“21 Teşrinisani Bu adam haydud mu? Yoksa!. Ruhiyat mütehassısı mı? Bir idam mahkümu anlatıyor: —.. —— Çocuklarınızı |(g harçlıksız bırakmayınız! Hapishanelerin genç-| | ler üzerindeki ya- man tesirleri.. Bir haydud, ne zaman olsa haydudtur; bilhassa Amerikanın şehir haydudları, elini defalarca insan kanile boyamış, hissiz, vicdansız ve dar görüşlü, dar beyinli mahlüklard r. Amerikanın şehir haydudu, eski Makedon- yanın dağ haydudlarından daha ziyade kanun, hak, insanlık bil- grez bir mahlüktur; o kadar ki bir çok defalar — cinayetlerini, kan kokusu ihtiyacile ve başka bir sebep olmadan yapar! Bu dağ baydudu, canını mü- dafaa için, fazla para elde etmek için ve yahud kendince makul bir gaye için hem cins- lerini öldürür ve yahud devlet kuüvvetlerine silâh çevirir. Ame- rikalı şehir haydudu ise, keyf için, zevk eder gibi insan ve Amerikan polisi öldürür! İşte bu cins mahlükattan bi- risi, mahud Al Bradi çetesinin elebaşılarından Cim Dalviker »tinayetlerinin cezasını hayatı ile öÖdemek üzeredir. Bu haydudun hayatı baştanbaşa masum ve 'a haydut veya polis kanile bu- Çok merhametsiz, çok vahşi bir hayduttur. Hayatında belki de tek “iyi hareket, yoktur. Böyle bir hayduttan ne bek- lenir? Firar hevesi, intikam ar- zZusu, yeniden yeniye bir çak kan dökmek ihtiyacı. Kurtulmak ümkânını bulamayınca da külür, hiddet ve insanlara en büyük bir husumet, değil mi? Halbuki bu adam bir ruhiyat mutahassısı gibi bir takım fikir- ler dermiyan etmiştir. Hiç bir kimsenin böyle bir adamdan beklemiyeceği fikirler işte Şşun- lardır? — Evet, beni elektrik koltu- ğunun beklemekte olduğunu bi- - liyorum. Benim kadar kan dök- müş bir adam, ele geçtikten sonra, Beyaz saraya kurulmak üzere gönderilemezi. Tabii âki- betimin idam olacağını ben hiç bir zaman inkâr etmedim! *“Cinayet cezasız kalmaz. Ben buna ilk kan döktüğüm anda da emin idim. Fakat samimi olmak İçin de itiraf etmeliyim, ki ben geçirdiğim hayattan dolâyı piş- Man değilim; istediğim gibi ya- #arım, simdi de hesabını vere- teceğim! Maamafih, iki oğlumun ü taklit etmiyeceklerini ümit tdiyorum; çünkü tahsillerinin so- huna kadar onları bol harçlıktan Mahrum kılmamak için icabeden fedbirlerini aldım. *Size de tavsiye ederim, ço- Suklarınızı parasız bırakmayınız, makul ve haklı ihtiyaç- Tarını temin edecek harçlıklarını Veriniz, icab ederse kendiniz aç kalınız, hatta- hırsizlık ediniz, onları mahrum bırakma- “Ebeveyni — tarafından haklı, haksız harçlıksız bırakılmış ço- Suk, bilhassa bizim diyarda baştlaka çalar, kırar, hatta öldürürl ı.glulıu' gibi, bizim usta Al &ibi, benim gibi korkunç İdam mahkümu Gim katil ve haydudlara malik olma- mak isterseniz, evvelâ çocukları harçlıksız. bırakmayınız, - sonra da Amerikanın büyük şehirlerin: deki batakhanelerini, yer altı yerlerini yıkınız, yakınız!. Çünkü birincisi canilık istida- dını, ikinesi de bu istidatların korkenç bir şekilde inkişafını temin etmektedir! Bu yeraltı ba- takhaneleri, cinayet ve cani ha- zırlıyan ve üsülleri daima müs- pet netice veren birer “ensti- tü, dür! Maamafıb, polis mek- teplerinin tahsil devresinin hiç olmazsa yarısı bu muhitlerde geçmelidir ki, polisler caniyi ve cinayetle mücadele imkânlarını öğrenebilsinler! Daha var: Gençlerin cinayet ve canilik mektebini de hapis- haneler teşkil etmektedir. Ekse- riyetle küçük bir suç dolayısile hapishanelere atılan bir genç, her derece ve sımftan bir sürü mabküm arasına girmiş demek- tir. Bu mahkümların hepsi birer canlı cinayet ve katülük dersi demektir. Nasıl hareket etmiş de yakayı ele vermiş?. Niçin cinayet - işlemiş? Ne- şekillerle insan öldürmüş?. Hertarafı sıkı, sıkı kapalı bir konağa nasıl g- miş? Ciınayeti yaptıktan sonra nasıl kaçmış; silâhını ne yapmış? Mütecaddid cinayetlerden bir kısmı ne gibi s>beblerle — gizli kalmış? Ve daha buna benzer bin bir türlü kötülük şekillerini, birinci suçunu işlemiş, namuşlu insanlar arasından bir adım ayrılmış gence mükemmel birer ders olur. Bence, bu hapisane- ler içinde yeni bir şekil bu- lunmalıdır. Yeni suçlu, eski suçluların böyle maceralarını - dinlerken, hakisaneden — çıktığı vakit işli- yeceği yeni suçların plânını - hem de fenni ve metodik şe- kilde! - hazırlar. Ben bile ka- şarlanmış bir haydud olduğum halde son işleninden birisini böyle bir myhitte, maküm arka- daşların maceralarını dinlerken hazırlamışlım. 1936 Martında Al Bradinin metresinin getirdiği üç küçük eğe ile hapisanenin gence demirrelerini kestik, kaç- tık ve Ohyenin Deyton şehrin« de bir bankadan 150 dolar aşırmağa muvaffak olduk, İdam mahkümu haydudun söz- leri burada bitmiştir. Fakat 1936 Martının firarından sonra Al Bradi çetesi, ve haydud Cim Dalhover altı aylık bir müddet içinde beş büyük bankâ soy- muşlar — ve — 828,000 dolarla 200,000 dolar kıymetinde mü- cevherat almışlar, mitralyözlerle bir çok Amerikalıyı ve Ameri- kan polis de öldürmüşlerdir. Yani bu çete efradı, Cimin iti- rafı veçhile hapisanede aldıkları son ders üzerine en kudurgan bir haydudluk devresi yaşamıştır. Yeranı ” ANADOLU İngiltere bile fark etmiştir ki, Britanya adaları ve Dominyonlar tehlikededir! Dünyamızı saran cehen- nemi silâh yarışı Komünizme karşı birleşen üç büyük, devle- tin emri altında iki milyon tonilâtoluk ı Amerika hazırladı Japon, Alman ve İtal. yan donanmalarına bir bakış Büyük devletler arasındaki deniz silâhlanması yarışı, şidde- tini bir kat daha artırmıştır. İtalya, İngiltere, Japonya, Al- manya, Amerika ve Fransada bütün tezgâhlar bir taraftan yeni gemi çatmakla bir taraftan da hazırlanmış olan - tekneleri denize indirmekle meşguldürler, Bilhassa Almanyada bu faaliyet etmeğe başlamıştır. Eylülün son haftasından itibaren Alman de- niz inşaat müesseselerinde üç posta işçi çalıştırılmaktadır. Pos- tanın biri iş müddetini bitirince hemen diğer posta iş tutmak- tadır. Yani müesseseler geceli gün- düzlü, biç durmadan, nefes al- madan harb gemisi yapmakla meşguldür. Bu devletlerin ayni zamanda kara ve hava silâhlan- masına da ehemmiyet vermekte soldukları, bir sürü yeni tayyare filoları ve zırhlı fırkalar - için binlerce yeni tank yaptırmakta bulundukları gözönünde tütular cak olursa silâhlanmanın ne müt- hiş bir paraya mal olduğu ko- laylıkla anlaşılır. İngiliz milleti, devletin do- nanma için ayırdığı fevkalâde tahsisattan çok memnun gözük- mektedir. Sarfedilen paraya en ufak bir itirazda bulunulduğu görülmemektedir. Zira, bu yaz Spithitde yeni kralı selâmlıyan İngiliz. donanmasının istenilen derecede kuvvetli olmadığını da bütün İngilizler anlaşmış bulun- maktadır. Hiç şüphesiz, S. M. Altıncı Jorjun teftiş ettiği donanmanın gözlere pek heybetli görünme diğini kimse iddia etmemekte- dir. Fakat bu donanmanın kar- şısında belirmiş olan hasım kuv- vetlerin de ihmal edilemiyecek derecede çoğalmış bulundukla- rını herkes iyice anlamıştır. İngiliz amirallığı yeni - silâh- Tanma programını, ağır filonun kuvvetlendirilmesi lâzım geldiği- ne inanarak hazırlamıştır. İngi- lizlerin — denizlerde hâkimiyet iddia ettikleri ilk günden bu güne kadar her devirde İngil- tere ağır filolarının diğer dev- letler ağır filolarına nisbeti bu günkü nisbetinden kat kat üs- tün olmuştur. İngilteredeki mur hafazakâr hükümetin, amirallık tarafından hazırlanan programı aynen kabul etmiş ve — derhal tatbika başlamış olduğu malüm- dur. Muhafazakâr — hükümetin dolananmayı — kuvvetlendirmek için gösterdiği bu acele, gerek Britanya adalarının gerek do- minyonların şu anda — tehlike altında bulunduğunu - binnazari- ye kabul etmiş olması suretinde tefsir edilmişti. Tanrının günü İngiliz, tezgâh- larından denize indirilen gemi- g büyük bir donanma vardır da bü- yük bir program Bir limanda toplanan İtalyan torpidoları lerin sayısı bu tehlikenin azal- dığına delâlet edebilir mi? Bil- hassa Romada imzaladığı siyasi bir vesika ile son hafta içinde İtalyanın Alman - Japon anlaş- masına girmesi akabinde söyle- nen bazı sözler bu tehlikenin daha ziyade artmış bulunduğunu sandırmıyor. mu? Roma, Tokyo ve Berlin gazeteleri, İtalya ile Almanya ve Japonya tarafından kurulan yeni cephenin emri ak- tında tam iki milyon tonilâtoluk bir harp donanması bulunduğunu nümayişli bir tehdit halinde ilân etmektedir. İngiliz tezgâhlarında hummalı faaliyet var Bu iki milyon tonilâtoluk harp donanmasının şimal denizi, At- las Okyanusu, Akdeniz, Kızı- deniz, Hinddenizi ve Pasifikte serpilmiş bulunduğu düşünülecek oursa bu kuvvetin kime düşman- hk etmeğe hazırlandığı - kolay- lıkla anlaşılabilir. Bunun için İngiltere geç kal mamağa çalışmaktadır. İngiliz tezgâhlarınm bu yıl donanmaya beheri 9.000 tonluk üç büyük kruvazör ileli muhrip ve denizaltı gemisi gönderdik- lerini biliyoruz. Şu anda - yapılmakta olan gemilerin tonilâto yekünu 500 bindir. Bu 500.000 - tonilâtoluk harp donanmasının ilk tahminlerden üçte bir nisbetinde kısa bir za- manda amirâllık verileceği söy- leniyor. Bir iki aya kadar 12 muhrip ve denizaltı gemisi ile 8.000 tonluk beş kruvazör ve 5.300 tonluk iki kruvazör daha donanmaya katılacaktır. — 1940 yılında ise yapılması bitecek olan “King Geogre - V., siste- minde 35.000 tonluk üç yeni ilk saffı harp — kruvazörü ile İngiliz ağır filosu azami kuvvetine ulaş- mış olacaktır. Amerikada: Amerika, hiç şüphesiz, diğer devletlerden daha iddialı bir program hazırlamış — bulunmak- tadır. Fakat Amerika deniz si- Tâhlanma programlarının zama- nında tatbik edilebildikleri şim- diye kadar görülmüş; işidilmiş değildir. Eğer Ruzvelt inad eder de yeni program zama- nında tatbilş edilebilirse, 1937 den itibaren yedi yıl müddetle her yıl - 25,000 tonluk bir bü- yük diretnotun denize indirildi- gini görmemiz İâzım — geliyor. Bu Amerikan gemileri 406 mi- limetrelik ağır toplarla silâhlan: mış olacaktır. Bir iki aya kadar tezgâhlardan 10 torpido, 2 kru- vazör ve2 büyük tayyare gemisi donanmaya teslim edilecektir. Japonyada: Japonya diğer büyük devlet- lerden farklı bir tarzda çalışmak- tadır. Bir kere, biç kimse Ja- ponyanın deniz pragramı hak- kında kat'i bir malümat aldığını iddia edemez. Malüm olan şun- dan ibarettir: Dört eski diretnot baştan başa başa tamir edilmiş ve yenileş- tirilmiştir. Japon tezgâhlarında çok sür- atli muhripler, denizaltı gemileri ve uçak gemileri yapılmakta ol duğu ise ancak kestirilmekte ve sanılmaktadır. Bunlardan başka Japonyanın da iki yeni diretnot yaptıracağı, yahut yaptırmakta olduğu rivayeti dolaşıyor. Almanya ve İtalya Faşist İtalya ile Nazi Alman- yada ise donanmalar, baş dön- dürücü bir süratle kuvvetlendi- rilmektedir. İngiltere ile yaptığı mukavele mucibince Almanya ancak İngiliz deniz üstü donan- masının yüzde 35 i ve İngiliz denizaltılarının yüzde 45 i dere- cesinde gemi yaptırmağı kabul etmiş bulunmaktadır. Diğer bütün siyasi ve askeri taahhütlerden kendisini — nasıl kurtardığını gördüğümüz Alman: ya, bu taahhüde riayet edecek midir? Bu taahhüt, Nazi Almanyanın imzasını taşıdığı için Hitlerin bunu Versay muahedesi gibi fazla düşünmeğe lüzum görme- den yırtacağını sanmak mümkün değildir. Zaten İngiliz donanmasının her gün artmakta olması Al. manyaya da daha fazla gemi yaptırmak hahkını kendiliğinden bahşetmektedir. Bu gidişle AL- manyanın bir kaç yıl sonra Fran- sız donanmasiyle ayni ayarda bir donanmaya sahip olacağı tahmin edilebilir. Fransız donanmasının bir çok gemileri — yaşlarını doldurmak üzere bulunuyor. Fransa o za- mana kadar bunların yerini yeni v *Sabifese | a CA Lik maçları — Üçok - Ateş bu gün karşılaşacak Bu gün Alsancak ve Halk sahalarında liklerin ikinci hafta müsabakalarına —devam edile- cektir. Maçlar saat 10 da Halk sahasında Üçok-Ateşspor B ta- kımlarının oyunile başlıyacaktır. Bu oyunu, Alsancak - Demir- spor, Yamanlar - Doğanspor B takımlarının oyunları takib ede- çektir. Halk sahasında B. takımları- nın maçları devam ederken Al- sancak sahasında da saat ll den itibaren ayni kulüplerin A takımları oynıyacaklardır. B. ta- kımları arasındaki müsabakaların en mühimi Üçok-Ateşspor ma- çıdır. Bu iki takımın geçen haf- ta ayrı ayrı rakiplerle yaptık- ları müsabakalarda gösterdikleri mevcudiyet göz önüne getirik diği takdirde, bu günkü oyun- ların çok heyecanlı ve zevkli geçeceği tahmin edilebilir. Oyunun ehemmiyetini - takdir eden fudbol ajanlığı maçın ida- resini Esat gibi iyi görüşlü bir hakeme vermiştir. Bundan evel yapılacak Do- ganspor - Yamanlarspor maçı da günün ehemmiyetli müsabaka- larındandır. Bu iki takım da ge- çen heftaki rekiplerine mağlüp olduklarından, birbirlerini yen« mek için azami gayret göstere- ceklerdir. Şu hale göre bu oyun da ayrnca hususi bir alâka uyandıracaktır. Birinci takımlar arasında yapılacak müsabakala- rın birincisi Alsancak-Demirspor takımlarının. saat 11 de yapa- cakları karşılaşmadır. Başbakanımızın fotoğ- rafileri Başbakanımız B. Celâl Ba- yarın muhtelif büyüklükte ga- yet mükemmel fotoğrafileri ve Ege manevralarından sonra ya- pilan büyük geçid resmine ait en güzel resimleri Kemeraltı caddesinde Hacı Alipaşa ote- linde Ressam Foto İsmailden bulabileceksiniz. 10 D. gemilerle doldurabilecek midir? Bu memleketin içinde bunal- dığı büdçe —muvazenesizliği yü- zünden donanmasına pek fazla bir yeni tahsisat verebileceği sanılamıyacağına göre, salâhi- yettar teknisiyenler, 1942 yılın da Fransız harb donanmasının ancak 450,000 — tutabileceğini tahmin - edebiliyorlar. Mevcud programına ve çalışma tarzlarına bakarak Almanyanın da ayni tarihte 420,000 tonluk ve yep- yeni gemilerden mürekkep bir harb donanması kazanmış ola- cağı tahmin ediliyor. Eğer iki taraf inşaatı bugünkü şekilde devam ederse, o tarihte ağır Alman filosunun, ağır Fransız filosundan daha kuvvetli olaca- ğıda iddia edilebilir. 1942 de Alman filosu şu ge- mileden mürekkep olacaklır: Beheri 26.000 tonluk 2 zırhlı, Beheri 35.000 tonluk 2 zırhlı, Beheri 10.000 tonluk üç kru- vazör (Cep gemisi), Beheri 19,250 tonluk iki uçak gemisi, Beheri 10.000 ile 6000 ton arasında 11 yeni kruvazör, 40 muhrip ve torpido, 250- 750 tonluk denizaltılar (bunların tonajı, İng'ıliı denizaltı filosunun yüzde kırkına muadil olacaktır.) Devletlerin deniz — silâhlanma faaliyetleri hakkındaki tetkikle- rimize bir başka yazıda devam edeceğiz. Sadık Duman K ' _'— hai -