26 Künenasani $ hrcilik bahisleri Son günlerin güzel bir tedkik | mevzuu addolunabilecek teşeb- büslerinden biri da İzmirde yüz yataklı bir çocuk hastanesi inşa ve açılmasıdır. Bu teşebbüs baş'ıbaşına belediyemizin olap Sıhhat Vekâletinin ve vilâyet umuümi meclisinin yardımı — ile intaç edileceği ve modern bir şekilde olacağı, mevkii Basma- ne, Kültürpark ve belediye sa- rayı aralarında olması da tasav- var olduğu duyulmaktadır. Memleketts ve dolayısile şeh: rimizde s.hhi müessesatın ço- galmasına taraftar olmıyan bir kimse yoktur. Şehrimizin has- tane ihtiyacını yakinen bilenler arasında o duğum için bu te. şebbüsü daha doğrusu bu di- şünceyi tebrik etmemek elimden gelmez. Yalnız, bir memlekette sıhhi müesseselerin tesisi, şeh: rin ihtiyacı mahsulü olduğu ka- dar iktısadi düşüncelerin ve şe- hir verim kabiliyetlerinin bu iş- de çok müessir olduğu da ma- lümdar. Bilhassa bu gibi — ihti- sas üzerine müesses oan leş kilât ve bu tesisatta bu mües- seselerle olan münasebat daha fazla ehemmiyet kesbeder. Umu: mi hastane taksimalında br şube vaziyetinde ve yalnız ço- cuk hastalıkları üzerine — çalışa- cak bu müessese, bazı hususi- yetleri olacağı ve fazla masra> ları istilzam edeceği tabii bir keyfiyettir. Çocuk — hastanesi — flkri, iki noktadan — tetkik — edlmelidir. Şehrin çocuk hastalıkları - için ne kadar yatağa iht'yaci vardır. Bu yataklar başlıbaşına — mı tesis olunmalıdır, yoksa mevcud bir hastaneye ilâve tarzında mı yap İmalıdır? Bu gün Alman şehirleri, has- taneleri en bol şehirler meya: nındadır. Bilhassa — Hambürg şebri hastanelerinin çokluğu ci- hetile en ileri gelen şehirler- dendir. Düşünülebilir ki, 1930 istatistiklerine göre, Hamburg şehri 1,200,000 ( mütecaviz nü- fasa maliktir. Orada mevcud hastanelerde — hasta — yatağı 12,641 ri bulmaktadır ki, nüzus adedinin hemen hemen yüzde onuna tekabül eder. Bunlara mukabil çocuk bastalar — için yatak adedi 768 dir ki, bu da mevcud hastı yatakları adedine nisbetle yüzde altıdır. Nüfusa nisbeten ise iki bin beş yüzde bire tevafuk — etmektedir. Bu yataklardan 231ri başlıbaşına bir çocuk hastanesine aiddir. Bakiye yataklar umumi hasta- melerde ilâve şubeler halinde- dir. Meselâ 2100 yataklı San Georg hastanesinde 178 yatak (*68), 2810 yataklı Eppendorf hastaresinde 209 yatak — (*07), 2409 yataklı Barmbek hastane- sinde 966 ya tevafuk etmekte- dır. Umumiyet it.barile Alman. yada mevcud çocuk hastaneleri umumi nüfusun üç bin-beş binde birine tekabül eder. Son zamanlarda yapılan en modern - hastaneler de -umumi yatak adedine nisbetle vasati yüzde 8 olduğu görülmektedir. Çocuk hastanesi hasta yatağı adedni, nüfusa nisbetle azami 30-0 de bir kabul edersek mev- cud nüfusa nazaran ızmir şehri için azami 50 yataklı bir çocuk hastalıkları istasyonuna ihtiyaç olduğu kabul edilebilir. Çocuk hastanesi deyince ka- bul olunan tarz şudur: Meme- deki çocuklardan 10 - 12 yaşına kadar olan çocukların bastanesi demektir. K B Çocuk hastanesi Yazan: D. M. S. Halbuki bizim bu yaştaki ço- cuklara karşı annelerimiz çok şefkatlidir, ve hasta çocuklarını maddi ve kat'i bir mecbur'yet olmayınca bir yere bırakmamak için parçalanırlar. Mecburi de olsa hasta çocuklarını tek ba- şına hastaneye yatırmakta pek çok müşkü ât gösterirler. Bun- dan doayıdır ki, eskidenberi bizde başlıbaşına çocuk hasta- nesi tesisalı âaz çok müşterisz kalmıştır. Spesyalize o'an bu hastane- lerde yatıracak eleman bulamı- yan bu hastaneler 12 yaşından fazla ve kâhil addolunan yaş- lardakileri de kabule, hastane- nin ismi çocuk hastanesi oldu- ğa halde dah ti idareleri başka şekilde işlemeğe mecbur kak- mışlardır. Meselâ İstanbul Şişli çocuk hastanesi.. Eskiden etfal hastanesi diye yadolunan bu hastanenin istatistiklerine bakı- hırsa görülür ki, ekseriyetle ya- tan çocuklar on yaşndan çok fazladır ve dolayısile hakiki ço- cuk hastanesi vaz yetinden çık- mıştır. İzmirde evelce memleket hastanesinde tesis olunan çocuk kısmı da buna bir misal teşkil edebilir. İhtiyacın tesbitinde fikrim şu- dur ki, bu gün ve hatta kısmen yarın için azami elli yatak İz- mre kâfi bir adet addolunur. Ekonomik bakımından ise: Ayrıca bir çocuk hastanesi yapmak, hekimliğin bütün şu- belerini havi ve alelâde hasta. nelerden her c hetle daha fazla himmete mazhar olmuş, daha ince düşünülmüş, s.hhi teşkilâtı mükemmel, lâboratuvar, rontgen ve bihassa rejim ve süt mut- fakları teşki âtını havi mükem- mel bir hastane mima'örü yap- mak demektir. Teşkilât ve idare — hususiyet- lerini bıraka'ım, yalnız inşa ve enstallasyon —masrafi hakkında ufak bir fikir verebilmek iç'n Almanyada harbten sonra yapı- lan bir kaç hastanenin inşaat masraflarını tetk k edelim: Meselâ Dresdende yapılan. 209 yataklı bir hastanenin yal. nız hasta kismi inşa ma: 1,660,000 R. marka ve dahili enstallasyonu 510,000R. marka baliğ olduğu, Duisburgda 180 yataklı bir hastane 1,710,000 marka, dahili " tesisat 300,000 marka, Wirzburgda 84 yataklı Kızıl salip çocuk — hastanesi 600,020 marka, dahili techizatı 50,000 marka, Hamburgda 231 yataklı has- tanenin 1926 da ilâve olunan son yüz ya aklı kısmı 400.000 marka ve dahili techizatı 75.000 marka, Berlinde R chterfeldde saibiahmer memedeki çocuklar hastanesi 100 yatak ve gayet basit olduğu halde inşaatı 380 bin marka mal olmuştur. Umumi bir vasatisini alırsak inşa mas- rafı yatak başına 3022 lira ve techizat masrafı 835 lira olduğu görülür, Farzedelim ki, İzmirde bunu fevkalâde olarak ve bazı kısım- ları ihmal ederek yarı yarıya çıkarabilsek ©o halde yüz yatak için imnşaat masrafı 302,200 ve techizat masrafı ise 41,500 lira eder ki, yekân 371,700 İiradır. Bunun iki senede itmam oluna- cağına nazaran belediye ve mu- hasebei hususiye büdcesinden 170.850 lira sarfına lüzam var- dır. Hastanenin antretien ve ya- pılacağı yerin sıhht olup olma: diğini şimdilik tetkike lüzüm görmüyorum. 4 IKTI On bir aylık neler gösteriyor? Türkofis, 937 yılı ilk (l ay- Bu istatistiğe nazaran, 937 yılı ilk I1 ayı içinde Türkiyeden muhtelif ülkelere yapılan ihra- catın kıymeti 117,158 bin Türk lirası tutmaktadır. 936 yılının ayni müddeti içinde ihracat kıy- metinin yekünu 99,397 bin ve 935 yılında da 85,510 bin lira idi. Demek ki, 937 ihracatımız geçen iki yıla nisbetle artmışt r. 937 yılı ihracatının. 935 den farkı 31,648, 936 yılından farkı 18,361 bin |i varmaktadır. İthalâta gelince; 935 in ilk H ayında 82,218, 936 da 83,606 bin PUralık ithalâtımız 937 yıl- nın İl ayında 101,276 bin liraya çıkmıştır. Bir taraftan ihracatımız ar- tarken diğer taraftan — ithalâte mizin da fazlalaştığı görü mek- tedir. Bünun sebebini edelim: 15 Temmuzda başlıyan yeni | TÜSMLAMLIR GN BANARE AT kısaca izah A ! Bu gün Memleket hastanesine bir kısım ilâvesinde müşkülât çekerken, verem hastanesine elli yataklı bir yer ilâvesini ancak üç veya dört seneye taksim ederek verebilmek suretile hak lederken, Sıhhat — Vekâletinin malarya ve sivrisinek mücade- lesi tertibatına (evelce vadetti- ği — veçbile) bir az — yardım edebilmek için günlerce düşü- nürken, modern bir belediye dspanserine b.le malik olmıyan bu şehirde (kat'i ihtiyaç olma- dan) böyle bir tesisat düşün mek bir az hayalperestliktir kanaatindeyim Fikir itibarile belki çok insani ve çok yüksek olan bu çocuk hastanesi nazariyesi bu suretle büyütülmekle, tatbik kabiliye- tnden uzaklaşıp hayali kisve- lere büründükce asıl hedefini kaybederek nihayet muhtıra def- terine - vaktile şöyle düşünük müştü diye kayıddan başka bir işe yarıyamıyacağ'ndan korkuyo- rum, Bana kalırsa bu gün en müsbet iş mevcud hastane ma- kan zmasını büyültmek, mükem- melleştirmek, muhitin ihtiyacına cevap verecek bir hale sokmak ve bu hüsus - için belediye ve umumi meclisin bütün maddi kuvvetlerini bir yere toplıyarak çalışmaktadır. Ayrı bir hastane tesisi hiç te iktısadi değildir. Belediyemiz hakikaten böyle bir fikre sahipse va bunun için S hhat Vekâleti ve umumi mec- hsten muzaheret görüyorsa bu- nu memleket hastanesine elli yataklık bir çocuk hastanesi ilâve etmek suretile tatbikata geçmelidir. ve bu elli yatak için lâzımgelen süt mutfakları, diyet mutfakları vesair çocuk hasta- neleri teferrüatını tamamile ba- şarabilirse memlekete cidden nafi olmuş olur ve belediyemiz bu işile iftihar edebilir. Eğer büdcesi müsaid ise bunlara ilâ- veten, belediye kanununda mev- zuu bahsolan ve her gün Halk: evleri ile Kızılay kapılarında bazan yiyecek ve ekseriyetle giyecek, ilâç, hekim, kitab, ni yazında bulunan - ikinci devir çocuklarına bir az hayat ve tahsil vasıtaları bahşeder ve onları hastalıktan korursa, şehre re, memleket nüfusuna çok bü. yük hizmet etmiş olur, zannın- dayım, D. M S. | Hind.stan, Yeni Zelând, Leton- ANADOLU SAD ihracatımız Nejad Böğürtlen ithalât rejimi ihracatımıza *b 20 den fazla setbest döviz marjı veren memleketlerden yapılacak ithalâtı tamamen serbest bırak- mıştır. Bu itibarla, bu memle- ketlerle olan alış verişimiz diğer senelere nazaran inkişaf etmiştir. Diğer taraftan yeni ithalât rejimi mesinin 4 üncü maddesi aramızda hiç bir anlâş- ma olmiıyan — memleketlerden herhangi bi.ine yapılan ihracata mukabil itha'ât yapabilmek hak- kını da vermiş olduğu için bu memleketlerden diğer senelere nazaran daha fazla ithalât vaki olmuştur. Bıttabi, ithalâtımızın karşılığı serbest dövizle ödenemiyeceği ve mukabilinin mal ihraç etmek suretde karşılanacağı için ihra- calımız da o nisbette yüksel- miştir. 936 yılına nisbetle 937 yılın- da ihracatımızın arttığı memle- ketler sırasile Amerika brleşik devletleri - Belçika, — İngiltere, ltalya, Rusya, Çekoslavakya, Po- lonya, Avusturya, Frans, İsviçre Suriye, Romanya, Malta, — Fen- landiya, Mısır, İsveç, - Kanada, Hollakda, Söylân, Kibns, İtâb ya adaları, Estonya, Yugoslav: ya, Macarıstan, İran, — Cenubi Afrika, Bulgaristan, — Arjantin, Avustralya, Çindir, Amerika Birleşik devletlerine 937 yılında yapılan — ihracatın 936 yılından farkı 5,187 bin li- radır. Bu fark, diğer devletler: de sırasile düşerek Çinde bin tona inmektedir. 936 yılına nazaran 937 yılın da ihracatımızın azaldığı mem- leketler de başta Almanya ol- mak üzere İspanya, — Japonya, ya, Filistin, Danimarka, İrak, Brezilya, Norveç, Yunanistan, Hicaz, Fas (İspanya), Meksıka, Küba, Yemendir. Almanyaya — bu yıl, İl ayda yaptığımız — ihracatın - kiymeti 41,524 bin dira tutmuştur. Hal- buki geçen yıl ayni müddet içinde 50,268 bin İiralık ıhracat yapılmıştır. Geçen yıldan bu yılın 8,744 bin İiralık ihracat farkının — sebebleri — malümdur. Almanya bizden idhalâtını müm- kün olduğu kadar kısmış ve kliring hesaplarımızın ödeneme- mesinden gelen ticari münase- bet aksayışı buen müh'm mah: recimizi ehemmiyetten — düşür müştür. İdhalâtımıza gelince, 937 yılı idhalâtımızda 936 ya nazaran bir fazlalık gösteren memleket ler yukarıda izah ettiğimiz vec- hile yeni idhalât rejimi ile ih- racatımıza *6 20 den fazla ser- best döviz marjı veren memle- ketlerdir. Anlaşmalar dolayısile ülkeler üç gruba ayrılmıştır: 1 — Kliring veya benzeri anlaşmalı ülkeler, 2 — 2/7005 sayılı kararna- menin 4 üncü maddesine tâbi ülkeler 3 — Serbest dövizli ülkeler, Klering veya benzeri anlaş- malı ülkeler şunlardırı Almanya, Avusturya, Belçika, Bu'garistan, Çekoslovakya, Es. tonya, Fenlandiya, Fransa, Hok landa, İagiltere, İrlanda, İspan- ya, İsveç, İsviçre, İtalya, Polon. ya, Macaristan, Norvoç, R""'?' ya, Rusya, Yugoslavya, Yı;ı nistan, Japonya. Bu Gdevletleri toplü —olarak mütalca edilerek idhalât ve ilr Mizıhi Hikâye Bay “Şadan El'aman, ismine, “bu da nasıl soyadı?. diye şaşmayınız. Vakıa Alman- ların “Kara böcek,, “Koca öküz, *Ekşi şarab,, gibi soyadları varsa da Bay Şadanın lâkabı olan *El'aman,, hem Arabça, hem de çok tuhaf manalıdır. Fakat bu bir soyadı değildir. Bu kelime göbek adı Şadanla kafiyeli gel- diği ve daha doğrusu haline, şanına uyduğu için kendisine arkadaşları tarafından takılmış bir isimdr. Şınu da unutmiya- h ki, Bay Şadanın ne adına uygun bir saadet ve neşesi, ne de tanıyanlara el'aman di yaka silktirecek bir közülüğü vardır. Tam tersine nazik, ter- biyeli ve kendi halinde bir in- sandır. Ve âcin biçare adamın karısından öyle caaı yanık, öyle derdlidir ki, bütün sabır ve temkinlerine rağmen arkadaş'ar rına ve dostlarına yakasımı sil- kerek “E ımanl. El'amanli.. diye dolgun içini — taşırmaktan kendini zabtedemiyecek kadar bağrı yaralı, içitaşkın ve sinir- leri ' © ilmuştur. Bay Şadanın karısı bayan Jale emsalsiz güzel, harikulâde şık ve şuh genç bir kadındı. Amma yaptığı eziyet ve — işkenceler, hele insanı delirten kurnazlık: ları, en babayiğit bir erkeğin pulattan göğsündeki sabur taşını çatlatacak kadar müdhişti. Ne- rede kaldı ki zavallı Şadan gibi il nazik ve melân- tahammül ncığın kudretil?... Gelgelelim; bay Şadan er- keklik tarafile Havva kızlarının en şeytamı olan Jaleye delice tutkundu. Şimarık, müsrif, hop- pa ve insanı delirtecek kadar racatı üç sene ile mukayeseli hesaplarsak şu rakamlar mey> dana çıkar: İlk T aylık ithalât 935 — 936 — 937 Bin lira 73,369 70,398 77,636 olarak İlk Hayak ihracat: 935 936 937 Bin lira 70,668 83,649 93,744 olarak Görülüyor kı bu devletlere hem istihsa âtımız hem ihraca- tıimız artmıştır. 2/7005 - sayılı kararnamenin 4 üncü maddesine tâbi ülkeler de şunlardır: Arnavudluk, Danimarka, Le- tonya, Litvanya, Portekiz, Çin, Hocaz, Hindistan, İran, İtalya adaarı, İrak, Seylân, Sıyam, Cenubi Alrika, Fas, Arjantin, Brezilya. Hondoras, Kanada, Küba, Meksika, Peru, - Porto- riko, Bu devletlerle olan 935, 936, 937 yılları İl aylık ithalât ve ihracatımızın — mukayeseli — ra- kamları: Lk H aylık ithalât: 935 936 937 2,169 2,682 44144 İlk W aylık ihracat: 935 936 937 2,026 2,707 3,905 Serbest dövizli memleketler, yani bizden sattığından fazla mal alan memlektler; Malta, Filipin, Filistin, Kıb- rs, Suriye, Mısır, Amerika bir- leşik devletleri. İlk I aylık ithalât: 935 936 937 6,158 — 10,526 — 19,496 İlk İ aylık ihracat: 935 936 937 12,816 — 12,941 — 19,458 Bin ' lirası ki, yeni ithalât rejik mi, bir çok memleketlerle olan alış verişimizi diğer yıllara nis- betle inkişaf ettirmiştir. Nejat Büğürtlen “Aynaroz,, kürk Yazan: Nezihe Muhiddin eee kurnaz karısının karşısında dut yemiş ispinoz gibi susan Şadan- cık eğer - içinin dolgunluğunu yakasını var kuvvetile çekerek *el'aman, diye bağırıb bir mik- tannı dışarı taşırmasa, — iltar solfrasında yârım tep: klava yidikten sonra midesi çatlıyarak rahmeti rahmana kavuşan imam efendi gibi eceli kazaya uğra- ması muhakkaktı. Şadana kalsa kendi kararile, kendi iradesile bu felâketten sıyrılıp kurtulamıyacaktı. Fakat hiç umulmadık bir kaza, evet' feci bir otomobil kazası bed- bahd kocayı tam zamanında değilse bile, büsbütün — perişan olmasına ramak kalmışken kur: tardı. Şadan iflâs derecelerine gelmişti. Sinirleri bozulmuştu. El'aman lâkabına ilâveten — giz- liden gizliye bir de “giyikl, rütbesile taltif edilmekte idi. Bütün bunlara rağmen Şıdan belki bütün ömrünce sevgili Jalesinin arkasından ağlıyacak ve yamıp tutuşacaktı. Bereket versin ki kadının ölüsü, kendin- den geçmiş yaralı genç bir er- kekle sarmaş dolaş bulunmuş- — | ta da âşık kocayı bu ebedi ma- temden kurtarmıştı. İ Talihsiz adamcağız yakasını silkerek: — El'aman dostlar el'aman! — *diyordu- bir daha mı şık - ve güzel kadın! Nasuh Nusuh töve besi olsun! Bir daha mı şehirli nazenini. Bu son söz eşinin dostunun aklına bir fikir getirdi: —Sana » dediler - bizim Fa- dimeyi nikâhlıyalım. Körpe, gü — zel, fhındık kurdu gibi bir köye — lüdür. Başın rahat eder, derle- nir toparlanırsın. Otur - dediğin — yerde oturur, piyasa — bilmez, * etomobilden anlamaz. Evlenii ken alacağın bir yünlümantoyu beş altı sene giyer, giyer de sırtı isınınca bir. de sana — düa eder. Ne antragan kap, ne de aynoraze kürk ister, “Aynoraze kürk,, deyince Şa- — danın tüyleri diken diken ol muştu. Çünkü otomobil kaza- sında Jalenin üstünde, müllis kesesinden aldığı beş elli liralık aynoraze kürk vardı. Bu ayno- raze manto Şadanın müthiş bir yürek yarası idi. Pek — mühim — bir borcuna yatırmak için âyırr dığı bu beş yüz lira aynoraze kürke verilince adamcağız şeref ve haysiyetini kaybettikten ma- ada bir de mahküm olmuştu. Şadan körpe, güzel, saf ve bönce Fadime ile başgöz olmağa razı oldu. Tövbe etmişse bütün — kadınlar için tövbe etmemi: ya,. Şehirli nazenin almamağa tövbe etmişti. Bu kızcağız içine şeytan girmemiş bir köy kuzu. suydu. Müteveffa zevcesinden kalan — gardrop dolusu kürkleri sattı. Karakış olmasına rağmen alış- masın diye Fadimeye en müte- vazını — bile ayırmadan hepsini borçlarına yatırdı. Lüks apart. — mandan - çıktı, işine yakın üç odalı ucuz bir daire — tuttu. Epeyce hafiflemişti. 4 Karlı tipili bir Şubat K yorgun argın evine dönerken sıcak odasını, bu sevimli munis odasında yayılan, iliklerini dık buharile tatlı tatlı gıcıklıyan çey — kokusunu —hasretle — düşünerek gözlerinin önüne kendisini kar- şılamağa hazırlanan güleç Fadir menin bembeyaz dişleri - gelir ı siyerek — çaldı. Ses daha, bir daha.. Hayır açan yoktu.. Yüzünü bu- ınımııııık cebindeki anah! — Lütjen çeviriniz — "