D eei Lrme MT LCRAF AYU Diktatörler, düyı harbe sürüklemek istiyorlar .- B. Heryo diyor ki: Faşistler, Naziler, fikirlerini kendileri için saklıyabilirler. Fakat, başka Paris, 30 (Radyo) — Radikal ve radikal sosyalist partilerinin akdettikleri müşterek kongre, bugün de gece saat 22 ye kadar devam eylemiştir. Mütcaddid hatiblerin sözleri, bir takım gürültülü münakaşalara sebebiyet vermiştir. Kongre - riyaseti; bir aralık, münakaşaların bu şekilde de- vam edip etmemesi keyfiyetini reye koymuş ve ekseriyet, mü- nakaşalara son verilmesini iste- miştir. Bunun üzerine, parlâ- mento reisi ve radikal sosyalist partisinin eski reisi B. Edvar Her- yo kürsüye çıkmış ve uzun süren nutkunda ezcümle 'şunları söyle- miştir: *— Avrupa medeniyetinin mer- kezi olan Akdeniz, son zaman- larda korsanların cevelângâhı ol- muştur. Bu denizde şimdi emni- yet münseliptir. Vaziyet öyle bir şekil almış- tır ki, Fas sahillerinden itibaren bütün İspanya denizinde hangi bayragın hâkim olduğunu tefrik ve tayin etmek mümkün değil- dir. Fransa, — dünyanın tanıdığı meşru İspanya hükümetine sem- patı göstermek mecburiyetinde- dir. Bu sebepledir ki, şayet ade- mi müdahale komitesi nüfuzunu kaybeder ve bitaraflık haleldar olursa, münasib göreceği her türlü tedbirleri almak üzere Ha riciye Nazırı B. Delbosa mezu- niyet vermek ve bu hususta iti- mad göstermek hususunda müt- tefikiz.,, Heryo sözlerine devamla de- miştir. ki: *— Diktatörler, dünyayı harbe sürüklemek istiyorlar. Faşistler, Brezilyada Komünizmle mücadele var Riyo dö Janero, 30 (Radyo) — Brezilya hükümeti, Bolşevikliğin, kanun harici - olduğunu tekrar ilân etmiş ve komünistlik pro- pağgandası yapanları yakalıyarak, derhal mahkemeye vermiştir. Komünizme dair kitab satan birçok müesseseler, tamamen ka- patılmış ve ayrıca da nakdi ce- zalara çarptırılmıştır. AAT 1 — Kızıl derili insanlar, bu Maymunla konuşmağı bir mucize Bandılar ve acı, acı bağrışarak 'Smağa koyuldular. Vahşilerin M Paniğinden istifade ederek 'İ:lıııın dı_n-kltrin Jen birisini kav- , Pümkün merteb süratle B9 Yüksek bir yere erişmek için Tekete geçti. 3 — Fakat tam bedefine vanıl memleketler için asla!. M. Heriyo Ademi müdahale komitesinde Rusya Naoktai nazarını mü- dafaada ısrar ediyar Londra, 30 (Radyo)—İspanya işlerine ademi müdahale komi- tesi; beş saat devam eden mü- zakerelerden sonra, hiç bir ne- tice elde etmeden celseyi tatil eylemiştir. Rus delegesi, bütün gönüllü- lerin çekilmesini istemekte ısrar eylemiştir. Almanya delegesi B. Ribben- trop; Rusyanın gelecek içtimada fikrini açıkça söylemesi lüzumu- nu ileri sürmüş ve komitede vaziyetini kat'i surette tayin eyle- mesini istemiştir. Komite gelecek Salı günü tekarar toplanacaktır. Rus delegesi, celsenin tatilini müteakıb gazetecilere beyanaltta bulunmuş ve Rusyaaın, — hiç bir zaman mütecavizlere yardım et- mek istiyenlerle beraber yürü- miyeceğini söylemiştir. Son gelen haberlere göre, İn: giltere ve Fransanın Moskova sefirleri, Rus Hariciye Nazırı B. Litvinofu ziyaret etmişler, ade- mi müdahale komitesinde daha mülâyim davranmasını rıca €y" lemişlerdir. Tarzan: Balta değmemiş orm olacağı sırada Nestor göründü, ve tabancasile nişan alarak bir el ateş etti. Bereket versin ki kurşun Tarzana isabet etmedi, kalın bir mertek mükemmel bir siper olmuştu. Nestorun muharipleri de ze- hirli hançerlerini çekerek Tar- zana doğru saldırdılar. Bu sırada Tarzanın eline kıllı bir el sarıldı, Naziler kendi fikirlerini, kendi memleketleri için saklıyabilirler, fakat başka memleketler — için aslal, B. Heryo, bu sözleri eöyler. ken, şiddetli ve sürekli — surette alkışlanmış ve bu alkışlar ara- sında kürsüyü terkeylemiştir. Bu sırada, Cumhuriyet marşı başla- mış ve bütün azalar, derin bir heyecan göstermiştir. Kongre, yarın (bugün) de top- lanacaktır. Mücakselerin sonunda mü- kellef bir ziyafet verilecektir. Bu ziyafette İverilecek — söylevlerin mühim olacağı zanedili; Antakya Cumhuriyet bayramı coşkun tezahüratla kutlulandı Antakya, 30 (Radyo) — Ana- dolu Ajansının hususi muhabi« rinden: Cumhuriyet bayramı, Antak- yada görülmemiş tezahürat içinde kutlulanmıştır. Halk, köylü ve mekteblilerden mürekkep kesif bir kalabalık Türkiye Başkon- solosluk binası önüne gelerek 'Türk bayrağını selâmlamış ve Başkonsolosumuza — Cumhuriyet bayramımı kutlulamıştır. Başkon- solosumuz, halkın coşkun teza- hüratı sebebile müteaddit defalar balkona çıkmağa mecbur ol muştur. Antakyadaki Arab ve alevi kardeşlerimiz namına mütcaddit heyetler, konsolosluk binasına gelerek milli bayramımızı tebrik etmişlerdir. Halkın - tezahüratı devam etmektedir. Belçika kabinesi Teşekkül etmek üzeredir Brüksel, 30 (Radyo) — Libe- ral partisi bugün toplanmış ve yeni - kabineyi teşkile memur Demon aleyhine rey vermiştir. Katolik ve işçi partileri ise, yeni Başvekile zahir olmağa ka- rar vermiştir. Kabine, teşekkül etmek üze- redir. 3 // onu çekmeğe ve işini kolaylaş- tırmağa başladı. 3 — Yukarı çıkınca Tarzan kıllı dostu, Bongto ile karşılaştı. Artık serbest idiler, bir saman yığını üzerine geçerek kaçacak- ları sırada çatı çöktü, — açılan bir delikten Tarzan ve maymun aşağıya düştüler. 4 — Maamafih yaralanmadılar. ANADOLU anlarda.. Atina sefa- rethanemizde Yapılan kabul resmin- de kralın mümessili ve Metaksas bulundu İstanbul, 30 (Hususi) — Ati- nadan haber veriliyor: Cumhuriyet bayramı münâase- betile Atina sefarethanemizde yapılan kabul resminde Kralın mümessili ile Başvekil General Metaksas bizzat bulunmuşlardır. İspanya ablukası başladı Paris, 30 (Radyo) — Havas ajansına göre, (Sansebastiyen) den alınan haberler, İspanya cebhesinde şiddetli yağmurlar ve fırtına, askeri harekâtı tatile uğratmış bulunuyor. Paris, 30 (Radyo) — (Figaro) gazetesine göre; Cumhuriyetçi hükümet merkezinin Barselona nakli, çoktanberi kararlaştırılmış bulunuyordu. Palma, 30 (Radyo) — İhtilâl- cilere mensub donanma, Cum- huriyetçi İspanyayı aç bırakmak için, dünden itibaren 35 harb gemisile ablukaya başlamıştır. Paris Se- farethanemizde Yapılan kabul resmi.. Paris, 30 (Radyo) — Paris büyük elçimiz Bay Suat Davaz, Cumhuriyet bayramı şerefine el- çilik binasında bir balo ve mü- kellef bir ziyafet vermiş, ziyafeti bir kabul resmi takip etmiştir. Büyük elçimiz, Atatürkün yaptığı büyük inkılâbı anlatmış ve alkış- lanmıştır. Başbakan B. Delbos teşrifat müdürile Fransız hükümetinin tebriklerini bildirmiştir. Şeyh Rıza Haça mı tapıyordu? İstanbul, 30 (Hususi) — Şeyh Rıza ve avenesinin muhakemesi, î'nüh safhalar arzetmeğe baş- aş| Şeyh Rızanın köyünde gizli bir kilise olduğu ve bu serger- ııienin başı sıkılınca, oradaki haçı öpmek itiyadında bulunduğu şa- hidlerin ifadesinden anlaşılmıştır. Tanklarımız Ankara, 80 (Hususi) — Dün, yıplan geçit resminde, kendi 'fıbnkılırıımxın, Türk tipi olarak imal ettikleri tanklar bulun- muştur. Cesaret vermek için Tarzan may- munu okşadı, maymun da Tar- zanın elini yalıyarak teşekkür etti. Düştükleri yer, yeni mahbes demekti, göze bir. kapı Ppencere çarpmıyordu. Fakat bir delik gördüler, evvelâ maymun, sonra Tarzan bu delikten aşağı inince hayret ve dehşet - içinde kaldılar. ğiyasi ic m a Ankaradaki temaslar Cumhuriyetin — onuncu yı“ö- ı lar erup_ı.um bir fesad memba nümündenberi Teşrin ayları An- kara için hakiki bir siyasi faali- yet mevsimi halini aldı. Cumbhu- riyet bayramımızın yaklaşmasile başlıyan bu meşkür faaliyet her sene müttefik ve dost birçok devlet ricalinin ziyaretlerile git- tikçe milletlerarası bir ehemmi- yet alıyor. Hariciyemizin semereli ve önünü görür çalışmasına medyun oldu- ğumuz bu ehemmiyetin her sene biraz daha artacağına itimat edebiliriz. On gün evel Elen Başvekili General Metaksas Ankarada idi, bir haftadanberi İran Hariciye Nazırı, üç gündenberi de Ro- manya Başvekili Ankaranın muh- terem misafiridirler. Dünkü tel- grafların haber verdiğine göre, beş on gün sonra Yugoslavya- nın rcalist ve sevimli Başvekilini de aramızda görmekle bahtiyar olacağız. Dikkkat edebiliriz ki, bu siyasi temaslar hiçbir zaman yalnız ve mabatsiz kalmıyor. Bun- ları ekseriya dost ve müttefik devletler Erânıharbiye reislerinin içtimaları takip ediyor. Nitekim Bay Tataresko bir taraftan An- karada siyasi temaslarda bulu- nurken diğer taraftan Balkan antantına dahil devletlerin Er- kâmharbiye reisleri de muhterem Mareşalımızın - riyaseti — altında içtimalar akdetmekte devam edi- yorlar. Ancak Ankaraya ve Ankara- nın dost ve müttefik bulunduğu devletlere ait bu temaslar, bu faaliyetler vukubulurken hâdise- nin bususi bir cephesine de dik- kat etmek lâzımdır. Bu içtimalardan herbangi bi- risi Avrupanın başka bir tara- fında ve başka devletler arasında vukubulsaydı bütün dünya mat- buatında kıyametler kopar, bu faaliyetlere atfedllmedik komplo, isnad olunmadık gizli maksad bırakılmazdı. Halbuki ayni içtimalar Anka- rada veya diğer Balkan merkez. lerinde mutad hâdiseler gibi hiçbir fazla galeyan, hiçbir lüzumsuz dedikodu uyandırma- dan devam edip gidiyor. Bana kalırsa bu hususiyetin sebeblerini Ankaranın ve dost: larının takib ettikleri nev'i şah- sına münbasır siyasette aramak lâzımdır. Barışçıl - diş siyaseti- mizin bu hususiyetini fırsat düş- tükçe daima tekrarlamak fayda- dan hali değildir. Son devirlere kadar Balkan- bir nevi yeniçeri ocağı kazanı vaziyetinde idi. Dünyayı bulan- dırmak ve bu. bulgamkdlik ardın- da hususi emellerine kavuşmak istiyen büyük devletlerden her- hangi birisi Balkanlara başvurur, her dakika karışmağa, herdem bulanmağa amade duran Bal- kan memleketlerini — biribirine düşürmek suretile işe başlardı. Bizim socukluğumuzda mahalle- lerde cari bir âdet vardı. Her mahallenin çocukları ayrı ayrı tayfalar, gruplar teşkil ederdi, bunların elebaşıları bulunurdu, elebaşı emri altındaki mahalle çocuklarını biri iri yarı kuvvetli çocuklardan, — diğeri de — zayıf, cılız. ve küçücüklerden mürek- kep olmak üzere ikiye ayırırdı. Yakın semtlerden birisile bir kavga yapılacağı zaman evele- mirde küçükler grubu ileriye sü- rülür, bunlar kavgayı kızıştırıp karşı tarafın tabiyesini târümar ettikten sonra kuvvetliler mey- dana çıkar, kat'i neticeyi almağa çalışırdı. İşte büyük devletlerin cihan siyaseti de aşağı yukarı farklarla bizim çotukluğumuz- daki bu mahalle kavgalarına benzerdi. Her büyük - devletin veya devlet zümresinin Balkan- larda pir aşkına, fisebilillâh ta- râftarları vardı. Bunlar hemen hemen kendilerine hiç bir men- faat vadedilmediği halde sırf dö- ğüşmek, sırf büyük bir devletin himayesi altında bulunmak aşk ve gayretile kendilerini ortaya atarlar, büyük devletlere harb ve fesad pişdarlığı yaparlardı. İşte bazı büyük devletlerin hâlâ bu emeller peşinde koşma- larına rağmen Balkanlarda de- ğişen vaziyet ve zihniyet budur. Balkanlılar pir aşkına har betme- nin, şunun bunun siyasetinde maşa vazifesini görmenin ken- dilerini mahvetmekten başka bir fayda vermediğini çok iyi anla- mışlar ve siyasetlerini de bu an- layışa lâyıkile tevfik etmişlerdir. Bugün artık falan devletle dost olduğu için diğer hükümet- lere yan bakan ve hele komşu- sile gürültü çıkarmağa vesile arıyan hiç bir Balkan devleti kak mamıştır. Balkanlılar, hiçbir dev- letle muhasım değildirler ve ol- makta da hiçbir. fayda görme- mektedirler. Her hangi bir dev- let veya her hangi bir devlet zümresi hayati menfaatlerine ri- ayet etmek, msi ve İktısadi istiklâllerine hürmet etmek şar- » Sonu sekizinci svhifede « İ S iye Bu yavrulara istediklerini vermelidir! Menemen kasabası, Karşıyaka Ortamektebinde — 150 — kadar yavru okutur. Bunlar - tanrının dokuz ayı sabah, akşam trenle gelir, giderler, Bu hareket, mem- leketin muhtaç olduğu okuma| aşkı namına clbetteki ümid ve- rici ve zevkli bir hâdisedir. Na- fia Vekâleti, hükümetin de bu şuurlu ve yüksek hareketi teşvi- kini düşünerek yavrulara hem ucuz bilet temin etmiştir, hem de sabahları bir hususi tren. Halk namına buna teşekkür etmemek mümkün değildir. Ancak, bu yavrular — akşam olunca Menemene Alaşehir treni ile dönerler. Hepimiz de biliriz ki, trenler kalabalık olsun olmasın, kız ve erkek genç — çağındaki talebenin, ras gele insan yığın- ları aralarına oturmaları hiç te doğru birşey değildir. Bu yolcular arasında sarhoş ta bulunabilir, Iâalettayin düşünce- siz de. Çocuk babaları bunu düşün: müşler, Menemendeki salâhiyet- tar zevat vasıtasile Vilâyet. vurmuşlar ve demişler llğ'i: , BN — Bu yavrular için iki tahsis olunsun! V Vilâyet te alâkadarlar nezdin- de teşebbüsatta bulunmuş. Fa- kat hâlâ ve hâlâ ortada bir şey yokmuş. Çocuklar şikâyette, ba- balar, analar keza. Söruyorum: Bu yavrulara iki va; : hr, bu suretle onlınngml:ıuzıu);nu. talebe ebeveyninin manevi istira. ti de temin olunursa kıyamet mi kopar? Abdullah Çavuş