19 Aralık 1937 Tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4

19 Aralık 1937 tarihli Anadolu Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

gö z Kot ANADOLU eniçeriler, soyguna başlamıştı. Çarşı tamtakır ahKemelerde Tepeköyde enteresson bir hakaret davası Perihan, rakıbinin alkış- o tu, olmuştu. Veziriâzam, yakayı zorlukla kurtardı — Bir aralık kafileden biriüde bir ses yükseldi: — Heyyyy arkadaşlar!, Bu hâdise bir cadde ortasında — geçiyordu. Yeniçeriler susmuş- lardı. Bu ses devam ettit — Gidelim, vezir Mustafa pa: oşanın konağını - basalım, herifi bacaklarından çengele asalım! Havada naralar uçtu, hep $ 'şbirdın bağırıştılar: — Basalım, herifi de saray / kapısına fasalım.. — Vezir Mustafa paşa; başında bir kıyametin kopacağını anla- /— mıştı. Kıyafetini değiştitmişti.. — Taşkın, gürültülü bir kalaba- — hk, pala elde gözükünce; sara- — yının arka bahçesine doğru koş- tu. Burada küçük bir kapı var- — di ki, dar bir sokağa çıkıyordu. Yeniçeriler kapıya gelmişlerdi: — Heyyyyy, Mustafa paşa m- sın, nesin, kapıları açl.. Saray taşa tatulmuştu. - İçeri- den kadın çığlıkları geliyordu, — fakat kapı açılmıyordu. Bir nefer bağırdı: — Yuhaaaal.. Kapıları kıra- hml.. Artık saray kapısı, tekmelerle, baltalarla, dipçiklerle sarsılıyor- — du. Bir az sonra bir gürültü kop- kapı ardına kadar açıldı. — Yeniçeriler; içeriye şiddetle atıldilar, pencereler iniyor, eş- yalar altüst oluyor, sandıklar, dolaplar parçalanıyor, külürler savruluyordu... Selâmlıkta Ahmed paşanın bir kaç neferi; arkadaşlarından aman — dileyorlardı. Kazan kaldıranların bir kısmı harem dairesine sak dırmışlardı. Kadınlar, cariyeler yüzlerini örterek, ipekli şalvarlarını savu- rarak kaçışıyorlardı. — Saray değil, piliç kümesil Diye haykıran neferlerin ara- sından bir kaçı, bazı genç cari- yeleri bellerinden yakalamışlar; — güyaş — Hani nerede Mustafa pa- şa? — Diyerek onları bol bol sıkış- — tarıyorlardı. Mustafa paşâ yoktu, — ne sağda vardı, we de solda.. — Herif kaçmış.. Haydi öyle ise yağmal. Sarayın içi müdhiş bir çapul- cu'luktan arta kalmış gibi bir- — dinbire tamtakır olmuştu., Gece devamdaydı.. Kafile so- AĞA çıkmıştı.. — Haykırışların a 'ası kesilmemişti. Bilâkis iş /— daha büyüyordu: — Veziriâzamı da devirelim.. Onu da istemezük!. Yaşasın Se — lim, yaşasın kahraman şehzade.. — Yeniçerilerden büyük bir ka- — fileş çarşıya — saldırmışlardı. İ- | ANADOLU Fi Günlük siyasal — gazete K Sabib ve B Türr | —Haydar Rüşdü ÖKT! | Umumi neşriyat ve yazı işleri müdü- ” 1ü: Bamdi Nüzhet ÇANÇAR aa İDAREHANESİ İrmiz İkinci Beyler. sokağı CHalk Pastisi binasi içinde Telgraf: İamir — ANADOLU | Telefam 2776 . Posta katasa: 408 Y H Abone şeraiti i Yalbığı 1500, aft aylığı YO0, üç B öyliğe 600 karaşmir î Yalancı memlekerler için — semelik ekene Cereti 2. Besdır ADARLAL MWLBAASINDA Dat DMçTik SŞ tânbul bedestenlerinin — kapıları yıkılıyordu., Kazan kaldıran efrad: — Yaşasın yağmal.. — İsteme- zük, şehzade Ahmedi - isteme- zükl! Diye bağırışıyorlardı.. O ta- rihte şehrin ticareti hemen kâ: milen Musevilerle İstanbullula- rın elindeydi. Fakat çarşı, bu müdhiş yağmacı alayının — elle- rinde kısa bir zaman içinde so- yulmuştu. Kışlalar; ganimet ambarına dönmüştü. İstanbul halkı, titri- yor, inliyor, İakat ses çıkara: mıyordu.. Dakikadan dakikaya; evlerinin basılmasını da bekliyorlardı. Or: du gemi azıya almıştı. Hele bir müsademe çıkarsa akıbeti mu: hakkak felâketti.. . İhtiyar padişah, sarayın pen- teresinde, gecenin karanlıkla- rından kopan feryadları - dinli- yordu. Arasıra deli gibi kendi kendine söyleniyordu: — Bunak - herifl.. — İşte - akı- — Ya o Hersekli denilen sad- nâzam azması adam nerede? O da canını düşünüyor., Yazık, ondan ümid etmezdim.. — Ahmed Elendi de marife- tini gösterdi.. Alacağı olsunl. dınlar, yumuşak - yastıklara gö- mülmü; lardı. Çü H ee e Ayni saatlerde, Hersekli Ah- med paşa, bayaz sakalını kav- ramış, başını yumrukluyor: — Ne yapmalı, ne etmeli ki?, Hay Allah kahretsin bu Mustafa paşayıl, Başımıza belâ çıkardı.. Diye tepiniyor ve dakikaları sayıyordu: — Efrat kazan kaldırdıktan sonra muhakkak buraya da ge- lirler! Sadrıâzamın endişesi boş de- gildi. İşte çığlıklar, küfür saçan gürültüler yaklöşıyordu. Sadrıüzamın sarayında muha- fz bir kuüvvet vyardı. Ahmet paşa mukavemete karar vermişti. Der- hal emir verdi: — Silâh başınal. Muhafız efrat sarayın dört cephesini tutarken asiler de bas- tırmışlar ve efradı sarmışlardı. :0:. bir ağızdan bağırışıyor- Hersekli Ahmed paşa; bütün metanetini topladı. O, bu ha- Tarzan: Balta değmemiş ormanlarda.. 39 S T — Dünden mabaad — 1 — Tarzan h.me ı genç kızı aramak için hareket ett . Zıgfridi mubti , çok ye bilyördü. Br aslddala Baakiş * ve çok'tük VİP omanlk teşkil edem tep-yer döbkrü gümnişir İşte ba ormanın mork znd: vyamyamn a vAŞT. _ımüh Vd T—uııı.lkıı Puu yatta gok — tecrübeler görmüş, vartalar atlatmıştı. Şimdi üçüncü fatlar, yeniçerilerin defa sadıri âzamlık ediyordu. Yeniçeriler, onu az çok sevi- yorlardı. Binaenaleyh — pencere- den görünerek askerin hissiya- tbını mülâyemetle idare etmek lâ- zımdı. Yeniçeriler, dışardâ homurda- nıyorlardı. Karanlıkta — palaların panltıları seziliyordu. Ahmed pâşa pencereden yö- küktik pâşa pi gi — Yeğitlerim!.. — Delikanlıla- rım, bahadırlarıml.. Beni — iste- Mmişsiniz, işte karşınızdayım. Bu &ümleler, bu okşayıcı ilti- hoşuna git- mişti. Halbuki bir dakika evel onu hırpalamak, sadriâğzamlıktan hrlatıp atmak, hatta kızarlarsa öldürmek için bağrışıyorlardı. Ahmed paşa, istediği tesiri yıpmıqlı: — Söyleyin yeğitlerim, ben Bize bu kadar sene kumanda ettim, ÂArzunuz hedir?, Nelerin biri bağırdı: —Vezir Mustafa paşa, şehzade Ahmedi bu gece İstanbula so- kacakmış.. Onu istemiyoruz.. Bunu bir vaveyla takip etti: — İstemezüüük! Paşt tevap verdi: — Yiğitlerin, hangi zamanda sizin dileğiniz olmamıştır ki böy- le telüşe düştünüzl. Diğer bir nefer atıldı: — Biz Selimi isteriz! Bize an- cak o padişahlık yapabilir.. Büşka bir nefer ilâve ettiz — — Bahşiş isterilliz, Bahşiş is- teriz. Biz bu kadar sene bu mem- leket için kılıç salladık, şimdi harp yüzü görmez olduk, gani Mmet yok, bir şey yokl. Vezirlâzam, güldü: — Peki kahramanlarım, peki evlâdlarım!. Yalnız siz acele et Meyin, asebileşmeyin.. Ben sizin babanız makamındayım. Zatı şa- haneye bu istediklerinizi -kâmi- len yaptırmağa çalışacağım.. Yeniçerilerin hiddeti, şidde- tini kaybeden bir fırtına gibi ya- vaş yavâş dağılıyordu. Hatta paşayı Myı-;::k gözüktü. Eocuklara yardım inciteştin 937 ayı içinde Ço- çuk Esirgeme Kurumu dispanse- rinde (254) hasta çocuk muayene ve tedavi edilmiş, ilâçları para- Bız. verilmiştir. Bayram münasebetile 36 çok çocuklu aileye mensup (210) ço- cuğa (482) lira kıymetinde e- bise, ayakkabı ve çamaşırlık eşya dağıtılmıştir. 2 — Fakat- Zgiftid çok bü- yük bir süratle yürüyordu. Yal: hiz yolda komşu kabrle muha- *iperinden bir. kaçnın — eline düştü. Tarzan, vazyeti muha- rile izah elemedi. Herif, onu hemen kabit- şefinim yamnı * gör tördü B şefim adı Say n ! id. 3 — Tarzan, şefe de © ki: lanmasına kızmış.. Bir gün hapse mahküm olan Perihan: “Bende bu ses varken her yerde alkışlanırım,, diyor Tepeköy, (Hususi) — Kaza- zamız Sulhceza mahkemesinde gâyet enteresan bir hakaret da- vasının duruşması yapıldı. Hâs dise şudur: Arada sırada kazamıza tiyatro kümpanyaları gelir ve Kulüb kahvehanesinde bir iki temsil verdikten sonra giderler. Geçen Çarşamba günü de Kınıklı Zıyâ- nın idaresinde bir tiyatro kum- panyası gelmiş ve Kulüb kahve- sinde ilk temsili verdiği akşam muganniyelerinden Ban. Ravza fazlaca alkışlanmıştır. Fakat bu alkış, diğer muğanniye Bayan Perihanın hoşuna gitmemiş ve sahneyi terkederek, temsil heyeti azasına hakarette bulunmuştur. Hâdisenin cürmü meşhudu ya- pılarak taraflar, derhal Sulhceza hâkiminin huzuruna çıkarılmış. lardır, Hâkim, müşteki mevkiinde ba- lunan kumpanya direktörü Bay Ziya ve —cambaz Refailden davalarını sordu, müştekiler de hâdiseyi şu suretle anlattıları — Biz bir kaç temsil vermek üzere Tepeköy kulüp binasına gelerek temsillere başladık. Suçlu Bayan Perihan bir kaç şarkı te- gannisinden ve diğer Muganniye Ravzanın çok alkışlanmasından müteessir oldu. Ve hiç bir tem- sil heyeti azasına yakışmıyacak surette sahneyi terketti. Yolda başkalarile de kavga çıkardı. İşe zabita el attı. Bilâhare otele gönderildi, Kendisi İzmire dön mek istiyordu. İzmirde bizden aldığı altı lirayı istedik; elbises lerimi çaldınız. diye bizi tahkir etti ve hatta tokatladı. Kendisin- den davacıyız, dediler. Gayet şık giyinmiş, uzuncü boylu, narin yapılı, sarışın Bn, Perihan, bu iddiayı heyecanla dinledi ve cevab verdi: — Ben davâcıları tahkir et- medim, dövmedim. Alkış buda- lası değilim. Ben kraliçe gibi kadınların yanında çalıştım.Böyle benim ayarımda olmıyan bayan- ları kıskanacak - vaziyette deği- lim. Bende bu ses mevcud ol dukça; her nerede olsa muvaf- fakıyet gösterir ve alkışlanırım!. Bayan Perihan, müdalaasını çok asabiyet ve heyecan içinde yaptı. Hâdisenin şâhitleri - dinlendi. Netice itibarile, Perihanın mu- haffef esbap dolayısi'e üç gün — Senin mu'1r p'erin, benim sözüme irvamadılar. Ben, senin dostun olam zavalı bir adamıt kızını, Ziğfeidi. kurtarmak içih koşuyorum. Fakat şef, meseleyi yanlış te- l k ett: — Son, yımyımıların — vastır s S Söz aldatimak — istiyorsun. Yarın sewi öldürce ğiz, d-d. 19 Künunnevel ai (Sağlık — bahisleri Dahili hastalıklar fit slzamaı a ua Di. M. Şevki Uğuz diyor kir Vaktinden evel ihti. JHarlığa karşı savaş £ t4A Kan damarları sertleşen va katılaşanların bir çoğu, hafif felç nöbetleri geçirmektedirler. Bu hafif nöbetlerde beyne az miktarda kan sıztiış bulunur. Bundan da bâş dönmesi, uyu- Şukluk, dilde pelteklik, gör- - mekte azlık, çalışmakta güçsüz- lük alâmetleri belirdiği gibi az çok bir felç de müşahede edi- Er. İşte yavaş yavaş ilerliyen bu feci manza; », daha çok ağır- laşır. Ve vaziyet te değişmiş olur. Şu hale gö vaktinden evol ihtiyâlığa karşı Savaş, -bir - kaç tablet veya bi kaç şringa ile yapılamıyacağı aşikâr bir mose- ledir. Bu savaş, ancak en ziya- de hayatın metod yollarının düzgünlüğü ile yapılabilmektedir. run adında bir şahsa senedsiz, | İnsan hayalı; iyi duygu, yaşama sepetsiz yüz lira para ikraz et- | ferahlığı, çalışma gücü ve dinç miş, vadesi geldiği zaman öden- | sağlam kalmaktan ibaretir. Har mediği için de icraya başvur | yatta iyi ve müreffeh — yaşama müştur. Borçlu Harun ieraya şu | prensiblerini sağlığı koruyacak cevabı vermiştir: şekillerde tanzim etmek icab — Ben bu pârayı aldım am- | eder.. Yoksa hayatı kemirici ve ma ödedim, borcum yoktur, kurutucu yollarda devam edi- Bu vaziyet karşısında alacaklı | !itse, tabitdir ki vücud ve ör- Sulh hukuk mahkemesine müra- | Sönler vaktinden evel ihtiyarla- esat' etmiş; borçlu burada pa- | S olurlar. Halbüki ruht ve rayı alıp ödediğini bahis bile | Sismani sağlığı korumak. için etmiyerek —doğrudan doğruya takib ediletek şen ve ferah ya borcu inkâr etmiştir. ;ınıı ng' dîmııli !mh ıcl:iLd': . & KA . | devam ederse, hiç şüphe yı .leŞ'::; d:::. tkl:ık::dı::' a: tur ki vücad 'dıimı zindeliğini kü borçlu icrada parayı aldığıaı | ubafaza efmiş! olur: ilrar ve fakat ödediği için bore | , Bt suretle da yavrulara sağı ve5: daenadığım Göğlemiş n asalılurı Iı.ı:ı hıyıl kıı_vv,uıunın bünye- medeki iladesinde ise parayı al- _ıe." D, b”“'ıah"f" Fusyu îğmı tamamile inkâr etmiştir. ;c:d:':::;mm%mf: adaki atına Hai ” . ... c Bi eanaat gellarla eat etmesi | bim bir ödevi olmalıdır. Yaşa- borgluya — teveöcük ötmektedir. | © yoll:ınm doğra olarak dü- -Borçlu Harun, Salh mahkeme- "”'"“; ea TT sinde esas davayı inkâr etmesi | YaPacağını bümesi lâzımgellir. üzerine teklif edilca yemini kar | Pit kaç ilâç öaddelerini yatmak bül've edü. elmiş; işte; bu:sebep :neıneıı dı_:ğnıı Ş îieğıldır. Her ten alacaklı yalan yere yemtin | ("ttn kendisini iyi tamması ve Ha aei a ihl bünyesini de iyi öğrenmesi mü- b bim bir meseledir. Asliyeceza mahkamesinde ya- A akeslğa pılan dürüşma sırasında borçlü lNöbotçi ıczahunelerı Harun, alacaklı — Abdullahtan ötedenberi para alıp — verdiğini Bu gece Kemeraltında Hilâl, Karataşta hapis cezası bir günc tenzil ve elli kuruş ağır para cezasile mâhküm olduğu bildirildi, Yalan yere mi yemin etmiş? —e e— İcradaki ifadesile mahkemede söyledik. leri biribirinin aksi... Dün Asliye birinci ceza mah- kemesinde şayanı dikkat bir ya- lân yere yemin davasının dürüş- ması yapılmıştır. Hâdise şudur: Paçacı Abdullah; Hasan Ha- ve netice itibarile borcu kalma- dığını söylemiş ve müşteki de | Halit, Keçecilerde Yeni İzmir, m kmdıln beyanatı ile | Irgadpazarında Asri, mahkemesinde ver: diği ifade arasındaki farkı meve | — p ]:fl'.';" ŞŞECGG_ j züu haMM "'ı“— ydın emfr nda t ll', üze y'l' yere yemin ettiğini ve hakikatin | İ!'da Güzelyalı, Tilkilikte M.Faik, anlafılması için icradaki dosya: İkiçeşmelikte İk çeşmelik, Alk *i elbini. ietemlşüir sancakta Jozef Jülyen eczahane- MKSi nhbi.kıhul ü leri nöbetçidirler. eme bu ede- NÜ . Gr rek icra dairesinde mevcud dos- Biribirini Yaralam:şlar. yanın celbine karar vermiştir. Menemeüade — Pazarbâşi ma hallesinde Sabri oğlu Nail ile Abdullah oğlu Hüseyin Özarslan arasında kumar yüzünden kavga çıkmış, biribirini bıçakla hafif surette yaralamışlardır. Her iki- si de tutulmuş, adliyeya verik TAKViM Rumi - 1333 P Arabi - 1358 Künunvevel 6 Şoval 15 Kününuevel 4 — Şefi, mubariplerine dö- verek: — Bmu zadana atıma. S- kin kaçırmay nız, diye emrett . Tarzan hayret .çinde id. Fa kat hiç bir İrreket ve itirnz yapr madan kend sin: zındana sev &- decek olanarın — arkasında » yü: tüdü. — — Devam at c>k —

Bu sayıdan diğer sayfalar: