M A Sayta 4 Yazan: Jan Kokto Radyo Siti, şehir iz muazzam Şadli Şaplen'le Polet kâra> | dan Holivud'a gidiyorlar. Biz havadan gideceğiz, hiç şüphe- Biz onlardan evel varacağır. Fakat ben, Holivud'a resmi bir ziyaret fikrinde değilim. Tayyare hazır. Biniyoruz ve havalanıyoruz! Jül Vern'in sek- sen günde işte bu kısım yok- tur.. Öğle vakti tayyaremiz Los Anjelos'da hafifçe yere indi Biraz sonra 'Holivud'dayız; King Vidor bizi karşıladı. Yeni gçevirmekte olduğu filmi gös- terdi. Holivud'dan fazla bahset- miyeceğim. İtalya'nın, İsviçre- nin bile Fransa için bilinmi- yen, bilinmesinde hususiyet veya fayda olan pekçok şeyler bulunur. Şarka doğru ilerle- dikçe ekzotik şeyler arttıkça artar. San Fransisko, Nevyork, her yer, böyle hususiyetlere maliktir. Fakat Holivud.. Bence hiçbir hususiyeti kalmamış bir âlemdir. Herkes buradaki hâ- diselerden, vaziyetlerden ha- berdardır. Tekrar uçuyoruz. Kolorado nehrile Bulderlak arasındaki muazzam kanal' gö- rülmeğe şayandır. Sağ ve soldaki ormanlar, cehennemi bir manzara arze- diyor. Uzun tayyare yolculuğu beni adeta hasta etti. Uyuyorum, sonra tekrar uyanıyorum. Bu defa baştan başa yeşil bir ova üzerindeyiz. Saat 6,10 da, tayyare gece uçuşuna başlıyor. Gök yüzünde elektirik ve yıldırımlarla mabmul bulutlar var. Petrol sahasını, ben uyur- ken geçmiş bulunuyoruz. Fakat gece uçuşunda da pekçok hu- susiyetler var. . Derin bir sükün içinde per- vane ve motörün gürültüsü duyuluyor; yoltulardan bir kıs- mı uyüyor. Bir kısını da kitâb veya gazete okuyorlar. Pasparto bana, uyuduğum sırada yerli Amcrika'lıların sa- hasından geçtiğimizi anlatıyor. Doğrusu, bu hoşuma gitti. Jül Vern'in 80 günde devriâle- minde işte bu fasıl yok! Tekrar uykudan uyandı, 2 vakit artık gün dağuyor! Ar- tık hava yolculuğunun uzama- sını istiyorum, Sabahleyin saat beşte uyanmak bana mekteb hayatını hatırlattı. Maamafih, henüz güneş doğmamış, fakat uzakta diğer ve kızıl bir güneş | 80 Günde devriâlem |1 20 inde şehir, 60 katlı ir binadır.. görünüyor; bu, hiç şüphesiz Nevyork olacak! 'Tayyare indi; şimdi hava yolculuğu yerine omnibüs se- yahatı kaim oldu. Nevyork'da otele gidiyoruz. Ambasador otel! Enfes ve ha- rikulâde bir bina. Pençerem- den Nevyork görülmeğe lâyık bir manzara seyrediyorum. R” 'yo sitiyi ziyaret bizi bü- tün Binaların üst kısmına çı- karmış oldu. Dam kısmında yemek yidik. Burada Jokanta, park, ve daha neler yok! Radyo Siti, öyle bir bina- dır ki şehir içinde bir şehir- dir! Fakat buradaki ziyareti seri surette bitirdim. Çünkü Nevyork'da sürprizlerin çok olduğunu anlıyorum. Radyo Siti, Akropol, Ehram gibi sey- yahların merakını tahrik ede- cek âbidelerden birisidir.? Bina 60 katlıdır! Asansör- ler, sanki bu binanın damar- ları. Damarlardaki kan gibi aşağı, yukarı deveran edib duruyorlar ve bu bina içinde müthiş bir faaliyet hüküm sü- rüyor. Binanın içi de harikalarla dolu.. Neler yak, neler.. Tica- rethaneler, gizli cemiyetler, eğlence yerleri, idarehaneler.. Herkes bü muazzam ve 60 katl bina önünde derin, derin dü- şünmek mecburiyetindedir. Radyo Siti'de vakıa ihtiyaç- tan doğmuş zaruretler yok değil. Fakat, lüks mahiyette, gösteriş için yapılmış birçok şeyler de vardır. — Sonu var — İtalya kralinin do- gğüumunun yıldönümü Berlin 11 (Radyo) — M. Hitler, İtalyâ kralına doğum gütlünü — telgrafla tebrik et miştir. Londra 11 (Radyo) — Kral Sekizinci Edvard rhlyı kralı- na doğuüm gününü tebrik &t miştir. Makdonald Bayıldı Roma, YO (A.A)—B. Ramsay — Mak Donald bele- diye reisi tarafından - verilmiş olan ziyafette bayılmıştır. Has- ta bemen yakın bir yere nak- ledilmiş ve ktâlın — Doktoru Lord Danson Pcen tarafından tedavisine ihtimam edilmiştir. Birkaç dakika sonra B. Mak Donâald kızı ile birlikte evine dönmüştür. Fatma (artık |dâha iyi ol. yup yazıyordu. O da herşeyi anlamıştı, Eğildi: — Gözlerine, güzel gözle- rine yazık olur hoca hanıml! Bak, gördün mü seni unut- mamış, gene mektub yazıyor. Demek ki okumasını artırmış, kim bilir yal Rizan doğruldu, Hâlâ sar- sılıyor, hâlâ hıçkırıyordü. Kalbi, derin Lir öksüzlüğün, — Bak hoca hanım, senin için ağlıyormuş. Onun da se- ni sevdiğini ben zaten anla- mıştım amma.. Rizan, meçhul gıcırdatır. gibi; — Kaç para eder, kaç pa- ra eder? Diye mırıldandı. L işünüyordu: Bekir'in İzmir'de olduğu an- laşılmıştı artık. Fakat nerede, imü idi? Kendisine birşeye diş R Bıçak taşımak İsinetpaşa bulvarında İsmail oğlu Hasan'ın üzerinde bir bıçak bulunmuş, zabıtaca alın- mıştır. Bıçakla tehdid Gaziler mahallesinde Mehmet oğlu İbrahim, bir alacak mes- elesinden Ziver oğlu Galib'i bıçakla tehdid ettiğinden ya- kalanmıştır. Müsaadesiz balık avlamak Liman dahilinde müsaadesiz balık avlıyan Osman oğlu Os- man, Hasan oğlu Ali ve Şakir oğlu Mehmed zabıtaca tutulk- muşlardır. Otele taarruz Birinci kordonda Süleyman oğlu Osman kaptan, kapalı bulunan İstanbul otolinin ka- pisini âçarak içeri — girmiştir. Otel müsteciri Kadri'nin şikâ- yeti üzerine Osman kaptan hakkında te' kikata başlan- mıştır. Bu da hakaret Alsancak'ta istasyon kahvesin- de Mustafa oğlu Vehbi bir iş mes'elesinden Durmuş - aoğlu Kemal ve Ragıb oğlu Naki'ye hakaret ettiğinden yakalan- mıştır. Yaralamış Gümrük — önünde hammal Ahmed oğlu Muhiddin demir çengelle hammal Nasuh'u ya- raladığından zabıtaca yaka- lanmıştır. Hakaret İkiçeşmelik'te kâtip çelebi sokağında Muharrem - karısı Raziye, yoldan geçen Ahmed oğlu İhsan'a hakaret ettiğin- den zabıtaca tutulmuştur. Bir tavzih 10- 11 -1936 gün ve 7064 sayılı Anadolu gazetesinin 4 üncü sahifesinin 2 inci sütu- nunda (Hırsızlık için girmiş) serlevhah bir yazıda birinci kordonda doktor Kâzım Ka- ralı'nın evine hırsızlık maksa- dile giren Durbaba oğlu Ah- med, hizmetçi Hamide tarâ- fından görülerek kaçmıştır za- bıtaca aranmaktadır, diye ya- zılı olduğu görülmüştür. Bin&enaleyh Hamide'nin ver- diği eşkâl üzerine vak'adan biraz sonra Ahmed yakalan- mış ve hakkında muamele ya- pılmıştır. Tavzihini rica ederim. Emniyet müdürü A. Korkut Misır kuvvetleri ve Sudan Kahire; 11 (Radyo) — Su- dan'daki İngiliz askerleri ku- mandanı ve Mısiır Harbiye Bakanı Misir kuüvvetlerinin Sudan'da — kullanılması hak- kında müzakereye başlamıştır. sip düşmüştü? Yoksa, bir akın- ti içinde yuvarlanıp - gidiyor- muydu? ; İki gün sonra, henüz ye- meğe oturmuştu ki kapı çalındı. —- Rizan, kızım, aç bakalım! Yüzbaşının sesi idi bül Bir çocuk sevinci ile sıçradı. Yüz- başı içeriye girer girmez, bü- tün dikkati ile ona baktı, son- ra bıyıklarını karıştırdı.. Dü- şünür gibi oldu, fakat kendini derhal topladı. O da Rizan'ı değişmiş bu- Tüyordu. Biraz sararmış, biraz yorgun, biraz zayif ve hasta.. Bu intibar belli etmek iste- medi: — İnşallah yemek vardır, yiyecek, Çünkü dehşetli açım. Şurâlarda bir şaki türemiş, kanlı, haydud bir herif! Mü- ANADOLU Nevyorkta grevden kanlı hâdiseler çıktı. Belçika'da da grev başladı ve ge- nişlemesinden korkuluyor. Nevyork Brüksel, 11 (Radyo) — Ko- münistlerin şiddetli bir pro- pazandası üzerine Valon ma- den sahasında grev ilân edil- miş ve birçok madenler ame- le tarafından işgal'olunmuştur. Sair yerlerde de grevler ilân edilmiştir. Anvers'te li- man amelesinin grevinden en- dişe edilmektedir. _İq,cw "k_“_ (Radyo) — lırc&î. İnanılamı zı;c—aîı ;e xler: Berlin'deki Ispanya sefi- rinin başına gelenler! Doklar amelesi grevi umumi- yet kesbetmiş ve mühlik bir safhaya girmiştir. Nevyork'ta birçok hâdiseler olmuş ve birçok kimseler mecruh düş- müştür. Yüzlerce vapur ve deniz nakliye — vasıtaları - Meksika körfezinde, Kaliforniya vesair limanlarda hareketsiz. kalmış- Binayı işgal etmişler, tehdidatta bulunmuşlar,zorluk göstermişler ————— | ruya 12 /11/ 986 (li Bu akşamki program İstanbul radyosu Öğle neşriyatı: Saat 12,30- 14 plâkla hafif muzik, dans müziği ve haberler. Akşam : Saat 18,30 plâkla dans muziği, 19 monolöğ, 20 Rilat ve arkadaşları tarafından halk şarkıları, 20,30 Safiye ve arkadaşları tarafından Türk musikisi, 21 stüdyo orkestrasl, 22 plâkla sololar, müntehip parçalar, 22,30 ajans ve borsâ haberleri. Ankara radyosu Saat 10 küçük san'atlar İkongresi açılma — merasimini verecektir. Akşam programi zengindir. llit BİĞİ ——— Milli müdafaa vekilimizin beyanat! —Başı 1 ineci sayfada— maması temin edilecektir. Tedkik edilen esasların ka* w.1 müeyyedeye bağlanmas! zaruri görülmüş, Başvekâletçe nazırlanan proje Vekâletlere gönderilmiş ve fikirleri alın” mıştır. Bu kanunla kadın er kek bütün vatandaşlardan i$* tifade edilecektir. Kadınların doğrudan doğ* orduda vazife alacak* ları zamanın yaklaştığı habe* rine gelince; yüksek makam” lııdışıeduyulıııy'îıu büyük teb” şiri gazetelerden öğrenenleri Milli Müdafaa Vekâleti sefer” berlik şubesince tetkik edilet ve askeri mükellefiyete - tabi olmıyanlar hakkındaki lâyibâ haberlerile karıştırmaktadırlar: Mükellefiyete tabi olmıyan* lardan seferberlik halinde i$” Vis konsolosu da yakalamışlar ve teşeb-! tilade edilmesi hakkındaki lât büslere rağmen serbest bırakmamışlar. Paris, 10 (A.A) — İspanya: nın Berlin'deki maslahatgüzarı M. Jose Rovira Armengol Ber- lin'den buraya gelmiştir. Ha- vas muhabirine beyanatta bu- lunan bu zat şunları söyle- miştir: — Berlin'den ayrıldiım. Çün- kü artık diplomatik masuniye- tim yoktur. Çünkü faşistler se- farethaneyi işgal ettiler. Alman gizli polis - teşkilâtı Hamburg'daki İspanyol viskon- solosu M. Georges Tell'i alıb götürdü. M. Tell sefarethane ile Alman hariciye nezareti arasındaki bir anlaşmadan son- rta; Berlin'den Amsterdam'a gitmek üzere tayyare ile hare- ket etmişti. Ancak tayyare Hanver'de yere inmiş ve Al- man gizli zabıtası M. Tell'i tevkif etmiştir. M. Tell müte- addid protestolara rağmen he- nüz serbest bırakılmamıştır. a Saklandığı yeri haber ver- diler, gittim elimle koymuş gibi yakaladım keratayı. Ne olduğunu bilemedi. Fareyi kü- çücük bir delikte veya kapan- da, kediyi de bu deliğin veya kapanın ağzında tasavvur et. Tıpkı öna benziyorduk. An- sızın beni karşısında bulunca, aklısıra kımıldamak istedi. Su- ratına bir tekme vurdum, de- virdim odunu aşağıyal. Bu he- rife, şahsen düşmandım. Küs- tah bir haydud!.. Geçenlerde bir jandarmayı pusuya düşür- müş, silâhını almış, elindeki evrakı yırtmış ve zavallıyı, bir- kaş tokat attıktan sonra salı- vermiş. Talihe bak, keratayı şimdi © jandarmaya emanet ettim. gece neler olabile- inicartık anlarsın.. - Yarın Bizzat ben de İkinciteşrin- de ikametgâhımın yanıbaşında üç kişi tarafından hücuma ma- ruz kaldım. Bu adamlar be- nim cüzdanımı da alıp götür- düler. İkinciteşrinin 6 ncı Cu- yihayı tetkik edecek olan eski Dahiliye müsteşarı Vehbi Çır tak'ın riyasetindeki komisyof dahi henüz toplanmamıştır. BU komisyon ilk toplantısım yâ” rın yapacaktır. Vehbi beyanatında: — “ Mevzuubahis mes'ele ma günü sefarethanenin eski | kadınların filen- askere — alın” kâtibi birisi ile beraber büro- | ması değil, seferberlikte gelt ma geldi. Kâtibin yanındaki adamı ilk defa olarak görü- yordum. Bu adam bana sefa- işlerde kadınlardan da istifade edilmesidir. Bir komisyon top” landığından benim haberim rethaneyi terketmemi emretti. | yoktur. Bu haber, ayın 12 İmtina ettim. Cumartesi günü sefaretha- nenin İspanyol faşistleri tara- fiından işgal edilmiş olduğunu resmen bildirdiler. Almanya'dan müfarekat et- mek için — pasaportumu vize ettirmeğe girmiş olduğum Al- man Hariciye — nezaretinden ayrılırken bana refakat etmek- te olan zabıta memurü buün- dan böyle ne beni, ne ika- metgâhımı ve ne de - selaret- paha. Hem katil, hem asker kaçağı, hem haydud!.. Allahın sinde toplanacak komisyon” dan galat olsa gerektir., de miştir, hane binasını himaye edemi” yeceğini söyledi. Bunun üzt rine bu zabıta memüruna sımı himayeye devam etmt” sini söyledim. Fakat baktırb ki artık diplomatik yetten istifade — edemiyorult hemen Almanyayı terke karâf verdim. — Teyzem nasıl? — Teyzen de iyi:. Hani kif bir, fakat pir yarattığı do- | vakti soğuk olur da sular do muzlardan biri.. Yüzbaşı masaya oturdu: nar, bilâhare güneş çıkınct bunlar çözülür ya. tıpkı onuf — Yemek getir evlâd, ye- | gibi. Şimdi de teyzenin mekl, Rizan onu ağırlamak için ne yapacağını bilemiyordu. Yüzbaşı, Faik'in ölüşüne hiç dokunmamıştı. Sanki böyle bir hâdise olmamıştı. Kimbi- lir, belki de, bu hâdiseden kendisini manen mes'ul t- tuyordu. — Lâmia nasıl yüzbaşı! — İyi, çok iyi. Senin göz- lerinden öpüyor. — A, demek ki buraya da geleceğini söylemiştin - onal — Öyla hesaplamıştım. He- rifi çabuk yakalarsam, Rizan'a tizmaları çözülüyor, yumuşuyo'” Senin hizmetçi meydanda nereye gitti? — Bir-iki gün izin verdili- Hasta gördüm zavallıyı! nin de aldıramıyorum yüzba$' Biz kendi ilâcımızı yapart diyor.. Doktor değil, kini? bile girmemiş bu yerlere. — Öyledir zahir, öyle. B memleketi adam etmek için# uğraşacağız. Biz değil, giği sizler.. Meş'uliyet bizim, w zife sizin.. Bu yil dersleri Pf sıl gitti? — Fena l ŞT LAŞ SST £ İeEfEi.R a L E F.. OF . B ELCE F RELELLEORERDEAŞF.,. vv e VA