanbul ara ve sürat posta seferlerini yapmak üzere Güneysu yapuru dün İstanbul: dan limanımıza gelmiştir. Bugün öğle üzeri Mersine hmketedr cektir. Dün limanımıza 1 İtalyan, 1 Romanya, 1 Türk vapuru gelmiş î ve yalnız 1 İtalyan vapuru lima- nımızdan hareket etmiştir. ıl #i ilikledim ve hç bir kelime | söylemiyerek üç adımda odıdın çıktım. Şimdi artık her şey htlğ Hiç bir kadın böyle bir hakar reti dünyada affetmez. Eğer onu daha ziyade cerihadar et- mekten korkmasaydım hakikati bildirmek için belki kendisine yazardım. Fakat inanmıyacağına eminim. Mademki öyledir, beni deli zannetmesi daha münasip olmaz mı? N hayetülemir: — — Bu hal fazla ııılııl.d.uıı cezasıdır. 3 Diyeceksiniz amma 'ne yapar hm. Artık bir kere oldu. Şimdi. bir daha görüşmmemek üzel ayrılıyoruz. Bo'ndan — sonra #& lip te yanırıza nııunıyıukı- Ayrıkyoruz, hem de hhw 4 nelerin tam hoşa gide saatinde. Bu saatle sizin lerde yalnız sevimli kalır. Meselâ şu yandan — Sonu