— B Mayıs 938 İngiltere Kralının taç giyme merasimi w Bu büyük ve şaşaa dolu tören Pfînyamn dört köşesinden bu töreni görmek için S milyon insan Londranın garp mahalleleri Mu&zzam bir odun ve demir fİf'pnıunu andırıyor. Dev gibi likeleller halinde terkip edil- Miş olan demir borular ala- bildiğine yükselmektedir. Başka yıllar çocuk ve yaş- iların - şezlonglara — uzanarak ilkbaharın ılık güneşinde din- lendikleri Haydparkta, şimdi, aftalardanberi kurulmakta olar çelik iskeletleri taktalarla kap- hyan on binlerce işçi karınca- lar gibi çalışmaktadır. Kral alayının geçeceği cad- d_elerd:ki mağazalar, içlerinde tîlbünleı inşa etmek için vit- rinlerini daha şimdiden boşalt- müğa başladılar, Bazı büyük .olellev. damlarına — muazzam iskeleler kel kurdurdular. Alayın görülebilmesi ihtimali olan her yerden istifade edilmektedir. Fakir halkın yaşadığı Lon: :rlmn döğu — tarafındaki ma- :lıîîel:rde bile; şehrin batısın- antanalı ve muhteşem :okıkludı olduğu gibi hazır- iklar Yapılmaktadır. buzğ:"d_lh. haftalardanberi p;rı biriktiril- ava iyi gide- S n eli ütün sokaklara boydan h:yı;ıı:n masalar kurulacak- a 'ütün -bu sokaklardaki "d'ı!hıd bir tek ailenin ef- el gi ..hrlediye reisi ve zalarile birlikte çay içilecek, Pasta yenecek caridan hâsbi. lerde bulunulacaktır. 4Ç giyme töreninin yapı- !i_îlll Vestminster kiliı:;iıîn içinde ve dışında birçok mu- Vl_lt_kıt ilâveler yapılmaktadır. ilisenin civarında, her gün ilk.eıî talimler yapılıyor. Sü- Vâri polisleri alaya lâzım olan Mmüddeti iyiden iyiye tesbit edebilmek için, 15 kilometre uzunluğunda - olan caddeleri baştan başa katettikten sonra tekrar geri dönüyorlar. Bu hareketler hemen hemen her gün tekrarlanıyor. Diğer taraftan Avam Kama. Tası azalarile diğer yüksek Tütbelileri kiliseye - taşıyacak N iki ton ağırlığındaki ara- T temizlenmekte, parlatıl- tâadir. Saray ahırlarında arı ekecek kuvvet YE kidetier bergirler. bolir Iı:ı eee bira — fabrika- l'ıl')ıI:'. fıçılarını - taşıttıkları ü tılı': mahsus - atları b;' $ etmek emrini a Mışlardır. Bu itibarla, bugün atlır _İere bi.." Pa "ŞI,'.:; gün sonra pıri Çı'ı"mıl:vı_h:.:ıı.'d"h' sırmalı ko- i eğer rinda tüy sorguç: :::ıh'olduğ" halde — sarayın €şem Goi arabalarını çeke- kiıH.'.l.ı"d'"b”i Vestminster <Sesi halka kapalıdır. Her Sün, büyük — tören için tecrü- |€T Yapılmaktadır. Koro söy- thgk olan çocuklar, beyaz Pelerinler içinde, ayaklarında i"" ve kalın çorapla - tokalı H'l'lır?ıı.ıler olduğu halde uzun dizi teşkil ederek taç giy- Me marşını talim ediyorlar. nasıl yapılır? Londradan bir görünüş rın azameti, taç?giyme günü yapılacak - törenin — parlaklığı karşısında sönük kalıyor. Dün- yahin dört bucağından bu töreni görmek için beş milyon insanın geleceği — tahmnin edi- -| liyor. Törenden bir gün önce, ak- şama doğru, sokaklar yavaş yavaş kalabalıklaşmağa başlar. Gece yarısı olduğu zaman büyük yaya kaldırımlar dol- müştur. Gecenin soğuk dene- cek - derecedeki — serinliğine karşı korunmak — maksadile battaniyelere sarılmış halk yı- gınları sabahı beklemektedir- ler. Hadsiz hesapsız sandviç paketleri açılıp karınlar do- yürulacaktır. Termoslardan sı- cak çay ve kahve içilecektir. Ve böylelikle neşe ve şaka- larla dolu bir gece yeçirildik- ten sonra, tören gününe giri- lecektir. Polis haftalardanberi atlarını bu büyük- gün için hazırladığından - onları hemen sinir: lendirmenin hemen imkânı kalmamıştır. Tanyeri ağarmağa başlar başlamaz, izdiham - tehlikeli bir şekil alacaktır. Bundan dölayı, bü- gibi - tehlikelere karşı bir tedbir olmâk üzere, "'f)'ln geçeceği caddeye çıkan bütün - yan sokaklar, barikat- lara benziyen kocaman kapr larla kapanmış, Taymis nehri* ve Öksford caddesinin, Hayd- p_arl:' ve Rejan caddesinin çe virdiği muazcam - kare, daha alay gelmeden saatlerce evel halk- taralından çerçövelermiş olacaktır.. Ondân söhra atik bu çerçeveyi - hiç Kirnde aşa: mıyacaktır. Gelip İeçiğll kes silme saati gelince, tribühler: deki yere - istehildiği" kadar para' ödenmiş bile olsa, baş- ka zamanlar - vazilesini alayla karışık itina ile yapah polis, çok şiddetli bir tavır takına: caktır. Nihayet beklenilen”an gelmiştir. Bu an, yığınlardan bir elek- trik cereyanı gibi geçecektir. | Uzaktan bir uğultu işitilmekte ve bu uğultunun içinde milli marşin melodileri duyulmak- tadır. Kralın mühafız — süvari alayı görünmüştür. Mıizrakla: rının uçlarındaki beyaz kırmizi bayraklar, sanki bir güvercin sürüsü halkın üstünden geçi- orm rini YADIYO Dun. ların £ arkalarından — topçu ve avcılar geliyor. Fakat alayın en ihtişamlı tarafı asıl bundan sonradır: Kralın şahsina mah- sus' süvari alayı, beyaz, al, sarı sırma renklerden mürek- kep bir feeri eğer takımları atın kuyrük sokumuna kadar Pars derilerile örtülüdür. Bu alay gözleri kamaştıracak ka- dar parlak ve pirildamaktadır. Yanda “Tanrı kralı korusun,, ile başlıyan İngiliz milli |marşı çalıyor. Elektrikli bir düğme ile hareket ediyorlarmış gibi bütün askeri kıtalar bir anda silâhlarile selâm vaziyetine ge- çiyorlar. Subaylar - kılıçlarını çekmiş, onlar da selârh duru- yorlar. Şimdi, meşhur Vindsor kır atlarının çeklikleri kralın ara- basi yavaş yavaş — yaklaşmak- tadır. Halk bu anda coşmuş- tur. * God save the King « (Tanrı kralı korusun) seslerin- den meydana gelen bir oğultu, bir açık deniz dalgası gibi sokakların üzerinden geçmekte, evlere çarparak yarılmakta ve yavaş yavaş butün şehre yayıl: maktadır. Antak, şaşaa, ihtişam ve retklerdeki zenginlik Vestmi- nster kilisesine — varıldığı za- man en yüksek derecesini bu: luyor, şimdi burada, erkek üniformalarının renk zenginliği kadınların tuvaletlerini de göl- gede bırakıyor. Daha sabahın beşinde Vest- minster kilisesi dolmağa baş- lıyacaktır. Eski asilzade aile- lerin delikanlıları, — ellerinde an'anevi altın - asâlari olduğu halde davetlileri — karşiliyarak yerletine kadar gölürüyorlar, Beyaz perukları omuzlarına kadar sarkan hâkimler, pırıl Piril pirildiyan cübbeler giy- mişlerdir. Ermin kürklerle süs: lenmiş pelerinler giymiş olan Lordlar, ellerinde taçları ol- duğu- halde geliyorlar. Yüksek rütbeliler biribiri - arkasından kiliseye akıyorlar; kilisenin için- deki manzara, gittikçe — daha azametli; dâha- ihtişamlı bir retik alıyor. Dünüyanın her ta- râfından — gelmiş askörler' ve diplomatlar üniformalar içinde yantarafta yer alıyorlar. Londra belediye reisi yanında ' Citynin en yağşlısı olduğu hâlde yerine ANADOLU ü *? Bizimkiler İstanbul Ankarara cadde- | sinin en meşhur - tiplerinden bir kısmını, bizim muharrirler ve gazeteciler teşkil eder. Bün- lar eski Babıâlinin epeyce çile çekip kaldırım çiğnemiş esna- | fından tutunuz, yeni yetişen, jestli, mestli, favorili vesaire- sine kadar karmakarışıktırlar. Zevkleri vardır, itiyatları var- dır, inhimakleri vardır. Çok- tandır. gitmedim, bilmiyorum hâlâ öyle mi? Bizim de bir Kemeraltımız vardır ilâmaşallah... Profesör amatör, muharrir gazeteci, hep bu caddenin bir iki kıraethanesinde arzı didar eyleriz. Yazılarımızın eksiğini, noksanını, kavgalarımızı, yeni çıkan eserlerin, şu veya bü makalenin bütün münakâşa- larını buralarda yapar, burâa- larda konuşuruz. Peşrev, Murâd Çınarla baş- lar, İrfatila tellenir, pullanır, bizim İbrahim, Yeni Asırcı arkadaşlar vesairç ile tamam- lamr.: Gazeteciler ve muhar- rirler loncası;, içinde yuvarla- nan tekerlemeler, bazan diğer müşterileri de alakadar eder. Yalnız, bizde de garip iti- yatlar başgöstermeğe başladı: Bol sigara, bu arada günde üç dört nârgile, bu yetişmi- yormuş gibi, üstelik pipo.. Merhümenin acısından ne ma- rifet karıştırdığının fartkımâ va: ramıyanlar gibi, birini bırakıb birine sarılan meslekdaşlar palavra kulübüne kadar gidib buradaki zevatın feyiz ve na- sihatlerinden ilham alsak çok iyi olacak.. Çünkü benim anladığıma göre, bu şaşkınlık, daha ziyade, kafaların inkıbaza, çenelerin rehavete, mevzuların nedrete uğradığı zamanlarda vukubu- leyor.. Müstesnamız, Muradla İrfan... Maamafih, Murad Çınar, As- keri ötelinin köşesinde, yeni hafızlar gibi, Nedimden, Yah- ya Kemalden parçalar ezber- lemök ve espiriler - hazırla- Tmakla meşgul bulunduğu için, bizim hatamızâ'düşmüyor. Mes lek erbabi, şu hali ile bir de meyhaneye düşerse, işte o va: kit matbuatın hali öyle feci olacak ki, Allah saklasın! Arkadaşlar, sigaranın birini söndürüp -pipoyu, onu bırakıb nargileyi tellendirdikten sonra, başlarına böyle bir felâket geldiği takdirde hep beraber; Çıkmam Allah etini meyhatleden Şarkısını — söyliyeceklerine hiç şüphem yoktur. Az kalsin unutuyordum: Bir de domito ve tavla ip- | tilâsı ile haşrüneşr olmadayız. | Ve bu itiyada, başkalarını da sürüklemişizdir. Kemeraltı- nın kızarmış köfte, helva, pa- ça ve kolonya ile karışık olan havasında, matbuat erkânının da kendisine mahsus bir ha vasının teessüs etmemesi csar sen imkânsizdı. Fakat koörküyörüm ki, bu hava bizi bir gün karaya oturtacak.. Çünkü sigarayı bı raktım, nargileye el uzattım. Bugünkü yazıma bakarsaniz, dimağ Teyzinin insanı düşürebileceğini kolaylıkla an- larsınız. Şimdi, şu dakikada bizim Kemeraltı kütüphanesi halızt kütübü hocamız Akif de gel di ve bana, enfiye uzattı. Va: nelere Siyla $ Dış ticaretimiz 936 ve 937 yılları içinde bazi ayların mukayeseleri K İzmir Timani YAmerikaya 829.000; #” Ankara — İstatistik genel direktörlüğünün hazırladığı is- talistiklefe yöre Şübat 'ayrida ihracatımız 11.675.151; idhâ: lâtimız 5.550,225 liradır. Ara- dahracatımızlehine 6.125.926 Kralık bir fark vardır. Bu netlice, 936 senesinin aymı âyı ile kıyaslanınca 937 Şubat ayında ihracatımızın, 936 Şubat ayina göre yüzde yüz on iki fazlalaştığı görü- lür. Buna mukabil idbalâtiımız yüzde yirmi beş azalmıştır. Asıl mühim nokta şudur: Ticaret muvazenesi 936 se- nesi Şubatında aleyhimize 1.898.000 İiralık bir açık gös- terirken 937 senesinin aym ayında 6.125.000 lira gibi bü- yük bir rakamla lehimize ka- panmıştır. 936 senesinin ilk iki ayında ticaret — muvazenesi — yalnız 807.000 Jİiralık bir aktivite arzederken bu miktar 937 senesinin — aynı — aylarında 15.507.000 lirayı — bulmuştur. İhracatımızda yüzde 46 nisbe tinde artış, idhalâtımızda yüz- de 21 nisbetinde azalış ve genel ticaretimizde ise yüzde 35 nisbetinde bir yükselme görülmektedir. İhracatımızın taksimi Şubat 937 senesinde ihra- catımızın — başlıca memleket- lere göre taksimi şudur: Al- İtalyaya 668:000; - İsviçreye — 475.000; Sovvet Rusyaya 445.000; İh> giltereye 413000; Çekoslö- vakyaya — 301.000; Fransaya 243.000; Yunanistana 93.000; diğer memleketlere Şubat ayı» na aid ihracat ve idhalât tab: lolarının tetkitinden de şü neticeler çıkmaktadır: Almanya, İsviçre, İngiltere, Çekoslovâkya ve Fransâ ile Şubat 1936 da ticaret muva: zenemiz aleyhimize iken ©27 Şubatinda lehimize bir fark arzetmektedir. İtalya ile ticaret muvazenesi Şubâat ayında 937 bin bira aleyhimize — görünüyorsa dâ ilk iki aylık müvâzene 130 bin Hira ile lehimizedir. 936 senesinin ilk iki ayında diğer memleketlerle — licaret muvazenesi 1.616.000- liralık bir açık göstermektedir. 937 senesinin ilk ayında ise bu miktar yüzde 74 azalarak 409 bin liraya inmiştir. Amerika birleşik devletleri müstesna, diğerlerile ticaret muvazene- mizde lehimizde bir gelişme kaydedilmektedir. Amerika ile 1936 senesinin ilk iki aylık ticaret muvazenesi, İehimize 1.742.000 lira bir fark gös- terirken, 937 gsenesinin aynı aylarında bu fark yüzde otuz a, 7.449.000; Birleşik | liraya inmiştir. iki nisbetinde düşerek 1.186.000 ödemişte çocuk bahçesi Bahçenin açılmasından iki intiba Ödemiş, güzel bir çocuk bahçesine kavuşmuştur. Bu suretle şehrin bir ihtiyacı daha karşılanmıştır. Yeni bahçeninin açılma merasimi, son bayram içinde yapılmıştır. Çocuklar, şehrin t nınmiş simaları, muallimler hazır bulunmuşlar, nutuklar veril-) ve eğlencelerle bugün kutlulanmıştır.