celi musiki, (8,15 Ha gürkü program Sen oniler: 20,35 Vıyana: Osvald Kabas- tia — daresinde 21 Liypz g: Antor Bruknerin 3cü d — mall senfonisi, Haf'J konserler: 7,10Berlin kısa dal, s-nfonai, sı Eğ'en- Berlin Çocük Ka ve kısa — dalgası : pr göüam, 10,15 Vals. po grop dansları, 13 Berlin kısa dalgası: Hıff mus ki, ( 14,15 devamı), 13,10 Roma kısa dab gaseHafıif musiki, 17,10 Ostrova Prag: Hafif musiki, 18,02 Bükreş: Rad o orkestrası,(19,15 devamı), 18,20 Poşte: Çigan - örkestrası, 20 Florars, Napoli: Şarkılı kon- ser, 20,40 Peşte: Radyo orkes- trası (vals ve serenad muüsikisi), 21,05 Prag: Smetena salonun- dan konser nakli, 21,30 Milâno, Torino: karışık konser, 21,55 Felemenkte verilecek org, koro, haubois ve şarkı konseri, şu is- tasyonlar tarafından — nakledile- cektir: Varşova, Peşte, Bükreş, Roma, Bari, 22,30 Lâypzig: Or- kestra, sopran, alto, tenor, bas (Vagner), 23,40 Varşova: Bar- nabas von Gezi takımının plâk- larından, 23,45 Peştes Çigan orkestrası. Operalar, operetler: 12,15 Roma kısa dılıııı Lirik opera müodikisi, 17,15 Varşova: OÖperetlerden mürekkep popuri, 17,15 Roma kısa dalgastı: Ope- radan nakil, 22 Roma kışa dal- gası: Operadan nakil, 22 Roma kısa dalgast: Saint — Saensnin (Samson ve Dalila) operası. Oda musikisi: 14,45 Roma kısa dalgası: Oda konseri, 16,15 Prag: Kentet kon- tet iııııl, n.ıo Roma, Barit -)1,15 Berlin kısa dalgasıt Pi- yano, klârinet ve viyolonsel mu- ıiıı 14,15 Bükreş: Meşhur mu- gannilerin plâklarından, 17,15 Berlin kısa dalgası: Solo piyano konseri, 18,15 Varşova: Bariton şantöz tarafından opera havaları 19 Bükreşı Plâkla şarkı, 19,10 » Lâypzig: İtalyan şaheser havaları (plâkla) 19,40 Peşte: Piyano — Keman (Vitelli, Vieniavski ivs.), — 20 Bükreş: aşk şarktları, 20,20 Varşova — milli şarkılar, 7110 20,10 Kolonya, 21 Varşova, Viyana, 23,50 Kolonya: 24 Lâypzig, 24,15 Roma, Bari. Muhtelif: 19,50 Roma kısa dalgası: * Arapça musikili neşriyat, 20,36 , Bari: Türkçe musikili neşriyat, Z1,15 Bari: Rumca — musikili Program. Piyango . 7 inci sahifede - kazananlar: g 4805 7595 13532 15398 20399 28314 — 26093 81472 334358 36433 Tira kazananlar: 2127 3511 — 5518 141858 12611 13337 38529 A 30351 32058 100 Vra kazananlar 5012 — 7597 8391 9832 108532 11067 12386 14287 15993 16633 18232 19353 21480 22317 23524 24526 25608 26700 27101 29136 31024 32904 33774 35859 36811 !7544L 38011 — 39559 / 7021 16463 24514 vamı), 9,30 | Eaocümenlerimizi bu red karamın | ANADOLU | Yabancı memleketlerden ge’ecoh gayri Türk muhacirler -Başı 1 inci sahifede- sevkeden mücip sebebler malümder. yet, dayanışma ve kühür birliği davalarını temin edew bütün inanç. ger Türk kamunlarında vardır. Ancak ve yalmız milli yımak ve ba #tiklâl esasımı bütün tağes. rlere karşı müdafaa etmek Kemalist rejimi. ediğimiz teklifler suz kılacak kadar yerinde va kâf idirler. dahi olmasa bu tekliflerin yaplış akir. ayrı bir mahzurları olduğunu da söylemek — doğru berkes taralından bilinmek Vâsımdır ki, Türkiyede — anayasanın ve Türk kanunlarının temln ettği hak ve menfaatlerden istilade — etmekte alanlar, olanların temin ettiği emniyete tam bir İtimat berlemekte asla ya- m.lmarlar. Kamutay encüâmenlerinin vermiş oldukları red kararlarının —hususi bir manası ve ehemmiyeli vardır. Kibirli *« Baştarafı 7 incide - etmeden mal alıyor ve oldukça bir kâr kalıyordu. Fakat bir gün bir sarhoş süvari, pazarda ala- bild ğine atı sürerken zavallı Sultanın çanak ve çömleklerini kırdı... Biçare kadın ağlıyarak kulü- beye döndü... Bunun üzerine çingeneden güzel bir azar da işitti.. Ertesi gün çingene gel- diği vakit: — Artık anlaşıldı, sen hiç bir şeye yaramıyacaksın!. Güzel olduğun —için seni — sarayda hizmetçi yaptırabildim... dedi.... Eyvah.., Şimdi de babasının sarayının tek bir gülü iken kim- bilir hangi küçük bir sarayın hizmetçisi oluyor idil, Kendi kendisine: — Hiç süphesiz, bunlar - be- nim kibirimin cezasıdır... Dedi ve bunu da kabul etti... Saraya girdiğinin haftasında, sarayda büyük bir ziyalet veri- Liyor idi... Sultan bu defa da vaktile kendisinin sarayında da böyle ziyafetler verildiğini dü- şünerek içini çekti... Fakat ka- dere boyun eğmekten başka bir çare var mi idi?, Aşçıbaşının — verdiği habere göre ziyafette bizmet edecekler arasında kendisi de bulunacaktı.. WVe ziyalet salonuna girdiği va- kit, padişahın kendisine doğru geldiğini ve hatta elindeki ta- bağı almak istediğini görünce son derecede mahcub - olarak yüzü kıpkırmızı kesildi ve elleri titriyerek tabak yere düştü ve kırıldı,.. Diyeceksinizki bu meselede bu kadar telâşa lüzum var miy- di? Fakat bu padişah, vaktile alay ettiği eğri bacaklı padişah idi, dersak sultanın - telâşının sebebini anlamakta güçlük çek- mezsiniz.. Sultanın bu telâşıni padişah: — Sultanım.. Dedi. Merak etme ben senin kocan olan çingeneyim.. Seni çok sevdiğim için fena bir huy olan kibirli- likten kurtarmak — istedim. Ve babanın ahdini haber aldığım ada bir çingene - kıyafetine girerek sarayınıza — geldim, sizi aldım; size hayaâtın bütün acı- lıklarını göstererek kibrli ol- maktan vazgeçirdim. Hatta, pa- zarda çanak ve'çömlekleti kıran sarhoş süvari de bea idim. Bütün bunlar size olan muhab- betimdendir. Şimdi şizi tek fena huyunuzdan — kurtargaş ol “duğumdan dolayı son darecede memnua ve müftehirim.. * M Padişah bunları - söyledikten sonra Mmisafirlere dönerek: — Efendiler, paşalar, beyler. Bu sultan benim zevcemdir; yarından itibaren kırk gün kırk gece düğün bayram yıpılıı:ıkur Dedi. Ve hakikaten düğünler ya- gören Sultan pıldi ve sultan hanım, dünya- nn en iyi buylu, en mesud ve bahtiyar bir sultanı oldu. Beş, on gün bu suretle geçti ve çingene ile karısı oldukça tuhaf br hayat bir hayat ge- çirdiler.. Fakat saraydan veri- miş olan para bitmiş olduğun- dan çalgıcı ekmek parası kazan- mak için çalışmak mecburiye- tinde kalnış ve sabah gidib akşam geç vakit gelmeğe baş- lamış idi. Bir gün çok yorgun olarak dönen Çingene karısına: — Karıl, Dedi, Benim ka- zandığım para bize yetmiyor. Senin de evde tenbel, tenbel oturmaklığın olmaz... Sana biraz saz toplıyayım da bari sen de sepet yap, satarak biraz faz- | laca kazanalım... Hem böyle *Yevmü cedid, rızkı cedid,, ge- çinmek doğru değildir.. Bunun karl günleri, hastalık ve ihti- yarlık zamanları da var... Faz- laca kazanırsak, birazını da ar- tırırız! Ve ormandan topladığı saz- ları getirdi ise de, sultanın na- zik parmakları daha birinci se- pette kan içinde kaldı., Çingene buna karşı merhamet ederek: — O halde karıcığım.. Da- ha başka, daha kolay bir iş bu- layım... Ha,, Aklıma geldi; ça: nak çömlek ticareti yapalım.. Sen her gün çömlekciden âla- cağım çömlekleri satarsın.. O moz mı?, Dedi, Sultan için diyecek ne vardı ki... Mademki kader kendisini bir çingeneye karı yapmıştı; ta- bi ne emrederse yapacak idi, değil mi?. O da herifin bu tek- Hfini kabul etti... Ve pazara çıktı...Bir kaç gün yi alışveriş yaptı. Çünkü halin- deki kibarlık ve yüzündeki gü- zellik hasebile herkes pazarlık Seylâbın yaptığı zararlar —— e. ——— — Başı 1 inci sahifede — suları, bü ovadaki tarlaları — basmış, Bakla fidanlerı #0 sltında kaybol. muştur. Masmafih sular şimdi çekil. miştir. Mahmudlar köyü civarındaki seylâb ihtiyat kanalı kısmen basara uğramıştı. Ba kanal citarında bulu. nan bir sed, ova köylerimni büyük tehlikeden kurtarmıştır. Bu seddin mübim kımı, sular tarafından götü. Tülmüşee de köylülerin geceli gün. düzlü mesaisile sed tahıkim edilmiş, Menderee enlarının — Tire ovasına ya. yılmasının önüne geçilmiştir. Ödemişte de seylübdan Ödemiş. Adagide şoresinde — yatıklar hasıl ol muş, İrmir-Bergama tosesinde Bakır. çay tarafından geniş bir yanık — açıl. mıştır. Seylâbdan YOl ve köprü çi hetinden —fazla — Z&tür olmamıştır. Ufak tölek arızâlârın da tamiri net- çelenmek üzeredir. Bava tekrâr Yağmıra çevirmiştir. sürekli Tevamı takdirinde höylüler, tekrar seylâbdan korkmak. tadırlar, '& || Rosadiyo TRENLER: İzmirdea her gün kalkan tren- lerin bareket Watleci.. Aydın hattız Alsancak: İzmir-Karakuyu-Ankara: — Pazar- tesi, çarşamba, epma, pazar gönleri saat 21,35 da İzmir » Nazilli: Hec gün eat 15,40 da İzmir-Denizli; — Salı, perşembe, camartesi günleri saat 6,30 da İzmir-Dire.Ödemiş Hersabah saat 5,35 de Dir katar; her akşam sast 17,30 da otoray. “Afyon hattı; Basmaneden: İzmir-İstanbul-Ankara: Her gün Baat 7 de (pazar, cuma, çarşamba gönleri yataklı vagon-büfe bulunur|) İzmir » Alaşebir: Her gün saat 15,28 de İamir-Bandırma: Pazar, salı, pet: şembe ve cumartesi günleri sabahle- yiz saat 7,20 de muhtelit katar; pazartesi, çarşamba, cuma — günleri ekepres sant 12 da İzmizSoma Pazar ve pasattesi günleri saat 15.28 de Her zaman lâzım olan tele- fon numaralar Yangın ihbatı: 2222 « şehir tele- fonu müracaat numarası: 2200 ç6 hirlerarası tolefon — müracaat numa: rasıt 2150 « elektrik şirkatir 2004 havagazı: 2326 - polia: 2463 «imdadı gıbbi: 2040 » Basmane — İstasyonut 3638 - Alsancak istasyonu: — 2134 « Pasaport vapur iskelesi: 2854 Şebir nakil vamtalarının sabah- Teyin İlk ve - gece son — hareket saatleri: beşto bir Unmvay hareket eder. Bunu sast altıda hareket eden ikin- ci tramvay takib eder. Buadan sonra her dört dakikada bir tram- vay vııdıı. Gece son tramıyay Güzelyalıdan 24,5 dedir. Konaktan Güzelyalıya ilk tram» vay sabahleyin 5,26 dadır. İkinci tranivay bir saat sonura, 626 da ha reket eder. Konaktan Güzelyalıya gece son Vapurlar: İzmirden Karyıyakaya ilk vapur Pasaporttan kalkar. Goce son vapar ssat 11,30 da Konaktau hareket “lınıyıhiıı İzmire ilk Yapur saat 6,20 dedir. Son vapur da gece eait 24 dediz. Gündüz ber yarım saaito bir çapur vardır. Akşam sekizden soncu seferler saatte birdir. Ziynet altınları piyasası Züâynet altınlarının alış ve sâtış Tiatleri: Beşibirgerdeler: Alış 5850 55$0 5280 6400 6700 Hamidiye Vahdettin 125 1800 1200 1200 Tütünler.mizin işlen-| meden ihracı men! m:selesi —f . E“ı I inci _ınlııfedz - için kâfi ııluıdı vEta İşçi vardır. Hatta şimdi bu j , tötümlerirsizin işlenmeden ihracına müsaade edildiği için tütüo işlerinden başka — işlerde çalışmaktadırlar. Depo meselesine gelince, istirda- din ilk senelerinde İzmirde mesken ve bina bubramı vardı. O vakit tü- tünleri İzmirde veya memlok i diğer herhangi bit şehrinde işliyecek büyük binalar bulmak güç bir mese. le idi. Halbuki şimdiye kadar hbâr çok büyük bicalar inşa edilmiştir. Ege mıntakasının tötün ihraç İl> manı İzmirdir ve tütün işlemeğe el- verişli böyük binalana —en çoğu du İzmirdedir. Binaenaleylı depo —mev cud olmadığı iddiası yersizdir. Mas. mafih bu mesele tetkik edilirken tütün yetiştiren komşa memleketler: de tütünlerin Klendikten soncra m, işlenmeden mi ihraç edildikleri vok. Eğitman /ur. -unda dersi Kızılçuıla köy lunda açılan e dinden sere b lanmıstır, Kursta yüz çavuş d görmektedir. EEEEMED ĞÜ AM AZ Z MÖ FU tassın — da - tetkiki Tüzia gelmü Çönkü oralarda işlenmeden tütü men © kursun itibaren rin sevkine müssâde ediliyorma, mokta tütünlerimizin satışı aleyb neticolor — verebilic. —Ti Od kom;o memleketlerdeki Türkal # beleri vasıtasile bu noktayı da öj necektir. aret Tütünlerimizin memlekellmi işlendikten soura ibraçları takdirl hem işçilerimiz, bem bina sahibl hem “de Yergi noktasından — hüz bundan büyük istifadeler temin e vek, bir çok büyük ailsler yönl Zanç sebebile — vaziyetlerini düne ceklerdir. Fakat böyle bir mewr yet — iktısadi: bir tesir ' Tan mesele budur. EeR A 5., Ferid Eczacıbaşi Kolonya, Esans, Krem S.FERİD$ Eczacıbaşı KOLONYA ve ESANSLARI M, S,, Ferid Podraları Yalnız İzmirin değil bütün Türkiyen'n tercihân kullandığı en İâtif en zarif gaheserlerdir. Alırken S. Ferid Eczadı başı isim ve etiketina dikkat ediniz. Şifa Eczanesi - Hükümet sırası — İç hastalıkları mütehassısı Dr. Celâl Yarkın Tzmir Memleket hastanesi dahili hastalıkları senriyyat şeli İkinci Beyler sokağında İnhisarlar tütün satış deposu kar şısında 65 No. li muayenehanesinde hastalarını kabul etmek- tedir. Telefon: 3956 Evi: Göztepe tramvay caddesi Göztepe apartımanı karşısında No. 1018 Tele. 2545 Sağlık Eczahanesi Fuat Gülergin Alsancak Mesudiye caddesi No. 127 (Eski YEN eczahanesi| Taze, temiz, ucuz ilâ | KIZIL AKREB | | YAZAN: Sax Rohner Vi z Bgıl Yaşıt ai D e BİRİNCİ KISIM bir şübhe kurcaladı. Zarfları eline aldı baktı. Evet yanılmı: yordu, şöförün bıraktığı zarf bu zarfların ayni idil Şübhe ile masanın üzerini araştırdı. Bir az ötede siyah bir balmumu duru- yordu. Aldı, baktı. Balmumunun ucu, o esraren- giz zarfın üzerine yapılan mü- hürdeki kargacık burgacık şeklin ayü'ni taşıyordu. Bu ne demek oluyordu? Doktor Harton camlı dolab- ları bekleme odasından — ayıran perdeleri çekti. Dolabların üs- tönde bir çok mukayva kutular vardı. Bunlardan birisinin kapa:» ae ğıinin yanı, mustatil şeklinde gâyri muntazam koparılmıştı!. Demek ki etrafında bu kadar heyecanlı hâdiseler cereyan eden, zarf. o garib şolför tarafından bu bekleme odasında meydana getirilmiş bir hiçten ibarettil. * .. * Pencerelerinizin kanad- larını kapayınız!,, Emniyet —müfettişi Donbar dolma kalemile dişlerini uğuş- turuyordu. Bir müddet düşün- dükten sonra fikirlerini — söyle- meğe başladı. — Şolörü ikinci gelişinde madam Gregor aldı. Diyorsunuz, Siz o zaman yukarıda idin Tabil aşağıya ininceye kad epey vakıt geçti, Bu kadar zi manda da bizim şoför - efeni kapattı ve mühürledi. Bı ad her halde ba boş zarfı size ve mek için gelmedi. Bu fikir Buraya gelince caydı ve m sını henüz anlıyamadığım sebebten dolayı boş zarfı bu kıb gitti, Dolma kâlemile bir müdd daha diş etlerini — uğuşturd Sonra kendi kendine söylend — Buşolör efendi bana p yabaancı gelmiyor ya, her ise... Doktor Hartona dönerek: — Bana imüsaade, dedi. pılacak daha bir. çok ıqleı var. Beni dinlerseniz © güz madmazelin ihtarını unutmayın| * Sonu var «