İ M “ARagAR MAi Kİ ZĞAR A L -— y e — Milletin ruhuna emniyet ve teselli vermek Tâzüm... Tebaai a: hane, imdadı şehriyarile müte- selli olmalı... At divanında bütün devlet hazinesini boşaltmağa kâli kas rarlar verildi... Türkiye dahilinde binlerce, on binlerce, hatta bir rivayete göre, altmış bin işçi harekete geldi. Duvarcısı, kireççisi, amelesi ve- sâiresi ne varsa toplanıyordu. Edirnede ahnan haberlerden biri de Dimetokanın mahvolup baktığımı yerinde de yeller esti- ğini gösteriyordu. Padişah: — Eyvah, diye bağırdı, dö- ğup büyüdüğüm yer de akıbet bu hale uğradı ha?.. Ne şeamet yarabbi, ne şeamet? İstanbulda zelzelenin tahribatı devam ediyordu. Galatadaki sur- ların yıkılmasile beraber, deniz bütün ihtirasile karaya hücum etmiş, o havali köylerini bam mıştı. Boğulan bağulana, kaçan kaçana?.. Padişah; at divanı kararlarının tatbikatı ile bizzat meşgul olu- yordu. Tam bu sırada.. Bir zelzele dahal,.. Edirne yerinden oym- yordu. İhtiyar padişah artik ç- leden çıkacak vaziyete gelmişti. Nereye kaçacak, nereye gide- cekti?.. Esasen bunun faydası olurmuydu? İşte zelzele buraya kadar uzanmıştı. Tunca nehri taşmıştı. Topra- ğin yarklarından fışkıran - sular, nehri — kabartınış, taşırınış - ve Edirnenin şimali kısmı âdeta bir deniz halini almıştı.. Şehzade Selim, bütün bu ha- rekâtı adım, adım takib ediyor, memleketin halini acıyordu. Nihayet ağabeyi Korkud; Mi- sırdan gelmişti. Bu goliş de ve- ziriâzam Ali paşanın tavassutile olmuştu. Korkud Mısırda iken Memlük - sultanlarından çok il- lilat görmüştü. Fakat Mısır suk tanı bunlara rağmen, kendisinin Mekkeye gitmesine mani ol- muştu. Korkud, veziriâzama bir mek- tüp yazmış, ondan ve dolayısile babasından af dilemişti. Gene sancağını istiyordu. Şehzade Selim, bunu duyunca çehresini ekşitti. Fakat ona Kor- kudun geçirdiği tehlikeli ve he- yecanlı bir hâdiseyi ıılı(tıklın vakit gülmeğe başi Mısır sultani, lenjuim gemi- lere bindirmiş, kiymetli hediye- lerle İskenderiye sahilinden teşyi euıışu. Haberi getiren; Selime dedi ki: — Gemiler; sahilerimize doğru yaklaşırken, ansız'n uzakta, ufakta Yazan: M. Aayhan — 20 — karaltılar görülmüş.. Meğer bun- lâr Rados şövalyeleri imişler, Korkudun döneceğini haber al- mışlar, baskıt vereceklermiş... Şövalyelerin kadırgaları yıldı- rım gibi Korkudunkine yaklaşa: rak, bayrak çek, işaretini ver- mişler. Fakat Korkud; Radös bayrağını çekmeyince ateş baş- lamış... Selim yerinden kımıldadı: — Sonral. — Sonra şehzadem, harb bir müddet devam etmiş, fakat şö- valyeler bizimkileri - sıkıştırmış- lar ve Korkudun gemisi bin müşkülâtla kendini Anadolu sa- hilne atabilmiş.. Atmış amma, askerleri kâmilen telef olmuş. Selim, dişlerini gıcırdatlı: — Ona var mı şir, var mı edebiyat ve kitap? Harb oldu mu, derhal panikl. Selim © geceyi der'a bir dü- #ünce içinde geçirdi. Genç şah- zade, Osman! tarihinin seyrini değiştirecek ve bir tekmede bü: tön usulleri yıkacık kararlar ver: mişti. Bunların hulâsası şu idi: Karacasuda Karacasu, (Hususi ) — İlçeye bağlı Emer köyünde kız kaçır: mak yüzünden feci bir cinayet » Vak'a şöyle cereyan Halil İbrahim adında bir genç Geya Mehmedin 18 yaşındaki kızı Zahideyi ötedanberi sevmek- tedir. Askerliğini bitirerek 15 gün evel köye dönen Halil İb- rahim; Zahidenin brisile n şan- Tandığını haber almış ve kizı kaçırmağa kârar vermiştir. Köy 'bekçisi Ahmet ve kizin dayısı Mehmet de Halil İbrahime yar- dim * vadinde bulunmuşlar, bır- likte bir plân bazırlamışlardır. Zahidenin dayısı —Mehmet, vak'a gecesi kızın evine gitmiş bir müddet oturduktan sonra ayağının ağrısını behane ederek kalkmış, Zahide ve annesi kenm> disini kapıya kadar uğurlamış- lardır. Kapı açılıpta Mehmed dışarı çıkınca, Halil İbrahim ile bekçi Ahmed birdenbire eve girmişler ve kızı zorla kaçırmağa ıîınışleıdıı K zını kolundan ya: GAĞLEA GNL L KCIN NONU M S SA SLKLIND LA K T UN SAD K KM Tarıam Balta değmeuuş ormanlarda.. 18 Nıdıııd.ı . 1 — Ağaçtan indiklerinden bir az sonra, Tarzan getirdiği Sivilliyi sakin bir yerde otlar üzerine yatırdı. Genç ka- dın kendine geldiği vakit bulun- duğu yere hayret ve korku ile baktı. Gözüne ilk olarak Tarzan ilişti ve tabancasım.. 2 — .. Tarzana doğru. itti, Sahibini tehlikede gören may- mun hemen ileri atıldı. Kadın TP LAT RR Padişah olmakl.. Fakat nasıl?.. Bu hak, âdet mucibince bü- Yük şehzade Korkudun idi. Kor- kud, nihayet Mısırdan dönüp gelmişti. Babası da onu alfet- mişti. Hatta hediyeler bile gön- dermiş, Teke eyaletini gene onun uhdesine birakmıştı. İhtiyar padişah korkuyordu. Hayatının son günlerinde da- hili bir ihtilâfın, saltanat, taç ve taht kavgasının başlamasından çekiniyordu. Halbuki mukadde- rat, kendiliğinden bunu — hazir- byordu. Korkuddan sonra sıra Amasya valsi şehzade Ahmede ge iyor- du. Yani kendisi için padişah olmak imkânı, çok uzak bir ih- timaldi.. Fakat Selimin çelik iradesi ve daima ihtilâl fırtma'anı ile sarsılan dmağı bunun da yolu- nu bulmuştü: İsyan etmek, fakat bunu is yan mahiyetinde göstermemek! Selim, artık bütün dikkatile hâdiseleri tedkik ediyor, ordu eradının düşüncelerini araşlırı- yordu. — Sonu var — feci bir cinayet oldu İbrahim adında bir genç, uvgılmnı kaçırır- ken Fatma kadını hançerle öldürdü. kalıyarak — birakmiyân — afnesi, Halil İbrahimin bir yumruğile yere yuvarlanmış, bu dela da feryadlara yetişen Zabidenin ha- lası koşarak eve gelm ştir. İbra: bim, üzerine saldıran bu. kadına, kalbine kadar işliyen bir hançer saplamış ve kızı bekçi ile bir- likte kaçırmıştır. Fatma kadın, aldığı yaranın tesirile derhal ölmüştür. İbrahim ve bekçi Ahmed, Za- hideyi sabaha karşı Karacasuya getirmişler, bir dostlarının evinde geceyi geçirdkten sonra erken- den yaylaya çıkmışlatdır. Hâdi: seden haberdar edilen jandarma, harekete geçerek - katilin izini bulmuş ve suç ortağı bekçi Ah: med ile birhkte yakalamıştır. Zeytinyağı reköltesi bereketlidir Bu yıl zeytin mahsalü bol ve bereketlidir. Rekolte yüksektir. Bir çok yeterde yeni mahsul- den yağ istihsaline başlanmıştır. Yeni mahsul - satışları başladı- gından ucuzlamağa başlamıştır. bu defada silâhını maymuna çe- virdi ve ateş etti. Kurşun may- münun omuzuna isabet etti. Tam | ikinci defa ateş edeceği sırada. — <« Tarzan genç kadının elini tuttu ve: “— Bu oyuncakla oynamayı- pızl, Dedi. Sivilli, ba - İngilizce hitabı düyunca büsbütün hayret içinde kaldı. Böyle bir yerde bu kadar temiz bir İngilizce ko- nuşan fakat. Yarı çıplak bir ı Mahkemede tükürdüğü için Korkud önmıiıtu. Fakut yolda şövalyeler onu3 gün hapse mahküm oldu sıkıştırmışlardı. Yavuz bunu duyunca bağırdı! |(Osman, başkasile evlenen sev- Dahili hastalıklar mütebasasınız $* De. M Şevki Üğur diyor kiz Kanser ve kan- gilisine tehdid mektubu gönderdi|sere karşı savaş Osman dıyor kı. Benim neremde noksanlık var. Şimdiki kocası benden çirkindir!,, öineil dülkedübi Dün İkinci Sulhceza mahke- mesinde çok garip bir hâdise olmuştur. İkiçeşmelikte oturan Osman adında bir delikanlı, komşuların- dan bir kıza âşık olmuş, kendi- sine bir çok defalar aşk mektop- ları göndermiş; kızın başka bir adamla evlenmesi üzerine aşk mektuplarını tehdit mektuplarına tahvil etmiştir. Aleybinde tehdit davası açılan Osman, dünkü duruşma esna- sında çok garip tavırlar takınmış ve hâkimin suallerine: — Evet, bu mektupları ben yazdım.. Bu kızı da seviyorum. Amma © beni seviyor mu, bi miyorum. Rica ederim, benim neremde bir noksanlık var?! Makıa bu kız başka birile evlendi, onun aldığı adamı da biliyorum. Bu adam benden çok wkmd r. Beni alsaydı her halde N TPCKAKAKİĞR KKT LKT ddi Fi daha iyi olurdu.. Demiş ve cümlesini bitirdik- ten sonra: — — Hak, tuul Diye bir de balgam savur- muş, ayağile silmiştir. Mahkeme huzurunda yapılan bu. çirkin — börellek | kargısında hâkim: — Nedir bu hal, mahkemede tükürülür mü? Diye suçluya sormuş; şu cevabi vermiştir: — Tükürülür ya, neden tükü- rülmesin? Hâkim, esas davayı bırakarak, mahkemenin mehabetine doku- nan suçlu hakkında yeni baştan sorguya başlamış ve bu küsta- hane hareketnden dolayı üç gün Bapsine “karaf Verilmişlir. Suçlu, derhal tevkif edilerek cezaevine gönderilmiştir. o da Vatandaş dövülür mü? Polis B. Yahya bir ay ay hapis cezasına çarptüırıldı Dün birinci Asliyeceza mah- kemesindo şayanı dikkat bir davanın kararı tefhim - edilmiş- tir. Hâdiseyi kısaca yazalım! Bundan bir müddet evel Gü- zelyalı karakolu polislerinden Bay Yahya, ayni mevkide bu- lunan kömürcü Mustafanın dük- kâmına giderek kendisinde ka- çak kömür olduğunu ve derhal teslim etmesini ihtar eylemiş; kömürcü de kaçakcı — olmayıp bu kömürleri adı ve — adresi malüm olan kömürcü Mehmed- den aldığını söylemiştir. Bu cevab karşısında — polis Yahya talebinde israr etmiş ve kömürcünün yakasına yapışarak tramvay — caddesine — çıkarmış, ağır küfürler altında — zavallı adami bir çok vatandaş mu- vacehesinde tekme ve tokatla dövmüştür, Kömürcü Mustafa, ba hâdis seyi bir istida ile Cumhuriyet müddeiumumiliğine - bildirdiğin- den tahkikat yapılmış ve evrak birinci asliyeceza mahkemesine tevdi edilmiştir. 937-656 esas numaraya kay- di yapılmış olan bu davanın dü- insana tesadüf edeceğini sam- mıyordu. 4 — Tarzan: “— Size yar dim etmek istiyorum!, Sözlerini ilâve etti. “— Ben yardımınızı istiyorüm. Yalnız silâhımı bana || veriniz. Tarzan silâhı iade etti: «— Pek âlâ. Fakat sizin - için fena olacak. Çünkü.. Diyerek arkasını döndü ve yürümeğe başladı. ruşmasında, hâdisenin canlı şa- hidleri bulunan muteber zevat gördüklerini izah etmişler ve Mustafanın tekme, tokatla dö- vüldüğünü ve hakarete maruz kaldığını anlatmışlardır. Müddeiumümi — muavini- Bay Sabri, bu şehadet karşısında: şayanı dikkat olân şu mütaleayı serdetmiş: — Türkiye cumhuriyeti hükü- meti böyle halka suimuamele eden polisleri kulağından tutar ve derhal atar. Ve suçlunun sını istemiştir. Müştekinin avukatı B. Ahmed Remzi Duyar, bu mütaleaya iş- tirakle beraber, suçlunun sabit olan dövme ve hakaret cürüm- Terinden dolayı tecziyesini de tâleb eylemiştir. Hâkim, —maznunun müşteki Müstâfayi dövdüğünü sabit gö- cezalandırılma- rerek bir ay hapsine ve o kadar müddetle memuriyetten mahru- miyetine kârar vermiştir. Sabı- kası olmiyan suçlunün bü ce- zası tecil edilmiştir. Düzeltme Sandı köyü davasına devam edildiğini ve avukat B., Remzi- nin müdalaasını yaptığını yaz- mıştık. Avukat müdalaasında Ahmedin döğülmediğini, rapor lardan da anlaşıldığı veçhile su- kut neticesinde öldüğünü iddia ve muhtar Hasaniın beraetini is- temiştir. Düzeltiriz. TAKVİM Rümi - 1353 | Arabi - 1356 Toşrinisani 8 Ramasta 1? Teşrinisani l aei Beşeriyeti yakıb kavuran, kas nını kürütan, vücudu mahva, ölü- Te sürükliyen kanserin sebebleri hakkında şimdiye kadar pek çok mütalcalar beyan - olunmuştur. Son asrın - bilginleri, kanscrin mevzuu bir âfetten ibaret olma- dığını söylemişlerdir. Bir çok mahir ellerin yaptığı denemeler sayasinde, kanser gibi hayat ışığını söndüren mühlik bir hastalıfın ümümt bir bozuk- luğa aid bulunduğunu Kongti- tüsyon meselesi olduğu cihetle bütün uzviyette bir kan ibtilâtı olduğunu söylemişlerdir. Bugünkü medeni insan, eski devirde yaşıyan insanlardan da- ha ziyade bu hastalığa istidad ve kabiliyet göstermektedir. Bu- nun için medeni memleketlerde kanser çoğalmıstır. Kanserin te- zayüdü âdeta bir dünya hâdisesi olmuştur. Amerika ve İngilterede yirmi yıldanberi bu büyük insan cellâ- dına karşı mücadele açmışlar ve kurdukları enstitülerde bir çok tecrübeler yapmışlar ve yapmak- tadırlar. Lakin henüz — kat'? bir neticeye — vasıl olamamışlardır. Bir çok operatörler, bir kanser urü karşısında uzviyet kütlesini gözönüne alarak bıçağını hazır- liyor ve biçağini ekaa — alarak düşünüyor, — hastalanan ki&ima şöyle bakıyor. *Arkası var- Nöbetçi eczahaneler Bu gece AİSEMEraİsmede Hirtal, Marataşta Habif, Keçecilerde Yeni Izmir, Irgatpazarında Asri eczaneleri bu gece nöbetçidirler. Yariın gece Kemeraltında Şifa, Güzelyalıda Güzelyal, Tikilikte M. Faik, İkiçeşmelikte İkiçeşmelik, Alsan- cakta Jozef Jülyen - eczaneleri nöheıçidiıleı._ Mahküm oldular Nikâhlı" bulunan - kocası Bay Necmi Eruzun nezdinden kaçar rak elektrikçi Feridle karı, koca gibi yaşıyan Bayan Nigârm As- liye ikinci ceza mahkemesinde yapılan duruşmaları nihayet bul müş vo sabit görülen suçlarıne dan dolayı Nigârla Feridin iki. şer ay müddetle hapislerine ka- rar verilmiştir. Bir dilek Hacırahmanlar köyü. nün bir derdi Hacırahmanlar köyünden yar ziliyor: Köyümüz 300 hanelidir. 50 sene evel yapılmış köy akaratı arasında 15 dönümlük bir sebze bahçesi vardır. Köyün bütün sebze ihtiyacı burâdan temin edilmektedir. Ancak son zaman” larda bakımsız kalınış, harab bir tarla hâline gelmiş ve bu sene de ekin tarlası olarak kullanılmağa baş'anmıştır. Köy halkı, şimdi sebzesini güçlükle temin etmek- tedir. İlbayımız Dr. B. Lütfi Kırdarın bu işe de el atmasını dileriz. Zeytin çalmışlar Menemende kireç mevkili zeytinliklerden zeytin çalan ot dört yaşlarında İsmail Özdemir ve Receb tutularak ıth ve- rilmişlerdir.