e. —"0 Haziran 937 Roma, 10 (Radyo) — Ga- zeta Di Popolo (14 yaşındaki Türkiye) başlığı altında An- , Fâra muhabirinin bir mektu- Unu neşretmiştir. Bu yazıda ' d'ninyor ki: *Türkiye — cumhuriyeti 14 Yaşındadır. Fakat mühim ic- Taâta bakılırsa büküm verile- ilir ki, Türkiye yüksek bir €Eserdir. Türkiyenin vaziyetini tetkik edince, bugünkü yühsek &serin Kamâl Atatürk ile ar- larının olduğunu — görür Ve anlarız. Memleketin baş- hca gözdesi olan Anadoluda fabit membaların işletilmesi endüstri müesseselerinin larak irkişaf etmesi, eko- homik sahadaki yükseliş, Tür- 'eyi idare edenlerin yüksek &serlerdir. Anadolu herşeyden bir çiftçi ve rençper Memleketi idi, Asırlardanberi Ü ıslahat faaliyeti görülme- Miştir. Eski Türkiyenin siyasal Ve ekonomik bakımdan kurtu- ü temin için ne kadar lmış, fakat muvaffak olu- amıştı. Alltı'ıvke, bir (Yaratıcı) de- çok doğru olur ve Ata: lürk, eserile ne kadar iftihar “se azdır. Roma, 19 (Radyo) — İtal- Bazeteleri, Türkiye Cum- isi Kamâl Atatürkün, bü- N Servetini hazineye terket- dair olan haberi birinci ::.'Mtvinde yazarak bu hare- İlka he derece yüksek oldu- Na tebarüz ettirmektedirler. Ğ_Hmımındı Türkiye Baş- nîll' İsmet İnönünün, Büyük 'et Meclisinde umumi siya- E:;: bahsederken Türkiye- bandi arasındaki siyasi ve ik- eli Münasebetlerin iyi bir d.;_.dl devam ettiği hakkın- lerin haberler de aymı gazete- Mühim sahifelerini işgal wledir. ,,_::u:ı. Iı9 (Radyo) — Rodi le İtalyaya gelen Türk *”kll 'ahları on beş gün İtalyada memleketin en mühim %'ıüni gezeceklerdir. C*Ğip ve başyazganı u_"zgıı Rüşdü ÖKTEM .'İl.ıı- Beştiyat ve yazı işleri “Arebanesi İ'lııü Nüzhet Çançar SAa İtalyan gazeteleri, Büyük Şefimizin yüksek eserin- den bahsediyorlar Italyan matbuatı, cum.huriyetimîzin, daha on !_dört yaşında ve Türkiyenin hakikaten, yük- | sek bir eser olduğunu yazıyorlar ANADOLU |Emir Abdullah mem- leketinde ıslahat yapacak.. Kudüs, 19 (AA.) — Am- mana dönen Emir Abdullah hükümete bir mesaj göndere- rek itimadımı bildirmiş ve ayni zamanda memleket idaresinde ıslahat yapılmasını istiyen bir emir vermiştir. Hatay heyeti döndü İstanbul, 19 (Hususi muha- birimizden: Telefonlaj) — Ge- çenlerde memleketimize gel- miş olan Hatay heyeti, tekrar Hataya dönmüştür. Türkiye- den Hataya dönen heyetin, Hatay Türkleri ve bir kısım Arap halk tarafından parlak tezahüratla karşılandığı haber alınmıştır. Ferbanks İstanbulda İstanbul, 19 (Hususi muha- birimizden) — Meşhur sinema yıldızlarından — Duglas Fer banks bugün İstanbula gel- miştir. Artist, seyahat etmektedir. Bir Alman gemisine Torpil atmışlarsa da isa- bet ettirememişler.. Berlin, 19 (Radyo) — Paris resmi mehafiline göre, İspanya sularında bulunan Alman harp sefinelerinden Leipzig kruva- zörüne bir İspanyol tahtelba- hiri tarafından bir torpil atıl- mıştır. Bu torpil hedefine isabet etmemiştir. Almanya hükümeti bu hâdiseyi Londra ademi müdahale komitesine - bildir- miştir. B. Hitler bu haberi alır almaz Bergeskaftenden Ber- line dönmüştür. B. Hitlerin riyasetinde Hariciye Nezaretin- de mühim bir içtima yapılmıştır. B. Baldvin İstan. bula mı geliyor. İstanbul, 19 (Hususi muha- birimizden: Telefonla) — Ge- çenlerde İngiltere hükümeti Başvekilliğinden — istifa eden B. Baldvinin İstanbula gel- mesi muhtemeldir. Rusya - Letonya Moskova, 18 (A.A.) — Tas Ajansından: Letonya Hariciye Nazırı B. Munters, B. Molotof ve B. Litvinofla görüşmüştür. Bu ze- vat iki memleket arasında iyi komşuluk münasebetlerinin de- vam etmekte olduğunu ve mü- naziiünfih hiçbir mesele mev- cud olmadığını müşahede et- mişlerdir. İki devlet kollektif emniyet esasına istinad eden umumi sulh lehinde mesai birliğinde Dr. Şaht Viyanada başladığı temasları bitirdi Viyana, 19 (Radyo) — Dr. Şaht Viyanadaki temas ve müzakerelerini bitirmiştir. Bu mülâkatlarda ve — Avusturya devlet bankası müdürile yapı- lan müzakerelerde iki devlet arasında mübadele ve tediye meseleleri halledilmiştir. Berlin, 19 (Radyo) — Al- man Maliye Nazırı Dr. Şaht, bu akşam Viyanadan buraya dönmüştür. Lübnan Dahiliye Nazırı öldü Kudüs, 19 (A.A.)—Lübnan Dahiliye Nazırı B. Mişel Zakur dün kalb durmasından - öl- müştür. Kabinede birkaç gündenberi beklenen ve Dahiliye Nazın- nın ölmesile acele mahiyet alan tâdilât halen Pariste bu- lunan Cumhur Başkanınının avdetinden sonra yapılacaktır. Milli Müdafaa Bakanımız Kayseride askeri mües- selerini teftiş ediyor İstanbul, 19 (Hususi muha- birimizden: Telefonla) — Kay- seride kalan Milli Müdafaa Vekili askeri müesseseleri tef- tiş etmiştir. İstanbul maçı Ankarabirliği ile Güneş berabere kaldılar İstanbul, 19 (Hususi muha- birimizden: Telefonla) — Bu gün — Güneş takımile An: kara Gençlerbirliği takımları arasında yapılan futbol ma- çında her iki takım üçer gol yaparak berabere kalmışlardır. Yanlış bir iddia Berlin, 19 (AA) — D.N. B. Ajansı bildiriyor: Türk matbuatının bazi neş- riyatından münfeil olarak D. N. B. Ajansının Türkiyeye dair gelen haberleri neşret- mediği hakkında 18 Haziran tarihli bir İstanbul gazetesinin iddiası hiçbir esasa müstenid değildir. Esasen mezkür ga- zete bu hususu alâkadar ma- kamlardan kolayca tahkik ede- bilirdi. Anadolu Ajansının notu: D. N. B. Ajansının Ana: dolu Ajansı tarafından - çeki- len - telgrafları neşretmediği hakkındaki iddia muhtacı tas- hihtir. Mezkür Ajansın eli- mizde bulunan son bültenle- rinden de anlaşıldığına göre müttefik Ajanslık san'atının icabatından olan bu neşriyat İktibaslar ; Dönenler Yazan: İsmail Hakkı Balatacıoğlu İmtihanların bir kısmı bitti. Bir kısmı da bitmek üzeredir, Talebenin bir kısmı geçecek, bir kısmı da denecektir. Ge- çenler Sırat — köprüsünden geçmiş gibi olacak, dönenler için azap saatleri başlıyacak- tır, Elimizi vicdanımız üzerine koyup düşünelim, niçin dön: düler? Çünkü, diyoruz, sor- duğumuz sunllere cevap ver- mediler. Tekrar soralım: niçin cevap vermediler? Çünkü di- yoruz, çalışmadılar, çalışmak istemediler, Bu durumda 0, 2, 3 numara neyi anlatıyor? Derse çalışma, dersi öğrenme, dersi hatırda tutma, sorulan suallere cevap verme, vazife- lerine karşı asi olan, karşı koyan, kafa tutan bir. çocuk yahud genç adam iradesini. Bu anlayışla haklı olan hoca talebenin verdiği cevaplara göre numara veren bir hoca- dır. Ancak öğretmenlik işi bu kadar basit bir iş değildir. Çünkü muammanın anahtarı *“Niçin cevap vermediler?, sualinin cevabında değil, “Ni- çin çalışmadılar?, — sualinin cevabındadır. Bu yazılarda hep şu tezi ileri sürüyoruz: Çalışmak, anlamak, öğrenmek de yemek, içmek, hazmetmek gibi tabii — hâdiselerdendir. Eğer tabii şartları varsa ça- lışmamak, öğrenmemek elden gelmez, tabii şartları içinde tekâmül bayağı bir zaruret olur. Bir mühim nokta daha, biz çocuklarımızı mektebe yalnız öğrensinler diye değil, irade- leri teşekkül etsin diye gön- deriyoruz. Halbuki çalışma- dıklarından, yani iradesizlik- lerinden dolayı da döndürü- yoruz. Doğru mu? Bu netice gösteriyor ki — “çalışmadılar!,, diye döndürdüğümüz bu ço- cukların idarelerini teşkil ede- memişiz,jyani vazifemizi yapa- mamışız. Burada cezalanması lâzımgelen bir adam varsa öğrenici değil, öğretmendir! Neyse, olan oldu. Öğreni- cilerin bir kısmı döndü. Bun- ların bir kısmı imtihana gire- cekler, Bunun için bir mühlet veriyoruz. Bu zaman içinde çocuk ne yapacak? Ya beşer- üstü bir küdretle kendi irade- sini kendi yaratacak, yahud biçbirşey değişmiş olmıyacak. Sözlüye, ikmale girdiği za- man öğretmen çocuğu ayni durumda bulacak, ya döndü- recek, yahud - çok defa ol- duğu gibi - bu kadar cefa yeter, diye geçiriverecektir. Doğru olan bunlar değildir. Doğru olan ilk sebeblere ka- dâr çıkmak, tabiatte kökü olan zaruretleri kavramaktır. İşte size bir misal. Hekime bir hasta müracaat eder. He- kim onu muayene eder, apan- disit bulur. Bu teşhis üzerine fen adamı: “Ameliyat olacak- sınız, kör bağırsağınızı çıkar- tacaksınız, der. Fakat hekimin bu apandisit vak'ası karşısın- da kızıp hastasına ceza ver- diği hekimlik tarihinde görül- memiştir. Deli olduğu için beş on adam öldüren adama karşı da yapılacak iş hiddet değil, tedavidir. Apandisit, delilik vak'alarına kızmayıp sadece tedbir alıyoruz da ça- lışmamak, anlamamak, aklı almamak, — öğrenememek, so- rulan suallere cevab verme- Bayfa $ Kız kaçırma yüzünden doğan cinayet Katil Mustafa “bu namus. meselesidir,, dedi Arife; kardeşim, onu öldüreceğine keşki beni vur_saydı, demiş Kemalpaşa kazasının Halil- beyli köyünde kız kardeşini kaçıran Mustafayı öldürmekle maznun Nuh oğlu Mustafanın muhakemesine dün şehrimiz Ağırçeza mahkemesinde baş- lanmıştır. Maznun Mustafa, vak'a hakkında şunları söyle- miştir: — Vak'a günü anamın eli acıdığından — kendisini Ören köyüne göndermiştim. Kız kar- deşlerim Arife ve Tevhide evde kalmışlardı. Ben de çifte tüfeğimi alarak avlanmak için tarlaya gittim. Bir müddet sonra halamın çocuğu Cafer yanıma geldi, kız kardeşim Arifenin Mustafa tarafından kaçırıldığını haber verdi, şa- şırdım, bu bir namus meselesi idi. Derhal atıma binerek köy- deki evime geldim, kız kar- deşim — Arifenin kaçırıldığını öğrendim, kaçıran Mustafanın evine gittim, orada bulunan birkaç kadına, hemşirem Ari- fenin nerede — bulundnğunu sordum. — İzmire götürüldü. Dediler. Tekrar, eve gide- rek kız. kardeşim Tevhideye sordum, komşumuz — Zaimin evinde olduklarını söyledi. Bu eve gittim, kapı — kapalı idi. Duvar üzerine çıkarak - içeri baktım, o sırada evin içinde bulunan Mustafa üzerime bir tabanca ile âteş etti, hemşi- remin — kaçırılmış — olmasının verdiği teessürden başka üze- rime silâh da atılması ile ken- dimi kaybettim, sonra ne yap- tığımı bilmiyorum. Vak'anın şahitleri dinlendi. Maktul Mustafanın akrabasın- dan Bn. Zahide şu izahatı verdi: — Arife kaçırıldıktan sonra kardeşi Mustafa evimize geldi, bizden Arifeyi sordu, yok dedik. Elindeki çifte tüleğini üzerimize tutarak ateş edecek oldu. Ben: — Ateş etme. Dedim, bıra- kıp gitti. Arifeyle maktul Mus- tafa, ötedenberi sevişiyorlardı. Arife vak'a günü kendi rıza- sile kaçmıştı. Diğer Şahid Hatice de Ari- feyle Mustafanın seviştiklerini söyledi ve dedi ki: — Arife; kaçmak istediğini Mustafaya bildirmiş. Mustafa, ruz ve bu hııîırdın numara kırmak ve döndürmek şeklin- de neden intikam alıyoruz? Açık ve doğru söyliyelim se- beb şudur: Dikkatsizlik! İlkmekteb beşinci sınıf tale- besinden 12 yaşlarında bir çocukta tarih nefretile karşı- laştım. Bu nefreti bir saat içinde sevgiye kalbedeceğimi iddia ettim ve bunda tama- mile muvaffak oldum. Çünkü o ikinci defa müzakereye gel medi, tarihi anladığını söyledi. Yaptığım müşahede neticesin- de çocukta re Milât fikrinin ne de Rönesans fikrinin teşek- kül etmemiş olduğunu görmüş- tüm, Bütün saati bu iki fikrin kurulması için sarfettim, iste- diğim de oldu. (Y f korkmuş, kızın bu teklifini ka: bul etmemiş Sonra kızı ana ve babasından istedi, Hepsi razı oldular, yalnız kardeşi Mustafa: — Ben buna kız veremem, hepsiri temizlerim. Demiş. Vak'a günü Mustafa ile Arife, kolkola vaziyette geldiler, Zaimin evine girdi: ler orada kimse yoktu, ben arkalarını takib ettim. Arifenin kardeşi Mustafa, elinde çifte tüleği ve bıçak olduğu halde Zaimin evine girmek istedi. Receble diğer bir şahıs, kendisine mani ol- dular, suçlu, bir aralık bun: ların elinden kurtuldu ve Mus- tafa ile kızın bulundukları evin duvarına çıktı. Oradan baktı, kimseyi göremeyince tekrar oradan ayrıldı, bunun üzerine ben de kızın bulun- duğu Zaimin evine gittim, — Arife bana: j — Ben Mustafayı seviyor- dum. Kendim geldim. Fakat şimdi kardeşim Mustafa gele- cek ve onu öldürecek. Diye korkuyrum. Dedi, sonra Mustafaya da: — Avluda dolaşma, şimdi kardeşim gelir, belki seni öl- dürür. Dedi ve onu içeri çek- mek istedi. Tam o sırada suçlu Mustafa, komşunun ki- remidliğine çıkmış, çifte tü- feğile ateş etti, Mustafayı öl- dürdü. Ölen Mustafada tahan- ca görmedim. Mustafa öldü- rülünce Arife, çok mütcessir oldu: — Kardeşim Mustafa keşki beni öldürseydi diye acımağa başladı. Maznun Mustafa: — Bu şahidler, ölen Mus- tafanın akrabasıdır. Kız kar- — deşimi zorla kaçırmıştır. Ben biliyorum ve şahidler bunu söyliyeceklerdir. Demiştir, gelmemiş olan âmme bukuku şahidlerinin din- lenmesi için muhakeme, başka bir güne bırakılmıştır. Tabanca ne kadar. uzaktan öldürür — Çeşme kazasının İnönü ma- hallesinde B. Faikı öldürmek maksadile yaralıyan Mehme- din muhakemesine dün şehri- miz Ağırceza mahkemesinde devam edilmiştir. Geçen cel- sede tabancanın muayenesine lüzum gösterilmiş ve mahke- me heyeti, M. M. tüfekçi us- tasına göndermişti gelen ra- porda tabancadan çıkan kur- — şunların insana isabeti takdi- rinde nafiz olup öldürebileceği zikredilmekte idi. Mahkemece, tabancanın ne kadar mesale- den altıldığı takdirde insanı öldürebileceğinin tekrar tü- fekçi ustasından sorulmasına karar verilmiştir. Suriyede çete faaliyeti Şam, 19, (A.A.) — Sekiz yüz şakiden müteşekkil bir çete Suriyenin İstamuyonu bas- mıştır. Çetenin takibi - için kuvvetli b’jıııdırmı müfı v