d 40 unnıq 937 Roma, 10 (Radyo) — Ga- zeta Di Popolo (14 yaşındaki Türkiye) başlığı altında An- kara muhabirinin bir mektu- bunu neşretmiştir. Bu yazıda * deniliyor ki: *Türkiye — cumhuriyeti 14 Yaşındadır. Fakat mühim ic- Taata bakılırsa hüküm verile- bilir ki, Türkiye yüksek bir teserdir. Türkiyenin vaziyetini tetkik edince, bugünkü yühsek teserin Kamâl Atatürk ile ar- kadaşlarının olduğunu görür Ve anlarız. Memleketin baş- 'ta gözdesi olan Anadoluda tabii. membaların — işletilmesi Ve endüstri müesseselerinin kurularak irkişaf etmesi, eko- homik sahadaki yükseliş, Tür- iyeyi idare edenlerin yüksek tserlerdir. Anadolu herşeyden €&vel bir çiftçi ve rençper Memleketi idi, Asırlardanberi ü islahat faaliyeti görülme- | Miştir. Eski Türkiyenin siyasal Ve ekonomik bakımdan kurtu- nu temin için ne kadar Çalışılmış, fakat muvaffak olu- Tamamıştı. Atatürke, bir (Yaratıcı) de- Mek çok doğru olur ve Ata- türk, eserile ne kadar iftihar “se azdır. Roma, 19 (Radyo) — İtal- Yaân zue(elen. Türkiye Cum- ü Kamâl Atatürkün, bü- servetini hazineye terket- M dair olan haberi birinci Sahifelerinde yazarak bu hare- ketin ne derece yüksek oldu- U tebarüz ettirmektedirler. Ayıı. zamamanda Türkiye Baş- ;:lılı İsmet İnönünün, Büyük 'n*l Meclisinde umumi siya- hl, bahsederken Türkiye- devam ettiği hakkın- haberler de aynı gazete- Roma, 19 (Radyo) — Rodi Yapurile İtalyaya gelen Türk _.'k'tkrını gezeceklerdir. 'a arasındaki siyasi ve ik- "ıkı mühim sahifelerini işgal 'ahları on beş gün İtalyâda %İı'ık ıiyıııl gazete tsadi ınfını.ıehıtl:rın iyi bir lerin tedir. memleketin en mühim n"-yd.. Rüşdü ÖKTEM ı“..._ Neşriyat ve yazı işleri kuı_nlıdl_luduı Çançar ğ"" İkinci Halk Partisi binası içinde ıd“_'*"': İzmir — ANADOLU 32716 « Posta kutusu 405 %ABONE ŞERAITİ Ya,, YA 5= LAi uruştur. Do n —-ıı.ı..ı.,. SAa Emir Abdullah mem. leketinde ıslahat yapacak.. Kudüs, 19 (AA.) — Am- mana dönen Emir Abdullah hükümete bir mesaj göndere- rek itimadını bildirmiş ve ayni zamanda memleket idaresinde ıslahat yapılmasını istiyen bir emir vermiştir. Hatay heyeti döndü İstanbul, 19 (Husust muha- birimizden: Telefonla) — Ge- çenlerde memleketimize gel- miş olan Hatay heyeti, tekrar Hataya dönmüştür. Türkiye- den Hataya dönen heyetin, Hatay Türkleri ve bir kısım Arap halk tarafından parlak tezahüratla karşılandığı haber alınmıştır. Ferbanks İstanbulda İstanbul, 19 (Hususi muha- birimizden) — Meşhur sinema yıldızlarından — Duglas Fer banks bugün İstanbula gel- miştir. Artist, seyahat etmektedir. Bir Alman gemisine Tarpil atmışlarsa da isa:- bet ettirememişler.. Berlin, 19 (Radyo) — Paris resmi mehafiline göre, İspanya sularında bulunan Alman harp sefinelerinden Leipzig kruva- zörüne bir İspanyol tahtelba- hiri tarafından bir torpil atıl- mıştır. Bu torpil hedefine isabet etmemiştir. Almanya hükümeti bu hâdiseyi Londra ademi müdahale komitesine - bildir- miştir. B. Hitler bu haberi alır almaz Bergeskaftenden Ber- line dönmüştür. B. Hitlerin riyasetinde Hariciye Nezaretin- de mühim bir içtima yapılmıştır. B. Baldvin İstan- bula mı geliyor. İstanbul, 19 (Hususi muha- birimizden: Telefonla) — Ge- çenlerde İngiltere hükümeti Başvekilliğinden istifa eden B. Baldvinin İstanbula - gel- mesi muhtemeldir. Rusya - Letonya Moskova, 18 (A.A.) — Tas Ajansından: Letonya Hariciye Nazırı B. Munters, B. Molotof ve B. Litvinofla görüşmüştür. Bu ze- vat iki memleket arasında iyi komşuluk münasebetlerinin de- vam etmekte olduğunu ve mü- naziiünfih hiçbir mesele mev- cüd olmadığını müşahede et- mişlerdir. İki devlet kollektif emniyet esasına istinad eden umumi | sulh lehmdo mesai birliğinde ANADOLU İtalyan gazeteleri, Büyük Şefimizin yüksek eserin- den bahsediyorlar İtalyan matbuatı, cumhuriyetimizin, daha on dort yaşında ve Türkiyenin hakikaten, yük- sek bir eser olduğunu yazıyorlar Dr. Şaht Viyanada başladığı temasları bitirdi Viyana, 19 (Radyo) — Dr. Şaht Viyanadaki temas ve müzakerelerini bitirmiştir. Bu mülâkatlarda ve — Avusturya devlet bankası müdürile yapı- lan müzakerelerde iki devlet arasında mübadele ve tediye meseleleri halledilmiştir. Berlin, 19 (Radyo) — Al- man Maliye Nazırı Dr. Şaht, bu akşam Viyanadan buraya dönmüştür. Lübnan Dahiliye Nazırı öldü Kudüs, 19 (A.A.)—Lübnan Dahiliye Nazırı B. Mişel Zakur dün kalb durmasından öl- müştür. Kabinede birkaç gündenberi beklenen ve Dahiliye Nazın- nın ölmesile acele mahiyet alan tâdilât halen Pariste bu- lunan Cumhur Başkanınının avdetinden sonra yapılacaktır. Milli Müdafaa Bakanımız Kayseride askeri mües- selerini teftiş ediyor İstanbul, 19 (Hususi muha- birimizden: Telefonla) — Kay- seride kalan Milli Müdafaa Vekili askeri müesseseleri tel- tiş etmiştir. İstanbul maçı Ankarabirliği ile Güneş berabere kaldılar İstanbul, 19 (Hususi muha- birimizden: Telcfonla) — Bu gün — Güneş takımile An- kara Gençlerbirliği takımları arasında yapılan futbol ma- çında her iki takım üçer gol yaparak berabere kalmışlardır. Yanlış bir iddia Berlin, 19 (AA) — D.N. B. Ajansı bildiriyor: Türk matbuatının bazı neş- riyatından münfeil olarak D. N. B. Ajansının Türkiyeye dair gelen haberleri neşret- mediği hakkında 18 Haziran tarihli bir İstanbul gazetesinin iddiası hiçbir esasa müstenid değildir. Esasen mezkür ga: zete bu hususu alâkadar ma- kamlardan kolayca tahkik ede- bilirdi, Anadolu Ajansının notu: D. N. B. Ajansının Ana- dolu Ajansı tarafından çeki- len telgrafları neşretmediği hakkındaki iddia muhtacı tas- hihtir. Mezkür Ajansın eli- mizde bulunan son bültenle- rinden de anlaşıldığına göre müttefik Ajanslık san'atının icabatından olan bu neşriyat İktibaslar; Dönenler Yazan: İsmsil Hakkı Balatacıoğlu İmtihanların bir kısmı bitti. Bir kısmı da bitmek üzeredir, Talebenin bir kısmı geçecek, bir kısmı da denecektir. Ge- çenler Sırat — köprüsünden geçmiş gibi olacak, dönenler için azap saatleri başlıyacak- tır, Elimizi vicdanımız üzerine | koyup düşünelim, niçin dön: düler? Çünkü, diyoruz, sor- duğumuz suallere cevap ver- mediler. Tekrar soralım: niçin cevap vermediler? Çünkü di- yoruz, çalışmadılar, çalışmak istemediler. Bu durumda 0, 2, 3 numara neyi anlatıyor? Derse çalışma, dersi öğrenme, dersi hatırda tutma, sorulan suallere cevap verme, vazile- lerine karşı asi olan, karşı koyan, kafa tutan bir çocuk yahud genç adam iradesini, Bu anlayışla haklı olan hoca talebenin verdiği cevaplara göre numara veren bir hoca- dır. Ancak öğretmenlik işi bu kadar basit bir iş değildir. Çünkü muammanın anahtarı *Niçin cevap vermediler?, sualinin cevabında değil, “Ni- çin çalışmadılar?, — sualinin cevabındadır. Bu yazılarda hep şu tezi ileri sürüyoruz: Çalışmak, anlamak, öğrenmek de yemek, içmek, hazmetmek gibi tabii — hâdiselerdendir. Eğer tabii şartları varsa ça- lışmamak, öğrenmemek elden gelmez, tabii şartları içinde tekâmül bayağı bir zaruret olur. Bir mühim nokta daha, biz çocuklarımızı mektebe yalnız öğrensinler diye değil, irade- leri teşekkül etsin diye gön- deriyoruz. Halbuki - çalışma- dıklarından, yani iradesizlik- lerinden dolayı da döndürü- yoruz. Doğru mu? Bu netice gösteriyor ki — “çalışmadılar!,, diye döndürdüğümüz bu ço- cukların idarelerini teşkil ede- memişiz,jyani vazifemizi yapa- mamışız. Burada cezalanması Jâzımgelen bir adam varsa öğrenici değil, öğretmendir! Neyse, olan oldu. Öğreni- cilerin bir kısmı döndü. Bun- ların bir kısmı imtihana gire- cekler, Bunun için bir mühlet veriyoruz. Bu zâman içinde çocuk ne yapacak? Ya beşer- ü bir kudretle kendi irade- kendi yaratacak, yahud biçbirşey değişmiş olmıyacak. Sözlüye, ikmale girdiği za- man öğretmen çocuğu ayni durumda bulacak, ya döndü- recek, yahud - çok defa ol- duğu gibi - bu kadar cefa yeter, diye geçiriverecektir. Doğru olan bunlar değildir. Doğru olan ilk sebeblere ka:- dar çıkmak, tabiatte kökü olan zaruretleri kavramaktır. İşte size bir misal. Hekime bir hasta müracaat eder. He- kim onu muayene eder, apan- disit bulur. Bu teşhis üzerine fen adamı: “Ameliyat olacak- sınız, kör bağırsağınızı çıkar- tacaksınız, der. Fakat hekimin bu apandisit vak'ası karşısın- da kızıp hastasına ceza ver- diği hekimlik tarihinde görül- memiştir. Deli olduğu için beş on adam öldüren adama karşı da yapılacak iş hiddet değil, tedavidir. Apandisit, delilik vak'alarına kızmayıp sadece tedbir alıyoruz da ça- lışmamak, anlamamak, aklı almamak, — öğrenememek, s0- rulan suallere cevab verme- n Bayfa 3 Kız kaçırma yüzünden dâğan cinayet Katil Mustafa “bu namus meselesidir,, dedi Arife; kardeşim, onu öldüreceğine keşki beni vursaydı, demiş Kemalpaşa kazasının Halil- , beyli köyünde kız kardeşini kaçıran Mustafayı öldürmekle maznun Nuh oğlu Mustafanın muhakemesine dün şehrimiz Ağırceza mahkemesinde baş- lanmıştır. Maznan Mustafa, vak'a hakkında şunları söyle- miştir: — Vak'a günü anamın eli acıdığından kendisini Ören köyüne göndermiştim. Kız kar- deşlerim Arife ve Tevhide evde kalmışlardı. Ben de çifte tüfeğimi alarak avlanmak için tarlaya gittim. Bir müddet sonra halamın çocuğu Cafer yanıma geldi, kız kardeşim Arifenin Mustafa tarafından kaçırıldığını haber - verdi, şa- şırdım, bu bir namus meselesi idi. Derhal atıma binerek köy- deki evime geldim, kız kar- deşim — Arilenin kaçırıldığını öğrendim, kaçıran Mustafanın evine gittim, orada bulunan birkaç kadına, hemşirem Ari: fenin nerede — bulundnğunu sordum. — İzmire götürüldü. Dediler. Tekrar, eve gide- rek kız. kardeşim Tevhideye sordum, komşumuz Zaimin evinde. olduklarını söyledi. Bu eve gittim, kapı — kapalı idi. Duvar üzerine çıkarak - içeri baktım, o sırada evin içinde bulunan Mustafa üzerime bir tabanca ile ateş etti, hemşi- remin — kaçırılmış — olmasının verdiği teessürden başka üze- rime silâh da atılması ile ken- dimi kaybettim, sonra ne yap- tığımı bilmiyorum. Vak'anın şahitleri dinlendi. Maktul Mustafanın akrabasın- dan Bn. Zahide şu izahatı verdi: — Arife kaçırıldıktan sonra kardeşi Mustafa evimize geldi, bizden Arifeyi sordu, yok dedik. Elindeki çifte tüfeğini üzerimize tutarak ateş edecek oldu. Ben: — Ateş etme. Dedim, bıra- kıp gitti. Arifeyle maktul Mus- tafa, ötedenberi sevişiyorlardı. Arife vak'a günü kendi rıza- sile kaçmıştı. Diğer Şahid Hatice de Ari- feyle Mustafanın seviştiklerini söyledi ve dedi ki: — Arife; kaçmak istediğini Mustafaya bildirmiş. Mustafa, —Ü ruz ve bu hastalardan numara kırmak ve döndürmek şeklin- de neden intikam alıyoruz? Açık ve doğru söyliyelim se- beb şudur: Dikkatsizlik! İlkmekteb beşinci sınıf tale- besinden 12 yaşlarında bir çocukta tarih nefretile karşı- laştım. Bu nefreti bir saat içinde sevgiye kalbedeceğimi iddia ettim ve bunda tama- mile muvaffak oldum. Çünkü o ikinci defa müzakereye gel- medi, tarihi anladığını söyledi. Yaptığım müşahede neticesin- de çocukta re Milât fikrinin ne de Rönesans fikrinin teşek- kül etmemiş olduğunu görmüş- tüm. Bütün saati bu iki fikrin kurulması için sarfettim, iste- diğim de oldu. — koıkmuş. kızın bu teklifini ka: bul etmemiş Sonra kızı gna ve babasından istedi. Hepsij razı oldular, yalnız kardeşi Mustafa: — Ben buna kız veremem, hepsini temizlerim, Demiş. Vak'a günü Mustafa ile Arife, kolkola vaziyetta geldiler, Zaimin evine girdi- ler orada kimse yoktu, ben arkalarını takib ettim. Arifenin kardeşi Mustafa, elinde çifte tüleği ve bıçak olduğu halde Zaimin evine girmek istedi. Receble diğer bir şahıs, kendisine mani ol: dular, suçlu, bir aralık bun: — | ların elinden kurtuldu ve Mus- tafa ile kızın bulundukları evin duvarına çıktı. Oradan baktı, kimseyi göremeyince tekrar oradan ayrıldı, bunun üzerine ben de kızın bulun- duğu Zaimin evine gittim, Arife bana: — Ben Mustafayı seviyor- dum. Kendim geldim. Fakat şimdi kardeşim Mustafa gele- cek ve onu öldürecek. Diye — korkuyrum. Dedi, sonra Mustafaya da: — Avluda dolaşma, şimdi kardeşim gelir, belki seni öl- dürür. Dedi ve onu içeri çek- mek istedi. Tam o sırada suçlu Mustafa, komşunun ki- — — remidliğine - çıkmış, çifte tü- feğile ateş etti, Mustafayı öle — dürdü. Ölen Mustafada taban- ca görmedim. Mustafa öldü- rülünce Arife, çok müteessir oldu: — Kardeşim Mustafa keşki beni öldürseydi diye acımağa başladı. Maznun Mustafa: — Bu şahidler, ölen Mus- tafanın akrabasıdır. Kız kar- deşimi zorla kaçırmıştır. Ben biliyorum ve şahidler bunu söyliyeceklerdir. Demiştir, gelmemiş olan âmme hukuku şahidlerinin din- lenmesi için muhakeme, başka bir güne bırakılmıştır. Tabanca ne kadar — uzaktan öldürür Çeşme kazasının İnönü ma- hallesinde B. Faikı öldürmek maksadile yaralıyan Mehme- din muhakemesine dün şehri- miz AÂğırceza mahkemesinde devam edilmiştir. Geçen cel- sede tabancanın muayenesine lüzum gösterilmiş ve mahke- me heyeti, M. M. tüfekçi us- tasına göndermişti gelen ra- porda tabancadan çıkan kur- şunların insana isabeti takdi- rinde nafiz olup öldürebileceği zikredilmekte idi. Mahkemece, tabancanın ne kadar den atıldığı takdirde insanı öldürebileceğinin — tekrar fekçi ustasından sorulmasına karar verilmiştir. Suriyede çete faaliyeti Şam, 19, (A.A.) — Sekiz yüz şakiden müteşekkil bi çete Suriyenin İstamuyonu ba: mıştır. Çetenin akıbı için küvvetli bir jandarma