— M0 94931 Aydın, (Hususi) — Aydın spor bölgesi lig mıçhn de- vam etmektedir. Bu pazar Aydın-Nazilli takımlalı karşı- laştılar. - Liylerin en heyecan- lısı olan bu maçı seyretmek Üzere spor sahasına ÂAydın ve mülhakatından — kalabalık bir halk kütlesi gelmişti. İlk dev- renin başlarında Nazilli takı- mı iki gol çıkardı. Ondan sonra devre Aydının hâkimi- yeti altında devam etti, fakat bu devrede Aydın sayı yap- mağa muveffak olamadı. İkinci devrenin ilk beş dakikası s0- nunda Aydın takımı da bir gol yaptı. Bundan sonra her iki takım gol çıkarmak için çok çalıştılarsa da maç 2 - 1 Nazillinin galibiyetile. bitti. Nazilli B. Şevkinin idaresindeki takımı, hakikaten çok düzgün ve anlaşmış bir halde oynadı. Eğer bir oyuncunun münferid hareket ve Tüzumsuz çalımı olmasaydı, Nazilli birkaç sayı daha çikarabilecekti. — Buna karşılık Aydın takımında bek- lenenden fazla enerji ve hâ- kimiyet görüldü, fakat her oyüncunun münfetid oynaması Aydının 'birçok sayı kaçirma- sına mani öldu. Bu neticeyi Aydın daha ziyade kaleci*Fik- Museviler ve Türkçe , — Başı 3 inci sayfada — kendiliklerinden güzel dilimizi konuşmakta ve bundan zevk almakladır. — - Güzel — vatanımızda, cum- kişaf eden Türk topraklarında Türk — kardeşlerimizle elele vererek çalışmak için Türk dilini. bilmek lâzımdır. Başka türlü ne kaynaşmak ve ne de elbirliği temin etmek müm- kündür. Bunu her — Müsevi bilir ve idrak eder. Onun için Türkçe konuşmak ve kendi dilimiz olan Türk dilini tamim setmek, hepimizin - en - lemiz, en samimi ve biricik arzu- Sudür. -114. Mariya!, Genç kız; , hançerinin sapını tutuyor, beyaz dişlerini göste- ren bir tebessümle: — Nihayet - diye mırılda- Diyordu- işte şimdi, karşı kar- şıya geldik.. Mariyanın bel kayışından geniş yüzlü bir kılıç sarkıyor- du. Kabzesinde iri bir zümrüt göze <çarpıyordu. — Gemilerin *Proyasından gelen -top ; ateşi, | egittikçe artıyordu. Ansızın bir tülle,Mıuyı;ıın gunıımın,gnn— huriyet sayesinde hergün in- | Fırtına Ali ü; k Korsan Romanı Yazan : |M. A:Iıan, Faik ğmuddın Aydın lig maçları Nazilli takımı gözel bir oyunla 2-1 Aydın takımını yendi Maçtan bir intiba retin -parmakları çıkık olma- s'na rağmen: — fedakârlık ve maharetine barçludur. Liglerin arkası alınmamasına rağmen Nazilli takımı şimdi- den - şampiyonluğu kazanmış vaziyeltedir. Sabahleyin yapılan voleybol maçını da Nazilli takımı ka- zanmıştır. Nazilli takımının bugünkü mevkiini elde etmesine kulüp rekabetlerini — kaldırarak — iki kulübü Menderesspor adile birleştirmeğe amil olan ilçe- bay, parti başkanı ve arka: daşlarını — kutlulamağı — borç sayarım, Halin inşasına bu yil başlanıyor — Başı 1 nci sahifede — çıladılar. Bay İşmail Hakkı: İnkdâb eserlerimize ve İz- mir manzaralarına dair resimler gönderelim (de görsün, öğrensin. Dedi ve jbu teklif kabul edildi, Hal plünları - hakkında mühendis taralından uzun — izahat dinlendi, 1937 belediye büdçesi, hanüz büd. çe encümeninde tamamca tetkik edilmemiş olduğu için önümüzdeki haf'ta perşembe günü tekrar — top lanılmak üzore celse tatil edildi. Bay Bek Varşovaya dönüyor. Kan, 8 (Radyo) — Lehis- tan Hariciye Bakanı Bay Bek Varşovaya hareket etmiştir. Yolda Berline uğraması da muhtemeldir. Kral Faruk Zurihe gitti. Bern, 8 (Radyo) — Mısır Kralı Birinci Faruk, Valde Kraliçe ve Prenseslerle bir- likte ve otomobil ile Zurihe gitmiştir. Macar büdçesi açık Peşle, 8 (Radyo) — 1936, 1937 Macür büdçesinde busene bir derece daha salâh vardır. Büdçenin açığı ancak 8 milyon pengodür Yeni büdçede 46 milyon luk bir imar faslı vardır. ee lere bir şey olmamıştı. Fakat Yunanlı kız: — Uğursuzlük »diye miıril- danı- bayrağım uçtü gitti! Gemiler, stratle biribirine yaklaşıyor ve artık içindekiler belirmiye başlıyordu. Fırtına Ali de, Panayot korsanın ge- misi ile karşılaştığını anlamıştı. — Acaba kaptanı kim? Diye düşünüyordu. - Onca matlüp olan, Mariyanın bulun- ması idi, Bu . harikulâde Yunan kızını yıkuuıdın tutup ayak- Jarının altı | çiğnemek isti- " Yaş Hava, birdenbire Bazdağa kar yağmış. geçenlerde devirdiğimiz pal- değişti. Daha to gsaltanatı, gerisin geriye geldi. Yarın, öbür gün papuç- larını dama atacağımız da mu- hakkak,.. Fakat, bugünlerde bize son kahrını ve çilesini çektiriyor. Zamanın ve senelerin geçti- ğinin farkında değiliz. Geçen yıl ayak bileğimde bir roma- | tizma geçirmiştim. Evelki gün, hu uğursuz illet, sokakta gi- derken birdenbire aynı nokta- dan beni yakaladı. Araba, otomobil ve arkadaş - koltuk- ları ile evime gelebildim. Bazı dostlarım: - Yahu dıyorlıv bu genç yoşdı nedir bu?. Yaş, evet, gençlik çağların- dan biri.. Fakat, dünle bugün, bugünle yarın arasındaki me- safe ne büyüktür?. O günler ki, yüzümüzün şurasına bir çizgi, saçımızın burasına bir beyaz renk, midemizin şurası- na bir küçük sancı, bacağımı- zın bu kısmına bir tutukluk veriyor. Biz ise, bir türlü, bu- nu kavramak istemiyoruz. Bir senenin her günü bile bir is- tihale devresidir. Kâfir ayna, ne müdhiş ifadelerle doludur? Elverir ki, senede ancak bir defa yüzüne bakalım?. Beş se- ne evel yetmişlik olduğunu işilliğim bir zat tanırım. Ge- çen gün bana, ne dese beğe- nirsiniz? — Ah Çimdiğim ah -dedi- ihtiyarlıyoruz, bak, yaşım * elli sekizi buldu.. Bu söze bayildim amma, birşey söyliyemedim. İhtiyar- hk, yaşlı görünmek © kadar korkunç birşey ki, herkes onun yüzünü görünce, gerisin geriye kaçıyor. Her zaman ciddi konuşacak değiliz ya, bir de kendimden bahsedeyim: Bu yaşda romatizmaya ne- reden tutuldum: İşgal yıllarında bir gece.. Doğup büyüdüğüm Tire kasa- basının, her tarafında, çetele- rin basması ihtimali ile bir muhasara hattı kurulmuş. Saat yedi olunca, - boşluğa doğru bir ihafe ateşi açılıyor. Örli idare var,. Bayındırda da bir harp divanı hüküm sürüyor. Beylerderesi denilen yerden geçiyordum. İki tarafım, tepe ve karşılıklı karakol... Onlar da bittabi, bu ateşe iştirak etmiş bulunuyorlar.. Galiba, benim dere içindeki hayaleti- dan okumuş ve babası ile bir- likte, nişanlısını Midilliden abıp kaçırmıştı. Ali, ikinci hâdise- den haberdar değildi.. duysa idi, hiddeti büsbütün artacaktı.. Şimdi, kollarını kavuştur- muş, düşman gemisine bakı- yordu. — Hem de çok güzel kâfir kız!. Diyerek gülümsedi.. Birden- bire geminin tam dibine bir gülle düştü ve yükselen sular, kuvvetli bir sağnak halinde savrolup Aliyi sırsıklam ıslattı. Fırtına korsan, derhâl etrafına baktı: — Çocuklar, zarar var m? Tayfalar cevap verdiler: — Yok kaptan, yok!. Bunu | | sa, ne büyük bir ğ Dahılıe Veıı Ş ay' nın Kamutaydaki beyanatı dahilde sükündur, Yüksek - tedbirlerinizle ve büyük fedakârlıklarla elde edi: len bu emniyet ve asayiş mil: letin tekafülü umumiüsi altında muhalaza edilen bir emanettir. Bu emanete tecavüz edenler daima ve her yerde Cumhu- riyetin çetin çehresile ve me- | tin icraatile karşılaşmışlardır. | Bu mütecavizlerden hiçbirinin | çezasız kalmadığını söylemek | çıplak bir hakikattir. Bundan | sonra da her kimin tarafından ve her ne suretle olursa olsun böyle gafletlere düşeceklerin | akıbati böyle olacaktır. İçeride vaziyet böyle olduğu gibi aldığımız tedbirler ve iyi, dürüst komşuluklar sayesinde hudutlarımızın mühim bir kıs: mında da senelerdenberi em- mi görmüş olacaklar ki ansı- zın, etrafımda bir kurşun yağ- muru sezer gibi oldum. Dere- nin bu kısmında, küçük, şellâ- lemsi bir şekil vardı. Su, bir kayanın üstünden akıyordu ve kayanın dibi, müruru zamanla küçük bir göl halini almıştı. Kendimi, derhal oraya attım. Kayanın altına sığındım. Kur- şunlar, suyun üslüne garip ses- ler çıkararak düşüp sönüyor- lardı.. Ben, bir kurbağa gibi gırtlağıma kadar suya gömül- müş ve yarım metre ilerideki suyun, kurşun yağmuru altın: daki kaynayışına dehşetle ba- kıyordum. Kımıldamak imkânsızdı. Ba- şımı çıkarsam - bile gebere- cektim.. Hava soğuktu. Don- durma tenekesi içinde çırılçıp- lak gibiydim. Müfrezeler, İngi: lizlerden gelen yarı bedava kurşunlardan belki birkaç yüz tanesini bana sıktılar. Meğer daha çok çile çekecekmişim.. Hiçbiri isabet etmedi. Fakat kış gününde, su içinde birbu- çuk saat kalmıştım.. Şimdi herkes bana soruyor: — Yahu, bu vakitsiz roma- tizma ne oluyor? Cümleyi tamamlamıak iste- miyorlar: — Yoksa, ihtiyar mısın?. l Sanki karşılarında, gençliği içinde yaşı gösteren ihtiyarlığı inkâr edecek insan varmış gi- bi.... Zaman geçiyor, küçükler büyüyor, gençler kabuk ve kemik bağlıyor, orta yaşlılar merdivenleri duvarlara dayıyor ve ihtiyarlar, çöktükçe çökü- yor.. Çimdik — Başı | nci sahifede — [ | İ | | yaklaş.nıştı. - Her iki geminin taylalarının tamamen — hatbe hazırlandıkları — görülüyordu.. Ağır bir manevra ile rampa için biribirine sokuldukları da- kikada, küfürler, nâralar yük- seldi.. Mariya - kılıcını — sıyırmıştı.. Ali onu görünce, elini kaldı- rdı, müstehziyane bir - selâm verdi ve bağırdı: — Bana meydan okuyan Yunan kızı, hazır ol! Ne keyifli, ne kahramanca, ne büyük emniyetle bağırı- | yordu.. Mariya sarardı. Sevdiği er- keği şimdi yakından görüyor: du.. 'Fakat gururu şahlanmıştı. Onu, diri ve vahşi bir arslan gibi yakalamağa muvaffak olur- bahtiyarlık — ——— — niyet ve sükün hükümfermadır. Suriye hududunda bize kar: Şi yapılan hırsızlık, kaçakçı- lık, soygunculuk - vak'aları bi- zim aldığımız tedbirler saye- sinde haddi asgariye indiril- miştir. 935 seneşine kadar muhtelif zamanlarda bize sal- dıran Yado, Ado, Seyyithan, Aliıcan gibi soygunculuk çe- teleri son hırsızına kadar içe- ride imha edilmiştir. Ve hiç biri geri dönmemiştir 1936 yılının son nışfında tekrar muhtelif çetelerin taar: ! ruzlarına şahid olduk. Bu çe: reler de olundu. ekseriyetle — tenkil Bunların da hudud | haricinde hazırlanarak ve teş- vik olunarak memleket dahi- line gönderildikleri delillerle sabittir. Bu vukuat 1937 yılı haşındanberi daha faal bir manzara aldı. Martın önbeşin- ci günü ,Diyarıbekirle Mardin araşında Karaköprü mevkiin- de, bir soygun vak'ası oldu, Senelerdenberi asayiş bu yol- da haleldar olmamıştır. Aha- linin hakiki bir emniyet ka- yatsızlığı içinde bulunduğu bir sırada bu soygunculuk yapıl- di. Aynı tarihlerde Dersimde takip ettiğimiz ıslahat progra- mina karşı bazı eski ağaların hariçten gelme müşevviklerin tesirile hükümet tedbirlerine mukavemet etmek istedikle- rini öğrendik. Karaköprü vak'asını yapmış olanları mahalli idari kuvvet: ler takibe başladıkları zaman bunların hududun öte tarafına geçtiklerini ve çaldıkları mal- ları, hayvanları sevinçli ve gü- rültülü nümayişlerle âlenen sat- tıklarını ve herkesin gözü önün: de muvaffakıyet şenlikleri yap- tıklarını öğrendik. Hâdişata hususi bir. ehem- miyet atfettiğimiz bir sırada diğer bir hırsız. çetesile Ger- cus ciyarında temasa geldik, Çete ölü ve yaralı bırakarak dağıldı. Tahkikat neticesi an- ladık ki bunlar da cenub hu dutlarımızın - ötesine iltica et- mişler, her-iki çete efradının cenuba iltica eden eski şaki- lerden olduğu ve hariçte ha- zırlanarak memleket içine gir dikleri anlaşıldı. Bu mütevali ve maddi mi- sallerle cenub hududumuz ha- ricinde kolaylık ve cesaretle çete hazırlığı yapıldığı ve takib harekâtımızdan — kurtuldukları ve sıkıştıkları vekit hudut ha- — Gemiler biribirine rampa ettiler, ayrıldılar, tekrar:buluş: tular ve her iki taraf kanca: lazla biribirine tutundular. M"İ)'âv ilk kumandayı verdi: - Kahramanlarım, kendi- nizi gösterin.. Ya şerefli bir ölüm, ya . zafer! Buna, karşı gemiden Fırtına Alinin nârası çavap verdi: — Yegitlerim, sırtı yere Eelmeı arslanlarım, dayanın eriflere! Her iki taraf karşılıklı ola- rak bu gemiden ©o gemiye, birinden öbürüne sıçradılar.. Şimdi kılıçlar çarpışıyor, kü- förler havada dolaşıyordu. Fırtına Ali, yıldırım — gibi bir nazarla etrafını tetkik et- tikten sonra, sıçradı ve gemi- ricinde melce buldukları ka: _' naatine vardık. Hükümetimiz meseleyi gid. diyetle tetkik etti. Nereden ve ne süretle gelirse gelsin memleket asayişini muhafaza etmek için alınması lâzım ge- len tedbirleri aldık. İdare me- kanizmasının ihlâl edilmek is- tenilen vaziyeli süratle iada T edildi. Tunçelinde takib etli- ğimiz ıs'ahat programını doğru yoldan şaşan aşiretlere ıslı cesaret. vermiyecek bir surelle tahakkuk ettirmek kararını te: yid ettik. Tunçelinde birkaç senede yapacağımız ıslahatı tacil ederek vücude gdırmego tevessül ettik, Buradaki prog- lümudür. Yol, mekteb yaparak ıhmı.l deni ve iktısadi. bakımdan yükselimek ve bunun kuvvei teyidiyesi olarak jandarma ve idare teşkilâını şimdiye ka- dar girmediği yerlere sokarak olan medeni ve kanuni hayatı tesis etmek. Umumi hatlarını Tinde derhal tatbik için 4 ün- cü umumi mülettişliği - tekrar yeni kuvvetle Pıognm tereddüdsüz ve tehir- siz tatbik olunacaktır. O); da cumhuriyetin kanunları bi hemehal tatbik olunacak ve ora halkının her ferdi de hü- tün Türk vatandaşları *ç Birinci umumi — müfettişlik dahilinde halk — .Lilluı çeviriniz — Bu akşamki progra İstanbul radyosu * 12,30 Türk musikisi, 12,50 havadisler, 13,05 muhtelif plâk heşriyatı. 18,30 dans musikisi, 19,30 konflerans, ve arkadaşları, 20,30 Anp“_ söylev, heyeti, trası, haberleri, müntehap - sololar ve opuq parçaları. 8 bakıyor- iki Yü Ali, bu müdde 21,15 Stüdyo orkes- 22,10 Ajans ve Borsa Mariya sadece ona du. Alinin karşısına, nanlı karsan çıkmıştı. iki kılıç arasında bir ruyordu.. Mariya bağırdı.. — Sakın öldürmeyin - onul. Fırtına Ali 6 korkunç da- kikada bile bu sözü işitmiş ve bünün manasmın ne ol bileceğini düşünmüştü: Mariya şimdi ambarın ağzın- da duruyordu.. Türk ,korsan- larından biri ona doğru atıldı. — Dayan be kaltak! Mariya; kıpkırmızı ve kılıcı ile bu korsanı , ladı: — ,Karşında kaltak değ senden mert bir korsan d?ı'u y Çürse DĞ alg T İ Şira ğ dHDĞ ÜNÜ ŞA ÜRa ça ____—_—_.——_._—_—__—— P L üreliğ ramımız B. M. Meclisinin ” 5 çizdiğim bu programı Tünçe- — cumhuriyetin — irlfanından, uw ranından, medeniyetin icapl rından — behemehal — müstefit olacaktır. umumiyetle — RAPYO| 20 Bayan Belma 20/445 Türk musiki 22,30--23 plâkla — durdu. Sağa, sola darbe savu- Diri diri yakalanmasını isterim. edilmiş olan bu mıntakayı me- — devlet otoritesini yerleştirmek — ve vatanın her tarafından cari — techiz ettik. —