| | | ' K — Etmekte asla tereddüd : 8'4/937 manları ren bir Berlin, 7 (A.A.) — Polon- Ğ' ln garb cemiyeti tarafından Çok resmi teşekkül mümes- inin de iştirakile Gram- e tertip edilen ve bazı man vilâyetlerinin Polonya- YA ilhakını taleb eden bir ka:- fâr suretinin kabulü ile neti- Selenen miting Alman matbu- Alının şiddetle nazarı dikkatini etmektedir. Volkischer Beobahter gaze- tesi diyor ki: * Böyle bir tezahüre ve kadar kepazece bir karar Süretine karşı resmi Polonya Makamatının nasil bir vaziyet klarını büyük bir dikkatle kliyoruz. Bu gibi bir teza- hürün Almanyada yapıldığını zedelim. Polonya makamatı -— Tesmen protestoda bulunmakta Ve bunun gayri dostane bir eket ve kendi dahili işlerine Müdahale mahiyetinde telâkki eyle- Mezlerdi.. demektedir. Devtsche Allgemeine Zei- tun diyor ki: * Almanya; Polonyalı mü- tehassıslara ve Polonyada ya- #iyan Almanlara yapılan bir- tok taşkınlıklara karşı en geniş İr müsamaha gösteregelmiştir. mun Polonyada suiistimale Uğradığı intibar bizde hâsıl Oluyor.., Grandenzde kabul olunan Tâar sureti kepazece bir tah- Tiktir ve iki memleket arasın: daki münasebetleri zehirliye- Cek mahiyettedir. Bu mınta- ı Polonyaya — istemenin #uursuz bir hareket olduğunu isbat için şarki Prusyanın eski Barp — vilâyetlerinde — yapılan Teyiamın neticelerini hatırlat- Miya lüzum yoktur. K Almanya şu mutaleadadır i, komşu memleketler biribi- | Tine hürmet etmelidir. Ve iki tarafın da menafiini koruma- idır. TTEEMT AD Tezacerem e aa Halkevi köşesi Hülleci piyesi 1 — Halkevi temsil komi- tesi tarahından bu gece saat ,30 da Hülleci piyesi tem- Sil edilecektir. Evimiz herkese hlf. 2 — Bugün saat 16,30 da f kütüphınc ve neşriyat komi- Si toplantısı vardır. -3 — Bügün saat 16 da ı'Öycüler komitesi - toplantısı Vardır. *«113. Zeliha, hiç ses çıkarmadan Muharebeyi seyrediyordu. Ku- ları, top sesine çarçabuk alışmıştı. Pandeli, o kadar Meşguldu ki, Zelihanın, biraz Stede durduğunu göremedi. aralık doğruldu ve alnının sildi. Dişlerinin arasın: dan bir külür savurarak: — — Kaçırdık -dedi- dönme- iz, Yunan sularına girdik.. V';' başını çevirince Zelihayı RBördü: : V—l .."' zı Alman vildyetlerini;ı—Lehistana il.| Aşkolsun sana hak edilmesi için miting yapıldı | caktır. Fırtına Âli Büyük Korsan Romanı Yazan : |(M. Ayhan, Faik küplere bindi- hâdise Berliner Tageblat, Polonya mutaassıplarının büu son taş- kınlıkları her türlü hududu aştığını kaydedrek diyor ki; * Resmi Polonya muka- matı bu cemiyetin faaliyetin- den haberdar - olmadığını id- dia edemez. Çünkü birçok defalar nazarı dikkati celbolun> muştur. Grandenz - tezahüratı komşu bir memleketin dahili işlerine müdahale yollu küs- tahca bir teşebbüstür. Ve bu g bi hareketlere artık bir ni- hayet verecek şekilde muka- bele görmelidir. , —at -e0 » ganam —— Çin.-Japan münasebatı — Başı 1 inci sahifede — Tokyo, (A.A.) — Domci ajansı bildiriyor; Harbiye Nazırı B. Sugiyama şimdiki japonya - Sovyetler birliği münasebetlerindeki zorluk ve Çin ebemimiyeti — sebebile generalleri ve firka kumandanlarını meselesinin toplamıştır. Nazır, milletin - vaziyeti — göz. önünde tutmamasımın ne kadar teemüle değer olduğunu kaydet- tiktea sonra demiştir ki: —japon müdafaa plâm teslihat muvazenesini muhafaza etmek ve japonya ve Mançukonun teslihatımı kâfi seviyeye yükseltmek suretile doğu Asyaşında harbe mani olmak ve barışın mühafazasım tanzim et mek için marzik vaziyete ve bilhassa Sovyetler birliğinin uzak doğudaki hedeflerine kazşı kayabilmelidir. Nazır, kumandanları — tesanöd Fikrinin —mubalasına davet etmiş ve tensik edilen ordunun artık 16 lahatçıların tesirinden kurtalarak eski prestijini tekrar bulduğunu hildirmiştir. Filistinde Sükünet avdet ediyor Kudüs, 7 (A.A.) — Galile- de yerleşen Yahudi çiftçiler hükümetten emniyet tertibatı almasını istemişlerdir. Filisti- nin diğer mıntakalarında vazi- yet iyileşmiş ise de — sükünet tamamile avdet — etmemiştir. Yahudi matbuatı son günler zarfındaki haydutluk — vak'ala- rını saymakta ve hükümetin kat'i şekilde müdahale etme- sini ısrarla istemektedir. Kültür müsteşarı Aydındaki okullarda tetkik- ler yapan Kültür Bakanlığı müsteşarı Bay Rıdvan Nafiz Edgüer şehrimize gelmiştir. Hapisanenin tamiri İzmir hapisanesinin tamirine başlanmıştır. Lüzumlu yerlerde (250) liralık tamirat yapıla: e mseddin| Üşümekten sarfınazar, maazal- lah, gemiye bir gülle düşerse.. | — Yok, yok!.. Merak etme, Size bir şey olursa ben de hisseme razıyım.. Her yaşıyan, ölümü peşin peşin kabul et- melidir.. — Çok doğru söylüyarsu- nuz hanıml. Pandeli, başını arkadaşlarına çevirdi, bazı emirler verdi. Ve sonra, geminin kıç - tarafında bir köşeyi gösterdi: — Sultanım, istersen şurada konsolos Ef. Zonguldakta “aklı — evvel, kırk bir kere maşaallah,, dedi- ğimiz cinsten, halis muhlis, eski kapitülâsyon mirası bir Fransız konsoloscuğu varmış. Karabükte, bizim yeni demir ve çelik fabrikasının temeli atıhrken, bu zat, evvelâ Baş- vekilimize, sonra Hariciyeci- mize, daha sonra İngilterenin Ankara selirine ne demiş bi- lir misiniz? — Burada fabrika yapıldığı iyi olmadı. Avlanacak yer kal- madı. Eskiden ne güzel avla- nırdık? Dün bu haberi Anado'u sü- tunlarında okuyorlardı.. Bizim Türkün aklı selimi çok yüksek, ve çok yüksek buluşları, tas- virleri yamandır. vesselâm .. Okunan habere kulak misafiri olan bir ihtiyar, belki de hiç tahsil görme.niş bir Türk; bir kahkaha savurdu: — Aaaaaaferin kabak çiçeği, aklınla çok yaşa! Dedi. Bu nükteye bayıldım doğrusu.. Bir konsolos olduğunu söy- liyen veya rivayeti kendinden menkul olan bu zatın sözleri; bilmem Dr. Mazhar Osman tarafından nasıl karşılandı?. Evet, Karabükte belki, es- kiden güzel av yapılırdı. Fa- kat biz bundan sonra Kara- bükte, demir avlıyacağız, çelik avlıyacağız. Tüfek yerine kaz- ma, saçma yerine alınteri.. Bizde eski çamlar çoktan bar- dak olduğu için, bu zihniyet- teki bir zatın zevkini, artık Türkiyenin hiçbir yeri paklı- yamaz.. Maamafih dostluğuna cidden hayran olduğumuz (!) bir milletin konsolosu olduğu için, bedava reçete dağıtır gibi, kendisine bazı fikirler verebiliriz: Meselâ, Suriyeye gitsin! Suriyede bazı yerlerde meb- zul miktarda kaz ve ördek varmış. Bulamazsa, deve avına çıkar.. Hedef medef aramağa lüzüm yok.. Suriyeli parayı eline verince, devesinin çilbi- rinden tutar, konsolos (Ef.) de gerine gerine basar kurşunu.... Ve bu güzel av, dört nazik ayağını göğe kaldırınca, birkaç | mesumsamnuzaccanaacuru.m. Suriyeli daha bulur, taşıtır.. Para ile bamallık, hattâ para ile herşeyi satış, Suriyede um- duğundan çok fazladır. Amma, sakın Hataya doğru yaklaşmasın.. Çünkü burada deve değil, arslan vardır ve karıştıralım, bilirim ki, dininiz böyle içkiyi meneder. Fakat denizden çıktın, heyecan ge- çirdin, lâzımdır.. — Peki Pandeli. Biraz sonra, Zeliha, Pande- liye uzun uzün nasıl kaçırıldı- ğını anlattı. Pandeli de, tına Alinin dört gün evel Rodos açıklarında bir Venedik gemisini nasıl batırdığını, nasıl çarpıştığım anlattı. Zeliha: — Ah -dedi- mütemadiyen kendisini tehlikeye atıyor. İçin- de hiç durmadan boğuşmak, barut kokusu, deniz ve kanla yaşamak ihtirası yanıp - tulu- şuyor.. Pandeli güldü: — Mazur görün.. Arslan- lar yuvalarına, ancak yorul- GCürI VOĞ LA ANADOLU Fır- | re iki kere mnkabil taarruza geç mişlerse do kaybettikleri — arazinin €en ulek bir parçasımı bile istirdad etmeğe muvaffak olamamışlardır. Çünkü Milizler düşmanin — taarruz. larını evelce tahmin ederek ihti- yatlı bulunmaşlardır. Hökümet kıt'aları jarama ceh- hesinin cenub kısmında Brunete Ciempozuelo hattına muvazi olarak giddetli bir taarrata geçerek asileri istinad hallarına kadar gerilemeğe mecbur etmişlerdir. Andajar cebhesinde cumhuri- yetçiler Pozoblanconun cenubunda | Vilharta yolunun üstünde parlak bir taarruza geçerek 11 top, 1 tank ve 100 kadar esir almışlardır. Madrid, 6 (A.A.) — Öğle vakti tebliğ edilmiştir: Dün Le Corogne yolu böl- yesinde asiler son ileri hare- ketlerinde cumhuriyetçiler ta- rafından kazanılan araziyi tek- rar ele geçirmek için şiddetli bir hareket gigmişlerdir. Mü- teaddid hücum dalgası büyük zayiatla tardedilmiştir. Düşman karışık bir halde geri çekil- meğe mecbur olmuş ve cum- huriyetçilerin iki kilometre da- ha ilerlemesine imkân ver- miştir. Carabanchel bölgesinde cum- huriyetçiler 200 ev işgal et- mişlerdir. Bilbao, 7 (A.A.) — Resmi tebliğ: Asilerin Sargentes mıntaka: sındaki taarruzları- tardedil- miştir. —Avillâ mintakasında Dima tepelerinde asiler tara- fından yapılmış olan bir taar- ruz dapüskürtülmüştür. Biskaya cephesinde asilerin Urguiala ve Barazar tepelerine karşı tevcih etmiş oldukları taarruz- lar da akamete uğramıştır. Rabat, 7 (A.A.) — Radyo Verdad tebliğ ediyor: Frankistlerin Biskaya cephe- sindeki ileri harcketleri devam ediyor, 3 kilometre derinliğin- de bir takım mevziler — işgal ettik. Basklar Eibar tahliyeye başlamışlardır. Frankistlerin harb gemileri sahildeki müdafaa — inşaatını bombardıman etmiş ve harb malzemesi vüruduna mani ol- muştur. Cenub cepbesindeki taarruz devam — etmektedir. Frankist kıtaatı Onbenjto yakininde bu- lunmaktadır. Bilbao, 7 (AA) — Bask hükümetinin matbuat bürosu- bu Farslanları avlar kalkı- şanın, alnımı karışlayorlar. Fena mı tavsiyem Allahaş- kına? Daha ne söyliyeyim?.. İsterse | Bu da olabilir. dilli adası gibi bir avuç top- rak kâfi gelmez. Ona ucsuz, bucaksız engin deniz lâzım. Ayda bir harb vermeli ki, içindeki ateşi söndürebilsin. Zeliha, tatlı ve baş döndü- rücü bir gururla gözlerini ka- padı, Fırtına Aliyi görür gibi | oldu.. Sonra birdenbire: | — — Pandeli -dedi- benim na- zarı dikkatimi celbeden bir şey varl.. — Söyle Sultanım, belki ben de bir fikir söyliyebilirim. — Mariya, Ali ile neden bu kadar fazla meşgul oluyor? Pandeli böyle bir suali ken- | di kendisine hiç sormamıştı. | İlk defa olarak, kafasının için- de böye bir şey canlanmıştı. — Neden mi? Ü e Dç._di, u_rdu. mvıb veremedi. Nise gitsin de balık avlasın. | Adana - gazeteci Çimdik | görülmelerini bildirdiler. Çok kan dökülüyor, şe- hir tahliye edilmektedir nun bildirdiğine göre dünkü harekât hükümet kuvvetlerinin lehinde çereyan etmiş ve bu kuvvetleri baskınlar yaparak mühim zayiat verdirmek sure- tile düşmanı izaç etmişlerdir. Hükümetçiler tayyare mey- danında Alman müfettişlerini esir etmişlerdir. Bu müfettişler asilerin radyoda verdikleri yan- liş haberlere inanarak Urguio- layı Franko kuvvetlerinin işgali altında zannedib oraya gitmiş- ler ve yakalanmışlardır. Cervera ve bazı asi kruva- zörleri Asturie sahillerini bom- bardıman etmişlerdir. Hasarat ehemmiyetsizdir. Milisler Oviedo civarında asilerin pek şiddetli bir hücu- manu geri püskürtmüşlerdir. Asiler bu taarruzlarile Santo Domeingo ile eski mezarlık arasından cepheyi yarmak is- temişlerdir. Neticede asi kuv- vetleri hareket mevzilerine ka- dar ricat etmeğe mecbur ol- muşlardır. Londra, 7 (AA.) — Miss Megan Lloyd George Galle memlcketinde toplanan bir ia- ne ile cumhuriyetçiler için alı- nan son sistem bir hasta kam- yonu üzerine Galle ve İngiliz Tisanları ile şu cümleyi havi bir plâka çivilemiştir: “Gallelilerin İspanya halkına hediyesi., Ziraat bankası memurları — Başı I nci sahifede — lar memurları Kakkındaki mevzt- ata uygün olarak tekrar — tetkik ettirilmesini tebarüz ettirdi. Bu mesele üzerine biçok ha- tüpler ve İkisad Vekili Bay Celâl Bayar söz alarak ziraat bankasının ehemmiyetinden ve bugünkü sağ- lam durumandan güvevle bahset. tikten İnönünün teklifleri grupça — illifakla tasvip sonra Başbaken edildi. » Alman terbiye Nazırı Atinada Atina, 6 (A.A.) — Alman terbiye Nazırı B. Ruest bu sabah Milvankee motörü ile buraya gelmiştir. Nazırın ika- meti on gün kadar sürecektir. B. Rucst öğleden evel hü- kümet azasını ziyaret edecek ve öğleden sonra Martona gi- decektir. Suriye heyeti Adanadan geçti.. Adana, 7 (A.A) — Suriye heyeti şebrimizden geçti. Ken- dilerinden mülâkat talap eden ne mazur Fırtına Aliyi sadece bir inti- | kam maksadile takib ettiğini düşünüyordu. Fakat Zeliha bu suali öyle bir şekil ve manada sormuştu ki, kendisi de şaşir- mişti.. Aklı, suya erer gibi olu. Amma, bu düşünceyi çar çabuk kafasından uzaklaştırdı Hayır, buna imkân olamazdı, Mariyanın onu sevebilmesi için, bizzat, hiç olmazsa bir müd- det onu görmesi İâzımdı. Hal- buki Ali ile Mariyanın, Kar- şıdan karşıya ancak bir defa karşılaştıklarını çok - iyi bili- yordu. — Ne dersin Pandeli?. Şaşı korsan kendisini topladı: — Hiç şüphesiz; babasının intikamını almak için.. Korsanlar çayları getirmiş- lerdi.. Gemi artık olduğu yer- Logaritma Bir Türk alimi tarafından ortaya konmuşlur Ankara, 7 (A.A.) — Türk Dil Kurumu genel - sekreterli: ğinden; Logaritma sözünün istorik erijinini İstanbul Üniyersitesi Türk tefekkürü tarihi Doçenti B. Hilmi-Ziya Ülken bulmuştur, Logaritma denilen hususi hesap usülü ilk olarak Har. zemli Musa oğlu Mehmed adında bir Türk alimi tarafın: dan dokuzuncu asırda orltaya konmuştur. Mehmed o sırada Matema: tigin mucidlerinden sayılan üç kardeşten biridir. Megmun za- mamında nisfinnehar - kavsini Sincar ve Kule sahralarında ölçen bunlardır. Mehmed mem- leketine nisbetle elharezmi ya: hud Arapçada kullanıldığı gi- bi elharezmi denmekle ma- ruftur. Türkçe oldu Arap lehçesile el ve Lâtincede ve Latinceden türeme dillerde al, el, il ola- rak görüyoruz. Bu yüksek Türk alimin eseri ancak 12 ci asırda garpta Lâtinceye tercü- me edilmiştir. Bu tercümenin tek nüshası Kembriçtedir. O asırlarda esere türlü isimler verilmiştir. Algorismus, Alcho- arismus, Alkauresmus, Algo- ritmus ve Algorithme, Loga- ritme. Bu son kelimelerde gö- rülen Th bilindiği gibi T de- ğil Z veya S dir. Larousse Du Vingtieme Sicele dahi Lo- garithme kelimesini dokuzuncu asır başlangıcında yaşamış olan Matematisiyen Musa oğlu Meh- med Alkharezmiden gelmi bir kelime olarak göstermi tedir. Bay Deçentin bir dileğini daha bildirmeliyiz. Logaritma cedvellerinin ba- — şına Harzemli koymak. Türk Dili Kurumu büyük isabet görür ve Doçen- tin fikrine tamamen iştirak eder. Bu istorik bilgi karşısında artık Logaritmanın icadını İs- koçyalı Baron Jean Nepere medyun olmadığımızı söyliye- — biliriz. Bu yüksek İngiliz Ma- tematisiyeni Olharezmiden yüz sene sonra dünyaya gelmiştir. T. D. Kurumu genel sek- reter adına H, R. Tankut ———7 General Tavshend ve refikası Ankaraya gittiler İstanul, 7 (Hususi)j— Umumi harbte İrakta esir edilen İn- giliz generalı Tavshend ve refikası bugün buraya gelmiş ve Ankaraya hareket etmiştir. dönüyordu. Ufuk yavaş yavaş _' parçalanıyor ve yıldızlar, gök- lerin içine doğru çekiliyordu. Ayın sanlığı da dakikalar geç — tikçe gümüşü bir renk alıyordu. Zeliha doğruldu, baktı: Artık Mariyanın gemisi de — | gözükmüyordu. Tekrar oturdu — ve çayını içmiye başladı.. " $ Yunan sularında iki gemi, şilikli top ateşi ile biri yaklaşıyordu. Birisinin grandi — îiireğinde Türk bıyvığı dalga- anıyor ve güvertesinde, gö lcri,y dudıklg;:ı zevk ve lı:;: canla gülen bir korsan duru: yordu: * Fırtına Abi.. 5 Diğer geminin köprü üstün- de de, dilber bir Yunan kızı gözük ğ ü yekr, bunda : uluklara —