İ h — seriliğe, içkiye, n'eY-_arınııg Harbı aa a aaamme —Fadek, kalbi en şiddetli kin ve intikam hislerile dolu olarak Lehistan'a döndü Pilsudeski, umumi harptan — Sonra Âvrupa ve sulhun şayanı dikkat şahsiyeti ol- muştu. Bu adam hayatının ilk kısımlarında hertürlü fe- en yedilmiş, hapis ve müebbet — edilmiş, kendisi de Lena kı yılarında Çarlık Rusyasının karlar altında bir zındanında beş ıstırap senesi yaşamıştı. Stefan — Fadeke, — bunları söyledim, omuzlarını silkti: — Neme lâzım »dedi- ben onu öldürebilseydim, Avrupa- nın bügünkü va tün başka ol nın tarihi vaziye yeni baş- tan düzmüş olacaktım. Stefan Fadek biran birşey- ler görüyormuş gibi düşündü — ve durdü. Sonra ilâve etti: kardeşi küreğe — mahküm büsbü- ık Avrapa- ni — Pilsudeski kalabalık bir | maiyet ile Lvova geliyordu. Ben de bir Leh zabiti kıya- fetine girmiştim. Bu — suretle kendisine daha kolay yakla- — şabilecektim. Otomobili önü- — me kadar geldi, cebimden brovnig tabancamı çıkardım, âteş ettim. Tekrar, tekrar ateş ettim. Zabitler ve zabıta üzerime hücum ettiler. Büyük rütbeli bir zabit kılıncı ile beni 'yaraladı; kanlar - içinde kalan vücudumu ayakları alt- | larına aldılar. Pilsudeski — yaralanmam)ştı; fakat yanındaki vali kanlar içinde otomobilin ayak basan “kısmına düşmüştü.. t — 8 Maceralarla dn!u bir hayat Fadek gene sustu. Biraz düşündü, sonra bana hayatını anlattı; siz de dinleyiniz: Fadek Lehistan zındanla- rında altı sene mahbus kal- dıktan sonra firar ederek Ber- line gitti. Berlinde genç bir kız, bir Macar talebesile ta- onışti. Bu genç kizin. amcası Miroslav Sicmiski 1912 de Galiçyanın Rus - valisi kont — Potskiyi öldürmüştü. Fadek bu kızla evlenmek istedi; fakat kızın annesi bu izdivaca — muvafakat — etmedi. Bu red muamelesi — üzerine -Fadek büsbütün başka bir hayat yaşamağa başladı. Ser- binbir. mace- — raya düştü; cihanda en tehli- “keli ne iş ve macera varsa, Fadek kendisini o işe verdi; tehlikelere atıldı. Stefan Fadek, hem memnu “ aşkı, hem de vatanı için kal- îâ | Ündervelt adlı | miyete girmişti. lâket ve kahrı görmüştü. Nef- | , meslekten , binden yaralı idi. Fadek bir kahraman olmak istiyordu. Daha Berlinde iken gizli bir ce- Bu katil, hırsız. ve her bir sürü kanun kaçkınından ibaretti. Maceraperest olmakla be raber, Fadek hırsız veya âdi bir katil değildi; vakıa içiyor, fakat ahlâk cihetinden düşmüyordu. O, bu cemiyete efradı ümkün mertebe çok tehlikelerle karşı- için girmişti igitt; Pariste gene sevdiği kız - karşısına çıktı. Fakat kalbinde artık kadın aşkı için yer ve kabi- Diyet — kalmamıştı. Kendisini çiye daha fazla kaptırdı. Kaç defalar onu sabahleyin kaldırımlar üzerinde — sızmış r Parise | bulmuşlardı. Lejyon etrangeye girdi; fakat fazla duramadı. Ve buradan Lehistana kalbi en şiddetli kin ve intikam hislerile dolu olduğu halde geçmişti. Ne bekliyordu?. Ne yapacaktı? Şimdilik — şoförlük vesaire yaparak ekmeğini ka: zanmağa çalışıyordu. Bunları anlattıktan | Fadek bana: Hayata, 1914 te, harpte âilemden uzağa kaçarak atıl- dım. OÖzaman 16 yaşında idim. Ukranya askerleri sına sahte bir vesika ile gir- dim, Maksadım Çarlık Rusya- sını yakından anlamak ve ta- nimaktı. Annem, benim — has- retim ve kederim ile çıld rak öldü. Fakat ne bu başka - birşey | beni yolumdan döndüremedi. Harp bittiği zaman yirmi ya- şında idim. Fakat ben elem, keder, ıstırap, yoksuzluk, hâ- sılı hayatın bütün kahırlarile tamamile pişmiş idim artık! - Sonu var- AA A Davet sonra ara- Matem, ne de Göztepe, Egespor ve İzmir spor kulübleri İdare heyetle- rinden: Kulüblerimizi alâkadar eden mühim bir meseleden dolayı heyeti umumiyemizi toplamak zarvreti hâsıl olmuştur. Bu fevkalâde kongre önümüzdeki Pazar sabahı saat 10 da Bah- ribaba Halkevinde yapılacak- tır. - Azalarımızın. behemehal kngr- ye taşrifleri rica oluyar. —— Bebir Yazan : Orhan Rahmi Gökçe * Dur. Nevin, bir de kı- — zıma soralım. Ne dersin Sum- l ru, yarın İstanbul'a hareket — edelim mi? Sumru tekrar Bekir'e baktı: — Bilmem kil!.. — Nasıl bilmem ki Sumru, evet, yahud, hayir, deyiver kızım.. İstersen ben seni bıra- yım da gideyim. Sen bir iki ay sonra gelirsin.. KK, kilirsiniz beraber döneceğim. Lâkırdı burada kesildi. Gez- meğe çıkacaklardı. O gün ak- şama kadar Bekir'le Sumru hiç konuşmadılar. O gece si- nemaye gitmeğe hazırlanıyor- lardı. Bekir, özür diledi. Sum- ru dargın bir tebessümle; — Niçin gelmiyorsun Be- | kir bey? -Dedi- şu halde biz | de gitmiyelim! D Bekir. gayri ihtiyari, bu cemiyet | çok | eg ANALVULU |1A8YAn Hırsızlık Karşıyaka'da Alaybey Mi- mar Sinan sokağında oturan Hüseyin karısı Ayşe'nin oda- sına kapı kilidini kırarak gi- ren Makbule, bir pantalon ve birkaç parça eşya çalmış, ka- çarken yakalanmıştır. Çorap çalmış Kemeraltında Bahri oğlu Hüseyin'in dükkânından dört çift çorap çalan 10 yaşlarında Salih tutulmuştur. Kurşun hırsızlığı Kemer sokağında Servet'in evine girerek, kurşun boruları çalmakta olan hırsız Şükrü suç üstü yakalanmıştır. Yaralamış Basmahane önünde Cemal oğlu Hilmi'yi bıçakla - hafif surette yaralıyan Sami lanınıştır. Döğmüş! Kemeraltında bilâ sebeb Mustafa oğlu Hasan'a dayak liyeye verilmiştir. Yangın Bayraklı Burnava caddesiü- Şükrü karısı Cemile'nin evinde mangaldan sıçrıyan bir kıvılcımla bir. sepet ve - için- söndürülmüştür. Keçecilerde. dikili taş önün- deki bir kahvehanenin de ku- rumuş sarmaşıkları yoldan ge çenlerden biri tarafından atı- lan sigaradan ateş almış, yan mağa başlamışsa da ateşin genişlemesine meydan veril- meden bastırılmıştır. İane hisseleri Bazı vilâyetler Hususi ida- relerince ,arazi vergisinden ta- hakkuk eden yüzde 6 iane hissesinin (büdçelerin tası beklenerek verilmediği görü müştür. Dahiliye Vekâletinden vilâyetlere gönderilen bir ta- mimde nisbeti 1454 ve zamanı 2871 sayılı kanunlarla, tayin edilen gerek bu ve gerekse diğer hisselerin aid olduğu dairelere verilmesi - için büd- tasdikini beklemeğe lüzum olmadığı ve bu- hisse- lerin badema herhangi sebeble fçelerin olursa olsun tehir edilmiyerek) aid olduğu yerlere yatırılması bildirilmiştir.! Müşterek neş- riyat tahsisatı .. — Vilâyetlerfbüdçelerile vilâyet dahilindeki belediye büdçele- rine konulan müşterek neşri yat tahsisatının bundan sonra doğrudan doğruya Ankara'da *belediyeler bankasına gönde- rilmesi Dahiliye Vekâletinden bir tamimle vilâyete - bildiril- ı miştlir. yaka- | atan Kâmil oğlu Mehmed ad- | dekiler yanmış, ateş derhal? lar neler buldular? Hâlâ define ihbarları var ve |Buakşamki pri araştırmalar yapılıyor. Çatalsakal'ın 50-60 bin liralık definesi - Birden zengin olmanın tatlı hayali!.. İzmir'de define aramak me- selesi, her vakit teşebbüs edi- len, hiç olan bir iştir. Daha düne gelinciye kadar define aramak için müracaat pek çoktu, hattâ o kadar çoktu ki, edenler birden kazma, kürek- lerle heyetler önün rinde araştır- | malar yapıldığını hatırlıyoruz. Bütün | yalnız biri müsbet netice | miştir. O da Çatal sakal Va sil adında biri tarafından vak- tile Çayırlı bahçedeki evinin ne gömülmüş olan pa- mücevherat ve tahvilâtın meydana çıkarılması için biz- zat gelerek araştırıma ya neticesinde bulunmuştur. Para ve mücevherat ile tahvilat ve sairenin — kiymeti lira raddesinde idi Vasil bulunan paralardan ihbariyesi — olan (1500) lirayı almıştı, fakat di met takdiri bu - araştırmalardan SI in İstanbul', derilmiş - oldu dan ihbar hisse me'mnıştır. Pü define 'meydana çıktık | tan sonra bir müddet daha | araştırmalar yapıldı, bir ara hk define araştırmalarından vazgeçilir gibi oldu. Son gün- | lerdı— gene birisi çıktı ve Bur- , hava ile Mersinli arasında bir tarlada define bulundu | söyledi, hazırladığı | göre araştırma yapıldı, Ü“nın' Bazi yerlerindeki” toprak! ların altı üstüne getirildi, bir | şey bulunamadı. Lâkin ihbarı yapan zat, ümidini kesmemiş olacak xi, ertesi gün tekrar müracaatle ayni tarla yakınin- de diğer bir yerde — define mevcut olduğunu — söyliyerek bir kroki daha verdi. Şimdi orada da araştırma yapıla- caktır. İzmir'de define araştırma dâvası, çok eskidir, hâttâ Cu- maovasının Şeytan damları mevkiinde vaktile hükümetten müsaadesiz define arıyan bazı köylüler yakalanmıştı. Define, zaman-zaman her yerde aranmıştır. Bilhassa Ber- gama ve havalisinde bu araş- tırmalar çok eskidir ve Mene- men civarındaki harabelerde de bazı kiymetli eşya bulunduğu görülmüştür. gözlerini yarı bulanık gördü. 1 lerini Bereket ki yanlarında min'den başka kimse yoktu. Sumru başını eğdi ve Ner: | min'e yaklaştı: Değil mi Nermin? — Öyle ya Sumru | gidilirse hep beraber gidilir.. Bekir şaşırmış gibiydi. — Çalışacak deısım var- di da.. — Ne çıkar Bekir sonra çalışabilirsiniz. şuracıkta iki gün daha | sınız. — Neden” böyle | sunuz Sumru hanım? | anlıyorum da onun | . için Be kır bey.. kaldırınca Sumru'nun Ner- abla, bey, Zaten kala- cağız ve sonra rahat kalacak- söylüyor- | — Sumru'nun yüzü bembeyaz kesilmişti, dudakları titriyordu. | Parmakları ile Nermin'in saç- | larını okşiyordu. Bekir, öndeki tahavvüle hayretle bakıyordu — Yanlış anlamıyorum Be- kir bey.. Ben sizi rahatsız ediyorum.. — Bizimle sinemaya gele- cek misiniz? — Gelirim Sumru mademki istiyorsunuz. — Evet, istiyorum. Sizin de berâber geldiğinizi istiyorum, Bir misafirin ricasını kırmaz- sınız tabiü.. Ve Nermin'in tarak merdivene rüdü. Bekir'in | çerken bilhassa durdu. hanım, elinden “tu- doğru yü- yanından ge- Mavi bir gün içinde şehrin üç ye- | 50-60 - bin | Define bularak zengin ol | mak (at'ı bir havıldvr Bu tatlı fakat daima neticesi bir | koşarak birdenbire zengin olmak arzu- sile yalmız İzmir'de değil, bü tün dünyada kim bilir daha kaç kişi kaç define arıyacaktır? Dila Sinemalar kler: | Halkın bülüdü l yeden dileği. Dün; (N. () imzasile bir mektub aldık. Kariimiz; şehir de kış günleri için bütün eğ- lenme ihtiyacına ancak — sine- bina- | halkın fazla alâka gösterdiği sinema- lara daha sıkı tedbirler alınması - icab ettiğini yazarak diyor ki: manın cevap verdiğini, enaleyli bu mevsimde karşı belediyece - İsim lâzım fakat maa âile gittiğim bir sinemada | mazlar. | manası çok mühimdir. sıkıyorum, | değil, halkın sıhhatı, huzur ve rahatı namına en küçük birşeye ehem- | miyet * verilmediğini teessüfle gördüm. İstanbul'luyum, İzmire İstanbul sinema- larında, hususi yeni geldim. saatler müs- çoluk ço- cuklu müşteriler içeriye alın- Bir sinemanın - haddi istiabisinden fazla bilet veri- bir. kısını şeklinde bunun tesna olmak üzere, lib te seyircilerin ayakta balık istifi bırakılmaz. - Bilhassa Halkın alâkası, sinemacının menfaati namına istismar edi- liyor demektir. Madem ki yer yoktur, niçin bilet verilir ve- | yabud. mademki - bilet veril- miştir, niçin yer gösterilmez?. Gene bu sebebledir ki nemanın havasında bir ağaırlık, bir ekşimiş teneffüs kokusu seziliyordu. İzmir halkı, İstan- bul halkı kadar fmedenidir, şuurludur, kibardır. Ne hacet sıhhat ve vazife mefhumu barile, bunun temini esasen sinemacıların borcudur. Gazetenizin bir köşesinde bu fikirlerime yer verir ve be- lediye döktor * Behçet Salih'in nazarı dikkatini celb- reisi | lerdir. e _—ı— Iİzmir'de define arayan- İstanbul radya 12,30 halk musikisi havadisler, 13,5 hafifi 13,25 muhtelif parçal,ı 18,30 dans müsiki şehir - tiyatrosu artisti Bedia ve arkadaşı ta viyalo, 20 Türk musi 20,30 Cemal Kâmil daşları, 21 stodyo o1 22 ajans, borsa — h 22,20 sololar. |Türkiye Yugosl el Ticaret Anlaşmasının. Türkiye - Yugaoslav sında akd ve imza 936 *dfn meriyet mevküne'* gi İkinciteşrin ret ve seyrisefaini' namesi ile kleripg iti rimizdeki — alâkadarla miştir. ş Bu .ıulaşnalaıın şunlardır: İki memleket, iktısadi münasebetler yade müsaadeye mazi let kaydından istifade Bu kayıd, Tüst yetine, ithalât ve ihrâ teasının antrepolara,; vasfına, gümrük lât ve mürettebatına, ihracat aral ni veya transil emteanın gümrüğe sev teallik muayene ve ithaline, muvakkat * ve tekrar muamelâta, şamildir Seyrisefain, — Tari; komi voyajoler hakk ziyade müsaadeye ma let muamelesini müt bahsedeceklerdir. Ar bağlı (A) listesinde , goslavya menşeli mü: Türkiye'ye serbestçe ve tahdilsiz ithal (B) listesindeki madd ditle girecektir. ed Türkiye menşeli t lât, serbestçe ve kay göslavya'ya ithal olı Klering anlaşması ta muvazenesine müster Türkofis Mi Şehrimiz Türkofis i ene Samsur Mitad, esasen - İzmir ederseniz halka bir iyilik etmiş | ' olursunuz; hürmetlerimle... larına, dudaklarına, omuzla- rına, boyunbağıns baktı. Hiç birşey söylemeden: inibrdiven: leri inmeğe başladı. Bekir, vücudunun mesama- | tından ince bir ter - fişkırdı- ğını duydu. Onun merdiven- | lerden ağır ağır inişine baktı: — Tuhaf -Diye mırıldanâr hem de çok tuhaf Arabada Sumru ile yan-yana oturmuştu. Sumru, bir. çocuk gibi ona sokuluyordu. Elamra sinemasında da yanibaşında idi. Filimde, aşkı reddedilen bir genç kızın ıstırabları gös- teriliyordu. Sumru gayti ihtiyari: —3 tANabun; feetişey? Diyer krkiki açti Biraz sonra Bekir, Sumru- | dürlüğüne muvakka | olunmuştu. — Filim çok güze Sumru hanım! — Evet, acılığına rağmen, b kadar güzel! Genç bir kız için hayatta dar ıstirap verici b olamaz Bekir - bey. bozuldu. Keşke gel Biraz sonra; — Hastayım -1 etti- başım şiddetle Filhakika, Sumru gitmez odasına çek Nermin'le beraber | yatıyordu. Sabahle, ağabeyinin odasına Nermin, gizli birşe) istiyor 'gibiydi. Er | mıştı. — Bonjur ağabı maales