ha . * Bir adaya seyahat İrfan Hazar Yamanlardağı eski sünlerden bahsediyorda: * Bir taraftan Emsele, Cülistan ve Elmüşezzeb misillü kitahlarla, diğer taraftan Lisanı Eransavinin gayri kıyasi ef'alile ve İsagoci perhile pitpazarına dönen kafam, bir zaman geldi ki tamamen odunlaştı ve kütükleşti. Geçen Çarşaşmba günü nasılsa bir oruç tatıam. Yarım asra yaklaşan © mazi, sıçak “ pide köküsünün tesirile, birden gözümüa Tudade canlaadı. İyice batırlıyo: || rum. Dört açkadaşla birlikte, ramazan ayını geçirmek için adalardan birine |) gitmiştik. İzmirden aynlırken morhum Molla Küzün olendi biaç şunları söyledir. — Dikkat edin! Gideceğiniz adada zerlu popazlar vardır. İslâmları, hele sarıklıları hiç sevmezler. Asil mesele, sizi dininizden çıkarmak ve kendi dinlerine sokmak istemelerdir! Mollanın bu sözlerine bepimiz güldük. Din çıkarınak; çamaşır çıkarmak gibi, cebden mendil çıkarmak gibi basit bir yey değildi. Bilhassa ben, müd hiş bir İslâmdım. Gâvur dinine diş biliyordum. Biş dkşem üstü adamın nılıtımına yanaşlık. İğne atsanız yere düşüremez. sinis! Kalabalık 1m kalabalık! Bizim kordoudakilerden daha büyük binaları, Yızır vızır işliyen paytonları, pk pık, cici bidi bayanlarile şaştık kaldık bu adayal Bizi, buz gibi beyaz elbiseli ve koca koca çapkalı adamlarla çevrilmiş geniş bir salondan geçirdiler. Tam ortaya geldik. Şişman ve wzan boyla bir frenk, arkadaşımız hafız Nazmiye yaklaştı. Bu adamın göğsünde kordonlar, başındaki şapkasında sarı sarı şeridler vardı. Arkasında da kırmazı suzatlı çömezleri el pençe divan ducuyorlardı. Derkea, etmümızı bu — beyaz elbiseliler bütün bütüne çevizdiler, Baştan tırnağa kadar bizi süzüyoclardı. O sırada, demin söylediğim frank, Nazminin elinden tattu. Ve yüksek sesle yüzüne kanşı bağırdı; — Dinini çıkar! Dinini çıkar! Azacık bekledi! Ne yapacağımı bilemiyen ve gittikçe budalalaşan Nazminin| iştemişlerdir. önünde, çene kaşlarına çatarak feryadı bastı : — Dinini çıkar! Nasıl dinimizi çıkarabilirdik. Hay Allah böyle adanın bin türlü belâsını verseydil. — Sabredemedim: — Yal yakınken dönelisa arkadaşlar! Diye bağırdım, Vapur daha duru: yor, Bu din düşmanı kâfirler, burada kaldığımız müddetçe, hizi ergeç dini. mizdem çıkaracaklar, bizi diasiz olarak İzmire gönderecekler! Yanımda siyak elbiali hir ccnehi belirdi. Galiba vapur yolcularından ola gaktı. Bana dilini gösterdi, tekrar gösterdi! Bir da baktım, bizim mollalar da yayyan dülerini moydana çıkarmışlar, bena gösteriyorlardı. Aman Allalım! “Az kalsın çıldıracektım! Bizim arkadaşlar gülerek ve dil çıkamarak — güvur oluyorlardı. Uzatmıyoyum.. O beyaz rabalı Prenk ve arkadaşları, meğer ki karantina doktorları — de. Giller mi imişt. Hastalık dolayisile, her vapurda yolcuları böyle muayene. den geçiriyorlarmış.. Türkçeyi pek yanlış telâf fuz edan başhekimin, — Dilimi çıkarl! Cümlesini, ben sersemin sersemi, ben abdalın abdalı (Dinini çıkar!) şeke Tinde anlamamış / mayum?, Ey toprakl. © zaman yarılıp ta niçin beni içine Mühim bir hıbırl Bir Amerikan mecmuasına göre, merkezi Amerikada bir ağaç varmış, yerliler bu ağacın dallarını da diş fırçası olarak kullanmakta imişler. Mecmua, bu tabit diş fırçalarının bazı iyiliklerinden — de bahsetmeği unutmamıştır. Zavalh —Amerikalı mecmua... Bunun bizde — misvak denilen şey olduğunu bilmiyor anlaşılan! Bayan gelin, altı yaşında idi! Geçen gün Cenubi Sırbis. tanda 9 yaşında bir kızın 39 yaşında bir adamla evlendiğini yazm ştık. Bu, belki hayreti mu- €ib olmuştur. Fakat Hindistan- da yapılan bir düğünde, gelinin sadece altı yaşında olduğunu söylersek hayret bir derece da- ha artar değil mi? Damadın yaşını da merak eden'ere haber - verelim ki, bu bay 45 yaşında — bulunmak- tadır. Çocuklara mahsusllokantal Bir çok çocuklar, yemek be- genmekte çok müşkülüt göste- rirler, bir çok analar ve babalar çocuklarına —ne - yidireceklerini tayinden âciz kalırlar ve çocuk- ları'da mütemadiyen — zayıflar, durür! Nevyorkan açıkgöz bir fen adamı, sâde çocuklara mahsus olmak üzere bir lTokanta tesis etm'ştir. Çocuk ruhiyatına vakyf olın bu adamın lokantası saye- sifde yemek yimekte müşkülpe- send olan çocuklara — yemek yidirmek kolayı bulunmuştur. Kalbsiz adami VYarşava hastanesine Tadenz Şivabuski adlı bir adam yatı- gılmışır. H satanın nabzibi, ha- raretin mca ene eden döktar: lar, haşbinı de muayene etmek ıı(emışlcı, kalb atmasını nıılı şekilde bildiren âleti hastanın kalb yeri olan kısınına koymuş- lar, fakat hayret içinde kalmış- lardır. Çünkü bu adamın kalb yerinde hareket eden, atan bir şey bulamamışlardır. Eğer has- ta, hastalığının ıztırabile dön- memiş ve doktorların — kulağı hastanın sağ taralını dinleme- miş olsaydılar, bu adamcağız (kalbsiz) adedilecekti, Bu sayede bu adamın kalbinin, herkesin aksine olarak sağda — olduğu anlaşılmıştır. — Maamalih, * bu adam umumi harpte Alman ah- zasker şubelerindeki asker mu- ayenesinde (Kalbsiz adam) ra- porunü almıştı! Avustralyada,.. Bundan 23 sene evel Avust. ralyada — cizvit — papazlarından Françisko adında birisi, beheri 2 liradan olmak üzere 141 kadın satın almış ve bedellerini de boncuk, düğme — vesaire gibi şeylerle ödemiştir. Bualışverişin garip safhalarından birisi de bu kadınların bir kısmının doğma- dan satın alıamış olmasıdır. Bu papaz, bu kadınları niçin mübayaa etmiştir. Bilhassa yer: lilerin en buhranlı devirlerinde niçin böyle hareket etmiştir. Papas bı ııııle kendisi şu ce- vabi veri — Ben kıh tüccarı değilim, daha soğrusu ben ruh - satın alıyorum! Papaz, bu suretle satın aldığı kadınları hiristiyanlığa sokmak- tadır! İşte bu alışverişin hakiki manaşıl Oda meclisi 'Ticaret odası meclisi azasının seçiminde — bulunacak — İktısad Vekleti komiseri gelmediğınden intihabata başlanamamıştır. Sef ve Bnşuka. nımızın nutukları Cumhurreisimiz Atatürk ile Başbakanımız B. Celâl Bayarın, Büyük Millet Meclisinde son irat buyurdukları mühim nutuk- lar tabettirilmiş ve dairelere tevzi edilmek üzere Dabiliye Vekâletinden vilâyete gelmiştir. Tütün satışları Seydiköy tütünleri de satılmak üzere Bu yıl istihsal cdilep tütüm lerden şimdiye kadar 23 milyon kilo tütün satılmımıştır. Dün Seydiköyden bir heyet vilâyete gelerek tütünlerinin elân satılmadığını, polikültür olmuyan Seydiköy havalisinde bütün ka- zançları tütün satışından ibaret alduğu için vilâyetin tavassutunu Bu müstahsiller, son zamanda bazı kumpanya adamlarının, — tütünlerini, kilosu 30 - 40 kuruştan satın almak is- tediklerini bildirmişlerdir. Haber aldığımıza göre, İnbi- sarlar ve Türk tütün limited şir- ketiSeydiköy müstahsillerinin tü- tünlerini değer fiatle satın ala- caklardır. Seferihisarda göçmenlere arazi tevziüne başlandı Seferihisarda bulunan vilâet iskân müdürü B. Dr. Ziya Fuat İzmire dönmüş, dün vali B. Fazlı Gülece — göçmenlerin — vaziyeti hakkında malümat — vermiştir. Metrük mallardan olan Galinos çiftliği isinin » e SEE NN T M D rafından İmece - Süretil. —.ĞW' muşhır Yi sae W '; )k Günün birinde Arnavudun biri bir reşsama gitmiş: — Kaç para İstersen vereyim babamın bir resmini yap. Demiş, Ressam sormuş: — Baban nerede? — Öldü. Rahmetliyi çok se- verdim. Zaten onun içindir ki Tesmni — yaplırtıyorum. — Peki, fotoğrafı nerede? — O da yok. Zaten fotoğrafı olsa ben başka resmi ne yapa- çağım? i amma birader, böyle bir resim yapmak için ya kendi- şini görmeliyim, ya fotoğralını.. — Canım sen bilirsin. İstedi- Bâtıl, makisün 500 yataklı hastane iç'n <ei olamaz hazırlıklar yapılıyor Maliye Vekâletinin kefaletile münasib bir istikraz yapılması mevzuubahistir Vilâyet umumi meclisi, 17 İkincikânanda toplanlılarına baş- iyacak ve yeni yıl bütçesini hazırlıyacaktır. Vilâyetin yeni yıl bütçesinin. esasları tamamlanmıştır. Bu ezas- lar üzerinden hususi muhasebe müdürlüğü yeni bütçeyi hazır- lamaktadır. Bilhassa sağlık, kül |ı'!r we nafıa işleri için bütçede arda tahsisat ayrıl- Gayri mübadiller komis- yonu lâğvedilecek Vali B. Fazlı Gülecin İzmirde 500 yataklı büyük bir hastane inşa ettirmek istediğini yazmış- tık. Bu hastane bütün tesisatile üç buçuk milyon liraya çıka- caktır. Vilâyet büdcesinden ay- rılacak tahsisatla yeni hastane- nin inşaşı imkânsız olduğu için Maliye Vekâletinin kefaletile is- tikraz teşebbüsünde bulunula- caktır. Yeni kanuna göre, gayri mübadillerin işlerine Maliye Vekâleti bakacak Maliye Vekâleti, gayri mü- badillerin iş'erini tasliye — için çalışmaktadır. Gayri mübadil bonoları mukabilinde satışa çe karılan Yunanlı mallarının mü- terakim bina ve arazi vergileri, bu malları müzayede — suretile hyırı edıklıHıı için lııı ay ııü | Glacaktır. ALK FIKRALARI Arnavudun babasının gin parayı- vereceğim. Esasen senin için usta bir ressamdir di- yorlar. Yap yakıştırda evin du« yarına asayım. Ressam, nihayet bu garip tek- lifi kabul etmiş ve kendince şöyle bir düşünmüş: — Resmi istiyen delikanlı yir- mi beş yaşlarında olduğuna göre babasının da elli yaşında olması lâzım, Arnavut olduğuna göre de, Arnavut kıyafetini esas tut- mak gerek. Ressam, bu düşünceden sonra almış fırçalarını, boyalarını, tam bir Arnavut tipi çıkartmış. Elli yaşını da hesaplıyarak; çenesine hafif tertip beyaz bir sakal da him bir para alıyor bu ve diğer musraflar hep gayri mübadiller hesabından veriliyordu. Gayri mübadillerin bu husus- taki ş kâyetlerini nazarı dikkate alan 'llıhyı Vekâleti, Büyük Mil- let Meclisine bir kanun lâyihası vermiştir. Bu kanunun Meclisin, bu devresinde kabul edileceği —lııılııhıdu. Bu kanunla İs- cekvehıındııınnrıgıyn badil işlerini Maliye Vekâleti teşkilâtı görecektir. Cııyıı mübadillere aid Yu- mallarının bina ve arazi vııııhnııı”"ydmıhdıh- raküm eden miktarı da affolu- nacaktır. Böylece gayri mübadil işlerine yeni bir veçhe ve Yasfiye daha kolay ve seri” resmi işlemiş ve portreyi hazırlamış. Nihayet resmin sahibi gelmiş: — Tamam mı? — Tamaml. Ressam bu cevabı vermekle beraber tablonun üstündeki per- deyi kaldırmış: — İşte baki. Herif, resme bakmış bakmiş yavaşça ağlıyarak: — Zavallı babacığım -demiş- ben görmiyeli ne kadar ihtiyar- lamış. O öldüğü vakit ben dört yaşındaydım. Ressam, işlediği batayı anla- miş tabii; fakat ses çıkarmamış. Fıkracı Eski mecr“cnı"ı kavaidi külliy- yesi ârasında öyle vecizeler var» idır ki - kıymetlerite “baka biçik mez. Esasen hakikatleri âmme Dazarında tecessüm, hattâ teşabhus ettiren, — çerçevelenmiş, — hangi doğru sözün kıymetine baha, ömrüne müateha takdir. oluna- bilir? — “ Bâtıl, makisün aleyh olamaz.. vecizesi de işte bun- lardandır. “Kadim; kıdemi üzre terko- Tunur, amıma bâtıl olmamak şar- tile.. Binaenaleyb herhangi bâtıl bir — vaziyetin - “böyle gelmiş, böyle gider, düşüncesile deva- mini teeviz; butlandır. İstanbulda, Ankarada, hatta şimdiye kadar İzmirde polişlerin nakil vasıtalarından — meccanen istfade etmiş olmaları, bundan sonra da behemehal istifadelerini icap ettirecek bir sebeb olarak ileri sürülemez; çünkü: * — Herhangi- bir devlet alacağının tabsili — için vazifeye giden bir tahsildarın, gene va- zifeye giden bir polisten farkı yoktur, 2 — Hazine hukukunu sıyar net maksadı” ve vazifesile kışla önünden Alsapcağa gitmek mec- buriyetinde kalaa bir gümrük muhalaza memurile, gene berayi vazile hareket eden — bir polis arasında ne lark tasavvur — olü- nabilir? 3 — Ordu — mensuplarının, bütün vazitelerin feykinde, mu- kaddes vazifeleri “Vardır. “Kuşla. dan İiman riyasetine tezkere gö- türmek. vazilesile - muvazzaf bir Er, müdüriyetten Pasaport mer- kezine evrak taşıyan bir polis- ten, hiç şüphesiz, daha üstün bir vazife il& mükellef — tutul- snuştur. Bütün Bunlar Belediye ötübüs- rine, devlet ve şir ket tramvay! b. v. bin: mök hakkır değtilerken polisin, su yoya bu şehirdeki bâtılı makisün aleyh tutarak ve bu butlanı kıdem: istinad etti> terek, hak idd.. —. neresinde mantik bulunu,or xi — hatta ga- zete sütunlarında müsvvelen ve- ya doğrudan dağruya belediye. yi haksız. çıkarmak — yoluna gi- diliyor?. An'aneler memleketinde de- Biliz; hak ve adalet Türkiyesim de yaşıyoruz. Bu memlekette ber batıl, kadim de olsa, yıkıl- mağa mahkümdur. * —— | Ödemiş belediye baytarı Emekli binbaşı B. Arif Türk: antas Zirant Vekâletince Öde- miş belediye baytarlığına - tayin edilmiştir. mnut'a ir TAYYARE SINEMASINDA | MARİNELLA filimile sesini cihana yayan #i TINO ROSSİlNn Mükemmei bir suretta temsil ettiği Muhteşem bir eser ' KİTARALAR ÇALARKEN AŞK... ŞİİR.. MUSİKİ.. VE GÜZELLİK MEŞHERİ Korsika Adasının Füsunkâr sahillerile, Marsilya ve Parisin tabij dekorlan içinde temsil edilen muazzam bir hı-ilııi san'at Pı'oğıııı ılüıe&ı. 1500 metre ve 6 kisım ıılııılı ıekılco VE Ataturk ün ve Vekil'er Heyetinin konuşmalarını ihtiva eden Ege Manevralaı'l Sözlü olarak yapılan bu filim, Geçen hafta gösterilen Manevra - filimile alâkası yoktur. Manevralar: 3;20 lar. — 555 — 8,30 da