30/1/937 Beledi ye reisinin beyanatı lektirik şirketinin iddi- aları doğru değilmiş Sehçet Uz da şirkete müracaat _dildiğı'ni ve tramvay arabalarının htiyaca kâfi gelmediğini söyliyor - Dünkü nushamızda, Elektrik | Sirketinin bir tavzihi vardı. | anndı, İzmir belediyesile şir- | €&t arasında hiçbir ihtilâf mev- | Sit olmadığı, — belediyenin, Hamvay seferlerini - sıklaştır- Ması ve tevakkuf mahallerinde dığı bildirilmekte idi. Belediye reisi Dr. Behçet z, dün bir muharririmize bu susta şunları söylemiştir: T"4.lmvay arabaları Elektrik şirketinin — elinde (Yalnız 16 motoris araba var- dır. Bu arabalardan birisi ih- tiyatta ikisi de hemen daima tamirdedir. Şu hale göre, Ko- Naktan Üç kuyulara kadar gidiş geliş 12 kilometrelik hat üze- Tinde her gün servis yapan #rabalar, ancak 13 kadardır. Bu onüç motoris'in hepsine ir veya ikişer rönak araba lT'Iilınmı; olsa da, halkın Gü- zelyalı'dan Konak'a, Konak'tan Güzelyılı'yı akın ettiği saat- 'da, yani saat 8-9,30, 12-15, 17-20 arasında ve bayram |günlerinde yapılan seferler, ihtiyaca karşılık verememek- | tedir. Bahusus içinde bulunduğu- Muz kış günlerinde, Göztepe Ve köprü mevkilerinde tama- Men dolan tramvaylar, çok defa Karantina, hastane ve hane mevkilerinde — yolcu alamamakta veyahut ta istiap- larından fazla yolcu doldur- makta ve bir kısım yolcuları On veya arka sahanlıkta 80- Zukta bırakmaktadırlar. , Fazla yolcu alan tramvaylar için tutulan zabıt varakaları, — Halkevi: 1 — Ar komitesi bu gün | Sâdat 17 de ve temsil komitesi de sant 15 de toplanacak ve Yapacağı işler hakkında ko- Tuşmalarda bulunacaklardır. 2 — Dil, tarih, edebiyat Omitesi umumi bir toplantı Yapacaktır. (Bu gün) 3 — Bu gün Hatay Türk- lerinin yabancı bir idareden Urtularak muhtar ve ulusal *zemenliğe kavuşması müna- Sebetile evimizde saat 20 de 'Anslı bir gece eğlencesi ya- Pilacaktır. Büyük Korsan Romanı Yazan: M. Ayhan, Faik eisin gözlerinden kıvılcım- âr çıkıyordu.. Petro'yu da dik- a !le süzüyordu. Petro hiç is- ifini bozmadı ve Deniz baba- [yş_ söylediklerini daha usta- ikla b'iılıirine bağlıyarak tek- : etti. Merd Türk denizcisi .:_ 'l':lumışh. Çünkü o, her- *s1 kendi gibi gö istiyı bi ldımıliı.xl A görmek istiyen — Demek ki - dedi - kızı Vâr bu keratanın! ; ge Hşm de güzel bir kızı ae —. gemiyi o idare 'ekleme salonları inşası için | tirkete müracaatta bulunma- ihtiyaca kâfi dağildir Belediye reisi Behçet Uz belediyemizde mahfuz bulun- duğu gibi, tramvaya bineme- diklerinden dolayı — soğukta dakikalarca bekliyen yurddaş- lara da hemen hergün tesadüf edilmektedir. Bu halin mümkün mertebe önüne geçilmek üzere kalaba- hk zamanlarda çift araba iş- letilmesi tramvay şirketinden istenmiş ve bu şirket talebi- mizi is'af etmiş ise de, ihti- yaca kâfi motoris arabası bu- lunmadığından servisler çoğal- tılamamış ve halk ta tramvay beklemek üzüntüsünden — kur- tulamamıştır. Tevakkuf mahallerinde Bekleme salonlarına İhtiyaç vardır. Mecburi tevakkuf mahalle- rinde halkı kış, rüzgâr ve so- ğuktan, yazın güneş ve sıcak- tan korumak üzere küçük, ba- sit ve güzel bekleme yerleri yapılmasını Tramvay şirketi direktörü ile olan mülâkatla- rımda kendisinden birçok de- falar rica ettim. Şirket ile aramızdaki müna- sebat ve muamelâtın mutlâka kâğıt üzerinde cereyan etmesi şart değildir. Nitekim şirket te bazı arzularımı bize direktörü veya mühendisleri vasıtasile ve şifahen bildirmektedir. Bu itibarla, halk lehine bek- leme yerleri yapılması hakkın- daki arzumuzun şirkete bildi- rilmemiş olduğu — yolundaki beyanat, hakikata uymamak- tadır. — Sonu ? inci sahifede — —— —- babasının intikamını almıya hazırlanıyor.. Ona başka kor- sanlar da yardım edecekler gibi.. Sizin ve Ali'nin şöhreti, Yunan gemicilerinin ağzından düşmiyor. — Yağlı gelmiş galiba ke- mik, ağızlarına! Osman reis, çubuğunu yaktı ve biraz düşündü: — Demek ki bizimle boy ölçüşmekte devam edecekler! Ağızlarının tadını hâlâ alama- mışlar galibal! Fakat bu dela Akdenizi onlara dar getirte- emseddin ANADOLU Pati Madam Staviski Fransa'da, geçen seneydi galiba, hatırı sayılır bir sah- tekârlık rezaleti oldu veadına kahramanın namına - izafeten *“Staviski rezaleti,, denildi. Mil- yonlarca liralık bir fırıldak çe- viren bu adam, nihayet hapis- hanede tatlı canına kıyıp ce- hennemdekileri de - dolandır- mağa gitti. Onun bir de ka- rısı vardı ki, müsrüf, kurnaz, kumarcı birşeymiş.. Dünyayı ayaklandıran bu skandal, onun da namını dünyaya tanıtmıştı. Kocası öldükten sonra ne yap- sa beyenirsiniz: Hem güzel, hem de şöhretli. Ver elini Hollivud ve artistlik! Şöhretin temizi, pisi pek aranmıyor galiba! Staviski gibi şeytana pabuç çıkartan ve adı Fransız Hindi Çinisindeki ço- cuklar tarafından bile ezber- lenen bir herifin karısı olur da boş bırakılır mı hiç! Tesadüfe bakın: İlk tecrübe, meşhur - kibar hırsız Arsen Löpen filminde yapılmış... Arıyan mevlâsını da bulur- muş, belâsını da. O kadının talii de bu imiş. Vaktile Sta- viski ile berabar sahneye çık- mıştı. Şimdi Arsen Löpen'le beraber gölgesini filme akset- tirmiş. Eminim ki kocası Sta- viski'nin subu yer yüzünde kalmış ise, bu hâdiseden ve bu parlak istikbal ve inkişaf- tan memnun olmuştur.. Cehennemin bir radyo - is- tasyonu olsa ve Staviski ora- dan dünyaya hitabetmek im- kânım bulsa; — Kendim dünyadan yıkıl- dım gittim- Fakat eserimi ve arkadaşımı dünyanın gözleri önüne vazediyorum. Karım ya- kında Arsen Löpen filminde rol alacaktır! Diye propagandasını - bile yapardı.. Fakat şunu da unutmıya: lım ki. Madam Staviski'nin bu mevkiinde, yalnız cehennem- nişin kocasının şöhreti değil, güzelliği de âmil olmuştur. Güzellik, Tereyağ, yoğurt, reçel gibi ekmeğe sürülüp yin- mezse de zamanı gelince, hep- sinden tatlı ve karın doyurucu bir nesne oluveriyor. Yakında Madam Staviski'yi, Arsen Löpen filminde - alkış- lamağa hazırlanalım.. Hey gidi insanlık, hey! Çimdik Kan ve ateş dizarmda Milisler bazı muvaffakı- yetler elde etmişler General Franko da havanın mu- halefetine rağmen cephenin dü- zeltildiğinden bahsediyo Âsilerden Londra, 29 ( AA ) — Ademi müdahale tâli komitesi dün öğle- den sonra toplanmıştır. Bu toplan- tıda bütün alâkadar hükümetlere İberik yarım adasının — alâkadar Mmilletlerin donanmalarının müza:- haretile karadan ve denizden kon. trolüne — mütcallik bir proje gün: derilmesine karar verilmiştir. Berlin, 29 ( AA ) tine giderek M. Von Neurath'a gö- nüllüler mes'elesi hakkındaki 11 İkincikânun tarihli | va “Almanya tarafından - verilmiş olan cevaptan dolayı teşekkür et- Sefir ademi müdahale ko- mitesinin Alman teklillerini ted. ilâve etmiştir. bi (Radyo) — İngilte- re'nin Roma sefiri, Kont Kont Ci yano'şa İtalyan cevabi 'notasını al- dığı ve alâkadar mes'elelerin Lon- dra ademi müdahele komil tedkik edilöceğini bildirmi; Bu münasebetle İspam den gönüllülerin men'i için biran evvel karar ittiham — istenilmekte ve halen İspanya'da bulunan gö- nüllüler hakkında müzakere lüzu- mu hissedilmemektedir. Paris, 20 (Radyo) — Sağ cenah matbuatına göre Fran- sa'dan Perpinyan tarikile mü- him miktarda gönüllü sevki- yatı devam etmektedir. Her gün 60 furgun Paris'ten Per- pinyan'a gelmekte ve İspan- ya'ya geçmektedir.| Paris 29 (Radyo) — Sov- yetlerin Valan sefiri M. Rozen- berg geri davet edilecek ve yerine M. Stokalin tayin edi- lecektir. M. Stokalin Paris sefareti başkâtibi ve Çekanın en ma- ruf simalarındandır. Madrid, 29 ( Radyo ) — Madrid'i müdafaa kuvvetler kumandanlığı Arangues cep- — İnşaallah ağa, inşaallah. Bunu Deniz baba söylemişti. Osman reis Petro'ya baktı: — Peki evlât - dedi - ben- den ne istersin! Petro, ciddi bir tavır ta- kındı: — Hiç bir şey istememl. Ne istiyebilirim sizden ağal. Bir hizmetim dokunmuş olsay- dı, ben istemeden - siz verir- diniz. Bu cevap Osman reisin ho- şuna gitti. — Öyle değil ağlum -dedi- bir kaza geçirmişsin. Tabiü iş, güç tutmak istersin. — Memleketime gitmek is- tiyorum ağal. Midilli'de birkaç gün kalhp Çandarlı'ya geç- meyi, oradan da Bergama'ya gitmeği düşünüyorum.. Uşak- rın tayfa de | varma evlati, birkaç gece için başımı soka: cak bir yer bulursam yeter, artar. Ondan sonrası allahke- rim!, Nasıl olsa köyümde ko- ca karı anamı gördükten sonra dönüp gene denizlerde iş arı- yacağım. Gencim, çalışırım, denizi severim, işimi de bili- rim ağal. Nerede bulsam iş tutarım.. Petro'nun bu sözleri bir açık yüreklilik, bir mertlik ve sa- mimiyet ifade ediyordu. Os- man rcis büsbütün memnun oldu: | — Evlât - dedi - Midilli'de benim misafirim olursun.. El- bette sana yatacak bir yer bu- lurum. Sonra, köyünden dö- nüşte de ya doğru bana gelir- sin, yahutta Fırtına Ali'ye!... Bizde iş varken başka kapıya bir grub hesinde hafif ateş teatisi ol- duğundan ve 3 âsinin iltica ettiğinden bahis bir tebliğ tebliğ neşretmiştir. Milis'ler sihhat enstitüsünden 300 metre uzakta bir siper de zaptet- mişlerdir. Havanın fenalığı devam et mektedir. Salamank, 29 ( Radyo ) — General Franko karargâh umu- misi şu tebliği neşretmiştir: — Şimal ordusunda zikre şayan hiçbir. hâdise olma:- mıştır. Havanın fenalığına rağmen cephe düzletilmiş, bazı muval- fakıyetler elde edilmiştir. Endülüs cephesinde Harota Delere'yi alarak hatlarımızı birbirine bağladık. Bordo, 29 ( Radyo) — İs- panya ginesinden 53 İspanyol memur gelmiş ve Franko mü- messillerinin kendilerini hudud harici ettiklerini bildirmişlerdir. 14 Kânunu sani'de iki âsi va- pur Bato şehrini bombardır mandan sonra işgal ettiklerini de ilâve etmişlerdir. Londra, 29 (Radyo) — Tâli ademi müdahale komitesi bu gün toplanmış ve alâkadar 27 devlete bir sual varakası gön- dermiş ve İspanya işlerinin halli için ne yapmak lâzımgel- diğini ve 4 Şubattan evel ce- vap verilmesini istemiştir. Belgrad, 29 (Radyo) — Ademi müdahale komitesi, İs- panya sahillerini murakabe komisyonu; beşi karada ve ikisi de denizde olmak üzere yedi murakabe merkezi teş- kili hakkında bir proje hazır- lamışlır. Petro sevincini zor tutuyordu: İşler mükemmel gidiyordu. Hedefine, umduğundan daha çok kisa bir zaman zarfında, hem de hiç bir şüphe uyan- dırmıyacak şekilde, ve Fırtına Ali'nin kain pederine, hattâ kendisine misafir olacaktı.. Şim- di, Cezayir'li kaptan'ın gemisini parçalayıp onu denizlerde in- leten Fırtınaya şükrediyordu. Usman reis; — Peki « dedi - acaba, şu son rastgeldiğiniz ve size sab- dıran Yunan korsan gemisi acaba kimin gemisi idi? — Onu bilmiyorum ağal. — Panayot'un - kızının ol- masın!. — Hayır, hayır, - bundan eminim. Çünkü biz hareket ederken, o, Pire'de idi. Ge- misini de kalafata çekmişti. iAdeseme çarpanlar Bir terbiye mes'elesi Yabancı gazetelerden biri- sinde yeni okudum; Bundan kırk sene evel, Hol. landa'ya yaptığı bir seyahatten dönen bir Fransız muharririne, diğer bir Fransız muharriri — Orada neler gördün? diye sormuş ve: — Lâhey sokaklarının ha- rikulâde temizliğini! Bu şehi- rin halkı, tükürmek ihtiy Veya mecburiyetini hissettikleri 1DI Yabik, srrentilere bileller Va tükürmek için kırlara gidetlet| Cevabını almıştır! Kırk Bsene evelki “temizlik | Lâhey'de hâlâ bakidir ve de- mek oluyor ki halk bu güzel terbiyeye hâlâ maliktir! Bundan üç-beş sene evel şarbay doktor Behçet Uz, so- kaklara tükürmeği yasak ettiği zaman, birçok kimseler: — Şarbay yapacak başka iş bulamadı muhakkak! Diye- rek akıllarınca kâfi derece alay etmişler fakat “Sokağa tüküren bir adam, komşusunun ağzına tükürmüş demektir!,, Hakikati unutmuş idiler! Sokağa tükürmek, bugün İzmir'de asgari bir lira para cezasına tabidir. Buna rağmen sokaklarımızda -Hele bu kış günlerinde- adım başında üç- beş müstekreh balgam man- zarasına tesadüf etmekleyiz. Gönül öyle arzu ediyor ki bu naçiz yazımı ilk mekteb öğretmenleri çocuklara -Hem de bir defa değil, defalarca- okutsunlar ve rastgele bir yere tükürmenin ne kadar çirkin olduğunu göstersinler ve Lâ- hey'lilerin bu terbiye ve itiya- dına çocuklarımızı kıskandır- sınlar! F. B. Strase öldü Berlin 29 (Radyo) — Ber- liner Tağblat gazetesinin sa- bik başmuharriri M. — Strase ölmüştür. Belgrad, 29 (Radyo) — Portekiz ve İspanya hükümet- leri, İspanya - sahillerini- kon- trol hakkındaki teklifi reddet- mişlerdir. Salamank, 29 (Radyo) Resmi tebliğdir: Şimalde şiddetle yağan yağ- murlardan ordularımız - hare- kât yapamamıştır. Cenub cep- hesinde kuvvetlerimiz, Gırnata ve Arenas ve Jakarsta kasa- balarını işgal etmişlerdir. Paris, 29 (Radyo) — Po- çare Radyosu; Madrid'deki Garp parkının milisler -— tara- fından işgali haberini tekzip etmektedir. — Kimin olabilir acada! — Belki de bir çapulcunun. Büyükçe bir gemi idi.. Fakat her ne olursa olsun ağa, siz kızınızı pek dışarıya salmasa- hiz isabet edersiniz ağa!. Düş- mandır. bu, yüzünü açarak, kendisini göstererek gelmez. Osman rcis güldü: — Geçmiş ola - dedi - bizi artık eskisi gibi avlıyamazlar. Adanın üstünden yabancı bir kuş uçsa, kanat sallayışından anlarız. Bütün adamlarım ve bütün adalı'lar tetikte!. Hele bir tecrübe etsinler. — Haklısın ağa, onlarda adayı basıp kızi alacak değil- ler yal. — Olsa olsa denizlerde çar- pışacak değil miyiz evlât!. Ha- zırız. biz ona! — Sonu var —