b G& 174037 aa 30 | | 50 ik 30 05 “ 2), er iye at sü te ve ü da | ödim yörüy: Hü- | a ddi sreram ee | PT Ziya' demiştir ki: MAHKEMELERDE Dereiçinde öldür Mi »Şahıd üç kadın, gördüklerini dün Ağırcezada anlattılar Menemen kazasının Türkelli | öyünde dağlı Emini taammü- ı*ı katilden suçlu Yanbastı üleyııurı dün Ağırcezada Bühakemesine devam edil- üştir. Mahkeme, bundan evel Tür- lli köyünden ve vak'anın Hahitlerinden Ayşe, Sultan ve Naimenin bulundukları yerden üdise yerinin görülmesine im- kân olup olmadığının keşfine Yâar vermişti. Bu keşif sıra- fında şahitler, mahkemedeki ifadeleri hilâfına kimisi taş | Üzerine çıkıp, kimisi, üç beş Seyini cinayet yerinden kaçar- | en gördüklerini söylemişler di. Bu şahitlerden Sültan, Ay- şe, Naime ve Abdullah mah- kemenin gösterdiği lüzum üze- fine dün isticvap edilmiş ve klrşılışlırılmışln'dır , Ayşe dünkü celsede demiş- tir ki: — Ben Naimenin kapısı önünde otururken — Abdullah | adindaki çocuk geldi, — Yanbastı Hüseyin. Emin amcamı öldürüyor. Dedi. Gidip bir taş üzerine çıktım, dereye baktım, Hüse- Yin, beni görünce dereden Şıktı, sokağin içine kaçtı. Şahid Naime de, üç kadınla birlikte otururken Abdultahın Şnğırdığmı. kendisinin üç adım | ilerliyerek Hüseyini kaçarken | gördüğünü söyledi. Şahid Sul- tan ise: — Benifh kucağımdâ - ço- tuk vardı. Yerimden “kalkına- dim, yalnız derenin ötesinde iradam gördüm, kaçıyordu. Fakat Yanbastı Hüseyin mi idi, başkası mı idi bilemem, Abdullah adındaki 9 yışın daki çocuk da dinlendi: — Halam Cennetin evinden geliyordum. Baktım Yanbastı üseyin, Emin amcamı: ku- taklamış derenin içine yatırdı, faşla ve sopa ile vurmağa başladı. Ben de dere yakının- da oturan Sultan halama ha- & verdim ve tekrar geri dö- Nüb baktım. Hüseyin derenin Üstündeki yoldan cami soka- | Sina kaçtı. Gördüm dedi, Maznun Hüseyin: — Bu şahidler, jandarma- | da, müstantiklikte ve mahke- Mede çeşid çeşid — iladeler Verdiler. — İfadeleri biribirini tutmuyor. Başka defa da bun- drı, çağırırsanız gene başka türlü söyliyeceklerdir. Bunlar Yalatıcı şahiddir. ve bunların rtına Ali Buyük Korsan Ramanı L_Fı »120. Yazan ; Suyun yüzünde bir yığın tahta parçaları, variller, san- dıklar, şunlar, bunlar — yüzü- Yordu.. O arada beni görme- Mişlerdi. — Bittabi Mariya sevini- Yorda. Değil mi? Karşıdan ne Sezdin, ne anladın? — Yok, pek neşeli de de- #ildi.. Garibime giden şu oldu: O, muhakkak, bize, bile ile ateş açmadı. Sönra, bizi | dırı diri yakalıyabilirdi. Bunu | | kın.) Dedi. Süleymanı sıkıştır: alınan ifadeleri okunacaktır. | bat alınmıştır. ülen adam yüzünden —bir — senedenberi içeride yatıyorum. — Mahalle içinde ben adam öldürmüş olsa idim, berkes görürdü. Dedi. Maznun, iki müdafaa şahidi gösterdi, mahkemece bu şahidlerin dinlenmesi için muhakeme başka bir güne bırakıldı. Bozyaka vak'ası Bozyakada Âyet oğlu Ömeri tabanca kurşunile — yaralıyan Giritli Süleymanın muhakeme- şehrimiz Ağırceza inde devam edilmiş- tir. Şahid sıfatile dinlenen Boz- yaka polis karakolu üçüncü — Karakolda idim. Süley- man geldi, (Zeytinliklerde Öme- ri birisi yaralamış, gidin, ba- dık. Kendisi yaraladığını itiraf etti. Tabancasını sakladığı yer- de bulduk. Meselenin sebebi zeytin top'amaktır. Başka şahitlerin celbi için muhakeme talik edildi. İnebolu davası İnebolu faciası muhakeme- j sine pazartesi günü şehrimiz Ağırceza — mahkemesinde 'de- vam edilecektir. Bu celsede, İstikbal vapuru süvarisi ve ikinci kaptanın İstanbul Ağir- cezasınca — istinabe — suretile Basarabyada Petrol depoları yandı. Bükreş, 16 (Radyo) — sarabyadaki petrol depoların- da yangın çıkmış ve - depala- rım- yanında bulunan yüzlerce ev yanmıştır. Birçok ta buğday depoları yangın —neticesinde mahvol- muştur. Haber verildiğine göre, yan- gin, otuz milyon (ley) zarar | vermiştir. | Yanan evlerden on kişinin | cesedleri kömür halinde çı- karılmıslır. Açıkta kalan yüzlerce aile- nin iskân ve iaşesi için terti- Rodosta Turistler için oteller yapıldı. Rodos, 16 (Radyo) — Tu- ristler için bu sene yeni otel- ler inşa edilmektedir. (Prof- tilya) mevkiinde ikiyüz yatak: bk bir ötel yapılmıştır. Bu ötelin vrnındı bir de tiyatro inşa - edi el M. Ayhan, Faik Şemseddin balırınca dönüp gitti... Fırtına Ali. doğruldu: — Bu lâkırdılar, burada kalacak.. Anladın ını, sen de ortalıkta hiç gözükmiyeceksin. Şimdi buradan kalk, doğruca Deniz babanın yanına git.. Seni benim' gönderdiğimi 'söyle ve orada- bir ay gizlen ki, kimse şüphelenmesin... Çünkü senin geldiğin — duyulunca, herkes onları arâyacaktır. — Peki kaptan, hemen gi- H asz ANADOLU saaalr - Surıye heyeti: Samda — ——— &4|Suriye başvekili C. Mer- revhalarla muhavereler.. Cumhuriyet — Vaktile biri bakkal, diğeri klârnetçi, öbürü de işsiz olan üç İngiliz, şimdi liselerimizde İngilizçe muallim- liği yapıyorlar, — Davulcu ile köfteci eksik kaldı ar' adaş.. Ceçenlerde de Ankaraya bir antrenör getir- mişler. Meğer herif, ne antre- nörlük yapmış, ne sporcu imiş. Vaktile biraz futbol oynamış | imiş. Foyası çıkınca, bıraktı, gitti.. İngilizdir, diye İngiliz- ce hocası olurlarsa vay hali- amhuriyet — Akşamcı kim- Vallahi benim bildiğim, akşamcı, gün batarken, yani kerahet vaktinde meyhaneciye ilk selâmı çakan velakâr müş- teridir. Tan — Suriyeli bir softa “Türkler gâvur oldu, kanlarını içmek helâldır.., — Herifi sarığile minarenin tepesine asmalı.. nin yüzde sekseni hem müs- lümandır, hem de kanı, içile- miyecek cinstendir. Mezbaha: lara buyursunlar, dillerini şa- pırtata, hattâ kafalarını pisliğe soka soka içebilirler.. demiş.. — Münevverler faşizmi niçin sevmniyorlar? — Karadır diye.. Amerika- da bile, zenci düşmanlığı ma- rub rdeğil millir? Son Posta — Eşeği müdafaal — Be birader, insan oğlu- | nun müdafaası bitli de sıra eşeğe mi kaldı?. Korkma, eşeği İstanbuldan sürseler de eşek aç kalmaz. Sen insanlara bak, insanlara! — General Franko askeri işlerden elini, eteğini çekiyor- muş.. — Bu birşey ilade etmez. Burnunu çekeçek mi, şekmiye" cek mi?.. Çünkü bu/gibi ah- valde bilhassa “burnun işe sokulması , —mevzuubahistir.. Bana öyle geliyor ki, General Frankonun burnu, bu işe zin cirlenmiştir. ve'çekilemiyecek.. Akşam — Bir Alman gaze- tesi, İngiliz Hariciye Nazırına hücum ediyor. — Berlinde oturup masa başından, palavra ile, Londra- daki insana ben de hücum edebilirim.. :Karşısına çıkıp ta saldırabiliyor mu?: — İki kalpli adam! — Fevkalâde birşey değil. Bugünkü asri genç : erkek ve kızların, yirmişer tane kalbleri ile, Fırtına Aliye baktı: — © kahpe, galiba iki ge- | mi ile dolaşıyor! Fırtına Ali, omuzlarını silkti: —İsterse on gemi ile dolaş- sın,. Ben hepsinin içinden onu bulur, çikarır, gelirim! Haydi bakalım, al şu akçaları, ten- halardan yola çık! Fıttına Ai başka bir şey söylemedi, limanda şöyle bir | dolaştı, yemisine baktı. Tay- falar derhal koşuştular, onu | selâmladılar. — Ne varne yok, çocuklar? — İyiyiz kaptan! — Geminin altı yosun, bi- zün de yüreğimiz pas tutuyor | değil mi? — Doğrusu, dediğiniz gibi vanten! Türk milleti- | demin yeni beyanatı Demirgömlekliler müsaade almadan bir şehirden diğer şehre gidemiyeceklerdir Şam, 12 (Husuüst muhabiri- | mizden) — Suriye höyeti Ha- lepten geçerken - gazetecilere şu beyanatta buluhmuşlardır. Cemil Merdem: — Heyetimiz muahedenin tatbik mevkiine konarak bu' müstesna — vaziyetlen — kurtul- mamız, İskenderun meselesi, Cihadda bize iştirak eden İh- san Cabiri, Emir Şekip Ars- lan, Emir Adil başta olmak üzere bütün menfiler hakkın- da umumi af meseleleri için gitmiştik. Uzun müddet çalış- tık ve muvaffakkiyetle döndük. Sadullah Cabiri de: — Arkadaşım sizin karşı:- nızda ne kadar kuvvetli söy- ledii»e orada da aynı imanla çalıştı. Bazı münafıklar vatani kütlesi ricali arasında ihtilâf- lar olduğunu söylemişler fakat bunun aslı yoktur. Tam itti- fak vardır. Fransızlar ve Fran- sız askeri bizim düşmanımız değildir. Onun için Halepteki hâdiseye tcessüf ederiz. demiş- lerdir. Şimdi heyet Şamda bulun- maktadır. Suriye gazeteleri, başvezirin İsmet İnönü ile mu- haberesini- naklederken kulla- nılan dostane sözleri büsnü tefsir ediyorlar ve Sancak me- selesinde Türkiye ile uyuşmak mümkün olacağı neticesini çı- karıyorlar. Sadullah Cabiri de bir ga- zete muhabirine: “Suriye-Tür- kiye dostluğu kuvvetlidir. Su- riye milleti büyük kardeşi Türkiyeye büyük dost nazari- le bakmaktadır. Suriyeliler İs- kenderun meseles'nin bu dos- tane münasebatı bulandırma- sını arzu etmezler.,, demiştir. Son aldığım haberlere göre, Suriye heyeti aartık bir daha Cenevreye gitmiyecektir. Esa- sen Milletler cemiyetine dabil olmadığı için resmen bulun: mıyacağından ve noktai naza- rını Fransa hariciyesine bildi- rib müdafaasını onlara terket- miş olduğundan buna hacet görülmemektedir. Cebelidüruz liderlerinden ve muhalif parti başkanı Emir * Hem de her kalpapart- 4 man gıbı kat kat olımak şar- tile.. Amma bunlara siz “kalb- siz, diyecekmişsiniz o da baş- | ka? Kalbim, diye diye yuttu- | çurlar yal, Çimdik | kaptan!.. Buralarda böyle uyu- şuk uyaşuk yatıp kalkıyoruz. | — Derhal hazırlanın.. Yarın | sabah sefer var.. | kimseye tek kelime söylemek | yok.. — Dilimizi keser de söyle- : meyiz! Yalnız, ne tarafa gide- | ceğiz? — Yunan sularına doğru! Fırtına Ali derhal geri dön- | dü ve iri adımlarla evinin yo- | lunu tuttu.. ı Tayfalar, o gözden kaybo- | luncıya kadar arkasından bak- | tılar. Sonra biribirinin kolunu dürttüler.. — Gene bir şey var.. — Evet, o Mariya galiba gene bir iş yaptı.. | Bir üçüncüsü, gözlerini de- | bizim Rüzgâr Fakat hiç | Hağsan Atraş Suriye heyetinin geleceği gün Şama- geçmeği münasip görmüştür. Cebel meselesini doğtudan doğruya Başvezirle görüşecek- tir. Yanında Cebelden bir he- yet te Şama gelmiştir. Pariste yapılan itilâf üzerine hazırlan'an listeye bağlı af ka- nunu Suriye parlâmentosu açı- hnca tasdik edilecek ve men- filer memleketlerine dönecek: lerdir. Suriye heyeti, yani kabine- nin asıl azası Şama döndükleri için Lübnan ile gümrük mü- zakereleri esaslı ve resmi su- rette başlamak üzeredir. Bu işin günü de yakında tayin edilecektir. Lübnan — Suriye bankasile Lübnan - hükümetinin yaptığı gibi aktedilecek itilâflname de hazırlanmakta ve parlâmen: toya derdesti tevdidir, ancak bu mukavele imzalâandıktan sonra Suriyenin istikraz akdi | imkân dabiline girecektir. Hükümet - demirgömleklile- rin ve izcilerin mezuniyet al- madan bir yere gitmemelerini tebliğ etmiştir. Paristen alman — habelere göre, Fransa hükümeti yirmi Mayısta Suriye ve Lübnan muahedelerinin ikisini birden parlâmentoya arzedecektir. Ve tasdikinden sonra tatbikine geçilecektir. © zümana kadar Süriye — Lübnan mesalihi müştereke müzakereleri bilmiş olacaktır. Türk Sözü —ai eee Japon tayyare i Dün kazaya uğradı ve yere indi Brüksel, 16 (Radyo) — Sâat 8 de Kroydon tayyare karar- gâhından kalkan (Allahın rüz- gârı) adındaki Japon tayyaresi, saat 8,50 de buraya gelmiş ve büyük tezahüratla karşılanan Japon pilotları, meçhul asker âbidesine çelenk koyduktan sonra kral Leopold tarafından kabul edilmişlerdir. Brüksel, 16 (Radyo) — (Al- lahın Rüzgârı) adındaki Japön tayyaresi, buradan Berline gi- derken (Delmot) civarında bir kazaya marüz kalmiş ve ka- raya inmek mecburiyetinde kalmıştır. İniş, çok - şiddetli olmuştur. Ahmed daha görünmedi.. Bu dela tayfalar, ve manalı bakışlarla nin gözlerine baktılar: — Bahi be, Rüzgâr nere- endişeli biribiri- | lerde acaba?. | Bir şey sezer gibi ölmuş- lardı. Fakat hiç birisi, cesaret | edip te bunu söyliyemedi.. Gemide çalışmağa, her şeyi hazırlamağa başladılar.. Ali eve aönünce, hiç bir şey belli etmedi. Gene eskisi gibi şen ve şakacı idi. Zeliha, hâlâ taşıdıdığı yeni gelin el- | biseleri içinde, bir çiçek kadar renkli, kokulu ve terü taze idi. Kocasımın yanıbaşına otür- | muş. Başını omuzuna daya- | mışti: Sayta 5; A Gandi Mütavassıt tarzı: halli veddediyaor. Londra, 16 (AA),;— Can di, , Taymis . gazetesine gönde-- diği bir mektubda , Hindistar anayasası hilâlında, öteden: beri Mmüdalaa ettiği noktı fazarı — mühafaza, eylediğini bildirmektedir. Gandi, — Lord Lothiası Taymiste çıkan - bir. mektı buünda teklif ettiği mutavassıt tarzı balli de reddederek di yor ki: “Bugünkü şerefli. sükünetil parti ile valiler arasında her gün vukubulacak zelilâne mü: nakaşalara tercih ederim, İngilterede Kazanç vergisinin arttı rıilması bekleniyor Londra, 16 (AA.) — Önü- müzdeki Salıya Avam kama- raşına verilecek olan yeni büt- çeyi halk - oldukça endişe ile beklemektedir. Çünkü - silâh- lanma için elzem olan mas- raflar varidatın 35 — milyon sterlinge kadar artmasını icap ettirmektedir. Kazanç vergisi- nin yüzde $ artırılması bekle- niyor. Bü, onbeş milyon ster- Hing temin edecektir. Hususi vergiye tâbi tutulan kazançlar da iki bin sterliğden bin beş yüze indirilecektir. Mütebaki kisım için de ya benzin ya- bud da otomobil vergileri art tırilacaktır. Bilvasıtâ vergilerde de bazı zamlar yapılması muh- temeldir. Yarı yarıya bitmiş Vaşingtön, 16 (AA) — Bahriye nmezaretinden bildiril: diğine göre, bugün inşa ha- Hiade bulunan 58 harp gemi: sinden 4681 tesbit edilen zamanlarda ikmal edilemiye: cektir. Teahhürler bir ay ile bir sene arasındadı. Bu teahhürlerin — sebebi bildirik memektetlir. Geçen ay içinde iki deniz- altı gemisi ve beş torpito muhribi bitirilmiştir. 58 harp gemisinden —17 sinin — inşaatı yüzde 75 ve 13 nünde inşaatı yarıyarıya bitmiştir. B. Norman Davis Dün Fransa İktısad Nazıril konuştu Londra, 16 (Radyo) — İkti- sadı meseleler hakkında tet- kikatta bulu..mak üzere Ame: rika reisicumhuru Bay Ruzvelt tarafından fevkalâde sefir sıfa: tile buraya gönderildi. Bay Norman Davis, bugün Fransa Milli İktısad Nazırı Bay Spi: nası kabul etmiş ve uzun müd det konuşmuştur. Ali güldü: Evet amma, sevdiğim daha var. düşünmek lâzim. Zeliha başını kaldırdı &ı korkak, çocuk gözlerile onı baktı: — Anlamadım.. — Öyle ya, ben dünyadı iki şeye âşıkım, biri deniz, bi ri de senl. Zeliha bir kahkaha altı: — Beni de korkutmuştun. Lâkirdıları da öyle söylüyor sun ki... — Demin limanda çocuk ları gördüm. Hepsi de - sıkıl mışlar.. Razı olursan; duâar alarak şöyle bir sefer yapma istiyorum. Korkma, kahlı di vüşlü bir değil. Elverir k benim bir Onu dı