— Amasya, Selime dar gehyordu. Babası tahta çı kınca, onu da Trabzon valiliğine tayin etmıştı ) B Sünnet olacak şehzadeler Şe- — hinşah, Alemşâh, Ahmed, Kor- U. Mahmud, Selim ve Oğuz: han “efendiler, di. Bütün O manlı ülkesi bu bir alay şehza- denin sünnetine ve bir çiftia, iz- — divacıma uzaktan, yakından işti- — rakediyordu. İstanbul, muhtelif — meydanlıklarda kurulan davullu, — zurnalı eğlence geceleri - içinde çalkanıyor, sarhoş alayları so- kakları dolduruyor, zafer neşe- leri içinde hududlardan dönen mağrur yeniçeriler, kafileler ha- linde eğleniyorlardı. Bu muhte- ç şem içki ve eğlence âlemleri — tamam bir hafta sürmüş ve ha> vaya sıkılan kuburlardan İstan- bul ufuklarını barut kokuları sarmıştı, Şebzade efendiler çar- şılarda dolaştırılırken halk, avuç: ları patlayıncaya kadar onları alkışlıyordu. Şehzade Abdullah — da güvey girmişti. Ön sene sonra şehzade Yar vuz Selim, artık Amasyaya, ba- — başımin yanına avdet emrini al- — miş bulunuyordu. Dedesi Fatih, onun bir azda ııın.lııdı yaşamasını, idare iş- lerine alışmasını arzu etmişti. Selim sarayda kaldığı müd- detçe kafasının bütün iştiha ve — kabiliyeti ile okumuştu. Dehşet- li istidadı, bilhassa büyük ma- — eeralara teşne kabiliyeti ile bü- — tün saray erkânı Selime alâka — ve dikkatle bakıyorlardı. Genç şehzade pek yakışıklı olmamakla — beraber zeki, cevval, hararetli, — mücadeleci, azimkâr bir varlık taşıdığını - gösteriyordu. O, w— ,, eulıhık devresini çabuk atlat- M Boyı uzundu. Kemikleri ka- lındı. Kaşları biraz çatıktı, yüzü — yuvarlak ve kırmızı idi. Gözleri — daima parlıyordu. Fakat bu göz- t lnırı sık sık, büyük bir vehimle _' etrafta daireler çizdiği de görü- lüyordu. Çene kemikleri geniş g ve kalındı. Hulâsa, bu çocukta, büyük maceralar peşinde koş- — mağa hazırlanan bir insan çeh- resi vardı. Vücudünün üst kısmı, alt kıs- — mina nisbetle uzundu. Geniş — omuzları ve göğsü sıhhatini, ka. — bim, kıllı kollan da kuvvetini — güösteriyordu. — BSelim, gerek Türk, gerekse — eiban tarihinin en kahraman — tiplerine şiddetle meltundu. Mü- temadiyen onların askeri ve si- yasi işlerini tedkik ediyordu. Hele Sulâheddin Eyyubi, onun #çin en yüksek kıymetlerden biri — idi. Mütemadiyen onu ve onun — gibileri okuyor, fakat ondan ve emsalinden daha büyük, daha — kahraman ve daha meşhur ol İstanbuldan Hnydnr Rüçdıî Öm | Umumi neşriyat ve yazı işleri müdü. || Tü: Hamdi Nörbet ÇANÇAR İDAREHANBI İzmir İkinci Reyler sokağa € Halk Pantisi binasa içinde Telgeaf: İzmir — ANADOLU Telefan: 2776 « Bosta katusu: 405 Abone şeraiti Yillığı M400, altr aylıği 800 üç aylığı 600 karaştar — — Yabanci memleketler İçin senelik aböne ücreti 27 Tiradir MATBAASINDA BASILMIŞTIR ANADOLU rilirken Şeyhülislâm Abdurrah- man Müeyyedi efendi onu teşyi etmiş ve eline, bir kitab - ver- Ba kitab meşhur. Miısirli mü- Mevzuu yalnız siyaset ve ase kerlikti. Şeyhülislâm, ona bu eseri ve rirken, sanki onun — istikbal ve inkişafını da anlamıştı. Selim teşekkür etti ve maiyetine veri> len müfreze ile Amasya yollarını tuttu.. Amasya, Yavuz Selimin sığa: mıyacağı bir yerdi. Ne çare ki gençliği dolayısile, kendisini hiç bir işe karıştırmıyorlardı. Selim Fanalın mea li bader . GiğÜnü mişti. Her yeni sene, bir — evelki seneyi tepeliyerek geçiyordu. O da, kafasını zeginleştirmekte de- vam ediyordu. Bir aralık sarayda — kendini gençliğin tezahürlerine kaptırr gibi de olmuştu. Hayır kaptır- mişti. Ânnesi Nevbehar sultan, ona derin bir zaaf gösteriyordu. Önun alnında, kendisine de ışık verecek bir yıldız görüyordu. Verilen karara göre, Selim, babası tahta çıkıncaya kadar bu sarayda tahsil ve — terbiyesine devam edecekti. Tutulan hoca- lar, bu hususta ellerinden ge- leni yapıyorlardı. Selim, Farisiden sonra edebi- yat ve şiire sarılmıştı. Bazen en kuvvetli — İran — şairlerinin ya- zamıyacakları kudrette şiirler çıkarıyordu. ÇAT İ YA ŞARLAR GELA Farisi tir ki, sefâhate kapıldığı zaman- lardaki hayatında, hem — kadın vartı, hem de genç erkek. Zaten gılman ve mahbup, o zamanlarda ve dahâ sönra — sa- rayin bir an'anesi, Bir — modası halinde idi. Selim deara — sıra ayni inbimakleri gösterdi. Fakat ilrattam çekiniyordu. Bu tarihlerde İran havalisi, yani Osmanh hududunun şarkına düşen arazi, Kan, ihtilâi, harp ve mücadele içinde yüzüyordu. Uzun Hasanlar, Akkoyunlu hükümeti gürüütüsü, Şeyl Cü neydin oğulları vesaire, durma- dan gırtlaklaşıyorlardı. .. Bayazıd. tahta çıkmış ve har rici, dahili iğtişaşlar içinde çar lışmağa — başlamıştı. — Ordumun soti fütuhatına rağınen — memile- Ketin içi; hakili,. geklile , bekıb mamıştı. Aksine olarak, Bayazıd, bar bası gibi, bir muharib, bir ae ker değildi. Kandan, cidalden hoşlanımı- yordu. Tabiati onu başka türlü yaratmıştı. Takta çıkınca, artık 30 ya- şına giren Şehzade Selimi de İs- tanbula çağırdı. O da, diğer- leri gibi bir vazife aldı: Srabzon valiliği:.. Selimi o sıralarda yeni evlen- miş ve Kirim Hanı Mengüli Gi rayin kazımı âlmıştı. Gerçi Selim Trabzona tayinini beğenmemişti. Zira İstanbula uzaktı. - Fakat (Şehriyârın) formanına da — itaat Tâzımdı. (295 yıh) Cumaovasında modern ha va istasyonunda hazırlık Sahaya 100 vagon cüruf cökülecek, su, tele. Ffori ve ötobüs temin olanacaktır Cumaovası nahiyesinde dev- let havayollarının tesis ettiği modern hava istasyonunda muh- telif inşaata devam edilmekte- dir. Cumhuriyet bayramının ilk gününde meydandaki hangarın açılma ve yeni yaptırılacak is- tasyot binasının temel atma tö- renleri yapılmıştır. Bu sahanın tanzimi için mü- him bir para sarfedilecektir. Tayyarelerin inip — kalkmasına mabsus meydan, yağmurlu ha- valarda bir çamur deryasi halini almakta, tayyateler için tehlike teşkil etmektedir. Sahaya 100 vagon maden kömürü cürufu dökülerek yağmurlu havalardan bozulmamasının teminine çalışı- lacaktır. Bu maksadla sahadâ (*) şeklinde bir pist yapılacak: tır. Pisti üzütlüğü 800 — metre, Lâlede: Şeyhin kızı Leylâ-Kan kardeşler- Donanma geliyor Karşıyaka Sümerde: Ehlisalip muharebeleri mesine şitididen başlanmııştır. Hava istasyonunda otomatik telefon tesisatı da yapılacaktır. Keşfe göre bu tesisat 1700 li- rayâ çıkacaktır. Hava istasyonunun su — mesec- lesi henüz balledilememiştir. Ya- pılan sondajda 15 metreye kadar inildiği halde sahada su bulmak mümkün olmamıştır. Fakat mü- teaddid yerlerde sondajlar yapı- lacak ve daha derinlere inile- cektir. Sondajda çalışan ustalar, bu sahada str olamıyacağını söy- lemişlerdir. Su bulünümiyacak olürsa — civardaki bir — değir- menin suyundan istilade edilmesi düşünülmektedir. P vlet hava- yolları gâmına - Birincikordonda Saman iskelesi civarında yıllığı 350 liraya bir binâ kiralanmıştır. Tayyare yolcuları, biletlerini bu- radan alacak ve muayyen — saat- lerde bina önünde düracak oto- büse binerek tayyare meydanına götürüleceklerdir. Havayolları satın âlma ko- misyonu, yolcu ve posta nakli- yatı için bir ötobüs satın alın- masini kararlaştırmıştır. Yolcuların ve postanım — oto- rayla naklinden vazgeçilmiştir. Devlet havayolları — tayyare- lerinin İzmir ve Adana seferle- rine ne zaman başlıyacakları he- nüz belli değildir. Seferlere İlk- baharda başlanacağı söylenmekte olduğu gibi kış mevsiminde iyi havalarda başlanacağı da tahmin ediliyor. Dün İkinci mesinde herkesi alâkadar eden şayanı dikkat bir davanın du- ruşması — yapılmıştir. — Hâdise şudur: Hasan adında bir adamın Ali Lütfi adında bir hancıda 130 kuruş alacağı — vardır. Bunu al- mak için delaatla vukubulan müfacatleri semeresiz kalmış, ni- hayet alacaklı dün hancıya mü- racaatla bu pâranın Vetilmesini, verilmediği takdirde bakkında dolandırıcılık davası — açacağını söylemiştir. Alacaklının bu tâle- bine karşı borçlü da: — Ben dolandıriıcı miyıim? Demiş, alâcaklı dâ: — Sahtekârsin, — dolandırıcı- sın, çünkü Aaylardanberi beni oynatıp dürüyorsün! Cevabiri vermiştir. Borçlu bü hüdisenin türmü meşhudunu yap tırmış ve alacakkı bu defa süçlü olarak nöbetçi Sulhceza mahke- mesine gönderilmiştir.. Hâkim Nati Erel müştekiye sordu: — Senin bu adama borcun var mı? — Var! — Niçin vermedin? — Vermeğe vakit kalmadan hakarette bulundu. Çünkü ben ozaman ayakta iş üzerindeydim.. — Puürayı vermek için kerhalde koltukta imı öturmak icab eder? »— Bayım, ö sırada fazla işim vardı.. — Dahâ evel neden verme- din?. — Bir kız gelmişti de, tanı- miyördüm da.. Hikim düşündü ve kararıni verdi: Suçlunun suçu sabittir. Üç gün hapsine, fakat alelâde bir para için günlerce peşinde süründü- rerek onu asabiyete getirmesi ile hâdiseye Bizzat müşteki se- beb olduğundan bu cezanın da üçte ikisinin kaldırılarak bir gün hapsine ve bu cezanın da te- cilirle... Hükim Naci Erol bu karârı tefhini ettikten sonra, şu sözleri söyledi: —Bir malül saatçi komşusu olan ve bir takım vesilelerle kendi- sine itimat bağlamış bulunan altmışlık bir ihtiyarın ve karısı- nın kendisine sabah erkenden vükubulân ziyaretlerinde onlara ikram ve izzette bulunuyor. Karı koca gider ayak dara geldikle- rini, dört yüz İiraya — ihtiyaçları olduğunu, bu sebeble geldikle- rini bildiriyorlar.. Ve bir de ge- net hazırlamış olduklarını söy* liyerek saatçiye uzatıyorlar. Saatçi biriktirdiği üçyüz küsur hirayı veriyor ve üstünü da ertesi günü ekliyeceğini söylüyor, fik hakika bunu da yapıyor. Aradan bir hafta geçiyor. Se- pulsuz, — Arab lııllıılı ııuîümııdau_ ü her vadede ala- — Nasıl olsa alırız, diyor. (Ylahkemelerde .Bir alacak davasından çı- kan patırtının sonu.. Hâkim, kararı verdikten sonra enxteres- san bir vak'a anlatıp, doğru olmak- hığımız İâzımdır, dedi. ————aaa 03 Sulheeza mahke- Buca vak'asının. Doktorumuz diyor ki.. Çocuk hastalıkları: ——— Çocuk bakımı Çocuk bakımı gebelikten evel ve gebelik esnasında başlar. Sıhhatlı çocuk, sıhhatli âana ve bâbadan döğar. Esaslı ve tam bir tedavi gör- Memiş firengililerin, bastalıkları faaliyette veyahud yeni sönmüş veremlilerin, büyük beden za- fiyetlerine, müzmin böbrek has- talıklarına, büyük asabi ve akli hastahklara müptelâ olanların çocuk yapmaktan çekinmeleri ve bu hususta mütehassıs bir tabi- bin reyini almaları lâzımdır. Faz la içkinin, neticesi alkolik o muş olanların çocuk yapmağa hakları yoktur. Bu gibi çocuklar ekseriyetle çok asabi, hatta sar- alı olurlar. Gebelik esnasındaki hastalık- lar da çok mühimdir. Rahim deki çocuğun neşvü nüması üze- rine tesir eder, Onun için hafif bir sıtama nöbeti bile çok büyük bir ehemmiyetle tedavi edilme- lidir. Gebe kadın bütün niana- sile müntazam, sakit bir hayat geçirmelidir. Üzüntülerden, heyes câtılardan — sakınmalıdır. —Hele- içkiden kat'iyen içtinap etme- lidir. Bir gün saatçı gene gidiyor. — İşlerim bozuldu, hiçolmazsa 5 - 10 kuruş verim. Diyor. Fakat karıkoca: — Başını istediğin taşa vur. Diyorlar. İhtiyar bir avukata giderek alacağını icraya veriyor. Adamcağız bir taraftan tekrar borçluların evine gidiyor ve ken- dilerinden mükemmel bir dayak yiyor. İhtiyar karı koca, — saatçi- nin kendisine taş attığını iddia ederek - cürmü meşhad yaptırı- yorlar. Binnetice, borçluların darp id- diasını tasni ettikleri anlaşılıyor. Bu döğme sabit olursa bin lira tazminat davası açacaklar. Sene- de bağlı borçları tahsil edildiği takdirde dört yüz lirasını alacak- liya verecek ve üst tarafını da kendilerine harcışıcaklar. - İşin mahiyeti anhlaşılırca, davacılar neticedenmi körkup — davalatından vazgeçiyorlar ve suçlu da dört yüz lira istilikakım — Allaha ve ahrete terkediyor. Hâkim: — Gördünüz mü? Zavallı sa- atci iyilik edip para veriyor, börçlülar bu parayı vermemek için ne tuzak kuruyorlar, biz hakimler, ba gibi mes'elelerle hergün — karşı karşıyayız, yalnız doğru olmamız. kilidr. Vatan ve millet her aileden bir değil, mütcaddid çocuk ies ter. Ancak, sağlamı bir - çoculş ilerde sağlam ve faal bir vâtan- dâş olabilecek bir çocuk. Vatan ve millete bir yük ola- cak, hatta fayda yerine zarar verebilecek bir çocuk yapmak- tan ise yapmamak daha hayırlı ve iyidir. Dr. A. Agâh Dinel Bu gece Kemeraltında Hilâl, Karataşta Habil, Keçecilerde Yeni İzmir, İrgadpazarında Asri sezahaneleri n? betçidirler. Yarın akşam Kemeraltında Şifa, Güzelyalır da Gözelyalı, Tilkilikte Faik, İkiçeşmelikte — İkiçeşmelik, AL- sancakta Jozef Julyen eczaha- neleri nöbetçidirler. GAT LADAR TI CO TZC kiflerine ve evrakın iddia ma- kamına iadesine karar verdi. Mahkümiyetler: Cumhuriyet Bayramının birinci günü geçid resmini seyre dalan Kemal Sakızın cebinden para çaântasını aşıracağı sırada cürmü meşhud halinde yakalanan sabı- kalı yânkesicilerden Şevki oğlu Zizanın üç ay müddetle hapsine ve o kadar müddetle emniyet nezareti altında bulundurulma- sına karar verilmiştir. suçluları Dün tevkif edildiler Baytamın birinci günü gecesi Bucada müessif bir hâdise ol- duğunu ve Sabri adında bir adam tarafından nahiye müdürü bay Şem'inin tecavüe uğradığı yazmıştık. Hâdisenin müsebbibi olarak tespit edilen Ramazan oğlu El:rem, Mahmüd oğlu Sabri ve Ramazan oğlu Mitatın tev. kifleri talebile evrak, müddelu- mumilikçe nöbetçi ikinci Sulh- ceza bökimliğine tevdi kabamişr tır. Hâkim Naci Erel hâdiseyi suçlulardan birer birer sordu. Bunlardan Mitat: — Ben, müdürün döğüldüğü- nü görmedim; yalnız Sabrinin niçin nezarete alındığını öğren- mek üzere karâkola gittim, işte o kadar... Diğer suçlu Sabri: — Müdürü döğdüğüm iddiası yalandır. Yalnız, davul, zurna bulunması için vukubulan müra- caatımızdan muğber - oldu ve zaten sarhoş olduğu için ne yap- tığından haberi yoktu. Üçuncü suçlu Ekrem de: — Hükümet, bir meydanlığın önündedir. Her yıl bu meydan- hkta bayram yapılır, toplanan halk bundan başka birşey de- gildir. Müdürün döğüldüğünden hâberim yoktur, fakat müdürden .. Tepecikte Kadriyeyi kolundan tutup sürüklemek ve sarkıntılık etmekten suçlu Afili Ahmed ve İbrahimin muhakemeleri nihayet bulmuştur. Ahmedin bir ay beş gün ve İbrahimin bir ay müd- detle hapsine karar verilmiştir. Rumi - 1353 | Arabi - 1356 davül zurna istedik. Bu talebi- || Hlkteşrim 15 Şaban © Bi miz reddedildi ve esasen bana Ilhlqn'n da düşmanlığı vardır. Dedi. Hâkim düşündü: İddia edilen hareketin mahi- yeti ve bilhassa devlet niütfuzuna karşı işlenmiş olmasını ve mu- hitte kalabalık bir kütlenin ka- rakola karşı mütecavizkâr - bir vaziyet almalarına kadayr ileri gidilmesi itibarile suçluların tev- 4,51 12,20 848 16417 İlkradi İınsak 8,55 - 3Ü ih Bü geceme ee /