KA Sayfa 4 görTETeEET MT Yarının Harbı | 1917 denberi Rusya'dan 2570 Entelicens Servis memuru kovulmuştur liyetini çok güçleştirmiştir. 1917 denberi Rusya'dan 2570 Entellicens servis men- subu hudud harici veya teykif edilmiştir. Entellicens servisin yabancı memleketlerde muvalf esasını, © memleketin i veya ihtilâl teşekküller alâkası teşkil servis, çarlığın Bolşevik'lere çok yardım et- miştir. Ve bu sayede de Çar- lik Rusya'sının bütün esrarını elde edebilmiştir. Bolşevik'ler bunu bildikleri için şimdi En: tellicens servis mesaisini adam- akillı işgal edebilmektedirler. İngiltere, Akdeniz hâkimi- yeti için Fransız-İtalyan dost- luğunu tehlikeli görmüştür. |: giltere'den Entellicens servis kasdediyoruz. İki Lâtin mille- tin birleşmesini” bazmak - için Entellicens servis Habeş-İtalya harbını ihdas etmiş ve İtalya ile Fransa'nın arasım istediği kadar açıbilmiştir. İngiltere, Fransız-Sovyet itti- fakını menafiine muvafık bul- mamaktadır. Bunun için Al- manya'yı Fransa'nın başına musallat etmiş, İtalya'yı Al- manya'nın yanında bulundur: mak suretile Fransa'yı tecrid etmiştir! yıkılması için .. Fransız erkânı harbiyei umu- miye reisinin harb tehlikesi karşısında diktatörlüğü kabul ettiği sırada, Entellicens servis şube merkezlerinden birisinde, 1936 senesi Eylülünde profesör doktör Malton'la askeri fen müşaviri yüzbaşı Rot arasında ŞU Mmuhavere cereyan ediyor: — Yüzbaşım.. Milâno'da! D:M 26 ajanımız İtalyan mu- kabil casus teşkilâtının — eline düşmüştür sanıyorum. Çok kıy- metli malümat veriyordu. Şim- di bunların arkası tamamen kesildi. Bu ajana yardım lâ- zımdır. Profesör doktor Malton mua- vininin söz söylemesine mey- dan bırakmıyarak - sözüne de- vam etti: — Siz, hiç vakit kaybetme- den Cenevre'de bulunan mira- lay Ügreye bir telgraf çekiniz ve hemen Milâno'ya giderek Nis'den aldığımız haberlerin hakik? mahiyetini ve ne kadar doğru olduğunu tahkik etme- sini bildiriniz. Benim kanaa- P -3 » ı 92 — Bana bak, hey!.. Kadının cevabı, bir. kesik hıçkırık ve iniltiden ibaretti.. — Cevab versen e be? Hiddeti artıyordu. -Çizme- » sinin burnu ile yavaşça onu sâarstı: — Kalk diyorum - sanal.. Ağlamak nafiledir betbaht ka- dın. Bu riyakâr gözyaşlarını, nedametle döktüğünü kimseye anlatamazsın.. Kadın hâlâ susuyordu. İpek , timce, İtalyan mukabil | teşkilâtı bizim Milâno'daki aja-| bulmuş ve şimdi onun | kaltaklar. casus nımiz namına bizi Nis'den aldatmağa çalışmaktadır. Bu doktor Malton, cens servis teşkilâtının Entelli- *Seri istihbar, şubesinin müdürüdür. Muavinine azami 48 saat içinde Milâno'daki ajan hakkında en kat'i malümatı almasını tekrar emretti. Doktorun muavini Rot: — Şu anda, yüzbaşı Avels den İtayal'nın bandelarya ada- sındaki tahkimatına aid beş fotoğraf aldık. Dedi. Yüzbaşı Rot bu sözleri söy- lerken doktor Malton'a beş fotoğraf uzattı. Doktor Malton rafları kuvvetli bir perlavsizle yüzbaşı bu fotoğ: | tetkik etti v& sonra: — Fenâ bir /muvaffakıyet değil, Bandelarya adası Tu- nus'le- Sicilya sadan “arasında kâin bir adadır. Şimdi İtalyan donanmasının istinad noktala- rından birisidir, İtalya'nın bu- radaki tahtelbahir üssülhare- kesi, Hind yolu için tehlikeli bir yer olmuştur. Harb zama- pında, uzün menzilli büyük toplarla hem Tunus'u hem Sicilya arasındaki deniz kıs- mını tehdid edebilecektir. İtalya'nın buradaki tahkima- tile bizim alâkamız çok bü- yüktür. Maamafih, adanın ta- arraz ve müdafaa kabiliyeti bakkındaki malümatımız git- tkçe İtalya'yı tehdid edecek dereceyi bulmaktadır, .. İngiliz casuslarını bu müza- kere ve mesaisinde bırakarak Fransız erkânı harbiyci umu- miye reisinin faaliyetini takib etmek lâzımdır. Fransa'da yüksek mahafilde tehlike çanları şiddetle çalın- maktadır. Bütün devairde te- İâşşasabiyet ve heyecan hü- küm sürüyor. Dedi. Yarın: Diktatörün verdiği ilk emı'ı!ar negdı'? Mısır ordusundakı zabitler Yakında değiştirilecek Kahire, 1 (Radyo) — 15 kânunusaniden — ilibaren Mısır ordusunda bulunan İngiliz za- bitleri yerine Mısır'lı zabitler tayin edileceklir. Kahire mevki kumandanlı- a da Mısır'lı bir. gencral edilecektir. GGARNNEZ LAT GRCARYEK 5 GrM KA MA <akip Yazan : Orhan Rahmi Gökçe tu. Beyaz kollarının. üstünde, dipçik | darbelerinden doğan çürükler, taşta toprakta sürük- | lenmenin getirdiği yaralar, be- reler vardı. Omuzları — geniş, saçları koyu kestaneydi kadı- nin.. Sanki yerde, ikiye kıvrı- lan bir heykel duruyordu. Ağla, geberl.. Sen buna müstahaksın. Tüörk oğlu cep- hede can verirken Yunan ge- nerallerinin kucaklarına atılan | gayretle | ve kadın bu . hali ile, ANATD OÖDÜ geT T TT AOT AT MAT S YD AA ’ Yılbaşında —t - 6 - a— Yılbaşı gecesi kumar oyna- dıkları görülen 32 kişi zabı- taca suçüstü tutularak hakla- rında tutulan tahkikat evrakı ile Adliyeye verilmişlerdir. Yakalananlar şunlardır: Aile evinde Kestelli caddesinde üçüncü çıkmazda Aziz oğlu kemancı Yaşar, İhsan, İbrahim 278 kuruş para ile tutulmuşlardır. Handa Kestelli caddesiude efendi hanında c!b.s Osman, — Veli, aile evinde ve Nuri Salih ci Kay- ser'li Ülfet, rası ile yakalanmışlardır. Barakada kumar Şehitlerde - çay bir barakada ı—ıı.ı-uı barakasına topl Seyfiddin, Süle Demir, Ali, Cevdet, Mustafa 270 ku- ruş para ile tutulmuşlardır. Karaosmanoğlu hanında Kantar mevkii idaresinde Karaosmanoğlu hanında kun- duracı Ahmet, Necati, İsmail, Hasan, Alı, Refik, Mehmet Ali, Asım, Salim, Avil, En- ver ve diğer Mehmet Ali 165 kuruş para ile. Kahvede kumar İkinci su şirkçti binası altında İsma- il'in kahvesinde kahveci İs- elbiseci Mehmet oğlu il, amele Hasan ve İb: kenarında muşlardır. Yankesicilik dan Mehmed oğlu topuz Ah- met Ali oğlu Mehmed'in 'yan- kesicilik suretile cebinden beş Tirasımı çaldığından yakalan mıştır. Hırsızlık Kemeraltı caddesinde çük - salepçi hanında — kâtip Mehmet oğlu Mustafa, bir hafta evel handa çalınan bir palto, bir pantalon ve bir gömleğini şoför Mehmed oğlu Mustafa- da gördüğünü şikâyet eylemesi | üzetine yakalanmıştır. Acıpayam - Tavas Dağlarda yollar kapandı Denizli, (Hususi) — Acıpa: yam-Tavas dağlarına fazla kar yağmış, bu yüzden yollar ka- Kumar oynıyan 32 kişi Adliyeye verildi Mustafa 305 kuruş kumar pa- | kordonda ve Eski | | mıştır. rahim kumar oynarken - tutul- | | cede dazla | | | | P tahlıkla- Paris'te de bir posta şu- besini soydular ——— Garibi şu ki, bu da bu ayda Paris'te Ame- rikan usülü hay- dütlük kâfi de- recede teşekkü ve teessüs © addolunabilir. Berifler, ne en büyük bayram sayıyorlar , de resmi dutlarına taş çı- | kartacak — dere- bi cesaret, — daha oğrusu bir küs- işlerini | görüyorlar! Hasan | Bakınız, — bir posta — şubesini soydalar? Noecl artfesin de, Parisin Sen Mark — sokağın daki posta şu- besinc ("İş maktâ olan memur nndım ondokuzda — daireyi mişler, posta rü M. Piyer Ga- kal- şubesi velt dairesinde yalnız Müdür, gişe ar nün hasılâtını muhtel paralara göre tasnile mıştır. cins başla Sen Mark sokağı bu sırada | çok kalabalık, gelen giden, Mezarlıkbaşı'nda sabıkalılar- | araba ve otomobiller çokmuş. Akğanı gazetelerinin - ilk tabi- | ları da çıkmış bulunuyormuş. Bu sırada şubenin kapısı birdenbire açılmış ve gişenin Kü- | | matruş yüzlü, bulunduğu yere meçhul - bir adam girmiştir. Müdür başını kaldırınca, dikkat ve itina ile 35 — yaşlarında, sırtında pardesü ve başında kasket bulunan bir adam gör- | müştür. Bu adam elinde tut- tuğu yüz franklık bir banka notu uzatarak: — Bunu — ufaklığa — tahvil edebilir misiniz? Dıyı sormuştur. Müdür ayı bozmağa te- şebbüs ettiği sırada sahne bir- denbire değişmiş ve feci bir hal almıştır. Çünkü daireye iki panarak münakalâtdurmuştur. | kişi daha girmiş ve para boz- Acıpayam — postası ile gelen | duran adam da cebinden bir | otomobil kar içinde kalmış ve | köylülerin yardıı ile kurtarı- larak getirilebilmişti. | detli bir tekme vurdu: — Kalk -Diye bağırdı- Meh- med çÇavuş; — kaldır şu leş yı- gınını! Kadın, birdenbire, son bir üstünde çevirdi.. dizlerinin doğruldu ve başını Yüzü, toprak ve kan içinde idi. Saçlarından bir demet, yüzünün sol tarafına yapışmış adeta tanınmaz bir hale gelmişti. Bekir dikkatle ona bakıyordu: Kadın, kirpiklerinin aralı- ğında titreyen donuk bir ışıkla Bekir'e baktı. Ellerini ona doğru uzattı. 'Vük Nof duruyartin! vur, işte benim Bekir! Bekir, sendeledi, bir adım geri çekildi. Herkes, genç za- bite bakıyordu... tabanca çekmiş ve: — Haydi, paraları bize tes- lim et! Demiştir. — Senl.. Senl.. Diye bağırdı.. Gençkadın başını sallıyordu: — Benim.. — Evet, işte.. İnanamıyordu. Çıldıracaktı: — Seni 'burada, — zeybek dipçikleri altında — Evet, gördüğün Vur, diyorüm Bekir, * vur. — Sen bir. orospusun.. benim gibi Kadının kanlı dudaklarında | acı bir gülüş titredi., — Sen bir alçaksın.. — Kadin susuyor ve yalnız başını sallıyordu. — Sen bir kaltak, sen bir hainsin öyle mi? Cevab verl.. Cevab ver | diyorum: Sen nasıl mysuılış Yaralanmış | tı şubeyi geçen yil soymuşlardı Paris'te soyulan posta dairesinde 'gazeteciler ve posta müdürünü gyaralıyan sopa Müdür uğradığı hayret ve dehşelten ça mk kurtulmuş, kendisini f ve yaârdım ist: kete indirilen müd a kalkmış in hare- asına | geçmiştir at bir tabanca kabzesi ve sopa darbesile bayılmıştır. Haydutlar şubede buldukları | paraları alıb mışlar, lsLat bozdurma franl | yüz üzerinde ür şlardır! Haydudların | 40- mektedir. ayni po Kânu uğramış ve rılmışt yap rüş bir adam vardı. SO bin frank tahmin edil- İşin tubaf ciheti, übesi 1936 senesi de de taarruza 10 bin frank aşı- . Ö zaman « ilar arasında 35 lik mat- 1936 senesi başında 10 bin | frank aşıranların geçen sene | nin son günlerinde de bu 40--50 bin frangı aşırdıkları | tahmin ediliyor. Birincide ol- duğu gibi bu ikinci taarruzu î yapanlar da henüz bulunama- | mıştır. Anvers iş saatleri Anvers, 1 (Radyo) — An- vers limanı komisyonu liman, amelesinin günde 7 saat ça> lışmasına karar vermiştir. Şim- diye kadar 7,5 saat çalışıyordu. çürüdün, nasıl çamurlaştın? Söyle!.. Cadın gözlerini kapamış. sessiz. ağlıyor ve her damla gözyaşı, cildinin üstün- deki kan dalgasından bir be- | yaz yol çizerek göğsüne dü- şüyordu. — Ağlıyorsun — öyle mi?.. Seç kalmış bir ağlamak.. Der- | yalar kadar göz yaşı döksen ruhünün bataklığını, hayatının rezalet ve denaetini temizliye- | miyecek... Seni çizmelerimin altında gebertmek isterdim. Fakat ar- lık oııu da yapmıyacağım, Senden o kadar iğreniyorum ki, | gireceğin bile acı- | yorum.. Bekir de ağlı yordu Genç toprağa aldıkları para | 4 Bu akşamki program Istanbul radyosu 12,30 Halk musikisi, 12,50 Havadisler, 13,05 Hafif musi- ki, 13,25 Muhtelif parçalar. 18,30 Dans musikisi, 19,30 20 Müzeyyen ve ,30 Münir Nu- ddin; 21 Stüdyo orkestrası, 422 Ajans ve Borsa haberleri; # Sololar. Konferans, Günün yazısı. Konfor Bir zamanlar ilk mekteblere ait bir kıraat kitabında çocuk- lara deniliyordu ki: “Şüphesiz evinizdeki buz d. de tecrübe ettir Bu kıraat k köylerinde - okunmakta oldu- ğunu da unutinayınız. Fıkranın kusuru, o parçanın bir Ame- rikan kıraat kitabından ter- cüme edilmiş olmasından iba- rettir. Fransızca gazetelerden bi- *Bütün bunlar - sizde var mı?, başlığı altında 22 maddeli bir liste gördüm. Al- tında da şu mütalâa var: *Eğer yoksa moödern konfor ne demek olduğunu bilmiyor- sunuz!, Liste eşyasını goıden geçir- dim. Gerçekten hepsi bir eve kolaylık ve rahat veren ve ol- mamaları mahrumiyet — teşkil eden bir takım cihazlardır. Hepsini bizdeki memurlar dahi tedarik edebilir. Fakat müş- terek bir kusurları var: Elek- tirikle işlemek! Bizdeki kilovat fiatlarını bi- lenler için, gazetenin ayni su- alini sorduktan sonra, altına başka bir mülâhaza koymak “Eğer sizde hepsi varsa demek ki zenginsiniz!, Elektriğif ev hizmetine ala- bilmek için şehirlerimiz, Celâl Bayar'ın ikinci beş plânındaki elektrifikasyon mad- desinin gerçekleşmesini bek- lemektedirler. Çünkü şimdi rinde: lâzımdı: “senelik | hakikat o dur ki ev sahibleri eletriğin hizmetindedirler. Biz onu köylünün hizmetine kadar götüreceğiz: — İstanbul tren yolunda çiftçiler tarlaları için kanallardan elektrik mo- torları ile su olmağa başla- dıkları vakit, şehirlerde herkes Fransız gazetesinin sual liste- sine: * Evet , cevabını vere- cektir. Bugün yana yakılaişik ola- rak ancak kullanabildiğimiz elekirikten o vakit, kuvvet ola- rak ta istifade edeceğiz. Fatay — Sen ki.... Sen ki... Başını göğe kıİdırdı — Aman Allahım Dedı—: bu ne-hal böyle, bu ne feci akıbet? Oracıkta herkes putlamış! Kimse, bütün bu ölan den birşey anlıyamıyordu. Bekir, bir taşın üstüne otur- du. Başımı avuçlarının aldı. Kendine sahip değildi. Doya doya ”ağlamak, bağrımı biten- — içine — döğe döğe haykırmak ihtiyacı ile yanıyordu. Birdenbire gene yanına fırladı, dizçöktü ve onu — bileklerinden yakalıyarak şıd- detle sarstı: — Susuyorsun.. gibi susuyorsun.. Meudır Orospuluğun dağlara kadar duyuldu. Türk — Ikadının — lopıığındı nefes alan lıuıtlır j