12/11/936 FTırtına Âli | H — S BIz. Yazan : Mariya şimdi bütün dikkati * oraya bakıyorduü. Zeliha'nın tdaldan gemiye çıkarılışını tüyor gibiydi. , Bir güzel yiğit eğilmiş onu 9dundan tutayordu. Ona bu İitelliği, ancak kendi haya- öde veriyordu. Çünkü karşı- " Bemide kuvvetli, mavi göz- *inin sezebildiği yegâne sey Sak hayallerden — ibaretti. l_hlbıı.lıı'. bir garip haleti ru- İiye içindeydi: ".dılycnıı sım-sıkı tutüyor- , karşısındaki —geminin gü- #tesinden, tam hayalinin ve k'luuııı istediği — tipte bir faman — yüzü —görünüyor Tbiydi: j !(ıılmm çatmış, iri gözle- denizlere dikmiş, — kolları mnış, sol eli kalçasında, elinde kılınç sallanan bir Ç korsan çehresi.. .— Buhran geçiriyorum, si- Ülerim bozuk. Diye mırıldandı. Bittabi ma- ve ondaki — tılsıma ..hmıyurdu. İnanmıyacaktı da. ”. * Zeliha sandala inince ba- Nlıışh. Geçirdiği yorgunluk, luk, mânevi buhranlar Tüvertede dalgaların tokadı *inda ve soğukta — atlattığı Yilikeli saatler, madalyonun Üüden gidişi — onu şiddetle |tsmştı. Ümitleri tamamile hüiı. mahvolmuşken - bir- İenbire, talihin istikameti de- hiı ve gemiden kaçırılmış- 4 Bütün bunlar onu şaşırtmış hüheviyatını bozmuştu ve meç- İul bir âkıbetedoğru sandala *larken, kendisini kaybetmiş- h'_Fılııl biraz ileride gözle- tîdıçınoı kendisini sandalda Uldu. Etrafa bakınca, olanı biteni hatırladı Genç tayfaya sordu: — Sen kimsin, beni nereye rsun! —Kğr_kud.n gözleri — büyü - — Ben rüzgâr Ahmed'im. Üüj içevir'de arkaya bak, gittiğini anlarsın! arkasına baktı ve bir çığlık attı: — Alil.. Ali, Fırtı i" BzLl Ali, na Âli'm Rüzgâr Ahmed güldü: — Anladın mı şimdi Zeli- » Ben de Fırtına Ali'nin &n yakın arkadaşıyın. Biraz n bakalım üşürsün... Zeliha kendisini tutamiyor- &U Kollarını göklere açtı: — Allahım, allahim sana Basıl şükredeyim! Okadar heyecanda idi ki e yapacağını bilemiyordu. ANADOLU Günlük siyasal gazete Sahip ve başyazganı Haydar Rüşdü ÖKTEM Umumi neşriyat ve yazı işleri Rüdürü: Hamdi Nüzhet Çançar dürümed — İkinci Beyler sokağı partisi binası içinde —,'::lm': İzmir — ANADOLU Mon: 2776 - Posta kutüsu 405 * ABONE ŞERAİTİ İlbığı 1200, ait aylığı TOO, üç aylığı 500 kuruştur. İabencı memleketler için senelik aböne dereti 27 liradır Her yerde $ kurüştür Ş — a geçmiş müshalar 25 kuruştur.İ| © Halk DOLU MATBAASINDA | Büyük Korsan Romanı M. Ayhan, Faik — Kurtuldum ha, kurtul- düm onların elinden öyle mi? — Kurtuldun tabiil. Fakat o hâlâ inanamiyordu, şaşkın şaşkın bakıyordu. — Baksan a Yunan korsa- hirin gemisine, şu bindiğin sandala bak, kâfi, hepsini ha- tırlarsın.. Bu sandal Fırtına Ali'nin değil mi? Tanımıştı. Evet, bu sandal Ali'nin gemisinin sandalların: dandı. — Ah bir kerre — gemiye yaklaşabilsek.. Onun yanına çıkabilsem.. Yanaşırlarsa ve tekrar beni yakalarlarsa!, Bi- liyor musun rüzgâr Ahmed, orada bir kız var, ondan kor- kuyorum,. — Kim bu kız? — Korsan gemisinin kap- tanının kızı.. Çok güzel, fakat güzel olduğu kadar da kor- kunç bir kız. — Ne çıkar ondan? — Ne mi çıkar, ne mi çı- kar ? Daha fazla söyliyemedi. O, madalyondaki tılsımı düşünü- yordu. O madalyon şimdi, onun elindeydi. Fırtına Ali'nin kendisini ne kadar sevdiğini biliyordu ve hiçbir kuvvetin Fırtına —Ali'nin yüreğindeki mevkii ele geçiremiyeceğinden de emindi. Fakat Ali'yi o ka- dar kıskanıyor. ve onü o ka- dar seviyordu ki, rüzgâra bile itimadı yoktu. Halbuki Mariya kendisi ka- dar güzeldi. Hem de zeki, şeytan, kürd gibi bir kızdı. Ve bu kızın, Fırtına Ali'ye bir fenalık yapabilmesinden de korkuyordu. Panayot reisi dü- şünmiyordu. Kızını daha teh- likeli buluyordu. İki taraftan top sesleri ge liyordu : — Ah, gemiye bir yaklaş- sak! Bize de âtarlâar mı der- sin rüzgâr Ahmed? — Kimbilir, belki de atar- lar korküyor müsun? — Hayır, hayır, kat'iyyen. Ben korkuyu sadece onun için duüyüyorüm. Önü görmeden ölürüm diye üzülüyorum. Yok- sa ölüm hedir rüzgâr Ahmed? Ben hayata, kendi canımın korkusu ile bağlı değilim. İn- sün dediğin, göz âçıp kâpa- ması içinde bir âlemden öbür âleme geçer. Tasanı hayata bağlıyan şeyler, başka şeylerdir. Zeliha doğru söylüyordu: O da hayatı, ancak Fırtına Ali ile, onun varlığı içinde seviyor ve güzel buluyordu. Onun kolları arasında yaşa- mak istiyordu. Ölmek icap et- ği vakit, gene onun kolları arasında ölmek arzusundaydı. O takdirde gözlerini rahat kapayacaktı. Artık gemiye yaklaşıyorlar- dı. Bütün dikkati ile güverte- ye bakıyordu. Oradaki hayaletler yavaş yavaş farkedilmeğe başlamıştı. Bir aralık keskin bir çığlık attı ve doğruldu : — Alil. Alil.. Güvertede, nişanlısının dik, arslanı andıran siluetini görü- yordu. Bir elinde kılıcını tu- tüyor, diğeri ile kendisine işa- Görüşlerim ıAskeı' kız ve âsker kadın . . — .—— mseddin Vazife başında kadın, cinsi uzaklaşır Yazan: Eczacı Kemal Aktaş Mesleğimin verdiği hususi- yetle hayatta maddeyi göre- rek, Onü zerrelerine kadar tartarak tanımış bir materya: list insanım, Böyle olmasına rağmen mizacımda, ruhumda duygu, hayâl ve şiir âlemleri, hasılydiyoyiniz *bütün! Bedeyi renk renk çiçeklerini açmakta, beni west ve gaşyetmektedir. Bir tarafımda düran hayatı- min, mesleğimin maddi âlem- lerini, öbür tarafımdaki his ve bedayi cihetlerimle ayar ede- tek ikisini kardeş gibi yaşat- maklığın pek kolay olmadığını itiraf ederim. Son günlerde — kadınların askerliği mes'elesini materya- list — tarafımdan incelemeğe başladım. Orada Türk'ü icab ederse erkeği ile kadını ile herhangi bir savaşa hazırlan- mış buldum, kadın icab eder- se elinde silâhı ile herha. gi bir tecavüze karşı koyacak, icap ederse kırmızı ayı ko- lunda yara saracak, daktilo makinesinin başında — ordu emri yetiştirecek, erzak ve cephane âambürlârında hesab defteri költuğunda hesab ala- cak, hesab verecektir. Ben Türk kadınını böyle cephe gerilerinde Aasker — görürken ruhumdaki his ve hayâl âlem- leri de rahat durmadı. O da pençeresini açarak — kadına bakmağa başladı. Kadın be- nim şahsi görüşüme — göre içtimai hayatta kabul ettiği meslek, vazile ve işi içinde iken cinsi hususiyetlerinin fe- nerlerini söndürmektedir. Bel- ki bu görüşüm indi, şahsi ve bana has bir görüştür. Kadın, kadınlığını, kadın göründüğü zaman daha çok göstermek- tedir. Saylav kadın, döktor kadın, hâkim veya direktör kadin işinin başında banâ sa- dece saylav, hekim, hâkim veyâa direktör görünüyor. Bir erkek duygusile, kadın- hk kadınlığın; buralarda dü- yamıyorum. Böyle vazifesi için: deki kadın da kadınlık yok olüyor, —bu yok ölüş acaba bütün erkeklerce de yok olu- yor mu, yoksa Bbunü yalnız ben mi hissediyorum. Bunu az zaman içinde anlamak müm- kün olacaktır. Çünkü duygular söylenecek fırsatlar bulacaktır. Fakat kadını vazifesi başın- da hepsini hususiyetlerinden sıyrılmış görmekle kadını bir cihetten eksilmiş bulmadığımı da işaret etmek — isterim, o kadınlık hususiyetinin — cinsi cazibe dediğimiz - tesirinden tecerrüd etmiş — görünmekle eksilmiş değil, belki çoğalmış vazifesinin içinde görünmek- ten eksilmek şöyle dursun, Bergama mehtuEları Tohumluksıkıntısının gi- Kerim, neden derilmesine çalışılıyor. ——— cazibesinden tamamen İFlektirik derdini izale iğnyeni arlar verildi. Bergama Halkevindeki sergi Berğgama (Hususi) — Bele- diyermeclisi toplandı: Birinci reis vekilliğine Hamdi Arıkan ikinci reis vekilliğine Hüseyin Çelebioğlu seçildi. Encümen azalıklarına da Şükrü Yenice ve tuhafiyeci Sami — tekrar seçildi. Şarbayın senelik icraat ra- poru okundu ve müttefikan kabul olundu. Bütçe ve idare encümenleri seçildi. Bu hafta tekrar toplanılacaktır. Bergama elektirikleri Bergamanın elektirik tesi- satı yeniden yapılacaktır. Bu- nun şiçin hazırlanan proje vekâletten bazı noksanların tâmamlanması için iade edil- mişti. Bu işi kabul eden mü- teahhid üç dört aydır yapma- GROAKLARIREPON TT HN çoğalmakta, büyümektedir. Benim gözümle kadıra er çok yaraşan saylavlık. çocuk hekimliği ile kadın hastalık- ları hekimliği ve öğretmenlik olmuştur. Hayatta kadının önce kadın sonra herşey ol- duğuna kanaatim olduğu için kadına en çok yaraşan yuva- sının dişi kuşu olması oldu- ğunda israr ederim. Evet ai- lede ana, kocasının hayat ar- kadaşı, yuvasının dişi kuşu olan kadın hayatta tam vazi- fesi başında değildir. Fakat icabettikçe kadını asker gör- menin zevkini — saklıyamıyaca- ğım. Kadınsız herşey, eksik yapılan birşeydir diyorum. Kadın kışlaların süsü, Türk ordusunun ve tarihinin kah- ramanı — oldukça medeniyet dünyasına seslenmek için se- malara çıkacak, şanlı bayra- ğgümzı — taşıyan — uçaklarımızla semalara Türk'ün zafer çelen- gini asacaktır. Türk kadınını, * nasıl diyeyim, vazifesi başın- da cinsi hususiyetlerinin fe- nerlerini söndürmüş, istediği vakit şeref ve namusunun nur- larını yakarak hayattan yol isteyen ufuklara seslenen bir vekarda görüyorum. — Yolun açık olsun cici kadın, asil kadın yürü, tarihine yürü... Öğretmenler, öğrenci babaları AHMED ETiMAN Kitap Evi Liselerle orta ve ilk okul kitaplarınm satış yeridir. . . . Ahmet Etiman kitap evi Kısa bir zamanda dürüstlüğü ile sayın müşterilerinin alâkalarımı kazanarak — (İzmirje yaraşır bir şekilde genişletilmiştir. Kültür Bakanlığının kitapları ile çıkan eserleri günü gününe tahip eder ve bütün müşterilerine sunar, Ahmed Etiman Kitap Evi İz- mir'in yegüne hle gi Mümteiz ee B eir nni üA kitap ve kırtasiye doposudur. Hariçten siparişler sür' w Vçok ağırdır. | bu işin önünü dığından başka birisine yap- tırılmasına karar verikmiştir. Bergamanın elektirik derdi Yüz. —muümluük lâmbalar ön mum kadar kuv- vet verdiği halde kilovatı 30 kuürüştür. Büu otüz. kurüşün çökluğu da abone kaydı ta- Tebini kırmak içindir. Çünkü tenvirat sokaklar için ancak kâfi gelmektedir. Parti işleri Ocak köngrelerine bir Teş- rinisanide başlanmış olub 19 da bitecektir. Nahiye koöngreleri 25 de başlıyacaktır. Kaza kon> gresi ise 25 Kânunuevvelde yapılacaktır. Bergama, (Hususi) — Bir haftadır tütünlerin satışı baş- lamıştır. Fiatler 45-70 arasın- dadır. Tütünlerin yarısı satı: mıştır. Bergama - için son fiat 70 kuruüş kararlaşmış olmalı ki en iyi tütünlere açıktan para verilmektedir. Halkevi faaliyeti Cumuriyet bayramında Halk- evinde bir neşriyât sergisi açılmiştır. Fotoğrafta görül- düğü gibi bu sergi eski, yeni elyazısı, bBasma birçök yıllık eserleri mukayeseli bir surette göstermektedir. Halkevinin kü- tüphanesi gittikçe zenginleş- mekte ve olgunlaşmaktadır. Dörtbine yakın kitab Bülun- maktadır. Bu kütüphanede İz- mir meb'usu Bergama'lı Râhıni Göke'nin bir köşesi vardir ki burada bin beşyüzden fazla kitabı bulunmaktadır. Dolap- larının yapılmasını ve ciltlen- mesini de kendisi derühde etmiş ve yaptırmıştır. Rahmi Göke'nin bu hizmeti Bergama için büyük bir varlık olmuştur. Tokum işleri Temiz tohumluk elde et- mek için Bergama'ya bir to- hum makinesi geldi. Faaliyete geçmek üzere olan bu makine den bu sene istifade edilecek- se de gelecek yıllar için vak- tinde iş göreceğinden çok fay- dalı olacaktır. Bereketli yağ- murlar yağdığından — tohum faaliyeti başlamıştır. Bu yıl bilhassa buğdaylar arık ve düzgün olmadığından tohum için sıkıntı çekilmek- tedir. Bunu anlıyan bazı açık gözler yerli buğdaylar içine daha yüksek iklimden - gelen fakat buralara uymıyan buğ- daylardan karıştırarak tohum- luk diye sattıklarını anlıyan ziraat memuru Necib - derhal / ANADOLL aa gae aa aa GNDNT AAA DAT NM ç LA aa 3(7 * Bd Tepecik cinayeti İhsan'ı öldürmüş? Tepecikte bakkal İhsan'ı bıçakla öldürmekle maznun Yusuf oğlu Kerimin muhake- mesine dün Ağırcezada devam edilmiştir. Kerim; kendisine çirkin bir teklifte —bulunan İhsanı yaraladığını, fakat öl- dürmek kasdile hareket etme- diğini - söylemiştir. Dinlenen Kenan adında bir şahid de- miştir ki: — Vak'adan az evvel İhsa- nın dükkânında bu'uz.uyordu! Maznun Kerim geldi, lirir nevi bir sigara almak istedi, İhsanın ağzı pistir, herkes'e çirkin şekillerde şakalaşır Ke- rime; — Dükkânın arkasında sa: na birşey söyliyeceğim. Dedi ve daha bazı çirkin sözler söyledi. Kerim de; — Böyle sözler sana ya- kıişmaz. Dedi. Ben oradan ayrildim. Biraz sonra bir silâh sesi düydüm, Jönüp baktım; — bir polis memuru vak'a yerinden kaçan Kerimin arkasından si> âh atıyordu. Kerim durdu ve polis memurü kendisini yaka- liyarak götürdü. Diğer şahitlerin dinlenmesi için muhakeme talik - edil- miştir. Sarhoşluğun cezası Tilkilik'te Hatüniye cami önünde fazla sarhoşluk yüzün- den yere yatarak herkese küf- reden Mustâfa Kemalpaşa'lı Ab, meşhud suçlar kanununa göre sulhceza hâkimliğine verilmiş ve muhakeme edilerek suçu sabit olduğundan bir gün hap- sine karâr verilmiştir. .| . Hava tehlikesi Dahiliye Vekâleti ko runma projesi ha- zırlıyor Ankara, Tİ (Husust mühas Birimizden) — Hava tehlike- sihe karşı korunma '“projesini hazırlıyacak olan kömisyon, yarın dahiliye müsteşarının ri- yasetinde toplanarak — pfoje üzerinde müzakereye başliya- caktır. Proje acele hazırlatıa- rak Büyük Millet Meelisine sevkedilecektir. Kanun proje- sine göre ahşap bazi evler, tayyare “taarruzları tehkkesite karşı şimdiden yıktırılacaktir. Ayni zamanda memlekette bir sivil hava korunma teşkilâtı vücuda getirilecektir. Kudüs'te vaziyet Kudüs 11 (A.A) — İngiliz tahkikat komisyonu buraya gelmiştir. el etmekte olan iki canavarın avına çıkılmış ve bu. azılı iki kurt ta öldürülmüştür. Cana- varın karnından domuz tüy- leri çıkmıştır. Muzir hayvan- lar mücadelesi devam etmek- tedir. Bunun için sürek avları yapılmaktadır. Halkevinin köy- cülük kolundaki avcılar bu işin başında çalışmaktadırlar. Posta işleri Posta ve telgraf işleri bü- yük bir intizamla yürümekte- dir. Gazete ve mektupların telgraflar gibi tam vaktinde ması için müdürden mü- dar bütün memurlar UUUT TRTRRNAM GAST diye köyünün sığırlarını telef