ANADOLU! Yazan: M. Ayhan ! İ 'Atatürkle Çin Reisicumhu- İra arasında Doğan, İriniyi kolları arasında sıktı. ikisi de kendilerinden geçmişlerdi. mummamuzız Bu hal, yıldırımların çarpış- tıkları dakikalara mahsus bir haldi. Bir ateş fırtınası esiyor- du sanki... İradelerinin, mukavemetle- rinin dizginleri kopmuştu. Se- vişiyorlardı. - Biribirine - sarıl- mıiş, aşkın, ihtirasın en ötele- rinde kaybolub gitmişlerdi. Kendini ilk - toplıyan İrini oldu. Dilber Yunan - kadını kendini topladı ve yüzünü ka- payarak pencereye kadar gitti: — Doğan ne yaptık!... Doğan, hâlâ o hararetin te- sirleri altında sayıklar gibi cevab verdi: — Bilmiyorum İrini... — Hatal... Hatal... O za- vallı kıza ihanet ettik... — Evet, ihanet.. Fakat biz bir maziye malikiz., Ve kimbi- lir daha ne kadar zaman... İrini, Doğanın sözünü kesti. Yorgun bir sesle: — Hayır -dedi- bu artık devam edemez. Biz ayrılmalı- ” yız Doğan... Ne ise, şimdi ko- nuşacaklarımızı bitirelim.. — Evet, konuşalım İrini.. — Dediklerini bu akşam yapacağım.. bi — Şekil şudür İrini: Dokaya, güya akşamki hâ- diselerden — sonra — fikrini almıya gitmiş gibi değil, be- ni muvazenesizliklerimden, ifretlarımdan asabileşmiş ve nihayet ona hak vermiş bir insan gibi gideceksin.. Bir erkeğe nasıl ümid verilirse... Alfet beni İrini, fakat son va- zifen bu olacak, işte öyle gö- rTüneceksin.. Ona gece yarısına kadar misafir kalacaksın. Müm- künse ona epeyce içir.. Din- liyor musun? İrini gözlerini uzaklara dik- mişti: — Dinliyorum.. — Ve sonra, göndolle bir gezinti teklifinde bulunacaksın. Beraberce açılacaksınız. Ta, Cezayir gemisine doğru.. — Evet, ondan sonrası ba- nâ ait.. — Peki Doğan!. Ya Meh- lika ne olacak?, — Mehlikayı ancak bu sa- yede kurtarabileceğiz.. Ancak, bu gece Doka sarhoş olunca, Dokalık damgasını havi bir kâğıdın üstüne şu cümleyi ya- zarak masa üstünde bıraka- caksın: “Adriyatik denizi — içinde devletimizin yüksek menfaat- lerine aid olmak üzere iki dev- let mümessili ile gizli bir mü- lâkat yapmak için gece vakti hareket ediyorum. Emri, kilise- mizin ruhani reisi Papa haz- retleri vermişlerdir. Bu mülâ- kat, gayet mühim ve gizli ola- cağı için, kimsenin bilmemesi, işitmemesi İâzımdır. Oradan Vereceğim bütün emirler, ây- nen ve dikkatle tatbik oluna- caktır., Bu kâğıdın zarfına da, şehir muhafız kumandanının adre- sini yazacak, mektubu masa- nin Üstünde bırakacaksın. An- cak dokalık zarf ve kâğıtla- tından da birkaç tane ala- caksın. Zor şeyler amma İrini.. — Hayır, endişe etme Do- ğan. Sonuna kadar mükemme- len başaracağım, Şimdi ben de söyliyeyim: Stellâ, bugece be- nimle beraber yaralı genci ziyaret etti, umulmadık bir netice çıktı: Stellâ onu seviyor. Ve yaralı, şimdi Stellânın sarayının arka bahçesindeki küçük bir köşkte yatırılmıştır. Kısacası, vaziyet bul... Fakat mezheb ayrılığı dolayısile Ve- nedikte - evlenmelerine imkân yoktur. Bunu halletmenin ça- resi?.. Doğan, uğuşturdu: — Gönüller birleştikten son- ra meseleyi halletmek gayet kolaydır.. Papa vasıtasile dü- zeltirim bu işi... — Şu halde müsaade et te ben Stellâya bir mektup ya- zayım. Bizim iş'arımıza kadar hiçbir harekette ve teşebbüste bulunmasınlar. — Evet, muvafık olur. İrini, çarçabuk bir mektup yazarak hizmetçilerle gönderdi ve bir taraftan da giyinmeğe başladı... — Sen akşama kadar bu- rada mısın?. - Evet, hizmetçilere tenbih et, bol yemek, bol şarap ver- sinler... Bu akşam ikimiz de beyaz gemide bulunacağız. Belki iki gün sonra kırmızı gemiye geçmiş oluruz. İrini hiç tafsilât istemiyor, biçbir şey sormuyordu. Sanki bir kumanda altında imiş gibi hareket ediyordu.. bizim setinçle — ellerini — Unutma, gece yarısında denize — açılmış İrini, olmahsınız Peki Doğan... İrini giyinmesini - bitirmişti. Doğan gayri ihtiyari: — Bilsen ne güzel, ne muh: teşemsin İrinil. Dedi. İrini tatlı tatlı güldü. Onda, adeta çocuklaşmış, ma- sumlaşmış bir kadın hali vardı. Doğanı elile selâmladı ve çıkıp gitti. Doğan doğruldu, rahat ra- hat esnedi; 'uzun uzun .gerindi ve gene koltuklardan birine kendini sitı. Karyolalarda, yan gelecek zamanda değildi. Ayak üstü, askerce iş görmek lâ- zımdı.. Kısa bir düşünce yaptı: — Ne hâdiseler Allahım, »diye mırıldandı- ne hâdiseler? Bu defa da Mehlikayı kurta- rırsam artık şehirlere ayak basmam; lânet olsun toprak yüzünel, Biraz sonra derin bir uy- kuya dalmıştı. Fakat, tam dört saat sonra kurulu bir saat gibi kalkınca, yumuşak bir batta- niye ile örtülü bulunduğunu gördü, gülümsedi. Bu, İrininin şarışın Rum fın- dıkçısınık. mürifeti: olacaktı. Bu sarışın kız, Doğanın ru- hunu her zaman gıcıklıyordu.. Kız da ona karşı, aşka ben- ziyen derin bir meyil göste- riyordu. Doğan eve gelince, başka:- laşıyor, eli ayağına - dolaşı- yordu. hulâsası — SONU VAR — Mahkeme salonunda bir yankesicilik Saat yerine hançer ve tabanca bulundu Müddeiââumilik, hırsızlık ihbarı üzerine derhal polis getirtti Ağırceza mahkemesi -salo- nunda Buca cinayeti davası gö rken bir yankesicilik vak'ası olmuştur. İki başlı ci- nayet davasını dinlemek için Buca nahiyesinden pek çok halk mahkeme salonuna dol- duğu gibi bu mühim muha- kemeyi duymak için İzmirden de birçok meraklı toplanmıştı. Dinleyiciler arasında duran bir gencin kolundaki saâti - bir | hamle ile çalınmış ve o sırada kolunda müthbiş bir acı his- seden bu genç, sâatinin ça- hındığını farkederek, Müddei- umumiliği hâdiseden haberdar etmiş, derhal üç pölis getir- tilmiş ve muhakemenin bit- mesi beklenmiştir. Muhakeme, sona erdikten ve mahkeme heyeti, müzakere salonuna geçtikten sonra po- lisler ve mahkeme mübaşir: leri, Ağırceza kapısı önünde durarak dinleyicilerin — üzerle- rini birer birer aramışlar, ça- lman kol saatini arâmışlardır. Kol saati bulunmamıştır. Mahkeme salonunda kimse kalmadıktan sonra sıraların altlarına dişlııt edilmiş, orada bir sıranın altında iki yüzlü bir hançer bulunmuştur. Saatin, mahkeme salonunun şimal istikametindeki pencere- lerinden aşağı atılması ihtimali de nazarı dikkate alınmış ve aşağıya bir mübaşir gönderil- mişti. Bu mübaşir de pence- reden atılmış toplu bir taban- ca bulmuştur. Çalınan saat aranırken üzer- lerinde bıçak ve tabanca bu- lunan iki şahsın, bunları sıra altına bıraktığı ve pencereden attığı anlaşılmışsa da sahible- rinin kim — oldukları belli ol- mamıştır. Zabıtaca, bu silâh- ların sahibleri aranıyor. B. Hakkı Veral Ankarada bulunan Üzüm Kurumu genel direktörü Bay Hakkı Veral, bu âkşam İzmire gelecektir. Mitat Orel Adres: Beyler Numan so- kağı No. 23 Kabul saatleri: Öğleden eveli saat 10-12 öğleden sonra 15,30 - 17 Tele. 3434 Telgraflar teati edildi Ankara, 19 (A.A.) — Çin milli bayramı münasebetile Reisicumhur , Atatürkle Çin Reisicumhuru aşağıdaki — tel. grafları teati etmişlerdir; Ekselâns Lin Şen Çin cumhuriyeti hükümeti reisi Nankin Cumhuriyetin ilâmı yıldönü- mü münasebetile ekselânsım- zın gerek şahsi saadetleri, ge- rek Çin milletinin saadeti hakkındaki en iyi temennileri- mi bildiririm. K. Atatürk Ekselâns Kamâl Atatürk Türkiye Reisicumhuru Ankara Milli bayram münasebetile tebriklerinizden derin surette mütehassis olarak ekselânınıza Çin milleti namına samimi teşekkürlerimi bildirmekle kes- bi şeref ederim. n Sön Yugoslavya elçisi İtimatnamesini takdim etti Ankara, 20 (Hususi muha- birimizden ) — Geçen gün Cumhurreisimiz -Atatürke iti- matnamesini takdim eden Yu- göslavyanın yeni elçisi B. Adeneviç, bugün ( dün ) Baş- bakan veki B. Celâi Bayarı ziyaret etmiştir. Birincikordon Taşlar arasına asfalt dökülüyor Birincikordonun parke taş- ları arasına aslalt dökülmesi kararlaştırılmış ve tecrübelere başlanmıştır. Şimdilik -balık- hâne yakınında yolun bir kıs- mına asfalt dökülmekte ve taşların arası doldurulmakta- dır. Buradan alınacak neticeye göre, yolun diğer kısmına da asfaltt dökülmesine başlana- caktır. Bu suretle kışın fazla rüzgârlı zamanlarda denizin taşarak parkeler arasındaki kumları almasına mani oluna- caktır. B. Grandi Yeni tekliflerde bulundu Londra, 20 (Radyo) — A- demi müdahale komitesi; bu- gün öğleden sonra saat 16da toplanmış ve iki buçuk saat müzakerelerde bulunmuştur. Bugünkü toplantıda, İtalya delegesi B. Grandi, bitaraflı- 'Aziz nasıl ivaralanmış? Hakkında tah. kikat yapılıyor.. Afacan Mehmed oğlu Aziz adında biri, Bergama civarın- | da dağlarda dolaşmakta idi. Aziz, Bergamada bir - kişiyi öldürmüş, fakat yakalanama- mıştı: Âziz; bir gece cekiden alacağı olan parayı — istemek üzere bir yörük çadırına git- miş, fakat orada yakalar mış, fena halde doğülmüş ve ya- ralanmıştı. Aziz, İzmir mem: leket hastanesine - getirilmiş, şimdiye kadar dikkatle tedavi edilmiş ve son muayenesinde kendisinde asabi bir hastalık da bulunduğu anlaşılmış ve hastanenin deliler kovuşu kis- mına alınmış, oradan da ha- pisane revirine nakledilmiştir. Mühim bir mülâkat Pekin, 20 (Radyo) —İç Mon- golistan Prensi (Stek), bugün Japon karargâhını ziyaret et- miş ve Japon ordusu komu- HEĞŞARE Pi Çin-Japon harbi e WA Mikado L — Başı T inci sahifede — eylemiştir. Sharsi eyaletinde 18 ilkteşrin sababi. Taiyuanın 70 kilomnetre şi- malinde kâin Asinkovcben şehrini tanı ile uzun bir mülâkat yap- |ğişgal etmiş olan japon ordusu Çin- Shir mıştır. Bu mülâkata büyük ehemmiyet atfedilmektedir. Beyaz Ruslar Cemiyetlerini Paristen Sofyaya nakledecekler Sofya, 20 (Radyo) — Kay- bolan Beyaz Rus generallerin- den Millerin yerine - seçilen general Avramof, Beyaz Rus- lar askeri teşkilâtını Paristen buraya nakletmiye karar ver- miştir. B. Valera Yakında itifa edecek Dublin, 20 (Radyo) — Ir- landa hükümeti reisi B. Dö Valera; yeni temel yasası mer- iyet mevküne girer girmez, istifa etmek niyetinde bulu- nuyor. * ? B. Dö Valeranın yerine, B. O. Gelli namzed görünmek- tedir. 6 kazamızda Arazi tahriri sona erdi Kuşadası, Seferihisar ve Foça kazalarında arazi tahrir işleri bitmişti. Son defa Urla, Dikili ve Torbalı kazalarında da tahrir işleri sona ermiştir. Karaburun - kazasında çalı- şan komisyonun da yakında tahrir işini sona erdireceği gelen haberlerden anlaşılmıştır. gın davamı için teklifte bulun- Bir orman memuru muş ve İspanyada halen ne lağır hapse mahküm edildi kadar gönüllü bulunduğunun tesbiti için bir heyet gönde- rilmesini istemiştir. Komite, B. Grandinin bu tekliflerini devletlere bildire- cek ve cuma günü tekrar toplanacaktır. Romanya İtalyaya iIsmarladığı tah- telbahirleri alıyor Bükreş, 20 (Radyo) — Ro- manya Hava- Nazırı B. İrines- ko, Romanya için inşa olunan yeni tahtelbahirleri - tesellüm etmek Üüzere Milânoya hare- ket etmiştir. Mahkümiyet Çeşme kazasında B. Faiği yaralıyan B. Mehmed on yedi gün, İzmirde Bn, Muradiyenin ırzına tasaddide bulunan Ha- Kl İbrahim dört ay hapse mahküm olmuşlardır. Mühtelif orman çap ve mü- ruriye tezkereleri üzerinde sah- tekârlık yapmak, Nahiye mü- dürüne hakarette bulunmak ve memüriyet vazilesini suisti- mal etmekle maznun Seferi- hisar orman muamelât me- muru B, İbrahimin Ağırcezada muhakemesi sona ermiş ve iki sene, dört ay hapsine ka- rar verilmiştir. Yavuz Kitabevi ahibi Fahri Kitabçı getirttiğ Bütün mekteb ki- tablarını en müsaid şartlarla satışa çıkardığını sayın öğretmenlerle müşte- rilerine arzeder. Hlerin Shinhslendeki mevrzilerine kazşı bir taarrur — hazıtlamağa baş: mışlardır. — Seiysan — eyaletinde Paotovu işgal etmiş olan japon ordasu ileri bhareketine devam ederek 17 ilk. teşrinde Paotovuu 30 kilometre gimali garbisinde kâin bir mevzii işgal etmiştir. Tokyo, 20(A.A.) — Tebliğ: İki - Japon bombardıman tayyaresi, 19 İlkteşrinde saat 4 ve 14 de olmak üzere iki kere Nankin civarındaki tay- yare meydanlarile Pukov is- tasyonunu bombardıman et mişlerdir. Bu istasyon Nankin-Tsiman- Tientsin şimendifer hattının müntehi olduğu Yangtse neh: rinin sol sahilinde bulunmak- tadır. Bu iki bombardıman neti- cesinde mühim hasarat husule gelmiş ve Pukov istasyonunda bulunan askeri ve zırhlı tren- lere müessir surette isabetler vaki olmuştur. ——— —e Tehlikeyi atlattılar — Başı 1 inci sahifede — lunmaktadırlar. Hükümet, tay- yarelerle denizde mahsur tay- falara torbalar içinde erzak attırmıştır. Çerkesköye kara yolile bir tahlis heyeti gönde- rilmişse de bu heyet, karadan kazazedelerle temas imkânını bulamamıştır. Saat 17 de Türk gemi kur- tarma şirketinin Bora vapuru, bütün tahlis - vasıtalarile yola çıkarılmışsa da şiddetli dalgâ- lardan ve şimali şarki rüzgâr- larından — ilerliyememiş ve iş görme imkânını bulamamıştır. Vapur, geriye dönmüştür. Gece yarısı tekrar yola çi- kan Bora vapuru, kazazedele- rin bulunduğu yere varmış, onlara erzak ve yiyecek ver- miştir. Üç yelkenli, başları şimale müteveccih olarak dal- galar arasında mahsur - vazi- yette bulunmaktadır. Bora vapuru kaptanı; yel- kenlileri yedeğe alarak İstan- bula götürmek teklifinde bu- lunmuşsa da gemiciler fırtına- dan korkarak dönmek isteme: mişler ve fırtına <dinince kö- mür ve odun alarak dönmek istediklerini bildirmişlerdir. Gemiciler, —hi l kendileri için gösterdiği alâ- kadan dolayı fevkalâde mem: nun olmuşlardır.